29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 12 22 ŞUBAT 1982 AAilli Egitim Bakanlığı Vakfı 'ALt SİRMEN Sayın Feyzoğlu, sizin Yönetim Kurulu 2. Başkanı olduğunuz Milli Eğitım Bahanlığı Vakfı, bırıncı yılını doldurdu. Bu Vakıfın statusu ve amaçları nedır"? Bunlarla ılgılı kısaca bılgı verebılır misınız^ FEYZOĞLU Sayın Sirmen, once vakfın amacını, Milli Eğitim Vakfı senedınin 2. maddesinden aktarmaya çalışayım. Mılli Eğitım Bakanlığı'na bağlı her çeşit ve derecedekl eğitım kurumlarında, eğitım ve ogretımın toplum ve kışılerin ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak nitelik ve nicelığe ulaşması için maddi ve manevi katkıda bulunmak ve bu amaçla yeni kaynaklar sağlamaktır. Vakıf, amacının gerçekleşmesı için şu etkınlıklerde bulunmaktadır: Milli eğitimi geliştirici araştırmalar yapmak ve yaptırmak. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda kurumlarm ihtiyacı olan araç ve gereçlerin sağlanmasma ders ve yardımcı ders kitabı ve benzeri basılı eğitim malzemelerinin hazırlanması ve sağlanmasma. öğrencılerin her turlü ihUyaçlarmın karşılanmasma katkıda bulunmak. Her çeşit ve düzeydelci eğitım kurumunun açılmasına. bina ve tesislerinin yapım ve onarımlarma yardımcı olmak, mılli eğitim kurumları yonetici ve oftretmenlerinın eğitım etkinliğini artırıcı çalışmalarda bulunmalarını teşvık etmek ve bu konuda başarı gosterenleri odüllendırmek. Millı Eğitim kurumlarında öğretmen ve öğrencı arasında yarışmalar düzenlemek suretiyle eğitim kurumlarında eğitımın gelişmesine ve Atatürkçü düşüncenin yerleşmesine. yapılan üretimin pazarlanmasma ve tanıtılmasına. binaların yamm ve onarımına katkıda bulunmak. Eğitim kurumlarının üretim ve hizmet kapasitelerinin kullanım ve işletimine yardımcı olmak milli eğitim kurumlarıyla iş ve endüstri arasında kurulacak işbirligini desteklemek ve bu konuda yardımcı olmak. Vakfın amacına ulaşabilmesi için yapabileceği tasarruflardan söz etmem uygun olur. Vakıf amacına ulaşması için kanuni sınırlamalar müstesna mlktar ve değeri sınırlanmamış olarak taşmır ve taşınmaz mallara veya her ikisinden müteşekkil her çeşit mal ve mal varlığma bağış, vasiyet, v.s., ölüme bağlı tasarruflar yoluyla veya satın alma yoluyla, kiralama suretiyle sahip olmaya ve kullanmaya sahip olduklarını satmaya devir ve ferağ etmeye, gelirlerini ve kârlarını tahsil ve sarfa, vakfın mal varlığına dahil bir veya birden fazla gayrimenkulü veya gelirlerini bir veya birçok defa yatırımda kullanmaya, vakfın amacına aykırı olmamak ve o amaca kısnıen veya tamamen tahsıs olunmak kaydıyla vâkı bağış veya vasiyet ve Cumhuriyet SORDUI FEYZOĞLU YANITLADIİ Tuğgeneral Feyzoğlu kimdir? 1927 yılında doğdu Or ta egılımını tamamladıktan sonra 1946 yılında Ankara Dıl Tarıh Cogratya Fakultesı'ne askerı ogrencı olarak gırdı 1950 yılında Turk Dılı ve Edebiyatı bolümunden mezun oldu Aralannda Kuleh Askeri Lısesi de olmak üzere, bir çok askeri okulda Turk Dılı ve Edebiyatı ogretmenlıgı yaptı 1962 sonrası Ankara' da karargâh gorevını yaptı 1980 30 ağustosta Tuğ generallığe yukselen Feyzoğlu, 12 Eylulden sonra Mılli Eğitım Bakanlığı Yüksek Danışma Kurulu Başkanlığı gorevınin yam sıro, 1 yıl once kurulan Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı Ikıncı Başkanlığma getırıldi. Dünyada çeşitli vakıflar var. Bazı ülkelerde tamamen iş çevrelerinin oluşturduğu, desteklediğı vakıflar var. Bazı ülkelerde din kurumlarının desteklediği, oluşturduğu. gelıştırdığı vakıflar var. Bazılarında her ikisı var. Bızde de tarihın çok eskı dönemlerinden beri gelmekte olan vakıflar var. SIRMEN Efendim vakfın kuruculan arasında hımler var? FEYZOĞLU Vakfımızın senedinde belırtılmış bulunmaktadır. Once tüzel kişüer var. Bunun başında Millı Egıtim Bakanı gelmektedır. Sonra Devlet Planlama Teşkılatı Müsteşarı gelmektedır. Sonra Ogretmenler Bankası Genel Müduru. Bunlar ısım olarak değil, muessese olarak, tüzel kişiler olarak vakfm kuruculan arasındadır. Gerçek kişüer ise halen Milli Eğitım Bakanlığı yapmakta olan Sayın Hasan Sağlam, Mılli Eğitim Müsteşarı Sayın Cezrni Bılen, ben varım, sonra bir ara Milli Eğitim Bakanlığı Genel Sekreterliğini yapan, şımdi Genel Sekreterlikten ayrılmıştır, Remzi Kalaycıoğlu. Milli Eğitim Bakanlığı Teknık Eğitim Müsteşar Yardımcısı Ömer Gürses, yıne Musteşar Yardımcısı Bahrı Sorguç. Müsteşar Yardımcısı Hayrettın Utkanlar, Müsteşar Yardımcısı Nurettin Tüzünoğlu, TÜBİTAK Bılımsel Araştırma Geliştırme Kurumunun bılını adamı Yetiştirme Grubu Genel Sekreteri Doç Dr. Galıp Karagozoğlu, Erkek Teknık Öğretım Genel Müdürü Abdullah Çelık. sonra YÖK Başkanı Sayın İhsan Doğramacı, ışadamlarımızdan Sayın Vehbi Koç, Sayın Mehmet Aydın Polak. Saym Fahrettm Kerim Gokay, Sayın Sakıp Sabancı, yine Müsteşar Yardımcısı Sayın Hüseyin Akyol, Mümın Çamlıbel, Erol Ökten, Güner Kurtuluş, Selman Baysal, Gürbüz Metın, Erdogan Turan, Tehır Pekarıd, kuruculan oluşturmaUtadır. SİRMEN Efendim, Vakfa şartlı 9 bagışlar yapılabılınır mı FEYZOĞLU Şartlı bağış yapılabilir Dıyelım kı bir vatandaşımız bir miktar para verıyor 1 mılyon. 5 mılyorv, 10 milyon... Her neyse. Diyor ki benım verdığım bu parayı sız şurada bir okul yapmak için, hatta okulun türünü de tayin edebiliyor. gosterebiliyor veya şu niteliktekl öğrencilere burs vermek için kullanacaksınız diyebîlir. Bu tür bağışlan kabul edıyoruz. Ancak bu demek değildir ki bu tür bağışlarda bulunanların istekleri yüzde yüz yerine getirilecektir. Biz bu tür bağışlan kabul ederken, herşeyden önce, bu isteklerin Milli Eğitim Bakanlıgının polıtikasına ve daha once almış olduğu kararlara uygun olup olmadığma bakıyoruz. Istenen yerde okul açmak Milli Eğitım Bakanlıgının programında var mı? Ya da Milli Egitım Bakanlıgının planlarma uys;un mu? Eğer uygun ise kabul ediyoruz. Değil ise kabul etmiyoruz. Yani, bağışta bulunan yurttaşlann şartlı bağışlarmda ileri sürdüklerı istekler. eğer Milli Egıtım Bakanlıgının plan ve programına uygun ise kabul edılivor. Yoksa edilmiyor. SİRMEN Bu açıklamanız, daha once sormayı duşunduğurn bir soruya da zaten yamt getırmış oluyor. Soyle ki, bızde »paıayı veren duduğu çalar» diye bir deyım vardır Şımdı, Millı Egıtım Bakanlığı Vakfının da ılerde buraya bagışla bulunanların elkısıne gırmesi ve millı egıtımın dışardan bağış veren kısılerce denetlenmesı gıbı bir tehhkeıun dogup dogmayacağını soracaktım Ancak daha onceki açıklamanız bu konuya bir yamt getirmıs oluyor... MEB Vakfı Yönetim Kurulu 2. Başkanı Osman Gungor Feyzoğlu (solda), All SİRMEN'le... Vakıf, Milli Eğitim Bakanlıgı'nın olanaklarını artıracaktır SİRMEN Efendim daha önce yeni Mılli Eğitim Bakanlığı Vakhndan once, millı egıtım alanında başka vakıf var mıydı? FEYZOĞLU Eğitim alanında bızim Vakıflar Genel Mudürlüğü'yle ortaklaşa yaptığımız çalışmalar sonunda 180'den fazla eğitim amaçlı vakfm bulundugu ortaya çıktı. Biz mevcut yasal sınırlar ıcerısınde bu vakıflarm aynı amaçlı vakıtlarm bir çatınm altmda toplanması goruşundeyiz. Yme tabiatıyla, bu yasal düzenlemelerle gerçekleştırılebılır. Zorlayıcı bir yöntemle degıl ıstekle ve yasal çerçeve ıçerısmde bunların bir çatı altmda toplanması gorüşündeyız. S1HMEN Mılli Eğitım Bakanlığı Vakhna neden gerek duyuldu"> FEYZOĞLU Bir kere Türkiye'de eğitim hizmetleri çok masraflı hizmetler. Devletin olanakları sınırlı. Aslmda dır. Şimdi bu görünüm karşısında eğitim hizmetlerinin ne kadar buyük yatırımlara odeneklere gereksinim duyduğu açıktır. Şoyle düşünelım. 50 binden fazla eğitım birımi var. Koylerde okullar. kentlerde okullar ve diğer eğitim bırimlerı. Her binnde 50 bm egıtım bırimine, günde birer tebeşır ayıralım. dağ basmdakı herhangı bir okula da bir tebeşır ayıralım. Tebeşır ben ^annedıyordum kı 1 liradıı. halbukı 2 5 nra olmuş 50 bın tebeşır günde eğitım bırımlerıne jalnız tebeşir ıçm verebıleüeğımız paranm mıktan ortaya çıkıyor. Bunun dışmda her okul için. her eğitım kurumu ıçın bir çıvı geıekse, topiaym 50 bın çıviyı, bunun parasal olarak degerı ne yapar? Boyle olunca elb':tte kı eeitim hızmetleıine ayrılan, ayrılabılen odenek gerekM'.ımtnın çnk allmua kalıyor. Devlet elbette KI cğıtırne ÇOK onem vermektedır. Bız ulusal varlığımızın bırlık ve bütünlüğü bakımından ulusal eğitimi ulusal savı.nmamızla büüınleştırmeyi zorunlu gorüyoruz. 5 yıllık pıanlarda. hukümet pvograınlarında. devletin genel polıtıkası ıçınde bunun vurgulandığını gorüyoruz. Ama nıhayet devlet elındekı olanaklara gore destek saglayacaktır, odenek ayıracaktır. Boyle olunca tabıat:yla toplumun bu alanda dogrudan doğruya kendisi harekete geçnıesi gerekiyor. l'oplum'unuz gerek ınanç bakımından, gerek yapı bakımından eğitım hizmetlerine özel bir ılgı ve eğılım gösterır. Bu tarıhı belgeler de incelendıgı zaman açıkça ortaya çıkmaktadır. Işte bizım amacımu, Millı Eğıtım Bakanlığı Vakfının amacı bu dağınık eğilım ve ısteklerı derleyip toplamak, kanalue etmek ve devletin yapmış olduğu plan ve programların dışına çıkmamaK kaydıyla. devletin Milli Egitim alanındaki politikasından sapmamak ve bu polıtikanın ^ınırları içinde kalmak kaydıyla bu gıbı istekleri, eğilımleri kanalıze etmek istıyoruz, değerlen deıieyıp toparlayıp gerçekçi bir yaklaşımla bu alanda hızmete sokmak istıyoruz. SİRMEN Efendim bu, dunyada buna benzer vakıllar var mı" FEYZOĞLU Şımdı her toplumun kendi yapısına ve gereksinmelerine gore vakıfiar vardır. Bazı yerlerde bızde eskiden olduğu gibı dını nıtelıkte vakıflar vardır. Batıda, örneğın Kılıse vakıfları vardır. Layık bir devlette elbette ki bu dinî hizmet alanındaki vakıflar ıçın bırşey dıyemeyiz. O kendi hizmet alarılan. Fakat 'ayik devletin layık eğitim alanında tabiatıyla boyle birşey duşünemeyız. Türkiye'de yalnız ilköğretim alanında yatınm için gerekli olan para 91 milyar. Oysa ilköğretim dahil orta, yüksek hepsi için ayrılan para 26 milyar liradır. ya çeşitli ölüme bağlı tasarruflar yoluyla temeüük ettıği taşınır ve taşınmaz malları ve paralan idare ve tasarrufa harcamaya, şırketlerin hisse senetlerini intifa senetlerıni obligasyonlarını veya diğer hisse temsil eden veya mevcut ve vücut bulacak bir hak veya alacak ifade eden evrakın ve bilcümle hisse senetlerini ve bütün bunlara ait kuponları almaya satmaya, gelirlerini tahsil ve sarfa yabancı vakıtlardan yardım almaya, bu yardımı temin ıçın onlarla anlaşmalar akdetmeye, amacına harcayacağı gelirleri artırmak için para mevcutlarıyla veya vakfın mal varlığına dahil kıymetlerle bir şirkete katılmaya, katılma paylarma ısabet eden temettü veya kâr hissesıni sarfa, gayrimenkullerin intifa, şüf'a gibi mülkiyetin gayri aynı kabule, bu hakları kullanmaya... Mevcut veya vücut bulacak gelirleriyle, kuracağı münasebetler için taşınır ve taşınmaz malların rehni dahil her türlü teminatları almaya, muteber banka kefaletlerini kabule, vakıf gayelerini gerçekleştirmek amacıyla ödünç almaya, taşmır ve taşınmaz malları rehin göstermeye v.s.. teminat iraesine vakıf gayesiyle ilgıli üretim ve hizmet tesisleri kurmaya, ışletmeye. Milli Eğitim kurumlarının bilim ve hizmet ile ilgili tesislerinin işletilmesıne katkıda bulunmaya, ozet olarak vakiın amaçlarından birinin veya tamamının gerçekleştirilmesı Içın yararlı ve lüzumlu bilcümle teşebbüs, tasarruf, temellük ve sözleşmelerin işlemlerini icraya Medeni Kanunun 46. maddesinde belirtildiği üzere izinlı ve yetkilidir. SİRMEN Efendirn bir şey söylediniz. Dediniz fei »yabancı vakıflardan yardım almayacağız* Yabancı vakıftan kasıt nedir? FEYZOĞLU Yabancı vakıflardan kasıt, sanırım bu ifadede yanlış girmiştir. Yerli fakat diğer milli vakıflar. Yurt dışı değil. Bugün gelişmiş, ülkelerde Milli Eğitim'e ayrılan fonlar Milli Savunmanın üstündedir, Japonya'da sağlık ödenekleri birinci sırada, eğitim ondan sonra, savunma daha sonra gelir. gelişmiş ülkelerde inceledığimiz zaman genel bütçede, devlet bütçesinde eğitim hizmetlerine ayrılan ödenekler birmcı sıradadır. Hatta savunma ödenekleri bıle eğitım odeneklerınden sonra gelır. Sanıyorum Japonya'da sağlık ödenekleri birmci sırada. eğitım ondan sonra, savunma daha sonra gelır. Amerıka'da ve Batı Avrupa ülkelerınde ıse eğitım ödenekleri butün ödeneklerden çoktur. Gelışmekte olan, gerı kalmış, kalkmmakta olan ülkelerde ise bütçeleri ınceledığimızde egitim ödenekleri savunma odeneklennden de sonra gelir. SİRMEN Türkiye'de eğitım ödeneklerinin durumu nedir? FEYZOĞLU Türkiye'de eğitim ödeneklerinin durumu pek içaçıcı değil. Devletin bugünkü durumu, olanakları çerçevesinde şöyle bir örnek vermek isterim. İlköğretim alanında yatırım bakımından 91 milyara ihtiyaç duyulmuştur. Ama .devletin tüm eğitim yatınmları için ilköğretim dahil orta, yüksek hepsi için ayırabildiğl 26 milyar Vakfa şarth bağış yapılabilir. Ancak bağışta bulunan yurttaşların ileri sürdükleri istekler, Milli Eğitim'in genel politikasına uygunsa yerine getirilir. FEYZOĞLU Başka bazı noktaları da eklemek isterim. Boyle bir tehlike hiç bir zaman sözkonusu değildir. Milli Eğitım Bakanlığı Valcfma yapılan bagışlar Planlamanm Mılli Eğitım Bakanlıgının plan ve programları içinde kullanılır. Bağışta bulunanların bu alanda söz hakkı yoktur. Bu bağış ısterse 500 milyon isterse 50 milyar olsun sözünü ettiğim ilke degışmez. SİRMEN Ceçmişin acı deneylerini gözönünde bulundurunca gelecekte Mılli Egitim Vakfı fonlannın partızan amaçlarla kullanılmaması ıçm gerekli ne gıbı önlemler alınmıştır'* FEYZOĞLU Millı Eğitım Bakanlığı Vaktının yapısı, kurucularının kışılıklen. boyle bir şeye elverişli değil. ö zellikle vurgulamak ıstediğım husut>. Mılli Eğitim Bakanlığı Vakfının devletin çizmiş olduğu eğitım politikasmın dışında herhangi bir polıtikayla uzaktan yakından llgisi yoktur. Devletin çizmiş olduğu Mılli Eğitim politikasmın yasal çerçevesi içinde kalma kaydı Milli Eğitim Bakanlığı Vakfının tek politikasıdır. Milli Eğitim Bakanlığı Vakfı hiç bir zaman Milli Eğitim Bakanlığına, Türk Milli Eğitimine yon verme amacını gütmez ve güdticü nitelikte değildir. SİRMEN Peki efendim bir noktaya gelmek istiyorum. Somut olarak geçen bir yıllık süre içinde vakıf, millı eğitime ne gibi mali katkı sağladı? Vakıf olarak. FEYZOĞLU Bugün para varlığı olarak 100 milyonu geçen bir olanağa sahibiz. Bir de taşınmaz mallar bakımından 250 milyonun üstünde değerlere sahibiz. Okuma yazma seferberliğine katkıda bulunduk. Bazı okulların eğitım aracı ihtiyacını, gereksinmelerini karşılamak amacıyla katkıda bulunduk. Bazı öğrencilere burs vermek suretiyle ki bu vatandaşlarımızdan gelen istekler doğrultusunda olmuştur. Böylece bir çok etkinliklerimiz bulundu. Ayrıca örneğin Kastamonu'nun Taşkoprü ilçesinde bir vatandaşımız birinci sınıf malzeme ile ve işçilikle yaptığı ve 150 milyon değerindeki 140 oğrencilik yurdunu vakıf kanalıyla eğitim hizmetlerine vermiştir. Bunun gibi vakfımız kanalıyla halkımız bir çok ders araçları sağlanması gereken ders araçlarını okullara, eğitim kurumlarına bizim kanalımızla aktarılmıştır. Daha kuruluş dönemindeyiz. Kuruluş aşamasındayız. Henüz teşkilâtımızı tam olarak oluşturup, geliştiremedik. Dolayısıyla îstediğimiz §eyleri henüz gerçekleştırmiş değiliz. Şimdi bu ikinci yılımızda bütün gücümüzü, teşkilâtımızı olgunlaştırmak, gelıştirmek. daha etkin bir biçimde eğitim alanında hizmet vermek düşüncesındeyiz. SİRMEN Çok teşekkür ederim efendim. FEYZOĞLU Ben teşeKkür ederim. r Temel hak ve özgürlüklerin titizlikle korunması gerektıgı savunuldu Istanbul Haber Servisi îstanbul Üniversitesi Ik. Fak. Gazetecilik ve Halkla llişkiler Yüksek Okulu Yenı Anayasa üzerindeki görüşlerini bildirdi. Belirsız bir Anayasa metni üzerinde düşünmek yerine, denenmış 1961 Anayasası üzerinde, bu çerçevenin aksayan yonlerıni geliştirici oneriler oluşturulmasının daha gerçekçi bir tutum olacağı savunuldu. «1961 Anayasası Türk siyasal geçmişinin deneyimlerinden yararlanılarak oluşturulmuş, düzenlenen kurumların bir çoğu büyük bir deney birikimi üzerine inşa edilmiştir. Bu Anayasayı kuramcılann ve idealistlerin oluşturduğu bir biıtUn olarak görmek yanlıştır» denildl. Bütün çoğulcu, özgürlükçu rejımlerde temel hak ve ozgurlüklenn vazgeçılmez oneme sahip olduğunun tar tışılmaz bir gerçek olduğu vurgulanan Anayasa rapoıunda, temel hak ve özgürluklerin tıtızhkle korunması gerektıgı savunuluyor. «Özgurlüklerin bir fantazi olduğu şeklinde algılanması, toplumumuzun yeterince özgürlük ortamına hazır olmadıgını vurgulamak ve bu çıkış noktalarından hareket ederek özgürlüklerin gerekli yasal güvencelerini kurmamak yapılabllecok en büyiik yanlış olur» denilen raporda, özgürlüklerın temel Anayasal güven celermi sağlamak konusunda 1961 Anayasası'nın değıştırılmemiş şekliyle genei çerçeve olarak alınrnası öne riliyor, bu çerçeve içlnde yapılacak düzenlemeler için ise şu önerilere yer verillyor: «• özgürlüklerin koruntnası ve sınırlandırıtması yönünde alınan önlemler, biçbir suretle özgürlüğün özüne dokunmamalıdır. • Özgürlüklerin korunnıasında yargı güvencesinin ve bağımsızhğmm önetni gözönünde bulundurularak, bu Anayasal kurumların tatn bir açıklık içinde düzenlenmesi yoluna gidilmelidir. • Siyasal iktidar yarışında bazı görüşlere, Anayasa çerçevesinde kaldıklan sürece, engel getirilmemeli, her görüşün özgürce îfadesi ve örgütlenmesi Anayasal güvenceye bağlanmalıdır. Özgürlüklerin sınırlandırılmasında belirsiz ve her yöne çekilebilecek ölçüler yerine, Anayasa'nın çoğulcu ve özgürlükçü çerçevesi yeğlenmelidir. • Özgürlüklerin sımrlandırıunasında başvurulacak ölçülerin saptanmasında, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin tanımlatnaları örnek alınmalıdır. •Anayasa'nın 19/4. maddesinin Anayasal bir düzen leıne halinde kalmasını yerinde görmüyoruz. Hiçbir demokratik ülkede bu tiir fikir açıklama yasaklan yoktur. • Basın suçlarının askeri mahkemede görülmesi ülkemize özgü şikâyetlerden biridir. Basın yasasında, ba sın suçlarının basın mahkemelerinde görülmesi, şek linde yer alan güvence, askeri kanunlarda yapılan değişikliklerle kaldırılmıştır. Bu nedenle siviller ile basın suçlarında, yasa ile askeri mahkemelerin yetkili kıhnmasının önüne geçilmesini sağlayacak, Anayasal guvencenin getirilmesi uygun olacaktır. • Kararnamelerle suç yaratma yasaklanmalıdır.» lk^ Meclis usulüne son verilmesinin de önerildıği Gaz. ve Halkla llişkiler Yük. Okulu görüsünde, Cumhurbaşkanının yetkisız ve sorumsuz olduğu sistemden yakınmalar olduğu vur gulanıyor, memur suçlarmda özel yargılama hükümlerinin yanlış olduğu savunuluyor. Yargı hakında şu önerıiere yer veriliyor: «Zabıtaya da Anayasa'da yer verilmeli, zabıta doğrudan Savcıhğa bağlanmahdır. Yargılama birliği sağlanmalıdır. Askeri Yargıtay kaldırılmahdır. Danıştayın yargı işlevini adli uıahkemeler de yapabilir. Askerl Yüksek tdare Mahkemesi kaldırılmalıdır. Uyuşmazhk Mahkemesi kaldırılmalıdır. Devlet Güvenlik Mahkenıeleri biçinıinde kar ma (yarı sivil, yarı asker) mahkemelere Anayasa olanak vermemeUdir.» Gazetecüik ve Halkla lliş kiler Yük. Okulu'nun özel alanına giren konularda ise, yer alan görüşler ana ılkeleri ile şoyle: «Düşünce açıklama özgürlüğü ve bunun sınırları konusu Anayasa'da ayrıntıh düzenlenmelidir. 1876 yılından beri Anayasalı rejim içinde olduğunıuz iieri surülmektedir. Aslmda bu doğru değildir. Anayasalı hayatın kesintileri bir tarafa bırakılsa bile, halkın düşüncesini açıklaınası özgürlüğü uzun süre Anayasalarıınıza alınma dığı için, demokratik rejim den uzak kalınmıştır. Düşünce açıklamak özgur lüğünun ve onun uzantısı olan haber alıp verme özgurlüğunun ve bu özgurluğiin bir alt ayırımı olan basın özgürlüğunün gerçekten, samiıni olarak istendiği bir Anayasa, bunlar konusunda oldukça açık olmak gereknıektedir. Yoksa 187B Anayasası gibi eksik olursa, 100 yıl Anayasa rejimi içindeyiz. Acaba niçin daha bu haklar bizde Batıdakl gibi yerlesmedi dlye merak eder dururuz. Batıda bu özgürlukler en ilkel haklar beyannamelerinde kabul edilmiş ve demokrasinin tetneli sayılmıştır. Ba sın özgürlüğü konusunda el den gelen koruma gösterilmelldir.» Anayasa'da secimle gelen tek bir meclise yer verilmesi istendi anhul Sivasal BillmÎstanbul Haber Servisi l.l.T.l.A. Siyasal Bilimler Fakültesı'nce «Anayasa» konusunda yapılan açıklamada, «Yeni yapılacak Anayasa'da, eskiden olduğu gibi, yasama gücü olarak, seçimle geten tek bir meclise yer verilmesinin isabetlı olacağı» belirtildi. «Yalnız hak ve özgürlüklerin binırlanmasında daha belirgin kıstaslar konulmasının, bunların yargı gücünce daha kolay denetlenmesini sağlayacağı gibi, hak ve özgUrlüklere de daha fazla açıklık getireceği kanısında» olunduğu bildirilen açıklamada daha sonra şöyle le denildi: «Çift meclis sistemi. bilindiği gibi, federal devletlerde, devlet yapısmın mahiyeti icabı, olması gereken bir sistemdir. Bize gelince; bizim çift meclis sistemimiz tamamen yapay olarak getirilmiş bir düzenlemedir. Amaç, yasaların titiz incelemeler sonucunda, Anayasa'ya uygun ve mükemmel bir şekilde çıkması olmuştur. Fakat beklenen sonucun gerçekleştiği maalesef söylenemez. Türkiye gibi ülkelerde, yasaların sttratle çıkması, geç çıkmalanna tercih edilecek bir husnstur. Itıı npripnlp. veni vanılarak Anavasa'da p«kiı Bu nedenle, yeni yapılacak Anayasa'da eskiden olduğu gibi, yasama gücu olarak, seçimle gelen tek bir meclise yer verilmesinin isabetli olacağı görüşündeyiz.» Başkanlık sisteminin sadece iılkenıizin değil, kıt'amızın da yabancı olduğu bir sistem olduğu, ayrıca bu sistemin ABD dışı ulkelerdeki uygulamalarının hiç de başarılı olmadığı» behrtılen açıklamada daha sonra şöyle denildi: «Bu nedenle Ulkemizin 1876 Anayasasmdan beri denediği bir rejimi, 1961 Anayasamızın sistemini muhafaza ederek, onun üzerinde, örneğin Cumhurbaşkanının yetkilerinin artırılması, meclisi fesih koşullarırun kolaylaştınlması gibi düzeltmeler yapılabilir düşüncpsindeyiz. Yargı bağımsızlığının her iilke için arzettiği önem ise izahtan varestedir. Yeni Anayasa'da da yürütme gücünün yargıya miidahalesini önleyecek her türlü önlemin alınması gerektiği kanısındayız. Bu arada Anayasa Mahkemesi de 1961 Anayasası'nda sahip olduğu yeri korumalıdır.» EFKAR DAĞfTMA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle