Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 KASIM 1982 Cumhuriyet 7 2 8 Tekstil yöneticisi icin 5 2 0 yıl hâpis istemli dava bugün baslıyor tstanbuı Haber Servisi DÎSK'e bağlı TeksUl Sendikasının yönetim, onur denetim kurulu üyesi 28 kişinin 5 ile 20 yıl arasında hapis cezası istemlyle yargılanmasına bugün başlanıyor. istanbul Sıkıyönetlm Komutanlığı 2 Numarah Askeri Mahkemesi tarafından bakılan riavanm iddianamesinde sanıkların TCK'nın 141/156. 31, 33, 173/3. maddeleri uyarınca cezalandırılması ve sendikanın kapatılması isteniyor. İddianamede Tekstil Sendlkasının 1975 yılında DtSK'e katılma karan aldığı belirtüerek sendikanın eylemleri ve amacı şu şekilde açıklanıyor. «Tekstil Sendikasının işçi hak ve menfaatlerini boruma, onları geliştirme yerine Türkiye'oin ekonomik ve slyasal dtizeninl degiştirmeyi amaçlayao siyasal iktidan ele gecirme lıedefine yönelik faaliyetler içine rfrdikleri, Marksist vönde bilinçlendirme ve eğitim faallyetlerlne açırlık vererek mevcut demokratik, parlamenter yönetim sistemi yerine proleterya diktatoryası kurulmasuu amaçlayan illegal bir teşekkül oluştnrup bu teşekkülde taaüyet gösterdikleri göriilmektedir.» îddlanamede aynca DİSK davasında ldam cezası lstemiyle yargılanan Rıdvan Budak ve Sülevman Çelebl'nin bu davaya dahil edUmediği. 148 kişl hakkında kovuşturmaya yer olmadığı karannın verildlğl ve 43 kişinin de firarda olduğu için dosyalarının avrılmasına karar verildigi belirtilmektedir. Haklannda 5 ile 20 yıl arasında hapis cezası istenen sanıklar şunlar: Besim Usta, A Aykut, HflH seyin Akduman, Hüdaverdi Talay, Nacl Akpınar, Mahmut Demlrel, tsa Kurt. Rüstii Aydoğan, Mehmet A Tirvaki, MuH zaffer Subaşı, Ahmet Yılmaz, Sellm Omay, Sadılc Kızanh, Sebahattin Erııyanık. Hssan TJzun, Kazun Dogun. îsmail AIp, Alaatln Tuna, Seyfettln And, Asker Köroğia. Mehmet Karabuhıt, Mehmet Fahri Küçüktepe, Yılmaz Bilee. Günay Onayman, Tahsln Maralcı, Mııs tafa Gürün, Darsnn Güney, Ahmet Hamdl Taşcı. BarışDernegi Tarhan: Tutukluluğumuz fiili cezaya dönüşmüştür İstanbul Haber Servisl Barış Derneği davasının 18 kasım günii celsesinda sorgusu yapılan feshedilen CHP milletvekili Nedim Tarhan «tutukluluğumuz süresiııce bir tutuklu nun haklarını güvenceye bağla yan yasa hükümleri açıkça lhlal ediliyorsa mahkemenin, bu uygulamalarda benlm sorumluluğum yoktur demesl düşünülemez,» dedi. Sorgusunun son bölümünde, kendisintn başlıca suçlanma konularından birinin de gerek Barış Derneği 2. Olağan Genel Kurulu'nda, gerekse DÎSK 7. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmalar olduğunu belirten Nedim Tarhan, bu konuşmaları CHP milletvekili sıfatıyla yaptığını ve bu nedenle de suçlanamayacağını ileri sürdü ve şöyle konuştu: «Anayasanın 79. maddesfnde 'Yasama Dokunulmazlığı' başlığı altında TBMM ttyeleri, mec lis çahşmalarındaki oy ve sözlerinden, mecliste Ueri siirdük leri düşüncelerinden ve bunlan meclis dışmda tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar' denilmektedir. Anayasanın bu açık hUkmflne karşuı sözkonusu konuşmalar nedeniyle benlm dahi yargüan mam mfimkün değildir. Anayasamn bu hükmUnfl yok kabul ctmeden böyle bir yargüama sözkonusu olamaz ve olmamalıdır. Kaldı kl, 12 Eylül 1980 günü yüce Türk mületine lıitaben yapılan konuşmada 'Parlamento flyeleri, siyasi faaliyet lerinden dolayı suçlanmayacak ve yeni yönetime karşı suç teşkil edecek tutum ve davranışlarda bulunmadıklan sürece haklannda herhangi bir işlem yapılmayacaktır' denilmişti. Bu 13 Eylül günü yönetime el koyan Silahlı Kuvvetler adına verilen bir sözdü. Bu sözden vazgeçlldiğine ilişkin herhangi bir açıklanıamn yapıldığmdan da haberimiz yok.» DtSK olağan 7. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma ile ilgili olarak daha önce yetkisizlik kararı verildiğini de belirten Nedim Tarhan, konuya ilis kin olarak şunlan söyledi: «tstanbul Sıkıyönetlm Komutanlıgı Askeri Savcıhğt lstanbulda DtSK davası ile ilgl11 olarak yfirtttUlen soruşturmada adı geçen CHP'li parlamenterlerin durumunu ele almıştır. Sonuçta CHP'li 133 par lamenter hakkında DtSK ile ideolojik amaç blrliği içlnde olma iddiasıyla açılan bu soruşturmada yetkisizlik kararı verlhniştlr. DİSK 7. Olağan Ge nel Kurulu'nda yaptığun konuşma İle ilgili olarak tstanbul Sıkıyönetlm Savcılığınm soruşturma açmaya dahi yetkl sinin bulunmadığı, savcüık ka raruıdan anlaşılmaktadır. Ancak ne var kl, aynı savcüık emrinde görev yürüten başka bir savcı aynı konuşmayı DtSK iddianamesinden alıyor ve bu dava kapsammda on yıla kadar cezamı talep ediyor' Aynı savcüık hem yetkislzlm diyor, hem dava açıyor. Öte yandan da bir başka savcılık (Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcüığı) takipsizlik karan veriyor. Bir başka savcüık İse bu konuşma ile 141/5'e muhalefet edilmiştir, diyor. Oysa bu savcılık da takipsizlik kararını veren savcılığın kendisidir. Bu durum Ba rıs Derneği iddianamesinin nasü hazırlandığını, bizlerin nasd suçlandığuu açıkça göstermektedir.» Nedim Tarhan, sorgusunun sonunda, tutukluluk durumlan na da değindi ve özetle şöyle dedi: «Tutukluluk bir tedbirden ibarettir. Bizim tutukluluğumuz ise tedbir olmaktan çıknuş, bir filli cezaya dönfişmtiş tür. Mahkemelerln klşi hakları nı koruma glbl bir görevleri de vardır. Burada her duruşma sonunda 'suçun vasfı» değişmediğinden 'tuhıkluluğun devamına karar' verilmektedir. Nedim Tarhan: «Doktız aya yakın bir süredir tutukluyuz. Suç niteliği dahi olmayan eylemlere ilişkin iddialara yanıt verebilme olanağını yeni buluyorum. İddialara yanıt venne sırası gelmeyen arkadaşlanm dahi var. Oysa yargının adil ve hızlı ohnası esastır. İddialann tümünü reddediyorum.» Bu karan verlrken gerçekten suç var nudır, sanıklann suçluluğuna ilişkin ciddi kanıtlar var ımdır, diye araştırmak gerekir. Özellikle güniunfizde tedbirden uzaklaşarak fiili bir cezaya dönüşcn tutukluluk durumu, eğer fiili ceza boyutlarını da aşarak bir flzikl cezaya dönüşüyorsa, mahkemelere daha da çok görev düşüyor ve ihtiyaç duyuluyor demektir. Tutukluluğumuz sürecinde bir tutuklunun haklannı güvenceye bağlayan yasa hükümleri açıkça lhlal ediliyorsa mahkemenin bu uygulamalarda benim sorumluluğum yoktur demesl düşünülemez. Yürütmenin tutukluya uyguladığı muatnele yasalara aykın ve tutukluyu kesin suçlu gösterebilecek, hatta aşağılayabüecek boyutlara varıyor ise; tutukluyu bu tür işlemlerden uzak tutma görevi büyük ölçüde mahkeme Iere dOşer. Bunun çözUm yolu tutukluluğun tedbirden öte bir başka amaca yöneltilmemesidir. Dokuz aya yakın bir süre dir tutukluyuz. Suç niteliği da hi olmayan eylemlere ilişkin iddialara yanıt verebilme olanağım yeni buluyorum. İddialara yamt verme sırası gelmeyen arkadaşlanm dahi var. Oysa yargının adil ve hızlı olması esastır. tddialann tümünü reddediyorum.» ^ VU\L anışma Meclisi' nin birleşlmlnde bütçe tasansımn maddeleri görüşülüyordu. Saat 14.00'de başlayan öğleden sonraki oturumda ilk olarak Mllli Güvenlik Konseyi bütçesi ele almdı. D Bütcede sürat Oturumda Milli Güvenlik Konseyi, Danışma Meclisi ve Başbakanlık bütçelerl 15 dakika kadar kısa bir süre içinde üzerinde görüşme yapılmadan oylanarak kabul edildi. Saat 14.25'de Basın Yayın Genel Müdürü ve diğer kurum yetkilileri Kuruluşlarm temsilcileri kendl bütçelerinin görüşüleceğl saatlerde Danışma Meclisi'ne geliyor ve Genel Kurul'da bütçelerinin görüşmelerini izllyorlardı. bütçelerini izlemek tizere TBMM'nin basm kapısından îçeri girdiler. Genel Müdür ve yetkilile ri gören basm mensupları kurum bütçesinin 5 dakika önce süratle Mec lis'ten geçtiğini bildiklerinden kahkahayı bastılar. Kahkahalara, durumu öğrenen Necati özkaner ile kurum yetkilileri de katıldı. Sonunda ellerinde dosyalar dolusu dokümanlarla Meclis'ten aynlmak zorunda kaldılar. G bu bir haberdir. İşte bu olay ABD'nin Iowa eyaleünin Council Bluffs kasabasmda gerçekleşti. Nihayet bir adam köpeği ısırdı Antalya'lı avukaflann azeteciliğe yeni başlayanlara anlatılan ürilü bir örneh vardır: Bir köpek bir adamı ısınrsa bu üzüntüsü bir haber değildir. ama adam köpeği ısınrsa Geçen mart aymda ga zetemizde şöyle bir haber yayınlanmıştı. «Sideliler varlıklannı avukatlara ya tırıyor.» Bu habere Antalyalı avukatlar çok üzülmüşler. Baro Başkanı M. Ertan Bileydi, Avukatlık kamu hizmeti ve serbest meslektir» diyor: «Avukat, hukuki münasebetlerin düzenlenmesine, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazhğm adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenme* sine ve hukuk kurallarının tam oiarak uygulanması hususunda yargı or ganlan ile resmi kurumlara yardım amacındadır. Avukatlar bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübesini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmala l'yV hak mümkün değiL Blleydi'nin açıkladığına göre,. •6830 sayıh İstimlak Kanununun 32. maddesi, istimlak bedeli davalarında avukat ile iş sahibl llişkilerini smırlayıcı ve aynı kanunun 33. maddesi de cezai sorumluluk getiren hükümleri muhtevidir. Bu hükümler muvacehesinde avukatin *• lacağı ücret sımrhdır.» Biz de bu ücret sınınna tüm avukatlann uymasmı diliyoruz. Mehmet Mıhlacı, DİSK'in bir partinin yan örgütü ohnadığmır parti görevi de üstlenmediğini söyledi. Mıhlacı: Sendikal hareketi Batılı anlamda sürdürdük İstanbul Haber Servlsi ler, hiçbir emek sarfetmeden DİSK davasında 10 ve 12 e milyonlar kazanan sosyal kesime dayanır. îşçinin, köylünün kim günleri sorgusu yapılan DtSK yönetim kurulu üj'esi, etklnlik kazandığı siyasal parGıda Iş Başkan vekili Meh tiler uygulamalan ise sömiirümet Mıhlacı Anayasamıza göre yü ortadan kaldırır.» Yargıç araya girerek, DtSK' sosyalist bir yaklaşımla, ya da bugün olduğu gibi kapitalist in sömüruyü ortadan kaldıryaklaşımla düzenleme yaptfma ma isteminin, Marksist Lenısmın mumkün olduğunu, çah nist iktidann getirilmesi doğŞanlardan, işçilerden yana si %ltusunda çalışmalar yajplıpa yasal partinin ıktidar •ohnasuu 81 şelülncle ortaya çıktı^ idistediklerini söyledi'. " """'" diası olduğunu hatırlattı. MeliMıhlacı Yargıcuı sorulannı met Mıhlacı iddianamenin çağyanıtlarken, 1961 Anayasasınm daş, siyaset bilimleri açısmsosyal devlet ilkesine uygun dan, batıdaki tartışmalar düze düzenlemelerı öngördüğünü, yinde değil, konulara tamamen madenlerin devletleştirilroesi, Marksist açıdan yaklaştığını toprak reformu, kamu yararı söyledi. DİSK'ın demokratik nın gözetilmesmin gerektiğini, olmayan hiçbir görüşünün buAnayasanın bazı hükümlerine, lunmadığını belirterek, «desermaye sahiplerinin iktidar mokrasi konusunda bazı istem olması halinde dahi uyulması lerimiz varsa, bunlar batıda gö rüp istedikleılmizdir. Biz batı zorunluluğu bulunduğunu bir de işçiden yana siyasi partile dünyasındaki bazı haklann biz rin uygulayabileceği düzenle de de olmasını istemişiz. Bu istemlerimlz, bugünkü uygulameler olduğunu Anayasanın sosyalist ve kapitalist yakla malarla gerçekten çelişir» deşunlara izin verdiğini, Türkı di. ye'de bütün kuralları ile olmaYargıcın «sımf uyuşmazlığınsa dahi, uygulanan kapitalist dan söz etmişsinlz» itirazı üzeekonomi dlizeni olduğunu an rine, sınıflararası mücadelenin lattı. «Muhafazakâr sağcı par kendiliğinden olduğunu, bunu tiler, Iıiçbir zaman Anayasada ne Anayasa ne de yasalarin ya öngörülen ekonomik, sosyal sakladığını, 1946 yılında sınıf önlemleri almazlar. Blzlm dü esasına dayalı dernek kurma şündüğümüz partiler iktidara yasağmın kalkması üzerine gelse bu önlemleri alabilir. Ör sendikalann bu anlamda kunegin tüccarhk diye bir kurum rulduğunu, Anayasanın işçiler var. Üreticiye ürününün değe ve işverenlerin ayrı ayrı suuf rüıi vermez, üreticinin koopera esasına dayalı olarak sendika tif kurup üriinünü değerlen kurmalannı öngördüğünü bildlrmesiul engeller. Sağcı parti dirdi. Yargıcın sorusu üzerino işçi sınıfının sınıf bilincine ka vuşturulmasının, işçinin bulunduğu sınıfın çıkarlarının, ge rek ekonomik ve gerekse siyasal planda bu çıkarlarmın bilincine varması anlammda olduğunu söyledi. Yine Yargıcın soruları üzerine, işçi sınıfı bilimi, bilimsel sosyalizmin, bu bilinci, bilimi rehber kabul etrjaenin marksizfn anlamma gelnıediğini, dunya sendikal hareketinın deneyimlerinden yararlanıldığını açıkladı. Yargıcın «Neleri anlatıyorsunuz ki, işçi bilinçleniyor?» sorusuna özetle şu yanıtı verdi: «Orneğin 1800lerde tngUtere'de sendikalar önce hükümet lerle yakın olarak menfaat sağ Jamayı denemişler. GörmUşIer ki toplumda ekonomik gücü bulunduran sermaye sahipleri kendilerinden daha çok nüfuz elde ediyor, 19. asırda çalışanlardan yana siyasi partinin gereği anlaşılnuş, tngiliz İşçl Partisi böyle doğmuş.» Yargıç araya girerek, «o bilgiyi aldın geldin, nasıl veriyorsun?» sorusunu yöneltince da şöyle de•a etti: «Bu bilgileri, diğer vm ülkelerdeki deneyimleri seminer, yayın yolu ile işçiye olduğu gibi aktarırız. Bu bilgiyi alan işçi, toplumda kendlsinden yana siyasi partinin olması gerektiğini anlamış olur. Bu bir billnçlenmedir. Varsa böyle bir partinin desteklenme si, içüıde görev ahnması gerek tiğini kavrar. DtSK 1973'ten bu yana kendisine yakm gördü ğü CHP'yl desteklemiştir. Bu siyasi planda genel bir yaklaşım, genel bir siyasi bilinçtir. Bir de sendikal planda olanları, orneğin referaudum hakkımn istenmesi vardır. Bütün bunlar yasal ve Anayasaldır. İddianame bunlan MarksistlikLeninistlik olarak değerlendiriyor. Hiçbir delile dayanmadan bir kelime, bir cümle alıyor. Yorum yapıyor, sonra da Sov* yetler Akademislne bağhyor. Genel hedef işçilerin çahşma, yaşama koşullarıran iylleştirilmesldir. Bunun bir aracı da sendikalai v e üst kuruluşlandır. Yargıç «ekonomik mücadele nerede kalıyor?» sorusunu yöneltti. Mıhlacı, DtSK'in ve sen dikaların çalışmalarının bu sınırlar içinde kaldığuu ancak işçilerin yaşam koşullarının sadece sendikal çalışmalarla lyileştırilemedlğıni, bu çaUşma larla kazandıkları ekonomik haklarının ellerinde kalmasınm, kendilerine yakm siyasi partilerin iktidara gelmesine bağlı olduğunu, sömüruyü önleyecek yasalar ve demokratik haklarm tam uygulanması ile demokratik, baskısız düzene geçilebileceğini savundu. Artılc değerin nasıl kullanılacağına, emeği verenlerin iktidanrun karar vermesinin genel bir yaklaşım ve değerlendirme ol duğunu, yasanın 16. maddesinin çizdiği sımrlan aşmadığı gibi, parti politikası anlamına hiç gelmediğini bildirdi. Demokrasilerde baskı gruplannın, menfaat gruplaruun kendileri Ue ilgili önerilerde bulunmalannm en doğal hak ve görevleri olduğunu söyledi. Mıhlacı Iddianamede DİSK* in genel kurul, yönetim kurulu kararlarının tUmünün değil, aleyhte değerlendirilmek üzere bir bölümünün alırup yorumlandığım, bir örgütün niteliğini kararlannm, eylemlerinin bütünUnün ortaya koyacağını belirtti, «Kararlanmız, eylemle rimiz mcelendlğinde, batdı an* larada sendikal hareketi sürdürdüğümüz, Türkiye'de böyle bir sendikal düzenin yerleşme* si için istemlerde bulunduğumuz açıkça ortaya çıkar. Orneğin DİSK'in kuruculan için de TtP'lilerln bulunmasmdan yararlanılarak, TİP'in yan örgütü ounakla suçlanıyor. 1972' lerden sonra görev alan yöneticiler ağırhğı görmezUkten ge liniyor. DtSK bir partinin yan örgütü ounadığı gibi, partl görevi de üstlenmemiştir. Yasa dışı eylemlerde bulunduğumuza ilişkin tüm iddialan red ederim» dedi. Sorgusunun sonunda tahliyesini isteyen Mıhlacı, yasalara göre sendikal görevlere seçilmesi, yine yasalarin gereği sendikal toplantılara katılması ve görevlerini yapmasuun suç sayılmayacağuıı söyledi. Avukatı Ahmet GüryUz Ketenci de tahliye dllekçesinde iddianame yi, «kıyas ve telkin mantığma dayanarak hazırlannuş, sanık larm hangl eylemlerlnden ötürtt suçlandıkları gösterllm>nıiş, soyut suçlamalan içeren sübjektif yorumlar taşidığı hal de, kollektif suçlamayı esas alan, kamu adına düzenlenmiş bir iddialar bütünü olmaktan çok kişisel eğilim ve duyguları dile getiren siyasal bir polemik belgesi» olarak niteledi. Mıhlacı'nın tahliye isterni, «suçun niteliği ve duruşma aşa ması» gerekçesi ile red edildi. Polisin bildirdiğing göre olay 26 yaşmdaki Dennis Morris'in if arkadaşıyla havga etmesiyle başladı. Kavga sonucunda arkadaşı Mark Helzer, Moris'i evden kovdu. Morris otoy çıkarmadan evden çıkıp gitti. Ancak çok geçmeden Mark Helzer ve eşi, arka bahçede bulunan köpeklerinin canhıraş feryadını duyup bahçeye hrladüar. Bayan Helzer'in ifadesine göre evli çift şu manzarayUt karşılaşti: «Dişlerini köpegim Critter'in boynuna geçirmişti. Morris daha sonra bizi de yumrukladı ve tekmeledi. Elbirliğiyle onu uzaklaştırdık.» Bay Helzer'e gröre köpekleri. Morris'l tanıdığı için karşı koymamiftı. Gözii yaşlı kurban Critter ise bir süre ruhsal sarsmtı geçirdikten sonra normale döndü. Ve yeniden herkese dostça havlamaya başladı. Malül polis, Erdem, Özal ve Kastelli hakkında razminat dayası actı • Yine "Efbalık,, üzerine «Et balık mı, et batık mı?» başhklı yazımız üzerine bir açıklama yayınlamıştık. Bu kez Et ve Balık Kurumu bir açıklama gönderdi. Bunu da yaymlıyoruz. Oknyucularımızın kıymadan yakuımalan sürerse onlan da yayınlayacagız. tşte Et Balık Kuramn Müdür Yardımoüan öaer öncer ve Rafet Yavuz'un ortak açıklamaları: Gazetenizln 5.1.1982 tarihli sayısmda Kurumumuz hakkında çıkarılan «Etbahk mı yoksa et batık mı?» başhklı yazısı incelenmiştir. Kurumumuz gerek gövde ve gerekçe parça, paket et ile diğer ürünleri hijyenik koşullara uygun olarak üreterek halkm hizmetine sunmayı amaçlamıştır. Ancak parça, paket etin özellikle kıyma preperatınm dayanma süresinin çok kısa olduğu hepimizin malumudur. Gazetenizde söz konusu edilen kokuşmuş kıymanın Kurumumuzun mamulu olması ihtimal dışında görülmektedir. Buna rağmt»! böyle bir durumla karşılaşıldığında; müşterilerimizin Ünitelerimize başvurmaları halinde kendilerine her türlü kolaylık sağlanacaktır. Bilgilerinize arzederiz. ÎZMİR. (THA) Diyarbakir Müdürlüğünde görev liyken geçirdiği trafik ka zası sonucu kötürüm kalan ve malulen emekli olması üzerine 350 bin lira tuta rındaki emekli ikramiyesi ile 50 bin lirayı bulan Meyak kesintisini îzmir'de Ban ker Kastelli'ye yatıran Ferhan Sun, eski Maliye Bakanı Kaya Erdem ile Başbakan Yardımcısı Turgut özal hakkında, Cevher Özden'in hesaplarına zamanmda elkoymadıklan gerekçesiyle tazminat davası açtı. Bu konudaki başvurusu nu Bornova Savcılıgma ya pan Ferhan Sun, «Erdem ile Özal zamanmda bazı bankerler iflas ettiler ve derhal mallanna devletçe elkonuldtı. Ancak, her nedense Ban ker Kastelli'nin hesaplarına elkonulmadı. Kastelli trafik kazası yapmıştır. Eski iki Bakan ise, kazaya neden olan şoförün kaçmasına göz yummuşlardır. Yasalarin 8nünde hesap vermek zorun dadırlar» dedi. Tutanaklardan Ankara TKP davası Bir sanık: Bizi sanık gösterenlerin asıl suçlu olduğuna inanıyorum,, ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) TKP davasında 3 samğın salıverilmesine ka rar verildi. Duruşmada sanıklardan Sermet Yalçm, «Bize yaptıkları işkence sonucunda muayyen belgeleri imzalatmış, halen bizim oturduğumuz sanık sandalyesinde oturması gereken, bizi sanık gösteren bu kişilerin asıl suçlu olduğuna inanıyorum» dedi. Ankara Sıkıyönetim Komutanlıgı (1) Numaralı Askeri Mahkemeslnde 19 kasım 1982 gününde yapılan duruşmada sanıklardan Sermet Yalçın'ın sorgusu yapıidı. Sanık Yalçın'ın sorgusunun bir bölümü tutanaklardan aynen şöyle: «Emniyet gSrevlîlerlne alt vasıta ile daha sonra isminin Dal oldu&unu öğrendiğim yere gSrürulürken, yol boyunca bana kaba davrandılar. Bu uygulamalardan sonra özgeçmişiml anlatmam istendi. Kendilerlne anlattım ve ÎGD içinde çalıştıjSrımı ve bunun da yasal döneme dayandığını, Sıkıyönetimin ilanından sonra kapatılan tGD ile iligkimin kal madıgını.,1978 vılında ÎGD' ye üy e olarak girdiftîmi, aynı yıl yapılan kongreye YPnisehir delegesl olarak secildiğimi, bunun haridnde baş ka bir ilgimin olmadığım söylediğim halde, onlar bununla yetinmiyorlardı. Daha sonra kardeşimin ve nlşanlımın emniyete getirilip onlara işkence uygulandığını gördüğüm gibi. bizzat onlara işkence uyguladıklannı gösterdilor. Bütün bu işkence uygulamalan içinde adına iddlaname denilen ve 16' ıncı sayfadaki karar olarak dile getirilen bu ifade ile başka tutanakları imzalattırdılar. Ben Înanıyorum ki, bize yaptıkları işkence sonucunda muayyen belgeleri imzalatmış halen bizim oturduğu muz sanık sandalyeslnde oturması gereken kişiler olduğunu. bizi sanık gösteren bu kişilerin asıl suçlu olduğunu söyleyebilirim» dedi. Sanık Şerafettin Şimşek sorgusunda: «27 nisan 1982 günü hücreden çıkarıldım. Askeri Savcıhğa getirildik. Askeri Savcıhğa getirlldiğimde, kendimi toparlayarak suçlamalan kabul etmediğimi söyledim. Bu ifadenln birinci paragrafında da açıkça bellfdir. Ve ifademln blrinci paragrafı zapta gpçtikten sonra ifadeyi almakta olan Askeri Savcının, (omniypt ifadenl inkâr edfvor«!un vp dunımunu daha da a&ırlastmvorsun) Ikazı Oyer'ne ifadeyi vermeye başladığım sıradaki kendimde gördüğüm kuvveti kaybettim. Ve ondan sonra emniyet ifadesi dogrultusunda ifade vermek zorunda kaldım.» «Sorgu hakimliğine götürülürken bizi götürmekte bulunan emniyet görevlileri tehditlerine devam ederek eğer hakim huzurunda reddedersen tekrar emniyete gö türülüp işkence yapacaklannı ve gözetim süresinl emniyette tamamlatacaklannı söyledikleri için bunlann yaptığı manevi baskı ve işkence nedeni İle sorgu ha* kimliğinde de suçldamayı ka bul eder şekilde ifade verdim» dedi. Sanıklardan Hilmi Yusuf Işık, duruşma sırasmda söz alarak, Danışma Meclisi'nde bütçe görüşmeleri sırasmda yapılan konuşmalarda TKP ile ilgili sözlere mahkeme heyetinin dikkatini cekerek «Mahkemenizde görülmekte olan bir dava hakkında ve davanm karara bağlanmamış olmasma rağmen, bu hususta konusıılmasını mahkeme heyetinin dikkatine su nuyorum» dedi. Daha sonra sanıklardan Cemal Tu&luk'un sorgusu vanıldı Duruşmada, sanıklard=ın Cumhur Ulusov, SPlami Ero! ve MphmPt Temlzer'in salıveriimesine karar verilerek Huruşma ileri bir tarihe bırakıldı. ..Degerli Universite U i i 1983 Öğretim Yılı Oniversitelerarası Öğrenci Seçme ve Yerleştirme 1. Basamak Sınavı icin 22 Kasım 6 Aralık 1982 tarihleri arasında harç yatırmanız gerekiyor. "Harç Yatrma Kuponu"nuzla biriikte. bankamızm 593 şubesinden dilediğinize gelerek zamanında. kolayca ve hiçbir ek ucret ödemeden harclannızj yatırabilirsiniz, Başarılar dileriz. Kaçakcılik suçlarının cezaları agırlastırılıyor ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Emniyet bölgelerinde «Dur» ihtanna uymayanlara yetkili memurlarca ateş açılabilecek, kaçakçılığı ihbar edenlere bü yük oranlarda ikramiye v e * rilecek. Kaçakcılik suçlarma verilen cezalar da artınlacak. Kaçakçıligın men ve takibine ilişkin yasada değişiklikler öngören ve bazı yeni maddeler ekleyen yasa tasarısı, Danışma Meclisi Başkanlığına sunuldu. Tasarı önümüzdeki gunlerde Mılli Savunma, Içişleri ve Dışişleri Komlsyonu'nda görüşülecek. Kacırılan kızla ilgili sorusturma sürüyor İZMtR, (a.a.) Ankara'dan 11 gün önce kaçmlan ve serbest bıraküması icin 300 milyon lira fidye istendigi öne sürülen Ankaralı Deniz Aktopuk isîmli eene kızın bulunması amacıyla îzmir'de de geniş çaplı bir sorusturmanın süriürüldüğü bilıirildU YAPI KREDİ "hizmette sınır yoktur"