Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 u başlıktaki Arapça tamlama «Basra harap olduktan sonra...» demektir. Osmanh'da «Iş lşten geçtikten sonra» olarak söz arasında kullanılırdı. Osmanlıcaya nereden girmiş? Ne zaman, hangi tarihte Basra harap olmuş da sonradan kimi önlemler almmış., Osmanhda bu deyim yerleşmiş? Bunu tarihçiler aydmlatadursun, şu sıra Basra, harap oldu olacak... Sonra Irak'la îran. savaşa son verir barışırlarsa, biz yine, bade harabül Basra! deriz... ••• OLAYLAR VE GÖRÜŞLER tediği dengeyi (!) ne zaman sağlayabilecek... Sağlaymcaya dek de «Yürü ey Israil kavmi!» diyecek. Adamlar bize bulaşırsa biz NATO silahlarını da kullanamayız. Ama onlar, NATO'nun olmayan Amerikan silahlarını (!) bal gibi kullanacaklar... 23 EKIM 1982 B Bade HarabÜl Basra İSRAİL, YİRMİNCİ YÜZYILDA (UYGARLIKTAN SÖZ EDİLEN BÎR YÜZYILDA) TARİHTE EŞİ AZ BULUNUR BİR SOY KIRIMINA GİRİŞTİ, AMERİKA'NIN DESTEĞİYLE. BUNA KARŞILIK, 16'YI BULAN ARAP DEVLETLERİNİN ÖNDE GELENLERİ «LÂF»TAN ÖTEYE GİDEN BİR ŞEY YAPMADILAR. ••• Eskiden sanılırdı ki Amerikan kamuoyu politikayla ilgilenmez. Amerika'nın üst düzeydeki kapitalistleri bir yana, son vıllarda, bulaşığını makineyle yıkayan, patatesıni makineyle soyan, bir eli yağda, bir eli balda orta sınıf bir ev hanımı, hani Amerikah bir ev hanımi; oralarda kısa bir süre kalan bir yakınıma deraiş ki, «Bay Reagan dünyanın efendiliğtne çok yakışıyor değil mi?» Bizim yakmımızın dili tutulmuş... Sonra da bu Amerikalı hanun, «Siz de Ermenilere çok eziyet etmişsiniz!» demez mi? Bu gibi durumlar karşısında bizim yakınımız, zaten dönecekti ya, tası tarağı toparlayıp kaçmış Amerika'dan... İş bu kerteye varınca, Amerika'yı tutabilene aşk olsun! Bu yüzden derim ki; bade harabül Basra dememek için. bir an ön^e Israil'e karşı tavnmızı ortaya koymalı, gerekenleri yapmalıyız. «Türk'ün aklı sonradan gelir!» dedirtmemek için, Ermeni sorununu bitirmek istiyorsak. Kıbrıs açmazını da bir an önce bitirmek zorundayız sanırım. Kıbrıs sorunu ortada durdukça, ne Ermeni sorunu hal yoluna girer, ne de Yunanlılarla dostluğumuz gerçekleşir. Bu sorunların çözümünü de burada tartışabiliriz ama yerim kalmadı! Hani geline oyna demişler, yerim dar, demiş. Yeri açmışlar, yenim dar demiş. Yenini açmışlar, F.FEM DARTITR Hemis İşte bu da böyle bir söyleşi. Geceler ve Gündüzler.., ıl 1956. Dolmuş adında bir mizah dergisi yönetlyordum. O dönemin bütün hızlı yazarları ve karikatürculeri dergide çahşıyorlardı. Böyle bir derginin siyasal toplunısal yergiler yapması doğal değil midir? Doğaldır. Ne var ki bu yergilere öfkelenen siyasal iktidar kâğıdımızı kesti. O yıllarda Izmit Fabrikası Ankara'nın buyruklarma göre dergilere ve gazetelere kâğıt veriyordu. Bu işlerde yetkili Bakan da Emin Kalafat'tı. Kalkıp Ankara'ya gittim, Bakanla görüşmek için özel kaleme başvurdum. Görüşme dileğim gerçekleşti, belirli saatte Emin Kalafafın yanına girdim. Bakan gözlüklerinin ardmdan beni süzüyordu. Derdimi anlattınv, bize her ay «tahsis edilen» kâğıdı kestiklerini söyledim. Kalafat: « siz» dedi «Nasıl bir politika izliyorsunuz? Muhalif misiniz, muvafık mısınız?» Ben şaşırdım: « Biz» dedim «tarafsızız.» Emin Kalafat alaylı bir gülücükle bana bakti; yine sordu: « Az mı tarafsızsınız? Çok mu tarafsızsınız?» Alay ediyordu. Anlamaz göründüm. « Biz mizah dergisiyiz, böyle bir yayın organının işlevi eleştiridir; yergidir.» Konuşma bitmişti. • Bu yazımda Irak tran savaşmı ele alacak değilim. Nedenleri çok yönlü siyaset bilimcilerihin içinden çıkacağı bir konu bu... Benim değinmek istediğim, kimi konularda nasıl iş işten geçtikten sonra (Bade harab ül Basra dedikten sonra) önlemler düşündüğümüzdür. Sakm alınmayın, bizde Türkçe'de bir söz daha vardm «Turk'ün aklı sonradan gelir!» Bu sözü herhalde yine Osmanlılar söylemiş olsa gerek Türk'e «Etraki bi Idrak» diyen Osmanlı'dan başkaca ne beklersiniz? Osmanlı'ya göre Arap'lar, «Kavmi necibi Arap» tır. Arap atları bile soylu olduktan sonra, niye kavmi asil olmasın? Ne var ki asil Arap soyunun şu sıra başı dertte: Son gunlerde olup bitenler, Lübnan'da. Beyrut'ta olup bitenler dunyayı ayağa kaldırdi; Israil, yirmind yüzyılda, uygarlıktan söz edilen bir yüzyılda, tarihte eşi az bulunur bir soykırımına girişti Niyeti Filistin topraklarında bir tek Arap bırakmamak. Amerikan emperyalizmiyle bütünlegip. Ortadoğu'ya egemen olmak. Bu akıllara durgunluk veren Yahudi kıyımı karşisında. Kavmi Necib1 Arap ne yapıyor. On altıyı bulan Arap devletlerinin önde gelenleri, toplantı üstüne toplantı Samim KOCAGÖZ yapıyorlar. «Şöyle ml desek? BÖyle ml de Birliği'nden Batı Avrupa'ya doğal gaz getisek?» diyerekten. sanki bir vahada, hur rilmesine Amerikan emperyalistleri karşı maların altında muhabbet ediyorlar. çıkıyor. Bu işte direnen Almanya BaşbakaBazı kararlara da vanyorlar ki: bade nı'nın tepe taklak düşmesini, çoğu yorumharabül Basral cular «Amerikan parmağıdır!» diyorlar. Onlann bu tutumunu baaa çevreler, Batı Avrupa'nm bütün ekonomik çı•Efendim, Filistin'liler sosyalist, öteki Arap karlan, Amerika ile çatışmakta... devletlerinin kimi kralhk, bu yüzden yarHaydi desin bakalım kodaman Avrupa dım etmediler, etmiyorlarl' devletleri. «bi? NATO'dan çıktık'» Diye yorumluyor Hele bir desinler, bütün Avrupa par'alyi valla.. sosyalist mosyalist, Arap so mentolarında faşistler fink atmaya başlar... yunun köküne kibrlt suyu... Aman onlar Amerika ile al gülüm, ver gülüm... lyi mi? solcu: faşist Yahudiler Hıristiyan faşist Bütün Avrupa uluslan, küçüklü büyüklü, Arap'lar (Hem de Arap'la temizlesin Amerika'nın avucıuıun içindedir, Sovyetleşunları mı denilecek? / ri saymazsak... Yine denilecek ki, Akdenlz'de bütun İşte bu yüzden Israil'in borusu ötmekdünya egemenliğini aklına koymuş Amerika'nin 6. Filosu dolaşırken, bütun Arap'lar tedir. bir araya gelse ne yazar! Yann öbür gün, Yahudiler Lübnan'ı Bir söylentiye göre Yahudiler'de atom da «dercep» ettikten sonra, şöyle Suriye'ye ' de elinin tersiyle vurup, bizim sınırlara dabombası da varmış.. yandı mı, seyreyleyin siz gümbürtüyül ZaOlabilir... Ne var ki savaş yalnız silahla olmaz: ten Kasap Şaron, «Bizim emniyetimiz, Toros Dağları'ndadır..» diye buyurmadı jnı? Direnmenin, savaşmanin başkaca yollah Bu iş kaç yılda olur biter? Bilinmez ki... da vardu: Irak da Iran'ın hakkından gelemediğine gö*•• En büyuğünden başlayalım. Sovyetler re; bakalım Ortadoğu'da Amerika tam is Y imJeknik dünya^ı OKTAY AKBAL Söz Genclerin II illi Eğitim Bakanlığı'na bağlı Kocaell Meslek Yüksek Okulunda 21 temmuz 1980'de verllmiş bir 'mezuniyet belgesi'.. «M. E., Maklna Motor şubesinden orta dereceyle mezun olarak yüksek okul diploması almaya hak kazanmıştır> denllmekte... 1979 80 arasmda, bir takun okullardan *hızla' mezun edilip diploma alan gençler var. 'Maksatlı' öğretmenler, yöneticller, fırsat bu fırsattır diyerek 'maksat'larına uyan ge'nçlerl kendi yanlarına çekmek için türlü yollara başvurdular. 12 Eylül'den sonra, sürdürülen soruşturmalarla bu tür lşlemler aydınlığa çıkarıldı ve yüzlerce gencin aldıkları diplomalar iptal edildi, yeni smavlar yapıldı. Bu işlemin doğruluğu kuşku götürmez. Ama o yanlış, yanlı işlemleri yapanlar ne oldu, öğretmen ve yöneticl olarak 'maksatlı' davranan bir takım aşırı eğilimli kişiler ne glbl cezalar aldı, onu btlmiyoruz. Ama olan hiç de *maksatlı' olmayan gençlerimlze oldu. özel *muamele' İle okuldan 'mezun1 edilenlerin yanı sıra, gerçek bir öğrenci olarak sınavlarmı başanyla verip mezun olanlar da bu arada haksızlığa uğradı diye düşünen çıktı mı? İşte, M. E. de, 1980'de dlplomayı almca 4 aylık askerlik dönemine gitmek için şubeye başvurmuş. kaydmı yaptırmış. Derken 'diploma iptali* ve yenl smav, sonra 1982 tarihli yeni bir diploma... Ama bu kez Şube'den aldığı yamtta diplomasının 'yüksek öğrenim" düzeyinde sayılmadığı, 4 aylık döneme alınamayacağı, lise mezunları gibi askerlik görevi yapacağı bildirilmiş... Böyle duruma düşenler, bir değll, on değil, yüzlerce... Şlmdl suç klmdedir? 1979 80 arasında bu okulda yöneticilik yapan kişiler suçlu değil mi? öğrencilerin ne suçu var bunda? Hele 'maksatlı' öğrencilerin yanında maksadı yalnızca öğrenmek, eğitim görmek olan yüzlerce gencimizin de zarar görmesi neden? • yöneten: ReşitCANBEYLİ re Scopes davasında olduğu gibi bir politikacı değil bilim adamları var. (Scopes davasında eyaletin görüşünü zamanm ünlü politikacılarından William Jennings Bryan savunmuş ve davayı Darwinizme karşı bir haçlı seferine dönüştürmesine izin verllmemişti). Bu bilim adamları arasmda en çok ilgiyi çeken kişi evrimin uzaydan gelen bir yaratık tarafından başlatıldığını söyleyen bir matematikçi. Bu görüşe göre dünyada canlıların yaşamı, evrim süreciyle cansız mad delerden ortaya çıkamayacak kadar karmaşık. Dolayısıyla cansızdan canlıya geciş adımı, uzaydan gelen bilinmeyen bir «yaratıcı» tarafından gerçekleştirilmiş. (Bu, görüş, doğal olarak biyologlann pek benön seyemeyeceğl blr yaklaşım. Talnız bu davayla ilişklsi olmayan oldukça ünlü ve saygm bazı bilim adamlarınm da yakın zamanlarda bu tür savlart ileri sürdüklerl bir gerçek. örneğin, DNA'nın yapısı ile ilgili buluşlarıyla John Watson ile birlikte Nobel ödülünü paylaşmış olan ünlü biyolog Francis Crick ve tanmmış bir organik kimyacı olan Leslle Orgel de buna benzer bir görüşü savunmaktalar). Arkansas davasının blr başka ilginç yanı da evrim görüşünü savunanların arasında Danvin'in kuramını tümtiyle kabul etmeyen ve 1972'de İleri sürdükleri kuramla Darwlnizm ilkelerini değiştirmeyi amaçlayan iki paleontologun da bulunması: Stephen Jay Gould ve Niles Eldredge. Fosilleri inceleyerek türlerin gelişimini değerlendiren bu billm adamlanna göre Darwin'in kuramının ikinci ve üçüncü ilkelerinin genelde geçerliliği kuşkulu. Darwin'e göre organizmalann nitellklerl doğal seçme sonunda teker teker ve uzun bir evrim süreciyle gelişir (beyin. ka N harles Darwin'in (1809 1882) ölümünden blr yüzyıl geçmiş olmasına karşın ileri sürdüğü evrim kuramı, konulara bu kadar evrensel çapta bakan çoğu kuramlara nasip olmayan bir şekilde güçlü ve kalıcı görünüyor. Yine de Darwin, baş yapıtı The Origin of Species («Türlerln Kökeni») ile evrim kuramının ana hatlarını sunduğu andan itibaren bugüne kadar dinmek bilmeyen blr fırtınayı başlatmış denileblllr. Daha ilk yayınlandığı gün 1250 adeti de tükenen bu yapıtın karşısma çıkan güçlerin ba şmda doğal olarak kilise vardı. Kilisenin dogması, dünyanm yaşını yaklaşık 6000 yıl olarak alıyor ve kitlelere butlln canlılartn kutsal blr amaç ve plana göre yaratıldığı görüşünü öğretiyordu. Btma KaYşilîk Darwin, bütün canlıların aynı (ortak) kokenden geldiğini ve bellrli kurallara bağlı olarak değlşime Uğrayıp zamanla değişik türlerin oluştuğunu ileri sürüyordu. O zamanlar Wilberforce adlı blr plskopos kili C Darwin'in evrim kuramı | Olümünün 100. yıhnda Darwin'in Evrim kuramı hâlâ güçlü ama sorunlar eksilmiyor. (doğal âyıklama) sonunda güçlü olan, çevresine uyum sağlayabilen canlılar soylarmı sürdürmeyi, kendileri gibi güçlü ve uyumlu kuşaklar üretmeği başarır. Güçsüz ve uyum sağlayamayanlar ise doğaya yenik düşüp zamanla ortadan kaybolur. • Darwto'in .kuramının üçüncü ana ilkesi de türlerin gelişmesinin bu doğal seçme ayıklama süreci içinde çok uzun süreler (milyonlarca yıl) aldığı, değişimln ufak birikimler şeklinde gerçekleştiği savı. Darwin'in kuramı ile ilgi11 tartışmalarm en ilginç yanlarından biri, türlerin oldu. Davanın püf noktası aslında Darwin'in haklı olup olmadığı değildi. Zaten böyle bir şey de mahkeme önüne getirilemezdi. Dava, doğrudan doğruya Scopes'un eyalet yasasını çlğneyip çiğnemediği konusundaydı ve Scopes'un 100 dolarlık bir cezaya carptırılması İle sonuçlandı. Bu dava dinsel görüşle'Darwm'in görüşÛ arasındaki çatışmayı dramatize ettiği gibi, kitleleri Darwin'ln evrim kuramı konusunda daha yaygın blr şekilde eğitme olanağını da sağladı. Bu davadan söz edilirken genelllkle unutulan bir konu var: Scopes'un cezalandırılmasma yol açan yasa ancak 1967 yılında yürtirlükten kaldmldı. Kağıt vermediler bizim dergîye; karaborsadan 8İmaya başladık; hem kâğıt pahalıya geliyordu, hem de yasa dışına çıkıyorduk. • 1957 seçimlerini bir burun farkıyla Adnan Menderes kazanmıştı. Ama nasü? Adnan Beyin sonradan söylediği bir söz seçim akşamındaki ruhsal durumunu acıklar. Menderes demışti ki: « Allah bir daha bana o geceyi yaşatmasm.» Adnan Menderes'in yitireceği bir seçim değil miydi? Ancak kimi zaman insanoğlu mantığını yitiriyor; iktidar hırsı kişinin sağduyusunu Tcör ve sağır ediyor. Seçim bitmişti; Dolmuş'ta «muhalefetimizi» sürdürüyorduk, Her hafta kapak konusu Adnan Menderes'ti. Ne var ki dergiyi piyasaya çıkaramıyorduk. Biz, dergileri dağıtıma vermeden polis basımevinden alıp gidiyordu. Bir, iki. üç... Baktım ki iş yürümiyecek; îstanbul Basm Savcısı Hicabi Dinç'e başvurdum. O zaman Adliye Sirkeci'deki Büyük Postane binasmdaydı. Savcıva dedim ki: Eğer bu hafta da toplatacaksanız, dergiyi çıkarmayahm. Hicabi Dinç anlayışh bir tutumla beni dinledi; sonra dostça bir yaklaşımla: « Bak, İlhan Selçnk.» dedi «Sen akıllı Wr dellkanlıya benziyorsun. Seçim bittit Kazanan kazandı. Artık bir süre «Beyefendi»nin karikatürunü yayınlamayın.» O ses şimdi bile kulağımda yankılanıyor: « Beyefendi'nin karikatürunü yayınlamayın.» Hicabi Dinç'in odasından çıktım. Kapıdaki levhaya bir göz attım: Siyah üzerine sarı yaldızla «Îstanbul Basın Savcısı» diye yazıyordu. Kendi kendime düşündüm: Neden Hukuk Fakültesl'nde okumuştum^ Hicabi Dinç ile Emin Kalafat ne oldular? blhnlyorum. «Beyefendi»nin (Adnan Bev'in) başına Keleni biliyorum. Adamcağız keşke 1957 seçimlerini yitirseymiş de kurtulsaymış. Çünkü «Allah bana bir daha o geceyi yaşatmasın» dediği geceden bin beter geceler yaşadı. 0 YÖK'ün aldığı yenl kararlar da yüksek öğrenim öğrencilerl arasmda geniş tepkl yaratmıştır, işte bir gencin seslenlşi: «Bizler YÖK'ün yenl kararlan ile geleceğln 'serseri'lerl olmaya aday, onbinlerce üniyersite öğrencileriylz. Bugünlerde üniversite öğrencileri Uzerinde lçeriğl dahi ne olduğu anlaşılamayan bir takım oyunlar oynanmakta ve kararlar alınmaktadır. YÖK nedir? Amacı nedir? Niye bu kararlan almaktadır? Bütün bu sorulann yanıtını yalnız üniversite öğretim üyelerl ve öğrenciler değil: bütün Türk toplıımu verememektedir. "Müktesep hak kalmadı' diyebilen Doğramacı, ekimde (sözde) bir sınav hakkı tanıyarak "öğrencilerin 3 smav haklarını yoketmektedir. Yayınlanan bu kararm içeriğini öğrenmek için öğrenci tşleri'ne sorduğumuzda. bize verilen yanıt şu: «Siz bu yeni yönetmellkten ne anlıyorsanız biz de onu anhyoruz.» Biz bu yeni kararlardan hiç bir şey anlıyamadığımız gibi amacının da ne olduğunu kestiremiyoruz. Anladığımız tek şey, onbinlerce öğrencinin benzeri görülmemiş uygulamayla mağdur durumda bırakılmakta ve içlerine huzursuzluk tohumlan ekilmekte olduğudur. Madem böyle bir karar almacaktı, niye sınavlarm başlamasma az bir zaman kala öğrencilere duyuruldu? Herkes kendlnce sınav programını, çahşma düzenini saptamışken Sayın Doğramacı kalkıp yeni kararlan açıklıyor. Ve herkesln sınavlara hazırlık progranr altüst oluyor. Daha nasıl uygulanacağı fakülte öğretim tiyelerince dahi bilinmeyen bir çerçeve yönetmelikle, kısa bir süre sonra sınav dönemine başlayacağız. Büyük bir çoğunluk zaten formallteden Ibaret olan smavlarında başarılı olamıyarak elenecek. Böylece üniversite kontenjanlarmın artırılması kararının faturası da ödenmiş olacaktır.» 17 yaşında blr Teknlk Üniversite öğrencisl S. A. da şöyle diyor: «Anayasa tartışmalan başladığından bu yana bazan duygulu, bazan umutsuz, bazan kızgın oluyorsunuz. Bana küçük demeyin sakın. Bu yaşıma kadar gerektiğinde her yerde savaşım verdlm, tabil blllnçll olmak koşuluyla 1314 yaşlarında işçlydim, işverenle karşı karşıyaydım. Okul sıralarında 'yobaz' denilecek öğretmenlerle uğraştık, din dersine girip padişahhğı övebtlen. Atatürk'ü kötüleyen kişilerle ders işledik. Gün oldu azsriandık, dövüldük: karşımızdakinin düşüncesini benimsemiyoruz diye notlarımız kırıldı, aşağılandık, tehdit edildik Şimdillk oy kullanma hakkım bile yok. Ama üztilmüyorum hiç. Üz*ümek hiç bir zaman çözüm yolu değll. Gazettye yapılan zamdan ötürü gazetevi savunuyorsunuz. (Arkası 11. Sayfada) 1925 yılında ABD'nin Tenessee eyaletinde yürürlüğe giren bir yasayla okullarda kutsal yaratıbş doktrinine özellikle insanm tanrı tarafından yaratıldığı görüşüne aykırı bir evrim kuramının okutulması yasaklanmıştı. Aynı yıl John Thomas Scopes adh bir öğretmen, sınıfmda Darwin'in evrim kuramını öğretin. ce yasayla başı derde girdi. 9 Arkansas Davası copes davası bazı kişilerin gözünde I gericiliğln ve evrim karşıtlığınm lbretle anılması gerekli son çırpınışlarmdan biridir. Ama Darwin'in kuramı açısmdan durum ne yazık ki bu kadar kesin değil. Bugün yine ABD'de, Arkansas eyaletinde, 1925'tekine benzer bir dava sürmekte. Bu kez çatışma alanı biraz değişik. Bu davadaki ana sorun şu: Arkansas eyaletindeki okullarm ders programlannda «yaratılış» görüşüne (insan ve hayvanlarm ayrı ayn ya ratılıp, geliştikleri görüşü Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazeteciük T.A.Ş, adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü Müessese Müdürü Yazı işleri Müdürü • Yazı işleri MüdürYardımcısı HaberMerkezi Müdürü Mizan paj Yönetmeni TEMSİLCkfR • ANKARA : • İZMİR : • ADANA : SERVlS ŞEFLERİ * senln Darwin'e olan kızgınlığmın öncüsü ve sembolü olmuş, Darwinizm ile kilisenin görüşü arasmda canlı tartışma ve karşılıklı suçlamalar uzun yıllar dinmek bilmemişti. Darwln'in Türlerin Kökeni yapıtı ile başlayan tartışmalar bugüne dek değişik düzeylerde sürmekte. Bir yandan kutsal yaratılış doktrinine inananlar zaman zaman saldırılarmm dozajım artırıp işi mahkemelere kadar götürürken, bir çok billm adamı da son yıllarda biriken verilerin ışığında Darwin'in kuramının geçerliliğini sorgulamakta. ortak bir kokenden geldikleri savının hâlâ sorgulanması. Yaşammın sonuna doğru kilisenin Darwin'in görüşlerine karşı daha hoşgörülü davranmasına kar§m, kutsal yaratıhşa inananlar ile evrim kuramını savunanların bugün bile ba rış içinde yaşadıkları söylenemez. Bunun en dramatik örneklerinden biri Scopes davasıdır. HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGÖNENSİN AHMETKORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR • YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMET MERCAN 0 Scopes Davasığ 1925 yılında ABD'nin Tenessee eyaletinde yürürlüğe giren blr yasayla eyalettekl okullarda kutsal yaratılış doktrinine, özellikle insarun tanrı tarafından yaratıldığı görüşüne aykırı bir evrim kuramının okutulma sı yasaklanmıştı. Aynı yıl John Thomas Scopes adlı bir öğretmen, smıfında Dar win'in evrim kuramını öğretince, yasayla fiaşı derde girdi ve on gün sürecek bir «maymun» davası başlamış Bugün ABD'nin Arkansas eyaletinde 1925 yıllanndaki davaya benzer bir dava sürmekte. Bu davadaki ana sorun şu: Okulların ders programlannda «yaratıbş» görüşüne evrim ku ramı kadar yer verilsin mi verümesin mi? ne) evrim kuramı kadar yer verilsin mi verilmesin mi? Bu iki görüşü açıklamak («desteklemek») için de bir çok bilim adamı duruşmalarda tanık olarak dinlenmekte. tşin ilginç yanı, artık antiDarwinist, evrim karşıtı görüşü sunmak üzepasitesi, baş parmağm esnek oluşu, vb. gibi). Gould ve Eldredge'e göre niteliklerde bu türlü değişiklikler, çoğu bir arada ve kısa bir süre içinde (örneğin milyon larca yıl yerine on binlerce yıl içinde) görülür. Bu iki kuramcmın en güçlü dayanaklan Darwin'in kuramı•*nın öngördüğü yavaş evrimin örneklerine fosil kalıntıları dtizeyinde rastlanmaması. Yani bir türden öte kine, veya bir nitellkten başka birlsine geçişi belgeleyecek fosillerin bulunmayışı. Bu yeni görüşü llerl sürenler, Darwin'in kuramını sorgularken yine de çok dik katli davranıyorlar. Darwinizmin ilkelerine çekidüzen vermek isterken,. kutsal yaratılış görüşünü benimse yenlere destek sağlamanın potansiyel zararlarm:, Scopes davası ile tarihe karışmasırn umdukları bir görü' şün Arkansas'da yeniden canlanması ile görmüş bu. lunmaktalarv İstanbul Haberleri:Selahattin GÜLER Dış töaberfer : trgun BALCI Ekonomı Osman ULAGAYYurt Haberleri • Barbaros GENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ . Magazin ; Yalçın PEK5EN Duzeltme: Konur ERTOP Araştırma: ŞahinALPAY BÜROUVR # Darvvinizmîn Ana llkeleri arwin'in evrim kuramının üç ana ilkesi var. • Birind llke canlıların ortak bir kokenden geldlklerini vurgular ve türlerin uzun bir evrim süreciyle ortaya çıktığım ileri sürer. • Ikincl Uke ise Darwin' ln kuramının en kritik savmı oluşturur. Bu yavaş ve uzun evrim süreci içinde bir türün üyelerlnin, ..ralarındaki nitelik farkhlıklarmdan dolayı, çevreleri ve türdeşleri le olan llişkileri de farklıdır. Dolayısıyla yaşam sa^aşmda herhangl bir nedenle daha avantajlı nitellkleri olan bir organizmanın soyunu sürdüıme sansı daha fazladır. örneğin. aş ve eş için verilen savaşı daha güçlü olan kazanır (buna Darwin «Uygnnlann kalımı» der) Bir türün üyeleri (ve türler arasında) yaşam savaşı sürecinde gerçekleştirilen doğal seçme KonurSokak No. 24/4 Yenişehir ANKARA Tel:17 58 2517 58 66idare:18 33 35 Halit Zlya Bulvarı No: 65/3 İZMİR Tel: 25 47 09131230 Atatürk Caddesi. T.H K Işhanı Kat 2/13 ADANA Tel:1455019731 BasanveYayan: CUMHURİYETMatbaacılıkve GazetecilikT.A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41, CağaloğluİSTANBUL P.K.: 246 İstanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) TAKVİM İMSAK 5.36 GÜNEŞ 7.18 ÖĞLE 12.58 İKİNDİ 15.56 AKŞAM 18.18 YATSI 19.49 D AHÜ /HEUHCEVDET birliksan BÜRO MAKİNALAM TAMİR MERKEZİ • Her marka yazı, hesap, teksir. kasa ve elektronik hesap makinaları tamir ve balumı. • Abone kabul edilir. O Kullanılmış makina alınır. Yüksek Kaldırım Cad. Oliva Han No: 30 Kat: 3 No: 15 KARAKÖY Tel: 43Ti59