25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ONİKİ CUMHURİYET 21 TEMMUZ llflllllllll TRT, dış ülkelere program satmaya başladı ~ Faruk Bayhan: «Amacımız yabancı filmlere ödediğimiz dövizi dışsatımlarla karsılamak» TRT temmuz oyındo dış öfte lere yoğun bir bicimde televizyon progromı satmoya başladı. Denizin Kanı 5 bin dolara Yugoslavya televizyonuna satılan ilk progrom oldu. Avustralya SBS Televizyonu yaklaşık 25 bin dolar ödeyerek 21 program satın aldı. Onları Fas. isveç, Hollanda, Fransa ve Almanya izleyecek. TRT Film Işleri Mudürü Faruk Bayhan Dışsatımlar konusunda Cumhuriyet'in sorulannı • yanıtladı: 1 TRT ürettlğl progromkır dan yabancı ütkotero satmısmıdır? Hongl ütkel«re sotmıştır ve bu konuda istek vor mıdır.? TRT yabancı ülkelere program satmıştır. Şu anda TRT yapımı programlar bir cok ülkede gösterilmekteler. Yapımlarımız renkliye dönuştüğü zaman daha fazla ülke Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun kendi olanakları lle ürettği programlan satin alacak ve ya yınlayacaktır. Şu onda TRT yapımı programlar Almanya Fransa Yu goslavya İsvec Hollanda Avustralya . Yugoslavya ve baZ| Arap ülkelerinde gosterılmök tedir. Bize Istefc üc yoldan gelmek tedir. 1. yol genellikle yurt dışında çalışan ve yaşayan vatandaşlarımızın yoğun bulunduğu ülkelerden olmaktadır. Örneğin, Almanya 2. kanalı onbeş gunde bir TRT yapımı programı pa zar günleri yayınlamakta, ayrıca Fransa işçilerimiz için TRT yapımı Mozaik adlı programı ya yınlamaktadır. Bu programlar ücretsizdir. Bunun dışında Yugoslavya'da yaşayan Türkler için Yugoslavya, Avustralya'da yaşayan Türkler ve diğer göcmenler icin Avustralya Yayın Kurumu SBS, Hollanda'da yaşa yan yurttaşlanmız icin Hollanda Yayın Kurumu NOS. İsveç'te yaşoyan yurttaşlanmız icin İsveç Yayın Kurumu SR ücret karşılığı bizden program almakta ve ceşitli isteklerde bulunmaktadır. Bunlar da gösteriyor ki TRT'nın dışarda dar da olsa, pazarı vardır, bu pazar biraz da zorunlu olmaktadır. Eğer bu yolu iyi değerlenderebilirsek hem yurt dışındaki yurttaşlarımıza bir hizmet götürmüş, hem de Yurdumuza. Ku rumumuza döviz kazandırmış olacağız. İkinci yol, Balkan ve Arap ül kelerınden gelen teklıflerdir. Özellikle. komşu ve dost Arap ül kelerinden istekler vardır. Daki kası 15 ile 20 dolar arasından program satma olanağı vardır. Ancak bu ülkelere satılacak programların Arapco veya İngilizce dublajları veya alt yazılan tarafımızdan hazırlanması ve ya bu ülkelerin istediği programların İntemasyonal ses bandları ve İngilizce metinlerinin hazırlanması gerekmektBdir. Aslında basit gibi görünen bu işlemler zaman isteyen işler olarak görülmekte, bu konuda yeni yeni girişimlerde bulunmadan alt yapı Işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir. Aksi halde zorluk cekmekteyiz. En kısa zamanda bu zorlukların giderileceğine inanıyoruz. Ücüncü yol, Avrupo Yayın Birliğine boğlı ülkelerle ve diğer ülkelerden gelen tekliflerd*r. Bu konuda çalışmalar genişlediği ve alt yapı Işlemler! tamamlandığı zaman Qen;ş bir pazar bulunacağı Inancındayım. 2 Klmler» rra sotıldı, llerdekl program nedir, amaç nedir, aJt yapı oloyı nedir?.. Haftadan Seçmeler PAYDOS Hıncal ULUÇ C ŞU DEVLETİN TRT'Sİ Devletten yana yayım yaptığını Ileri süren TRT, Fatsa olaylan ile ilgili herhangi bir haber vermemekte, ancak devlet yetküilerinin yaptıklan kuru, aynntısız ve gerçeklerden yoksun demeçleri suamakla yetinmektedir. Amaç ortadadır: Fatsalılann suçlu olduğu, Fatsa'da yasa dışı dolaplann döndüğü ve Fatsa'run bağunsız Belediye Başkanı Fikri Sönmez'in de tüm bunlann sorumluluğunu taşıdığı izlenimini kamuoyunda oluşturmak... Olaylan çarpıtan ve olaylan olduğu gibj gazetelerine ulaştıran gazete bildirmenleri Fatsa'ya gitmişlerdir de, TRT niçin oraya hem bildinnenlerini ve de kameramanlannı göndennemiştir? Anlaşılan devletin TRT'si oturduğu yerden olaylan izlemeyi. habercilik sanıyor. Ya Çorum olaylannda TRT ne yaptı? «Alâaddin Camiinın bombalanmasından» söz ederek kışkırtıcıhktan başka bir şey değil... Ama bu cami nerede? Fasistlerin ilericileri sokmadıklan bir mahalleden başka bir yerde değil... TRT cami bombalama haberini 4 tem muz 1980 tarihindeki Türkiye radyolannm saat 19.00 haber bülteninde verdi, ama aynı gün birbuçuk saat sonra yayımlanan TRT Televizyonunun saat 20.30'daki haber bülteninde ise olay Cami çevresine ateş edildi» biçimine dönüştürülmüştü. Önce halkı yanlış haberle kışkırt, sonra sözde «çevir kazı yanmasın»... TRT kime hizmet ediyor? Halka mı? Yoksa faşizme mi? Sen kalk 13 temmuz 1980 pazar akşanu televizyonda Çorum'da devleti yıkmak isteyen solun karşısına, devlete destek fikrinden hareket eden sağ çıktı» diyen İçişleri Bakanı Mustafa Gulcügil'in demecini en başta yayımla, ama 14 temmuzda ise bu bakana yanıt veren ve bazı açıklaraalar yapan Ecevit'in konuşmasını, sanki yaz sıcaklan yenl başlamış gibi, sıcakıan bunalmış mayolu kadın ve donlu erkek göruntülerinin yer aldığı hava ile ilgili haberlerden ve diğer iki üç önemsiz olaydan sonra milyonlarca izleyicinin önüne getir. TRT kimden yana? Gerçek devletten mi? yoksa Adalet Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin çıkarlanndan yana mı? Türkiye'de banka faizleri serbest bırakılmıştır. Türkiye'deki Amerikan üslerinden U2 denilen Amerikan uçaklannın kalkıp kalk mayacağı tartışılmaktadır. Bir de Türkiye Bü yuk Millet Meclisinde görüşülmesi beklenen Mahmut T. ONGOREN SİA anlaşması vardır. TRT bu konularda özel haber ızlenceleri ile kamuoyunu oluşturmaya çalışacağı yerde, kalkıyor, «Yarım yuzyıldan çizgiler» adlı bir dizide, devletin şeker fabrikalan varken, özel sektörün şeker fabrikasıni göklere çıkanyor. Hani nerede kaldı. devletin TRTsi olduğunu ileriye süren sözde TRT'cilerin savı? Özel sektörün övgüsü dendi mi, yapay bir devlet kavramının savunuculuğumı da kaldınp atan bu denli çarpık bir TRT ile birinci ve ikinci MC dönemlerinde bile karşılaşmamıştık. Bir de Amerika Birleşik Devletleri'nin Tayland'a gönderdiği silah yüklü ilk uçağın Bangkok'a inişini, yine Amerikan yardımını Kahire'ye götüren uçaklann oraya gelişini ve törenle karşılanışını ve en önemlisi de Amerika'daki Florida eyaletinde yapılan en büyük paraşüt birlikleri indirimini filmle görüntülü olarak TV bültenlerinde gösteriverdi, devlet ten yana olan TRT'miz, yoksa faşizmi kimin desteklediğini belirterek, kimlerin en uzak yerlerden gerektiğinde ülkemize de yetişebileceğini mi söylemek istiyor TRT? Eğer gerçekten böyle bir uyanda bulunuyorsa, bilinmelidir ki, TRT gerçekten devletten yanadır. Ama bu devlet Türklye'den yana değildir. evat Fehmi Başkut'un Ankara Devlet ve İstanbul Şehir Tiyatrolarında uzun süre kapalı gişe oynayan yopıtı biraz da bu başarıdan alınan cesaretle Sırrı Gültekin tarafından sinemaya uyarlanmış, ama Yeşilçam'ın komedi anlayışı içinde biraz fazla sulandırıldığı ve saptırıldığı icin değerinden oldukca kaybetmişti. Filmde başrolleri. gene o çağın iki ünlü tiyotrocu komedyeni Sadri Alışık ve Vahi Öz paylaşmışlardı. Murtaza bey (Sadri Alışık) idealist bir öğretmendir. Babadan kalma bir konakta oturur ve geçimini zor karşılar. Komşusu Hacı Hüsamettia'in (Vahi Öz) gözü Murtaza beyin konağındadır. Kızını Murtaza beyin oğlu ile evlendirirse konağı ele gecireceğine inanır. Murtaza beyin öğretmenliği bırakarak bakkallık yapmasını ister. Murtaza'nın direnmesine karşın türlü yollara başvurur. Yerli fılm meraklılarının sıkılmadan izleyeceklerl bir yapıt (Cumartesi, 22^0) • DIŞ İLİSKİLER D emirperde'ye (İron Curtain) benzetilerek yapılmıs Demır Etek (İron Petticoat) adıyla, kolayca tahmin edileceğı gibi, Doğu Batı ilışkileri üzerine kurulmuş, bir komedi. Daha doğrusu komedi olmağa calışan bir film TV'de Dış ilişkiler adıyla izleyeceğiz. Filmin oyuncu kadrosu cok iyi secilmiştl. İngiltere'ye görevle gelen frijid Sovyet subayı için Katherine Hepburn gibi üstün yetenekli bir oyuncu bicilmiş kaftandı. Onu Izlemekle görevli Amerikan Subayında ise Bob Hope cuk oturmuştu. Demirperde sözcüğü geçmeksizin bir gazetenin cıkmadığı soğuk savaşın o en hızlı 1950'lerinde Londra'da bu iki görevli arasında boşlayan kaçınılmaz ilişkiler de. filmin senaryosunun çıkış noktası o^caktı. Ama sonunda ortaya cok zayıf bir senaryo cıktı. Bu senaryodaki birkac kıvılcımı da yönetmen Ralph Thomas öldürünce. geriye cekilmez bir film kaldı. Eğer iki baş oyuncu ve başta James Robertson Justice ve David Kossoff olmak üzere yardımcı kadronun tüm cabaları filmi kurtarmağa yetmedi. Demir Etek, iyi oyuncuların, kötü senaryo ve kötü yönetimle nereye vardıklarının en güzel örneği oldu. (Pazar,10.25) OLİMPJYATLARDA AĞIRLIK YÜZME VE ATLETİZM'DE İŞKOLU YETKİSİNDEKİ KARGAŞA 5 " şkolu adı altında, lşyeri sözleşmelerinin ya^ pılmasında kullanılan işkolu yetkisine ilişkin sorunlara 17 yıl hemen hemen seyirci kalan yargı. ilk kez 1979 aralık ayında verdiği bir kararla yorum getirir olmuştur. Yargı daha sonra değiştirdigj fakat uç dört ayhk bir aradan sonra yine ard arda ver" diği kararlarda benimsediği görüşü ile işkolu yetkisinin yeniden alınabilmesi için yapılmış sözleşmelerin tümünün fesh edilmiş olması koşulunu getirmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi nisan ayı sonrası arka arkaya verdiği tüm kararlarda bu görüşünde dlrenerek, bu konuda kararlı olduğu izlenimini yaratırken, 10 temmuzda verdiği bir yeni kararla daha da ileri gitmiş, alınan yetkinin kullanımına da denetim getirmiştir. Yargıtay'ın son görüşüne göre alınan bir işkolu yetkisi aynı zamanda kullanılacak, yetkj bir grup işyerinde kullanıldıktan sonra aynı yetki ile, daha sonraki bir tarihte başka işyerleri sözleşme masasına çağırüamıyacaktır. Yargıtay her iki tür karanna da gerekçe getirmiş, işkolu yetkilerinin işyeri yetkisi gibi kullanılamıyacağını belirterek, kararlannı bu amaç doğrultusunda verdiğini bildirmiştir. Şükran KETENCÎ O I YARGITAY KARARLARI, İŞKOLU YETKİSİNİN BUGÜNKÜ KULLANILIŞ BİÇİMİNİ ORTADAN KALDIRIYOR Yargı yasa boşluklannı doldurmak durumundadır. Bir arayış içinde olması önemlidir ve doğrudur. Bulunacak yolun işçiden yana olmaması sakıncası da vardır. Ancak temelde sendikacılığın büyümesini engelleyici olmamak koşulu Ue çözümler aramak zorundadır. İşkolu yetkisine dayamlarak, adı işkolu olan, işyeri sözleşmelerinin yapılmasma izin vermemek durumundadır.» sona eren sözleşmeler için eski yetkisine dayanarak toplu pazarlığa başlıyamıyacaktır. argıtay'ın sözleşmelerin tamamı sona ermeden yeni yetki istenmemesi görüşüne karşj çıkan Doç. Devrim Ulucan ise, işkolu yetkisinin yürürlükteki yasalar çerçevesinde kullanılabilmesi biçimine çok daha ilerde bir yaklaşım getiriyor. Doç. Devrim Ulucan'a göre yürürlükteki yasalar çerçevesinde, bir işkolu toplu iş sözleşmesinde de, iş yeri sözleşmesi koşullannda olduğu gibi. yürürlükten kalktıktan sonra, yenisinin yapılabilmesi için, yetki prosedürünün yeniden işletilmesi gerekmektedir. Sendika, her yeni iş kolunda yapmak istediği sözleşme ya da sözleşmeler grubu öncesinde, o iş kolunda çoğunluğa sahip olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bir anlamda Yargıtay'ın 10 temmuz 1980 tarihli karanna daha çok yaklaşım gösteren, bir kez kullanılan bir yetkinin bir daha kullanılamıyacağını savunan Ulucan işkolu sözleşmelerinin tamamının sona ermediği gerekçesi ile işkolunun böiünmezliği ilkesinin getirilemiyeceğini savunuyor. Özellikle bir işkolunda bir işveren örgütü değil, çok sayıda işveren örgütü ve tek tek işverenler bulunduğunu hatırlatarak, işkolundaki tüm toplu iş sözleşmelerinin aynı zamanda sona erdirilmesi ve aynı zamanda çağn yapılmasmın fiilen olanaksızhğı üzerinde duruyor. Görüşlerini özetle şöyle sürdüriiyon Her sözleşme için yeni prosedür Y İşkolu kalkacak mı? endikalann bugüne kadar işkolu yetkllertnl kullanış biçimleri ve Çalışma Bakanlıgı'nın yetki veriş uygulaması ile karşılaştınldığında bugüne kadarki tüm işkolu uygulamalan söz konusu yargı kararlan ile çelişmektedir. Yani bir diğer anlatımla, sendikalar bu kararlardan sonra işkolu yetkisini bugüne kadar kullandıklan biçimde kuüanamıyacaklardır. Bu doğal olarak çok ciddi bir tepki olacak A.nlamını taşımaktadır. Ama acaba önce tekrarlanmıyacağı umudu ile kararlan sessizce dinleyen, sonra da tepki göstermeye başhyan sendikacılann dediklerj gibi. Yargıtay'ın bu kararlan işkolu sözleşmelerini ortadan kaldırmakta mıdır? Ya da güçlü sendikacılığı yok etme işlevi mi olacaktır?. Bugüne kadar gerçek anlamında hiçbir işkolu sözleşmesinin imzalanmadığını vurgulayan bilim adamlanna göre de, Yargıtay'ın söz konusu kararlan, işkolu yetkilerinin bugünkü kullanıhş biçimini ortadan kaldırmaktadır. Ama bu sonuç işkolu sözleşmelerinin ortadan kalkması, ya da güçlü sendikacılığın yok edilmesi anlamında yorumlanmamaktadır. Yargıtay'ın söz konusu kararlannı kendi hukuk mantığı içinde bile çelişkili görenler, ya da soruna çözüm getiremiyeceğinj savunanlar dahi, yargının 8orunu düşünmeye ve çözmeye kararlı olmasını olumlu bir adım olarak niteliyorlar. Aynca bugünkü koşullarda, bir dönem için işkolu yetkisini fiilen kullanılamaz duruma getirse de yanlış, haksız kullanmayı ortadan kaldırma, doğru kullanım için çözüm arayışlannı zorlama açısından yararh olacağını savunuyorlar. S Y Yetkiler hak edilsin T ürkiye'de yetki sorununun ancak hak eden sendikanın sözleşme yapabileceği mantığının yerleşmesi ile çözümlenebileceğini savunan Prof. Rüçhan Işık görüşlerini özetle şöyle anlatıyor: «Yetki sorunu tartışmasız yasal değişikliklerle çözümlenebilecektir. En gerçekçı çözüm dünyada ne kadar düşünülebilecek sözleşme türü varsa, Türkiye'de fiilen uygulanabilir olsun olmasın, yasal düzenlemede izin verilmesidir. Ancak kesinlikle sözleşme türleri yasada açıklık kazanmalı, karşılıklı eş koşullar getirilmelidir. İster iş yeri, ister işkolu, ister Işletme, ister bölge sözleşmesi olsun, sözleşmem'n yapılabilmesi için hem işçi hem işveren tarafı için %51'i yani salt çoğunluğu temsil koşulu aranmalıdır. Tabii ki yasal düzenleme gelene kadar beklemek söz konusu olamaz. Her şeyden önce sendikalar işkolu yetkileri ile iş yeri sözleşmeleri yapma hakkını aramak yerine, ig yerlerinden hareketle, çoğunlukta olduklan iş yerlerini birleştirerek işkolu sözleşmelerine doğru gitmelidirler. Yetkili olmadıklan bir işyen için, işkolu yetkisi ile sözleşme yapmayı istemek haklan yoktur. argıtay'ın son kararlan ile işkolu toplu is sözleşmesi düzenine yeni bir ilke getirdiğini savunan Bakanlık İş Müfettişi Ismail Bayer'e göre Yargıtay'ın getirdiği ilkeler, uygulamada görülen aksakhklan giderici niteliktedir. Yargıtay'ın bu ilke kararlanndan sonra, bu kararlanndan dönmesinin uygulamada yeni sorunlar getirebileceğini savunan Bayer bir işkoluna giren işyerlerinin bölünerek, bir kısım iş yerleri için işkolu seviyesinde sözleşme yapmak üzere yetki istenmesinin mümkün olamıyacağı görüşunün doktrinde de benimsendiğini belirtiyor. Çalışma Bakanhğı'mn bugüne kadarki uygulamalannda bu ilkeye dikkat etmediğinj belirterek Yargıtay görüşüne uyması gerektiğini savunuyor. Prof. Metin Kutal ise Yargıtay'ın yeni yetki için tüm sözleşmelerin fesh edilmiş olmasmı öngören karanna ilişkin değerlendirmesinde, «Muhtemelen doktrinde yapılan hakh eleştirilerin etkisiyle Yüksek Mahkeme 3.12.1979 tarihli karannda ilk defa gerçek anlamda işkolu yetkisinin ortaya çıkabilmesine olanak sağlayarak önemli bir karar vermiş bulunmaktadır» demiştir. Aksaklıkları giderici nitelikte «Yargıtay'ın bu kararlannın aslında bir ölçüde işkolu adı altında yapılan fakat gerçekte işyeri düzeyinde olan toplu iş sözleşmelerini engelliyeceği söylenebilir. Fakat kararlann daha önce de belirtildiği gibi işkolu işyeri toplu iş sözleşmeleri arasında bir ayırım için temel hukuki ölcüler getirmekten çok işkolıv toplu iş sözleşmesi yapılmasını geniş ölçüde engelliyeceği açıktır. Bu engelleme belki de yasama ve yargı yolu ile yeni ve daha sağlam hukuki dayanaklan olan kapsam bakımından bir işyeri işkolu toplu iş sözleşmesi ayırunı yapılmasına neden olabilir. Bu yönde ortaya çıkacak olumlu gelişmeler işkolu yetkisine dayanarak işkolu adı altında işyeri toplu iş sözleşmesi yapılmasını da önleyebilir. Ancak Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu yürürlükteki biçimi ile, işyeri işkolu top lu iş sözleşmesi ayırımı yaparken, bunlar arasında bir nitelik farkı gözetmemiştir. İşyeri ve işkolu düzeyinde yetki alacak taraflann yapacaklan sözleşme Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun Madde l'de tanımı yapılan ve etki biçimi Mad. 3'te belirlenen toplu iş sözleşmesidir. Bu bakımdan işyeri işkolu toplu sözleşmeleri arasında bir nitelik farkı yoktur. Yasa bu çerçeve içinde işkolu ve işyeri düzeyinde yapılacak toplu iş sözleşmelerinde, duzenlenecek konulan taraflann iradesine bırakmıştır. Bu hükümlerin içeriği, işkolu, işyeri ajnnmı içinde, toplu iş sözleşmesi özerkliği çerçevesinde, taraflarca belirlenecektir. Yasamanın ve yargının bu alana kanşması en az düzeyde olmalıdır. Bütün bunlann dışında söz konusu son kararlann yetkiyi kullanma süresini kısaltacağı ve kötüye kullanılmasını önemli ölçüde etkileyeceği de söylenemez. Aslında bu sorunu genel olarak işyeri ve işkolu düzeyinde kazanılan yetkinin kullanünıası süresi sorunu dışında değerlendirmeye olanak yoktur. Öte yandan. bu kararlarla işkolu düzeyinde bir kere yetkiyi kazanan bir işçi örgütünün bu yetkisini uzun süre elinde tutarak değişik tarihlerde değişik işverenlerle işkolu adı altında, işyeri toplu iş sözleşmeleri yapması ön lenmek isteniyorsa; işkolunda gerçekten çogunluğa sahip ve yetkiyi kazanması gerekli işçi örgütlerine bu haklanm tanımak amaçlanmaktaysa; kararda, işkolunda bir toplu iş söz leşmesini sona ermesi halinde yenisini yapmak için, diğer sözleşmelerin bitimine kadar beklemek yerine, yasanın öngördüğü biçimcle, işkolunda bir toplu iş sözleşmesinin sona ermesi, yenisinin yapılabilmesi için, yetki prosedürünün işletilerek yeniden o işkolunda çoğunluğa sahip bulundugunun kanıtlanması zorunluluğunun vurgulanması yerina olurdu.» önce alt yapıdan bohsetmek Istiyofum. Alt yapı o işı yapacak ünitenin kurulmasından başlar. Daha sonra teknik bir takım eksikliklerin tamamlanma sı gerekir tAlt yazı, dublaj vs İntemasyonal band, baskı banyo, kayıt videocasette vs.» eksik o'an sistemlerin tamamlan ması gerekiyor. Üzülerek belırt mek isterim ki, bugün birahane lerde ve büyük mağazlarda, hat ta bazı evlerde bile bulunan videocasette aygıtı bizde yoktur.. 56 yıldır ceşitli uğraşlarımıza rağmen bu aygıtı almayı başara madık. Alt yapı olayının en önemli un suru ise renkli filmdir. Yanlış anlaşı'masın, renkli yayına ge celim demek istemiyorum.. Ancak bundan sonra yapılacak te levizyon yapıtlorının (drama dizi ler, dizi belgeseller) renkli filmlerle cekilmesi gerekmektedir.. Şu anda Avrupa'da siyahbeyaz yayın yapan bizden başka ülke kalmadı. Son olarak bu aydan Itibaren Portekiz ve Yunanistan da renkli yayın'arına başlamış tır.. Şimdi bizim yaptığımız ge rek teknik, gerek yönetim ba kımından cok iyi dizilerin (Aşkı Memnu, Denizin Kanı, Anadolu Medenliyetleri gibi v.s.) siyahbeyaz olarak satılma şansı ne olabilir?... Bu sorunları yenmemiz gerekmektedir. Şuna inanı yorum ki, bir çok ülkeden daha iyi yönetmenler bizde vardır bu yönetmenlerin yaptığı cok iyi TV dizilerl bizde yapılmıştır. Bunu bu şekilde söylememin nedeni gerek Kurumumuzda gerekse yurt dışında Izledlğim fi'mlerin cokluğundan kaynaklanmaktadır.. Amacımıza geiince, ük hedef yurt dışından sağladığımız programlara ödediğimiz ücretin yarısını sağlamak, yorısını gec tiğimiz zaman ilk yıllardan bu cok İyi bir sonuç alacaktır. Şim dilik bir yıl içlnde 100.000 Dolarlık satış yapılmasını hedef aldık. Sanıyorum başanlı olacaöız. Programa gelince, temmuz ayı Içinde ve 1980 yılı sonuna kadar Avustralya'ya 4050 bin dolarlık bir program satmaktır. Bağlantısını yaptığımız 20 saate yakın programın karşılığı 25.000 Doların bağlantısı sonuclanmaktadır.. Avusturaiya* ya 1980 sonuna kadar yeni önereceğimiz programlar da oJacaktır. Ayrıca 22 temmuzda bir Fas heyetl geliyor. Seylr Imkânı araştıracağız blrtakım programlar satılacağı fnancındayız. Ayrıcg İran'ın da böyle bir Isteğl var. Arop ülkeferi İse genellikle Dışişlerl Bakanlığı kanalıyla Istekte bulunmakta bu isteğin direk Kurumumuza yapılmasını sağlamok İcin calışmalarda buHinuyoruz.. Yugoslavya"ya De 11. Sayfada) limpiyat yayınlarında ağırlık cumaya kadar yüzmede. Pazartesı, 100 m. bayanlar serbest, 200 m. Sırtüstu erkekler, 200 m. bayanlar kelebek, 200 m. erkekler serbest finalleri var. Boks seçmeleri banttan vertlecek. Salı günü yüzme yayını yine yoğun bir bicimd» sürecek. 100 m. erkekler kelebek yan final, 100 m. bayanlar sırtüstü yan final, 1500 m. erkekler serbest. 400 m. bayanlar serbest final, 100 m. erkekler kurbağalama final yarışmalarını izleyeceğiz. Carşamba günü yüzmede 100 m. bayanlar kelebek yan final, 100 m. erkekler kelebek final, 100 m. bayanlar sırtüstü final, 200 m. bayanlar kurbağalama final ve 4x200 m. erkekler serbest final yarışmaları yapılacak. Perşemba günü cimnastik başlıyor, yüzme yayını yok. Cuma günü başlayacak atletizm yarışmaları lle ekrana renk gelecek. İlk gün 400 m. bayanlar iklncl tur, 100 m. erkekler finali canlı yayınlanacak. Cumartesi günü yayınların büyük bölümünü yüzme ve atletizm oluşturuyor. Atletizmde 100 m. bayanlar finali. 400 m. erkekler engelli finoli, canlı yayınlanacak. Yüzmede 100 m. bayanlar kurbağalama final, 200 m. erkekler kurbağalama final, 400 m. bayanlar karışık finali. 200 m. erkekler sırtüstü finali yayınlanacak. Pazar günü atletizmde 10 bin metre final ve 800 m. erkekler final yarışmalarını izleyeceğiz. Yüzme bugün yapılacak yarışmalarla bitiyor. 800 m. bayanlar, 400 m. erkekler karışık, 200 m. bayanlar sırtüstü, 100 m. erkekler, 4x100 m. bayanlar serbest finalleri TV'den yayınlanacok. GECEMİZ İYİYE GİDİYOR İlk günlerde ceşitli aksaklıklarla ekrana gelen G«cemiz programı, her gecen gün düzeliyor. Pazartesi gecesi Erol Günaydın, Levent Kırca'nın yerini dolduracak. Müzik bölümünde Ali Rıza Binboğa, iclai Akkaplan, Gönül Akın. Turan Özek yer alacaklar. Salı gecesi Oruc Kafayla adlı güldürünün ikincisi yayınlanacak. Nokta Virgül güldürü, Barış Manco, Zekal Tunca, Ayşe Resener, Saadet Yılmaz Bircan, All Gürlü müzik bölümlerinde ekrana gelecekler. Carşamba gecesinin güldürü sanatcısı Nejat Uygur. Müzik bölümünde ise Semiha Yankı. Nurettin Camlıdağ, Eyup Uyanıkoğlu. Ayla Gürses ve Tuncay Eraslan var. Perşembe gecesi programı Metronom programından tanıdığımız tiyatro sanatcılorı Derya Baykal ile Mehmet All Erbil sunacaklar. Müzik bölümünde Perihan Boran, Erol Bingöl, Tülay Canik. Nurten İnnap, Özdemir Erdoğan yer alacak. Bal Mahmut'lo sohbetl de IzleyebJlirsiniz. Cuma, Aii Poyrazoğlu ve arkadaşları yerll Muppet Şov yapacaklar. Cumartesi gecesi İzmir Televizyonunun hazırladığı eğlence programına bir cok sanatcı katıhyor. Pazar gecesi Zeki Alasya ile Metin Akpınar ekranı şenlendirecekler. TELEVİZYON YAYINLARI HER AN DURABİLİR TRT Genel Müdürü Doğan Kasaroğlu her fırsatta televizyon yayınlarının maddi olanaksızlıklar yüzünden nisan 1981 de durabileceğini söylerken, yayınlar teknik olanaksızlıklar nedeniyle heran durabilir. TV Teknik Müdürü Erdoğan Gönüllü fYayınların sürebilmesi icin olanaklarımızı sonuna kadar zorladık. Artık yapabileceğimiz hicbirşey kalmadı. Tüm Avrupa renkli yayın yaptığı İçin bizde bulunan cihazların artık parçaları yapılmıyor. Cok lyimser düşünürsek bu koşullarda birkaç ay daha yayın yapabiliriz» dedi. Televizyonun elinde bulunan tüm teknik cihazlar kullanma sürelerini doldurdu. Avrupa'da bizden başka siyahbeyaz yayın yapan ülke kalmadığı icin fabrikalar yedek parca Imalini durdurdu. TRT'ye son yedek parca geçtiğimiz mart ayında geldi. Stüdyolarda bulunan ve sürekli olarak kullanılan kameraların tüpleri tükenmek üzere. Mart'ta gelen son partl 1 adet tüpün bir bölumü da kullanıldı. Kameraların bir bölümu artık" icullanılmaz durumda. Stüdyolarda bulunan teknik cihazların bir bölümu çalışmıyor. Bir bölümu de iki üc cihaz birleştirilerek yapılabiliyor. Paket yayın yapan illerden sökülen cihazlar da yedek parca olarak kullanıldı. Avrupa'ya tamir icin göndertlen 50 adet resim kayıt clhazının parçası henüz gelmedl. 12 resim kayıt cihazından uçö arızalı. Erdoğan Gönüllü tRertkli ya yını yapmamız şart değil. Ancak yayınlarımızı sürdürmek istiyorsak stüdyolarımızı renkli cihazlarla donatmak zorundayız. Hem yedek parça bulmakta, hem de ileride renkli yayına geçildiğinde büyük koloyiık sağlayacağız» dedl. Avrupa'da siyahbeyaz flhn uretimi de durdu. TRT siyoh beyaz filmi özel olarak yaptır» dığı icin renkli filmden pahalı>! ya geliyor. Bir TRT'ci «Renkli film kullonmamamız İcin hlcbir neden yok. Hem daha ucuz, hem de renkli yapımlar dış pazarlarda daha çok alıct bulur» dedi. S özkonusu karann işkolu toplu sözleşmelerinin ülkemizde gerçek anlamında kullamlabilmesi yolunda bir adım olduğunu savunan Kutal. Yargıtay'ın bu konudaki görüşüne açıklık getirmesi gerektiğini vurgularken, vanlabilecek olumlu sonuçlan şöyle su'alamışür: İşkolu yetkisine dayanarak işkolundaki iş yerleri düzeyinde imzalanmış olan toplu sözleşmelerin tümü sona ermeden yetki talebinde bulunulması olanaksızdır. Bu talep eskiden yetkili olan sendikadan gelemiyeceğj gibi, başka bir işçi sendikasmdan da gelemiyecektir. Ancak halen rastlandığı gibi iş*olu yetkisini alan bir sendikanın aradan oldukça uzun bir süre geçtikten sonra bu yetkisini belirli bir işyerinde kullanarak yeni yetki taleplerine engel olması kesinlikle önlenmebdir. Bunun için Yargıtay'ın birçok karannda benimsenmia. olan 1 yıllık makul süreye burada da uyulması zorunludur. Kuşkusuz işkolunda ban isyerlerindo toplu sözleşmeleri de devam eden bir sendika, işkolu yetkisinin da devam ettiğinl ileri sürerek suresi Gerçek anlamına yönlendirilebilir SON
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle