Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İKİ CUMHURtYET 9 KASIM 1979 PARİS Fransız basınında. Bedrtch Hrozny'nin doğumunun yüzüncü yıldönümü dolayısiyle yazılar cıkıyor. 1932 yılında ölen Çekoslovakyalı bu büyük arkeolog ve dücl. Anadolu'nun bllinen en eski uygarlığı Hitit'in, o güne değin bilflinlerce bfr bümece gib> görülen yazısım çözmüştü. Konu. herkesten cok bizi ilgilendirmesl gereken bir nitelik taşıyor. cünkü yurdumuzun en eski uygarlığını acıklığa kavuşturan olayın öykusüdür bu; ancak Anadolu'ya ilişkin bütün eski kültur ve uygarlıklara karşı duyarsızlığımız sürüp gittiği loin, Bedrlch Hrozny'nin doğumunun yüzüncü yıldönumu, görebildiğimce. Wzim basınımızda llgi uyandırmadı, oysa onu en başta biz ele almalı, blz değerlendırmeliydik. Yüzlerce yıl Hitit'in carığını giydik, kağnısını kuilandık. Arada bir czamann yatsıdığım kanısını uyandıran yazrlar yazıyorurrl: bunların uyondırdığı kimi eleştirilerle de karşılaşıyorum. Konunun fefsefece anlcmmı bir yana bırakırsak. sodece torih alanında bizlm tzamanıa inanmayan bir toplum olduğumuzu raholca söyleyebitirim. Müli Eöitim Bokanlığı'nın yeni cıkardığı CevFri dergisirsde (MEB). tarih frliminin ne olduğu, nasıl ortaya cıktığı, tarihsel zamonın niteliği gibl konular üstune, en yeni bilimsel verilere doyanan. düşündürücü yazrlor buldum. Onlardan da anlaşıldığı gibi. tarihsel zamon anloyışı, on sekizinci yüzyılda, Botı Avrupa'da ortaya cıkmıştır. (Arkeoloji'nin ancok bundan sonra doğması. geriye dönük zaman merakının uyanmasmdandır). Doğu. bu kovramdan uzak yaşamıştı, demek tzamanıo gerekseme duymodart düşünmüştü Doğu masallarımn şaşırtıcıhğınm bir nedeni de budur samrım. Dahası. Doğu. tarihi de masallo kanştırmoktnn kurtulamamıştır. Tarih ile masal özdeştir Doğu'da: bu Ise czaman»sız yaşamonın tanıtıdır. Bir varmış. bir yokmuş... Konuyu boşka bir yazısında yeniden ele almak üzere. biz şim di yine Bedrich Hrozny'ye ve Hitit'e dönetim. Yalnız Hitit uygarlığının bulırnması fdemek Hiril yazısının okunması) değil. o olaydan cok önce. 1870'de. Troyo'nın bu'unuşu üe de bizim toplumumuz hic ilgilenmemişti. Bu yuzden de Schüemann, tTroya hazinesinni rahatca smırlarımızın dışına cıkarabMmiştlr Bu hazine ikincl dönyn sovosında Almonya'rta vok oldu Sonra. Kral Mcsoîe'nin anıt mezanndon (omt mezorlara Mozole denmesi, iştn o kralın adındon gelir) Önemli Bir Yıldönümü Melih Cevdet ANDAY alt duvor Vabartma ve resimleritiin Briiish Museum'a taşınmcsına seyirci kalmamrz da, eski yapıtlara (kendt yapıtlarımıza da) karşı llgisizllğlrr.izin örneklerinden biridir. Blz eski Anadolu uygarlıkları konusunu açtıkca, ortaya cıkan olumsuz tepkller, belki de, genel olarak €iamanıa karşı duyulan inancsızlıktondır. «Biz Asyalıyızı dtye övünmeye kalkanlan ise anlamak kolay değildir. Ama kendimizl bunca bağlı saydığımız o geniş bölgenin bütün kulturel ürünlerini hep yabancılar mcelemişlerdir. Orhun anıtlanndaki yazılan biz okumadık. okusak anlamazdık. En uzücu olavlardan biri de. Charles 70X16?nln, 1830'lardo Anadolu'yo gelip. eski Tavlırm kentini orarken. Hititler'in başkenti Hatusas'l (Boğazköv'u) bulması sırasında gösterdiğimiz akıl almaz ilgisızliktir. Boğazköy'de ortaya. üzerlerinde cozülmemiş yazılar bulunan bir yığın tablet çıkıyor, burtdon ötürü de bilim dunyası calkalanıyordu Neydi. kimlerindi bu büyük uygarlık? Charles Texier. bulduğu kentin dış duvarını adımlamış ve «Burası eski Atina'nın en parlak zamanından daha büyüktü» demişti. (Demek ondan bhı beş yüz yıl kadar önce) Iş bununla kalmadi: Anadolu'nun ortasında. Kızılırmak kıvrımının iclnde. İsa'dan nerdeyse iki bitı yı! önce yaşamış olan bu büyük uygarlığın kurucuları kimlerdi sorusu. daha başka bilginleri de Anadolu'yo cekti. Bunlardan biri. Archibald Henry Sayce kutsal kitapta sözü qecen Hatti'lerin. bu uygarlığın yaratıcısı olduklorını ilerf surdü, «Hitlt» sözeüöünü tutturdu. Gercl kutsal kitapta değlşik bicimlerde yazılon bir «Hethit» soyundan söz ediliyordu. ama Orta Anadolu'dakl uygarlığın kurucusu onlar mıydı bakalım? Ludwlg Burkhardt'ın Hama'da bulduğu «hlyeroglif», Mısır"ın hiyeroglifinden başka bir yazı idi. okunması oianaksızdı. Sayce ile VVilliam Wright işte. bu yazıların Hattl hlyeroglifi olduğu nu söylüyorlardı. (Bu yazı kısaca ıH. H.» diye gosterilir). Ama Hugo VVinckler'in, yine Boğazköy'de bulduğu, civi yczılı bir yığın tablet. kanuya yeni bir kapı actı. Çünkü. Babil civl yazısı, ilkçağda ceşitli Kücük Asya dılierinin yazımında kullanılmıştı. İşte VVinckler'in ölüm yılı olon 1913 yılı, Çek bilgini Bedrich Hrozny'nln buyük yolunun ocıldığı yıldır. Hrozny. blrincl dun ya scvaşı patlak verdiğinde, Avusturya . Macaristan ordusunda subaydı: fakat komutonı. kimbilir nasıl bir sezişle, onu calışmalarındo rahat bıraktı. Böylece Hrozny, 12 ölü dil ve 6 yaşayan dil bilen, eski uygarlıklar uzmanı, Viyana Üniversitesinde genc yaşında Semitolojl ve Asuriolo|i profesörü olan bu yaratıcı insan, Hitit civi yazısının çözümü işinde sessizce ilerliyordu. Bilinmeyeo bir yazınm okunması fle onlamlandırılması ayrı şeylerdir. Champollion, Mısır hiyeroglifini, iki yazılı (bileng) bir levha Dulduğu icin okuyabilmişti. Kartuş ic'ne alınan kırol adlarından, bilinmeyen dilin sesleri cıkarılı yor, anlam verme işi bunun ardından geliyordu. tîerci Asur çivi yazısına dayanarok, Hitlt civl yazısının seslerine varmak olanaklıydı, ama o zamana değin rastlanmamış bu eski dil ne söylüyordu? Binlerce tablette neler anıatılıyor <Ju? Hrozny. btr Hltft kıralının, torununa oğödö olduğu sonradan ortaya cıkan şu tümce üzerinde uzun uzun çalıştı: «Nu nindo ezzatenı vattaram ekuteni». Bu tümcede bilinen bir tek sözcük vardı. «ninda» Sümerce «ekmek» demektl. (Büyük Sümer uygarlığının, Hitit'l tam •tkiei altında bulundurduğunu unutmayalım. O zaman Anadolu'da altı yedi dil gecerli idi. Sümerce de bunlardan biri İdi ve Hint • Avrupa kökenlj değildi. Hrozny'nin bulduğu dil ise hint • Avrupa kökenlidir) Hrozny, «ekmek» sözcüğünün gectiği bir tümcede «yemek» sözcüğünün de gecmesi gerektiğinl düşünerek, ondan sonra gelen sözcüğe baktı, «ezzatenl» (Almanca «essen», İngilizce «eat») Hint Avrupa köken|: dillerde «yefnek» artlamına gelmıyor muydu? Demek bilgin, Hint Avrupa kökenli bir dille karşı karşıya bulunuyordu. Hrozny, ekmek yemek sözünden sonra, su lcmek sözünün gelebileceğini düşünerek «vottoram» sozcüğüne bakınca, bunun da Hint Av rupa kökenli bir sözcük olduğunu anladı; Almanca «Wasser>, İngilizce «Wcter» su demektl Hrozny, «Ekuteni de icmek demektir» dedi, cık tı işin icinden. Kra!, torunu cian veliahdına «Ekmek ya, su ic» diyordu. Tabletin arkası okunduğunda. kıralın «şarap icme» dediği ortayc çık tı. Tcrun (Mursilin) kıral olduktan sonra Du öğüdü yerıne getirdi mi, bitemem. Yazı söküldü. Hitit tarihi ortaya cıktı, ama Says'in bulduğu ad. «Hitit» adı. bu soyun adı değildi, onlar kendilerine «Naşşi» diyorlardı, dilleri de artık «naşşilı» idi. Fakat Says'in koyduğu yanlış adı düzeltmek oianaksızdı, bütün dünyaya yayılmıştı «Hitit» adı. Gerci Anadolu' da Hatti adlı bir budun yaşamıştı. bizim bugün Hitit dediğimiz budun, bctıdan gelerek bu Hatti" lerin yerine gecmiştir. Avrupalı bilginler bu konuda yorulup didlnirken, bizim yüzümuzü ak eden kişl ressam ve müzeci Hamdi beydir. Ona binlerce teşekkür! Hamdi bey bütün bu' kazılara ilgi gösteren, kendlsi de kazı yapan. dünyaca tanınmış bir bilginimizdir. Ama bu alanda dünya bilimine en büyük katkı Atatürk'ten geldi. Eski Anadolu uygarlıklarına meraklı olan Atatürk. Türk arkeologlarına yeni kazıların yolunu actı, clanağını hazırladı. Böylece Türk arkeologlannın ünü dunyaya yayıldı. Kerhen MC... fke, sevinç. şaşkmlık, acı, sevgi, kin, mutluluk, hınç, coşku, bezginlik gibi duygular, hayatın tezgâhında yaşayışımızı dokur. Bilinmeyen ellerin birbiri ardından ustalıkla atöğı ilmikler. çeşitli renklerden tadına doyulmaz bir yaşam hahsa örerler. Zehir yeşiliyle kan kırmızısı. gül pembesiyle z.ifır karası bu halıda anlaşılmaz bir uyumla yanyana geliverir. Efer birini çok seviyorsan. ilk dü? kınklıgında çok sert bir tepki gösterirsin; umutlannı bağladıgın kişi beklentini boşa ÇLkardı mı çökersin: «^ Yazıklar olsun sana. Ö Ecevit ve CHFye karşı çoğu aydınımızda karmaşık bir yaklaşım ve açıklanması güç duygular vardtr. Zaten Türkiye'de ilerici kesimin CHP ile il^gkisi Iatin ozanı Ovidus'un bir deyişinde özetleniyon «Seninle de senslz de, Yaşamak olanaksız.» Olağanüstü Kurultay nedeniyle bu yakîaşıra bir kez daha çeşitli renklerini sergileyiverdi. Peki. ne umuyorduk. ne bulduk CHP'den? Bunu düşünen pek yok. Bilinçsiz yığınlar gibi umut beklentisi içinde miydik? CHP + CGP + DP + ıl'ler gibi bir formülle kurulmuş yarun yamalak bir hükümetten düzen değişikligi mi bekliyorduk? Pek dile getirilmez ama. sosyalist olmayan CHFye sosyalist bir partinin yükünü vurmaya çalışanlar bile çokluktur. Şimdi Ecevit'e ve CHP'ye karşı sert tepkilen ben bu nedenlerle doğal karşılıyorum. Ne var ki frenklerin bir özdeyişindeki gibi İ*lerin üstündeki noktalan da serinkanhlıkla koymak zorundayız. CHP. Cumhuriyet Halk Partisidir. Bu tarihsel örgütün hükümete geçiş biçimi de epey tuhaftı. Poposunun yansıyla iktidar koltuğuna oturmuş bir CHP'nin dış ekonomik ambargonun mengenelerine sıkışmış olduğunu da unutmıyahm. 27 yıllık muhalefet serüveni, partiyi iktidar becprilertnden de yoksunlaştırmıştı. Yine de Ecevit hükümetinin 22 aylık deneyüni yararlı olmuştur. Devlet kadrolanndaki faşlstlerin ayıklanmasmdan ve obalann dağıtılmasından tutun da komando terörünün ortaya çıkanlmasına değin bir dizi iş bu dönemde yapılabildi. MHP'nin maskesi MC iktidannda düşürülebilir miydi? CHP hükümete geçmeden önce bir tek fasist katil yakalanâbilmiş miydi? İMF'nin kimliği, devlet yönetiminin gizleri solun Hanya'yı Konya'yı tanıyıp öfrenmesi bakımından Ecevit hükümeti dönemj sayısız birikimler oluşturmuştur. Toplumsal gelgitier çok partili rejimlerde doğaldır. Gerek parti içinde gerek devlet kesimindeki zengin beceriksizHğine karşın CHP'nin Türkiye'nin ilerici ve devrimci kanadına açtığı olanaklar azımsanamaz. Şimdj kısa bir süre. Ecevit ve CHP'nin siyasal yaşamdaki etkinliğini yitirmesi doğaldır. Ama hem Ecevit'in kişiliğiyle. hem CHP'nin örgütüyle. büyük bir hesaplaşmaya dogru sürüklenen Türkiye'de ne denli önemlj olduğu yeniden anlaşılacaktır. Bu arada devrimcilerimizin kendj . kendilerine soracaklan ilginç bir soruyu unutmamalan gerekir: CHP işte budur ve CHP'dir. Peki, CHP'nin solundaki sol nedir, nerededir. ne yapıyor? Devrimci sola bundan böyle daha büyük görevler düşecekür. hem de kısa sürede CFlP'nin Solu Boş Kaldıkça.. OKTAY AKBAL azdık yazacağımızı, söyledik söyleyecegimizl. Bir kez, on kez.. Şu Kurultay geçsin. herkes ıçindekini ortaya döksün. Ecevit'inden Topuz'una, Baykalına. Uğuruna, daha başkalanna kadar herkes konuşsun. tartışsın, seçimler yapılsın. sonuçlansın. diye düşündüm. Yazdık. söyledik, ne oldu? Kim dinledi? Kim aldırdı? Bu yazılanlar. söylenenler de gerçefin bi r parcasıdır, boşuna yazılmamış. söylenmemiştir diye düşündu mü sayın CHP liderlsri. sözcüleri? Ne gezer! Tutku gozleri bürüyünce. ne yazarlar. ne çizerler etkileyebilir böylelerini!.. Bu yuzderj birkaç gündür bu konuya değinmedim. Içicıden gelmedi. Bir duşundüra şu CHP konusunda ta 1956dan bu yana yazdığım yazaları... Daglar tutar nerdeyşe! İnönülu, Gülek'li CHP'yj destekJedik Menderes'li. Bayar'lı DP'ye karşı... Sıkı bir savaşım verdik. Derken 27 Mayıs oldu. CHP, ne yanında, ne karsısında'ydı sözde bu «Devrim»lnl Ama ürunlerini tofsladı. toplamak istedi. 1961'de yine kesin bir utku kazanamadı DP mirascısı AP önünde... Ortaklık kabineleri birbirini Izledi. CHP hepsinde •Ağırhk* veren güçtü ama «Tek başına» iktidar olamıyordu ne yapsa! Geldik 1965'e. Demirel diye gençten bir lider çıktı. DP'yi. yanl yeni adı ile AFyi toparladı. tek başına iktidar oldu. CHP yeniden bocalama dönemine girdi Neyse ki 81 Anayasası •SoUa bir çeşit yasallık kazandırmış. sosyalist bir parti kurulmuş, hattâ Meclis'e tetnsilcilerini de soktnuştu CHP baktı ki Sola. açılmak tek çıkar yol. sosyalist partinin çizgisinde yürüdü. ortanın solu. demokratik sol diye diye Ecevit'çi bir Sol» çizgiye ulaştı. Ardından 12 Mart ara kara rejiml, ardından turlü turlü çıkmazlar. bataklar, ardından •Umut» Ecevit'in ortaya çıkışı, 1873. 1877 seçimlerinde yeni CHP'nin ağırlıgını duyurması. CHP'nin ortaklıklarla iktidar olabildigi gunlerin geri gelmesl.1978 başında iküdara bir kez daha dönüş. ama ikt yıl içinde demokratik sol programının bir tek noktasmı bile uygulayamadan. yüzde 42 oy oranından yuzde 29'a tepetaklak düşüş... Bütün bunlar bir film seyredercesine gözumun * önünden geçti. CHP Olağanüstü Kurultayından önce bir toparlanma, bir birlik. tüm gTicunü bir noktada toplama gerekliliğini î!eri sürmüştük. Dagttıcı degil toplayıa olmayı. ona buna, birbirine suç atmamayı.U ekirn yenilgisi tüm CHP'nin bozguna ugramasıydı Başkan Ecevit'ten falan Ilcedeki CHP yfinetidsine kadar herkesin sorumluluğu vardı bu acı sonuçta Ecevit'e düşen tasfiyeci bir yol tutmamaktı. Bu yenilgiden en büyük payın kendtne düştügünü bildiîine göre öteki •İleri ge!en»leri pek fazla suçlamamak gereküydi bence... Bunu önerdik. bunu yazdık. bunu bekledik Oysa ne gördük? Genel Başkanı • a ben. ya onlar» dedi çıktı işin içinden! Şimdilik Y Kuruitay Sen» dedi. Onlar»ı bıraktı kendi yazgısına Ne zamana kadar? Orası belirsiz. Oysa ortada bir «Demokratik Sol» CHP programi var CHP'nin 23. Kurultayında onaylanmış. benimsenmiş bir program... Yapılacak İŞ füm üyelerin bu program çevresinde bütünleşmesi değil mldir? Cç yıl geçmiş aradan. bu üç yılda CHP iki yıl «İktidar» olmuş. A m bu programda yazıh olanlarm a bir tekini bile uygulamış mı, uygulamaya kalkmıç mı? Hayır... 280 sayfa tutan bu programı CHP üyelerinden kaç tanesi okumuştur? Bırakın üyeleri, CHP milletvekillerini bu programdan sınava çeksek kacı başan gösterir. kaçı bütünlemeye kalır? Sanırım pek çoğu bu programın içeriğinl bilmez, Bir o!ay akhma geliyor şimdi: Bir toplantıdaydun, yanımda CHP'nin önde gelen kişüerinden biri vardı. Önsecimde tüm CHPIi üyelerin oy vermesl garektipni söyledim. Bu konuda yazılar da yazmıçt;m daha önce... O ileri gelen kişi «Olur mu, dedi. o zaman yalnız ünlü kişi ler seçilir.» Oysa 1978'da Kurultayca benimsenmiş. basılıp yayınlanmıç bu prcgramda tüm parti üyelerinin önsecimde oy kullanacaklan yazıhdır. Demek. «Ilerj gelen» CHPliler bile kendi proşramlanndan habersizdirleri.. Şunu anladım iyice. CHP kendi «Sol»unda guçlü bir siyasal öreut olmayınca, ister istemez saga kayıyor. 1995'te güçlü bir TrP'in varlıgıdir CHP'yi sola sürukleyen.. Simdi solda boşluk olunca CHP. • Benden başka sol yok» inancıyla saga dönüyor. sağla işbirliği. güçbirliği etmek gerekliliğini duyuyor. Bu yuzden CHP'nin solunda gercek anlamda bir .Sosyalist» partinin varlığı hem demokrasimiz. hem halkımızm geleceği. hem de Türkiyo'de her zaman lerici bir parti olarak varlısrından vazgeçilmeyecek CHP acısından stereklidir. I93fde böyle güçlü bir Sosvalist» parti ortaya c^ar seçimlere girer ve başan lcazanırsa. kurulacak bir ilerici ortaklık bu vurda. bu ulusa büyük yarar sağlayabilir. Evet Y nflâsyon. Para ve Kredi kitaplarına göre ülkeleri tehdit eden en büyük tehlikedir. Ülkemizin büyük ve çift rakamlı bir enflâsyon içinde bulundugu bir gerçektir. 1977 yılında süratlenen enflâsyon hızı 1978 yılında aynı tempo ile devam etmiş ve halen devam etmektedir. Alınan bir kısırh Istikrar önlemleri enflâsyon hızını frenleyetnemiştir. Gid«r artışı sürmektedir. Kamu kesiminde mai ve hizmet üretiminde maliyetlere ve emisyon hac mine hakim olunamamıştır. KİT'ler içi n Merkez Bankasmdan açık finansman de vam etmektedir Enflâsyon hızının bu ölçüde yuksekliğinde üretimin düşüşü. KİT lerin zaran ve açık finansman ile emisyon hacmi baş lıca etken olmaktadır. Enflâsyonun etkilerl falzde de görülmüştür ve görül mektedir. Basit v e açık manası ile falz paranın kirasıdır. Enflâsyon dönemlerinde paranın kirasmın fiyatı da artmaktadır. Faiz g«liri genellikle iç borçlan malarla Devletten. bankaIara yatınlan paralar sebe biyle bankalardan. şirketlere ve holdinglere verilen borçlar dolayısile (Tahvil ihracı) onlardan ve adı değişik olmakla beraber şahıslara verilen borç paralar için kişilerden alınmaktadır . Faiz yasa ile düzenlenmekte ve oranlan yasalarda be Hrtilmektedir. CHP agırhkh hükümet ekonomiyi kurtarma önlemleri arasında fa Iz oranlarını yeniden düzen leyerek yukseltmiş ve enflâsyon karşısında faiz gelirini korumak isterhfştir. AIınan önlemin başanh olup olmadığı tartışüsa bile. bu yolda yasal olarak bir aşama yapıldıgı şüDhesizdir. Faiz oranlan yasa ile yükseltilerek devlet iç borçlan roalannda vatandaşlara Hazine'den yüzde 18 vergisiz faiz ödenmiş ve ödenmektedir. Bankalara yatınlan mev duatm surelerine göre faizi arttırılmış ve özendirme yolu ile bir ölçüde halk birikime teşvik edilmiştir. Dev letin borçlanmalannda. ban ka mevduatlarmda. şirket ve holdinglerin çıkardığı özel kesim tahvillerinde verilen faizin yasaların çerçevesinde kalmış olmasına kar şın, halkın bunlann dışmdakl birildmJeri taraflann karşıhklı anlaşmalan ile he men hemen serbest ve denetimsiz bırakılmıştır. Bankerlik yapmak İçin yasal Izin alan şahıslann ve kiıruluşlann yasalann belirledigl oranlann üzerinde yüksek faizle para topladıklan, yüzde 42'ye kadar CBazen bu rakamın üstüne çıkıldı E ENFLÂSYON ve FAÎZ BANKA ARACELIĞIYLA FAİZ HADDİNİN YÜKSELTtLMESl, ŞİRKETLERİN VE HOLDİNGLERİN HİSSE SENETLERİNE DE İLGİYİ AZALTT1. MeT.met Ali TUNABOYLU fı söyienmektedir) faiz ver dikleri ve bunlan da ilân yolu ile halka duyurduklan gözlenmektedir. Piyasadaki söylentüer genellikle şöyledir: Emekli ikramiyesi ni, kıdem tazminatını. bankadan parasını alan veya eline herhangi bir nedenle milyona yakın veya daha fazla miktarda para gecen kimse parayı talep eden şahısla görüşmekte mutabık kalmakta parayı yatırana paranın kalacağı süreyle crantılı olarak aylık veya altı ayl'k bellrli bir faiz 6denmesi taahhüt edilmekte ve parayı yatıran şahsa ikraz koşullarını içeren bir belge verilmektedir. Parayı yatırana güvence olarak 2 . 3 yıllık faiz kuponu kesilmlş bir şirketin tahvili verilmekte ve paranın tadesinde geri alınmaktadır. Pa rayı yatıran aylık veya altı aylık faizini aldığı sürece taraflar arasında bir sorun" çıkmamakta ve genellik le para toplayanlar bugün için şartlara uymaktadırlar. Banka, devlet ve özel kesim tahvil faizinin üzerinde faiz geliri saglayan şahıs beyannameye tâbj ol madığı veya beyannamede gösteremeyeceği için faiz gelirini vergiden kaçırmak tadır. Genellikîe büyük bir kısmı esasen vergiden kaçınlmış paralann btr kısmı banka sistemine girmeden elden ele dolaşırken bir kısmı banka sistemine de girmekte ve bunlara da bazı bankalarca yerli DÇM denüen bir sistem uygulanmaktadır. Bankadan borç alan bankaya normal faizini ödemekte ve aynca da naevduatı yatıran kişiye açıktan bir ödeme yapmaktadjr. Böy lece. bir banka aracıhgı İle faiz haddi öngörülenJn cok üstüne cıkanlmaktadır. Banka aracılıgıyla faiz yflk seltilmesi sebebiyle gellr el de etme ve para toplamaya bir cok bankanın fltifat etmemesi sebebiyl© geniş bir uygulama alanı bulamamışör. Falz gelirinln acıklandıgı şekilde yükseltilmesi dev let iç borçlanmalanmn çeki ciligini şirketlerin ve holdinglerin hisse senedine rag beti azaltmakta. özel kesimin artan tahvillerinin belirlir ellerde toplanmasına ve spekülâtif işlemlerde kul lanılmasına yol açmakta ve vergi yitimine neden olmaktadır. Yüksek faizle pa ra toplayanlann topiadıklan paralan sanayi Ve ticaret kesimine plâse etmeleri maliyet yönünden çekici olamayacağından bu işlerle uğraşanlar spekülâtif işlemlere, özellikle fa turasız ve açıktan emtia a» lımına ve stokçuluğa yönelmektedirler. Bugün Türkiye'de yok diye bir şey yoktur. Resmi fiyatının 3 4 katına istenilen her şey bulunabilmektedir. Bu durum dan yasal yollardan aynlmayan faturasız mal alımı ve satımma iltifat etmeyen sanayiciler. işadamlan ve ticaret erbabı da rahatsızIık duymakta ve yakınmaktadırlar. Bu şekilde toplanan paralann kaçakçılann (silâh sigara v e digerleri) mali kaynagını oluşturdugu da söyienmektedir. Yasalara aykın faiz uygulaması taraflar için kazançlı oldugundan önlenmesi çok zordur Bu şekilde sağîanan faiz gelirlert kira ve temettuden fazla oldugu gibi. normal ve küçük bir ttcari işletmenin kânnın da üzerindedir Denetimsizligin piyasayı bu hale getirdiği iddia edilmez se de. teşvik edici olduğu çüphesizdir; Usulü dairesinde yetkili mercilerden izin alan ve bankerlik yapan şa hıslar ve kurumlar Maliye Bakanhğınca denetlenmeli. hesap ve işlemleri gözden geçirilmelidir. Bu denetimde futbolculann transfer ücretlerindeki gibi bir durumla karşılaşmak da olası dır. O takdirde. yeni yaptınmlar gerekecektir. Çünkü AP. örtülu MCyj kuruyor. MHP kayıt^j sız sartsız bu işin ortagıdır. CGP doğal ortağıdır. MSP ise «kerhen» ortagıdır. MHP'nin cinayet şebekeleriyle organık ilişkileri Sıkıyönetim Mahkemelerinde kovuşturuluyor. Katillere doğru uzanan bir siyasal yelpaze mi sözkonusudur? MSP. bunun İçin mı «kerhen» ortak? Ne demek kerhen? • Sözlükleri açtığımız zaman kerhen karşılığında ne var? Kerih; iğrenç, pis kokan demektir. Kerahet igrenme, istemiyerek ve zor altında yapılan iş dıye tanımlanır. Kerhen; iğrenerek. istemiye. istemiye anlamına gelir. Açıklandığına göre MSP. kurulacak AP hükümetini «kerhen» destekliyormuş. Acaba bu ortaklığın cinayetlere doğru sarkıp bulaştığını bildiği için mi? Öyleyse kurulacak hükümete ister örtülü MC, ister 3"üncü MC diyebilirsüıiz; isterseniz daha güzel bir ad kondu: Kerhen BAŞSAĞLIĞI Bankamız Yönetim Kurulu Üyesi DR. Kamil KIRIKOĞLU 7.11.1979 tarihinde vefat etmiştir. Ailesi ve bankamız camiasına başsağlığı dileriz. BAŞSAĞLIĞI Belediyemlz Başkanı IŞILAY SAYGINın bobası. OSMAN NURİ SAYGIN'IN vefat ettiğinl derin bir üzüntüyle öğrenmlş bulunuyoruz. Kederli Başkanımıza ve ailesine başsağlığı dileriz. BUCA BELEDİYE VE İŞLETME PERSONEÜ NOT : Olenk gönderilmemesl, gönderecek olanlarm Buco İmam Hatip Lisesi inşactına veya Akyozılı Orta ve Yüksek Eğitim Vakfına bağışta bulunmalon rlca olunur. (Cumhurryet: 8479) TÜM ÇAÜŞANLAR ADINA HALK BANKDER KAYBIMIZ TÜM YA5AMI BOYUNCA ÜLKEStNtN AYD1NLDC GÜNLERE ULAŞMASI İÇİN ÇABA HARCAYAN. SON NEFESİNE KADAR HALKI İÇİN UĞRAŞ VEBEN. İNSAN1N. EMEĞİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAVUNAN. SÖMÜRÜYE VE HAKSIZLIĞA KARŞI DtRENEN YURTSEVER İNSAN OPERATÖR DOKTOR, NİĞDE ÇİMENTO FABRİKASI MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Kayseri III dahlllnde clmento tanzlm satısf yopmak amacıyla 200 250 M2 genişliğinde bu Işe müsait bir tnağaza klralonacaktır. 2 Yazıhane ve telefonu olanlar terclh edilecektlr. 3 ilgililerin en gec 12 Kasım 1079 pazartesi günü soat 15.00'e kadar teklif mektuplan İle Fabrika Müdürlüğüne muracoat etmelerl gerekmektedir. 4 Kiralanacak mağazonm klra sözleşme«l 1 Arolık 1979 tarihinden Itibaren başlamak üzere 31 aralık 1980 tarihinde sona erecektlr. 5 Fabrikamız 2490 sayılı kanuna tobl olmodığmdan dilediğl mağazoyı klrolamakta serbesttir. (Basın: 23636) 8468 KAMİL KIRIKOĞLU'nu YİTteMENİN AC1SI İÇİNDEYİZ. DÜŞÜN ARKADAŞLARI ! ICumhurlyet; 847':