Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 12 UTİUH 1977 DOKUZ Doğu Avrupa ülkelerinin batıya olan borçları giderek artıyor COMECON (Doğu Avrupa ü'keleri trasmda Ekonomik Bırlikı ülkele.mın, batj uikelerine olan borçlarının g:dere* arttığı bildirilmektedir. «The Times» gazetesir.de bu konuda çıkan yazıya göre Doğu Avrupa ülkelerinin batıya olan borçlarının tutarı 1976 yılı sonunda 40 nıilyar dolara (800 milyar lıra dolaylarmda) yaklaşmıştır. Oysa bu borç 1975 yılında 30 milyar dolayiarında idi; böylece Dogu Avrupa ülkelerinin batıya olan borçları bir yıl ıçinde 10 milyar dolara yakın artmıştır. •The. Times» gazetesi bu oluşumun en önemli nedenı olarak, Doğu Avrupa'da gon yıllarda ortaya çıkan ekonomîk güçiükleri göstennektedir. Askeri bakımdan sürekl! güçlenen Doftu Arrupa ülkelen ekonomîk bakımdan sıkıntılı bir döneme girmişlerdir. Bu ülkelerin çoğunda geüşme oranı düserken, üretim maliyeti artmakta ve işçi sıkmtısı çekilmektedir. Bu oluşum sonucu, yeni beş yıllık planlar eskilerine kıyasla daha mütevazi hedeflere yönelik tutulmuştur. Örneğin 1P76 • 1981 yıllan arasında «Cnmf con» ülkelerinde sanari Uretiminin ^37 ora nında artması öngörülmüştür. Oysa 1971 1975 döneminde bu oran " » 47 olarak sap• tanmıştı. Bu arada gerçek ücretler de daha önceden planlandıgı gibi "» 25 değil % 18 oranında yükselecektir. Ticaret hadleri ise son yıllarda bir çok Doğu Avrupa ülkesinin aleyhinde işlemekredir. Bu ülkeler batıdan ithal etîikleri mallara daha fazla para yatirmakta. ancak kendi ürünlerini batıya satmakta güçlük çekmektedirler. Bu arada Sovyetler Birliği'nden ithal ettikleri petrolün fiyatı da riünya fiyatlanna uygun olarak ytikselmekte ve sonuç olarak içte fiyatlan yükseltme zorunluluğu doğmaktadır. Ancak Doğıt Avrupa ülkelerinin içte fiyatlan yükseltmelerinin İçte fiva'ları vükseltmeleri kolay degildir. Çünkii Doğu Aimanya ve Çekoslovakva jribi uzun nice fiyatlan istikrarlı tutabilmiş ülkelerde fiyatlann yükseltilmesi ideolojik bir niteliğe bürülebilir ve halkın gosvalist ekonomiye olan güvenini sarsabilir. Polonya'da İse fiyatlann yükseltilrnegi halkın sert tepkilerine ve büyük gösterilere yol açmaktadır. Bilindigi gibi geçen yıl besin fiyatlarının yiikseltilmesi işçilerin gösterilerine yol açmıs ve fiyatlar îekrar indirilmişti. Doğu Arrupa ülkelerı arasında sadece Macaristan hükümeti. halkın tep kisir.e yol açmadan fiyatlan yükseltmcvi başsrmıstır. Çünkü Daha esnek bir ekonomik sistemin ııyeıılandığı Macaristan'da halk piyasa ekonomisini daha yakından tanımakta ve zaman zaman dalgaianmaları fazla yadırgamamaktadır. Fiyatlardaki yükselişi halka yansıtamaysn Doğu Avrupa hükürnetleri. bunlan bütçeden karşılamaktadırlar. Bu oluşum ise ekonomiye ajfcr bir yük bindirmektedir. Yükii hafifletmenin yollan kaynaklann daha randımanlı kultanılması, gerek iç gerekse dış pazarlar içın yapılan üretimin kaliesini yükseltmek ve ihracatı artrırm2ktı. Ancak bıınlan başarabiltnek için ekonomîk sistemle yöneticı kadroda barı reformları yaoılması (Macaristan'da oldugu (ribit, daha fazla batt teknololisinin alınması ve batı ile ticaretin daha esnek bir sekle sokulması gereklidir. Oysa. döviz kıthğı daha fazla batı teknoloiisi almayı enşellerken. bürokratik güçlükler de ticaretin daha esnek bir şekilde yürütülmesini önlemektedir. Bu noktada şunu da beJirtmelidir ki. batılı ülkeler de ticaret komısunda doğru blokuna yardım etmekten kaçınmakta ve çeşitli himaye tedbirleri almaktadırlar. Sonuç olarak Doğu Avrupa ülkelerinin batı.a olan borçları artmaktadır. Comecon ülkelerinin batıya olan borçları 1376 yılırun sonunda 40 milyar dolara yaklasmış ve !975 yılına kıyasla 10 milyar dolarlık artıs göstennistir. Dofu Avrupa. batıdan borç alroaya devam ettiğinden önümüzdeki nllarda bu rakarr.m yükselecegi anla?ıîmaktadır. Bu arada petrol fiyatları da sürekli vükseldiğinden. Doğu Avruoa ülkelerinin bu borçlarını nasıl ödeyecekleri. batılı iVtisat uzrnar.larını düşündürmektedir. Değişik ekonomik sistemlerin uy/ulanrtıgı Comecon ile Ortakpazar arasında daha vakın isbîrligi de yapılamadıSından Comecon'un aleyhindeki ticaret dengesini dlzeltrr.pnin yollan bulunamamaktadır. B J srada Cüm»"nn üikeleri haklı olarak Ortakpazar ülkelerinin uyguladıklan himaye :edni'îsnnf'on vakmmaktadırlar. Anrak Doîu Avnıpa ülkelerin'.n en büyük avan'aiları. rkorıomilerinin '«tikrarh olması ve batı ekonomüerinde belir;; araIıkla.la eönilen büyük buhranlann bulunmayiîidır Yakın ?eleceX için şunlar sövîenebllir: Dogu Avrupa ülkeleri Batı'ya daha fazla ma: ratıp. dEha az mal almaya çalısacak ve fabrikalann karşılığını dövizle de*il malla ..>rrt, rı \> var k' batnın P5îl çer»!<sinmeM ham maddedir. CH"sa Doğu Avrurja da batıya hammadde verebil«cek tek ülke ise SovveMer Birliâi'dir. (Dış Haberler Serrisi) " " "'• ** . ' ~'~i.'ion tptçpoloii ya d a Sireti Nebi Konferansı çalışmalarını sürdürüyor Üm1t GÜRTTJNA Persembe günüı Sheraton Otelinde başlayan ikincı «Sireti Nebi» konferansmm ilginç bir öyküsU var. Birçok tutucu Arap ülkesine 1973'den sonra petrol dolayısiyle milyarlarca dolar para akmaya başlayınca bu tutucu Ülkeler guçlertnı degişik yollardan duyurma ortainını aramaya başlarlar. Daha önce, çofu Amarikan petrol firması ARAMCO tarafından kurdurulmu$ bazı tslâm derneklerinin yerine daha geniş ve daha çok say.da Müslüman ülkeyi kapsayacak örgütlenme bu yollardan biridir Bu nedenle. yeni başhklar altında toplantılar düzenlemesi düşünülür. İşte Hazreti Peygamber'in modern insana mesajı konferansı yani Sireti Nebi Konferansı da bu çerçeve içinde oluşturulnrj? bir girişimdir. Hindistan'a karsı. MUslüman üikp olujunun petirdiği a\antajlardan yıllarca iyi yararlanmasmı bilen Pakisran bu konferansı toplamayı üs'ür.c alır. Gecen yıl 3 martta başlayan konferansa Türk:ye ad:na Devlet Bakanı Hasan Aksay katılır Yanında Özel Kalem Müdürü ile çevirmeni d« b^ılunmakradır. Konferansa Kasım Gü'rk r> rgnhdır. Ancak Gülek bu konferansa girme?. Biı Bakanın \oırt dışına gitmesi içm BakarJar Kuıu:u kararı gereklidir. Hasan Aksay'ın Devlet Bakanlığı Hasan Aksay'ın konferansa Türkiye Cumhuriyeti Hükümets adına gitti*ini belirten bir kararname tas!a*ı hazırlar. Ancak Dışişleri Bakanı ^ağlayangıl d:ne dayah konulardn oldukça duyp.rhdır. Dısisleri Bakanlığı da duyarlıdır. Kararnamedeki .Türkiye Cıunhuriyefi Hükürneti adına> bölümünde bir değişiklik yapıhr, karsrname, Pakistan'dan bir Bakanın yacrıjı cajsn ıızerin" Hasan Aksay'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına değil de Türk Bakanı olarak gideceğı şeklinde değiştirilir. Yanı Hasan Aksay Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına jitmeyecek, aına konfcransa Türk Bakanı olarak katılacaktır. Bunun riiplomaside biraz farkhlık gösterdiği doğrudur. Aına konuyu diplomasinin o ilginç uygulamasınri.an çıkartıp özüne doğru inince Hasan Aksay'm Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulunun kprariyle bu konferansa katıldığı gerçeği ortaya çıkar. AKSAriN GlRİ^lMf Konfer:<ns kapanmadan önce ikinci knr.feransn nerrde topianacaâı konusulmaya ba=!9nu Baş îangıçta Hasan Aksay da merak etmiştir ikır.ri Kon'eransırı nerede toplanacağını. B&zı ülkeler konlcrarsm kendı ülkelermde yapılniasmı :sterlnr. Birden bir cörüş orsa?a çıkar. t.İstanhurda düzer.Vnen Islâm Dışişleri Bakanları Konferan Konferans, Çağlayangil ile Hasan Aksay arasında anlaşmazlığa yol açmıştı «'.nın or»anizasynnu çok iyi olmu.ihır. Türkîve Eyrıca yüzyıllar boyu hilafetle rönetümi? oır ülVcsriır ve konierajîsın Türkiye'de ,^apılması uygundur» görüjü kuv\et kazanmaya başlar. Hasan Altsay, cana yakın. hoş sohbet olduğu kadar kumaz adamdır. Dostlanndan süre ister ve derhal dunımu İslamabad Büyükelçiliği aracılığıyla Ankara'ya ileterek talimat ister. Telgraf Ankara'ya gelıncs ortalık bir karışır. Konu derhal Başbakana iietilir. Erbakan bu sırada devreye girer. Çeşitli göriişmeler sonucu Hasan Aksay'a Dışişleri BakaiiUŞı aracılığıyla gönderilen talımatta Aksay'ın üaveti yapabileceği bildirilir. Aksay kumaz adamdır. 6smi*tik D?vlet Bakanı slınan ksrarları resrnen iletmez Ankara'ya. Ama bazı bilgiler bu sırar>a Islonr..rjşf BüvükelciliSi aracılıiıvla ıılasmıv tır başkente. Gelişmelerden CGP ile MHP'nin lıaberleri yoktıır. Hasan Aksay Türkiye Cumhuriyeı: adına Dışişlerı Bakanlığı aracılığıyla Ankara' dan s.ldığı talimata uvarak konferansm İstanbul' ria yapılması önerisini ba^kanlığs verir. Kor.fer?.r,s oybirüği ile bu on?rıyı beniTr:ser. Hasan Aksay. muthı bir şekilcie Türkıye'vs doner. MSP'H Bakan Ankara'ya gelmce gelişmelerl Krbakan Hocaya amstır. Erbskan da Dışişleri Eakar.ı Ct.f'Kyangil ile sbrüjür. Çağlayangil artıic Sheraton otelinde loplanan honferanstan bir görüntü. konuJ tüm ayrm'ılarıyla bilmek'edır. Dıjisleri Bıkaı.ı MSP'lilerle ysntıgı göriısmeterde konferansm bir derne'K adına yapılmasını önerir. Çağlayangil böylece. aaveı? resmıyet vermekten kurtararak ilerds bir gelışme olursa sorunıiulugu o djmeğ> jıkmak amacırdadır. Bu eğilimi farkeden MSP'liler derhal iriraz ederler. Çağlayaıızil ile M.SPIıler araçında kesin bır görüş ayrılığı ortaya çıkar. Aksay dem?k isinin kabul edilmesinin SÖÖ konusu olmayacağ'jT. belırnr Çiğ'.ayançil israrlı davranıs iç:ndedir. Bu seküde günler gecsr ve 197Cnm sonun= doğru yRklasılır. Konu yeniden alevlenir. Çağlayangil Konferansm bir derneit tarafından yapt;::lmasında dire'mektedır. Bunun üzerine Trbakan De:ııır:l e gider. Czun bır pazarHk başiaı. sonunda De:rirel konfçransm Divanet. tsleri Başkanlığı :arafından düzeülenmesini kabul eder. Demirel'in Erbakan'm istegini kabul etmesinin anıarı daha çmıra o r f » çıki'caktır. Demir»! ilerde değineceğinıiz büyük bir manevranın ilk sdımım Ftm^tır bo> >ce Erbakan neşe ıçinde Hasan Ai>say ı bulur. Sonferaıısm yapılmasını Başbakrn kabul etmiştir ve hemen hazırlıkiara başlaaıhr.a'.ıdır. Ama Çağlayangil hâla dıretmektedır. Hatta dii»r.;ş biçimmi rieğişirmiş Bakanlık örgu:u üs kvlemesine D:şişleri Bakanhğının Slret1 N'ebi Konferansı İle ilgl11 herhangi bu işleve kesınlıkle katıımayacağıru "oıidırmistir. Çağlayangirin davranışı çeşitli yorumlara yolaçmıştır. Ya Çaglayangıl layiklik konusunda son ds rece samimidir ve bu yüzden kendi Genel Başkanı ve Başbakar.ma karşı çıkmaktadır. Ya da Demirel Çağlayangil ikilısi Türk kamu oyuna karşı önceden düzealenmiş bir oyun sürdürmekzedirler. Başka uır deyişle Demirel kabul edecek, Çağlayanjil ise askeılere. aydınlara, savcılara karsı devleıin dış itibannı korumuş olacaktır. Nereys kadar?.. AP'nin MSP'yi sıkıştırma oyunu bi'.ens kadar.. Demirel'in Sireti Xebi Konieransındaki hesatıı şudur: Konferans mart ayında topianacaktır. Herkesin agzında bütçe sonrası CHP ile MSP' nın ortak bir hükümet kurarak seçimlere bu şekilde glaecekleri söylentileri vard:r. Hatta bu arada iki parti arasında bazı temaslann olduğu da bUüımektedir. Demirel böylece mart ayma CHPrün kabul etmesi mümkün görülmeyen bir şeriat konferansı koyarak CKP'nir. MSP'den uzak.laşmasmı sağlarruş olacaktır. Diger etkenlerin yanı sıra gerçekten bu manevra başan kazanmı? ve bir CHTMSP ortajüığının önlenmesinde büyük katkı sağlamıştır. Demırelin manevrası bir yana, gerek köşkte gerek başka çevrelerde kuşku büyümektedir. Bu arada Yargı'ay Başsavcılıgı Dışişleri Bakanlığına başvurarak Sireti Nebi Konferansmda alınan kararlarla ilgili olarak bilgi ister ve Türkiye'nin bu toplantıya bangi düzeyde katıldıftmı sorar. Durum D;ş;şlerı Bakanhğmca Devlet Bakanlığına iietilir. Yargjtay Başsavcılığının yazısına uzun süre cevap verılmeyince Başsavcılık «Tekit yaası» göndenr. Gene bir süre seçer. Bu sırada CGP'liler Siret Konferansmm TÜTki>e'de düzenîeneceginl ve daha önce alman kararları gazetelerden öjrenırler. CGP lıler başta Feyzioğlu olmak üzere konferansta alınan kararlar* büyük tepki gösterirler. Feyzioğlu tarafından Başbakan Demire'.'e gönderilen mektupta Siret Konferansır.a büyük bir bölüm ayrılır. Demirel belki de böyle bir tepkiyi CGP'll ortağmdan beklemektedir Konîsransin önlennıesi için büyük bir koz verilrrüştir Basbakanın eline. Erbakan durumu ögrer.ir.ce kurmayım toplar ve Bakanlar Kurulu kararı o'madiğı sürece Konferansm toplanmasının olanaksızlığı üzerinde durulur. Sonunda konferansm 12 mayıs'a erttlenmesi uygun görülür. Ancak konferansın Hazreti Peygamberin doğum glinüne rastlaması ozelligi ortadan kalktığından 310 martta yapılması kararlastırılan Siret Konferansmın önemi de kaybolur. Konu artık uluslararası bir seriat toplar.üsı yapılması değil iç politikada manevralar yapma alanına çekilmiştir. HSP'NIN ÖDÜNÜ Konu basına yansıyınca Çağlayangil hill d«rnek organizasyonundan göz etmektedir. MSP'lüer ıse Diyanet Işleri Başkanhğinın konferansı düzenleyeceğini belirtmektedirler. Yargıtay Başsavcıhg:nın yansma ise henüz cevap verılmemışür. Bu sırada Feyzioğlu'nun nıektubunu alan Süleyman Demirel harekete geçer. Dışişlerüîde dosya hazırdır ama bir eksik vardır içinde. Hem de önemli bir eksik. Hasan Aksay'ın ifadesi yoktur dosyada. Bunun alınılması kaçımlmazdır. Koalisyonu kurtarmak, asker ve aydınlara karşı vaziyeti düzeitmek ve de en önemlisi köy kahvelerine dağıtümak için Hasan Aksay'dan bir ifade almmalıdır... ve bu ifade almır. Aksay şunları belirtir lladesinde: «Ben Pakistan'dakl toplantıda kararlar alınırken Arıayasamua aykın olduğu için salondan dışarı çıktım.» Arkasından özel kalem müdürü İle çevlrmenin de aynı dogrultuda ifadeleri yazıh olarak alınır ve riosyaya eklenir. Artık Yargıtay Başsavcılığına yazı janlabilecektir. Feyzioğlu Başbakan aracılığıyla Dışişleri Bakanlığından Siret dosyasını istetir. Dosyada yüzsayfalık yazışma vardır. Hatta Dışişleri Bakanınm kendi el yazasıyla düzelttigi bazı telgraflar da bulunmaktadır dosyada. Feyzioğlu, Hasan Aksay'ın ifadesini görünce sevinir. Bunun üzerine yeniden Demirelie temasa geçer. Hasan Aksay'ın ifadesinin de yer alacağı bir yaa Yargıtay Başsavcılığına gönderilmelidir, Dışişleri Bakanı Çağlayangil gelişmelerden memnundur. Çünkü daha önce ne şskilde bir yazı göndereceği kuşkusu vardır bakanda. Ama devreye CGP girip MSP ödünü verincs Başbakan ile Dışişleri Bakanınm keyiflerine diyecek j^oktur. Demirel'in eteklerinde ise CGPnin bu çıkışı yapmış olmasmdan dolayı ziller çalmaktadır. Demirel'in Siret manevrası mükemmel bır «ekılde uygulanmıştır. Başarı Demirel'indir.. Konferans erken seçim zamanma kalmıştır. Feyzioğlu'nun ginşiminden sonra Çağlayangil önündeki raektup taslaklarından birini imzalar ve Yargıtay Başsavcılığına gönderir. Yazı ÖEetle söyledir: «Geçen yıl Pakistan'da yapılan Sireti Nebi Konferansına Bakan Hasan Aksay hükümeti temsilen gitmemistir. Ancak resmi bir da\et olduğu için Bakanlar Kurulu kararnamesi imzalanmıştır. Konferans sırasında basmda yer alan hususlar fşeriat, hilafet, Arapça gibi konular) oylanırken Devlet Bakanı Hasan Aksay, bunlann Türkiye Anas'asasma aykın olduğunu belirterek salondan çıkmıştır. Dolayısiyle ne Türkiye'yi ne de Hasan Aksay'ı bağlayan bir durum söz konusudur.it Dışişleri Bakanı tarafından hazırlanan bu mektup Feyzioflu'nun da görmesinden sonra bu şekilde Yargıtay Başsavcılığına gıdince CGP Genel Başkanınm içi rahatlamıştır. Daha da öte, Başbakan Süleyman Demirel, Tıırhan Feyzioğlu'na «Hükümette kaldıklan takdirde önierine imzalanmak üzere Siret konferansıyla ilgili herhangi bir Bakanlar Kurulu karamamesı geimeyecektir » garant.sini de vermıştir. Ve Feyzioğlu da Siret konfpransıyla ilgili dosyayı Başbakanm bu garantisi üzerine Dışişleri Bakanlığına geri göndermiştir. VE SONUNDA Tüm bu anlattıklarımız seçimlerden iki ay kadar önce geçen olaylar. İki ay içinde Diyanet İşleri Başkanlığmın bağlı olduğu Hasan Aksay'ın Devlet Bakanlığı. kendi başma ama mutlaka Başbakan Süleyman Demirel'in bılgisi altında Konferansın 10 naziranda yapılmasını karavlaştırarak, yabancı ülkelere çağrılarda buiundu. Seçim kampanyaları dolayısiyle kamu oyunun haberi olmadan başka bir deyişle gizli olarak şeriat toplantısı resmen Diyanet Işien Başkanlığı tarafından orşanıze edildi. Öylesine gizli organıze edildi ki, bir •gün sonra başlayacak konferansm açılış törenine katilacak olan Erbakan düzenlediği basm toplar.tısında dahı Sireti Nebi Konferansıyla ilgili tek PANAMA SORUNU BİRLEŞİK AMERİKA'NIN "KANAYAN YARASI,, OLARAK NİTELENİYOR ABD ile Panama hukü:neri arasında PsnEma kanahnm s*atüsüııe ilişkin bir süredir devam eden görüşmelerden henüz sonuç alınamamıstır. tki ülke arasında, Panama Kanah'nın ve Kanal Bölgesinin statüsü üzerinp süren anlaşmazhk, ö?«;iikle Latin Amerika ülkelerınde kamucyunu ve siyasal çevreleri en çok meş£uJ eden konularda:ı b:ridir. Aniaşmazlıgm raman zaman pat!an".a noktasma gelmesi yüzünden sfrsk Panama'da ve gerekse komsu üliielerde sürekli bir gerginiigın hüiüm sürmc^ine yol açmıştır. ABD ybneticılennı de çok vığraştıran Panama sorunu. k:mi yorumcular tarafından «Amerika'nm kar.ayan yaras:> olarak nitelenmektedir. Panama sorunu nslında ypni değildir. Sorur.un kökeni yüzyılımızın başma kadar uzanma^.adır. Süveyş Kanalınm geçen yüzyıîaa açılmaîi üzerine uluslararası su yolîarmm önemini kavrayan \Vashington yöneticileri, yüzyılımızın ba?larmda Atlas Okyanusu ile Büyük Olr.anusu birlesMren bir kanal açmaya karar verdiler. Bugtinkü Panama Kanalının bulundugu böige. o zaman Kolombiya'nın bir parçasıydı. ABD. bölgeyi Kolombiya'dan ayırmak için buraöaki halkı ayaklanrnaya kışkırttı. 1903 yılında patlak veren ayaklanmr. sonucunda Panama bölgesi halkı ABD'nin desteğiyle ayr.ı yıl bağırr.sızhğını ilân ettı. ABD. 13 kasım 19^^'te Panama'nm bağımsızlıgınj tanıdı, ardından da kanalı açma hazırlıklanna girişti. Yıllarca süren çalışmalar sonunda kanal 15 agusto.; :914'te aeıldı. ABD, açılacftk kanalıâın güvenlijrini sağlamak gerekçesiyle 1P03 yılında Panama hükümetiyle bir antlaşma imzalamıştır. Bu anlasma ile kanal bölgesinde ABD'ye hükümranlık hakkı tanınıyordu. Panama ile ABD arasuîdaki 1903 tar.hli antlaşma gerefince. Amerikan egemenligi altında bulunan Kanal Bölgesinde Amerikan yasalan uygulanmakta yargı yetkisi Amerikan mahkemelerinın eünde bulunmaktadır. Bununla da yetınmeyen ABD, bölgede antlsşmanm tingördüğü miktardan daha fazla askeri güç bulundurmaktadır. Panama, hükümetfnin bölgedeki Amerikan egcmenliğini sona erdirmek için giriştigi diplomatık çalışmalar, 1968 yılında patlak veren çatısmalardan sonra olumlu bir yönde gelişmeye başlodı. Dünya kamuoyunun tepkisin: de dıkkate alan ABD, soruna blr çözüm bulunması amacıyla gorüşme masasma oturmak zorunda kaldı. Ancak bu görüşmeler başlangıçta olumlu yönde gelişmekten uzaktı. ABD. daha çok zaman kazanma taktiğini uygulamaktaydı. Btınu farkeden Panama Devlet Başkanı Omar Torrijos, ABD'nin somürgeci bir politika izlediğini söyleyerek, sorunu Güvenlik Konseyi'ne götürmeye karar verdi. Güvenlik Konseyı, sorunu görüşmek üzere bizzat Panama'nın baskentir.de toplanmaya karar verdi. 1522 mart 1973 tarihleri arasmda yapılan görüşmeler sırasmda Panama hükümeti, Amerika'nm Kanal Bölgesi üzerindeki egemenliğini sürdünnek ıstemesini «Ortaçağ anlayışı» olarak niteledi. 70 yıl önce yapılmış bir antlaşmanın bugün geçerli olamayacağmı savunan Panama hükümeti, Panama'nın egemenligiyle taban tabana ters dusen bu duruma Güvenlik Konseyi'nin bir çözüm bulmasıru istedi. Görüşmeler sonunda, Panama'nm Kanal Bölgesi üzerindeki egemenlik hakkını kabul eden bir karar tasansı bazırlandı. Ancak, 13 üikenın kabul ATLANTİK Ok. Ozel kuvvetler taburu FORTGULICK^ PANAMA C U M . ^ uzunluğu Güney , Kom. Katargâhı Pasıfik Ok. PASIFİK Okettiği ve Ingiltere'nin çekimser oy kullandıgı tasan, ABD'nin vetosu sonucunda etkisizleştirildi. Bununla birlikte bu. Panama için uluslararası düzeyde bır siyasal zafer olarak kabul edildi. Konsey toplantısından hemen sonra 23 mart 1973'te Kolombiya'da toplanan Kostarika, Venerüela, Panama ve Kolombıya Devlet Başkanları. tüm Latin Amerilfa ülkeleri Devlet Başkanlanna çagnda bulunarak, ABD'ye karşı Pa.iama'yı desteklemeleriru istediler. Yazılı çağnmn bir kopyasını da ABD Baskanı Nixon'a yolladılar. Bundan sonra diplomatlk çaltşmalanr» gittıkçe yoğunia^uran Panamalılann ortaya attıklan biı slogan, Latin Amerika ülkelerinin çoğunda halk arasında geni? taraftar buîdu. Bu, «Panama Panamalüarındjr» slogamydı. Gerek Panamalılann yürüttüğil yogun diplomatık çalışmalar ve gerekse dünya karouoyunun gıttikçe artan tepkisi sonueunda ABD yöneticileri, 1974 yılında sorunun yeniden görüşülmesine razı oldular. 7 subat 1974'te ABD Dışişleri Bakanı Henry Kıssinger ile Panama Dısişleri Bakanı Juan Antonyo arasında başlayan görişmeler, zaman zaman kesintive uğramasına rağraen elçiler ya da bakanlar düzeyınde günümüze kadar tuıdü. (Dıs Haberler Servisi) Dünyada 600 milyon çiftin yarıdan çoğunun doğum kontrolu için hiç bir önlem almadıgı bildiriliyor Yerjjzünde yaşayan ve çocuk sahibi olabilecek çağdaki 60(1 milyon çiftin yandan fazlasuun dogum kontrolu için hiçbir önlem almadıgı bildirilmeiîtcdir. L'Express dersısinde verilen bilgilere göre. istenmeyen bir dogumun önüne geçmek için başvumlan çözümlerin başmda kürtajın yer aldıgı ve her yıl yaklaşık olarak 30 ila 55 milyon ÇOCUK aldırma olayının meydana geldiği tahmın edümektedir. Doktorlar bu sayının çok yüksek olduğunu ve aile planlamasına. gereken önemin verilmediğini ileri sürmektedir. Ancak aynı uzmanlar 20. yüzyılm başında durumun çok daha kötü olduğunu bu bakımdan yine de belli bir STEİişmenin bulıınduğunu da belirtmiştir. N'iteklm 21. yüzyılm başında kadtnlann sadece üçte birr.ıı: doğura kontrol önlcmi almakta olduğu, yansımn ise işı raslannya bıraktığı açıklanmıştır. 20. yüzyılu) baî'.ndan bu yana kalabalık nüfusa sahip olan ülkeler çeşitli doğum kontrol progTamlan yapmıştır. Bu ülkeler arasmda Çin, Tayland. Enrionezya. Ptlipınler, Güney Kore ve Kolombiya da bulunmaktadır. Eu ülkeler içinde. doğum kontrol Bnlemleri aian çıftierin faz".ai:ğı açısından Singapur başta gelmektedir. Smgapur, doğum kor.trol önleınierl kullanmada, Amerika Bırleşik Devletlerı, Avustralya, İngiltere ve Japonya gibi sanayı ülkelerini de geride bırakmıştır ve bu ülkeda cioğum kontrol uygulama oran; % 77'dir. t'ç yıl önce Bükreş'te yapılan uluslarafası nüfus konferans'.nda başta Çin olmak üzere üçüncü d'inj'a ülkeleri nüfus kontrolu fikrine şiddeüe karşı çıkmıştır Bununla beraber daJıa sonra hükümetler doğumun kontrol altına alınması gerektiğinin bilincine varmıştır. Bu nedenle de pek ç<5k hükümet doğum kontrolunu programına almış ve hatta Hindistan gıbi bazı ü!keler aşırılığa giderek kîsırlaşrırınayı zorunlu hale geürmiştir. Bu zorlayıcı önlem bayan Gandi'nın iktıdordarı duşır.e nedenlerinden bin olmuştur. Pu arada kisıri.Ttirm yöntemi 1P79 yıündrin sonra büyuk o!';udc u.vRnlanmaya başlanmıştır. Dünjada 75 milyon çıft bu yonteme başvurarak kendilerini kısırlastıırmıştır. Bu yöntemin ar>:asmdan ıkinci sırayi. 55 milyon ç:': tarafından kuilarulan dojrum kontrol napları almaktadır. Hindistan'daki uyeulamadaki basansızlıkran sonuç çıkaran uzraanlara gore halka bir tek korunma yolunun kabul e*tir;lmesi yanlıştır. çünkü dogunrj konrrol al:ma alma yömemlerinin hiçbiri tam ve mükemme; değildir. Bu yüzden her çıft kendisir.e en uygıın gelen: seçrne ozgüriüfürıe sahip olmaiıdır. Doğum kontrolünde en büyük başarının çeşitli yöntemlerin eynı anda sunuiniası halınde kazanıldığı beiirtılmektedır. Bundan baska doğum kontrol imkânlannı sadecp hastanelerde uygulamak da veterli olmamaktadır. Sağhk ekıplerinin doğum kor.trol araç ve gereçlerıni halkın ayağına eötüriip orada uygulaması da gerekmektedir. Istenmeyen doŞuınların öniin» geçmek aç:sından dogtım kontrol araçlarır.ın köy dcrneği. süper mar'rcef, fabrika ve kolrjlere kadar göturülmesı çok olumlu sonuçiar vermek'edir. (Dı? Haberler S«rr1sl)