28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖR1 CüriHlNİYTT 15 Mayıı 1975 0 ZAMANIN, Ö^ÜîLfNMİ^VE KUÜ.NAZ TİNıM UN j MtTîllKKALMAPı... MM ısrıRAK'f ? ,.iri İİPfDuZ gu cİNAVffiftt 7 HÜKÜMfr 0LUMMA2, ABDULCANBAZ TARTIŞMA Samim KOCAGÖZ 34 «Sen, Istedlgln denll alay et. Ne ı«nıyor«un sen? Bi», ncl t*. raflı bosguneularla ugraşmaktayız. Karsmızdakiler bos mu duruyor samyorsun? Fahri'ye, diyellm bütiin gençlere çatanlan unutuyor musun? Arkadaslığım« bir yana, eenln glbi memleketin ünlU bir avukatının basına bir lş gelirse, blzim Emniyet olarak hallmiz nice olur? Gazeteler canımıza okur; kamuoyuna rezil oluruz... Sana boşuna mı dil döküyorum şu aaibelilerln •vukatlığmı alma diye?» «Peki inandıtn Zafer.. Demek blzlm tn Ankara'dakl partt jnerkezimizın üst katına da bu yüzden yerleştiniz...» «Bu bir tesadüf desem, lnanmazsın. Emniyetlmir.in bir şubesine yer arayıyorduk... Bizim şansımız, sizin sansınız... öyle diyelim.» «Olur, öyle diyelim ama geçen ay, bizim yönetim kunılu gece yarısından sonra toplantısına devam cderken, camımızı, çerçeveınlzi molotof bombası ile indlrdiklerinde, ust kattaki lizden, bir ses çıkmadı?» • İyi söyledın: Ankara'dakl arkadaşlardan bu olayı öğrendik. O gece üstünuzdekl katta bir tek nöbetçi arkadas varmış; yettşememiş herlflere... Sonra siz de şikâyetçi olmamıssınız.. Ama bizlmkiler lşin arkasım bırakmamışlar. Size bomba atanların yine sizin solculardan bir topluluk oldugu meydana çıkmıs; kiroler oldugunu saptayamamışlar.» «Allah Allah'.» «Allah Allah ya.. Ha bak, bu Ankara sttzü açıldl dft ııklıma geldi: Geçen yıl, bizim bir memurumuzla parti önünde konuşmaru, yine sizi dinleyen bir memurumuzdan daha o sıra öğrendik. Edepsiz herif, yıllar önce, senı dflrt bln kllsur Ura dolandırmış polıs olmadan. Hiç kuşkun olmasın, adamın hakkında gereken işlem yapıldı. Poliste biz, adımızı kfituye çıkartmayız. Hele sırası gelir, bizi teşhir bile edebilirsin; hakkın da.. Ama herifin bu yediğl haltı bilmlyorduk işe alırken. Eltndeki belgeyi bana ver, alacağın tamamı sana ödenecek!» Içimden, «inanayım mı?» diye geçirdim. Sonra, «Canım ben o parayı çoktan unuttum... Hem ansıyabildiglm denli Sait Efpndl, yol Ustünde ayağıma dolaşıp parti marti diye bana öğüt vermeye kalkışmasaydı; ne onu tanırdım, ne de para lafı ederdim.» «Çirkin olan da bvı, avanmış.. • • Sana avukatça birşey de söyleyeylm Zafer, bu alacait ver»eek de zaman aşımına ugradı, tlstünde durmayalım;..»" «Durmayahm.. Durmayalını ya ne de oİsâl biİm&m' Raçirifei dereceden bir memurun kalkıp senin yolunu küstahça kesmesi yakışıksız; hepimiz çok Uzilldük. Bunıı belirtmek lsterim. Haydi ben, bu geoe sana gelmişlm, resmiyetin dışında, dostça, arkadaşça, Emniyetçiliğlml bir yana bırakarak konusuyorum. Şimdl sana, kalksam, Partiniz batıyor, partide birbirinize girdiniz deeem; elbette sen, bana birşeyler söylersin, konuşunız... Ne ki bu sözil, ben bile kalkıp sana, yol ortasında, yolunu kesip söyleyemem... Ne polislifte, emniyetçiliğe sıgar, ne dostluga. arkadaşlığa!» «Ekslk olma, teşekkür ederlm ( ! ) Sorayım sana, merak ettim: Sen de bizim partinin battıfeı kanısında mısm?» Benim de polislik yapma aklıma geldi de bu soruyu Zafer'e sordum. Bakalım Emniyetçiler, giderek üst makamlar, hakkımızda ne düşünüyorlardı? Zai'er'in yüzüne seytanca bir gülümserne geldi. Bu soruma çok sevinmis görUnüyordu. Ona söylemek lstediklerini söyleyebilsin diye çanak tutmuştum: «Beni aptal yerine koyma kardeşlm Ekrem..» diye glristl, «Sen, benden iyl bu sorunun karşılıgını biliyorsun. Partiniz içinde öylestne birbirinize düştuntiz ki, birbirinizl yiyorsunuz. BütUn kavgalarımzın, tartışnıalarmızın «zü. temelinde yatan sorun şu: Slze karşı olanlar, ta baştan beri, bal gibi komünistler! Size karşın partiyi ele geçirip, komünıst ilkelerle yürütmek istiyorlar. ftiraf ederim, sizin grııp çok daha akıllı, Rerçekçi davranıyor. Partinin sosyalist görünen tüzük va programına sarıhyor. Bir de Anayasaya sıkı sıkı t.\ıtnnmak iatiyor. Anlaşmazlığınızdaki görtinen sııdnn nedenlerin altında bu dedlklerim yatıyor. Nedir o tartışmalar, çekismeler? Yok Türkiye'de burjuva var mıymış! Efendim, öncc demokratik devrimler mi? Yoksa antiemperyalist savaş mı? Sosyalizm. güler yüzlü mu olmalıymış; yoksa asık Kuratlı mı olmalıymış? Diyelim bu tartışmaları yapanlar, içtenlikle de yapmış olsalar, partinizi çıkmaza götürmtlyorlar mı? Sizler rie komünist olmaya komünistsiniz, ne ki akıllıca bir tutumunuz var: yasal yollardan yUrUınoye çalıçıyortsunuz. Temkini. gerçekçiligi elden bırakmak istemiyorsunuz...» «Amma da yaptın Zafer, bu denlisl tevatür cayri... Npredeyse bizim pnrtiyi siz batırmadan, btz kapatacagız diyeceksin. Neler dtişünllyorsun? Bizi suçlamak için neler kunıııışsunuz?» «Vallahi partinizi kapamak hize dlişmez. Riz, «adece sizin gibi, partinin bir Uyesi pibi. parti içinde olup bitenleri, diyelim bir Uyeniz gibi izliyoruz. Yeteri denli deül, tanık ortaya çıkınca, diyelim hiitiln ıyi niyetinize knrşm, parti kapatılır. Ya da kendikendıne çtiker. Zaten Ridiş de o gidiş.. tnan bana Ekrom, biz Emniyetçilcrin içinde gerçekten, içtenlikle sizin tutumununuzu bcgonen, beğenen ne demrk, sizi onaylayan arkadaşlar çok. Ne var kl size yardımcı olamıyoruz. Bu dediklerime inanmıyorsun: kimbtlir lçınden belki de hak veriyorsun da bu Rerçekleri yiizüne karşı söyledığime kızıyorsun. Nasıl düşünilrsen düşiin. I3ak sana somııt. ornekler vereyim: Partinizden. size karşı olsn btrl, çıkardıgı derKide, size ana avrat dü?. gıdıyor mu, gitmıynr mu? Sizden, kimlerı. gençleri, nasıl kopardığını, benden ıyi bilirsin? Bir eski komünist, hem de birkaç kere mahkumlyetl nlan bır komünist, dfıha da başkaları, aleyhinize çalısıyoı? Etrafına nasıl adam topluyor?» .Canım bu kışilerden bize ne?» «Dur, acele etmo Ekremclftim, dahası var: Partinizin y«netim kurulundan, hem de mllletvekill bir profesör. Avrupa'da tetkik gezısine çıktı mı, çıkmadı mı?» «Çıkar çıkar.. Anoyasada gezi özgtlrlUgU var!» «Çıknıaya çıkar ya.. Bu zat. mllletvekill oldugundan pasaport vermompzlik cdsmpr.dik. Hani sizn kar?ı oldugu için, size yardım için. bu zata pa.sapoıt vermememiz Rerekirdi. Çaresiz durmadsn yıırt dışma çıktı durdu. Cıkujı da sizin aleyhinize Oldıı.» <<Ne S b I ? > > FAŞIZM ÜZERINE GİRİŞ Sosyal Değijmfl v« Tarlh», Viyınalı iktisal farihçisl Kırl Pelsnyi'nin 1944 yılında yayımlanan The Oreat Transformation * («Büyuk Dönüşüm») adh ün lü incelemssinin bir bölümüdür. 1957 yılından b«ri sadece Amerika'da 12 kez basılan bu ünlü kitap, «Endüstri Çsğı> adı verilen son ikiyiuyılın ekonoml tarlhidir. Ulusal ve uluslararası pazar ekonomisinin doğup gelijmesıni, gerileyip çöküjünü ve bu dalgalanmaların sosyal sonuçlarını yetkiyle yorumlayan Polanyi, • Sosyal Değis.m«n!n Çarkltrındaki Tarih» başlığını taşıyan 20. Bölüm de (s. 237248), serbest pazar ekonomisinin ifâsına paralel olsrak faşizmln dogujunu, gelıjmesını ve bir gücü olarak sahneye çıkıjınm öyküsü nii dile getirmektedir. Sosyal bilimci Maclver'e gSre, Batı'nın endüsfrllejme farihini yeniden yaan Polanyi, tarihln tozlu sayfaların silkeleyerek, bize, geçmisjn kötülüklerini ve yınılgılarını göstermektedir. Soruyor Meclver, «Gsçmisin yanlı; larını gfirmeıeydlk daha İyl bir toplum Olkuıunö nasıl gerçeklejtlreblllrdik!» POLANYİ KIMDİR! Viyana'da 1886da doğan Karl Polanyi, Blrincl Diinya Savajı'na kalılmıs; sava; ertesinde, Malk (Jniversitesinde okutman ve Viyana'nın ileri gelen ekonoml gazeteslnin yaıarı olmusiur. Fasist baskısından kaçmak zorunda kalan Polanyi, 1934'te ingiltere'ye sığınmi}. Oxford, londra ve Columbia Üniversitelerinde öğretim üyeliği yapmıjtır. Onemli yayınları arasında. Hırlıtlyınlık Aleml v» Sosyıl Oıvrlmler, Eski İmparatorluklarda Ticarel ve Pııar, Fajlımin Aslı Esası (ötü), Büyiik Döniijüm, Oehomey ve Kole Tlcareti gibi kilaplara yer verilmektedir. POIANYİ VE TÜRKİYE •Fa^ist fırmanma*dan yakınıp durduğumuı 197576'lar Türkiyeslnde, yanıtlanması gereken temel soru judur «Fasizm neyin üzerinde. nereyr tırmamyor?» Polanyi'nin bu soruya verdiği yanıt, ekonomi larıhinde bir dö Karl POLANYI (Çeviren: Doç. Dr, Boıkurt GUVESg nüm nokfası olmujlur: «Fajlrm yıkılan bir p u ı r •konomislnln kılınfıUn üzerinde ıktıdara lırmanır.» Çoğu zaman ve yerde. halk destejinden yoksun gibi görünen la;istler iktidara nasıl geliyorlarf Küçük sayıları küçük görmemeyi ogutluyor Polanyi. Çağdas. Türkiye'de olup bitenleri, köku dısarda «zararlı akımlar» olarak yorumlamak gelenek haline gelmljtir. Ulasıp gerlde bırakmaya çalıjtığımır uygarlığm çoğu öğeleri gibi, siyasal eylem ve akımların da kökü ;üphaslz dıjardadır. Fakat toplumumutdaki olumsuz bazı gelişmelerin nedenleri. salt fıkir akırnları dcğil. pazar eknnomisindeki. ekonomik ko(ullardakl yapısal değışmelerdir. Polanyi'nin bundan 40 yıl öncesine ait bazı gözlemleri, toplumumuzun güncel bazı sorunları içinde geçerli görünüyor. Bu makaleyi onıın için çevlrdim. C) POLANYİ K The &r»at Transfermatlen: The Politlcıl and Eeonomlc Origins of our Time. (Boıton: Beacon Press 1957). Hiçbir kültür, gelenek ve dinin iaşizme bağışıklığı yoktur • Nesnel bir bunalım» tepki ola rak ortsya çıkan tek bir giyasal akım varsa o da faslzmdir. Bilinen btltün örnekolaylardan ve yapılmı» denemelerden görtllmüs tilr kl faşizm hızla olusan, fakat aynı hızla yozlasan bir eylemdır. Çoğu tllkelerde ortaya çıkan darboftazlardan ve yapısal kördü.ıgünılerden kurtulmak içln, fa«izm kendınn hzgllr bir kaçıs yolu önerlr. Fakat bu yol nerede lzlenmlsse, toplumsal hMtahgın olumle sonuçlandıgı görUlmustür. Liberal kapltalizmin zaman za man içine dtlstUğU çıkmazlardan kurtulmak için fasizm, tüm demokratik kurumların yıkılması pahasına da olsa, pazar ekonoml sinin yeniden örgütlenmesini ister. Böylece, çökmekte olan ekonomik düzen canlandırılırken, öte yandan, bireyler ve kljiler toplıılugunun yıgınlnştırılmasını hedef alân bir «milliyetçi» egltim programı uygulanır. Insanoğlu'nun birlik ye kardes liğini kabul etmeyen bir siyual ideoloiiyn dayanan bu eftltlm lU reri içinde «bilimsel» iskence ve ya ikrıa yöntemlerine de ba*vuru larak bireylerin kitle hallnde fa şist harekete katılmalan aaglanır. Nerelerde görülür Genellikle llert derecede endtistrileşmış ülkelerde ortaya çıkan, fakat az gelismiş toplumlar da da görülebilen bu akımm, tar rlhsel koşullarla, yerel nedenlerle, nlusal bir ülke veya ldeolojiy le ncıklnnnıası, sıkça raatlanan büyük bir yanılgıdır. Faşizmin, Birinci Dunya Savaşıyle ilglsi neyse; Versaille anlaşması, Alman militarizmi veyft ltalynn ulusnl karakterl ile olan llişkileri de ancak o kadardır. Faşizm her toplumda göruleblliı, Bulgaristan gibi savaştan ye nik, Yugoslavya gibi galip çıkmış ülkelerde: Finlandiya ve Nor veç gibi Kuzeyli, Italya ve tspan ya gibi Güneyll veya Akdenizli toplumlardn; Aryan ırkından sa yılnn lngillere, îrlanda ya da Belçika'da Aryan olmayan Japon yn. Maeai'istan ve Filistin gibi iil kelerdr Portekiz gibi katoliklerin. Hollanda gibi protestanların çoftunlukta olduRu devletlerde; Prıısya gibi asker», Avusturya gibi • sivil toplumlarda; Fransa Kibi eski, Kuzey ve GUney Am«rika gibi yeni ülkelerde fasizm gorülmüştür. öyle ki, hareketin orlaya çıkması için gerekll koşul lnr ye'erince olustujunda, hiç bır kültüriin. dinin ve ulusal gelenegin fssizme karsı bağısıklı ol mndıgı Rnlaşılmıştır. • Faşizme karşı duran güçler bir avuç silâhlı türedinin eylemlerinl önleyemeyecek kadar zayıf düşmüş ve manevi bir çöküntü içindeyse, böylesine bir ihtilâl ortamı «faşist ortam»a paralejdij,. rını llerl «drerler. îşte k»ba çl» gileriyle tasist hareketin basan taktigi! Endüstrileşmiş Detroit kentlnl Katoliklerden arındırmaya kalkan demagogtan, geri kalmıs Loulsiana'da sahneye çıkan Kingfish'e (Bababalık). Japon ordusu nun Cuntacılarından, Ukrayna'da türeyen Sovyet düşmanı sabotftj cılara kadar, lasizmin bafarısı hemen dalma bu taktlğe bağlı 'kalmıştır. 1930'lardan buyana Faşizm, 1930'lardan bu yana endüstrilesmls her toplumda her zaman varolan fakat zaman zaman ortaya çıkan duygusal bir egıllm veya tepkl hareketldlr. Ancak belki de faşizmin bir «hareketnten çok bir hamle (veya oyun) oluşu Üzerinde durulabilir. Çogu zaman halkoyu, siyasal bir demecin, bir tiyatro esrrinin, dinî veya ahlâki bir sohbetin. askeri geçit törenlerinin, bir sanat şölenintn, bir şilrin ya da parti programımn faşist olup olmadıgına kolayca karar veremez. Faşizmin herkesce kabul edilmij belli ölçütleri yoktur. Fakat örgütlenmlş bütün dcnemelerde ortak ban nitelikler görüliır. Fasi» min hiç beklenmeyen, söztl edilmeyen bir sııada birdenbire ortaya çıkar, aynı süratle silinir gider; bir «üre sonra va aynı zorbaca yöntemleriyle sahneye konulabllir. Bu özellikler, sosyal (nesnel) koşullara göre gilçlenip zayıflayan bir sosyal etkenln varlığını düşUndürmektedir. •Fajiım ortamı» Kı»aoa «Faşizm ortamı» adını verdlglmlz olgu, faşizm iktidarına yol açan koşullardır. Bu kr> şullar altında, Anayasal özKürlük lerin k'oruyucuları olan işçl va endustri örgütleri kendlliğinden silinip giderler ve o zamana kadar demokrasinin kaleleri olarak sayılan partiler ve sendikalar da küçük faşist rtıgütlerce ortadan kaldırılır. Faşizme karşı duran güçler bir avuç silâhlı t.llrodinin eylemlerini önleyemeyecek kadar «ayıf düşmliş ve manevi hir çftkünttl içindeyse, böylesıne bir «thtiltl ortamı» «faşist. ortam»a paraleldir. Şu farkla ki. bu (faşist.) ortamda, demokrasinin ve anayasal özglirlüklerin SBvunma» sız bırakılmış ve çigneıımis olması gerekir. YARIN: BİR TARiH DERSl Faşizm ortamında demokrasinin kaleleri küçük faşîst örgütlerce birer birer yok edilir Sivasıl tabın Aynca, faalzmin nyu«l tabanıyle siyasal etkinligi arasında dogru orantılı bır ılıski bulunmadıftı da saptanmıştır. «Akım» ya da «hareket» sözlüklerinın, fasizm için kullanılması oldukça yanıltıcıdır. çünkü bu sözcükler: seniş kitlelerin belll bir idoolo.jıyi tutup desteklediği anlamına gelir. Oysa, büyiik sayıların desteğinden yoksun olma.sı belki de faşizmin tek özgün niteliğidir. Faşizmin gerçek gUcü mill. tanlarının sayısıyle dej}ıl de faşizme yakınlık duyan ve faşist. liderlere güvenen yüksek rtltbeli »empatizanların toplum UzerindeW etkinllflyle Olcüiür. Bu «yiesine güçlü bir iç • destektir kl, ftalstlerin »akıncalı dtrbe jririîimlerıne gerek bırakmar. Fa*ist ler iktidarı ele geçirmez, hazır bulur ve alırlar. Belirfiler Faşizmin yaklaşmakta oldufu bazı belirtileriyle önceden anlasılabillr. Ancak, fajist bılinen bir örgtitün varlıgı her zaman şart değildir. En azından faşist bir örgtltlenme kadar anlamlı olan simgelerden bazıları şunlardır: Akıldışı (mistlk) bir felsefe, kUltür ve sanat elestlrilerinde ırkçılık (ırk ayırımı); ve kapitalizm dtişmanlıgi, para politikasi ve enflasyon konustında tümden MARE.ŞAI. IIİNDENRIJRG Çevresindeld derebeyler runLası Hltler'ln Uttldaruu hazırladı. çellsik görusler, siyasal partilere dayalı parlamenter bir rejlmin eleştlrlsl, rejimin ya da d w * mokratik dtlzenin saygınlıgını yitirmesi ve kuçuk gbrülmeye bas lanması, vb. gıbi. ' (UEVAM1 VAR) çevreslndekl derebeyler cuntaeıydı. Mussolini'yi ve [tspanyol Generall] Primo de Rivem'yı Iktıdar sandalyasına oturtanlar da kenriı Ulkelerinin Devlet Ba»kanlarından başkası degildi. Avusturya'da Othmar Spann'ın sö^üm ona «evrenci felsefesi», Hitler'in oldukça genlş hir Almanya'da Stephane George'un halk desteğl vardı, Mussolini'ninşiirleri ve Ludwig Klages'in «ev ki daha kilçüktU, General de Biverenci romantizmuı, İngiltere'rie ra'nın ise halk destegl yoktu. D. H. Lawrence'in «cinsel yaşam Faşizm. bn (llkelenn hemen hiç cılıgı», Fransa'da Georges Sorel' birinde, anayasal düzene karşı in kurdugu «siyasal mithos inan bir ihtilal glrlşiminde bulunmscı». çeşitli ömekler arasında yer dı. Faşlstlerin değişmez taktigi, alabillr. yetkili işbirllkçilerin bilglsi ve koruyucu kanatlan altındH riüHlller'l iktidara getlren zenlenmiş sahte bir «baskaldırma» hareketınin sahnelenmeslne Hitler'i İktidara getiren, hal dayanır. Otivenlik görevlileri bu kın jücU degil, Hindenburgun hareket tinünde güçsüz kaldıkla OKTAY CUMHUR A KK E NT JİNEKOUM. opt Itr ŞİSİ1 HülaKkArKazt »71 :m Teleton: I I 7» (ffl GARTH . TAM corA uzeeı'N. oeypı ve SEIISEM •»» of • OU ŞAltru.'^ TiFFANY BU KONU0A VAPACACÎI/MIZ, BUHAPA O U N LADIN SOMUCUNU LI>OUOU 9UM SÛMRA ve AAOOEL VI NE CAUMDl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle