27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 31 Ocak 1976 §ıırı kimler eleştiriyor • • • Edebiyat dersleri üstüne bir soruşturma Edebiyat derslerinin işlevi, öğrencilerin yaşantılarını zenginleştirmedir. Bizde ise tam tersi bir yol seçilmekte, öğrenciler doğadan ve insandan kopuk metinlerle geçmişin gömütlüklerinde dolaştırılmaktadır Son aylarda. Mılli Eğıtım Bakanlığınca ertaöğretım kuve genelgeyie en önemlısı çağa kapaiı bu programa gore yürutu'ur okullardakı edebiyat dersleri. Ijte sorunun bu yanını desmek amacıyla. uğrajları öğretmenlık olan yazarlarımıza ajağıdakı soruyu yönelttık. Okullarımızdakı edebiyat derslerının gerek öğretım sisteml, gerekse seçılen ornekler açısından. öğrencilerin duygu ve dü$unce eğılımını sağlayarak bır beğenı duzeyı olujfurduğu. onlara okuma sevgısı. çağdaş bır duyarlık ve davranış ölçusu ajıladığı, eleşlırel bır kafa kazandırdığı ılerı surulebılır mı? rumları mudurtüklerine gonderılen bır genelge başlatılan uygulama, kıtap ve kendı kurulu duzenlerını surdurmek düjmanı bır ıktıdarın çağ dışılığını ısteyenlerın ya;aseferi bajlattıklarını belgeledı. taşıyan bır çelışen duları btle hıçe sayarak bır haçlı M. Alâeddin ASNA GÜZEL, ÇÎRKIN GİBÎ DEGER TARGILARI KtŞISEL BEGENÎLERDEN DOÛAR, TARTISILMASI GUÇTÜR FtLAN ŞIİR BU ELEŞTIRİCİYE GÖRE GtZELDIR DE BANA GÖRE DEGlLDÎR. OLABÎLİR. AMA BtR YAPITIN ÖNEMLİ YA DA ÖNEMSİZ OLDUÛUMJ SÖYLEDİGİNÎZ ZAMAN BU ARTIK KİŞfSEL BEGENtDEN ÖTEDE BÎR TARGI OLUR. NEDEN ÖNEMLÎ YA DA ONEMSlZ OLDUGUNU KANITLAMAK GEREKİR. Her şeyı bıldığını, her konuda goruş bıldırmege yeterlı oldugunu sanmak bızım ınsanlarırmzd ozgu bır olay galıba öyle olınasaydı uzmanlık bızde de başKa ulkelerde oldugu glbı gelışırdı. Oysa o ulkelerın, konulannı çok iyi bılen uzmanlarla dolu olduğu ıçın kalkındıklarını bıraz da kıskançlıkla göeler, TUrklye'de uzman azlığından yakınır dururu2' Hiç de o ülkelerdekı uzman ların kendı alanlan dışındaki kt> nularda btlgıçllk etme mertliftı (') gosteremediklenni farketmeyız Blzde ise herkes her konuda o kadar çok bılgi sahıbidir ki, kendı dalında yenı ieyler ög renıp uznunlaşmaga zaman bula maz artık kişısel beğenıden otede bır >argı olur. Neden onemlı ya da onemsız olduğunu kanıtlamak gerekir Sozun kısası, usanmadan yınelemek gerekir: Ozanlar şure, yani kendı bebeklerıne sahıp çıkmadıkça Turk şıırı böyle ayaklar altına alınmaktan, ıtılip kakılmaktan kurtulamıyacaktır. Aslında. çok önce ba$latılmı$tı bu haçlı seferi Üstelık bır de, 21.9 1957 tarıhmı ve Tevfık llerı ımzasını «Mufredat Programı» sorunu var. Bırıbırlerıyle 5uncelerın ilkeleştırıldığı, kaypak, değıjık yorumlara açık, ama Sanat Edebiyat EMÎN ÖZDEMİR Edebiyat öfretimımiz, sözcügün tam anlamıyla çağdısıdır Bu çağdısılık hem ızlenılen ofretim ybntemınden hem de seçılen metınlerden gelmektedir Bugünku uygulamada edebiyat dersı, bır bılgı dersi olarak görülmekte, ogretım yöntemı de bılgılendırme ılkesıne dayandırılmaktadır Derslerde genellıkle dönemler, terımler. tUrler, söz ve anlam sanatları, jazarların vasam oykuleri üzerıne kuru, yasamsal değen oîmayan birtakım bılgıler ezberleticı bır tutumla verilmektedır ögrencılere Bu tutum ıçınde ogrencı falan va da Iılan yazarın doğum olüm gunlerını, «tenasup», «teşbıhi belıg», «hüsni talil» türünden terimlerı yarım yamalak bellemekte. ama duşunme, yargılama, değerlendirme, eleştırme gıbı hıç bir düsunsel etkınlık gösterememektedır. Boyle olunca edebiyat derslerı oğ BİR ROMANIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ reketlerinl belırleyen tümceler zayıftır Bu sonuca, aşağıda kımı orneklerını verdığımız tumcelenn bollugu yol açmıstır. •Gunsel ne dıjeceğını bılemıyormuş gıbi baktı bir sure», «Acunayla surdurme geregını duymuş gibi ekledi>, «Sorudaki anlamsızlıga takılmış gibı baktı Kenan », «Sonra Kenan'ın oyununu bozmaktan kaçıyormus gıbi.», «Gunsel yine baktı ötekılere, yardın» bekler gibi. (st. 40) «Savunmasını sürdürmek ister gıbi ekledı Kenan., «Sermet adını agzından kaçırdıgına pısman olmuş gıbı kaldı bir an; şarap bardagı ile oynar gıbı yapmaya basladı. (sf. 45) Romanın gelişimi boyunca sık karşılaştığımız bu tür tümcelerde yazar kişısini konuşmaya hazırlarken, «sarap bardagı ıle oynar gibi yapmaya başladı • bıçımınde zor durumlara bile dUşUrmektedır. Öte yandan yıne kadın erkek illskilerınin sunulduğu kesimlerde karşılaştığımız tümceler, düzyazının geçirdıgı asamalann çok gerisınde bır beğenı duzeyınde kalmış görünür. Okuyalım •Bır daha öyle kaldılar Sonra Kenan bpmek istegiyle yanmaya başladı Once yavasça, sonra bırden kendine çekti kızı. / Heyecandan soluk soluğaydılar Guns«l, tltrek, boguk bir sesle yavasça yapmayın dedı, ne olursunuz yapmayın. Bırakon benı. (sf. 126) •Opmüyor, sokulmak, sığınmak ısteğıyle, ta içıne sokraak ister gıbı gogsune bastırıyor, yuzunu Gunsel'ın kumral saçlarına surüyor, süruyordu. Ateşli bır hastalıkta sayıklıyormuş gibıydı > (212) • Kenan sımsıcak elmı aldı bırden Gunsel'ın Optü, öptu Çekmek ıstıvordu Gunsel. Yapma, dıyordu fısıltı ıle, sana da geçecek. (176) Bu tür tümcelerdekı «bitkin fısıltılar., «ateş gıbi yanan kuru dudaklar. <177j «ateş gıbı opucükler». Şükran KURDAKUL rencılerin eleştirel dusunme gucünü, okuma sevgisini, begsnl ve du yarlıgını gelıştırme şoyle dursun köreltır de bunlan Edebıyatı. bılgı dersi sayan bu sakat anlayışı orneklerin seçi mınde, ders kıtaplannın duzenınde de görebilıriz orneklerin seçı mı, belırli bir dünya gorüşune va da duşünce akımma yaslandınl mış degıldir Zamansırasal (kronolojık) bır bakısla dıl duşüna ve duygu öruntusu yönunden bır değeri olup olmadığı düsUnulme den gelışiguzel seçılmış parçalardır bunlar Çoğu da Divan ve Tan zımat donemmden Bu donemlerde edebiyatımızın tam gelışmemış liği, seçilen ömeklenr» de toplumsal yapıdakı degişmelerle ba»lant kuru'arak venlmevışı duşunuluıse edebiyat ö*retimimizdeki olı nokta anlaşılabılır kolavca Çünku öğrenci dil düşünce, beğeni vf duyarlık yonünden çagdaşlığını yıtırmlş bu parçalarla kendi bıreyse ve toplumsal yaşantısı arasında bır bağ kuramaz. Oysa edebiyat der smın işlevi, genış anlamda oğrencJerın yaşantılarını zengınleştirme duşunce ve duygu evrenlennı genışletmedir Başka bir deyışle yaşanılanla ya2ilan arasındaki kan bağını gosterme, insanın lnsanla msanın doğayla ılışkılennı sezdırmedır ögrencılere. Bızde ise bunur tam tersıne bır yol seçılmıştır Doğadan, insandan kopuk metınler le geçmişin gomütluklerınde öğrenciler doiastırümakta, bu gomutluklerın havasıyle uyusturulmaktadır. «Zaten havalardayız Şiir de iyice ayagımm yerden kesıjor Gulunç edıyor çogu kez bızı Romantık zavalBoyle bır ulkede, adı şnr çev lılar olujoruz Konuşma bıçımımızı bıle etkilıyor. relerınde hıç duyulmamış, varu Nazım da mı' Nazun da. Belkı de en çok o» surle hiç yanyana gelmemu bır Bu konuşma, Vedat Türkall'nın Bir Gün Tek Bayazarın bır bUyük gazetede 1975' ın siır olaylannı elestırip basa sına adh romamnda baş kisilerden Kenan'la Gunsel rılı basansız ozanlar, başanh arasında. bır sevışme akşamında Teşvikıye'dekl «garb*sarısız şur kltapları aynmı ya soniyer.de geçiyor (sf 214215). Sorana da, yanıtlayapabümesıru yadırgamamak gere na da kisiliklerl açısından bir şey kazandırmayan bır kırdi belki de, bilmiyorum An» konuşma bu Aslında daha önce şur okuma alışkanlıgını bildiğimiz Gunsel'ın duygusallığa pabuç bırakmaşur, yetmişler Türkiye'sınde zaten o kadar çok sille yemiştir ki, yan yanını göstermek için mi hazırlamış bu sahneyi bır hikâye yazannın kendı da yazar, belli degü. O sıralarda kıskançhk bunalımları lında yorum yapmakla yetınme geçiren genç kız, bu sayfalarda romancının anlatışı ile yıp şııre de kalem uzatmasıııa ve konuyor. Psikolojisıne egemen olan sevişme. «Yavasça üç dört dostunun yapıtları dı koUarını uzatıp boynuna sarıldı Kenan'ın Daha ilk $ında kalanları bir çırpıda çızıp öpücukte, yeni çügınlıga dönüştüler . (sf. 216). amasına insanın gbnlU razı ol<Şematizm>in açık bır ömeğı dıyorum ben buna. muyor. Nedenı yazarın klşilerine, bellı amaçlar adına «müdahale» isteğinl yenememesine bağlanabılir. Yazar bu öme|ln, Yansıma dergisinın ka amaçların çok belirgın düzeye ulaşmasını lstemedıgı panısuıdan söz ederken, «edebı jerde sahneden çekılerek bu işlevi genellıkle düsünvatımıza yenı bır soluk retirme me yoluyle klşilerıne bırakmaktadır. Ama özelhkle mı»tı» diyor eleştirici. TUrklye gıbı edebıyatı bır yana ıtmıs, ro Kenan ya da Gunsel ıçın geçerlidır bu durum. Ötekl man dışında edebiyat okuyucusu kisilerden Nermın, Baba, Rasim, Hasan, Handan romancının anlatışı ve •dialog.lar çerçevesinde verılırler. bulunmayan bır Ulkede. bır ede Bay TUrkalı'nin anlatımı. erkekle kadınların ılışkıbıyat dergisinın 45 sayı çıkabılleri soz konusu olmadıgı kesimlerde dogaldır. Ozellıkle rniş olm»sı bile onemlı bır olay dır ırkadasım. Kaldı kı Yansıma yer betımlemelerinde çiömler başarılı gorunür Nedır ıİB Tekin Sönmez, TUrk edebiya kı, duygusal ilişkılenn agır bastıgı kesimlerde (kı bu ına pek çok yenı ad, yenı ürün Kenan Gunsel, Kenan Nermın dolayısıyle buyuk orankazandırmıştır. Vurucu ozel savı lara varıyor) anlatım yapaylaşmış, başvurulan sozcuklan ıle nice unutulmus konuyu ler, bu söxcüklerle yapılan benzetmelerle duzeyını buîun ısığına çıkarjıuştır Gerçekçi yuk ölçüde yitırmıştir bır dayanısmanın yarattığı sayKele dialoglann kurulusundan dnceki, kışılerm hagınlık ue Yansıma, TUrk edebıyatında yenı degılse de guçhibır so luk olmuştur. T Yenı Dergi'nln kapanması ıcın 3e her edebiyatçı aynı uzüntüyü âuymujtur. Sönmez'den daha uzun süre dırenen Memet Fuat' m, Yeni Dergı ıle edebıyatımıza büyük katkısı oldugu su götür meı bir gerçektır. Ama bır zamanlar Memet Fuat'ın yaıunda ;alıjügı bilinen bir yazarın Yansıma'yı karalarken Yeni Dergıyı böylesine övmesı ters $eyler geonnez mı okuyucunun aklına? Derken yıl ıçınde yayınlanmış şıır kıtaplanna sıra gelıvor eleş tırmecımızın yazısında Dortbeş kıtaptan soz edılıyor \a Oztıe •nlr Asaf'ın «Çıçeklerı Yeme•ın»ı nerede? Arıf Damar'ın «Ayak Seslerı», Dınamo'nun «Surîün Siırlen»' Sanırsımz kı boyle kıtaplar çıkmamıstır 197ö'te, bu ozanlar vaşamamalrtadır Tur kıye de' Neden9 Elestırmec mıızın dostu olmadıkları ıçm mı ? Ya kıtap çıkarmadıkları halde dergı ve gazetelerdekı ürünlerıye var olduklannı kanıüayanlsr'1 Sfazann degınmedığı kışılerın şürı şur değıl mı? Koca bır yü bır tek tutarlı şıır yayınlayan Dağarca'dan «Bılgısayar.a Konuşmalar» Varlık büyük ovgulerle soz eden yazar, oıüarı neden gormezlıkten geiıjor? örneğın Ceyhun Atuf Kansunun «Yolava Pazan» (Varlık», Gulten Akın'm «Yolu»u (Cumhurıyet), Alı Yuce'nın «Heykeller»ı 'Yansıma) Refik Durbaş'ın «Elmas Ayna«sı (Soyut), Edip Cansever'ın «Cenaze Kaldırıcı Adem^ı (Cumhurıyet) yazümamış mı, yayınlanmamış mı 1975 de' 1975'ın şıırıru eleştıren bır yazı yazmadıgun ıçın daha fazla omek vermıyorum Ilerı'nin unut tuklanna. Baska yanlışlar mı anyorsunuz' Edip Cansever'ın, Gülten Akmın, Turgut Uyar'ın artık gorun medıklen, kendılerını ozlettıklen belırtılıyor yazıda Ne garıp' Turgut Uyar da go. ninuyor. Cansever'le Akın da oysa Uyar bu yıl Lucretms'dan Evrenın Yapısı çevırisiyle Turk Dü Kurumu Ödulünü aldı Demek çalışıyor, boş durmuyor Cansever \e Akın'ın yıl ıçınde yayınlanan guzelım şıırlerınden yukarıda ömek vermıştık. Ya geçen yılm dokumu japılırken şu olaylann atlanmasına ne demelı" Tevfıfc Fıkret ıçm dergılerın ozel sayı yayınlamaları, Eyuboğlu'nun japıtınuı da yayınlandıgı 1974 ıçın Turk Dü Kurumunun odül alacak değerde şur kıtabı bulamaması, Rubabı Sıkeste'nm Türkçeleştınlerek yayınlanması, Sanat Dergısı'nm genç ozanlar vanşmasını Bulut, Taner, Uyaroğlu ve Çolak'ın kazanmaları olav değıl mı' Ya y»zıd&kı yorumlar7 Yenı bir doneme gırmış Dağlarca NasıP Necati Cumalı'nın kıtabı guzelmış ama önemlı değılmış Neden' Guzel çırkin gıbı d^ger \argıtartışılması güçtur Fılan şur lan kişısel beğenılerden dogar, bu eleştırıcıye gore guzeldir de bana gore degıldır Olabılır Ama «öpüçm* çüginlı|ı» (185>, «kuş gibı Urkek muıicık kız. (187), «sıcak öpucükler», «bu yumuşak sıcacık dudaklar. (188), türunden benzerlenne sık rastladıgımız de>ışler, edebiyatımırda «aşk ve macera romanı. olarak anüan «roman.lann anlatun özellıklerıni anımsatacak bolluktadır. 1974'de 28. basımı yapılan Kerime Nadır'in Hıçkırık adü «roman.ında. «nemlı saçlar», «kor halıne gelen dudaklar. (112), «ıslak dudaklar., «çılgın ihUras. (75), türunden deyişler kanıt olarak gösterılebüir. Ayrıca K. Nadır'm Hıçkırık romanından aldığunız aşağıdakı tumcelenn de yapı yonünden az once okudugumuz V. TürkaU tümceleriyle benzer ögelere dayandıgı açıktır. •Guçlükle işıtılen bır sesle Bunu yapmamalıydın. Bunu yapmamalıydın, dıyordu. Bu fenalığı yapmamalıydın Kenan. Basımı dizlerinin üstüne koyarak kalbimin bütün coşkunluğu ıle hıçkırmaya başladım. (76), «Demek danlmadın' Hayır. Ellerlni coşkun bır şekilde öptum, optüm > (100) Bunun doğal sonucunda Kenan, kansıyle ayrılmak istedığı kesimlerde suıırlıhğı, etkılenmesı, kavga çıkarması ıle herhangı bır kotu adam, Gunsel'le ılışkılerınde etkısi, atılganlığı, yer yer huysuzlugu, kıskançlığı ıle kırkını geçmış herhangı bir sevdalı göruntışü almıştır Elbette ki yalnız, okuru ıten, yıpranmış tamlamalar, benzetmeler, deyişler yol açmaz bu dunıma. Yazar romanı gehştırırken ortaya kojduğu yan olaylarda sık sık raslantılardan güç kazanmaya çalışmakta, ya da dayandığı vesılelerle açık vermektedır Çünkü Kenan yazaıdan, sınırlı oldugu sezılen yaşam deneylerınden yakasım kurtanp bır turlu bağımsız bır kımlık kazanamamıştır Kendısıyle çelişık durumlarda kalması bu nedenledir Kenan, Edebiyat Fakultesı'nde okumuştur Doğrudur, ınandıncıdır Ama lıse (Devamı 9. sayfada) SUUT KEMAL YETKlN Elbette ilen sürülemez. Çunkü tutulan alışılmış yol çok «sın mıştır Bugunun gençlen, ıçınde yaşadıklan ülkeden ve sorunlarından sojutlanmış, insandan kopmuş. mumyalasmış bır edebiyat arüa j ışından, bu anlayışın orneklerini okumaktan bıkmıştır artık Bız hi lâ bu asınmış yolda tokezleyerek yürümeye çalısmaktayız. Edebiyat kıtabı yazanlarm uvmak zorunda kaldıklan, Mıllî Eği tım Bakanlığınca hazırlanan programa goz atılırsa, gerçek edebiyat eğıtımı anlayışından ne kadar uzakta oldugumuz anlaşılır. Ne gezer, oğrencileıın duygu ve duşunce efıtimıni sağlayacak bır beğenı düzeyini oluşturmak1 Tam tersıne, beğenıyı yozlaştırmak ıçın yetennce çaba gostermektevız Oysa edebiyat, plastik sanatlar gıbı, yerinde sayan bır varlık değıldır Şiır de, roman da, eleştlr de durmadan yenilenıyor, yeni kışılıkler gun ışığına çıkıyor. Her ge len kuşak, kendısınden onceki kuşağın yargılarını gözden geçinyor değıştınyor Evet, modanın geçıcı salgın heveslenne kapılmamai ne kadar yerinde ise. guçten duşmüş geleneklere, olmüş değerler* aşırı bır saygı ıle bağlı kalarak bır süru peşın yargıları sürdUrmek de, en azından o kadar yersızdır Boşluğa adım atmamak içtn, bu gunün kuşaklarını bilımsel yontemlerle kavramak, eski alışkanlıkla. rın tutsağı kalmakta dırenmemek gerekir. îleri ülkalerde edebiyat alanındaki jeni araştırmalar, yüzyıl onceki goruşlen değil, yırmı yü öncekı görusleri bile değıştirmistır Bu durum, beğenılerin evrimıni gostermez mı? Bu evrimı dikkate al mayan çabalar boşuna gıtmış sayümaz mı? Bugunkü edebıjat öğrenimi, yenı kuşaklann çok gerısinde kal mış gorunmektedır Bu olumsuz durumun gıdenlmesine öncelikle çalışılmalıdır Andrö Mareuıl'ün 1971'de yayımlanan Edebiyat ve Bu gunün Gençllgt (Lıtterature et Jeunesse d'aujourdiıui) adındakı araştırma kıtabını, Mıllı Eğıtım Bakanhğının bu alandaki yetkilılırı bılmem okudular mı' Okumuşlarsa buna gore program hazırlamala. ruıı, okumamışlarsa, okumalarını dılenm Edebıyatta amaç, bır toplumun değişik ybnlerıni yansıtan, genç. len daıma üeriye yonelten, yalın bır Türkçe ıle yazılmış, gerçek de ğer taşıyan eserlen, ıyı seçılmış orneklerle, bu örneklerı aydmlatıc öz açıklanıalarla, öğrencilerin kışıliğinı, oeğenısını geliştırmek oldu ğuna gore, edebiyat kıtaplarının ozenıe düzenlenmesı gerekir. Biz de buna da önem venîmez Ojsa edebiyat ve sanat kitaplan saman kağıdımn benzenr.e değıl, kağıtların en ıyısi üzerine basılmıssa; say falann düzenme, harflerın seçımine özen göstenlmişse kitap daha sevimlı, daha çekıcı olur Hele kıtaba alman parçalar, üsluplarına uygun plastik örneklerle desteklenırse, gençlerin bilinclnde butun guzel sanatlarm temelde bırbirtnden Jııç de ayrı olmadığı gerçeğını belirtır Bugune dek bunlara dikkat edıldiginı, onem venldlğinl gördü nuz mü' Bunun nedenı. beğenıjı gelıştırecek parçalar yenne, çoğu aîırlıktan başka bır şey vermeyen bır yığın gereksiz bilgı ve kâfayı doldurmak ısteğıaır. Kardeşinın gözü ile Mediha Akarsu Masamın üzerinde sergı davetıyesı duruyor henuz «Mediha Akarsu 4 aralık 1975 persembe gunü açacagı Seramık Sergısıne onur vermenızı nca eder» 4 ara lıkta sergısinı açan o canlı ınsan ertesı gün yatağa duştu, bır daha kalkmamak uzere, ıkı ay bıle dolmadan onu yıtirmenın acısı çok tu ıçımıze Durumu henüz kavra mış olduğumu sanmıyorum Uzun suren, bır turlu uyanılamayan kotu bır ruyada gıbıyım. Ama yıne de bu ruyadan sıyrıhp Cumhurıyet Gazetesının yakın bır ılgı gostererek benden istedığı onun sanat yasamı uzerıne anılarını da ıçıne alan bır >azı yazmayı gorev bıhp bu gorevı se\e seve jerıne getırmeğe çalısacagım En belirgın ozelüğı neydi Medıha'nın dıye duşundum once Dıyebıllrım ki resım heykel seramık tutkusuydu her şeyden once onun butun yasamını kap layan Bu resım tutkusu onda daha uç dort yasındayken başlamış, elıne kalem boya ne geçırdıyse her vere resımler çızermış, başa çıkamazlarmış evde onun duvarlara çızdığı resimlerle Kendısıne çıkışıhnca da «ben bır şey yapmadım, süsledım» der mış yalnızca. Bu sanat tutkusu son günlerıne dek aynı heyecanla surdu Son sergısuıı bu geçen vaz bır ıkı ay içınde hazırladı, manılmaz bır çalısma temıiosuyla. Durmadan çalışırdı, hıç yorulma bümeden Oturdugu, konuştugu zamanlarda da kafasında durmadan bır şeyler tasarlardı, o yuz den karşısındakmı dınlemedıgı çok olurdu Bazen ben «nem soruyorsun, hem dınlemıyorsun» dı Prof. Bedia AKARSU ye sojlenınce, ornegın « yere japacağım panoda kırmızı renk kullansam mı dersın» dıye yamtladıgı olurdu, kendısını ıyı tamdığım ıçın gülmekten başka yapacak bir şey kalmazdı bana Çok yonlüydü çalışmaları, plastık sanatlarm her turunu denemek ıstıyordu Tanhi kostumlerı ıncelıyor, çızıyor, sonra da günu müze uyarlamaya çalışıyordu Oradan susleme dalma athyor, bır den kompozısj onlar yapmağa baslıyordu Bır ara Ankara'da bu landuğu sırada seramikle ıl?ılenır «Kımya Sanat»ta seramık çalışmalarına başlar îlk hocası da çok sevıp saydıgı sayın Hakkı Izet'tır 1950 51 yıllarında M E Bakanlığınca gondenldıgı Parıs'te unlu bır seramık atelye smde çalışıp seramık bılgısını arttırır Istanbul a donunce de ılk ışı bır seramık atelyesı kurmak oldu. Seramık derken onun üzerinde durdugu en çok bıçun ve renktı öteden ben heykele olan ılgı sı onu seramıkte de heykele goturdü Seramiğı heykele uygulaması ılk öncelen eleştırılere \ol açtı «Seramıkten heykel olur muymuş'» dıyenler oldu Ama oldu ışte Sanatın en IM tammı nı Alman fılozofu 1 Kant yap mıştır, benim kanıma gore, «Sanat kural dışıdır» demekle Sa natçı kural tanımaz, kuralları aşar, kurallara uyan, yaratıcı olamaz, yaratıcı olmayan da sanatçı olamaz elbette, oykunme ıle ve tınır Kural tanımıyordu Mediha da, sanatm her dalında en çok sevdığı sanatçüar da hep alışıl mış kalıpları asan sanatçüardı, çok ara>an, çok deneyen, her yone el atan sanatçılardı, ornegın Orhan Velı Kamk gıbi, Bedrı Ran mi EyUboğlu gıbı Çok severdı Bedrı Rahmı'yı Hastalığına yu rekten uzülmustu, «bojle bır has talık onu nasıl buldu0» dıjordu hep Bılebılır mıydı o anda kendısınde de avnı hastalıgın uyumakta olduğunu ve bırkaç ay sonra basgosterıp kısa bu süre de kenaısını de alıp goturecegı m Bujuk ınsan, sanatçı dostu sayın operator Tarık Muıkarı a melıyattan sonra bana hastalığı nın aynı Bedrı Rahmı'ninkı gıbı olduğunu soyledığı zaman Medı ha'nm bu sözlen kulağımda çmladı sankı, onu da bulmuştu işte bu hastalık Duygulu bır ınsandı ama sa natta duyguya, duyarlığa hıç yer \ermezdı Tam bır gerçekçi ıdı, saıranehkten nefret eder, doga uân çok ınsan yapılarına, guzel olan yapıtlara ve uygarlıga onem verırdı Sanatın dujguya dayandığı kamsına, esın denen şe%e kesmlıkle karşıjdı «Sanat du şunmedır, kafa ışıdır» derdı hep Felsefeyle pek ilgılenmezdı, ama bır pun ona Kant'ın bir sozunu aktardım, pek hoşlandı, pek be ğendı, ıkıde bır soyletır oldu ba na bu sozunu Kant'ın «El dışa n doğru uzamış bır beyındır» Çok severdı ınsanlan, vakmla rını, arkadaşlarını, dostlarım, sa natçı dostlarım, hepsını çok se verdı YıUardan berı çok >orul dugunu one surerek okulu bırak masmı, jalnızca atelyesındf çalış (Devamı 9. savfada) DURSUN AKÇAM Edebiyat derslerını, eğıtım sıstemi içinde ftbür derslerden tyn duşünmek olanaksız Bılindığı gıbı her kurum, var olan düıenır damgasını taşır Ozellıkle geri bıraktmlmış ulkelerde eğitım, ege men sınıflann bir somürü aracı olarak kullanılmak istenır. Ondar beklenen duzene yatkın insan modelmin, piyonların yetıstirilmesı dır Ders programlan. öğretım metotları buna gore düzenlenır. Pra tikte bu ıstemın tersıne davranan gorevliler cezalanır, ışınden atı lırlar Ulkemızde yıllardan bu vana surdurülen öğretmen kıyıraını eğitım üstüne koparılan onca gurültülerı biraz da bu açıdan defer lendırmek gereku Cumhurıjetın kurulusundan bu yana geçen sürede doğal ol& rak birtakım değışımler, gelışımler oldu toplumsal yaşamımızda Ancak eğıtım sıstemi değışmedı Koşullar zorladıkça yamandı, ge rıve doğru zorlandı bıle Boylece ulkenın «ıhtıyacından>, ınsan ger çeğınden kopuk ,vamalı bır bohça olarak kaldı Ders jılı sonlarında suregelen ılginç bir olay vardır Sınıf ge çen kımı öğrenciler, ders kıtaplannı torenle yakarlar Değılse ıçın< tukurur atarlar Eğıtım duzenınuı açıkça protestosudur bu. öğren cıler, gunluk yaşamlarından kopuk çağı gecmış bılgı artıklannı sev mıyorlar, ogrenmek de ıstemıjorlar Butun okullarda bu derslen karşı pasıf bır dırenme vardır. Gunumüzun öğrencısı, dunun oğren cısı değıldır Erken yaşta onun dunyası genişlemektedır. Toplumsa çevresı, basın yayın organlarının yaygınlığı ıle onu okuldan dah; çok etkılemektedır. O, nevı, nıçın oğrenecegını koşullanmış gudümlı kafalardan once kendısı bılmek ıstemektedır. Dırı, canlı yaşamı lçıı de çagdışı ükel ve güdük bılgıler ona pek gulünç gelmektedir. O ne denle karneler Snor Toto kolonları gıbı bır'le ikı ile dolar . Zor du rumda kalan Mıllı Eğıtim Bakanları, Talun Terbıye Kuruluna he yıl yenı sınu" geçme yonetmelıklerı hazırlatırlar Sınav üstüne sınav' «Not toplamı ıle sınıf geçme», «Borçlu geçme», «Sorumlu gaçme lerle «zevahır» kurtarılmaya çahşılır. Yuıe de öğrencilerin yüzdı kırkı sınıfta kalmaktan kurtulamaz' .. Edebiyat dersleri de boylesıne kokusmuş bır eğıtım duzeni lçıı de kokusmuş, ılkel bır ders olarak okutturulur öğrencilere Çağda sanat olçulermın altında, belırli bır sınıf propagandası yapan par çalar ozenle yerleştırılmıştır ders kıtaplarma. Bırçoklan eğitın programında ıstenenın de çok gerisınde kalır Eğıtım Bakanlığınıı Genel Mudurlerı, Talım Terbıye uyelen ıle ıçli dışlı geaıklı kışıle yazarlar ders kitaplarım. Çağdaş duşünce ve çağdaş sanat anlayışın, sahıp kışıler bunların arasına gırernezler O nedenle alan, bu <mu temet. kışıleruı tekelınde kalır Yarı^ta, sağdan bırıncı gelenler ka zanır hep M. Şeref ENGıN KİTAP... KİTAP... KİTAP... bi ozanların bu duşunceyle beslendıkleri duşünülürse Melâmılık \e Bektasıhğm onemı daha ı>ı anlaşılır Kuşkusuz Sunar ın vapıtı bilımsel bır çalışmanm urunü Ama konunun toplumsal bır çerçeve ıçıne otartulmamış olması onemlı bır eksıkhk Bır de Hacı f Bektaş ın ha>a ı>la ılgılı olarak, Bektaşı vılajetname lerınln destansı o\iu'enn j'ol açtıgı tarıhsel vanlışların Mnelendığım belırtehm Abdulbakı Golpınarh'mn bu >anlışları çoktan düzelttığmı de ekleyerek (Bk. Vılayetname, haz Abdulbakı GoİDinarlı) Yıne de Caut Sunar'm yapıtı bu konuda bılgı edın mek ısteyenlere ışık tutacak nıtelıkte Özelhkle bol bol kullanılan ornekler açısından. • Çağda? GerçeMltğin Anlamı, Gyorgy lukıcs, çev. («vat Çıpan, Payel Yayınları, 160 s., 15 lira. Lukaes ın japıtınm ıkıncı basımı bu Çağdaş marksıst duşuncenın onde gelen adlarından olan Lukacs, toplumcu sanat, genellıkle de roman Uzerine çalışmalar yapmış 1971'de oldüğünde, Tarıh ve Sınıf Bılıncı Lenın, Roman Teorisı, Gerçekçılık Üzerine Denemeler, Genç Hegsl, \klın Yıkımı, Marksıst Estetiğe Gınş gıbı oner lı yapıtlar bırakmış ardında. Lukaes ın bu kıtabı sağlığında kendi ıznıvle yapıl mış bir seçrne Incelemelere ıkı ana düşunce yön verıjor «Oz bıçimı belırler . ve «Gerçekçılık öbür üslup lar arasında bır üslup değıl, edebi>atın temelıdır • Bu doşuncelerden yola çıkan Lukaes, yenılikçı akımın ideolojısmı, eleştırel gerçekçılıkle toplumcu gerçekçi lıt nrasmrtakı «rııra ro7umlııvnr ve r>erst)ektıf soru Atillâ ÖZKIRIMLI • Şıir ve Cinayet, Salâh Birsel, Çağdas. Yayınları 176 s. 15 lirı Son kıtabında on yedı denemesı 5 er alıvor Bırsel ın Bunlardan «Keçı Çobanı, Kuzu Çobanı. 1 7 TRT Sa9U nat Odullerı yarışmasında basarı odülu kazanmış, Snenondoah Kuşlan, Insan Hakları Kıtmır Şıkago Mezbahası adını taşıjanlar da dergı ve gazetelerde yayımlanmışlardı Salah Bırsel usta bır denemecidır Genış ozumsenmış bır kultur, kıvrak, ığneleyıcı bır anlatım, hınzırca bır ağırbaşlılık egemendır denemelerıne Genellıkle bır alıntıdan çıkar yola Sonra konudan konuja atlavarak alır gotUrür okuru Bır kuyumcu tıtızliğıyle ışler denemelerını. Turkıye'de yayımcılar, nedense deneme eleştirı turune uvey evlat gıbı davranmışlardır Bu yolda on yargıları, âlışkanlıkları yıkan Çağdaş Yayınlan, «Şıır ve Cınayet.le başarı çızgısinı sürdurujor. • Melâmılık ve Bektajlllk, Prof. Cavit Sunar, A. t). llahiyat Fak. Yay., 196 s. 35 lira. Melâmılık ve Bektaşilık hem ezılen halk jığınlan nın sanldığı guçlü bır ınanç bıçimı, hem de apayrı bır edebıyatı besleyen düşünce akımı olarak çıkar karşımıza İşte Cavıt Sunar kıtabının ilk bolumlerınde Melâmılık ve Bektaşilık üzerinde duruyor Tarıhçelerını, bır duşunuş bıçimı olarak nıtelıklerinı verıvor Melâmılik bır tarıkat değıl, bır jol, Bektaşilıkse Hacı Bektaş'tan Plr ^ııltan Iyı bır okuma veteneğı bıle alamamış, sanat edebiyat külturunuı »lfabesınden voksun öğrencilerin onune yığınla Dıvan Edebıyatı Tanzımat, Servetı Fünun Edebıyatı urunlerı sürülur Tefsirler, an 160 s., 15 lıra. fıkırler baba fıkırlerle kök sokturuljr Şematık edebiyat tarıhı bıl gılen edebı sanatlar vennler, durakla^, uvaklar, daha bırçok ge Fransa'da bır «Aragon Ajı» duzenlendığı şu gunlerreksız ajrıntılar ıçınde öğrenciler şaşkına çevrılir Kımı edebıva de buvuk şaırın en onemlı japıtlarından bırmın kısa ogretmenlerı bununla da vetınmezler, oğrencılik yıllarında tuttukli bır sure önce Turkçeje kazandırılmış olduğunu gor rı notları da vazdırır, ezberletırler mek sevındırıcı Toplumcu dunya gorüşunvj b>.nımse jen uç büyük şaırden bıri Aragon Nazım Hıkmet ve Bu derslerde gunumuz edebı>atma yer verilmez Parçalar heı Pablo Neruda aramızda değıller bugun olmuş yazarlardan seçılır, hem de o yazarların en gerı en tuta*sı Turk okuru Aragon'u, dergılerde kalan bır ık' > apıtlarından Hıkaye, Ömer ^eyfettın de, roman, YaKup Kadr şıırıjle, tümu kıtaplaşamamış bır romanıvla ve duz Karaosmanoğlu'nda bıter Şıır, Orhan Velı'nın «Suya sabuna dokun jazılarından japümış bır derlemeyle (Çağımızın Sa maz» dızelerınde son bulur, «Pıse bak'. sozcuklerı ayıklanarak natı, Gerçek Yajınevı) tanıyordu Bu kıtabıyla, «Öz Ge7i turündekı yazılar da aşağı jukarı Evlıva Çelebl, Ahmet Haşırn gurlüğe yaratıldık bız / Yalnız yalnız özgurlüğe ve / Falıh Rıfkı ıle başlar, onlarla bıter Öğrencılığımde Ahmet Haşım'lı Mutluluğa yaratıldık biz» dıyen şair Arsgon'u tanıyor Frankfurt Sevahatnamesını okudum Gaz. Eğıtim Enstıtüsund ılk kez. Saıd Maden'ın bu tanıtmada payı büyük. Frankfurt Seyahatnamesmden sınav a gırdım Yirmı yıldan bu yan ders kı • Jeytan Uçurimajı, llimal Amca, Arkadaj Kitaplar, 112 s., da öğrencılerıme Frankfurt Sevahatnamesırı oku'urum toplarında' Oysa ışçılerımız FraıKfurt u çoktan aştılar Avustralya 1 'S lira. Yenı Glne. Yenı Zeland'a dayandılar . Ders kitaplan dışında bır yazı okutmak ayrı bır sorundur Mıll Ihmal Amca nın sekiz masalı yer alıyor kıtapta Yazar bu masalları, «çocuklarm buyüdüklerınde bır Eğitım Bakanı geçenlerde gonderdığı bır genelge ıle yeni yasakla bırlerını, doğruluğu, ıyiliği sevmelerıni isteyerek. yaz getırdı Teblığler Dergısı'nde «tavsıye. edılmejen hıç bır kitap deı gı okuldan ıçerı sokulmayacaktır öğretmen yanılıp da gunumu dığını sövlüyor Bovlece çocuğu, yaşanan gerçeklerden kopanp mucızeler evreninde dolaştırarak buyüklerın yazarlarından bır yapıtı öğrencilenne okutmaya kalkışırsa ahval ıstekieri yönunde şartlayan ve soyut bır iyı • kotü ça duman olur Sayın muhbir va'andaşlar paçalan sıvarlar Peşındeı soruşturmalar, kovuşturmalar Kıyıma uğrayan ogretmenleru tışmasıyla onun duşgücUnu kısırlaştıran masallar ye ııne, uyarıcı, yalnız benlerin degil bizlerın iyılığine vo baş suçu falanca 0vapıtı okumak, falancanm yapıtını ögrencılere oku neltıci, her yonliyle sevgının yucelığının ışlendığı ma mak degil mıdır sallarla karşılaşıyoruz kitapta Masal blçıminin gerekBoylesı bır u\çulama içmde ögrencılere sanatı sevdlrmek. çag lerine sırtını d'inmeden valın akıcı bir anlatımla ba das bır duvarlık ve eleştırel bır kafa \acısı k87?ndırmak bıraz zo • Aragon, Elsa'ya Jiirler, çev. Said Maden, Cem Yayınevi,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle