27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
D0RT CUMHURIYET 3 1 Ocık 1976 flMAT VFRMİyjRiAJİ, W4A WAMI JATHAÛ Fl&AT ABDULCANBAZ =^J TURHAJM 8ELÇUR VATAN DEDÎLER Taüp APAYDIN 56 Tamsıtı, duydufc. Sen sen sen... burda kalm. Esirlere iyi akın. Atlara göz kulak olun. Öbürleri gelln benimle! Dere boyunca peşpeşe yürüdüler. Esirler, yaralılar, birfcaç da lü.. Ağaçların altına uzatılmıştı. Hele birinin karnı parç&lanmış, agırsaklan dışan çıkmıştı. Mahmut bakamadı. Yüziinü buruştuırak yanından geçti. Başı döner gibi oldu. Hay Allah... diye söylendi. Gelin buraya, ilerde yaralı arkadaşlar var, toplaym! Yüzbası elindeki kamçıyı sallaya sallaya emirler veriyordu. anter içinde kalmıştı. Tüfek sesleri glttikçe uzaklaşıyordu. Bizimküerin düşmanı geye sürdügü belliydi. Molla Mahmutla Haceli eğilerek koştular. Tepenin güney etende inleyen yaralılar vardı. Birisi sürünerek dereye aşağı geleye çalışıyordu. Tüfefini elinden bırakmamıştı. Dur kardaş, gel bakim kucağıma. Tüfegiyle birlikte kucaklayıp kaldırdı. Sıcak sıcak soluklanıırdu. Yüzü kapkara olmuştu. Ksrsıdan koşup gelen birisi sordu, Yardım edeyim mi? Yok. Aha orada başka yaralılar var, onlan getinn. çabuk! Derenin içinde atlar kişniyordu. İniltiler vardı. Kısa kesik lirler duyuluyordu. Bin çabuk, kucagma al. Esirleri önünüze katıp sürün. Deye aşağı gidin. Karşıki köye... Molla Mahmut tam dereye inmişti ki, rüzgâr hışırtısı gibi bir s duydu. Sonra büyük bir patlama oldu. Bır agaç ikiye bolünüp vrildi. Atlar ürküp yularlannı asıldılar. Birisi kıçının üstüne stü. Kalkmaya çalıştı, kalkamadı. Aman çabuk olun! Topa tutulduk. Bınin atlarımza, süriin! Molla Mahmut kucağında yaralı askerle koştu. Atını bulmaga lıştı, bulamayıverdi. Nerdeydi bu? Geri dönecek oldu. Gel Mamıt gel, buıada! Kâzım'ın sesiydi. «Hay Allah razı olsun» diye aurüoandı. Oxakoştu. Bin çabuk.. Ben kucağına vereyim. Mahmut ata bindi. Yaralı askeri kucağına verdiler. Dereyi boşaltın! Iki tarafa çıkın... Olur mu yavu? O daha kötü olur, görünürüz. Mahmut bu emri dinlemedı, atı ağaçların altından sürdü. ılara takılmamak için sakınıyordu. Açığa çıkmca tırısa kaldı. Bir tarlanın ortasından sürdü. Yaralı asker kucağında gıtje agırlaşmıştı. Tek eliyle zor tutuyoıdu. Yol boyu hep askerle doünuştu. Kimisi yaralı taşıyordu, kili esirleri sürüyordu. Gün yükselmişti iyıce. Öğle zamanıydı. Uzaklarda çeşitli siların sesi bütün şiddeti ile devam ediyordu. Köye iki kiiometre kala sıhhiye arabaiarı ile karşılaştılar. lyeler, çantalar indirildi. Hastalar arabalara alındı. Genç bir :torla sağlık erleri çalışmaya başladılar. Tamam. Biz gidelim, toplanın! Mahmudun üstü başı kan içinde kalmıştı. Taşıdığı yaralının larım sildi, temizledi. Nereliydi, adı neydi, ögrenememişti. ım konuşamıyordu. Aman bu arkadaşa iyi bakm, dedi. Yarası ağır. Cevap bile vermedüer. Herkes çalışıyordu. Döndü yürüdü. n egeri de kanlıydı. Yerden toprak alıp sildi. At huysuzlaıu, hırk hırk diye ayaklarını yere vuruyordu. Korkma be, sakin ol. Boynunu okşadı. Toplanın, gidiyoruz: Bir küme asker esirleri önlerine katıp köye doğru götürdü. irleri atlara binip tekrar dereye aşağı sürdüler. Mahmut biraçlığını duydu. Ekmek torbasından peksimet çıkardı, kemeğe başladı. iyi akhma getirdin, dedi Haceli. Ben de acıktım. Makineli ne oldu yavu, kim götürdü? Teğmen kendisi götürdü, meraketme. Silâhlar mermiler a. İyi bari. Derenin içinde başıboş bir at o tarafa bu tarafa koşup dujrdu. Kantarma kayışlan kopmuş yerde sürükleniyordu. ımut baktı: Şu atı tutalım, dedi. Lâzım olur. Nasıl tutacağız? ^Gel sen, şu arkadan yanaş. Bu tarafa sür. Geh geh geh oğlum... At kulakları kısıp arkasmı döndü. Çifte atmaya hazırlandı. müş huysuzlanmıştı iyice. Dur, üstüne varma. Attan inip usulca yanaştı: ' Geh yavrum, geh... Firden sıçrayıp kantarma kayışıni| yakaladı. At başını kalı, kaçmak istedi, bırakmadı. Boynunu okşayıp yatıştırdı bi Gel bakim gel... Siçrayıp üstüne bindi. Kendi atını yedeğe aldı. Hadi bakim yavrum, sen daha çok işe j xarsın. Yürüü... lopuk vurup tınsa kaldırdı. Kimin bu? Bizim bölükten değil bu at. Kimin olursa olsun. Komutan birine verir. Dâh oğlum. i'arım kalan peksimeti cebinden çıkarıp yemeğe başladı. j terden parlıyordu. Llzaklarda yeniden şiddetli patiamalar başlamıştı. Vay vay vay... diye söylendi. Ne canlar yanıyor şimdi. repelerin başma baktı. Belli belirsiz görünen kımıltılar varKimisi koşuyor, kimisi pısmış yatıyordu. Bir tepenin geris uzaktan sığır sürüsü gibi görünen atlar duruyordu. Başka suvari biriiği tepenin başma doğru dört nalla çıkıyordu. (DEVAMI \AR) YILANI ÖLDÜRSELER «Görmesin gözüm, görmesin gözüm.. Öldürülmeli anam, öldü rülmeli, öldürülmeli, o öldürülmezse olmaz. Çukurovada kimse bizim yüzümüze bakmaz. Babam da çıngıraklı yılan olaraktan Çukurova sıcağında. Cehennemde yanar durur. O ölmeli. Anam ölmeli. Esme ölmeli. Esme ölecek..> Bunu iyice açık açık, günlerce düşünmüştü. Ne kötülük. Insan anasının ölümünü ister mi? Ya anası babasını öldllrmüşse.. Öldürüp de, babasının kanı yerde kalmışsa, kalıp da babasını bortlatmışsa, o hortlak da kıyamete kadar, kanı yerde kaldıgından, yeryüzünü her gece hortlayarak Cehennem acısından çığ rışarak, binbir kılığa girerek dolaşıyorsa.. Onun için ölmeli, filmeli... Büyükanasmın Esmeye ne düşmanlıgı var kl... Oğlunu kurtarmağa çalışıyor o. Hortlak lıktan oğlunu kurtarmağa çalışıyor. Esme, kendisi için aynısını yapmaz mı? Ben babarn için yap maz mıyım? Pınarın başına otur du, aglamağa başladı. Ağlamaktan da dehşet üzülüyordu... Içi karmakarışıktı. Ya anasını öidürmüşlerse... içinde bir sevinç... Sonra da daha sevinç dalgalanıp dururken, içinde bir acı, dehşet bir ağn yüreğinde.. Bir acı, bir sevinç dalgasına düşüyor. Bir babasının hortlakları, bir büyükannesi, bir anası, amcaları.. Bir de Ali amcası vardı, nerede acaba? O deli, insanhk d'.şı bir adamdı.. Belki o şimdiye anasını öldürmüştür. Anasının cesedi geliyordu gözlerinin önüne. Sessiz yeşil sinelder.. Kanı akmış, tozun içine. kurumuş. EIi bir yanda. ayaklan bir yanda.. Yüzü davul gibi şişmiş, sarı bir su akıyor gözlerinden. Göz lerine kara sinekler çökmüş. Koşarak eve geldi, atmı çektî, atladı, kimseye Allahaısmarladık demeden, özengiledi, yola çıktı. Çukurova yoluna düştü. Ne oldu, ne zaman geldi, köye ne zaman girdi. Ali amcası yolunu ne zaman kesti, hiç hiç, bunları da ansımıyor. Anasını gördü anasını. Çamur içinde kalmıştı. Anası onu görünce bir çığ Iığı basıp onu kucakladı. Bunu iyice anımsıyor. Bütün giyitleri kan içindeydi. Yarası ağır değildi. îki gün sonra anası ona böyle söyledi. Atınm ayağı kınlmıştı ama, ona daha iyi, daha güçlü bir at daha satın alacaktı. Babasımn parası çoktu. Anasuun, öz parası da çoktu. Hasan ateşler içinde yanıyordu. Sonra iyileşti. Köye çıkmağa korkuyor, evin içinde gün akşama kadar oturup duruyordu. Hasan köyiin içine çıkmağa de< ğil. kapıdan başını dışarıya çıkarmağa korkuyordu. Bu arada o, hastayken yoklamağa ne büyükannesi gelmiş, ne de amcaları, köyden de onu yok lamağa kimseçikler gelmemişti. Kö>ün içine bir dedikodu yayümı$tı, o dedikodu da Hasanın kulağına nasıl gelmişti, anası hiç bir şey söylememişti, ya dedikodu nasıl gelmişti ona? Hasanı babası bir gece atına bindirmiş kaçırmış dağlara. Onun boğazmı sıkmış sıktnış. gözlerini pörtletmiş. Hasana diyormuş ki, hem boğazını sıkıyor, hem de diyormuş ki. Hasan, diyormuş. onmayası Hasan. kim bıraktı babasının kanını hortladı da kıyamete kadar dünyada. Cehennemde yandı durdu Hasan? Sen de insan mısın Hasan? Sen ölmelisin Hasan... Onursuz. hayvan gibi yaşayacağma. üstelik de babanı öldürenin elinden ekmek yiyerek yaşayacağma, sen ölmelisin Hasan... Aradan aylar ?eçti, köylü hep tiiyleri diken diken olarak bunu konuşuyordu. Bir gün Kasan dışarıya fırladı büyükanasına, amcalarına gıtti. Delı gibi. kendinden geçmiş, basbas bağırıyordu: YAŞAR KEMAL Desenler: ABiDiN DiNO Herkes bir şey söylüyordu.. Hortlaklık zor.. Allah böyle oğul vereceğine yerine bir kara taş verseymiş.. Anayı öldürmek zor.. öldüremez her babayiğit anasını.. Zaloğlu Rüstem gibi olacak.. Köroğlu gibi olacak.. Mustafa Kemal gibi, Gizik Duran gibi olacak.. Karayılan gibisiler öldürebilir ancak analarını, Karayılan gibisiler Fıkara bir kemik sabi çocuk, nasıl , nasıl, nasıl öldürsün anasını... .•>!. ı* YAŞtl SEFER, "VAY FIKARA VAY HORTLAK BABASI ONU ÇALMIŞ,, DEDİ • Ben gittim, ben kaçtım, ben kaçtım, ben kaçtım bu lanet yerden. Sizin yüzünüzden. Ne babamı gördüm, ne bir şey.. Yalan. yalan, yalan... Yalaaaaan... Sizin hepinlz yalan söylüyorsunuz, söylüyorsunuz..» Akşama kadar. önüne gelenin yolunu kesip bağırarak yalan söyledikJerirü söylüyordu. Köylüler ona bir hoş. bir deliye, bir çalığa bakar gibi bakıyordu. Yaşlı Seferin yolunu kestiğinde, yüzüne bağırdığmda, Sefer durmadan onun üstüne okudu okudu üfledi: «Vay fıkara vay,» dedi, «hortlak babası onu çalmış..» Hasan, bunu duyunca, elleriyle vüzünü kapatıp eve koştu, kendini sedire atıp kıpırdamadan ölü gibi orada durdu kaldı. Anası ona bir türlü yaklaşıp da ne olup ne bittiğini soramıyordu. Bu olaydan sonra artık Hasan evde duramadı. Içinden bir duygu onu alıp alıp köyün içine götürüyordu. Köylüler, yalnız, toplu halde, onunla nerede karşılaşırlarsa karşüaşsınlar, ona bir söz söylemeden geçmiyorlardı. Ya arkasından, ya da yüzüne karşı... • Kanı yerde kalan hortlaklar, oğullan boyl» biricik de oisa çalarlar onlan...» «Hortlaklar hortlaklıktan kurtulmak için her seyi japarlar.» «Allah kımseyi hortlak etmesin... Allah kirnsenin basıniı vermesin hortlaklığı..» ~ «Hortlaklık zor.» • Kanı yerde kalan hortlar kl, birinci hortlaktır.^ ^ • Şimdi şu anda Esme eceliyle ölse, artık Halil kıyamete kadar hortlak hortlak sürünür, hem dünya Cehenneminde, hem de Allah Ceheneminde.» «Eceliyle ölmez ınşallah, yaak Halile...» «Allah böyle oğul vereceğine, yerine bir kara taş verseymiş daha iyi olurmuş.» • Anayı öldürmek kolay mı? însan anasına kıyamaz, ana kokusuna doyamaz.» «Daha bir sabi çocuk Hasan, büyüseydi, büyük olsaydı, anası da olsa, o Esmeyi bir gün yaşatır mıydı?» «Anayı öldürmek zor.» «Öldüremez her babayiğit anasını..» «Anasını öldürmek için bir insan çok yürekli olacak.» «Zaloğlu Rüstem gibi olacak.» «Köroğlu gibi olacak.» «Mustafa Kemal gibi, Gizik Duran gibi olacak.» «Karayılan gibisiler öldürebilir ancak analarını, Karayılan gibisiler.» «Fıkara, bir kımık sabi çocuk, nasıl nasıl nasıl öldürsün anasını!» «Her babayiğidin de kalkmaz anasına eli.» «Kalkar mı?» «Ana da öldürülür mü?» «Yok canım sen de o esö bir ahmaklık. Kandınp çocuğu anasını öldürmek istiyorlar fıkara oğlana.» «O da akıllı, öldürmüyor anasını.» «Bırakmıyor da..» «Yaşasın el kadar çocuk be.. öldürtmüyor da anasını.» «Oglana bak oğlana.. Koruyor anasını. Demir gibi çıktı oğlan..» «Yok, babası... Yok Halil hortlamış da...» \Ö» / «Varsm hortlasın.» «Bunlann hepsi hortlayarak. O kadar adam öldürürler ki bun ların hiç birisi rahat yatamayacaklar mezarlannda.. » «Yok kanı yerde kaldı da.» Yok...» «Kanı ne kaldı yerde. öldürdü ler ya Abbası...» «öldüretecekler Esmeyi ..» «Üstelik de Hasana, üstelik de oğluna...» «Bir dayanır, iki dayanır..» «Çocuktur bu..» «Ağzından girip burnundan çıkarlar.. «ÖldürtecekJer Esmeyi...» «Kadınları çocukiara öldürtüpler..» «Anasım öldürecek Hasan..». Bir düş içinde yaşıyordu Hasan.. Bir delüiğe kapıp koyvermişti kendini. Her gün, her gün böyle sözleri dinlemek için köy«s çıkıyor.. Bir gün anasından babasından söz açılmazsa içindeki boşluk onu deliye döndurüyordu. Alışmıştı. Bu sözler onun ya şaması için koşuldu. Onlarsız ede miyordu. Bellemişti artık, kim ba basından anasından durmadan söz ediyorsa artık onun yanına gidiyordu. Susup babasının hort laklığını, anasının orospuluğunu, delilitini, kanmın yerde kaldığı nı, babası üstüne binblr hikayayl bir arada, dinliyor dinliyordu. Y« ni bir hikaye kalmamıssa Halil hakkında, bu sefer kendisi yaşıyor, kendisi uyduruyordu. Hem de inanaraktan. Düş mü gerçek mi, düşü gerçeği unutup gitmi» ti. Hortlak babasını, dünya güze li anasmı sarmış bir düş dünyasma taşıyıp duruyordu. Köylü d« onun gibi olmuştu. Onlar da dur madan bir şeyler uyduruyorlardı. Hem uyduruyorlar, uydurduk larım bile bile, az sonra da uydurduklarını gerçeğe çevirip ina nıyorlardı. Esme de inanıyordu artık her uydurulana. Bu sefer oğlunu da verseler ona, verseler de haydi git deseler, gidemezdi Esme. Vay Esme, olan olmuştu ona. Hasan. köylüler, büyükana, Esme bir büyüdeydi. Y A RI N: KÖYE (OKEN UGURSUZIUK \R1H DiŞi BOND Sl SELD* ıJVIUTAAAVlM A4O VOP SLAE ç sizi eı'zı CEJtTTlC GHCSHM BUDA SS MİU g E C İ İ Ü S D OLACAü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle