19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 13 Ağustos 1974 merikan toplumunun Oüyük yanlariyle küçük yanlannı oir \Vıtergste olayı ortaya koymağa yeîeı dfc artar sanırım. Bir Devlet Başkanı vardımrı.an ııe. danışmanları ile bırlıkte ou duıuma dU;eoıliyor ışte: «Et kokarsa tuz kuııur ya "uz KOkarsa ne konur?» diye sorar oir ata sozümüz. Paul Valery'nin parmak basrığı o yanııgıyı soT mut olarak görüyornz Waterga e olaymda. «Vanlacak yere erisince. tuttugumuz volun en i n yol oiduğunu sanırızv Oysa volun nereye götürdüğü kadar, nasıl götürdüğü, ne niteiikte olduğu, nerelere uğradığı, volsa nasıi gidıldigı de önemlı. A Olaylar ve görüşler PUSULAYİTİKİLİKSE... Seha L. MERAY Sağda olsun. solda oUun. Batıh anlammda özgürlüğün, ınsan haklarının yuK sayıidığı toplumlarda. anlasmazlık çıfcnca yöneticâler konusunda, klmin suçlu, kimııı «uçsuz, kimin hakh, k:rrıin haksız sayıldıjını. kimin övülüp kime sövülecegıni »\ukardakiler. uüdınyorlar. Kızmak mı gerek birisine? Sövlüyorlar kime kızflcağınızı: bu «kızaoa.^inız». ister günüm^iziin, ister 2500 yıl öncesinin insanı olsun! Beğenmek mi gerek bırisini? Kimi begreneceğirıizi gösteriyorlar. Düşünmek, tartısmak mı istiyorsunuz? • Yukandakiler» ıjibi düşünmek. onların vardıklan sonuçlara "armak volu ardma kadar aç:k herkes»! Öyle Watergate »ıbi olaylar. basını. ka muoyunu. yasama komisyonlarını. vargı or^anlannı günlerce, aylarca oyalamıyor böyle toplumlarda. «Kol kırılır, yen n;ınde» kuralı «sçerli. Ya da. bir gün. fılâncınm «vatan haın:» oldu^unu. bu yüzden de «tasfiye» edildiğini bildirebilir «yetkililer». Yurttaşlar da diledikl«t1 gibi kızabüirler böylelerine. diledikleri gribl iövebilirler: OzfrJrlügün bu çeşidine sın:r yok! Wa:ergate olayma kanşmış bir »ürO «hnde gelen» Amer:kalı arasında. belki de en acınüacak sanıklardan biri. Nixon'ın halkla iliskller yardımcısı. Jeh Stuart Magruder. Genç bir adam saylır bu Magruder: 39 yaşır.da kamusal yaçarru sona eriyor. Neden mi? Yalan tanıklık ettiği için, on ayla dört yıl arasında ceza görebilecek. DuruşT.asında şöyle demiş: nkla ya da öyle görünerek nej'e güvendiğinl beMrtiyor: «Yaptı|ımız bir yanlışı eltmizdelü siyasal güçle silemevecek o'.dugumuzu düsünemezdik.v Masruder anılarını da vajnnlamış: «Bir valanla bırlikte yaşamanın ne güç oldugunu ögreniyordum... Birbiri ardına günlerce yalan sdylemek, git gide daha karmaşık. daha güç denetlenir bir masal •ı.vdurarak gerçeklen irtmeğe çalışmak, korkunç oir vük oluvordu insanın kafasına.» Ne denir? Atasözümüz söylemış gerekeni: «Arife günii yalan söyliyenin bayram giinü yüzü kara çıkar.» Bir gerçek de şu: «Gizlide gebe kalan aşikârede doğurur.» Başnan Nıxon'a Karşı lıme dergisinden Kewswtoke, New Vork Times, «vashington Post, Chıcago Tribune, l,os inetles Times. San Franciaco Cronicle, Denver Post a kadar, Amerikar. basınmda yazılanJan. çizilenlen bizim •milii cephe» muhalefeti izledı mi? İzlediyse, bütün Amerikan nasınının ı onlardan geniş aüntılar yapan Barıh oasmı da katın) NATO'nun en güçlü üyesinin Başkanına karşı bu yayınlannı ^ördükçt <konvir.:5tlerın, anarşis'lerin. eline geçrtıi: olmastndan çoktan kuşkulanmıştır! Bu «y.kıcı» davramşlar karşısmda FBİ, CİA uyuyor mu? Kızıllar. Amerikan Senatosu. Tems:lciler Meclisi komisyonlanna, yargı crganlarına, yönetim biriınlerinp nasıl olmuş da kimselere sezdirmeden biiylesine sızıvennisler! Beliu böyle düşünürlçr. ozgürlügü, yurt severliği yalnız kendi tekellerinde sayanlar Aslında, bu özgüree davranış, bu sorumhıluk anlayısı övünüîecek bir büyüklük Amerikan toplumu için: B;r Devlet Baskanını vardımcılariyle, danışmanlariyle buiikte yasalar uyarınca. istifa etiiren, hesap vermege çağıran düzeni kurmuş ülkelerin sayısı tcaça ulasır dünyada? Dogrusu, dtinya kamuoyu. yalnız ığrenme ile değil, aynı zamanda 'nr.enme duygularıyle de bak:yor Atlantik otesndt olup bıtenlere. Batıh anlammda demokras ne demek, Amerikan çeşitlemesi nasıl oluvoı. uçurumları ile. doruklan ile göriiyor iierkes. • Özgiırlükçü demokrasi», • insan haklanna saygı». «çoğulcu düzen», «Anayasanın üstünlügü» kavramlanru. kulaktan dolma birer «lâf» olarak değil gerçek anlamlariyle kavramış, bunları içtenlikle ülkil saymış toplumlara, kişilere vergi bu özgürltik, bu sorumluluk duygusu. üysa, hem Amerikada hem de başka ülkelerde; böylesine yüce kavramları: kend: çıkalarına yaradıklan ölçüde varadıkları sürece üstün tutar görünme egihrr.inde olanlar da var. Kimi toplumlarsa, mılvnnlarca ayakiı, milyonlarca kollu, ama tek oash tek yürekh ejderhalara benzetilmeii ıst?nivor. .JEV eller çelikten parmaklarla yogurııp tek kalıba dökme çabasrada böyle topluınlann üyelerini. Uçurumdan Doruğa inanmadıgı, benimsernedigi dogrulars Inanmı? gibı dsvranan başına ne gelmez kı: «Eğretî s'a bmen tez ıner» diyor atasözümüz. Kim söylemış se söylemiş gerçeği: «Çalışsa bin sne karga bülbül gibı fasih olmaz. Balonla âsumane çıksa bir âdem Mesıh olmaz.» Bu söze uygun dü?üyorsa Kimilerin dıınımu bövleler: «kural» tle «mural» arasında Bir ayırım gnzetme vanhsı olamazlar; açıkçası nkuralmural» tanımazlar pek, ıslerine gelmiyorsa oyunun kurallan. Böyleleri için. «Beraat etse de mlicrim. derunu müsterih olmaz» denmiş; ama, belli değil doğrusu, nmüstenh» olup olmadıklan. Olan da çıkabilir. olmayan da. Kutsal Uçleme riştiyanhkta AlUh ile İsa"nın ilişkileri bir tuhaftır. «Tanrı Meryem Ana tsa» üçıemesının tncıl'e göre özel öır anlamı, bir bütünlüğü vardır. ^lesih gıziı oır anrabalıkla oluşmuştur. İnançlara göre, Meryem Ana oaKirecur. Öyleyse nasıl gebe kalmış, nasıl doğurmuştur. Isa'vı? tşte bu noktada Kutsal tçleme sözkonusudur. Mervem. mintarafillah ham:le oıduğuna eöre baba kimdir? încıl ou Konuda şunlan söylüyor: • OğuPu Baba'dan başka Idmse bilemez. Ve Baba'yı bilse bllse Oğul, bir de Oğurun aydınlattığı kişiler bilebilir.» Üçleme'ye eski dilde «teslis» derlerdi. Yalnız tanhin derınliklerinde Kalmış eisanelerde değil, çağdaş vaşamda geçerlıdir üçleme... VVashir.gton • Londra • Atina arasındaki üçgen çağımız dünyasında bir üçlemedir. Milli Kurtuluş Savaşımızdan bu yana baktığımızda sımrsal ve ulusal ilışkılerinin akrabahklarında birbirleriyle bütünleşen bu üçleme'yi sürekli biçımde karsımızda göriirüz, • Millî Kurtuluş Savaşımızda Amerikan donanrr.ası dolaşırdı karasularımızda. . Ülkenin bazı nottalan tcgılızlenn elindeydı. Ve Yunanlılar Anadolu'ya çıkmışlardı. Türklere zulüm uygulamasıyla topraklanmızı ele geçırmeye çabalayan Yunaniıların ardında bütün bir HristıyanliK nünyas vardı. Eski Yunan'la Rönesans çızgısmde saynaşan burjuva küitürü. aynı zamanda sömürgeciliğm kaynağıydı. Yunanlılara karşı Türk halkı iyi9'da dırenmeye başladı. tngilizlere çekımser davranan halk. Yunan ışgalı üzenne uyandı. Ama Mustaıa Kemal Paşa, sılâhlı Kuvvetlert derleyıp toparıayaraK gerçek oır güç nıtelığıne eriştinnceye dek Yunanlılarla, Humlar yürüdüler. Dünya namuoyu arkalannda. îngilizler oyunun başaktörü olarak eylemin ortasındaydı. Perde arkasında duruyordu Amerika.» Türklerie, Yunaniıların silâhiı çauşmasını, b;r Ingiltere Türkiye savasıni dönüştürmemek ıçın ustaca davrandı Atatürk... Yunanlıları 192^ eylülünde denıze döktükten sonra en tehlikeh noktaya tırmanılmıştı. Kutsal Üçleme'mn ne yapacağı belli olmazdı böyle zamanlarda... Ama bır Ingıhz Türk nartnne tırmanmadan sonuçıandı Milli Kurtuluş Savaşımız. Lozan Konieransında se, Turkı. ye, Venizelos'la ve Lord Curzon'la masa basında çekışe çekişe, savaş meydanlannda kazandjğını yitarmcemeK ıçm çabalıyordu. * Aradan yanm yüzyıl geçmiştir. Kutsal tçleme gene karşımızdadır: Amenkan donanması yakın sularda, İngilu üuvvetlen Kıbrıs toprakıarjıdâ ve Yunanlılarla Rumlar Milli Kurtuluş Sava^ı'naa Ege köylerır.ı yakıp yıkan oabal&rı gibı Kıbrıstakı Türfc söylerinı hallaç pamuguna çevırıyorlar. Ta ki. düzenli l'ürk KUVvetlen ışe karışır.caya deK... Ve Yunanlılarla Rumiar'ın yenilgıye uğradıkları noktada İngilı^ler sorunu çıkıyor ortaya... Bir yandar: Fantom uçaklan, oır yandan Brıtanya üsleri, öte yandan Ada'ya gönderilen Asya'lı askerler.. Vaktiyle Anzak'lan kullanan Londra, şımdi Uurka'lan Türklere karşı çıkarıyor Ankara da ise tıpkı 192Ulerdekı gibı bır durum muhanemes»: Acaba bız Yunanlılara ve Rumlara Kar^ı xıusal naklarımızı savunurken Ingiltere savaşa katılır mı? Vaktiyle Lozan'd3 Yunanh Venızeios. İr.gilı? Curzon vardı; şımdi Cenevre'de Yunanh Mavros, tngıliz Caıla?han var. Ve de bir teleıonun ötekı ucunda Amerikan Kıısınger. Efsanelerin kutsal üçlemesı... * Nedendir bunca benzeme: fsrıh oıtmek tükenmek bılmez bır «yıneleme» midirV Bınlerce yıl öncesmde kaünış elsanelerin gözüyle mı bakacağız geçnuşe? Yoksa DU çagdas üçlemenin elle tutulur gerçeğı var rru? Elle tutulur gerçek. sınıisaldır ulusaldır. KJer bu gerçeğin bilincine varamazsak. aradan bir elli yıl daha geçse gene kutsel üçlemeyi karsımızda bauır. Ditmemii Kiırtuluş savsşmm ç?lkantılarında dost sandıklarımızın düşmanlığına dövünürüz. H «Havvan Ciftliâî» Çok güç olsa gerek şu politika. şu yöneticilik «İnsan» kalarak politika vapmak. yöneticilik 5'apmak heıkesin harcı görünmüyor. Polifikaeılann. vöneticilenn hangi rejimde o'ursa olsun Orwell'in ünlü Havran Çifttiçi (Animal Farm) vatjıtını «aman zaman veniden okumalarında büyük yararlar rar. Yalmz onların değil, secmenlerin, ytjneti'.enlerin de okumalan gerek: «İnsan» kalarak. vönetilen olmak zorunlu glıc olsa da. Efendilerine insanlara karşı ayaklanan hayvanlann çiftliğe el koymalan serüvenini anlatır Oruell bu japıtında.Sömürenıeraetı kurtuluD "PI yüzü cenneti kurma özleminde çiftliğin hayvanları. İnsanları kovduktan sonra. hayvanlar arasında en akıKıları olduklan ıçm. domuzlan geçirirJ< ler başa Üteki hayvanıar 5kı«i ?ibi <onralan eskisinden de beter bir yaşam sürer olurlar. Yöneticilerse. kovdukları insanların kösklerine verlesirler Sonunda, birçok akıl almazlıktan dersler çıkartarak. insanlarla anlaşmaya varraa ^'Oluna gider çiftliğin yöneticileri. Bir sölen düzenlenir çiftlikte. bu anlaşma\T kutlamak için. Öteki nayvanlar, ancak. pencere dısından seyrcdebilirler çöleni. Orwell, bu şölende insanlarla hayvanlann davramslannı anlatırken, söyle bitirir yapıtını: «Dısandaki hay\anlar, bir domuzdan bir insana, bir insandan bir domuza, yine bir domuzdar. tekrar bir insana baktılar. Fakat hangisinin domuz. hangisinin insan olduğunu bilmek imkânı kalmamıştı.» Oysa, «ınsan» olanm yönetici olsun. yönetllen olsun böyle durumlarda «hangisinin domuz, hangisinin insan» olduğunu ayırabilmesi gerek, kendi insanlığma saygısı varsa. Yapamazsa bunu, Byron'un verdigi o ivimserle kötümser tanımları arasında bocalayıp durma avuntusuna katlanır insanoglu: «İvimser. olabilecek dünyalann en iyisinde yaşadığımızı sanır: kötümser de. bunun gerçekten böyle olmasından ko.kar> Oyunun Kuralları Bövledir işte: Oyunun kurallarına bağlı kalm mazsa. bir gün nereden. nasıl belli olmaz patlak verir oyun bozanlık! «Kurallar başkalan için!» demeğe kalkışmanın nereve vanyor sonu, bunca örnek gözler önünde değil mi? O bozuk düzenli toplumlara bakarak söylenmiş söz de yardımına koçamıyor, o>oınun kurallannı çiğnemek isteyenin: «Yasalar örümcek aglanna benzerler; sinekler yapışıp kalır; eşek arıları delip geçer.» Oysa. delinmez ağlar da çıkabiliyor oyun bozanın karşısına. Yanlış hesaplar BaSdat"tan da, Watergate'den de. anayasa mahketrıelerinden de dönüyor! • Kurallar. kurumlar. kişiler. ilkeler bendrn yana iseler. beni destekliyorlarsa, benim çıkarımı koruyorlarsa. yaşasm Kurallar, kuramîar. kişiler, ilkeler! Yok. böyle değiıse...> Kimileri bu düşüncede işte! Olur mu böyle düşünmek, sonra ne derler insana?» sorusu gelmiyor akıllarına.Aslında, oyunun kuraılarına »aygı!ı o'mak. herkesin de aaygılı olmasını istemek. yine herkesin yararına: Bugün güçlü filâncamız bozamazsa kurallan. yarın ondan daha güçlü falancamız da bozfcmaz. Bozmağa girişirse. kural dışı düşer. Ama şu var: Kurallara saygılı olabilmek için, kışinin savunduğu davada gerçckten hakh olduğuna. bir üç kâğıtçılık» yapmadığına içtenlikle inanabilmesi gerek: benimsediğını soylediğı ilkel«ri, ülküler: gerçekten yaşaması gerek Aslında «Ahlâk Pusulası» Yitirilince «Ne yaptığımı biliyorum. sayın Yargıç; siz de ne yaptığını büiyorsunuz. lutkumla til! ülerim arasında bir yerde. ahlâk pusulamı yitirdim. Kendimi, anababamın, benimsedigun ilkelerin, ya da ahlâk içgüdülerimin benim için çizmedifcleri bir yolda buldum. Bu yol beni. bu mahkemeye çetirdı.» İiginç açıklamalarda bulunuyoı Magruder: Bir gazeteci çekilmiş Başkana dostça davranmıyor muydu, Nison'ı hırpahyor muydu? Niıon bu gazetecinin bir komünist ajanı oldufunun yayılmasım isteyince, hemen «bas üstüne!» deyip, nasıl gercğini yaptığını anlatıyor. Büyük bir saf BUNALIMLAR VE LİDERIİR Dr. HALİS ÖZGÜ Arada Ur Türk Ekonomisinin Temel Yapısı eçpn yazımızda (5 agtıstos 1974 günlü) ekonomisi bizim gibi dinamik yapı içinde bulunan toplumların durumunun temel yapı bakımından çok önemli bir özellik gösterdiğinı belirtmiş ve bunun bir yatay ve bir de düşey sor.uçlar oiuşturduğunu belirtmiştik. Yatay değişiklik genel olarak nüfusun yurt yüzeyındekı yerleşmesı ile iigili olarak, büyük ölçüde kaynağın bu konuda harcanıp, ekonomik alandaki yatınmlara kaynak aynlmasırun geri kaldığım açıklamıştık. Şimdi tou yatay sonuÇjgKrindeki bsittşlanmızı biraz dahyaerinlestirelim. Bir köylü, köyünden bir şehır ya da kas&baya göç ettiğinde bunun bir ekonomik. bir de sosyal sonucu önemli çizgisiyle ortaya çıkar Ekonomik sonuç. bu kişınin normal olarak bir yerleşme talebi meydana çıkarmasıdır. Buna «Bannma» talebi de diyebiliriz. Bu kişi eğer köyunde kalsaydı. bu talep orada ya hiç belirmeyecek, ya da belirse bile karşılığını bulmak daha kolay olacaktı. Köyde barınmanın maliyeti. kasaba ve hele kentte barınmanın maliyetinden çok daha duşüktür. Bu maliyet farkı ekonomiye ek bir yük olarak binecektir. Öyleyse bu yerleşme ek maliyetini düşürmek önemli bir rol oynayacaktır Ülkenin kalkınmasında. Ama az buz bir düşme yeterli olmaz. Göç halindeki nüfusun ekonomik gücü son derece zayıftır. Bunun bir sonucu olarak da «sosyal konut» ve benzeri ucuzlatma önlemleri, sağlıksız kentleşmeyi önleyememektedir. Göç etmiş kitle, kent yasamı için de yiyip içecek varsa, ailesin« geçim sağlayacaktır. Bu koşullar içinde ister ki bannma maliyeti sıfır ya da sıfıra yakm olsun. Bunu saglayan gereç «gecekondu» dur. Gecekondu konusunda bu nedenle kentte değil bütün yurt ekonomisinde alınacak köklü ekonomik dersler de yatmaJrtadır. Burada firmalar açısından yapılmış maliyet ve kâr ana'.izleri ile sosyal gerçekler açısından yapılacak bir analiz çok farklı sonuçlar verecektir. Bu sonuçları ve farkları gözönünde bulundurmayan bir ekonomik politika sonunda çökmeye değilse bile ekonomik hesaplarda yanılgıya düşmeye yargılıdır. Gelişmekte olan ekonomilerde ikinci bir olay da, bir uygarhk düzeyi geçilirken eski düzeydeki birikim, yatınm ve hünerlerin bir sonraki uygarhk düzeyinde hiç bir işe yaramadan terkedilmesidir. Örneğin 1950 ve hatta 1955 öncesinin hayvanla taşıma esasma dayanan uygarhk düzeyinde yer almış, küçük demirciİer ı Araba tekerleklerine çember takant, semerciler, eyerciler ve araba ya da kağnı koşumlan yapan esnaf otomobıl uygarlığıyle ortadan kalkmıştır. Bu her toplumda olan bir gelişmedir. Ancak, tarihte «zamanm hızlanması» kavramı vardır. Örneğin ilerlemiş toplumların geçen yüzyılda belki 50 yılda geçtiği aşamalar. bu yüzyılda bizim toplumumuzda 510 yılda geçilmektedjr. Arabacmın şoför, semercinin lâstik ya da oto tamircisi olması için toplum önemli çabalar içinde bulunmaktadır. Kalkmma ashnda bir yarıştır. Bu yanşta asıl önemli olan rakiplerin durumuna göre daha elverişslz durumlara düşmemektir. Bu aşamada gelişmekte olan ülkelerde rakiplerine karşı bir aşılması gereken olumsuz nokta. etken kalmaktadır. Bu da o ülkelerin geçen yüzyılda yaptıklan «Geçiş» giderîe 6 ireysel planda olduğu gibi, toplumsal hayatta da zaman zaman ve çeşitli nedenlerle bunahmlar, uluslarasmda, çatışmaga, savaşa yolaçabilecek derecede anlaşamamalar, gergınlikler ortaya çıkabilir. însanlar, bunalımlar, savaş tehlıkesi l.arşısında. herşeyden önce geçmisteki hayatlarında yeterhlıliklerini. güçlülüklerini. üstünlüklerini göstermiş, başarılı. her bakımdan güverıilir. inamlır, düşüncelerinde, eylemlermde çelışmelere düşmeyen. soğukkanlı. sağlam iradeli, başka'.arı tarafından da sevilen. sayılan bir lider ararlar. Böyle bir liderın varlığı karşısında kendilerini. yakınlarım, yurtlannı gü\'en içinde bulurlar. Onların yönetimlerini kolayhkla ve ısteyerek benimseyebilirler. Önerdikleri bir yön çizgisini izlemek eğılinıini duyabilirler. Onları, kendileri. yakınları. yurtları için bir savunucu, kurtancı kimseler gibi görebilirler. Onlarla ilgıli düşüncelerini. duygulannı çevrelerindekilere aktarabilirler, yansıtabilirler. Onlann aracıhkları ile kendilerini bir aratia yaşndıkları ksmselere karşı daha çok bir yakınhk duyabilirler. Yanındakilerde onlardan birşeyler anyabılırler. bulabilirler. Bunun da sonucu olarak, birbirlerıne daha iyi, saglam. içten. verimlı bir sekilde baglanabilirler. Birbirlerıni kendilerıne daha yakın bulabilirler. Birbirlerinı daha yararlı, iyi bir şekilde desteklemek isteyebılirier. Böylece de. sonuçlan bakımından, özellıkle sözkonusu hallerde, çok önemlı ulusal bir birlik. beraberlik. bütünlük meydana gelebilir. Çoklaştırıcı. güçlendirici. dayanıklılığı. mücadele azmini arttıran. her türlü fedakârlıkları isteyerek, benirrseyerek göze aldıran bir ulusal kıtle psikolojisi ortaya çıkabilir. Büyük Hderlerin en büyük özeiliklerinden biri de budur. Ozellikle bu gibi durumlarda insanları dinamik bir şekilde aynı amaca. zafer amacma yöneltebilmek nitelifidir. însanlan bir amaç etrafında sağlam bir tarzda bırlestirebilmek, içtenlikle işbirligine yöneltebilmek sanatıdır. Bunun en güzel ve büyük örneklennden birini Kurtulu; Savaşında Atatürk vermiştir. Bütün bunlardan da kolayca anlasılacagı gibı, boyle durumlarda heıkese düşen önemli ış, bireylerin liderleri ile ılgili dü»Uncelerini. duygulannı, ir.ançlarını, güvenlerini sarsabilecek davranışlardan uzak kalmaktır. E«asen bireyler savaş niteüğindeki bunalımlar. tehlikeler karşısmda güvendikleri. inandıkları. kendilerini, yurtlannı bu bunahmdan kurtarabileceklerini düşündükleri liderlerine yönelen clumfuz eleşîirileri. kınamaları. yerrneleri pek iyj karşılamazlar. Bir jandan, bu tür eleşti; ileri. kınaır.aiarı. yermeleri dolayh bir jekilde kendilerıne de malederier. Ksrşı karşıya bulundukları tehlikeyi atlatmak, yakmda huzura. selamete kavuşmak ümidıni taçıyabilmek amacıyıe arkasından gittikleri. tuttukları, destekledikleri liderlerinın olumlu, olumsuz kaderlerini paylaşırlar. Öte yandan ıse ırısanlar, genel olarak. bunahmlar. savaş tehlikesi karjısmda. güçlülüklerine, üstünlüklerine inandıkları, etraflarında toplandıklarını, yurtlannı zor koşullar içınde yönetmeğe uğraşan, en kısa bir zamanda huzura. selâmete ulaştırmağa çalışan liderlerinı olumlu, yapıcı bir şekilde uyaran. destekleyen, onların işlerini kolaylaştıran. başanl: olmaiarına yardım eden herkesi. özeilikle. rakiplerini överle:. severler. Liderleıinın rakiplerinin bu tür davranışları karşısmda kendilerini. yakınlaruıı. yurtlannı daha bü.vük bir güven içinde bulurlar. Kendilerini ve kendileriyle işbirliği yapanları daha yeterli. güçlü varlıklar halınde algılarlar. H»r türlü fedakârhğa daha elverişli bir duruma ulaşırlar. Onları. yaşaciıkları huzursuz. Eikıntılı hayaltan kendilerini en iyi bir şekilde kurtarmak isttyen kimseler gibi değerlendirirler. Rakiplerinin ba.şarüarındEn çekinmeyecek. kazandıkları sevgiden endise elmeyecek kadar yeterli. güçlü. kendilerıne güvenen varlıklar gibi düîünürl"r. Bunun da sonucu olarak onlara karşı bir yakınlık. hayranlık duyarlar. Onları da. her bakımdan güvenilir ve gerçek. aranan, aranabilecek bir lider gibi görürler. Halen kendilerini yöneten liderlerinin başarılarında onların da önemli bir payları bulunduklarına inanırlar. Onlardan her zaman olumlu bir şeyler. işler bekleıler. Yalnız bRşına bir şeyler yapabılen insan. dayamşma halinde buiunduğu başkaİBiiyle beraber birçok işler geıçekleştirebilir. lnEan. kendisini destekleyenlenn sayılan ölçüsünde güçlenebilir. Yeteneklerinden. varlık kaynaklarından vararlanmak olanağını bulabilir. Düşüncelerinde. ışlerinöe, eylemlerinde daha yeterli, başarılı olur. Kendisine güvenebilir. Geniş olçüde. yanılma olasılığından uzak kf.hr. Daha iyi kararlar alabilecek bir duruma ulaşabilir. İstiyerek yanında, arkasında yürüyenleıin çokluğu ölçüsünde izlediği yolda karsılaşabiieceği şüçlüklere daha iyi gö'ğüs germek olanağını bulabilir. Daha yerir.de bir deyişle, insan, kendisini destekliyenlerin sayılan ölçüsünde kendisini destekliyebilen bir variıktır. Bu nedenle deriz ki bir lideri desteklemeyi bilmeli B EKONOMİK AÇIDAN GECEKONDU, YE RİLMESİ DEĞİL, ÖVÜLMESÎ GEREKLÎ BİR KONUDUR YANLIŞ OLAN, NÜFUSUN GEREKSİZ VE SAĞLIKSIZ YIĞILMASIDIR. Arslan Başer KAFAOOLU ters anlaşılan bir noktaya önemdır. Aslında ekonomik açıdan önemli nokta, yetişkin ve aydın sınıfın yakınmasına kaynak olan bir gerçeğin yanlış görülmesidir. Ekonomik açıdan gecekondu, yeri'.mesi değil övülmesi gereklı bir noktadır. Pek az kimse gecekondularm ekonomik yararları hakkında kafa yormuşlardır. Gecekonduların hukuksal. mimari açıdan, kent bılımi açısından hoş görülmeyecek yönleri olabilir. Ancak gecekondularda yerleşen kişiler i, yurttaşlarımızı. eğer bildiğtmiz ve bizim standardımızdaki konutlara yerleştirme yoluna gitsek ve bunu basarsaydık, Türkiyede öbür alanlarda, örnefin işleyim (sanayi) alanında yatınmiar sıfıra yakm olurdu. Ekonomıde egemen sınıflar, çıkarlanmn nerede olduğunu, estetikçi ve yüreği yufka aydınlardan çok daha iyi bilmektedırler. Aslında bir kısım yurttaşın uygar koşullar, hattâ Batı'dakinden üstün bannma koşullan içinde bannma sorunlanna çözüm bulurken. önemli sayıda yurttaşımızm uygar olmayan koşullar içinde yaşamalan akıl ve vicdarun kolay kabullenecegi şeyler değildir. Ama yanlış olan gecekonduda yerleşmeler değil, bu yerleşmelerin aşı n yığılışmaya dönüşmesidir. Yanlış işleyimleşme (sanayileşme) sonucu büyük kentlerdeki sağlıksız nüfus yığınlaşmasıdır, önlenmesi gereken.. Yoksa toplum içinde yerleşmeyi ucuzlaştıran örnekler değil. Ekonomik olarak dinamik bir toplumda gözönünde tutulacak ilk sorun. bizce bu göçlerin ortaya çıkardığı ekonomik sorunlara akla en yakın çözümlerle yakiaşmaktadır. Bu da her şeyden önce nüfus akımlarını en aza indırecek, fiziksel bir endüstri planlamasıdır. Toprağımızj tanm ve kent topragı olarak en iyi şekilde kullanmak zorur.dayız. Ekirrı planlaması ve doğru bir işleyim kuruluşları planlamasına hemen gidilmeliciir. Sosyal bakımdan ise. geçen ya zıda belirtildigi gibi, sömürülmeye en elverişli kişiler, bir yere saglam olarak yerleşememiş kimselerdir. Yorganını sırtına vurmuş bir emekçiyi her ücrete razı edebilirsiniz. Devlet. kanunlar ona elini uzatıncaya kadar, biyoloji kurailannın onu zorladığı koşullara karşı durma olanagı bulunamaz. Bir lokma. bir sıcak çorba. bir çatı altı onlar için enşilmez nimetlerdir. Bu nedenle onun düzgün ve sendikah işçi olunca yaşamındakı dramı bu döAslına bakılırsa böyle bir düzenli işyerine kavuşmamış işçiden durumu daha bozuk olanı yoktur. Fakat bu tip işçilerın de hiç oimazsa ümitleri vardır. Yaşam rüyaları. düzenli bir işyerindeki işçilik, artık kendilerıne eskisi kadar, köyde bulundukları dönem kadar uzak değildir. Dinamik topiurr:cÎH, öyleyse dört lü bir yasam vardır. Köylerde çalışanlar ve yaşayanlar için gecekondu uzak bir rüyadır. Bunlar en alt gelir grubudur. İkinci grubu yorganını sırtlamış iş arayan düzenli emekçi adaylan oluşturur. Bunlar bir gecekondudaki hemşehrisinin. akrabasmın konugu da olabilir. Inşaatlarda «kaçak» deyimiyle sigortasız çalışırlar. yük taşırlar bulabilirlerse. Gecekondulu. asıl kente düzenli yerleşen ama kentte bir çeşit köy yaşamı sürdürenler üçüncü gruptur. Bunlar çoğunca düzenli işçiler, devlet daireleri hademeleridir. Dordüncü grup ise ruhsatlı. tapulu belgeli evlerde oturanlardır. Bizde genel olarak ekonomı denince DU son grubun özlemleri dile getirilir. Böyle farklılaşmış bir yerleşme düzenl içinde, her ayn yerleşme düzen inin ayn ayn tabakalan vardır. Bunlar ayn ayn çelişkiler ve uyumlar içinde, ülke halkımızı meydana getirirler. si anlammdaki kararlılık, Batı toplumlarmda belki salık verilecek politikadır. Ama Dizım gabl dinamik toplumlar dengede hareket ya da harekette denge arayacaktır, aramalıdır. Hattâ gelışme, dengeye kımı zamanlar yeğ tutulmalıdır. Çünkü asıl denge, gelişmededir. Gelistikçe yerleşme ve calışma düzenlerinin farklılıklan azalacak. daha doğrusu daha düşük yerleşme duzeyindekiler daha yüksek yerleşme düzeyine gelebileceklerdir. Burada herkese büyük görev düşmektedir. Ama herhalde en önemli görev devlete ve planlama örgütlerine düşmektedir. Dev =^«nirt11IUM'nn[UlMifMlMI1fIH»Uî»iMtintli;lltnMnuJİMirilllllin^min'inriîintH let. gelirleri en yüksek gelişme (yerleşme) düzeyinde olanlardan başlayarak, gelir artışlannı daha düşük yerleşme düzeydekilerin iş bulma ya da daha iyi iş bulması yolunda kullanmalıdır. Top lu sözleşmelerde, tarım ürünleri fiyatlarında sağlanan ek gelirleHerekeliler Mensucat Fabrikasına ait değisik makinarin hepsi tüketime sürülmemelı, lar îflis îdare Memurluğunca teklıf almak ve pazarhk bunlar yatınmlara yöneltilmeliyapmak suretiyle satılacaktır. dir. Bu yatırımlar hattâ kârlılıktan kısmen %Tizgeçilerek yurt düTeklif vereceklerin 15,8 1974 gününe kadar Istanbul zeyine dağıtılmahdır. Yetişmiş 1. İflâs Memurluğunurı 972 8 No.'lu cfosyasına başvurmainsan gücü büyük kentlerden ları ilân olunur. 12/8/1974 yurt yüzeyine dağüılmalıdır. BuİFLAS İDARESİ nun olanaklannı gelecek yazada inceleyeceğiz. •ÜV, Kıymetli Makina ( Satışı | ş % % j| 1 ğ ş TXÎ.ZiRAAT BANKASI TEFTİS KURULUNA Topraktaki yükü hafifletmek Dinamik bir toplumda amaç, Topraktaki geçim yükünü hafifletmektir. Bu göçlerı düzenli bir ışley:mle5meye dayamaktır. Batılı toplumlarda sorun daha çok ücretkâr ılişkilerinde ekonomik bir değerlendirmeye getirilir. Dofal olarak bu yöntem yaklaşım; bizim gibı dinamik toplumlara uygulanamaz. Her gelir düzeyini karşılayan. daha doğrusu her ça lışma düzeyıne karşı gelen bir yerleşme sistematiği vardır. Sosyal adaletçilik sadece, düzenli çalışma olanağı bulmuş olanlara yüksek ödemede bulunmak degildir. Asıl sorun. en uygun yerleşme ve çalışma düzeyine en çok yurttaşı çekebılmektir. Bunun da çares: yatınm. yatınm ve yine yatırundır. Dengelı, bü tün yurt düzeyine dağılmış yatırımdır. Göçleri azaltan, yerleş me maliyetlerini düzelten ve düşüren, bir ekonomik politikadır. Açıkça şunu bilmeli ki, isrikrar, hiç bir şeyin değişmeme MUFETTIŞ MUAVİNİ * ALINACAK Adaylarm; A) 1 Hukuk. Ikiisat. Siyasal Bilgiler Fakulteleriyle; OrlaDogu. Ege. Boğaziçi. Atatürk Universitelerinin îdari İlimler ve İktısat. Hacettcpe Universitesiııin Ekonomi Bölümü ve Iktısadi ve Ticari İlimler Akadcmisi veya Milli Eyflirn Bakanlığınca denkliği onaylanmış yabancı ulkclrrdeki bvazerlerinin birisinden meolm.»sı. 2 Stnav tarihiııde 30 yaşını bitirmemiş bulunmast, 3 Sa'jlık durıımunun. Tıırkiye'nin her yerinde vazife gormet;e vc seyahat yapmağî musait olması, gereklıdir. B) Yazılı sınavlar 25. 27 ve 25 AĞUSTOS 1974 tanhlerin" de Ankara'da (Genel Mudurluk) "te, tslanbul'da (Karaküy,1 ve lzmir'de (lzm\r Merkcz) Şubelerimizde yapılacaktır. C) Müracaat evrakı. «ınav konuları. yabancı ulkclere gönderılme gibi hususları kapsayan broşürümüz; Ankara'da T. C. Zıraaî Bankası Ttftis Ktırulu servisinden. Istanbul'da (Karaköy) ve Izmırde (lımir Merkcz) Şubel^riniizdeıı tor.iîi» ^di Ç) Sınava kablucak clanların en geç 17 AĞUSTOS 1974 tarihinp hadar Iu7jmlu bc l^florle birlikte "T. C. Ziraat Bankası Genel Mod^rluyıı ıTeftife Kurulu Başkanlığı) Ankara" adresine muracaat etmelcri,. duyurulur. SAYIN MÜŞTERİLERE Yetkı belgesi bulunmayan kişilere ödeme yapılmamasını saygı ile duyururuz. ESVAP ÇAMAŞIR VE GtYtM SANAYİt KOL. ŞTÎ. • • g • • Arçelik AŞ'de 15 Yıl Presiz Metal İmalât Sanayii AŞ. de 2 Yıl Çalışmış • • • • • • • • • • • • • • • • » •«'• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • » »« • • S Cumhuriyet 6454 Satın Alıcı İş Arıyor PK. 8 Erenköy İSTANBUL Cumhuriyet: 6451) yapılışı ile büyük israflar meydana çıkması ayn bir sorundur. Sol ve orta sol politika ekonominin insan ve nüfus hareketleririn bu eeçiş giderlerini gözönünde bulundurması politik başarısınm ilk gereğidir. • Haydi Çelikten Örelim Bu Gök Yüzünü • Belâ Girecek Delik Bulmasın Jj 2 J| 2 • Bu millet lsterse, mütevazi fakat ntr Dacas ue Türk olan HAVA KUVVfcTl de vapar. Rahat ve nuzur içinde yaşamatc ısuyorsıK ştikıerırrun emnıyete almalmz. HAVA KUVViTLfcKIMİZÎ GÜCLhNUIHMb VAKKIna yardım edın.z. S S Ders alma ••.•••.••:•<•*•:••:• Burada ekonomik bakımdan «••»••••••••••••••••••••••••••••••••••••••î (Basın la'.u.y 6449)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle