23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet AYRICA PARA ILE SATILMAZ Şiirin Arkasında ir misafirliktevim. Ev sahibi ysbancı diller bUiyordu. B. Trawen'i okuvordu o gunlerde. Uzun uzun Trawen' den söz etti. Yayımcısından baş ka adresini bilen yoktu Trawen in. Tfizünü, fotoğrafını kimse görmemişti. Afrika'da küçük bir köyde yaşadığı sanılıvordu. Bayanlardan biri evli olup ol madığını sordu Trawen'in. • Bilinmiyordu ki! Daha bunun gibi kjtaplarmın çelirindeıı ne türlü yararlandıjı, çağdaş sanat akınılarını ne yoldan izlediği. Afrika dillerini bilip bilmediği, nerede doğup nasıl yetistiji, Afrika'ya ne zaman yerleştiği hep bilinmeyen yönleri arasındaydı Tra»rn'in. Iyi ama Afrika'da küçük bir köyde na B malanmızda. konuştuğumuz kim $e ile aramızda, sanatçıJar üstüne kısa parolalar gibi geçerlidir bu bilgilerimiz. Başka bir kimse için söylenebilfceğinden çok depişik, çok yüklü ayrıca da ortak bir anlam kazanmıştır bu türlü açıklamalar sanatçılarla ilrili vargılarunızda. Bu >üzden bu türlü sözleri \inelemek, konuştufumuz kimse ile iramızda sanatçı üstüne çok çabuk bir anlaşma doğmasmı saf lar. «Hhitman, hasta bir arabacının yerine çoluk çocuğu aç kalmasın diye sürücülük yapmış» deriz, karşımızdaki «Evet, biliyorum» der. Whitman"ın şiirlerinin toplumsal anlamı bu voldan çözülür fibi olur aramızda. necati cumalı sıl yuşayabili) ordu canı sıkılmadan? » d e n bu yaşavışı seçmişti? Küskün, kırjrın mıydı? Ev sahibi hep «bilinmiyor» diye karfilık \eriyordu sorulanlara. Dikkat ettim hep bu çizgi üzerinde uzayıp gitti konuşmalar. Trawen'in yazdıkları üstünde duran olmadı. Se ev sahibi anlatıyor, ne de biri çıkıp sonıyordu işin bu yanını. Fakat sonu şu oldu ki, konuşma>a katılaaiarın hepsi, konu kapanırken ilginç bir yazar olarak nilflediler Trawen'i; ilk Tırsatta kıtaplarını alıp okumaya karar verdiler. onradan çok düşündüm o ge ce konuşulanlan. Adresini, yüzünü okuyucularından giz Iemesi. yaşaytsını sır durumuna gctirmesi ne katar bir >azann yazdıklanna? Neyi değiştirir? Jri bir yazar olabüdiği Ribı kötü bir yazar da olabilir bövle biri. Hem yazdıklarını >aşadıfı çevrede değil de, kendilerinden kaçtığı insanlara duyuran bir yazar, kendi kendishle çelişmeye düşmez mi bu tutumuyla? Beni oku, dediği kimselerin katasında yazdlkJarının yarattığı sorulan karşılıksız bıraknıaya hakkı var mı onun? Bir bakıma ev sahfbi ile kendisini dinleyenlerin iyi niyetleri açıktı o geceki konuşmalarında. Bir yazarın değişik bulduklan yaşayışı üstünde uzun uzun durmalannın nedeni, eçitimlerinden. alışkanlıklarından gelrvordu onların. Genel olarak her türlü sanat olavı ile ilgili kimselerdi hepsi. Okuduğumuz bir şîiri, bir romanı, bir küçük hikâyeyi, dinlediğimiz bir konseri, gördüğümüz bir tabloyu, ya da bir orunu. daha doğrusu tüm sanat yapıtlarını anlatmaya kalkma mız boşunadır. Dikkat edersek. bir sanat yapıtı üstüne ancak o yapıtı tanıyanlarla rahat konu şuruz. Hele şiirden konuşuvorsak, sevdiğimiz şiiri ezber oku mı yolunu seceriz. Bir şiir, bir edebiyat yapıtı, razıldıçı biçim le vardır. Onu söyleyen, anla tan edebiyatçının kehdisidir Okuduklannı anlatma>a kalkı şaıı ise edebi\atçı olma\an biz Elbette ki, anlattıklarınıız. anlatacaklanmız kırık dökuk edebiyatçının anlattıklarının >a nında suyunun SUJTI türünden açıklamalar olarak kalır. Ki taplar, şiirler anlatılmaz oku nur. Çoklukla bir şiiri, giızel bir hikâyeyi anlatmak isteyin ce. canlı bir insanı otopsi ma sasına vatırmısa döneriz. Ama çene de sevdiğimiz bir sanat vapıtı konusmava iter bizi. Bu durumda en olumlu tutum. o kuduklarımızın bizde bıraktığı etkiyı, izlenimleri aniatma>a alısmaktır Vitekim bütün i'jı eleştirmeeilerin vöntemi budur Bu sıcaklık, bu büvüleyici se* neresinden çeliyor divc. karnını varıp araştırmaya kalkmazlaı bir vapıtın Doğrudan doğru>a vapıllan duyulan <sesi. insancıl sıcaklığı duvurmaya calışırlar <) çece Tra«en'den söz edenler bu serçeği bilivorlardı belki de l'azarın vass>ışı üstüne konuş makla vetiniyorlar. vazdıklar üstünde bir karara varmavı ki taplarını okuvacakları zamana bıraknorlardı belki de bu ne denle. Demek olu>or ki, o gece konıışmalarını dinlediğim kimseler. bu açıdan kokleşmiş bir alışkanlığı eürdürüyorlardı sadece. Trawen'i okumak gerek sinmesi uyandıran \a&ayışının deçişiklİBİydi onlarda. Yetiştiği ortamdan uzakta. Afrikanın bir köyünde, .talnız yaşayan bir yazarın neler yazabüeceği meraklannı uyandırmaya retiyor du. Kendi payıma, sevdiğim bir sanatçı ile ilk karsılaşmam, elimden eeldiçi kadar sanatçının kimliği ile iİRİli geniş bilgi toplamak gereksinmesi uvandı rır bende. Okudufum bir şiir kitabı. ya da bir romansa, çok *>e\diğim sayfaiarda durur, ki tabın sirişine eklenmiş. şairi vazarı tan,tan satırları kimbilir kaçıncı kez >eniden okurum: şairin romancının kitabın ark* kapağındaki fotoğrafına uzun uzun bakarıro. O kısa tanıtma razısı okuduklarımla birleşir, olduğundan çok daha avrıntılı serler anlatır bana. Arka ka paktaki fotoğraf. baktıkça canlanır, alajlı ffülüşler, ıffkeler üzüntüler çizgilenir çairin, ro mancının jüzünde. Öyle sanıvorum ki. okurken şairle romancı ile basbaşa kalan çok kişi kapılır bu benim kapıldığım duyguya. Güzel bir roroan okurken, kendimizi, çev remizde yaşayan kimseleri. hiç üstünde <turmadı?ımız yöııle rivle daha vakından tanımaya başladıkça. romancının çoriin tüsü yanıbaşımızda belirir gibi dir. Sanki o da orauzumuzun üstünden yeniden okur vazdık larını. Sık sık biz ona hak veririz, o bize hak verir. Roma nını okujup bitirdikten sonra da sürüp yidecek bir raklnlık doçar bö^lelikle romancı ile aramızda. uraya kadar dediklerimden su sonuç çıkıyor ortaya • Bazan bir sanatçı vaşayışı ile ilçimizi çeker. yapıtlannı tanımak çereksinmesi u>andı rır bizde. Bazan da bir sanat çıvı sevdikçe kendimize yakın buldukça, yaşayışını öğrenmek eereksinmesine kapılırız. Görii lüyor ki. ister yaşayısından, is ter yapıtından vola çıkalım. ya pıtlarının arkasında önemli bir veri vardır bizim için sanatçı nın kimliğinin. Çağımızda. büyük vatırım alanlarından biri oldu, büviilsanayi kollanndan biri duru rnuııa geldi sanat. Yatırımı \a panlar. her alanda olduğu ıribı sürüm sağlamak znrundadırlar Bu zorunlukla. cok iyi kavra mış, çok da ustaca değerlendi rerek vararlanır eörüniivorla? sanatçının özel vasavışının o nemini. örneklere sınemadan başla lalım: Yapımcı milvonJar ödeı bir filme. Filmin çevrildiği jfiin lerden başlayarak, afişte kaldı ğı ajlar hoMinca. ilk bakışta filmle ilçisiz haberler. fotoğraf lar görürüz pızetelerde. derjri lerde. Çoklukla filmin çevrilişı sırasında artistlerden biri kaza eeçirir bu haberlerde. Artistleı e\lenir bosanır. veni âşıklan çocuklarıvla rotoğraflar çekti rirler. Kadın sanatçıların mil «onlar dejerinde mücevherlen çalınır. Geniş seyirci kitleleri bu haberler. rotoğraflar üstün de çünlerce dil dökerler. Bu nun içindir ki. bu türlü rek lâmları. sınema eleştirmecileri nin olumlu bile olsa. ciddi eleştirilerinden daha çok önemser S OY UT Fotoğraf: ÎLHAN ARDA S 1970 de romon ve hikuye op'.umunun yanhs yönsemelerıni geçmişten aldığı bır ornekle belırttığı «Cadı Kazanı» nın onsozunde Arthur Mıiler, üç yuz yıl önceki durumu açıklarken, «Salem'de na«ıl \asandığım bılmıyoruz; romancıları yoktu» tfiyor. Unulamadığım cumlelerden birı bu. Tarıhin, toplum arastırmalarının, gezi notlarının. bıyografilerin, anılarm, hattâ bır sahne olanağı olçusunde yoğunlaştırılan oyunların bıle yetersiz kaidığı bır yerde. romana. yalnız romana ozgu olan b:r guç var Stendhal'ın «Roman, büyuk caddelerde dolaştırılan bır aynadır» sozunu isterseniz eskımiş sayın; yeni bıçimler arayanların ızinde istersenız antıroman taraflısı olun; kendınden sonra gelismış olan bazı teknik sanatlara, radyoya, sinemaya, televizvona bile yol gosteriyor roman. Sözlerin yerıni göruntü alabiiir, belli bır gorüs açısınd'an makınenin ahcı gözü tahkiye edenin tasvirinden daha güçlu olabılir, kısaca sinema ve televizyon daha somut ögelerle herkese kolay gelen daha geniş bir anlatıma kavuşabilir: ama insan dünyasının derinliğini ve çevresi İçmde kişinin gelişimini, yalmzlık ko=esindekı okuyucusu;. Ia ba^başa konusan roman verebılir ancak. Ne dersiniz? Okuduğunuz kitabın fılmini görmek, filmini seyrettiğiniz eserı okuraak istemez mısiniz? Kım vazgeeebilır bu güzel değişikJıkten? T Mahmut Han'la çatışan Ahmet' le Gulbahar'ın aşkını, ıster masal tadında, ıster destan havasında, ister roman olçusunde okuyun; aynı kapıya çıkacaksınız: Okumanın verdiğı bir buyük tat. Mantık ve akıl ölçulerınız bir jana, duygularınız ve sevgılerinızle vazarın anlattığı dunyanın içındesınizdır. Turkçenin guzellığiyle Anadtolu'nun değişik bir yanıdır yaşayan (Cem Yayınevı. 141 sayfa, 7,5 lira). Edebıyatjmıza nıce yıllar sonra gıren koy gerçeğı, bır sure ıvıce «kullanıldıktan» sonra sımdi asıl sahiplerinin elınde Yaman Koray'ın Erdek dolaylarından getirdiğı .zayıf konu bir yana (Mola. Remzi Kitabevi, 251 savfa, 10 lıra). Tırpan'da Fakır Baykurt, kendısıne özgü cosku ıle canlandırdığı bir Ankara koyünde Dürü'nün başkaldırmasını anlatıyor. Öteden beri genıs anlamh alegorılere duskun tutumu, bu kıtapta belli bir eylem biçiminde: Eğılmeyen, kul olmayan, kabul etmeyen bir isyan; yılın en iyi kitaplarından biri (Remzi Kitabevi,'375 sayfa. 15 lira). Yılkı Atı adıyla ilk eserıni veren Abbas Sayar ıse, Orta Anadoln' nun koy gerçeğine yaslı bir atın kaderinden bakıvor. Bir ilk e«er ıçin gerekli butün umutları tasıyan bu kitap. olçulü b^ vutu. dengeli duyarlığı. nutuksuz gerçekçiliği ile ilginç bır basarı (E vayınları, 96 sayfa. 5 lira). Evet. kırk bin köyümüz var ama Anadolu'nun asıl gerçeii koy mudur. kasaba mı? Bır Hirlıi sehirlesemeyen ama kov duğıimlerinın hepsini kenrfi dokusunda toplayan kasaba, bu yılın önemh birkaç romanının da çerçeve";i oluvor. Kemal Bilba«ar. Yfsil Gölge'de çok partili demokrasive nivet »ttiğimız «Su 1945 Yılı» nın Bartın1 mı anlatıyor (May vayınları, 438 savfa. 20 lira): Erol Tov, Acı Para'vı faizci ağalarla hakkına ve toprağına sahip çıkmak isteyen emekçilerin kavgasını açışa çıkarmak Için vazıyor fMav Yavınları. 343 savfa, 15 lira) Samim Kocagöz'ün Bir Çift öküz kitabı, gene Iyi bıldıği Soke dolaylarmdan ; doğru vola giren bir ağaoğlunun kendi koyü çapında gerçekleştirebildiğı bir iyilik ve adalet dünyası; «Ydrük» ve «Türkmen» geleneğine sahip çıkan has süt emmiş bir bilincin hak kavgası (Ararat Yaymevi, 302 sayfa, 10 lira). Çorum d'olaylarının yerden bitrr>e ağalıklannı ele?tiren Büyük Mal ise, Kemal Tahir'in tamamladığı bir üçlünün son kitabı. özellikle iki eksende direniyor yazar: Ağalığın çok köklü bir kunım olmadıfiı ve kadın dünyasının sanıldığı kadar saf bulunmadığı. (BIIEI Yayınevi, 575 sayfa, 20 lira) Yarattığı tedirginliklere karsırı roman yapısına, roman konusuna, roman sorununa. roman kısılerıne sahip pek nadir eserlerın başında gene. Şehiriere yaklaşınca karşımı* za çıkan ilk mahalleler... Muzaffer Izgu, Gecekonda'da sokak satıçıiıgıyJa ev külfetıni yuklenen bir koy göçmeninin gunübirlik yaşantısını çiziyor keskince. Her şehrin her gecekondusunda raslanan yaşamaların insafsız bir ölçüyle sunuluşu. Bır gerçeği duyurmak içın bazı noktalarda abartmalar (Remzi Kıtabevı, 143 sajfa ve hıkâyeler. 7.5 lıra). Mehmet Sevda. Süeda Hanımın Ortanoa Kızı'nda sos\ete rahathğına kavusan bır kenar mahalle dılbennın asıl ozlemlenni dıle getıriyor. Iyi romanların gerektirdiği ölçu tutarlılığı ve kok derinliğl\le (Atlas Yayınevi, 285 sayfa. 10 lıra) Mehmet Seyda'nın iki ciltlık Tanartaş romprıı ıse, yılın en basarılı ürunleıınden. Zonguld a havzasının bir «zaman» *k derinlıği içınde, bır «insan» kad«"ii ıle bırlikte çdzumu Ya Türkiye'de nasıl yasandığını biiiyoruz şımdi; çunku romanlarımız var. Bize çok alısılmıs, bıldik, yakın. anlatılmaya değmeyeeek kadar gundelık mi gorünüyor roroanlarımız? Övleyse ivi. Az gelısmis bir toplumu daha uzun sure uyutup avutacak romantık edebiyattan kıırtulduk, doğru yolu bulduk demektir. Ne buyuk seruvenler, ne destan kahramanları. ne kavusulmaz asklar. ne yuce tutkular ülküsu. Romanlanmız hayatımız; yasantımız kitaplarımız kadar. Söz gelirr.ı Yasar Kemal'in «Ağrıdağı Efsanesi» nde bile, Ahmet, nice ulu kavgaya giriştiği sevgisini bir küçük kuşkunun gölgesinde yitirir; kıskançhğının onulmaz yarasında mutluluğunu bütun bütün eld'en kaçırır. Bir efsane, bir destan bile içinden doğduğu toplumun değer yargılarına göre olusup gelişir; benzeri bizde çok, başka yerde yoksa, romanımız doğru yoldadır doğallıkla. Bir yılın roman ve hikâyeleri neyi gösterir? Bu küçük toplamdan hangi doğru sonuç çıksr? Havatımızı yansıtan, insanlanmızı yaşatan, toplum ve kisi sorunlarının en önemlilerini canlandıran anlamh bir bzet Bu açıtfan yılın kitaplanna topluca bakmakta yararlar vardır nce onun adını andıjiım içn Yaçar Kemal'in Afn Daîı Efsınesi'nden baslnavım. Bayazıt'ın «Osmanlı» paşası rauf mutluay S zarınm «belgesel roman» demekten haz duyduğu, dıkkatlı okuyucuların bır donemın bütün hesaplarını gdrebılecelclerı çok başarıh bır çalışma (Ararat Yaymevi, 343 353 sayfa 10 12"5 lira) zız Nesın'in, nıce uğraşlan sonra son şeklını verdiğı Gol Kralı, hasta bır toplumun futbol hevesi ardına uşüsen çüruk yapısını, mızah için hoşgorüyle karşılanan bn abartma olçusunde bütun yanlarıyla eleştiriyor (Bilgı Yayınevi, 364 sayfa, 15 lıra); Mehmet Kunter ise Cennetin Açla rı'nda Ege ve Akdeniz kıyıîannda sürup giden kendı seriivenini anlatıyor (Remzı Kıtabevi, 311 sayfa, 10 lira) Takımı'nda ilk ve unutulmaz e«eri H«sangiller'in (1955) sonunu baghyor: Hapisten çıkan Sinço, gurbet havasında, Istânbul yollarında ve kırgın aşk dünyasındadır. Okunuşu son dferece hjzh ama, ozu yetersiz, baslangıcına denk değerde gozukmeven bir senaryo çahşması (Cem Yayınları, 228 sayfa, 10 lira). Muzaffer Buyrukçu. hıkâyelerinde dzel bır güç olan ayrıntılar dıkkatıni gıttıkçe vaygınlaştırarak Bir Olayın B»sl»nçıcı'nda yetismesinın ıik donemlerıne donüvor: 17 yaslarındaki Doğan'ın sayısız istek ve ülkü ile karışan iç dunvası. Yukarıda dedığım gıbı bıze pek gundelık gözukse bile. aslınrfa önemli sOrunlarımızın baçında gPİen eenclik ddnemınin bize bzgu gerçekligı var bu eserde. Ne var ki, yazarı, anılarının dısına tasarak, gunübirlik etkılenn ötesinde gecer11 bir roman yapısma ulaşmava çalısmıyor (E Yavınları. 354 ^ayfa, 12 5 lira) Melıh Cevdet Anday'ın Gizlı Enıir romanı. bambaşka bir yapıda; ne koy, ne kasaba, hattî ne bildiğımiz sehır. ne tanıdığımız çevre. Dussel bır durumun (yazık kı. gerçeklesmesınden en çok korkulması gereke'n.budur) içınde aydınların zavallılığı Çok ince ve kokK bır mizah: çok iyı düsünülmu^ ve iyi anlatılmıs bır «duruın korkusu»; ne var kı, okııyuou^undan zor bır sabır ve anla vı= bekler (Bilffi Yavmevı. 35"1 "fa 12 5 lıra) malara düşkünlüğıınü gö«termeye yeter. Nıtekim bu yıl baş layan gazete edebiyat sayfaları, oncelıkle «soylenenler. duyulanlar» adh dedikodu sutunlarıyla konu oluyor her yerde. TRT'mn bu yıl baslattığı roman yarışmasına 47 eser katıldı: 30'u basılmamış olan bu kalabahk toplam, onurlu yarışmaların bi?e neler getirebıleceğini ıyıce gösterıyor. Yanı?ıra 309 katılmayla toplamı yedi yuze yakla^an hıkâyeler de ayrı bır umut oiabîlir. Çünkü bu yılın hıkâye kitapları arasında >uz aklığıyla sunulabılecek pek az eser var. Tarık Dursun K.1 nın 36 Kısım Tekmili Birden, Fakır Baykurfun Anadolu Garajı, Bekir Yıldız'ın Kaçakçı Sahan kitapları en onde gelen başarılar. Bılge Karasu'nun son gunlerde çıkan «Vzun Sürmüş Bir Günün Aksamı» nı okumak kolay değıl; u^ta bır anlatımın ne anlattığı belli olmayan uzatmalar: enellıkle hıkâye, odenmlyor okuyucu ilgisiyle; aranıp alınmıyor, ıstenip satılmıyor. Bu yüzden eserı ehnde bırikenlerle hevesi çoğalanlar, kendı harçlıkları ve masraflan\ la bastırıv orlsr kıtaplarını Yakınlarda Kemal Bekır'ın. Sukran Kuıdakul'ıın. Furuzan ın, Tomrıs Uyar'ın Selım tlen'nin. herhalde Kecatı Cumall'nra, Talıp Apavdın'ın. Demır Özlü'nün, Muzaffer Hacıha'anoglu'nun kitaplarının belli vavınevlerınce basılması beklenir: dersilerdekı hıkâye vayınlarıyla bir bırıkım ıçmd'e gorundüler çunku Bunların dı^ında bu vıl çıkan hıkâve kıtaplan Basaran'ın Sürçünler. Behıç Duvgulu'nun Gftlçede Gezintiler, O Zekı özturanlı nın Basakçılar. Hakkı Özkan'ın Kırmızı Kırlanzıç, Metın tlkın'ın Tarın lcin. Şahap Sıtkı' nın Acı Mu^tafa Kutlu'nun Ortadakı Adam. Enver Nacı Gok^en'ın Ayça, Gulten Da\ ıoğlu'nun Döl, Mahmut Ö7ay n Babam Babam, Sevket Yucel ın Günesin Parmakları. Avnı Givda'nn Ersruvanlar, Ihlamur lar övküsö. Sener U«anmaz'ın Racak«ız, Oğuz Gozen'ın Canı Kırıkları Bu türde edebıyatımızın e=kiden eriştiğı çızgiye yaklasmavan. tabıi ki a'ma ıddıa^mda da olmayan çalısmalar. Tek tek dergilercfe raslanan bazı gu7el hıkâvelerın konu olması yanısıra bu kıtaplann hiç ız bırakmadan geçısleri olumlu bir not değil Herhalde hikâvemn kolaylıkla yazılan bır baslangıç turu olmadığını oğretecek nice güze! h\kâye orneklerımiz var bızırn \ma hikâve vazanlarca bıle okunmadığı ıçın hep aynı du'eyde emekleyen bırçok hevec cıtsbı dotduruvor ortalığı B 6 erhat Kestel'm Korkunç vr Gözel, Tarık Günkut'ur Yü7ba«ı Selim Selimiyeli •\ti\p Ke<ıkın Kubanlı'nın Ka der Köpriisfi, Hasan Kıyafet'iı Gominis Imam, Ernine Işınsı Okru'mın Azap Tnprakları 7n hal Kuya='ın Sonnncn Oda Barbaro» Bavkara'nın Kana yan Toprak romanları da bu yıl içınde çıktı Çoâu vazarlarının kendi bastırdıklar:. umut !a bağîandıkîan. ivi vavıtama dığı için okuvucusuna kavu^amavan ilk nivetler  Tarık Buğra, tbişin Rüyası'nda çok başarıh bir aşk romanının butun gereklerini kullanmış; Türk tıyatro tarihinde ozel bir yeri olan Nâşıd'ın römanlastırılmıs kişiliği, yaşadığı ve yaşattığı tiyatro dunyası ıle bırlîkte nefıs bir psikoloji ve duvarlık ıçinde butunlpru\or (Hi'iar Yavınları. 266 sayfa, 12.5 lıraj. Tarık Dursun K., Kopuk Bir yanıyla genel ve ınsaneı1 oır yanıyla bize ozgü ycrel \e vöresel olan bu roman ürunlen edebiyat rfünvasının hep uzağında kaldı nedense. Toplumd,ı varattığı ihtivaç ve tutturdue' «aâlam divaloğa kar^ın sana' dergilerinın hıçbıri romana VP romanların tanıtılmasına gerekli yeri vermedı Türk Dıl Kurumunun roman oduhın» hemen kimse adav olmadı: Mı Ödülü tekrarlanamadı; romanlar üzerine vakıtlı elestirıl^' vayımlanmatfı. oku\ucu verlı roman ıstediğl. nice yazarın e serlen veni baskılara gıttıği v, gaze'e tefrikaları hemen kıtat> olduğu halde yiîın romanlar bir «olay» sayılmadı. Bırkac dergide çıkan birkaç hıkâ\p uzerine o kadar yargı ve sunu vazıldığı halde bunca kıtap. edebivatçılar dunvavından pek az SPS getırdı Bu hile, edebıyatımızın gunluk d'n^tluklsrın dar çevresındekı kuçuk konus. tste bovle Bız nasılsak. hıkâye ve romanlarıyla 1970 de oyle Biraz yerınde savan, bıraz çalı^kan, bıraz i=teklı. bıraz tembel, bıra? tekrarcı. bıraz ovüngen hıraz ria parlak basanlatla umutlu ve gtıçlu Tıpkı icinde %asadi"imız gun gıbı. onra su da ıar: Sanat üs tiine konuşurken yapıtındaı çok sanatçının yaşa>ışındaı söz ederiz hepimiz. ¥ani o ge ce, e\ sahibi ile misafirleriniı laptıklarını vaparız. örneğiiı \azarın komaya girinceye kadar içtiğini BÖyleriz. Fotoçraf çektirmesini sevmediğini. dört kadınla e\lenip bosandıjını ansı rız. Sairin sivasal eğilimi, katıl dığı savaşlar. hapiste. sürgünde geçirdiği vıllar üzerinde duru ruz. Kazancını konuşuruz. Ba zan bir yazar için: «Bırak onu canım, deriz, işbirlikçinin, tutu cnnun biri.. Beethowen deyin ce. bestelerindeki bir temder önce. nıutsuz aşklan. son yıllp rında kulaklarının işitmediğ1 Eroicayı hayranlıkla Napo »on'a sunup, taç giıince sunu sunu çori aldıeı selir aklımız^ Van Go^h'un kulağını kesij» sevçılisine ırönderdiğinı anlal madan edemeviz. Puşkinin şı irlerim bilmesek de düelio"d» oldiırüldüpünü biliriz. Zola'nır Dreyfüs dâ\ asındaki tutumunn önemser. Marlow'un bir hiz metçi kız yüzünden mevhanede bıraklanmasını hayranlıkla kar şılarız. Saat ile ilgili kom's. S film yapıcılan. Sanatçılann a. janları, yapırncılann rekiâm bürolan, İju türlü haberlerin, fotoğrafların basında, radyolar, televizjonlarda yer alması için avuç dolusu paralar öderler. inema, tiyatro kadar olmasa, daha ağırbaşlı bir ölçüde kalsa bile, edebhatta da <ayımcının açıktır bu gerçeji önemsediği. Kitabm kapak gom leğinde, kapagın içine doğru kıvrılmış daracık kolonlarda, ra da doğrudan doğru.ta arka kapakta şunlara bcnzer satırlar okuruz çokluk kitahın >azan için: «Sıvacılıktan aşçı vamaklığına kadar her türlü ağır işlere girmis çıkmış, yazdıklarında anlattığı kişileri \akmdan tanımak fırsatı bulmustur.» Gorki. London, Istrati. klâsik eğitimden Reçmeden işçiler, kojlülcr arasından büvuk 'azarlar vetişebileceğini tanıtladılar çağımızda. Fırıncı çıraklığındaıı. muçoluktan. sezici fotoğrafçıhktan gelerek. güçlükls kazanılan ekmeğin. alın terinin tadını kattılar edebi>ata. Onların öncüsü oldukları akımın sağla>acağı sürümü elbette kı, hilir bastığı kitaba bu satırlan ekle^en >a\ımcı. Sınıf kavfraları, »osval çattşmalar daha açık, daha hızlı^bir döneme çirdi yaşadığımız yüzvılda. Sairlrr. vazarlar si\asi partilerin dışında kalamadılar. tç savaşlara katıldılar. Tutucu hükumetleTİn gazabını üstlrrine çekerek. yıllarca hapislere büküm giydiler, yurtlannın dışında sürgün yaşayışına katlandılar. XX. Vüzyılın ilk varısı şairlerin, yazarların çile yılları, ölüm \ı 1ları oldu. Brecht. S. Zweig, T. Mann. Remarque, Hitler'in vüzünden vurtsuz kaldılar. Franco'cular Lorca'jı kurşuııa dizdiler. Stalin döııemi nice >azarları ölümle susturdu. Mussolini ydnetimi Italya'rla edebnatçılara belâ üstüne hclâ \ağdırdı Amerika. en seçkin sanatçılarmı >uzkarası hir mahkeme önüne çıkardı. Biz, Nâzım Hikmet'in hayatını liapisanede koruduk! Sabahattin Ali' \i önce öldürülmek korkıısu içinde yaşatarak kaçmak zorunda bıraktık, kaçarken öldürerek de korkularuıda haklı çıkardık. Simdi V'unan \azarlan dolduruyorlar çilelerini. alk yaçınları. yani okınucu, toplumsal saıaşta kendi saflarında çördügii. iç savaşlarda, hapislerde. sürgünlerde kader birliği ettiğı. bu bütük şairleri, vazarları elbette ki beııimseyecekti, benünsedi de. Giderek. şairlenn, vazarlann si>asal eğilimleri ile tanıtılması böylelikle geleneklestı. bir değer ölçüsü olarak verlcşti edcbiyata. Nedir ki, bu ölçü de çok geçmeden \ozlasti. Parti or eanlan kendi tutumlarıııa uygun kötü şairleri. vazarları göklere çıkardılar, giinluk politikanın dışında kalan en seçkin şairleri, lazarları birercilikle suç> ladılar. Bir vandan bu beğeniııin vavaıılığı. tekdüzeliği, bir vandan da poIitika.M \onetpnlerin görüşlerinde görülcn saptnalar, değişiklikler. zamanla ^üvensızlik tnandırdı okuyucuda. Yüzvılımızın en sağlam inançları, geçirdiği sarsıntılar, çatırdılardan sonra. daha uzun süreli çozüm yoUarına bağlanarak, günumüzde \enidcn temellerine otururken, sanatı da ye~ ııiden değerlendiritor. Yasayan edebiıatçıları da geçmiştekileri de sanat vönleriyle, insanlığa katkılarıyta ele alıvor. Camus, Kafka aklanıyor. Bu arada. >asadıklan ortaının toplumsal karakteri ne olursa olsun, özçur düşünmeje. doğrulara bağlı kalan korkusuz \azarlara bağlanıyor okuyucu: Soljenitsin çitıi. Norman Maıler gibı. Görülü>or ki. koşullar değış>e de. çağımızda yazarın vasayı<ı ile »akındaıı ilgilidir oku^uu. Sairin hayatı okuvucunun malı olmuştur artık. Şaır, kendisi görmese bile binlercc gö7\ın denetimi, gözetlemesi altıntla \aşar Okuyucu yazdıkları ile taşavüji arasında uygunluk arar onun Örnek bir kişi, yazlıklarınm doğruluğunu tanıtlavan eğilmez bir kahraman ola•k kalmasım. vaşamasmı ister. Okuyucu haksız da savıimaz nu tutumunda. Veter ki. reklâmların, çeşitli organların varattığı patırdna kulak vermeden, şîirinin, vazdıklarının arkasında, vazardan, şairden sadece riürüstlük. sanatına bağlılık arasm.' S H I ÇİLtNGİR Kim kitledi bu kapı>ı. içerde gecegündüz'lerim »ar; Siltenı. mangalım. yıllar yılı belki scvdiğim; ıMintanını, donum. sarı çiçeğim ve kulurka kanaryalar... Sofaya daracık bir merdivenden cıkılırdı. simdi belki de duvar; Pancuru da oldürmuşlerdir güz rcngini yırta yırta; Canı çok sıkılıyordu rüzgârsızlıktan pancuru da Önce çıngırağı hozmuşlar Kidemcklc kalmamı^tar ki, peşpeşe üç payanda ve burgu; Zamklı civi çakmışlar hırçın menteşelere; O bal dok vala sundumıa.vj kubura cevirmişlerdir: Saçaktı. oluktu. persazdı.. tiımunu sokiıp sıpıtmıslar zaten; Hani o ilkya? sünhatmılarında nten lıckâr knrhağa? Sökun su cnatalan oelırr Ingiiizaııahları nerde? ^ Cimririk snmunları kanırın tornavidavla, daha kanıruî.' 4yıp mı. kime ayıp? Kınn omuzlayıp: içerde ben varınt. 4 İ İ Metin ELOĞLU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle