Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 Cumhuriyet OCAK 1971 HtKÂYE: Beşiktaş'ın ortahalli kızları M «Aduıız ne? Muallâ! Oh ne âlâ. ne âli! MUALL Yagınız kaç? Onsekiz Tam bana goresiniz!» •BtR SEMT1 OSMANt'DİR İSTANBULDA BESİKTAŞ SAIB NEDHl EFENDI. YEDİSEKIZ HASAN PASA, VE DE FITBOLCU HAKKI. BtR DE BALDCÇI MVRTAZA KÖYIÇİ'NDEN...» uallâ'va gelınce efendım. akçapakça bir dul, çocuksuz, onsekiz \aşlarında. Tuzbaba'ya gıderken Camgoz sokakta, 25 numarada, babadan kalma orta hallı bir evın alt katında oturur. •Mefulü, mefâlll, mefâili faulün. Akçapakca dedık ya Muallâ ıçın yüzü gıbı vücudu de pek güxeldır hanı. Olçulen: boy: 1 60, goğüs: 95, bel 60, kalça: 95, saç rengı. kumral, goz elâ hafıf sehlâ . Yaa, ışte boyledir efendim Muallâ Her güzelın bır kusuru bulunur Onun tek kusuru da goğuslerinm tam ortasındâki bır tutam kıl Ağda yenne tenpak ve deodorant kullanır. «Fâ'lün» O gün yeni bitmişti boykotlan Edebiyat Fakultesinden îşgâlci lider Nurı'nın . Nurı'run bır aklı .mılli demokratık devrim.de. bir aklı da Muallâ'da... Karıştırır yoksul Nurı sık sık ikisıni birbirıne. Mılli demokratık devrim ıçın ışgâl. Muallâ.. lşgil. Muallâ.. Yanı, bır ışgâl, bır Muallâ Beyazıttan Beşıktaç'a gıdemezdı kı va>a Atladı bir dolmuşa .. Sırkecı'ye, andan Karakoy'e, andan Kabataşa, andan Beşıktaş'a, Beşıktaş'ta Tuzbaba'ja, Tuzbaba da Muallâ'ya varıp ulastı vesselâm. Nıjetın cıddı mı? dıye sordu Muallâ. Cıddi, dedı Nuri. Yemın et, dedı Muallâ. Yemın ettı Muallâ, kasemler etti, milll demokratik devrim adına sndıçu Inır.aı Muallâ Ağladı Muallâ. Baltık denizinde kaybol«n ılk kocası geldı aklına lki ay eUi kalrnıtfardı onunla Bır 51lebın ıkincı suvarısı . Sabaha karşı gelmıştı olum haberı Ağlamalar, sızlamalar, avukatlar, verâset ılâmları, uç ayda bu 2800 lua maaş... Falan. fılân. Ağladı MuaUâ .. Ağ!a Muallâ .. Ağla Muallâ .. Başladılar Nuri ile Muallâ pek derin, pek temız, pek duvgulu bir muaşakaya, yani efendım elele, gozgoze, dızdıze neoromantık bır bıçımde sevışmeğe Hep boyle sevışıp duracak değıllerdı a.. Atlavıp bır araba>a Sarıyer'e gıttıler. Bır sure denizı seyredıp, haşlanmış mısır yediler Aksılık bu >a, Muallâ'nın Mahmutpaşa malı a>ak kabısının okçesı kırılınca lehır oldu gezmelen.. Muallâ'yı Beşıktaş'a bıraktı Nurı, kendısı de dofru Beyazıftakı Kulluk kahvehanesme Onbeş kı?ı toplandı belkı Nun'nın başına Aralarından bın, Sıyası Şubeden memur Hılmi . Başladı anlatmağa ışgâlcı lider Nuri Bır Karl Marks'tan, Bır seksten .. Bır Muallâ"dan . Bır Tanburi Cemıl Bey'den., Bır âşık Veysel'den .. Bır futbolcu Hakkı'dan... Anlattıkça anlattı Muallâ'ya gelmce efendim, akşam OIUD sular kararınca, radyoda Zekı Mu'en çalınca elınde aşırı acıklı bır jerlı fotoroman olunca, kırılan okçesı aklma gelmce, ağladıkça ağladı Muallâ.. «Ortamektepte durdum Çantayı yere vurdum Kızlarm içmde Nerinıan sana vnruldum» Ağırceza kasidesi gizli duruşma tn sinekleri bazı karanfiller ve gokyüzü iç knlağımııdaki suyun sinsi gürultüsü dağıtır birden güllerimizi 3. ajırceza'da les görmüs kısrakların vahsi ürküntüsfi dnmanlı bir perdedir bozar eördügümüzu •avunnlan gerçeklerden kuşknmuz olmasa ds yargılanmak yürek nnavlarımn en çöçlüsü eamlarda rüzgârlı denizlerin tuzlu rörüntüsü sanıklara hayal kurmak ne kadar vasaksa da toplumcularız karakollarda açtık gözümfîzü kim çalar kapımızı kim çöriir vüzümüzü gizli durusmadayız 3. ajhrceza'da G elelim Neriman'a. Neriman Akaretlerin en güzel kızı. Sankim suıema yıldızı. Beşıktaj Kız Lısesi orta kısun »on suuf öğrenciiı Sabahları kara onluğüyle doğru okula. Öğleden sonralan boş, ya ders çalışmağa, ya sınemaya, öıellık ve genellıkle sinemaya, bazı bazı da tiyatroya... erdoğan tokmakçıoğlu Maçka'ya gider iken Valide Çeşmesi önünde bekler idi Neriman'ı Albayın oğlu Mustafa . Bır yü sonra askere gıdeceğınden hiç bir iş tutmazdı Mustafa O gün de buluştu Nerıman'cığı ıle. Maçka'dan Taksim'e, Taksim'den Beyoğlu'na, dıkkatli, ürkek, tetık, çekıngen. çaktırmadan, fılmlerdeki gıbi sessız ve derinden, kımseler gormesın diye kendılerını, şoyle ara sokaklardan ara sokaklardan... Doğru sinemaya . «Failârun, feilâtun, feilâtun. Sokularak kendisine Albayın oğlu Mustafa: Canım dıye fısıldadı Nerıman'a. Titredı Nenman. Bıraz daha sokuldu Mustafa, uzandı eUeri dizlerine kımu. Titredı Neriman Urperdı tuyleri, bir hoj oldu içı, erıyip gitti... Fılmın en heyecarüı yerınde: Yapma, dedi, Neriman Sonra pişman oldu boyle dediğine ya, demiştt bir kez .. Yüzü pancar gıbi kızarmış, anlında ıri ter tanecikleri asker gibi «ıray« dizilmişti Albayın oğlu Mustafa'nın. Mııstefilâtun. müstefilâtun, müstefilâtun. tkinci yarısından sonra fılmin, Nerima.n'ın Mahmutpaşa malı eteklığının fermuarı, aksılık bu ya, küt diye kopup bozulmaı mı efendım. Bereket toplu iğneye Gene de tüm neş'esı kaçtı Nenman'ın. Kalk, dedi, valâyi, bilâyi durmam burda Çaresız kalktılar Dönerken hiç konujmadı Neriman. Geçtı evde a\Tianın karşısına, soyunup dökündü, bir o yana bir bu \ans donerek sevrpttı encammı hayran hsyran 34 ZY 6788 plâka nolu taksi şoförunün ortaokul son sınıftaki kızı Beşiktaj'lı Nenman, gozlerinden hafıf vaşlar akaraktan bozulan fermuan Için. O sıralarda Albay'ın oğlu Mustafa, Köyıçı'ndeki meyhanenin ikinci katında, karşısında balıkçı Murtaza, masada bır S»3e jarap... Bir şarap, bır Neriman, bir şarap, bır Neriman... NERİRAPMAN5ARAnlatıyordu Mustafa: Anladıa m Murtaza abı, attım kızı sinemaya, sonracığıma abiciıim Aslan Mustafa... Anlat Mustafa .. Anlat Mustafa .. Sabahtır efendım, saatın dokuzudur. Yazdır, hava sıcaktır, dehjetli aıcak, gunlerden de pazardır. Acelesi vardır Tamara'nın, yarım saat sonra Hayrettin iskelesinde Küçüksu aile plâjına gitmek üzere, Kuaför Osman'ın yardımcısı Nejatia buluşacaktır. Şu anda tırnaklarına gürduğu ojenin kuruması için uğrasrnaktadır Cumartesi pazarından aldığı sutyen goğüslerini biraz sıkmaktadır. Derisi yanmasın diye Amerikan pazarında çalışan bir arkadaşına ısmarladığı krem, Mahmutpaşa malı bıkini mayosu, havlusu, şusu. busu naylon torbastnda durmaktadır. Kuafor Osman'ın yardımcısı Cıcı Nejat biryantinli saçlan, son model dantelli kadınsı gömleğiyle, makosen kırmızx ayakkabısıyle, mavi fulârı. kolunda Ostunde adı yazıl) gıimüş bilezik, göğsünde bir kırmızı karanfil agzında cikletiyle, koltuğunun altında günluk bir magazin gazetesiyle Hayrettln iskelesinde hop ettı yüreği ansızın Tamara'yi karşısında görünce Kıntaraktan her ikisı bindiler Boğaz vapuruna. Uzatmayahm efendim Küçuksu aile plâjında bağımsız bir kabine kiraladılar. Kırıta kırıta her ikısi kumlarda güneşlediler. eezındıler, yüzduler denizde Aksilık bu ya efendira, koomaz mı sütyeninın askısı Tamara'nın, tam bağımsız kabined« nefes nefese dinlenirlerken HaydaaT Bozuldu kafası Tamara'mn. Cici Nejat ne kadar yalvardıysa da favda etmedL Derlenip toparlanıp en kısa voldan Beşiktas'a döndüler Evde geçtl karşısına synanm Tamara. Attı mayosunu yerlere, bır güzel çignedıkten sonra ayaldarıyla, başladı hungur hüngür ağlamağa .. Ağlavadursun Tdmara boş\erdi herşeye Cıci Nejat bir erkek arkadaşına telefon etti, o gece «o biçimlerin gittiği bır gece kulübüne gitti. lyi etti. ivi etti, iyi etti.. «Dfim te kâ. düm tek. düm te kâ. düm tek» «Sana da yaptırayun Naciye'm aman Bir yana bırak» hayâl kurmak yasaksa da... [yapraklarında tel tel vıldız bnlasıklan bosln|a tırmanır gftrdüm mor sarmasıklan sazlar kınlmıs bir korkn sarmış âsıklan içten anlasılınca ölmeye alıstıklan nasıl damlardı mayıs aksamlanna utlar baslıbasına bir dünya gökte sevdalı bnlntlar ne bardakta sarap kalmıs ne o eski umotlar koyu bir dalgınlıktır artıh yasadıklan] iuiril ok kısadır öyküsü Beşiktaş'ın ortahalli knlarından sonunmsu Naciye'nin. Belki sevecekti. turulacaktı bir erkeğe . Ama vakti olmadı... Zati ne anası, ne babası, bir tek askerdeki ağbeyı J Bıricik ajkı odasın .a resim'en asılı aktör Fikret Hakan'dı . Biı de efendim, günlerden bir gün. fabnkadan üç kız arkadaşıyla bırlıkte bir işçi yürüyuşune iştırak etti. Beş av kadar mapus yattıktan sonra bereat etti Yok muydu Fikret Hakan'ın resımlerinden başlca erkek Naeiye'nin yasantısmda? Bilinmez .. Kim bilir?.. Belki. Ancak, kendisi şu anda. Genelev 20 numarada. tanınmış ve sevilmiş bir sermayedir. sabaha karşı ağlayan. Ç duruşmaya devam dnrnsma her sanıkta bir yans baslangicıdır her sanık her duru^mada kendisinin yabanctsıdır ajfır bir tShmet olnr tnsancılıfi rutanaklsrda eyleml sanki kaçak bir Ihanet tabaneasıdır canavar dfldfikleri gfbi atuldar nabızlannda kan alnında boncuklasan ter karabiber actsıdır avukatlar siyab cübbelerivle yanlıs «aat baslan mübasirier koıidorlarda birer insan aveısıdır vanginlı martılar geçer duarda aksamlar olnr uzavın cünkü dnner zaman atlıkanncasıdır sanık olmasın kfsl ömrfl bir durusmadır uzar gecesi gündüzünün gündüzü eecesinin varficıdır «Do re mi fa sol la si do> MUALL NERİMAN TAMARA NACİYE M 6 •Tamara, Tamara p»r»ian verdik kumar». eldık mı Tamara'ya . Besıktaş'm ortahalli kızlarının uçuncüsü. Asıl adı Leylâ . hlâvelâkın, kım koydu. kım Uküysa, Tamara yukarı. Tamara aşağı... •cakobenim» uaUâ, Nerimsn, Tamara. Nacıve Beşıktas'm bu dört ortahalli kuı, bazı bazı, kar$ıya, Üskudar'a, Uskudar'da Solaksinan Mahallesi Tophanelioğlu Sokafmın başında, benzıncının tam karşısmdakı Serçe Hâtun Turbesı'ne gıderler Başlannda başortusü dua ederler... Bır ağlarlar, bir gulerler .. Bır ağlarlar, bır gulerler... •!STANBtXT)A \SLAN BEŞIKTAŞ. duruşma arası fo var»» kınlır bnzln eamiarı Kısın anlamı yotnnlasır anlamsıı bir vasavısın gercl rarkındavız adı beliniı vanlısın acaba ben cok mn esmerım o çok mo sansin akir Bajkurt, bir gerçeğın bır sorun un behrmeM jolunda gelıştırır romanını fılanların öta'jle yaptığı çıkısı otekı romanlannda rîa surduruyor. Iılanlann öcü, ahşılmış burokratça bır duzene bır başkaldırının o^kusudu^. Yuzvıllar boyunca eziımı? halk, varlığının etkısını gostermıstır bu romanda «Irazca Ana». ma?lum, somurulmus az gelısrms tum uçuncu duhva ülkelennin dırenme gucunu toplar kışılıginde Varlıiını yok etmevı onu bır toplumda «hiçleme»vı dusunenlerın kurdugu aSalık duzeni. dın dıırenı «mütegallibe» düzeni, tum \arsıllann duzeni ne den11 ba«kıcı olursa olsun insan, varlığını ortaya kovmak ıçın Vıır haşkaldın volu bulacaktır Bugün. tum azgelısmıs ulke insanları, «Irazca 4nanın dılıvle konusrnakta, onun dırenme gucunu go=termektedır Kaplnmbatalar'da bu gorevı «Kır Abba«» \uklenır Toprağı islevıp d»ğerlendırebılme gerçeSının karsiMna devlet burokra'i^i çıkacaktır Ov«a, «Kır Abbas» deneji, Anadolu halkının açlığının, susuzluğunun nedenlerıni ortava ko\muştur. Halk. onun bunun çank çuruk urunlerı verıne. kendı emeğının tertemız urununu yetıstırmıştır. Tozak kırında, mutluluklar, umutlar yeşermıstır. Bu direnmevi yeni çö7Üm roUan getırmeM Ba^.kurt'un otekı romanları^iriakı tıplerde dp cnrebllıri7 Tonguc'un «i"5 »titimi» ılkelerının. Bavkurt'un bu tutumunda etkılerı buvuktur Yazann son tomam Tırpan'da bovle bır ortam nasıl \ar»t'lmı«tır* Onu araştırznaya çalışalım F raklar benden yan» yapılır: Tidirdim mi paraları Şerif Ça\usa, dakar makineye kâadı, istedifim ?ibi yazar valla. Ona d» gösteririm dabancamn ncunn. Aziz Beve "îö\ledim ml, tâ Bitlis'e sürdürürüm! Fiirt, Batman, Maras, Fevııpaşa.. daglar eskiya doln! Bir kurşun iki lira.» (s. 54) Bunun etkıleri, daha sonra Duru'nun aranmasınd'a da gdrülecektir. Seçım sırasında da cipe bınıp kendi partısıne oy toplavan elh yaşındakı bo>le bır Musdu, «dah» kemikleri sertelmemiş». ılk'i venı bıtırmiş on ıkı >aşındakl Gokçımenlı DüruMe evlenmek i<;ter Olaylar bununla ba^Iar Bırkaç kez evlenmış Musdu'nun bbvle bır lsteği de dogaldır Gokçımen'ın yazgısından gelmektedir bu. «Gökçimen'in snyn kesilmeditindfn. her Tanı çayır cimendır. Çarır çimenin veşili kızlann eözüne vansır. Bn •vüzden tökfis olurlar. Efer elinde üç beş kurnsron var da kendine veni bir kan anvor«(an, 'Gökcimen'e git. ki2 al'.' derler. Gtçen zamanlar bn inanct dogrnlamn. ce^renin varsıllanm vanıltmamıstır hiç. Pararı knsagina doldnnıp srelen. ıstenen altınları da takınca. ıstedigi kı71 ata bindirip tötürmiis, eel demis imama. kıvdırmıs bir nikâh, ondan sonra i<itedi6i kadar çalıstırmı<i. istedlü kadar çocuk doSurtmnstnr. Tıllar eeçip Gökçimenli kıı bir»7 kocavınca. onu bir köseve itmis, belki o kızın da kazancıvla, Gokcimtn'e •vanp bir venisini almıgtır.» (s 1) Bu hep bovle gidı«e. Gokçımen'den başkaldıranlar olur, direnenler olur Fakır Bavkurt bu romanında baskaldırmavı ve dırenmevi. fvazann) kendi adına konu^an Ulueu<î'a vaptırtır Uluguş, «Iraîca»nm baîka bir biçimıdır ırpan, varsıl Musdu'nun gerçekle'tırmek ıstedıklenvle, Ulupuş'un bu gerçeklerı engellemek ıstemesı uzerıne kurulmuştur Çok vaslı kımscsız Uluguş'un ozellıkleri nedır' cÇok masal bılir Ulugus. Kuşlard'an, kanatlanıp uçan voksullardan» soz eder duTmadan Kocasından bir tırpan kalmıstır kala kala. Yıtırdıgi bu tırpanı aramaktadır Önune gelene sorar, tırpanım nerede dıve «Ben tırpanımı anyornm önüme Kabak Mnsdu çıkıyor,» der Kabak Musdu'vla tırpan lliskısı buradan başlar Tırpanın bır ıhşkısı df DuruMedir Uluguş olma^a Musdu'\la evlenmek zorunriibırakılan Düru, daha öncekı ler gıbı (vazeılarına karşı du ranlar) kendıni asacaktır. Ya zar. bu asmanın çıkar vol o! madısını be'irtır «Bakıvornm bazı arkadaslar. kendini a^ar kızların ÖTkiisunıi vazıyorlar Kızı istemedifci birine ver misler. Knrtulamavınca a«mıs o da kendıni. Eski öyküler de bo%le. Ve hep bövie gidivor. Bu. dfvrimci bİT tavır olamaz. Bir ulnvun da bu kırlar sihi da\r»ndıîını diisünelim ne olnr sonaç? Bovle oUak h'<> l Innal Kurlnln» Sa\s«ına c remerdik. Vietnam halkı «T1 flırçan *n^»rika'^a dırpn<*mr7 di.» (s. 7) Uluguş, jazarın bu TIR P A N «Kadir mevlâm daha nice yanalım Bizden oldu şu yığılan kömürler» yargı^ını. soru bıçımınde yöneltecektır Duru've' «Kendinin ne kâbatın var da kendini ası\orsun kız deli? Sen kendin mi getırdin bu halları basına?» (s. 147) Bu dusunceler, bır dlrenme go«termeden, kisının kendıni yok etme s ının devrımcı tavırla bağdaşmadığını belırlemektedır Baykurt, roman gerçeğınden çok, toplum gerçegıne yaslanmak ıstıyor. Romanın du«unsel orgusunü kurmakta fazeüıkle özen gosterdınün babası) varsilların, ıstediler mı, her şeyı elde edeceklerıne ınanmıştır Karısı Havana, ılk dırenmelerıni sonradan gosteremeyecektu Dın baskısı, koca baskısı, koyun toplum=al dayanışması, Havana'yı Duru'nun yazgısımn değlşmeveceğıne inandıracaktır Yuzukler, altınlar, kentte yarama, luks lokantalarda voğurtlu kebap yemeler, Çankava'ya, Baraj'a gezıler, «Gençlık bahçası»nda çav ıçmeler... adnan binyazar ğı llgıyi çekıyor Tırpan'ın getırdığl onemli >an da budur Bır yoksul Uluguş, varsıl Musdu'jla nasıl sa\aşacak"! Uluguş Duru ışbırlığı, bır çıkar >ol olarak gosterılmekteâ\T. Ba>kurt'un jorumuna gore, arakuşak ne denlı etkıh olursa olsun, kendıni tutuculuktan kurtaramayacaktır. Uluguş, \aşlı kuşa|ı; Duru, genç kuşağı sımgelemektedır Uluguş Duru çızglsınde bır kışı daha vardır, o da kahvecı Lınlın'dır Dırenmeye, başkaldırıya yakınlığı, onun da başından, Duru nunkıne benzer bır olay geçmıs olmasına bağlanabılır. Kızkardesı, kendıni asmıştır Bunun acısı, yer etmıştır Lınlm'ın içınde Romanın obur kışılerı, kendllerını duzenın «şartlandırmalarından» kurtarama7İar Velıkul (Duru Havana'nın da gozünü boyayacaktır tnanmazlığa ınanmak zorunda kalacaktır Havana da Bu da vetmezse, dın ba«kısına başvurulacak, Hafrz Şakır okuyup ufleyerek, Havana'yı kotu cınlerın etkısınden kurtaracaktır. Çunku varsılların 13teklerıne karsı duranların ıçlerıne kotu ruhlu bır cın yerleşmıştır. Dın adamı, onu ınsanın ıçınden kovmakla gorevlıdır. Bovle bir toplumda dın, bır gereksmmedır, va^amanın onemh bır bolumudur Musdu aıhıler ıse, toplumun bu zavıflığından yararlanmaktadırlar Onlar ıçın din, duzenlerını korumalarını sağlayan bır araçtır. E*ki muhtar Cemal, Şakır Hafız, tutuculann duşuncelerındon baska biçimde duşuoemezlrr Bunlann karılan. Mu< *** ırpan'da da, du?enin ser(.pklerını. bu duzen ıçındekı ın«amn ezılmışlıgmi ele alnor Ba\kurt. Bunu van«ıtmak ıçın, tonlums^l çelıskılerımız uzermde ozellıkle duTuvor Bu çelı=;kılerı kentten ko\e doîru gehşen somuru duzenını. aracılık vaparak buvuk cıkarlar «ağlavanları Tırparı'dakı Musdu tipınde goruvoruz. Mu«du. olaSan olmavan bır i^tefırı cerçekle'itırmek ıçın bütun yollaTa ba=vurmaktadır. Kurulu du7enm de onun denedıSı tum vollara yataklık ettıgı vureulamvor Ashnda Muçdu «Ha\ana»nın devımıvle «Hivanet köneSin biridir. Ankara'nın kövlerinden kovun kuzu tonlar eötürıir ka«aplara satar. Vekillere, elçilere mor lâhana. bal. pevnir gotürOr Amerikan pazarlarından mal alır. icerlere aktarır. Çankava Kö«küne keklik hıldırcın. av knsu Eötiirür. Musdu, aracıdır. ucuza topladıîını pahalıva «atar. Mtında at vardır. kusatı da para doludnr Musâu'nun. Ortafa \rrin ektirdi{i hir sürü de mülkü \ardır. Kentteki ka^TimallarH ili^kısi olan hir «nrrmaveci»dir Mn^dn. Sermayecilerin hiirokra«i iizerindpki T T likrfîlara tSir devlet kuşu konma^ı bıçimınde yorumlarlar. u romanında Fakır B a y kurt, oğretmenden de umudu kesmîştir. Gokçımen'ın oğretmeni, ış e|ıtimınden geçmış bir oğretmen değıldir. Koy oğretmenliğinı, çıkarı ıçın kabul etmıştir Bır yanrîan okuyacak, bir yandan da ögretmenlık yapacaktır Bu tur oğretmenleri Ankara'nın yakın köylerine vermektedirİer. Musdu, duğünü sırasında kendı kovunun (Evci) bgretmenıne «Okulu kapa!» dedığı halde hıçbır tepkıyle karsılasmamıst'r. Aynı buyrugu, koyun ımanına da vermıstır Musdu ögretmenle ımam avnı duzeve dıntıra» oluyoT kı, bu buyuk bir çelışkıdir Ama Bavkurt'un anlattığı «uyduruk» oğretmenlerrfen de baskası beklenemez Sozgehmı, Duru sorunundan, Gokçimen öğretmeninın bır haben yoktur Yeni Muhtarsa, Molıere komedvalarmdakı tıplerı andıracak değın gulunç bir burokrattır. Toplumun yapısından çok. yasanın kurallarının geçerlığme ınanır Evlemler ıçensınde bır «sempatizan» dır valnızca Kızılcanın Dılkı Şerlf'ı (uzatmalı çavus) ise «unlan söylevecek olçude bıImç'izdir: cAnladık Celâl efendı' Emme «ana çah'amam karda«ım! Şımdı Musrfu ağanın partı«i iktıdarda, ona çahsıvorum Senın partin ıktıriara gelince de sana çaliMrımı» ( s " 300) Memurundan âımnne d«gın herke«, Musdu'nun amacının eerçeklesme'ine çalısacaktır Üretım araçlannı elınde bulunduranlann. duzenın olanaklanndan vararlananlarm; halkı, aracıhkla, burokratça baskıyla somurenlerın «pnonlar»ı olmuştur vöneticıler, Bavkurt'un vorumuna gore. Tabandaki halk dlrenme gucu gostermedıkçe, vazgı=ını değıstırmek ıçın ba^kaldırmadıkça hıçbir olumlu sonuca varılamavacaktır Bu durum, Bavkurt'un romanında sövle vorumlanabil.r Bu. romanın düsun^el orgusüdur de B erer? Daha körpecik bır kuüu. bır çocuk o, onu vapan benım esas . » Bu, romanın sonunda kesınhkle belınyor«Düru bende! Benım içimde! Onu önce Havana doSurdu. »onra ben do^urdum. Baska kıza benzemez o! tki kere diin\ava gelmıstır.» (s 373) Duru arandığında, tum ko\un, çocukların, d'ağların taşların, «Dürö bizde!» demeM de Uluguş'un oluşturduğu bır bılınçlenmedır Bununla, Fakır Baykurt, kanımca tarıhle ılışkı kuru'ma^ını tarıhten edindıgımız etkılerle devnmsel gücumuzu bıçımlemerrıizl ı<;temek1edır Ttlanların öcü'ncîekı «Irazca»nm, Kaplumba*alar'<îakı «Kır Abbasmn kiMİıklertnde de bir ış başarma içm veterli birıkımı tanıma olanağı buluvoruz Uluguş'un eylemsel gucu de bu bınkımden gelmektedır Bır sorun karşı=mda yenilmek, kendıni ortadan lcaldırmak, Ba>kurt'un •devrımcı tavn»yla bagdasmaz Tırpan'ın başında, devrımcı tavnn hayatı degi'tırme tavrı olduğunu behrten Baykurt. özetle söyle demektedır' «Çabam. buçüne deh gerektı^i Blçüde ve nitelikte vazılmadıŞina ınandıîım köylü y v savısını. halkçı ve devriraci açıdan yazmayı sürdürmektir. Türkive toplumunun en a^ır hizmetierini ve üretim isini vapan bu ınsanların biiincindeki ve bilinc altındakı istekleri. tepkileri ve belli basli çeliskileri. «anatın jereklerini de çözönünde tutarak yazmanın bir görev olduSunn her geçen gün biraz daha iyi anlıvorum. Edebivat. tıpkı E«itim gibi, insanlannmı havata kar<»ı drvrimci tavır ve davranıslı vapmada önemli bilinçlendirme aracıdır. Benim ej^itim ve edebivat çalısmaianmın amaeı bn noktada birlesmektedır. Sanatta devrimci tavır. ha\atı dejistirme tavndır Kitaplarımız, bize ün saîlamaktan va da kahcı olmaUtan once. toplumu devrim \Sntinde etkilemelıdir. Ha^atı detiştirme amacına vönelmıs bir sarıat. insanın bilinçlenmesıne ve birle«mesine vardım eder.» ( = 7) < ıkanrta belırttığı devrımcı tavrını gostermek amacıvla, Bavkurt, ozellıkle sanat \apmadan. ozentllerden kaçınarak olus*jru"o! romanını Ruhsal çozum'eroelere vonelmeden, bir sığırtmacın da anlavabılecegı bır anlatımdan vararlanıvor Sıve'den çokça vararlanma=ı Tırnan if1 tutar";ız vanlanidan bırıd'i Bunun dışmda gerek dıvalektıg'. eerek anlatımı ve gerekse rlevnmcı tavrı vonlerınden Tırnan Ba\kurt'un romarla r'nda oldugu eıbı Türk romanıntfa H hir a"rn:>'1'r «Halk a tan »Mı"ıni hn'ka vormpn'r" ba«;arılı bir «rne»ln1 verivor Fakır Ba\kurt Şunu ke«ınlıkle oErenıvoru? kı var'ilların okse«me tutulan Dıirulerın t lıne her zaman, ke«kınle=t'rıl mış tırpanlar verpn tTlueus'aı vardır tnplıımumıi7r1=> Y<"te? ki bi7 rt»vnmrı tavîirnı/ı *a kınaraV 'nnlıımumuiu tanıma5 a jonelelım. yan«ımaz oldu avdınlıîı viızüme naftalardır vazdıklarında hıle eızli bir uzaklık vardır evlem bir dafıldı mı butün ho£azlar daralır ben ba<ka hir prkek olurum 0 baska bır kadıni gereği düşünüldü mahcup yasemınler sun balkonların «fisO özfürlük özlemleridır cem$Ietir cnnliimnzfi sa\rılar ajır süreünlerden %ankılansa da Dlr ver gelır kı artık ne savunma ne hevecandır kalır ne de vürek iizüntüsü yalnız bir daktilo cıplak hir ma<:tda toptumculanz karaknllarrla nrtık cflzümözü verirse hnlklar verır tarihte hiıkmümüzfl de yargılansak 3. afırceza'da Atillâ tLHAN üç Ağaç Uçü de Çam Dort çocuk ın gozier adamda korku Biri sakız çığniyor, üçü guluyor, kıs kıs Üç ağaç uçu de çam, uçü de yalnız Yanyana koyamavacaKimız Ve çamur, birikinti, sıra sıra gecekondu Üç ağaç. üçü de çam, üçü de valnız. Bır adam çıktı parktan koşaraktan Belki mevsim bu değil, bir karıs farkı Gözde aradısımız, seste aradığımız Yaşamak bir anlığımız Her gün yeni şiirler donduren çarla Kurup kıracağımız Kurup kıraca^ımız Bir adam cıktı Darktan koşaraktan. Belkı mevsim bu değıl, bır mevsim sonu Sallandı adam düstu menî Adam otu ağlavan Adam otu ağlavan Kitaplarda adlan hıc anılmayan Her gun venı şıirler ınandığımız Bir adam çıktı parktan koşaraktan Üç ağaç üçü de çam, uçu de yalnız Cahit IRGAT Türk dilinin büyük ustalarından ORHAN HANÇERLİOĞLU DÜŞÜNCE TARiH FİYATI 20 LİRA yüzlerce kitaplık bilgiyı tek ciltte toplayan adlı eserını ilk duşünürletden bugünün en yeni akımlarına kadar, bir roman rahatlığıyle okunacak biçimde yenıden yazdı, ilk baskısı yayımlandığı zaman birçok elestirmenlerin Yılm kıtabı olarak nıteledıkleri bu buyuk eser, günumuz külturünün temel kıtabıdır, REMZİ KİTABEVİ İSTANBUL rnr* «^»\pılar \ »rrırlar drr<:pn tiim ptıhıth'm n»hK ıaraknl^sı^kpn Ul**:Ar(T^ önt*nu P ^ kan Aziz Bej bana çalışır. E\ Cumhuriyet Elt: Devrımcı eylem, genç kuşaklann; yaşlı kuşakların yontemlerınden. duşuncelennden vararlanmasıyle gerçekleşecektır Burada, vas'ı kusağm cfusunsel bıçimlenmesı olan Olugus, tarıhsel bılıncı ve bır toplumun vasantısından gelen kulfurel birıkimini de toplamakfadır ki^ılığınde Ulueu^'un bır 'akım toplum denpvimlpnnrien geçmış olmasına karçın Duru, iunvavı yeni venı tanımakta• r Ama Ulusus lki'ini avnı h gıın+p coTÜr «Kızlar, verin eti benim önitrat. ben pa^ lastırayım ıki znfra\a. Sonra oturup beraber vivelim.» «Sen hantl ıvıırava oturacan rincu*. nıne?» «Düriivlen ben avn oturacam. Birinde o, birinde ben.» (s 169) Duru'nun bütün vaptıklarınrla. dırenme eucunde Uluguş'un va«antılannın. bevın gucun ın etkılennı eorurüz* « o lşı eorpn henım, t'ipanı Acarava i'Prlp rîuzriurpn benım tırpann kenHı^ı hpnım her Durıı'nun «andıSına eırdım hpç n pl kadar kızın bu ışlere aklı mı Y S SINAN YAYITJLAF GORKI VAŞANMIŞ HIKÂYELER Gorkı'ye finunü '"'^ndıran Rusçadan çeviren Ataol Behramofelu DfîrFr • ftnTirpn > tKuşe kaplı karton ka'^alc^ Bıı ozel cılt ınde, beş renk ofset baskı ?nt> sayfa 15 TL. İstanbuJ Dagıtım Genel dagltım OKış Kıtabevı Babıâlı Cad 54 Ankara rad 45'15 P K 74i> îstanbu) Tel: ?3 80 47 Cumhurııet Efc: 4.6