28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE DÖRT 19 Mavıs 1969 CUMHURİYET CUMHURIYET DEVRİNDE MISTAFA KEMAL, BURADA OTURUR TARİHl KARAKUUUNI VERİRDİ Lgemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir Bu yazı dizisi sona erdiği zatnan çok daha iyi görülecek, son yüz yıl içinde, gerçek dincilerin değil, din sahtekârlartnm, din bezirgârlarının her ba; kaldırması, memleketin huzuru doğrultusunda, halkın yararına atılmı« adımlardan. iyiye doğru yonelmiş gelismelerden sonra olmuştur. 1908 mesrutiyeti bunlardan biri Idi: Yenıden Anayasaya kavusma, hoca ıle papazı kucaklaştıran bır vıcdan özgürlüğü, halkın dıleğinı parlâmento kursüsüne getiren bır siyasi özgürlük, batı medenıyetine yoneime.. Haik hayatından memnun... Yaşasın mejrutiyet:.. Fakat ya softa, ya yobaz, ya onları kışkırtanlar, arkadakıler, ya koruyucuları, ışte onlar memnun değiller.. Ve gelsin arkasından 31 Mart! Bu kanlı oyunu hazırkyanlar, Dervis Vahdeti'ler, Saidi Kürdi'ler de, tıpkı kendilerinden öncekiler ve sonrakiler gibi aynı sahte din koruyuculuğıuıun ipleriyle oynuyorlardı: «Din elden gitti, leriat elden gitti. Kanlı oyunun kanlı sonucu da malüm.. Derken cthan harbi.. Yıkılı;. Kurtuluş Savasları Türk'ün elinde kalan son toprak parçasında son direnişi idi. Hem de yedi düvele karşı oiüm kalım direnişi. Ama. Mustafa Kernalle arkadaşları Kurtuluş Savaşları boyunca cepheden cepheye koşup düsmanla pençelcşirken Halifenin Şeyhülislâmı; «Bunlar dinsizdlr. eskiyadır. katledilmeleri vaciptir. diye ferman çıkardı ve »avaşlar boyunca memleketin tam 34 bölgesınde arkadan hançerlenme tesebbüsleri, başkaldırroalar oldu. Hepsinde slogan aynı idi: «Din elden fidiyor.du. Kemâl Zeki GENCOSMAN DİRENİŞ Mustafa Kemal ve kendisi gibi düşünenler, daha 1920 lerden baslıyan kıyasıya direnislerle karşılaşmıslardır. Türkiye Büyük Millet Mecliânin birinci devTe zabıtlan, âdeta boğuşnıa diyebileceğimiz, ağır tartısmalarla doludur. Yeni rejünin ilk muhalefet denemesi olan «Terakklperver Cumhuriyet Partisi» nin yarattığı elverişli ortam da hera Meclis içinde, hem dışında muhalefeti beslemekte, bazı Istanbul gazeteleri buna yardımcı olmakta idi. Meclisın içinde düpedüz yobaz da vardı: Şeyh Sait isyanından iki hafta önce bir Erzurum mebusu Ziya Efendi, Meclis kürsüsiınden, «Yeni rejimin memlekete ahlâksızlıktan baska birsey getinnedigini», bağıra bağıra söyliyebıliyordu. Daha ilk yıllarda askeri hoca adında biri Silifke'de ba$kaldırdı; Bursa'da, Reşadiyede, Adapazarı'nda kıyamlar oldu. Bunların hepsi de buyuyemeden oldukları yerde bastırılabildıler. r« etmesi esasına dayanır.^ Devrimin hareket r.oktası işte bu ana ilke idi ve devrimle bağdasmıyan bütün kurumlar, saltanatı ve hilâfeti de dahil, bu ilkeye dayarularak tasfiye edildiler. Mustafa Kemal, «Cumhurlyetln mevcudiyetini, istiklâlini safsatalarla tehlikeye maruz bırakamıyacağuu» açıkça söylüyordu Bu safsata'.arın, hurafelerin yuvaları elbette dağıtılacaktl. Nitekim öyle de oldu. Eğitimin birleştirilmesi, tekke ve zaviyelerin kapatılması, şer'iye ve evkaf bakaiılıklannm kaldırılması, daha sonra şapka ve yeni harfler gibi yeni Anayasamızda değjştirilemezJikleri behrtilen bütün devrim kanunları bu ilkenin gölgesine çıkarılmıştır. Ancak bunları başarabilmek için bazı kanun tedbirleri almak gerekmiştir. Takriri sükun (»ükunu kararlı kılmak)kanunu bunlardan başlıcasıdır. Başkan Mazhar Müfid'in soı sörleri şunlar oldu: «Herkes bilmelidiı kt genç Cura huriyet Hüknmeti fesat ve irticaa, her tiirlii lânetH (aaliyetler* kat'i «urette K z yummıyacagi Ö glbl, hattâ kat'l tedbirleri sayesinde bu sribi ejkiya hareketlerine yer vermiyecektir. Senelerden heri «eyhlerin. aga» larm. beylerin, baskısı altında sömürülen. eriyen. Iniiyen: mal, can ve ırzlan «eyhlerin. aealann, beylorin keviflerine kurbai rdl» len bn brileenin zavallı halki artık sîzin fesadınııdan ve kotiiliiklerinizden kurtnlarak Oumhuri» yptimizin feyizli ilerleme ve saadet vadeden yollannda yiiriiyerek, refah ve saadet lccri«ind« yaşayacaktır. Siz de döktüğiinüı kanlann. söndiirdiirünüz ncak. larm cpzasım adalet gehpa*ıı>da havatmızla ödiyerek hesap vereceksiniz.» tste Cumhuriyetin sert fakai fid'l kanunlarının hükmü budtır. O gece Dagkaoısı dışındak) futbol meydanına 47 darağacı kurulmuştu. TAASSUP Mustaia Kemal bu durumu şöyle anlatır: Alevlenen kanstklık atesleri bütün memleketi yakıyor; hiyanet, cehalet, kin ve taamıp dnmanlan bütün vatan semasını koyu karanlıklar içerisinde bırakıyordu..» Oysa ki. ne o gün, ne de ondan sonra elden giden birşey yoktu. Belki din gerçek ve saygılı rtibarına kavusturuluyor; sahtecilerin, hurafecüerin. yobazların, softaların elinden, daha doğrusu sömürücülüğünden kurtanlıyordu. Büyük Millet Meclisinde gerçek din adamları da vardı. Bunlar, başta Devlet Başkanı, herkesin son derece saygısına sahiptiler. Vehbi hocalar. Müfit hocalar, Rasıh hocalar gibi olanlar, gerek «avas sırasında, gerek devrim kanunlarının çıkanhşlarında daima Mustafa Kemal'in inançlı yardımcılan arasında kalmışlardır. AGI ILAÇ Takriri sükun kanunu. demok rasiyi bır sure durduran, muhalefetin sesini kısan, hükumete olağar.ürtü yetkiler tanıyan bir kancndur. As'.ında halk idaresi prensıpıyle uyuşmazlığı kimse içın bır sır değildır. Ne var kı, memleketin kaderi sözkonusu olduğu zaman, acı da olsa bazı ilâçlar her zaman her yerde kullanılmıştır. Kötü niyetler, ihtiraslar halkları zaman zaman bu acı ilâcı tatmak bahtsızlığma uğratmışlardır. Şeyh Sait isyanından sonra ikin ci defa Başbakanhğa getirilen Ismet Paşa ve 121 aıkadaşı ımzanyla yapılan teklif üzerine çıkarılan takriri sükun kanunu şu hükümleri getiriyordu: «İrtica ve isyana ve memleketin sosyal nilamiyle sükfinetini ve rahatını ve emniyet ve asayişini bozmağa vöneltilmiş bütün teşkilâtı, kışkırtmaları, tesebbüsleri, tesvikleri ve yaymları hükumet, Cumhurbaşkanının tasdlkinden sonra, doğ> rudan dogruya ve Idareten yasak etmiye yetkilidlr. Hükumet bu gibi fiilleri isliyenleri htiklâl Mahkemesine verebilir»» Ve aslında demokrasi prensipıyle bağdaşmayan bu kanun, bir ortaçağ Türkiyesini bu yüzyıl medeniyetine yaklaştıran, ona bugünkü medeni kişiliğini veren bütün devrim olaylarına koruyucülufc yspînntır. • Birinci Büyük Meclis toplandığı giinlerde kadın, erkek, kıiylü ve yehirli, alınacak kararlan öğrenmek için Meclisin önüne akın ederlerdibu adamlar gerçekten cahıldiler. Bırçoklan şu önlerinde oturan Seyhlerin, Seyitlerin narma yanıyordu. Ama aradan yıllar geçtikten sonra bu memleket «din elden gidiyor» safsatasını bu cahil yobaz çesitlerınden çok değışik. okuryazarlardan da duymak ve acısını çekmek bahtsızlığma uğrayacaktır. KANLI OYUN ANAYASA 1921 Anayasasınm birinci maddesı şöyle idi: •Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. tdare usulii. halkın. mukadderatını blzzat ve bilfiil 1da YAR/N: Erenköy'deki tarikat KARAR Karar 27 Haziran'da okundu. Dısi Bond 19 Müfettişler müfettişi geçip oturmadan önce, büyük çiftçi Kemâl ağa'ya baktı. Onun önünden geçiverip oturmak hoj kaçmıyacaktı. Baldızı üzerine umuda kapılmasaydı vızgelir tırıs giderdi ama, baldız hanım birden umutiar vermiş. zihninl doldurmuştu. Kocası ölmüş. Herhalde kocasından bir hayli toprak kalmış olacaktı. Sakın kader ağ larmı örmeğe başlarnıştı da, kısmetine hiç ummadı gı, düşünemiyeceği bir şeyler mi duşecektı? Cezaevi kâtibiyse, «Beyefendi»nin büyük çift çi Kemâl ağa'ya ne maksatla baktığmı anlamıştı. Koştu, karşıdaki iskemleyi kaptı, getirdi Kemil ağaya ikram etti: • Büyur ajbi, «8yle mıytun! .:is;. , Oturdular. • vr < Çay? Kahve? Artık Kemâl ağa memâl ağa, mesleğini kullanacağı tam yerine düşmüjtü. Deminden beri maiyet olmuı, pısınklajmıg gibi bir huzursuzluk duymağa başJamıstı. Kırılan kırıldığı yerde kalsındı: Eh, bir yorgunluk kahvesi fena o'.maz.. Cezaevi kâtibi heyecandan âdeta titriyordu: Nasıl içersiniz kahveyi efendim? Sâdeye yakm, çok az sekerli Sizinki tâde değıl mi? Kemâl ağa güldü: Bunca zamandır belliyemedin gitti bire htrif.. Kâtip fırlayıp odadan çıktı. Kahveleri bizzat kendısi söyliyecekti. Kemâl ağa'nınsa, gözü Müfettişler müfettişine fena takılmıştı. Helâl olsundu. Âmirlık tam da yakışıyordu hani. Kendini tutamadı: Senl içeri atanlarm Allah belâsını versin! dedi. Yeni paketini çıkaran Müfettişler müfettisi: Abdülhamit koca Nâmık Kemâl'i içeri atmıştı.. Kemâl ağa tek lâf etmeden başını dertli dertli salladı. Evet, Nâmık Kemâl diye bir ad işitmişti ama, bu Nâmık Kemal'in kim, ne, niçin padişah tarafından içeri atıldığını doğrucası iyi bilmiyordu. Onu padişah, yâni devlet hapse atmıstı, şunu da, kendısini de aynı değilse bile gene de «Devlet> içeri atmıstı ya! Demek oluyordu ki onlar da birer Nâmık Kemâl'diler. Bu dünya Sultan Hamide kalmadığı gibi bunlara da kalmaz! Kalır ya da kalmaz. önemli olan baldtzdı baldız Doğru, diye mınldandı. Kemâl ağa coştu: Gün gelecek, bizimkiler iktidara geçerek, hapishaneleri tekmıl boşaltacağız. Bizim yeni il başkanını dinlesenız.. o da zâtuıız gibi kalıplı. Lâkin sız başkasınız tabi. Sizin başka olduğunuz şurdan belli, benim baldız öyle her önüne gelen erkeğe me telik vermez! Garfh DINGIÜK Şeyh Sait'le öteki isyancılann Istiklâl Mahkemesinde yargılanmaları ıki ay kadar sürdü. Duruşmalarda savunmalar gele gele dınde karar kılıyordu. Başkan veya üyelerden biri: • Pekiyi sizin dininize karı şan oldu mu, namazınıza, niyazınıza engel olan var raı? diye sorduğunda da: Yok vallaha olmadı. olmadı ama duyduk ki. Mustafa Kemal dlni elden görürmüş! gibilerden, ağlamak mı. çülmek ml, acımak mı lâzım, bu çeşit cevaplar verlyorlardı. Çünkü lâikliği dinsizlik diye anlıyan, yahut öylece kışkırtılan iiiiiiiiiiiiiiiüTifffony J o n e s TIFFANYJONES TFSEKKÜR 15 Mayıs 1969 Peryembe gunu toprağa verdığimiz Eskışehir'in tanınmı» diş tabıplerinden azız varlığımız AU CIZDAMAN'ın konu ve resim: AYHAN BAŞOĞLU İJNTİKAM YEMİNİ cenazesinde ilgılerini esirgemeyen akraba, rfost ve arkadaslara, çelenk göndermek kadırşinaslığırda bulunan Tabipler Odasma. telgraf, telefon ve bizzat evimize kadar gelerek acım:zı paylaçan yakınlarımıza merhum namına arzı teşekkur ederiz. Eşi ve ÇocnkUrı (Curchuriyet 6082) Üzerinde durmaz göründü. Bu işler asla ace'eye gelmezdi. Arabın dediği gibi şuvey şuvey yâni yavaş yavaş! Fakat ne gözler vardı kadında ya' Yu valarında kapkara iki cıv yuvarlağı gibi oynuyor, oynarken de zekâ şimşekleri çaktırıyordu âdeta. Bir de kendi «Kenef karısunı hâtırladı, yüzü buruj tu. Pis bir koku almışçasına tiksinti ifadesine buründü yüzü. Cezaevi kâtibi kahveleri sarı kahveci terazisiy le bizzat alıp gelmişti. Garsonmuşçasına herkesin fincanım önüne koydu, cigara paketini çıkardıysa da cekindi uzatmağa: Benim Birinci'ye ütifat buyrulur mu bil mem? Buradan yakalım! dedi Kemal ağa. Müfettişler müfettisi bu kez davranmadı. Büytik çiftçinin huyunu kavmyıvermişti. Böyleleri, değer verip itibar ettikleri kimselere ikramdan özel bir haz duyarlardı. Hattâ tuhaf bir kadınsal duyu, emredümekten, azarlanmakUn da zevk alırlardı. Kemâl ağa'nın paketinden bir Yenice aldı, çakıverdiği çakmaktan da yaktı. Zıhni çok önera li şeylerle mesgulmüşçesine dalgın görünüyor, kahvesini içer, cıgarasını tellendirirken onlara bak mıyordu. Kahveler içildikten sonra kâtip: Ismi âliniz? diye sordu. Müfettişler müfettisi usulen cezaevi kayıt def terine işleyeceğini anlamıştı: Ismim.. evrakımda yazıyor ama, şey... Kudref, Kudret Yanardağ! Büyük çiftçi mest olmuştu beyefendinin adı, daha çok da soyadından. Bu kahp, bu kıyafetin adı soyadı böyle olurdu işte. Hani şunu kandınp kasabalarına götürse. partilerine yazdırsa, tabi o orada baldızla da... kannın kocasından kalma uç bin dönüm toprağı vardı. Evlenseler Sonra da parti çalışmalanna katılsa karıkoca. derken çalı mına gelip seçiliverse, Meclise bir girseydi! •Beyefendi.ye dalıp gitmişü. Kâtibin sorulanna ağır ağır karşılıklar verirken onu, o sıska katıbi »deta eziyordu. Kâtip'se memnundu ezilmekten. Kocaman deftere cızır cızır yazarken kırıtıyor gibiydi. Allah vere de ilk muhakemede tah lıye etmeselerdi. Etmezler de birkaç ay yatarsa ça ardı bu adamı. Hani şimdi daha iyi anlıyordu, baldızı ihklerine kadar kadındı. ölen kocasın, da boyle, bakla kırı atıyla kasaba çarşısmdan geçerken gormuş, vurulmuştu. Onun acısmı ancak bu dımurebilirdi. Gerçi bir gece çifüıkte, kamınm dogum yaptığı sıra yaUgına kaymış. şurasm. bura,ını oksarken kadm uyanmış, . Bağınrım!. demı,U ya, ne çıkardı? Bağ.rmam.ştı. Bağırmandan S o n r a ae l ArZT* gehp geçen bundandibaretti. ^ Aralannda T*' ° Yatağmız var m: efendim? Müfettişler müfettisi: Yoo, dedi. Kemâl ağa: (Arkagj İ L N Erbaa Belediye Başkanlığından 1 Belediye mezbahası için ahır inşa* ettirilecektir. Muhammen keşif bedeli 49.098,62 lira olup geçici teminatı 3 682.40 liradır. 2 İhale 2490 sayılı kanunun 31. inci maddesi gereğince kapalı zarf usulü eksiltme suretiyle yapılacaktır. 3 İhale 30/5/1969 Cuma günü saat 15.00 de Belediye binasında Encümen huzurunda j'apilacaktır. 4 Bu işe ait şartname, pro]e mesaî saatleri dahilinde Belediye Fen Dairesinde görulebilir. 5 İhaleye girecekJerin 1969 Tİzesini havi Ticaret Odası vesikası ile geçici teminata ait makbuz veya mektubunu, Belediye Fen Dairesinden alacaklan yeterlik belgesini, ihaleye girecek şirket ise 2490 sayılı kanunun 3. üncü maddesinde yazılı belgeleri teklif mektuplanna eklemeleri şarttır. 6 Teklif mektuplannm ihale saatinden bir saat evveline kadar Belediye Başkanlığma verümesi şarttır. Postada vâki gecikmeler kabul edümez. Yeterlık belgesinin engeç 29/5/1969 gününe kadar alınması şarttır. (Basıa: 15624/6054) / Köy İsleri Bakanlığı Trabzon TOPRAKSU XIV. Bölge Miidiirlüğünden: A«ağıda yeri, mahiyetl, keşif bedeü, geçici teminatı İle ihale tarihi bıldirilen drenaj tesisi işı 2490 sayılı Kanunun 31. maddesi geregmce kapalı zarf usulü ile ihale edileeektir. 1 İhale, Bölge Müdürlügü idare binasında yapılacaktır. 2 Proje, şartname ve ekleri çalısma saatlerinde Bölge MüdürKiSünde (törülebilir. 3 !.«teklilerin en az lşin kesif bedeli kadar raüteahhitlik karnelerinl ve 1989 yılı Tlcaret Odası vesikalarını bir dilekçe ile birlikte 20/5/1969 günü akşamına kadar Bölge Müdürlüğüne vererek ihaleye iştirak belgesı almaları, 4 Teklif mektuplarını ihale «aatinden bir saat evveline kadar Komisyon Başkanlıjına vermeleri şarttır. 5 Her türlü gecikme ve teüe müracaat kabul edilmez. tsin yeri ve cinıl Keıif bedeli G. Teminatı İhale TL. TL. Tarihi Saati TrıbzonArakhMerkez 394.436,17 19.527,45 24/5/1989 11 dYenaj tesisi i;i (Basın: 15050/6065) B'R TAŞLA İKİ KUŞ AVRUPA'DA HEM GEZI HEM TEDAV» Romatizma, artrit. sıyatik, astım .. Bunların birinden mustarip misinız? Veya zsyıflamak, gençleşmek, guzellesmek ıster misiniz? Öyleyse lutfen ücretsız broşürümÜ7u ısteyiniz. DlAMANDl TURİZM. Tepebaşı Mesnıtiyet Cad. 87/1 tstanbnl Tel : 44 89 87 (Reklâmcıhk: 1815/6057J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle