14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 Ağustos 1950 CUMHURIYET Dördüzler tam 1 aylık Memleketimiz için bir mazhariyet teşkil eden Dördüzlerîn yaşatılmaları davasile «Cumhuriyet» okuyucularından başka hemen hemen kimse, hiç bir müessese alâkadar olmadı, meşhur Çocuk Esirgeme Kurumunun yardımı da topu topu dört kundak takımmdan ibaret kaldı Gürültü vücudümüz ve ruhumuz için neden zararlıdır? Göz kamaşbncı bir jşıktan korunmak için gözkapaklarımız var dır; derhal kapatırız, arkasma çekiliriz. Fakat ne yazık ki kulaklanmız böyle bir emniyet tertıbatından mahrumdur. Kulaklanmızı, oradan geçerek beynimizi ve netice itibarıle vücudümüzü yıpratan gürültüye karşı ancak ellerımizi şakaklanmıza kapayabilirız. Bu ise her zaman için kabıl değildır. İhtimal ki tabiat insan oğlunun böyle bir tehlike karşısında bulunacağını tahmin etmemiş ki kulaklara kapak ilâvesine lüzum görmerais. Fakat ne çare ki «medeniyet», umumiyetle insanlara tabiattekinden daha rahat bir ömür teminine çalışırken, onlan gürültü denen müz'ic canavarın eline teslim ediyor. Bir dakika durun, etrafa kulak verın. Ne duyuyorsunuz Otomobıl koması, vapur dudüğü, tramvay tangırtısı, otobüs homurtusu, radvo, gramofon, çan, zil sesi, çekıç vuruşu, insan bağırtısından mürekkeb bir uğultu, değil mi? Bunlara belki o kadar alışmışsınızdır ki farkında değılsınizdir. Fakat muhakemenizi kullanmaya ihtiyac gösteren bir iş karşısında kalınca: «Neden bilmem, kafam işlemiyor,» veya «bugün başıma müthış bir ağrı ânz oldu,» yahud da «vücudümde, dayak yemiş gibi, bir kırıklık var» diye sık sık şikâyette bulunduğunuzu inkâr edemezsiniz. Gürültünün bir çok «asrî hastahklara» sebeb olduğu buçün tıbca kabul edilmiş öyle kat'î bir hakikattir ki doktorlar uykusuzluktan, sinir buhranlarından, garib kırıklık ve halsizlıklerden jikâyet edenlere: «Nerede oturuyorsunuz?» diye soruyorlar. TECESSÜSLER Dördüzlere «Cnmhnriyet» in r e oknyucolannın yaptıklan para yaıthmından ilk partl teslim edflirken (makbnzu yazan Dördüzlere yardım komitesi azasından Behçet Vt Çocuk hastanesi Hİsaiye şefi doktor Hikmct Aladağ, yanında oturan komite baskanı ve hastane sertabibi Dr. Ali Rna Bıyıkoğiu, arkada (sclda) İımirdeki arkadaşıtnız Krtlri Başçı ve Cumhuriyetin İzmir bajii ile bir arada) muşken, Kanadada Beşizler ancak bu sayede yetiştirilmişken bizdeki yardımların azlığı karşısında teselli ve ümid noktası, aradan geçen bir ayı kısa bir zaman saymaktan ve bundan sonra yardımların arttnasını beklemekten ibarettir. * * * «Dördüzlere yardım komitesi» tarafından hazırlanan muhammen bütçeye göre, bu yavruları tutulacak bir binada ihtimam içinde besleyip büyütmek için bir senede on iki bin liraya ihtiyac vardır. Halbuki düne kadar komiteye teslim edilmiş olan nakdî teberrıılann yekunu «4059» lira «44» kuruştan ibarettir. Bunun «2500» lirası «Cumhuriyet» in muhterem karileri tarafından verilmiştir. Gene aziz okuyuculanmızın teberru ettikleri «557» lira «64» kuruş da bugünlerde komiteye teslim edilecektir. Ayrıca İzmir Belediyesi Dördüzler için tutulacak binanın kira bedeli olarak «1500» hra verme^i va'detmıştir. Butün bu teberrular içinde, Aydjnh Bayan Muradın İzmırde misafiıken verdığı bin lira istisna edilecek olursa Izmir şehrınden ve mülhakntından yapılan teberrular topu topu «435» lira! Dordüzler Türkiyenin mahdır ama Izmiılidirler. Insana öyle geliyor ki Izmirliler ve Egeliler Dördüzleri yaşatmak bahsinde, bu mıllî seref ve gurur meselesınde harpkete geçmek için biraz geç kalmış olmakla beraber önderliği mutlaka ele alacaklardır. Kendılerinden beklenilen budur. * * * Ayn! yardım olarak Dördüzlere yalnız İstanbul Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından dort kundak gönderilmiştir. İzmir Çocuk Esirgeme Kurumu ile Çocuk Esirgeme Kurumu genel merkezının Dordüzlerden hiç haberleri yok galıba .. Bu serzenişimize cevab olarak «biz nizamnamemize göre şu kadar yaştan küçük ve büyük çocuklara yardım edemeyiz» denilebilir. Fakat İstanbul Çocuk Esirgeme Kurumu acaba nasıl bir formül buldu da kundak gonderebildi? Sonra, «nizamnameye» hak verilse bile, gürültünün eskiden zannedildiği gibi yalnız ruhumuz Uzerinde değil aynı zamanda vücudümüzün iç bünyesl uzerinde de kötü tesirleri bulunduğunu göstermiştir. Meselâ, Amerikan tıb âlimlerinden Dr. Walter B. Cannon, gürültünün mide çalıjmasının intizamını bozduğunu, hattâ bazan tamamile durdurduğunu ispat etmiştir. Avnı mevzu üzerinde yapılan tecrübelerde gürültünün ağızda tükrük, midede usare ifrazatına mâni olduğu ve bu suretle hazımsızhğa yol açtığı görülmü}tur. 1 aylık olan Dönlüzler, beş ablası, anneleri, babaian ve İzmirdeki arkada§unız İzmir 23 Kendi öz annelerinden başka, Dr. Behçet Uz Çocuk hastanesınde yatıp kalkan üç sütnıne tarafından emzirilen Dördüzler bugün tam bir aylık. Böylece yaşama kabiliyetlerini göstermiş ve ispat etmiş bulunuyorlar. Evet, Dördüzler yaşıyabilmek kabıliyetini haizdirler, fakat bu kabılıyetin devamı ve tahakkuku, bugün kendılerine gösterilmekte olan ihtimamm sürüp gitmesile kabildir, hem de en az iki yaşlanna kadar sürüp gitmesi fartile... Doktorlan ve hemsireleri n« kadar hâzık ve şefkatli olursa olsun, resmi bir hastanenin mahdud imkânları içinde DÖrdüzleri büyütüp yetıştirmek kabil dcğildir. Anne ve babalarının evi de Dördüzlenn yaşıyabilecekleri bir yuva olmaktan maalesef uzaktır. O halde ne olacak? Halen yalnız İngilterede ve Fı^nsada bulunduklannı ve devletçe, milletçe gösterilen hususî ıhtımam ve yardımlarla yetiştirilmekte olduklannı bildiğimiz Dörduzlere Türkiyenin malik olması Oördüzlere yardım listesi Lira Krç Evvelki yekun 2942 64 Petrol Ofis 40 Hasan Özmen (Karabuk gazeteler bayii) 25 Ankara D.D.Y. Malhe v» Muhısebe dairesi memurları 50 Y e k u n 3057 64 bir mazhariyet ki, biz onlan kendi talihlerile başbaşa mı bırakaca» gız? Bizde doğumlann bir çok memleketlerdekinden çok, fakat bakım sızlıktan yaşıyabilen çocklarımırın pek az olduğunu düşünürsek, Dördüzleri kendi talihlerile başbaşa bırakmanın onlan ölüme mahkum etmckten farksız olduğunu derhal anlanz, İşte bu sebebledir ki Izmirde bir «Dördüzlere yardım komitesi» kurulmuî bulunuyor. Komitenin gayesi, Dördüzlere yapılacak yardımlan kabul etmek, onlan yaşatmak ve yetiştirmek için her çareye başvurmaktır. * * * Dördüzler doğalı bugün tam bir ay oldu. Bu muddet zaıfında yapılan teberrulara bakarak diyeceğu ki, tabiat ender bahşettığı için doğumlan daima dünya çapında bir hâdise sayılan ve ajanslar tarafından bütün cihana bildirilen Dördüzlere karşı bizim memlekette uyanan alâka kâfi genişlikte değildir. Bu, teessür verici bir vakıadır. Çünkü medenî seviyemiıle, millî izzeti nefsimizle telü olunamaz. İleri memleketlerde, İngilterede, Fransada Dordüzleri yaşatmak millî bir şeref ve gurur vesilesi ol Deli edici gürültüler Sinirlerımizi yıpratan gürültü karşısında hiddetle: «Deli olacağım!» diye haykırdığımız olur. Bunu mübalâğa zannetmeyin. Hakikaten, gürultüden akıllannı kaybetmiş kimseler vardır. FaAldıklan cevab da ekseriya şukat, bereket versin ki, insanlar dur: «Cadde üstünde.» arasında bu «aşm hassaslar» pek Ses bombardımam azdır. Aksi takdirde fürültulü Ne kadar «meden!» olursak o şehirlerin bütün halkı nvanadan lalım. Unutmıyalım ki hepımiz çıkardı. gene tabiatin evlâdlanyızdır. TaBu aşın hasseslar müstema, dlbiat bizi oyle yaratmıştır ki sesin ruhumuzda hasıl ettiğı ılk aksü ğer insanlar gurültüye aı çok lâmel korku şeklinde tezahür mütehammildirler. Fakat bu taeder. Bu belki, gok gürültüsü hammülü vücudlerinin ve ruhlakarşısında dehşete kapılan dede rının yıpranmaaı pahasına elde ederler. erimizden kalma bır huydur. Şehir halkına nisbetle köy halBiz farkında olmayız, fakat bu»ün de kulaklarımızı hırpalayan kının gurültüye daha az tahambır gürültü uzerımızde korku te mülü vardır. Koyden şehre inip siri bırakır: Gayriıhtiyarî adalele orada yerleşenlenn hemen hemen rimiz kasıhr, sinirlerimiz gerılir, daımî bir başağnsından şıkâyet vücudümüzün gizli kaynakları ettıkleri gorülür ki bu, sükunete olan guddeler korku haline mah alışmış olan insanlarm gürültü sus ifrazatta bulunurlar. İşte bü karşısında gösterdikleri tabiî bir tün bunlann tesiriledir ki kafamız aksülâmelin neticesidır. durur, başımız ağrır, vücudümüz Doktorların tetkikleri, uykukırılır, kendımizı pek harab bir suzluk, hazımsızlık, iştahsızlık ve halde hissederiz. sinir nobeti gibi hastalıkların sonÂlimler gurültüye «ses bom baharda çoğaldığını göstermiştlr. bardımam» adını veriyorlar. Vü Gene Dr. Cannon'un izahına göre cudümüzü kırıp geçirdiğine göre bu, yaz aylannı köylerde veya bu tabir pek yerindedir. Hakıka şehre nisbetle daha iessiz yerten, yapılan tetkik ve tecrübeler, lerde geçirmij olan klmselerin adı üstunde Çocuk Esirgeme Kurumunun Dördüzler gıbı hilkatin ender bir lutfu olan çocuklan esır;emek yolunda hiç bir yardım çaresi bulamaması tuhaf olmuyor mu? sükunetmden gürultuye geçince uğradıklan bombardımanın pek tabiî bir neticesidir. Öldüren kornalar Gürültünün ruhumuzda İlk yarattığı aksülâmel korkudur, demiştik. Otomobil kazalannuı «•beblerini tetkik eden ruh filimlerl, korna sesinin katıl ilân edilmeıi netıcesine varmışlardır. Hakikaten, âni bir şekılde canhiraş bir korna sesile karşılaşan yolcu, o kadar korkar ki, ne yapacağmı şaşınr ve ekseriya, adeta kendi ayağıle otomobıhn altına düşer. Bu korkuyu şu şekılde tahlil edebılırız: Yolcu duydugu sesın korna olduğunu pekâlâ bihr; o anda muhakemesi işlese derhal kenara çekilmenin lâzım geldiğini düşünür. Fakat kornanın kulaklan yırtan gürültüsü adamcağızın mu hakemesini altüst etmiş, onu gayrıihtiyarî bir korkunun pençesine atmıştır. Amerıkada yapılan bir istatıstığe göre her sene yüz binlerce kişı korna seslerinin kurbanı olarak ölmekte veya sakat kalmaktadır. tiktedır. Gürultuleri duyar; hattâ yakından gelen bir yazı makinesı sesile ımlrtın gelen bir makinc tüfek Mtai arasındaki farkı oıle anlar ve birincisinde vücudü uyandırmaz, ikincisindt uyandırı. Beynimiz gürültülerle mütemadiyen meşgul edildiği takdirde vücudümüzün tam manasile rahat etmesine imkân yokrur. Çünkü beyin, işittiği seslerin deıecesine gore vücudü ikide bir hafıf veya şiddetli bir şekllde durttı, bir türlü rahat bırakmaz. Gurültüyle pişen yumurtm Gürültünün «ırf sınırleri yıpratmak suretile ölüme sebeb olduğu bile bir hakikattir. Bu hususta şöyle bir tecrübe yapılmıştu: Bir kafese beyaz fareler konularak yanlanna bir elektrik zıli yerleştirilmiştir. Bu zil mütemadiyen çalmıj, gece, gündüz ga^ makta devam etmiştir. Farelcı sinirlenmişler, yerlerinde duıamaz, uyku uyuyamaz olmuşlardır ve nihayet, iki hafta sonra ikisi ölmügtür. Gürültü bahsinde büyük bır mütehassıs olan İngiliz tıb âlımlerinden Dr. Dan Mckenzie'ye göre, harb esnasında bir çok kişi bombardıman gürültüsüne kurban gitmiştir. Gene bu bahis üzerinde geniş bir ihtısası olan ıkı doktor da, beynin kimyevl terkibinin gurültü üzerine değıştığını ispat etmişlerdır. Bunlann yaptıklan tecrübelerde bır yumurtanuı su içinde gürültü ile haşlanabileceği görülmuştur. Beyin dc proteinli maddelerden mürekkt L olduğuna gore, gürültü onun üzcrinde de aşağı yukan avnı tesirı icra eder. HnsUlar için tehlike Sınır gerginlığinin sağlamlan hasta ettiği, hastaları da daha tehlikeli hallere sürükledıği malumdur. Onun için Amerikan jehirlerinde «Hastane: Sessiz geçin'» gıbı levhalara sık sık rastlanır, hastane binalan da dışandaki gürültünün içeri geçmtsine mâni olacak şekılde inşa edılir. Yapılan tetkikler hastaların gürültu yuzunden iyıleşmelerinin gecıktığinı, tehlikeli vazıyette olanların ise hallerinin daha vahimleştiğini göstermiştir. Bütün bunlar artık bir kat'î ılVucudce ve kafaca yorulan bir insanın tek kurtarıcısı rahat bir ml hakikattir. Şımdi, bunu öğreuykudur. Fakat bu «rahat» uy nen insanlarm gürültü ile ilmî ve kuyu nerede bulmalı? Zira, uy esaslı bir şekilde mücadele etmekudan uykuya fark vardır ve her lerini beklemek de bir meden! uyku tamamile dinlendirici de vazife değil midir? ( Companion'dan) ğildir. Biz uyurken beynimiz te KÜÇÜK HÎKÂYE : Uzun bir seyahatten aonra, : Roma istasyonunun gazinosunda | gene tren bekliyordu. Daha bir : saatten fazla bekliyecakti ve bu : vakti nasıl geçireceğini düşünü: yordu. j Gazino kalabalıktı. Hamal onu j getırip bir kösede boş kalan en j son masaya orurtmuştu. Fakat : Pinto etrafındakilere pek yabana : gözile bakıyor, onlann havasına • karışamıyordu. Senelerce Trab• lusta kalmış, memleketinden u• zak bulunduğu bu müddet lar• fında bir çok şeyi unutmustu. : Simdi, Milanodaki bir arkadaşının : k uı duğu müessesede vazife almak : uzere oraya gidiyordu. : Doğup büyüdüğü memlekete ; donduğü için memnundu ve için: dc, başlayacak yeni bayaü bir : çoı uk sevincile bekleyen garib ; bır heyecan vardı. j Bırdenbire, bir kadınla karşıj laştı. Içeri girdiğini görmemiş, • başını kaldırınca onunla gözgöze j gelmişti. Geno ,güzel bir kadmdı • bıı Yalnız, yüzünde öyle tuhaf • bn ifade vardı ki vüoud yorgun• iuJundan ziyade ruh bezginliğine • dclâlet ediyordu. : Erminia, gazinonun ortasında : durmuş, etrafa bakınıyordu. Yer : mi anyordu, yoksa birini nıi' : Bunu kestirmek zordu. Zeminin : sıyahbeyaz haneli taşlan üzeıiıı: dc hareketeiz duruyor, yalnız ba• ^ı sağa, sola dönüyor, gözlen de • loynu ile beraber hareket edi• yordu. Sanki rüzgârla sürüklenip yelmiş de bulunduğu yeri yadtrgayormuş: «Burası neresi ve ben juraya niye geldim?» der gibi bir hali vardı. ^ücudünü saran ve diz kapaklannı zorlukla örten ince bir elbise giymiş, üzerine de kısa hîr kürk almışü. iki eli ile ona sıkı sıkı sanlmssından elbisesinin lekoite olduğu anlaşılıyordu VP, nedense, onun bu halini yi sanatına olan aşkında bubnuş. Pınto'nun gözleri önünde bir balerin canlandı. Erminia'nın mütereddid bakışlan bir arahk sabitleşti ve aradığmı bubnuş gibi, adımlarına bir istikamet geldi, Pito'nun masasma doğru yürüdU. Plnta, hafifçe doğrularak, elüe, cbuyurun» der gibi ,bos sandalyeyi gösterdi. Kadın, bu daveti beklemeden: «Müsaade eder misiniz?» diyerek sandalyeyi çekmişti. Arkadaş edinmek ihtiyacını duyaa garib kişiler gibi, çabucak ahpab oldular. Ilkönce nezaket çerçevesi içinde büzülüp kısılan cümleleri sonra cesaretle gelişti, en nihayet samimiyetin hürriyeti içinde neşelendi, canlandı. Erminia evvelâ «bir kadeh bir şey» kabul ettı, sonra samimiyet ilerledikçe «bir iki lokma bir şey» de yemekte mahzur gormedi. Çok sigara içiyor, birini söndürüp birini yakarken adeta konuşmak için yeni bir kuvvet bulur gibi oluyordu. Pınto onun anlattıklarını evvelâ sahte bir aıâka ile, fakat sonra hakıkaten merakla dmlemeye başladı. 3i£;ara dumanları arkasında erıyen bu biı çift mavi gözde bir hayafın sırnnı çözmeye çalışıyor, yeni yeni şeyler öğrendikçe de buyük bir haz duyuyordu. Sonra gözleri kadının ağzına tskıldı. Acı hisîerı tatlı bir ifade İIG anlatan bu kıpkırmızı, dolgun ve yüzüne nisbetle pek taze dudaklar onu yavaş yavaş büyülcvor jtibiydi. Kadın sanki hayatmı anlatmıyoıdu da karşısmdakı aHarnj buyulfmek ıcın sıhırlı bır dua oku>oruu Balerin Erminia gimdiki vaziyetini de Çocukluğunu anlattı Annesinln, bsbasının baskısı altmda hisleri körlenmek, istidadı sönmek tehlikesini göstermiş. O da, bu felâketi vaktinde sezerek, onlara isyan etmiş. Sanata olan aşkile, bir yandan garsonluk ederken bir yandan bale mektebine gitmiş, iyi derece ile mezun olmuş. Gene kızlığını anlattı: Sevmiş, sevilmemiş ,hayal sukutuna uğramış. Fakat gene bütün teselli olan para, ıhtıyacın ancak yansını karşılayabüir. O halde milletçe ve hattâ hukumetçe kesenin ağzını açıp yardımlarımızı arttırmak lâzım geliyor. Eğer bizimle hemfikir olarak DÖrdüzleri yaşatmamız millî bir * * * Hulâsa, Dorduzlerin yaşıyabil izzeti nefis meselesi sayıhyorsa ki Ardahanh okuyucumuz Ibrahim nu kenarda bırakmasuıı iyi karşılamıyor ve onun bu hareketini domesı için en az iki sene büyük bır hakikat budur milletimizin aza Ustan şu mektubu aldık: ihtimamla bakılmalan lâzımdır ve meti ve şefkati karşısında ihtiyac «Doğu illerinın derdleri o kadar ğu illerinde C J I P . nin seçimlerde ilk yd için on iki bin liraya ıhtiyac ne kadar küçuk kalıyor. kazanmış olmasma atfediyoruz, belçok ki saymakla tükennscz: Kadri BAŞCI Şemseddın Günaltay hükumeti ki de hakikat böyle değildir, fakat vardır. Bugüne kadar toplanmış nin, ele aldığı, doğunun kalkındı biz bu kadar lüzumlu bir memlenhna davası, hiç bir netice verme ket davasmm ele alınmamasma baf •Çeviren: Vahdet Gültekin den hükumet tarihe kanştı. Ham ka hiç bir lebeb bulamıyoruz. bu kadmdan hiç aynlmamayı TT dolsun yeni D.P. hükumeti bu daGazetelerde; doğuda yollar yapızulayordu. vayı değil tatbik, masasmda hazır hyor, şu kadar tahsisat aynlmıştır, Pinto bu hislerle gözlerini ka ladığı proşramına dahi almayı dü şurası yapıhnışbr diye okuruz, hadının gözlerine dikmış, orada ya şünmedı. Diğerinde gene bir ümid yır hiç de öyle değildir. Yapılan, nan ateşten bir pay almak ister ve teselli vardı, bunda o da yok ya bir yamadır, yahud da yanm kai gibi bakıyordu. oldu. mış bir yoldur. 942 de başlanmış cBu sırada yanıbaşlannda bir Doğunun başlıca derdi yolsuz lan Erzurum Sankamış demirvoanlarb: En son olarak Homadaki adam peyda oldu. Pinto bunu luktur. lu hattı maalesef 8 senede 35 Km. bir tiyatıoda çalışıyormuş. Fakat, farkedince adama gayriihtiyari Bir hakikat olarak bilinen bu yol yapılabilmiş ve işletmeye açılmiiidaresizlik yuzunden şirket iflâs sert sert baktı. Fakat yabancmın suzluk derdi acaba neden yeni hü tır. etmiş .. açıkta kalmış. yüzündeki ifade ona yumuşaklık kumet tarafından düşünülmedi ve O zaman Pinto'nun düşüncele ihtar ediyo»du. Memleket davası, millet derdi <ie ele aUnmadı? Memleketin doğusu, ri başka bir istikamet aldı ve: « Müsaade eder misiniz?» di batısı diye parçalan var mıdır, diğimiz şeylerın arasına bunlar j»ır«Bu kadın sonunda benden para ye yaklaşü. Sonra kadma döndü: miyorsa bir diyeceğimız yoktur. bilmiyoruz. Senelerdenberi memleistiyecek galiba,» diye düşün «Hadi gel gidelim, Erminia,» deŞayed bunlan bir derd olarak kaketimizde yapılan imar, sariedilen meğe başladı. bul ediyorsak neden diğer dav.<di. gayretlerden hangisi doğuda yapıllarla bunun da programa alınma u Evet, Erminia ondan para istiErminia'nın üzerine korkmuş, mıştır ve hangi yenilik getiriteıişğını hükumetiınizden sormağa hcız yecek olursa ne yapardı? Vermek sinmiş gibi bir hal gelmişti. Pin tir? kımız yok mudur?» ister, fakat veremiyeceği için de to'ya yardım etmek ister gibi deSayın büyüklerimiz bir zahmet azab duyardı. Kendisini garib his ğil, mütevekkil bir tavırla bakıSivrisineklerle mücadele edip de Hopa Çorum Ardahansettiği bu memlekette ilk olarak yordu. Kars yollarının fecaatini görseler, Sağlık ve Sosyal Yardım Mudüedindiği ahpabı kaybetmek isteAdam gene Pinto'ya döndü: halkın çetiği ısürabı birazcık his rü Dr. Faik Yargıcıdan şu mektumiyordu. Ona karşı içinde oyle « Sizi rahatsız etti, galiba?» setseler muhakkak ki bu kadar ha bu aldık: tuhaf bir bağlantının teşekkül etmekte olduğunu hissediyordu ki diye sordu ve cevab beklemeden reketsiz kalmazlar. Ardahan halkı «Muhterem gazetenizin 20 tembunu zayıflatmak nn, yoksa kuv devam etti: «Kamnın garib bir iki senedir açhktan kıvranmakta muz 950 tarihli nüshasının beşınci vetlendirmek mi daha sıkı bir huyu vardır: Arasıra evden ka dır. Tabiat zalimleşince hiç bir ta sahife dördüncü «Okuyucu mekşekilde düğümlemek mi, yoksa çar, bu gibi kalabahk yerlere ge raftan el uzatan olmuyor. Çıplak tubları» sütununda (Ramüiler sıkoparıp atmak mı lâzun geldiği lir, yabancılarla tanışarak onlara köylü Bandırmada 17 kuruşa alı nekten şikâyet ediyorlar) bashğı ni bilemiyordu. bir takun hikâyeler anlatır... Size nan mısın 34 kuruşa, çocuğunun altmda intişar eden yazı okundu. Aynı gün mahalUne gönderılen Hayır, Erminia ondan para is kendisini Alman mürebbiye ola sütünü, yoğurdunu satmak suretile alıp yemektedir Aradaki 17 kuruş iki hekim tarafından yapılan tetkıtemedi. Onun istediği başka §ey rak mı tanıttı?» fark yollann kötü otanası neticesi, katta: « Hayır.» di: Ahpablık... Sırdaşlık... ve, Bu evlere mayıs ve hazıran aybulabilirse, sanatına, zneharetine « Öyle ise öteki masalı an vesaitin fazla navlunundan ileri gel karşı biraz takdir. latmıştır: Aslan avından bahsetti mektedir. 8 ay karla kapah kalan lannda ikişer defa, temmuz ayında yollarımız geri kalan 4 aylık za halen bir defa ığıamlarak ıcab ePinto baleden anlamazdı . An mi?» manda da işlerımizi gorecek halde den yerlere Mazotaj ve D.D T. tat« Hayır.» lasa bile Erminia'nın nasıl oynaolmasa nasıl bir yükselme ve iler bık edıidiği, gerek etraffan yapılan dığını görmemişti ki takdir mi, < Ha, anladım: O halde bale leme beklenebilir, köylümüz nasıl tetkîk?t, gerekse evlere as'lan kon yoksa tenkid mi etmek lâzım gel rin olduğunu söyledi, değil mı? rahat ve huzura kavuşur 7 Mahsu trol kartlarınm tetkıkinden anlahis ona treni kaçırmamasını ten diğini bilsin. Fakat onun takdir Tamam... Topu topu üç hıkâyesi lünü bir yere sevkatmek için asgarî şılmıştır. Bununla beraber cvde ve bih ediyor, fakat başka bir hıs de ettiği başka bir şey vardı: Bu ka var çünkü. Zavalh hakikatte ter o malın kendi fiatı kadar yol mas cıvarında smek ve sıvrısınek görül bunca meşakkat çektiği; zidir. Yalnız, biraz şey de .. NeyTürlü sıkıntılar içinde şehir, se dın, rafına katlanması lâzııruîır K :,]n memekle beraber bundan sonra olhir, memleket memleket dolaş bunca zorluğa uğradığı halde se, tekrar özür dilerim ..» sevkedılen sığır ve koyun Istanbu a mamasını temin için de o mıntakamış, Avrupada, Amenkada bir bıkmamış, usanmamış, yaşamak Erminia kocasının yanıbaşında, kendi değerinden fazla masrafa da çalışan alâkaklara lüzumlu eçok tiyatrolarda çalışmış. Sanatm ve yaratmak kabiliyetini kaybet kuzu gibi, uzaklaşb. Bir iki adım memişti. Kendisinin işte böyle gitti, dönüp arkasına bakü ve, bir gelir. Bu da tüccan halkm elmden mırlerin verilmiş bulunduğunu arve şöhretin en yüksek mertebebir insana... böyle bir arkadaşa fırsatını bularak, elile «deli» işa yok fiatına mal almağa sevketmek zederim.» lerine... tedir. işte bu yolsuzluğun en kötü Pinto bunlan dinlerken başını ihtiyacı vardı. reti yaptı. Bir Rus yiizer havuzu bir neticesi de, kışın boğulmalar, salhyor, fakat içinden: Hangisi deliydi? Kadın mı. Pinto bunlan düşünürken Milimanımızdan gcçti «Bu kadına kapılıp da treni f e lâno treninin gelip gittiğini ve yoksa kocası mı? Pinto bunu an yazm makine yuvarlanmalan i!e gelen Rus bandır?l> da etmeye, Milonoya gitmekten kendisinin orada belki de başKa hyamadı.. Hâlâ da anlıyamamış yok olan zavalh vatan'îaşlanmi2>n htr Baltık depızınden dun oğleden sonra >uzeı havuz sayısmın bir hayli oluşııdur. vazgeçmeye mecbur olmıyayım yerde Erminia ile sabahladığını tır. Boğazdan geçerek Kaıadenıze gıtmıştır Yolların durumu bu kadar kotü "i uzer havuzu 7000 tonluk bır şılep llff* sakın?» diye düşünüyordu. • Gian Napolitano görür gibi oluyordu. İçinde bir .olduğu halde yeni hükumetin DU iki romorkor goturmektedır. OKUYUCU MEKTUBLAftl Doğunun yol derdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle