22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİİET İspanyol Komiinist Partisi Moskova temsilcisinin ifşaab 24 Ağnstos 1950* KOMİNTERNI \r Ü Yazan CASTRO DELGADO Anna Pauker ve yeni s i m a l a r Son zamanlarda konminterne biı Ispsnyol kadını eeldi. Bu ka.lm İrene Falcon olup burada İrene Toboso ve dostlan arasında ise İrene Levi Radriguez adlarile tamnmaktadır. O hakikatte Kely L. Rodriguez'in ablasıdır. Amerika Birleşik devletlerinden, İskandinav ya memleketlerinden geçerek biı kısmı Dolores İbarruri'ye (1) mahsus olmak üzere bir çok bağajlarla Fransadan gelmektedir. İrene Toboso, kominternin basm ve propaganda dairesini idare edeı> Avusturyalı Friedrich'in zevce«idir. O, aynı zamanda Dolores İbarruri'jıin de sekreteridir. 3u suretle Levi Rodriguez ailesi Hindistana, Lâtin Amerikasına, İspanyaya ve komiinist enternasiyonalindeki kadın mesaisine aid olmak üzere sekreterliğin sahib •>' duğu gizli malumatın çoğunu bilmektedir. Kety L. Rodriguez, Jose Diaz'a mütercimlik de etmektedir. J«se Diaz ise sık sık Dimitrov Manuilski ve daha bir çok kimselerle münasebettedir. İrene Toboso ise her gün Dimitrov, Manuilski v > > sair kimselerle temas halinde olan Dolores İbrarruri'ye kâtiblik v»mütercimlik etmektedir. Bunların her ikisi de maceraperest kadın'.ardır. Fakat biri Jose Diaz'ın teknik iş, ler sekreteri olup ona Dolores Ibırruri tarafından tavsiye olunmuştur, ötekisi ise Dolores İbarruri'nin keD di sekreteridir. «Mukaddes aile» nin üyeleri bö> lece tekrar bir araya gelmiş bulunuyorlar. Daha şimdiden Dolo res İbarruri ve İrene Toboso buluşmuş oluyorlar. Eksik olao Francisco Anton'dur. Bilmem neden bu bana ikinci İsabelle'i ve Godoy'u hatırlatıyor . Son günlerde kominteme iki çah siyet daha geldi. Bunlar Anna Pauker ile Antikanen'dirler. Biri Rumanyalı, ötekisi ise Finlandiyalıdır. Onlar hakkında fazla bir bilgim yoktur. Anna Pauker, kominternin ileri gelenlerinden bir çoğunun oturduklan binada ikamet edecek, kendi memleketine aid işlerle meşgu) olacaktır. Onun çok zeki olduğu söyleniyorsa da burada küçük büyük bütün şefler hakkında ayıu şey söylenilmektedir. Onu bir kere, Manuilski'nin bürcEuna girerken gördüm. İri yarı kuvvetli kemikleri ekik bir kadın. Saçları darma dağınık bir halde, ağzında hiç bir zaman sigar» eksik değil. Dolorer İbarruri onun aleyhinde bulunmağa başladı. Bunun sebebinin siyasî olmadığını sanıyorum. Dolores İbarruri her zaman şeflerin söyledikleri ile mutabıktıt Anna Pakuer de böyle hareket eder. Bu aleyhtarhğın sebebi bambaşkadır. Anna Pauker, Dolores İbarruri'den daha genctir ve bir çok yabanc dil bilir, Dolores İbarruri ise öyle değüdir. Anna Pauker mü nevverdir, Dolores ise tahsil göımemiştir. Anna Pauker yıllare* hapiste yatmış ve mahpusiyeti esmasında iyi hareket etmiştir. Dolores İbarruri ise ara sıra hapse girmiş ve az bir mahpusiyet geçirmiş ve bir defasında da partiden çıkanlmış olanların grupunu, yani Bullejos, Adams, Varga ve Trilla'yj müdafaa etmiştir. Antikanen, sarışın, uzun boylu ve yapısı kuvvetli bir adam olup 20 yıla yakın bir müddet hapishanede yatmış, 1919 da Rus hududunu geçip Sovyet topraklarım istilâ eden vatandaşlarına gerilerinden taarruz ederek gösterdiği yararlıktan dolayı Lenin nişanı ile taltif olunmuştur. Bu adam çok konuşmuyor. O Frounze okulunda tahsile gidecektir. Vidiella "y a göre komünizm Rafael Vidiella, kominterne girdi. O, Juan Comorera'nın P.S.UC nin komünist enternasyonalinin müstakil bir şubesi gibi tanınmasını temin ettiği gündenberi Katalonya birleşik sosyalist partisinin kominterndeki temsilcisidir. Bunur mânası P.S.U.C. nin bağımsız olduğu veya gelecekte olacağı demek olmayıp sadece ona sirkülerlerinin başhğmda «komünist enternasyonalinin Katalan şubesi» ekini «Katalonya birleşik sosyalist par. tisi» kelimelerinin altına ilâve etmesine müsaade olunmasıdır. Bu görünüşte, fakat sadece görünü^te Comorera'nın İspanyol komünist partisinin erkânına karşj kazanmış olduğu bir zaferdir. Komont3rnde hiç bir kimse ne Dimitrov, ne Manuilski, hattâ ne de bizzat Rafael Vidiella mutlak biı bae:ms!zbğa taraftar değildirler. Vidiella son yüzyılm sonunda Tortosa'da dünyaya gelmiştir. Gem iiğinde bir çok mesleklerde çahştıfe tan sonra en son matbaa işçisi olcuğu söylenir. Benim kat'iyetle söy liycbileceğim onun son işinin bu oHuğudur. Yıllar geçtikçe Vidiella çıplak geî mek taraftan, yalnız yemiş ve sebze yemek taraftan, sosyalist, asker kaçağı olmuş, sonunda da komip.ternde temsilci olmuştur. Rafael Vidiella bir çok şeyler sever: İçki içmek, iskambil oynamak, iyi yemek yemek, elinden geldiği kadar az çalışmak. O zakidir, mükemmel bir hafızaya maliktir ve iyi yazı yazar. Bakınız onunla 1938 yılınm şuba ve mart aylannda nasıl tanıştım: Franco'nun ordusu Aragon'da or Ehaberleri Çaldıraıtdaki Cenkler Cengi dîğer Sahaflar Çarşısı Modern bir çarşınrn kurulması için çalışmalara başlandı Bir müddet evvel yanmış olan Sahaflar çarşısmda geri kalan dükkânlann istimlâki hakkmdaki karar, Bakanlıkça tasdik edildiğinden, bu dükkânlann da kaldınlarak, camiin etrafının açılmasına başlanılmıştır. Buralann tanzimi ve yolların açılması için 93,000 liralık bir ödenek verilmiştir. Yollar açıldıktan ve adalar tayin edildikten sonra, Belediye buraya Prostun hazırladığı bir plân mucibince 30 kadar dükkân inşa ederek Sahaflar çarşısmı modem bir tarzda ihyâ edecektir. 23 ağustos 1514 teki bu cenğin yalnız yıldönümünü anmış olmuyoruz. O cenk bize bütün bir Doğu Anadoluyu kazandırdı. Yarı Anadolu o cenk sayesinde dört buçuk asrm ezelinden akıp vatanın ebediliğine uzanıyor. Cenğin kendi de askerlik tarihinin en ön safta bir destanı olduğu kadar istikbal bakımmdan en hayırlı derslerle de yüklüdür. Mesafenin fethi 1514 yılının 20 martında Edirneden hareket eden Yavuz Sultan Selim, iki bin beş yüz kilometıe1 1 bir mesafe aşarak beş ay iki 1c gün sonra Çaldıran ovasma vanr. Bu mesafenin Sıvastan cenk sahasına kadar kırk konaklık kısmı çetinler çetini bir savaş olmuştu. Şah İsmail Sıvasın biraz ilerisinden başlayan hududdan itibaren İrana kadar olan yerleri baştanbaşa yıkıp yaktırarak boşalttığı için ordu bu kırk konaklık yol boyunca hep ıssız harabelerde yürüyor. Ordunun içinde Şahın «beşinci kols rolünü yapan gizli kızılbaşlan var. Orduyu geri döndürmek için Hemdetn Paşa gibi çocukluğundanberi arkadaşı olan vezirlerinin kellelerini uçurtmaktan çekinmedi. Otağına kurşun atacak kadar azğınlaşan yeniçerileri, küheylân üstünde ortalanna atılacak kadar heybetli bir celâdetle önce şaşkına döndürüp, üç, beş cümlelik bir haykınş hitabesile de onların iç merdliğini şanlandırarak kendine râm etmek gibi harikalar göstere göstere o çetinleı çetini mesafeyi yendi. Kalemin zaferi Korkunç olan tâ İrana kadar şidip de cenk yapmak değil, tâ oraya kadar gidip de cenk yapamamaktı. İşte Erzincandanberi uzun zamandır Şahın ülkesinde yüründüğü halde onun göründüğü yok. Kıhc. kadar kalemi de keskin olan Padişah, Şaha mektub üstüne mektııb yağdınyor. «Belki askerimin çokluğundan korktun diye kırk bin askerimi Sıvasta bıraktım» dedi. Nafile: «Bir hükümdarın ülkesı onun namusudur, bu kadar zamandır namusunu çiğniyorum, neye karşıma çıkmazsın» dedi, nafüo «sen Şah değil, şeyhsin, al şu cübbeyi» dedi, nafile. Nihayet bir hileli mektub. Guya Türk ordusundaki Türkmen ve Kürt reisleri kendi emin adamları olan Şeyh Hasanı bir mektubla Şaha yolladılar Bu reisler harb başlar başlamaz bütün maiyetlerile Şah tarafına geçecekler. Şeyh Hasan, Şahm cevabını getirdi: Cenketmek için Çaidıra>\da bekliyor. Şahm cenği kabul etmemesi ihtimalile bu kadar zamındır hafakanlar geçiren Yavuz, Şeyh Hasanı ihsanlara garkeder. Ceng' kılıc kazanacak. Fakat o cenğe imkân veren kalem oldu. İlk zaier kalemindir. İki tarafın karan 22 ağustos akşamı Türk ordusu Çaldıran ovasmdaki Akçay vadisine girdi. Bu çay, Kotur ırmağmın ayaklarmdan olup Tebrizle şimdik; hududumuz arasmdadır. Bir haftadır Şahın ordusu bu çayın sağında yani doğusunda karargâh kurmuştu. Yavuz, çayın batısındaki tepeye yerleşti. Ordu da, atlar da çok yorgun. Harb meclisinde ileri gelenler yirmi dört saatlik bir dinlenme teklif ediyorlar. Defterdar Piri Mehmed Paşa «orduda bir çok gizli kızılbaşlar var, onlann karşj tarafla temaslarına meydan vermemeli» deyince Başkumandan Yavuz «işte bana böyle bir vezir lâzım» deyip asıl fikrini açıklayarak şafakla beraber cenge başlanmasına karar verdi. Ötede Şahm karargâhında da bütün Doğu Anadolunun Valisi ve ordu sol cenahınm kumaıı danı olan Ustaçlıoğlu Mehmed Han Türk ordusu daha vadiye inerken taarruza geçilmesini teklif etmişti Fakat sağ cenah kumandanı meşhur Durmuş Han bu fikre itiraz etti. Şahın da bunun fikrini kabul etmesi belki, son aldığı mektubla, Türk ordusundaki Türkmen ve Kürt reislerinin kendilerine iltihakı için zaman ve imkân bırakmak emelinden ileri gelmiştir. Türk ordusu cenğin ilk büyük şansını karşı tarafın o kararile kazandı. Yavuzun tabiyesi 436 neı Yıldönümü Vesilesile NALINA Doğum çok ama, çocuk ölümii de çok! ünkü Cumhuriyet'te sevinilecek bir haber vardı: İstanbula gelmiş olan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Sosyal Yardım İşleri Genel Müdürü Seyfeddin Okan, kendisile görüşen bir arkadaşımızın, memlekette doğum miktannın azaldığı yolundaki söylentiler hakkında ne düşündüğiinü sorması üzerine şu cevabı vermiştir: « Halkımızın yüzde 80 i köylüdür. 54 ildeki 11,000 köy sıtma mücadelesine dahildir. Bu 11,000 köyde, 6 buçuk milyon vatandaş sağlık defterlerine kayıdlıdır. Aynı zamanda öliim ve doğumlar muntazaman kaydedilmektedir. Bu kayıdlardan anlaşıldığı üzere, doğum miktan azalmayıp bilâkis yükselmektedir.» Doğum miktannın azalmadığına, bilâkis çoğaldığına sevinmemek kabil değildir. Fakat velud Türk anasının doğurduğu çocuklar arasındaki ölüm nisbeti ne kadardır? Acaba doğan çocuklar arasındaki ölüm nisbeti başka memleketlerdeki kadar mıdır? Nüfusumuzun artması için çok çocuk doğurmaktan ziyade, doğan çocuklar arasında ölümii azaltmak birinci mühim şarttır. Uzun müddet eski Kırklareli milletvckiU ve Çocuk Esirgeme Kurumu Başkanı olan sayın Dr. Fuad Umay, bizdeki çocuk ölümünün fazlalığından şikâyet ederek buna karşı tedbirleri ihtiva eden geniş ölçüde bir plân hazırlamış ve bu plânı, Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grupuna sunarak bir kanun çıkarılmasım istemişti. Günlük siyasi meseleler, tartışmalar ve didişmeler arasında, bu plân ve teklifin ne olduğunu bilmiyorum; fakat bu mevzu üzerinde bir kanun tasansının müzakere ve kabul cdildiğini sanmıyorum. Böyle bir kanun neşredilmiş olsaydı, herhalde haberim olurdu. Nüfusumuzun artmasında ehemmiyetle gözönünde tutulacak bir mevzu, çocuk ölümünün azaltılmasıdır. 10 yü önce Erzurum demiryolu işletmeye açıldığı raman, Erzuruma giden heyct arasında bulunmuştuın. O zaman Edirna milletvekili olan sayın Dr. Fatma Memik ile beraber, Erzurum Doğumevini ziyaret etmiştik. Yeni bir loğusa, yanında çocuğu olduğu halde bir jatakta yatıyordu. Kaç ç«cuğu olduğunu sorduk. 13 çocuk doğurduğunu, ikisinin yaşamakta olduğunu, ötekileri Allahın aldığını ve yeni yavrusunun da yaşamast için dua ettiğini söyledi. Bu velud Türk anasının yanmdan aynhrken, bize refakat eden doktor, yeni doğan bu çocuğun da yaşamasından iimidü ohnadığuu . *«yjemiçti. Dr. Fuad Umajnn bizdeki çocuk ölünıü hakkında hazırladığı plâııda verdiği rakamlar şimdi hatınmda ve plânı da yanımda değil amma, Erzurumlu ananın doğurduğu bir düziueden fazla çocuğun ölmüş olması, münferid bir vak'a değildir. Memleketimizde çocuk ölümü nisheti. bir çok nıemleketlerden fazladtr. Nüfusumuzu süratle arttırmak yolundaki gayretlerimizin haşmda çocuk öliım nisbetini azaltmak gelmelidir. Yeni iktidann lıa davayı da ehemmiyetle ele almasi gerektiğini söylemeğe bilmem lüzuıa var mı? >••••» Yazan* ı •« İsmail Habib Sevük dumuzun cephesini yarmış, Katalonyaya doğru ilerliyordu. Çok elîm anlar yaşıyorduk. Düşmanın faikiyeti o derecede idi ki birliklerimizin çevrilmemesi ve imha oIunmama3i için hergün yeniden çekiliyorduk. Ordumuz aç ve yorgun ir halde gerüiyordu ve kuvvei maneviyesi de gözle görülür bir surette azalıyordu. Geceleri dinleneceğimiz yerde irliklerimizi tanzim ve tensik edi•or, yeni mevziler işgal ediyor, müdafaamızı tanzim ediyor, asla gelmiyecek olan yeter sayıda silâhlarla takviye kıtalarını bekliorduk. Vaziyet o derecede vahimdi ki askerlerin maneviyatını yükseltmek için İspanyol partisile Katalonyanın birleşmiş sosyalistler par:isinin başkanlan en iyi propaganlacılarını cepheye göndermeğe karar verdiler. Bu suretle Katalonya lükumetinin sayın meclis üyesi Rafael Vidiella da cepheye hareket etti. Buluşmamız Aragonla Katalonyanın sınırında bir Katalon köyü olan Maella'da oldu. Vakit gece idi. Düşman pek yakinimizde bulunuyordu. Çekilmekte olan adamlarımızı durdurmak, maneviyatlarıru yükseltmek, onlara biraz yiyecek vermek, düşmanuı yeni taarruzuna intizaren mümkünse liraz dinlenmelerini sağlamak için güneş doğmadan önümüzde kalan lir kaç saatten faydalanmak gerekiyordu. Birden bulunduğumuz meydanı bir ışık huzmesi aydmlattı. Bu, içinden tepeden tırnağa kadar silâhlı kimselerin çıktığı bir otomobilin fenerleri idi. Onların arasında bizim sayın Rafael Vidiella da bulunuyordu. Birbirimizi tanıttık: «Rafael Vidiella. Enrique Castro.» El sıkışma. «Vaziyet vahim mi, Castro? Sadece müşkül, Vidiella.» Bir tevakkuf ânı. «Size nasıl yardım edebilirim, Castro? Bu güç bir iş Vidiella. Bununla beraber birliklerimizi dolaşır ve askerlerimizle konuşursun. Onlara bir kaç gün daha dayanmalan lâzım geldiğini, takviye kuvvetlerinin jeleceğini ve cephenin merkezinden jaşırtma harekâtına girisileceğini söylersin.» Karanlığa rağmen Vidiella'nın bana hayretle baküğını hissediyorum. tAma, Castro bizim ihtiyat kuvvetlerimiz yok ki... Ben de biliyorum, Vidiella. Bundan maada, diğer cephelerin bize yardım edeceklerine dair elimizde bir teminat da yok ki... Onu da biliyorum, Vidiella. O halde? Vidiella, onlara ya bunlar söylenir, yahud da hiç bir şey söylenmez. Fakat hiç bir şey söylememek olamaz. Aksi takdirde bu çığm bizi ezip geçmesine müsaade etmiş oluruz. Bazı hallerde yalan söylemek bir zarurettir...» Bunun üzerine o öksürmeğe başladı ve koluma girip beni bir tarafa çektikten sonra dedi ki: «Dinle beni, ben çok hastayım. Buraya disiplin icabı vaziyeti şahsan görüp bildirmek üzere geldim. Fakat ben Barselona dönmeliyim, bu benim işim değil.... Yürek damarım beni yaşatmıyor, evet yaşatmıyor.» Bunlan söylerken elini göğsüne koyuyordu. Bir müddet sustum, Sonra bir şey söylemiş olmak için «Peki» dedim. Vidiella sırtıma bir kaç kere hafifçe dokunduktan sonra arkasmda muhafızlan olduğu halde yavaş yavaş otomobiline yaklaştı. Yanımda bulunup bu sahneye şahid olanlar terbiye ve edebin burada tekrarlamama mâni olduğu bir küfürü savurdular. Bir motör gürültüsü, uzaklaşan bir ışık, sonra her şey tekrar sessizliğe ve karanlığa daldı. İşte ben Rafael Vidiella ile Aragon ve Katalonya sınınnda böyle tanıştım. Onun sonralan Fransaya iltica ettiğini haber almıştım. Bunun da bahanesi yürek damarı idi, fakat hakikî sebebe gelince uğradığı panikti. Onu tekrar Moskovada gördüm. Şimdi Rafael Vidiella bizimle birlikte çalışmaktadır. Arkası var İranlı viyolonist Prof. Tatayi şehrimizde İranın tanınmış müzisyenlerinden vi yolonist Prof. Tatayi Ankaradakı muvaffakıyetli konserinden sonra şehıimtze gelmlj ve dün Eminönü Halkevinde kaUbalık bir müzıksever kütlesi huzu nında konserlnl vermiştir. Uzun uza d'ya alkışlanan sanatkâr gelecek kon serinl Gazeteciler Cemiyetl menfaatine verecektir. Okul kitablan hazırlandı Orta okul ve liselerde okutulacak ki. :abların listeleri hazırlanmaktadır. Bu kltsbların seçimi serbest olacaktır. İlkokullarda birincl sınıf 8 kitab 360, ikinci sınıf 8 kitab 415. üçüncü sınıf 11 kitab 620, dördüncü sınıf 37 kitab 23 lira 70 kurus. 5 incl sınıf 41 kitab bedeli ise 24 lira 20 kurus olacaktır Fakir çocukların kitablarını okul ve aile birl kleri temin edeceklerdir. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Dr. Nıhad Rejad Belger dün Ankaradan şehrimize gelmistir. Kendisile görüfen blr arkadaşımıza Bakan şunları söylemiştir: « Bakanlığımia ilgili tetkikler yap. mak üzere îstanbula geldim. B:r hafta kadar kalacağım. Bu zaman zarfında hastaneleri teftis edeceğim ve şikâyet koııusu olan meseleleri inceleyeceğlm.» Bakan genelevlerin kapatllması hususundaki suali de söyle cevablandırnııştır: • Bu nazik bir meseledlr. Genelevîerin kapatılması teşebbüsune Birleşmiş Milletler tarafından müteaddid defalar vâki olan müracaat üzerine geçmiş bıılunuyoruz. Yalnız bu meseleyi her memlekette aynı şekilde mütalea edem«yiz. Milletlerin huîusiyetlerini, sosyal ve kültürel durumlarmı nazarı itibara almak lâzım gelir. Milletler camiasında tatbik edilecek olan bu karara ayak uydururken bütün bu hususlara riayel etmek mecburiyetindeyiz. Kararın müs. bet netice vermesi için gerekli tedbirleri düşünüyoruz.» İstanbuldaki doktor çokluğu mevzuur.da da Prof. Belger demiştir ki: i Biz ancak Bakanlığımızla ilgili porsonel üzerinde müess> olabiliriz.» Amerikaya giden sııbaylarımız Amerikanın muhtelif şehirlerinde staj görmek üzere 9 subayımız dün NewYorka hareket etm ştir. Kafile Kur. Bnb. Faruk Gürler. Ekrem Öncü. Pyd. Yzb. Memduh Tarhan. Mehmed Ali Akben, Nakliye Yzb. Fuad Aytug. ÜsteJmen Fuad İçsel. Top. Yzb. Mücahid Argun ve jsaaet Öktcmden müteşekkildir. Subaylarımız Amer'kada blr sene kalacaklardır. Suudi Arabistan le Yemen hükumetleri. Türklye ile ticari münasebetler kurmak maksadile teşebbüse geçm;şlerdir. Bu iki hükumetle ticaret andiaşmnlsrı lmzalanması için bir zemln hazırlanmaktadr. Denizyolları tdaresi kendi vapurlarile seyahat edecek hacıiara yenden bazı kolaylıklar temin etmiştir. Bu arads. İzmlr vapuru, hac seferinden evvel Karadenize çıkacak ve ilk hac seferinden 4 gün evvel İstanbulda bulunacaktır. Memleketin muhtelif mıntakalanndan gelecek hacıların İstanbulda otel sıkıntısına maruz kalmamaları için kendileri bu müddet içinde İzmir vapurunda meccanen misafir kalabileceklerdir. AjTica Denizyolları gemllerine fazla rağbet olduğundan İdare yeni gemiler tahsiai cihetine g tmeyi düşünmektedir. Geçenlerde Avusturyaya bir geziye çıkan sehrimizdeki Avusturya Lisesi öğrencilerinden mürekkeb bir grupun başında bulunan büyiiklerin Vlyanada memleketimizln aleyhine propagandalar yaptıkları iddia edilmişti. Bunun üzerine Milli Eğitim Müdürlüğünce yapılan tahkikat sonunda bu hâdlse savcılığa aksetmistir. Savcılık alâkalıların lfadelerine müracaat etmektedir. Sağlık Bakanı şehrimizde biz hücumu düşmana bırakıyoruz. Düşman iki cenahtaki azeplere yüklenince onlar manevra ile açılıp sözü toplara bırakacaklar ve gülle baskınile şaşıran düşman süvarilerine karşı bizim iki cenah süvarileri harekete geçip.. yani biz en çok ateşli kuvvetle iş göreceğiz... Şahm maksadı Yavuz bir dâhise, Şah da bir dâhiyedir. Gayet cesur, hareketli, ateş gibi adam. Zaten iki ordu cesaretçe denk. Çünkü ikisi de aynı ırktan. O gün orada Türkle Türkmen cengedecek. İki tarafın asker yekunu da birbirine eşit. İki taıaf yüz yirmişer bin raddesinde. Yalnız bizim 75 bin kadar süvarimize arşılık Şahm yüz bin süvarisi var Üstelik bizim atlı yorgun argın onlarınki dipdinc. Hele o süvarilerin mühim bir kısmı da zırhlı, ve hele Şahın on binlik hassa askeri demir kütle gibi. Ustaçlıoğlu Mehmed Han 40 bin süvarile sc! cenahta. 60 bin süvarile Durmıı; Han ve Nuri Ali Halife sağ cenahta. :ephe muhafızlığı merkezdeki piadelerle Abdülbaki Hana verildi Şahın maksadı açık: Cephede yenicerilere karşı harekete geçilmey;p iki cenahın üstün süvari kuvvetlerile azepler çiğnenerek toplarır ateşe geçmesinden evvel onların arkasına düşmek. Şah bizzat sağda olduğuna göre, belli, asıl can alacab darbe o taraftan vurulacak. Bizim solla onlann sağı Şahın yüz binlik süvarileri iki :enahtan da şiddetle harekete geçtiler. On saftaki azepler bu süvaıileri ok yağmuruna tutmuşlardır. Fa kat 60 binlik sağ cenahlan Şahıt) [i'lî kumandasile o kadar şiddetl.' te o kadar gülle gibi saldırmışlardı ii azeplerin manevra ile toplarıt) münden çekilmesine meydan kalmadan Şahm süvarileri bu za>ıf iyade kuvvetlerimizi çiğneyip ezdikten sonra Rumeli süvarileri üzerine yüklenerek onlan bozğuns uğratıp yana atmak suretile topçuların arkasına düştükleri için onla: da ateşe imkân bulamamışlardı enah kumandanı Hasan Paşa şehid düştü. Şah kuvvetleri bizim ozgun süvarileri yana ve gerivt ;üre süre yeniçerilerin arkasıni kadar gslmesinler mi? Eyvah, bizim asıl üstünlüğümüz ki yeniçerilerin kurşunlarile topların güllesin deydi, işte bütün sol cenah topla • nmız ateşe imkân bulamamış ve işte yeniçeriler de arkadan sarılmıştır. Vaziyet korkunç. Zafer kuşu Şahın miğferi üstünde kanaıi çırpıyor. Fakat ne o? Şahla Padişah Her şeyi olduğu gibi görüp metanetini bir an bile kaybetmiyen Yavuz, iki mühim tedbiri bir anda alarak bir yandan yeniçerilere cephelerini bizim tarafa çevirmeleri emrini verdiği gibi, diğer yandan ihtiyattaki kendi hassa süvarilerilf bozguna uğrayan Rumeli süvarilerini toplayıp Şahı iki ateş arasında bırakacak bir vaziyet ihdas etti Cephe çok tuhaf bir hal almışU' Yeniçeriler siperler önündeki maniaların öte tarafma geçerek yüzlerini doğudan batıya çevirmek suretile arkalarına düşen düşman süvarilerine ateş edecek bir vaziye' alınca düşman bizim, biz düşma nin yerine geçmiştik. O kadar kı geriden Yavuzun hassa askerlerilo Rumeli süvafileri gelirken yeniçeri kurşunları onlara da isabet etmeğbaşladı. Ne yapahm zararı yok Şahın kuvvetlerini yeniçeri kurşunlarile hassa askerinin kılıclan arasında bırakmak için kendi kuıi şunlarımızla şehid vermemize razı yız. Peki ama yeniçeriler böy'.s yüzleıini bizim tarafa çevirince onların önündeki Abdülbaki Hanm piyade kuvvetleri onlan da Şahlf» onun arasma sıkıştırmış olmıyacak mıydı? Hayır, öyle Oİsa yeniçerı, arkasını düşmana verip böyle döncbilir mi?. Bizim sajiınıızla diişmanm solu Yeniçerilere siper içinde tersyüzüne cephe değiştirmek imkânmı veren bizim sağ cenahtaki hareketlerdi. Ustaçlıoğlu da Şahın ötecenahta yaptığı gibi bizim sağımıza kırk binlik süvarisile yüklenmişti. Fakat Sinan Paşa azebleri tam vaktinde topların önünden çektiği için düşman süvarileri yakın mesafeden gülle yağmuruna tutulunca bir kıyamet kargaşahğıdır koptu. Atlarile beraber devrilen gövdelerin manialan geriden celen atları da duraklatmaktadır. Tam o anda Sinan Paşanın otuz beş binlik süvarisile ihata taarruzu yapması üzerine düşman kuvvetleri kanlı biı çember içine alıncUlsr. Ustaclıoglu Mehmed Han iki oğlıle beraber maktul düjtü. Vaziyçtin vahametini gören düşman mcrkez cephesi kumandanı Abdülbaki Han toparlayabildiği piyade kuvvetlerile imda da geldi amma is işten geçtiği için bizim süvariler onun piyadelerini imha ederek Abdülbaki Hanı da maktul düşürdüler. Bunlar tabiî kolay olmadı. Savaşlar hem uzun saatler sürmüş, hem bizim taraftan da bir çok namlı emirler ölmüştü Nihayet önündeki kuvvetleri imha eden Sinan Paşa yeniçerilerin karşısmdaki son piyadeleri de arkadan gelip vurunca... işte yeniçerilerin siperler içinde doğudan batıya cephe değiştirmeleri bu suretle mümkün oldu. İki otağ Öte yanda Şah yeniçerilerle hassa askerlerinin çifte tazyikı arasında kaldığını görünce bu berzahtan kurtulmak için çok çevik bir ricat hareketi yaptı. Eğer biraz daha gecikse o da Ustaclı kuvvetleri gibi mahvolacaktı. Şah kurtulmakla yetinsenmedi. Çarçabuk toparlanan kuvvetlerile yeni baştan ve bu sefer daha açıktan bir çevirme hareketine girişiyor. Yavuzun otağile ordugâh bizim sol cenah gerisindeki tepededir. Şahın ilk hedefi bu otağlı ordugâhı slıp ordumuzun arkasına düşmek. Öteyanda Şahın kendi otağile ordugâhı da kendi sol cenahınm gerisinde olduğu için Sinan Paşa kendi karşısındaki düşmanı mahvettikten sonra düşman ordugâhmı ele geçirdi. Beride de Şahm süvarileri bizim ordugâha girmiştir. Harb tarihleri hiç böyle bir şey kaydetmez. Biz onların otağında, onlar bizimkinde. Hesab tamam Arab memleketlerile ticaretimiz FENERBAHÇE Kuliibünün lertiblediği İstanbu! Türk Musikisi Yiiksek Sanatkarlan Topluluğu Hac seferleri yapacak gemiler TÜRK MUSİKİSİ KONSERÎ Bu Akşam Saat 21.30 da Yalnız iki otağın mahiyetinde büyük bir fark var. Sinan Paşa kuvvetleri Şah otağını altın tahtı, kansı ve herşeyile ele geçirdiği halde Şah kuvvetleri bizim ordugâhta çok çetin bir istihkâma çarparak şaşırakaldılar. Yavuzun bütün gece orayı tahkim ettirmesi meğer ne kadar kerametli bir işmiş. Manialar ve barikadlar önünde Şahm atlılan sürçüp yuvarlanmaktadır. Bir yandan da oradakı ardcılar içeri giren düşman süvarisile boğuşuyor. Şah «Ya hep, ya hiç» azmile mütemadiyen saldırmakta. Korkunç bir mukadderat ânı iki kuvvet arasında titreşiyor. Yavuzun hassa askerleri ve yeniçeriler hep orduğâhın imdadına koştular. Boğuşma çok kanlı. Şahın, verdiği zayiata aldınş ettiği yok. Bir kere şu ordugâhı alıp bizim kuvvetlerin arkasına düşse zafer onun. Fakat Şah geriye baktığı zaman bizim Sinan Paşa kuvvetlerinin doludizgin arkadan geldiklerini görünce... O bizi çevireyim derken kendi çevrilmişti. Boğuşan askerlerini bırakarak kendini kurtarmak için canhevlile kaçıyor. Akçay kıyısmda bir kurşunla kolundan yaralanarak bataklığa düştü. Yetişen mızraklı onu esir alacak. Maiyet zabiti Mirza Sultan Ali debdebeli elbisesile kendini Şah diye göstererek bizim nefere teslim olur'. Şahm Hızır isimli seyisi de kendi atını efendisine vererek kurtulmasmı temin etti. Yüz yirmi binlik Şah or dusundan Şahtan başka kurtulan yor. Hesab tamamdı. Cenğin mukaddes hcybeti Evet, 436 yıl önceki bu büyük cenkler, Erzincandan Mardine, Diyanbakırdan Bitlise, Vandan Maraşa kadar yarı Anadolu vatanm ebediliğine girmişti. Onun yıldönümü sadece bir cenğin hatırasmı arffş değil, yarı vatanın mazhariyetini takdistir. Cenğin bütün şehidleri de, gazileri de gufranın ebediliğinde azız olsunlar. AÇIK HAVA TİYATROSUNDA Memleket aleyhine propaganda yapanlar savcılığa verildi Memleketin en yüksek 16 ses sanetkân ile 50 saz sanatkânnın iştirak edeceği bu rnuazzam konseri kaçırtuııymız. Bil.?t satıs yerleri Zeki Rıza Mrtğazası Özfenerbabçe idaıehanesi Necmi R za Mağazası Tanca kundura mag^zası Kervan seyahat acentası Saat 17 den itib&ren Açık Hava Tiyatrosu gişeleri. YENİ SES TİYATROSU İNTANDANLIĞINDAN: 1 21 eylulden itibaren yepveni bir anlayışla müîikli eszfler temsiline başlıyacak olan tiyatromuzun korosu ve balesi için vücudleri ve seslcri müsaid k?dın ve erkek elemanîar abnacaktır. Bu elemanlar mutehassıs değerli öğretmerıleı tarafından muntazam bir şek.lde çahştırılacaklardır. 2 İsteklilerin her gün saat 14 ile 16 arasında İstiklâl caddesinde yeni Ses Tiyatrosu İntandanhğma müracaatleri. Elektriklerin kesilmesine sebeb olan çocuk cereyana kapılarak öldü Evvelki gece şehrın bir kısmı mü> himmi yaıım saat elektriksiz kalmıjtır. Bunun sebebi 15 yaşında Hasan ismlnde bir çoban çocuğu Okmeydanın. daki yüksek tevettürlü direklerden birine tırmanmış cereyana kapılarak kömür halinde aşağı düşmüstür. Bu tebeble direklerdeki flncanlardan biri düş. nıüş, Inkıta vukua gelmiş, bir müddet sonra tamirat yapılarak sehir tekrar ısıklanmıstır. Hasanın ölüsü kaldırılmıjtır. Balıkesir yangınuıa dair bir mektub Balıkesirde hırdavatçı İsmail Ardan 5U mektubu aldık: »üazetenizin 5 ağustos 1950 tarihii nüshasında »Balıkesirin uğradığın yangın felâketi» başlıklı yazınızda: Yangımn 28 No. lı Çerçiçi İsmail Ara aid dükkândan çıktığı büdirilmektedir. Yazıya her ne kadar kaydı ihtiyat konulmuşsa da, ÇOK yanlış tefsirlere yol açması muhtemel olduğundan ajağıda açıklıyacağım hususların neşrinl rica edtrim: Yangın dükkânımdan çıkmamıştır. Yangın çıkan yerle dükkânım arasında bes metıelik bir yol vardır. Ve yangından ancak 5 0 6 0 dakika sonra dükkâmnıla aynı sıradaki dükkânlann saçaklarının ve dükkâr.ımın üzerindeki leylek yuvasının tutuşması ve yanan blok cephesinin dükkânıma doğru yıkılması ile dükkânım yanmaya başlarcıştır. Dükkânımın numarası 28 değil 6 dır. Sokajımızda da numarası 28 olan dükkân yoktur.» Türkıye Kızılsy Derneği İstiklâl gubesi tarafından Bebek Belediye baaçe. sinde tertiblenen muhtesem sünnet dü ğünü 26 ağustos cumartesi gecesi yapılacak ve sabaha kadar sürecektir. Sün. nttler Emin Tidan ve Lokman Fidas tarafından yapılacaktır. Geceye hemeıi bütün mejhur sanatkârlar iştirak etmektedirler. Müracaat: Beyoğlu Konai otell arkası Küçük Yazıcı sokak 2/4. Bir kadının ellerini bağlayarak soyan barsızlar yakalandı Evvelki gece saat 3 te Eyübde İslâmbey mahalle»! Masatlık sokak 2 numaralı Hatice Özkurdun evinin pencereslnden içeri girerek uyuyan kadının ellerini bağlayarak boynundaki üç aded altınını zorla alıp kaçan ve hâdiseyi müteakıb altı saat gibi kısa bir zaman İçinde yakalanan TasköprülU Mehmed Kuyumcu İle arkadasları Mehmed Çağlar. Hamdl Kaptan ve İsmail Demir Adliyeye teslim edilmlslerdlr. Kadından aldıkları altınlar kendllerlnden musaderc olunarak sahlbine iade edllmistir. Sabıkalı yaakesicilerden Ali Dalmış, otobüste. hacca gitmek üzere sehrirrüze gelen blr tajralının cebini Jiletle kesmek suretile 400 llrasını çalarken. kendisini taklb etmekte olan sivll polls memurlar tarafından yakalanmıştır. Dogruca Eminönü Emniyet Amirliğine getlrilen ubıkalı yankesicl, burada Emniyet Amiri Mahmud Onura 50O lira rüsvet teklif etmiştir. Mahmud Onur, yankesicinin bu tekliflni kabul eder gibi görünmüs ve tam parayı alırken. tertib edilen bir cürmü meşhudla sanığı tekrar yakalatmıştır. Ali Dalmış, yankeılcilikten gmyri blr de polise riişvet Euçundan Adliyeye verilmiş ve yapılan sorgusunu müteakıb tevkif edilmistir. r Küçük Haberler ^ Pirinç fiatlan Stoklarmn tükendiği ve yeni yı mahsulünün kifayetsiz olacağı rivayet lerinin yayılması üzerine. piyasada pirinç fiatları bir hayli yükselmiştir. Halbuki piyasada kâfi miktsjda pi rinc mevcud olduğu gibi, yeni ırıahsulün kifayetsiz olacağı yolundaki rivayetler de bir esasa dayanmamaktadır. Yeni yıl pirinç rekoltesinin normal haddi tutacağı ve mahsul devresinde piyasaya bol miktarda pirinç geleceği ilgilllerce temin olunmoktadır. Bununla beraber. yeni mahsulle bol lafincaya kadar. plya;ayı tanzim mak sactile İstanbul Memurlar Kcopcrati f:nce Toprak Mahsu!;eri Ofisinden bo miktarda alınan püâvlık p rinçler, Ofi pirinci namı altmda ve nâzım f:at'. (1) Bu kadın daha ziyade Pasi Kooperatif mağazalannda halka satıl onaria diye şöhret bulmujtur. rr.aga baflanılmıstır. * VARŞOVA sefiriır.iz Şinasl Dev. rin memleketimize dönmüştür. * TIB Fakültesi tanınmış profe*örlerinden doktor Hayrullan gözlerini hayata knpamıstır. Kendisine Üniversltece cenaze töreni hazırlanmaktadır. * HAYDARPAŞA açıklarında blr infilâk neticesinde yanan «Bosphorus» şilepi, bugün Halice alınarak parçalanacaktır. * AMERİKAN askerî yardımı mucibince Türkiyeye verilecek denizaltı gen'.isini alacak olan mürettebatı Pireye gütüren Marakaz vapuru dönüşte Çanakkale önlerinde maklnesinde ârıza göstermis, bu yüzden gemi bir müddet yolda kalmış. bilâhara limanımıza gelmiştir. + İSTANBUL şoförlerinin toplu sigortaya tâbi olmalannı temin maksadile Ankaraya giden cemlyet mUmessilleri şehrimize dbnmüşlerdir. Ankarada varılan andlaşmaya göre, Taksimdeki cemiyetin benzin deposundan benzin alanlar sigortaya tâbl olacaklardır. * UZUN müddertenberi açık bulunan Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul bölge müdürlüğüne Konya bölge müdürii Sabahaddin Orhonun getirileceği söylenmektedir. * BEYOĞLU Kız Lisesl Müdürlüğüne tayin edilen Adnan vazifesine baslamıstır. * MALÜL Gaziler Birliği îstanbul Şubesi Başkanhgından: Büyük 30 Ağustos zaferinl sağlayan taarruzutı başladığı günü, her sene olduğu gibi malül gazilerin özel günü olarak bu sen e de Taksim meydanında törenle kutlanacağından 26 ağustos 950 cumartesi günü saat 16.30 da bütün malul gazilerle şehid ana, baba ve çocuklarının ve arzu eden vatandaşlann tesriflerl rica olunur. •• D P . İ 1 İdare Kurulundan tebliğ * edümiştir: 3 eylul pazar günü yapılacak belediye seçiminde partimiz adına aday gösterilen zevatm bugün saat 16 da Kadıköy ilçe lokalinde bulunmaları rica olunur. , ZİLKADE 10 PERŞEMBE ) Bugün Matinelerden İtibaren Üç zorba yakalandı İsmail Yılmaz, Ziya Becid ve Cevad Bakan adında üç genc evvelki gece Kızutoprakta Mehmedln sahil gazinosunda içmişler, 25 liralık hesabı vermemek için gazinocu Mehmedi silâhla tehdid ettikttn sonra savuşmuşiardır. Üç kafa. dar dı.;arıda birblrlerinden ayrılmışlar, bunlardan İsmail Yılmaz Haydarpaşada blr sokak içinde duran 5776 numaralı taksinin içindeki şoför Bedri ve muavmi Keriml silâhla tehdid etmek suretile soymustur. Ziya Becid KızıKoprakta zengin bir bahçıvanın yattığı yere girerek ölümle tehdid suretile parasını almı; ve o da kaçmıstır. Gazinodaki hâdisedenberi iş.n peşinde clan polisler üçünü de sabaha karşı yakakmışlardır. Kadıköy S Ü R E Y Y A Sinemasında V A I A N K A H R A M A N I (Türkçe) VAN HEPLİN SUZAN HAYVOURT B Ü Y Ü K L Ü K D E L İ L İ Ğ İ W İ L L İ A M P O V E R BUGİTN MAnNELERDEN İTİBAKEX Yorgun ordu, sabaha kadar uyumıyarak mevzileri hazırlamakla uğraştı. Yavuzun ilk hayırlı işi tepedeki ordugâhı müstahkem hale koymasıdır. Hendekler, barikadlar, arabalar ve çadır iplerile perçinli manialar sayesinde bu ordugâh hem icabında ordu için bir istinad yeri. hem de düşman taarruzuna karşı bir sed olacaktı. Şadi Paşa samandasındaki beş, on bin piyade orada ardcı olarak bırakıldı. Şafalıîa beraber tepeden takım takım askerler iniyor. En önde kırmızı börklü başlıklarile azepler, cenk sahEsmın sağ ve solunda oklarile mevzi aldılar. Toplar onlann arkasıaa saklanarak tabiye edildi. Bu topların arkasmda ve yanlamasındö da.. sağ cenahta Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşanm 35 bin kadar atlısı iki kademe şeklinde, sol cenahta da Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa 40 binlik süvarisile aynı surette yerleştiler. Beyaz börklü külâhlarile yeniçeriler merkezde hazırlanan maniah siperlerine girmişti. Yeniçerilerin arkasında da Yavuz, yanında Sadrazam ve vezirler, hassa askerlerile beraber ordunun katb yerini tutmaktadır. Bu vaziyetle LÂLE SİNEMASINDA 1 NİL MELİKESİ (Renkli) VİVİEN LEİGH CLAUDE RAİNS 2 Z A F E R E D O Ğ R U (Türkçe) DENNİS MORGAN VİVECCA IİNDFORS I Kızılaym büyük sünnet düğünü Bir akıl hastası çmlçıplak yakalandı Hasan admda bir şahıs, Fındıklıda oturan Nezihe admda bir kadının evine girmek lsterken, yanlışhkla Ali Kaptanın evine g:rmiştir. Ayak tıkırtılarını işiten Ali Kaptan sesin geldiği odaya girdiji zaman Hasanı çırılçıplak bir halde yakalamıştır. Akıl hastası olduğu anlajılan Hasan. Emrazı akliye hastanesine kaldırılmıştır. Bir kadına bıçak çeken iki kişi yakalandı Mustafa ve Salâhaddin adlarında iki arkadaş, sarhoş bir halde Turan Barda çalışan Cennet adında bir kadının peşlne düsmüşlerdir. Cennet delikanhlarm tekllflerini kabul etmeyınce kendisine bıçak çekmişler ve kovalamağa başlamıslardır. Mütecavizler caddeden geçmekte olan polis memurları tarafından yakalanmıslardır. AR SİNEMASINDA 1 YAKUT GÖZLÜ KIZ (RenkU) MARGAFÎİTE LOCKWOORD PATRİCJA ROC 2 Y A R I Ş L A R K R A L I ALAN LADD G. RUSSEIZ, ELHAMRA 1 ÖLÜM 2 T E H L İ K E SİNEMASINDA (BETTE DAVİS) İ Ş A R E T L İ MEKTUBU FAY EMERSON ZACHARY SCOTT Bir yankesici tevkif edildi Necip Fazıl Kısakürek, Cevat Rl'at Atilhan, Abdürrahman Şeref Lâç, Abdürrahman Zapsu, Prof. (Ş.Ü.), Dedektif X Bir, Dr. Haluk Nur Baki, Celâl Sılay ve daha nice göhretin imzalarile ve bir mücevher itinasile h^î'ilanmış olan yannki CUMHURİYET Nüshası 10 kuruştur füxktye Harlc Abone şeraitJ Z8O0 • 5400 • Senelik 300 Ki. 6iK Kr. Bir ayhk 800 . 160u . Öç ayhk 1500 . 2Sı1O • Altı aylık 2800 • MOO • Senelik D I R K A 1 GazetemUt çonaemen evrak ot uatıtat neşredilsin. edilmesin tade olunnuu rjânlardan mesuliyet kabul edilmez. Bütün dünyada güzeller BÜYÜK DOĞU KREM NIVEA V. Necip FazıVın gu isimli bir şiirini havidir. ] 619 13.16 17.02 19.55 21.35 4.28 [ ~ E ~ 110.231 5.20[ 9.06;12'o0[ 1.381 8~33 | Kullanırlar. O'nun Ümmetinden o l ! ! !
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle