Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 8İR DAKİKA : Vse/ertiresınd Yalta andlaşması Bayarın riyasetinde yapılan toplantı leri Bakan yardımcısı Gospodin Evgeny Kamenov'un yaptığı görüşmede teyid edilmiştir. Bulgar Halk Cumhuriyeti hükuraetinin elinde bulunan mevsuk ha berlere göre, Bulgaristandaki Sof ya, Filibe ve Varna konsolosluklan aylarca ve bazan senelerce, Tür kiyeye giriş vizesi vermemiş ve müracaat edenleri reddetmiştir Türk Sefarethanesi ve Türk konsoloslukları göç etmek istiyenlere göç etmemelerini telkin ile Türk hükumetinin vereceği karan beklemelerini ve ondan sonra pasaport için müracaat etmeleri lüzu> munu tavsiye etmektedir. Türk kot> solosluklarının göç etmek istiyenlerle temaslarından istifade ederek bunlardan çeşidli haberler topiamakta olduklan da tesbit edilmiş bulunmaktadır. Türk idaresinin bu faaliyetinin neticesi olarak pasaportlarını almış olup hicret etmek istiyen 54028 kişiden yalnız 1583! kişiye pasaport için giriş vizssı verilmiştir. Bütün bu hâdıseler gös termiştir ki: Türk hükumeti bu göçmenleri kabul ve onlara hayatlannı kazanmak fırsatmı vermek istememektedir. Bunlan teyiden de 28/6/1950 tarihinde Türkiye Büyük Millet Mec lisinde bir Türk mebusu tarafın dan yapılan soruya Türk Başbakan Yardımcısı, cevabında, göç işinin temin edilemediğini, mesuliyetin Türk hükumetine aid olduğunu ifade etmiştir. Buna rağmen Türk hükumeti mesnedsiz bir takım iddialar dermeyan ederek göç etmelc istiyenlere Bulgar hükumetinin mâ ni olduğunu ileri sürerek Bulgaristandaki Türkler arasmda huzursuzluk yaratmak, Türk azınlığınm arzularını nazan dikkate almadığımız noktası üzerinde durmakla Bulgar Halk Cumhuriyeti hükumetinin iç işlerine müdahale etmektedir. Türk hükumeti göç etmek İstiyen Türk azınhğına çıkardığı güçlüklerin mesuliyetini demagoji yaparak Bulgar Halk Cumhuriyeti hükumetlerinin omuzlanna yüklenmeye çahşmaktadır. Türk hükumetinin açtığı bu kampanya, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti içindeki ekin toplama, ekin ekme vesair ziraî kampanyalarla aynı zamanda yapılmaktadır. Türk hükumeti bu kampanya ile Bulgaristan Halk Cum huriyeti içinde mühim bir yekun tutan Türk azınlığının işini terketmesine, malını satmasına ve dolayısile işsiz güçsüz sefalete düşmesine sebeb olmaktadır. Bulgaristan Halk Cumhuriyetleri Dış Bakanlığı, Türk hükumetinin bu hareketini şiddetle protesto ederek Türk hükumetini hicret etmek isteyenlere sistematik bir şekilde çıkardığı, güçlüklerle 1925 senesinde imza edilen muahede ahkâmını ihlâl etmektedir. Baştarafı 1 inci sdhifede 1939 senesinde nazilerin İkinci bir Dünya Harbini çıkarmalarına ön kanı da makamında ziyaret etmiş ayak olan ve Hitlerle birlikte Po ve bir saat kadar Bakanlık işleri lonyada ilk tecavüz hareketine gi hakkında kendisile görüsmüştür. rişen Sovyet Rusya bir kaç sene Bplgaristanın vertliği notanın îçinde hâdiselerin seyrine uyarak metni «demokratlaşıyor» ve harb başında Ankara, 23 (Ankara Ajansı) mütecavizler yanında işgal ettiği yerini bırakarak Müttefikler yanı Bulgaristandaki 250 bin ırkdaşımız hakkmda Bulgar hükumeti tarabaşina geçiyordu. O devirde, Rusyanın bu «demok fından verilen notanın metni şuratlaşmasına» kimsenin ve batJı dur: «Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Hderlerin asla inanmadıklan fakat milletlerarası durum icabı buna iııa Dış Bakanlığı, Türk Sefaretini munır gibi gdzüktükleri söylenilmiş vakkaten idare etmekte bulunani ii. Hattâ Kremline yapılan tavizle aşağıdaki izahatı vermekten şeref rin de gene aynı durum icabı oldu duyar: ğu ilâve edilmişti. Bu sebeble RusBulgaristan Halk Cumhuriyeti yanın istediği kadar Alman toprak hükumeti, kendi prensiplerine salannda ilerleyen Müttefik orduları dık kalarak Bulgar vatandaşlan aaynı zamanda Berlini işgal etmek rasında dın, milliyet ve siyasî kaşerefini de Kızılorduya bırakmış naatlerini ayırd etmiyerek müsavi lar ve Kremlinin ısrarlan üzerine haklar temin etmektedir. Sosyalist Balkanlara bir çıkaraıa yapmaktan prensiplerine istinaden bütün halk vazgeçmişlerdi. Nihayet son taviz tabakalarının hükumet içinde serolarak Yalta andlaşması imza edil bestçe gelişmelerini temin eder. Bul di. İşte bu andlaşmanın muğlâk vt> garistan Halk Cumhuriyetieri eka'dağınık maddeleridir ki, Müttefik lıyetlerin ilk, orta ve lise okullanliderlerinin Rusyanın «demokrat nın fazlalaşmasını arzu eder. Ekallaşması» na inanmış olduklarını is lıyet mekteblerinin idaresini Buîbat etmektedir. Bu andlaşma mer aristan Halk Cumhuriyetleri hükezî ve Doğu Avrupa memleket kumeti üzerine almakla berabet lerinin esarete mahkumiyetini tav aynı karan Türk ekalliyet mektebdik etmiştir. eri üzerinde de tatbik etmiş buBu memleketler arasında bıılunan unmaktadır. Rumanya altı sene cvvel bugün Bulgaristan Halk Cumhuriyetinde Sovyet Rusya ile mütarekeyi imza yaşıyan Türk azınhğmm istekleriediyor ve «Yalta andlaşmasından» ne uyarak, Bulgar hükumeti fi'len meded umuyordu. Bu andlaşma ge sbat etmiştir ki: 1925 Türk Bulreğince, bu memlckette serbest se gar anlaşmasma riayet etmiştir. Bu çimler yapılacak, idare, halkın seç muahede ahkâmma göre her iki tiği bir hukumete devredilecek ve hükumet hicret etmek istiyenlere bundan sonra da işgal kuvvetleri mâni olmıyacaktır. Harb durumu geri çekilecekti. vaziyetinin sona ermesi ile Bulgar Bakın Rumanyada Yalta andlaş hükumeti, kendi idari makamlarıması nasil tatbik edildi: na verdiği bir tamimle, Türk ırkıEvvelâ Sovyetler memlekette na mensub kimselerin kendi arzu«menfur» bir muhalefet olduğunu lan ile hicret etmek istedikleri tak ve bunu temizlemeden seçimlerin dirde, bu gibilere pasaport verilmeyapılmasına müsaade etmiyecekle sini emretmiştir. Bunun neticesi rini bildirdiler. olarak göç etmeyi arzu edenlerİD Bundan sonra da eli kolu bağb mıktan 250 büıden fazladır. Bugübir muhalefetle seçimlere gittiler. ne kadar bunlardan yalnız 54023 Bu seçimlerin yapıldığı sırada Ba kişi Bulgar makamlarma müracaat tılı müşahidlerin protesto notalanederek pasaport almışlardjr. Bulnı nazan itibara dahi almadılar. gar Halk Cumhuriyeti hududlan Zorla ve mevcud andlaşmalan içinde bulunan ve hicret etmek içio thlâl ederek Rumanyada halkın arhaklarmda tanzim edilen beyannazusu hilâfına komünist bir rejim meler, Türk hükumeti tarafından, kurdular ve memleketin tanmmıs Rİyasî şahsiyetlerini siirgün ettiler Türkiye halkı arasında Bulgar hüManiu, Titel Petrescu, Sanyed Mi kumeti aleyhinde bir hoşnudsuzhalaci, Bratianiu gibi Rumen siyasi uk ve düşmanlık tevlid etmek galiderlerinin şimdi nerelerde olduk yesi ile propaganda vesilesi yapıllan el'an yaşayıp yaşamadıklar» mıştır. Göç arzusunu izhar edenhakkmda en ufak bilgi edinilmesi ler tedricî surette mallannı sat" ne imkân yoktur. mışlar, fakat bundan sonra BulgaKomünistler bildikleri şekilde se ristanda geçirdikleri aylar zarfınçhn yapıp, itimad ettikleri adamlan da sefalet çekmişlerdir. hükumet başma getirmiş olmalan Sofyadaki Türk Sefareti, İki na rağmen Kızılorduyu Rumen senedenberi yersiz ve mesnedsiz bir topraklanndan çekemediler. Bunun takım ithamlan ile Türk azmlığıiçin de Avusturya ile sulh andlaş nın Bulgar Halk Cumhuriyeti amasını imza etmekten her vakit leyhine hoşnudsuzluk ve düşmankaçındılar. Çiinkü onlar Kızılordu ığını celb etmek için gayret sarnun bulunmıyacağı bir Rumanya fediyordu. Aynı zamanda Türk 1da komünist bir idarenin devamma darî makamlan bir takım güçlükler imkân olmadıçım bilmiyor değil çıkararak iyi münasebetlerimizin lerdi. Sovyetler Rumanyada takib et devamma mâni olmaktadır. Sofya tikleri baskı ve yayılma siyasetmi Filibe ve Varnada bulunan Türk Polonyada. Macaristanda, Çckoslo konsolosluklan 1925 Türk Bulvakyada, Bulgaristanda ve Avus gar anlaşmasında bulunmıyan bir turya ile Almanyanm doğu işgal takım istekleri ileriye sürmektebölgelerinde de tatbik mevkiine dirler. koydular. Bir görüşme Bu memlckctlcrin hiç birinde Bulgaristan Halk Cumhuriyetleri serbest seçimler yapılmasına müsaade etmediler, Batılılan demir hududlan içinde yaşıyan Türkleperde gerisi memleketlerile «meş rin siyasi âkideleri, Türkiyede ak. gul» olmamaya davet ettiler. Ve rabalan bulunup bulunmadığı, bubunu yaparken de her vakit «Yalta lunanlann birer beyanname ve andlaşması» nı ileri sürdüler. Çün taahhüdname ile iaşelerini deruhde kü bu andlaşma sanki Batılı siyasi edeceklerine dair talebler v.s. zikliderler tarafından kendisine ve re şayandır. Bu cihetler Türk serilmiş bir nevi «açık bono» idi. faretini muvakkaten idare eden i\o Ömer Sami COŞAR Bulgar Halk Cumhuriyeti Dış İşAnkara 23 (Telefonla) P.T.T. Gerel müdürü Haldun Sarhan bu vazıfeden almarak tekrar Ulaştırma Bakanlığı müşavirliğine nakledılmiştir. Genel müdür yardıması Emin Sözeri vekâleten bu vazifeye tayin edilmiştir. Türkiyeye Amerikan yardımı Avrupa tediye birliğinin kurulmasile harb senelerinde bozulan sis* tem yerine İkinci Cihan Harbin den önceki muvazeneli sisteme rücu etmek mümkün olabilecektir. Dönüş belki tam olmıyacaktır. Fakat Avrupada Marshall plânı memleketleri arasmda serbest bir dünya ticaretine doğru ileri adımlar hazırlamak mümkün olabilecektir, ümidindeyiz. Avrupa tediyeler birliği plânı, Marshall plânı tarafından finanse edilmekte ve Avrupalılararası klerıng evinin işleme sermayesı Marshall plânı yardım fonundan temin olunmaktadır. Bu müessesenin işleme sermayesi olarak 350 mıl yon dolar tahsis edilmiştir.» Memleketimize yapılacak yardımlar Rossell Dorr, 1951 ve daha sonraki yıllar için memleketimize ya pılacak yardımlara dair bir program hazırlanıp hazırlanmadığı hak kındaki suale bu bahiste Ankarada müzakerelerin cereyan ettiğine işaret ederek şöyle cevab vermiştir: «Ankaradaki müzakerelerde yapılacak anlaşmalar tekemmül ettikçe Türk basını bunlarm her safhasından haberdar edilecektir. Fakat şimdiden şunu memnunlukla söyliyebilirim ki hususî müteşebr bislerin endüstri projelerine bu seneki programlarda yer verilecektir. Biz daima hususî teşebbüsün Marshall plânından faydalanmaa tezini destekledik. Hükumetin bu husustaki noktai nazanna gelince, bu, Türk hükumeti makamlannm cevab vermesi icab eden bir meseledir. 94849 yılı ve ondan sonraki fonlardan 3 milyon dolardan fazla bir miktanm hususî teşebbüse ayırmıştık. Bu sene de daha ehemmiyetli bir miktanm ayıracağız.» Bulgaristandaki Türklerin tchciri meselesi Bulgaristandaki Türkleri tehcir için komşu memleketin gayet hususî düşünceler ve maksadlarla verdiği anlaşılan nota ve bunun Türk hükumetinin önüne çıkardığı gaileyi Marshall plânının maddî ve manevî kısımlarile az çok karşılamak mümkün olabilecek midir? «Bu suale derhal cevab verirsem gazeteci arkadaşlarımızın benim mühim bir mesele önünde düşünmeden cevab veren bir insan olduğumu sannıalarından çekinirim. Ve böyle bir şeyi arzu etmem. Bu mevzuun teferruatına kadar tetkik edilmesi icab ettiği kanaatindeyim. Bu hususu tetkik edip beyanat vermeğe çahşacağım.» Russell Dorr, 952 yılı plânında Türkiyeye yapılacak yardımlann programlaştırılmak üzere olduğunu, esasen 952 de Türkiyenin bugünkünden fazla istihsalât yapacağını ve o zamana kadar Marshall plânma dahil memleketlerde daha sıhhatli bir iktisadî bünye kurmak gayesi güdüldüğünü belirtmiştir. Sehlimümfenî! tstanbul §ehri işlerile yakvn alâkası malum ve tnüsellem olan sayvn profesör Cemil Topuzlu (Cemil Paşa) Akşam arkadaşımıza dört sütunu bulan bir beyanatla nîstanbulun derdleri ve davaları* nı izdh ediyor. Bu sütunun naçiz muharririne, bir çok kimseler, nasü böyle kısa yazdığını soruyorlar: Şimdi biz kurtuldıık. İstanbul şehrinin derdlerini dört sütunda anlatmak gibi bir dehâ gösteren Cemil Topuzlu'ya müracaat! D. N. Yol olmasın! Bır kısım propagandacılara gore halk demokrasılerınde hayat daima pembedir. Onlara manmak lâzım gelırse komünist dıktatoru bır memlekete sokmak buhın vatandaşlan bırer durustluk numunesi haline getirmeğe kâfıdır. HaJbukı vazıyet hiç de oyle değil Son hâcıseler karşısında peyk memleketler halkının gosterdığı medenî olgunluk bu yolda pek cesaret verıcı olmaktan uzak1 Daha Kore harbinden evvel bu memleketlerde Ruslar tarafından açılan «barış» propagandası çok garıb netıceler vermıştır. Propaganda başlar başlamaz halk harbin yakın olduğuna kanaat getırerek son harbde en zıyade sıkmtısını çektıği zahire vesaıreyi toplarrağa başlamıştır. Un, yağ şekcr, konserveler en Z'yade aranan meta'Iar olmuştur Budapcşte gibi bırcok şehırlerde dukkânların onunde kuyruk yapıldığı gorulmustur Bu hal geçen mayıs aymda kendıni go«termıştır. Kore harbı de bunu bir kat daha arttırmaktan başka bır net ce vermemıştır. Bu vaz yetle mucadele etmek mak. ssdıle gayet sert tedbırler ahnmakta ve boylehkle umumî efkâra tesir edilnıek gayesi gudulmektedır. 5 kılo un veya 15 kllo şeker stok ettıler diye Budapefte'de bır çok kadın uçer dorder sene hapse mahkum edılmışt r. Bu yuzden hukum gıyenlerın isimlerını neşreden gazeteler bunların sağcı çevrelere mensub olduklarını iddıa edıyorlar. Anlaşıhyor kı fırsattan ist.fade burjua unsurlardan ve rejim aleyhtarlarından bır çoğu gene «tasf ye» edılecek... Her ne hal ise hukum«tin aidığı ted. bırler bu ana kadar dukkânlara hucumu onlıyebılmlş değıldir. Halkın üçte biri ıhtiyatlı davranmak komünist partiye yazılmış bulunduğun. dan takibattan krtulduğuna emin olarak henuz vakit varken kılerinl doldurmağa bakıyor. Le Monde'dan *** «Banş» mücadelesinin beklenmiyen neticesi «Beyaz haçblar» in Tito'ya karşı mücadeleleri Yugoslavyada hükumet aleyhinde bazı hareketler vuku bulduğunu herkes bıliyor. Yalnız son zamanlara kadar vuku bulan baltalama hareketlerının kominform tarafından Bulgaristan, Yunanıstan. Macarıstan veya Romanyadan kaçak olarak bu memlekete sokulan ajanların eseri olduğu sanılmakta idi Geçen ay sabotaj yapan on bır Yugoslavjalının yakalanması bu ışın zannedlldığı gibi sadece kominformun parmağile meydana gelmedığinı gostermıştlr. Tevkıf olunan 11 Yugoslavyalı «Beyaz haçlılar» cemıyetine mensubdur Hepsı de komumst duşmanıdır. Bu cemıyet daha zıyade mutaassıb Katollk olan Hırvatîardan murekkebdır Bunlar Fıume'nin bulunduğu Lîtria yarım adasına bır hayli silâh ve cephane yığmıslar ve faal yetlerınl her sa. haya teşmil etmışlerdır. Yugoslav ticaret fılosunun bu sene başındanberl maruz kaldığı ka>ıblar «Beyaz haçlılarn ın baltalama hareketlerinin eserıdir Bu meyanda sebebi henuz tesbit edılemıyen bır yangın netlcesinde harab olan 18 000 tonluk Parti zaska transatlantiğl ile bir infılâktan ağır zararlar goren 12 00O tonluk Dubrovnik gemisı misal olarak zikredılmektedh. Sahll gemilerınin bir kısmı da bu cemlyet azalarınm faallyetine kurban gitmiştır 2000 tonluk Kosmaj isımli gemi tamamen tahrib edılmiştir. Bundan başka Belgrad Saray Bosna demiryolunun bazı noktaları da bu sene başındanbert blr kaç defa havaya uçurulmustur. Beyaz haçlılar nihayet nıaden amelesi ve diğer ışçiler arasında da propaganda yc.parak bunlan rejımden uzaklaştırmak için gayret «arfetmektedırler. Cazette de Lautanne'dan * * * Baştarafı 1 inci sahifede Başmakaleden devam Bu müessesenin büyük talihsizliği istikrarsızlıktır. Cumhuriyet devrinde ismi ve teşkiKtı sık sık değiştiği gibi başma getirilen genel nıüdürler de sık sık değiştirilmiştir. Meselâ rahmetli Sadullah Beyden sonra Sadeddin Bey, Yusuf Ziya Öniş, Yusuf Ziya Erzin, İbrahim Kemal Baybura, Halim Babacan, tekrar Yusuf Ziya Erzin. nihayet Cemil Parman. Lütıan Şirketi Umumî Müdürü olan Hamdi Başar ile Devlet Limanlan idaresi Genel Müdürü olan Raufî Manyası saynuyoruz. Çünkü o zaman bu idarenin camiası içinde bulunan 20 müessesenin hepsinin müdürleriııi de ayn ayn saymak lâzımdır. Yanılmıyorsam 12 yd kadar mahdud bir zaman içinde ve aynı iktidar zamanmda baş/ndaki adam 8 defa değiştirilen bir müessesede istikrar mı olur? Bu nmumî müdürlerin hepsi başka başka meslekten yetişmiş ve başka başka prensiplere, ruh ve karaktere sahib insanlar olduklan için, idare de hedef ve gayesinc doğru istikrarb bir rota takib edemedi. Esasen hedef ve gayede devlet denizciliğini idare etmek gibi umumî bir maksad etraf'nda toplanıyor, njutedil devletçilikten bankacılığa, bankacılıktan müfrit devletçiliğe doğru orsa boca dolaşıp duruyordu. Umumî müdürlerde istikrar olmadı da bu İdarenin bağlı bulunduğu siyasî makamlarda, yani Bakanltklarda ve Bakanlarda istikrar oldu mu? Bu da mümkün olamadı. Daha cski devirlerde Balıriye ve Harbiye Nezaretlerine bağlı olan İdare, yanılmıyorsam bir aralık Maliye Vekâletine bağlandıktaı» sonra, nihayet İktisad Vekâletine, daha sonra da Ulaştırraa Bakanlığuıa bağlandı. İktisad Vekâletine bağlı olduğu mııddetçe bu Vekâlette 1927 den itibaren 5 Bakan iş başma geldi. 1939 da Ulaştırma Bakanlığı teşekkül edip de İdare bu bakaalığa bağlandıktan sonra da iktidar Dcmokrat Partiye geçinceye kadar. 8 yıl içinde 8 Bakan değişti. 1950 mayısuıdanberi ilk Denıokrat Parti kabinesinde de Ulaştırma Bakanı iki defa değişti. Bugün İdarenin Genel Müdürü olan Cemil Parmanın daha iki yılı bulmıyan idaresi zamanmda Kasım Gülek, Dr. Kcmal Satır, Tevfik İleri ve Seyfi Kurtbek olmak üzere dort Bakan değişmiştir. Bu kadar çok ve süratli değişiklikler içinde, Devlet Denizyollan ve Limanlan İdaresinde bir istikrar mevcud olduğu iddia edilebilir mi? İdare, mutedil devletçi, bankacı, müfrit devletçi rejimlerden sonra, gene mutedil bir devlet iktisadî müessesesi haline getirilmek istenirken mayıstanberi de memlekette iktidar değişikliği oldu. Yeni iktidar, umumiyetle devletçilikten vazgeçerek hususî teşebbüse ehem Bir istikrarsızhk ornegı •• w • Yeni bir kelime: «Malik'lemeJt» Ealtımore Sun gazetesi İngillz llsar.ına yeni bir kelime katmıştır. To Malik (Malık'leme^). Manası Israrla jiddetle yalan eöylemek! Bunu icad edenln v*rdigl tafsilâta gore yenl «flil» de. muhtelıf şekilde şohret bulan bazı kimselerin ismine lzafeten lcad edilen Llnç etmek Quislıng ve Boykot kelimeleri kadar hoş ve bir çok telmihlere müsald bir buluşmus! Jounutl de Geneve'den Ağa Hanm hayatı filme ahnıyor Par s 23 (Nafen) Alender Salkind smınde bır Meksikall bir fılm dırekdru Ağa Hanın hayatını filme çekmek üzere mezkur jatom müsaadeslnl almış bulunmaktadır. Bu enteresan fıtann senaryosu blr r.gılız muharnri olan Michael Pertee * * * tarafından hazırlanacaktır. 350.00O İn700 köy sular altında kaldı z lirasına mal olacak bu filmin çekllmesind« Ağa Han fahrt müşavir gıShilling 23 (a.a.) (Reuter) Geçen atlle yardımda bulunacaktır. hafta vuku bulan deprem netlcesinde hızla kabaran sular yüzünden dünya * * * ile irtibatı kesilmls bulunan binlerce Radyo tekniğinde inkılâb köye bugun parasutle ylyecek ve llâc atılacaktır. yaratacak bir buluş Radyoların karton oparlorü herke^çe Ayrıca. geçen haftakl deprem yüzünmalymdur. Bu. fena blr buluj olma den zarar gören Bıharda'da dört nehrin akla beraber sesi çok değıştirmekte suları hızla kabarmış ve 5000 kilometre re «mat» laştırmaktadır. Yenl yapılan karelik bır mıntakada bulunan 700 koy 3ir keşlf sayesinde radyo çok daha gu sular altında kalmıstır. :el sesli bir âlet olacaktır. Yedl şehlr halkından 900.000 klşi nı Yenl buluş altı oktav'a kadar baskınlarından zarar görmüşlerdlr. esleri vermektedir. Bunun en buyuk blr hustısiyetı de sazlar falso yapsa bile sesleri suzerek bu falsoyu yok etmesi 68 yaşındaki musikişinasın e kulağımıza doğru nağmeler aksettlrbir çocuğu oldu mesıdır. Fakat yenl cıhaz üzerindekl e'lerin iyi akord edilmiş olmasl sartNewYok 23 (a a.) (United Press) :ır 68 yaşmda bulunan meşhur musikişinas Henüz plyasaya çıkmıyan oparlörün Leopold Stokovskfnin 26 yaşındaki gene sesi gayet canlı, tarnan ve tablldlr. eş Gloria dun aksam bir erkek çocuk La Natton Belge. dunyaya getirmıştır. **• Yeni sanayi kanunu Anıf Kabir inşaatı tasarısı Ekim 1951 de bifecek 1 inci sahifede :iyazlar ve hafclar tanınmasını der 5is eden hükümler bulunmaktadır. Bıı arada bu?üne kaHar sanayide 'arılrrak istener. hedef mümkün lduğu kadar az mamtil mal ithal etmekti. Halbuki yeni tesarıda mümkün olduğu kadar çok mal ıhac etmek prensipi yer almaktadır. Tasaııda devlet işletmelerile husuî ışletmeler arasında hiç bir fark 'ozetilmemektedir. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti hü kumetinin Bulgaristandaki Türk azmlığı ve Türk milleü nezdinde yaratmak istediği husumeti protesto eder. Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Dış Bakanlığı, hükumetinden aldığı talimata uyarak Bulgaristandaki Türk azınlığının arzulanna ittıbaen mühim bir kısmınm hicret arzularını, 1925 yılında imzalanan Mr. Dorr Bursaya gitti anlaşmanın ruhuna uygun olarak, İzmir 23 (a a.) İzmir Beledi250 bin Bulgar vatandaşı Türke yesinin davetlisi olarak bir kaç verilecek pasaport muamelesi netigündenberi şehrimizde bulunan celendirilecektir. İktisadî İşbirliği İdaresi Türkiye Türk hükumeti notanın neşri ta İcra Komitesi Başkanı Mr. Russell rihinden itibaren 250 bin Türkün Dorr, beraberinde eşi olduğu halde Türkiyeye yerleştirilmesi için icab bu sabah saat 10 da otomobille eden tedabiri almakla mükelleftir. Bursaya hareket etmiştir. Baştaraft 1 inci sahifede yapılmıştır. Anıtın cski şeklinde mevcud ve kimlerin gömüleceği bellı olmıyan on kadar hücrenin de inşasından sarfı nazar edilmiştir. Bu suretle beş milyon liralık inşaatla Anıt Kabir ikmal edilecek ve Atatürkün muvakkat kabirdeki na'şlan büyük ihtifalle kaldmlarak ebedî medfenine nakledüecektir. 10 kasım 1951 de Ankara 23 (Telefonla) Ha'en Etrografya Muzesinde bulunan Atatürkün na'şı önümüzdeki spne kasım ayından önce AnıtKabire nakledilecektir. Alâkalıların bildirdiğme göre, AnıtKabirin inşaatı bu tarihe kadar bitmiş olacaktır. Na'şın nakli muhteşem bir törenle yapılacak ve 10 kasım 1951 6«at 9 u 5 geçe Büyük Olünün huzurunda artık Etnografya Muzesinde değil, AnıtKabirin önünde eğilenecektir. P.T.T. Genel Müdürlüğü PROF. NİMBUStİN MACERAL AKk Şehirlerarası seyriisefer Ankara 23 (Türk Ajansı) Son zamanlarda şehirlerarası kara yollarında seyriisefer kazalanmn arttığı tesbit edildiğinden, Baymdırlık Bakanlığı bir seyriisefer kanunu yapmağa karar vermiştir. «CUMHURİYET» in EDEBÎ TEFRİKASI: 1 O O ST UVERCI gazan; KERÎME NADÎR Ayaklarımın altmdaki düşemenîn, drnız uzermdeki bir vapur güver; tesı g bi, hafifçe gidip geldiğini hıs?edıyordum. Işte antre .. Ve karşıda, salonun kapısı altında ufkî bir hat çizen pembe ışık... Demek Ecmel henüz yatmamıştı. Sessizce oraya doğru yu'udum ve kapıyı açüm. Evet, bir kaç saat evvel Şahizerin otuıduğu abajurun altında bir gene kadın hayali vardı... Fakat o ne?. Orada, o tatlı şafak rengi içinde oturan bu kadın Ecmel değildi, Şahızerdi, Şahizer! Tâ kendisü. Sallandığım zemin üzerinde muvazenemi bulmaya çalışırken gözlerirni kısıyor ,açıyor, görüşümıin b'ilanıklığı içinde bu hayale vüzuh veriTeye çalışıyordum. Fakat aldan mama imkân yoktu. Işte parlak saçlar üzerinde aynı ziya oyunu, işte bana doğru merakla çevrilen ve ruhumun en müşfik aşinası olan derırı gozler ,işte beni çıldırtan duru ten, işte mevzun baoaklann içimi critcn hatlan .. Bir adun yaklaşıyorum .. Bütün gekıller ve renkler beni ıhata, eden bulanıklığm içinde tltrek bir hal alıyor ve bir kat daha hayalleşiyor. Bir adun daha yaklaşıyorum. Saç lardaki ziya oyunu devam ediyor ve o derin gözler bana daha büyük bir merakla bakıyor» Ne kadar geç kaldın îskender1. Bu ses!. Evet, bu sesi de tanıyorum. Hem ne kadar iyi! Onda beni büyuleyen ahenk var. Beni derdlendirmis olan da, derdimi avutmuş olan da odur... Onun en çok sevdiğime aid olmaması mümkün değil!. Bunda artık şüphem bile yok. Geç kabnıs olsam da, gene sana gelişim kâfi değil mi? Evet, sağ salim gelişine sevindim. Ama çok içmişsin. Hemen yat! Beni bekledin değil mi? Sana geleceğimi bildiğim için beni bekledin! Evet senin için geldim ben.. Seni almaya, sana sahib olmaya geldim. Onun ayağa kalktığını görüyorum. Ziya çemberinden çıkan vücudü şimdi füsunlu bir loşluk içinde .. Hayır, bu sadece esrarlı bir göl ge!. Ona yaklaşmaktayım... Sen benimsin... Seni sevdiğim gündenberi benimsin. Ben mi?. Ben mi?. Kavradığım narin omuzlar mukavemet ediyor. Yüzdeki gölgaler adeta dehşetle koyulmakta... Ve baş esi, son derece asi... Evet sen... Seni istiyorum. Benim olmanı istiyorum artık. Alkol seni çıldırtmış. Bırak beni!. Biz birbirimiz için çıldırmaktayız.. Ve yalnızız.. Yapayalnız... Görüyorsun. Fakat ne anud bir mukavemet!. O narin vücud, bir ölüm dirim anı yaşarcasma canını kurtarmak telâşında!. Kendisini demir gibi saran kollarımı sökmek, koparmak için çırpmıyor, çabalıyor.. Ve soluk soluğa olan o sesin mütemadiyen: Bırak beni! Bırak beni!. dediğini duyuyorum. Mücadelenin faydasız olduğunu ona nasıl anlatmalı?. Kudurmuş bir sel gibiyim. Beni artık hiç bir kuvvet durduramaz. Nitekim onu bir tüy gibi kaldınyorum ve avını inine sürükliyen bir sırtlan gibi bitişik odaya taşıyorum. Birden akşamki olaylar muhayyilemde şimşek gibi aydmladı ve gayriihtiyarî gÖ7İerimi tekrar yum dum. Vücudümü bir utanç ve dehşet kamçılamıştı. Allahım! Neler olmuştu!?. Şuurjm bütün o karmakanşık ve yan karanhk teferrüatı atlayarak, asıl büyük hakikatin üzerine çeçvrıldi, duıdu. Yaşanmış olan harikulâde bir ask gecesinin bütün delilini nef sinde toplayan hissim, bana o geçen şeylerin bir rüya olmadığmı anlatıyordu. Fakat nasıl olmuştu? Buna ayık başla inanabilmek mümkün değildi. Vâkıa o geceden bende kalan son intıba bir hayret eseriydi. Ama, çılgın bir özleyişle kollanmm arasında tutluğum bir vücude verdiğim adda yanılmış olup olmamak, aşkm o hududsuz serhoşluğu içinde bana vız selmişt. lıâlâ bir parça alkol kokan ağzımda dilim paslı gibiydi. Fakat o yumuşak yatağm tertemiz ortuleri altmda vücudüm tatlı bu rehavet çinde bulunuyoıdu. îcmel meydanda yoktu. Ama yas tığın üzerinde başının yuvarlak izi taptaze duruyordu. Yatağm içinde doğrıüup oturdum. Saatin kaç olduğunu tayin edemediğim halde, vaktin eyepce ilerlemiş olduğu muhakkaktı. Bankaya telefon edip rahatsız oldıığumu bildirmem lâzımdı. O gün haricî hayatla temasımın ımkânsız olduğunu hissediyordum. Bu esnada kapıya yaklaşan hafif biı ayak sesile telâşlandım. Ve kapı açıhp da içeriye Ecmel girince, b'r an, onun yatağmda bulunuşumun o ağır manası altında ezılir gibi oldum. Hakikaten birbirimizin yüzüne bakamıyacağımızı sandıran bir vakfe olmuştu. Fakat Ecmel benden daha cesur çıkü ve makul bir sadelikle: Günaydın! dedi. Günaydın Ecmel! Perdeleri açmak üzere ilerlerken, halindeki tabiiliğe hayret ettım ve bir kere daha bütün o geçenlerin hakikat olup ohnadığından şuphe edecek oldum. Akşam müthiş sarhoştum . Ne yaptığımı bilmiyecek kadar sarhoş! Yana çektıği tulleri duzelten ellerı duraklamıştı. Başuu çevırme miyet vermek kararında olduğuna göre, belki Devlet Denizyollan ve Limanlan İdaresinin de, ya kül halinde bir, yahud da parçalanarak müteaddid hususî teşebbüs müessesesi haline konulması ihtimali 'ardır. Bu kadar kalıp ve kıyafet, aynı zamanda idareci değiştiren ve daha da değiştirecek olan bu İdareden istikrarlı bir çalışma beklenebilir mi? Bütiın bu değişiklikler, [darenin siyaset rüzgârlanna, aıntılanna ve anaforlarına tâbi tutulmasından ileri geliyor. Nâçiz kanaatimizce bir deniz ticareti müessesesi olan Devlet Denizyollan ve Limanlan İdaresini, siyaset cereyanlanndan uzak ve istikrarlı bir şekle sokmak lâzımdır. Bir iktisadî devlet teşekkulu, yahud da bir hususî teşebbüs müessesesi haline konulsa dahi, her iki şekilde de aranacak vasıf, müessesede deniz ticareti zihniyetinin hâkim ohnasından ve siyasî cereyanlardan uzak, istikrarlı bir idare tarzı kurulmasından ibarettir. İdareden bir rapor istiyen sayın Ulaştırma Bakanı Seyfi Kurtbekten ve muhterem Başbakan Adnan Menderesten bu müesseseyi siyasî cereyanlar dışıııda istikrarlı bir hale koymasını rica ediyoruz. Ticaret Bakanının telkikleri r Baştarafı 1 inci sahifede satılmadıkça ihrac edilmiş sayılmıyacağmı» söylemiş, aldığı intıbalar neticesinde Izmirli tüccarm, ticarî vaziyetten memnun olduklanna inanarak ve durumun toz pembe olduğu kanaatile Ankaraya döneceğini ilâve etmiştir. Bakan, zeytinyağı ihracma karar verildıği takdirde kısmen kontenjan usulü tatbik edileceğıni, zeytınyağından sabun yapılmaması işinin tetkik edilebileceğini, ihrac edilen oamuklan tağsiş edenlerin vatan haini sayılması lâzım geldiğini, bu gibilerin teşhir ve tecziye ABİDİN DAVER edileceğini bildirmiştir. 1950 Cüzellik Kraliçesi şerefine Güzeller Balosu Hasılâtı KızJaya bıra kılan bu balo, senenin en giizel balosu olacak 1950 Türkiye Güzellik Kraliçesi ve arkadaşlan şerefine gazetemız tarafından tertib'ıenip. hasılâtı tamamüe Kızılaya buakılan büyük balo, 1 Eylul Cuma gecesi Taksim Belediye gazinosunda verilecektir. Tertib komitesi, balonun senenin on muazzam balosu olması için bazırlıklar yapmaktadır. Balonun davetiyeleri Taksim gazinosu, Saray sineması, Foto Sabah, Kızılay Eminönü ilçe merkezi, Gazeteciler Cemiyeti ve Necmi Rıza Hağazasında satılmaktadtr. nı... XXX Sabahleyin uyanınca kendi yatağımda obnadığımı gördüm. Perdeleri sımsıkı kapab olan ve loşluğuna rağmen gözüme aşina dekoru ile hemen tanıdığım bu hücre, Ecmelin yatak odasıydı. Bunda beni asıl hayrete düşüren nokta da, bu umursamazlığın, tefrik hassasiyetimle telif olunamayışı idi Oyle ya, geçirdiğim alelâde genclik maceralarmuı ardmda, her vakit ruhumu kuşatan o tahamırulsüz boşluğun ve ye'sin bu defa eseri bile yoktu. Bilâkis kendimi mevcudiyetimin en derinlerine kadar öylesine aşkm ezvakile dopdolu ve tatmin edilmiş bir halde hissediyordum ki, bu intibakı, ruhumun müştak olduğundan gayri bir tenüı yaratabilmesine inanmakta güçlük çekiyordum. Başımda hafif bir ağrı vardı ve dem Şimdiden hazırlanınız! ı " * Arkası var damın birinin uzunca ve pek sevdiği bir sakalı varmış. Günün birinde, şöyle bir şekerleme kestirirken, sakalınm üzerinden bir i ü çük fmdık sıçanı geçmiş. Adam bunn görünce hemen sakalını kesmiş. Aman yahıı! Güzelim sakalını neden kestin? diyenlere de: Sıçanın geçtiçi bir şey deçil. Yıkar temizlerdim: ama yol olur diye korkarım. Arkadan başkalan da geçmesin diye kestim, attım, ccvabmı vermiş. Danlmaca yok. iktidar partisinde. belki hükumetin değil de gayretkeşlerinde şimdi bir takım beliriiler gorııyorum. Bu belirtiler, Halk Partisinin orta çağında onun mal'fillerinde de belirmişti. Muhalefet. hiç bir zaman iktidan okşamaz. Onnn ruhuna mevlid okumaz. Iktidann hosuna gidecek bir muhalefet, murailik olur. Her fırsatta falsosunu Inılııp cıkarmaz, ortaya kovmazsa ona muhalefet denmez. Iktidara gelenlerin ilk vasfı. eğer hakikaten demokrat ise (yani demokrasiyi bir merasimden ibaret saymıyorsa) ve gerçekten hürriyetsever. muhalefele ina nırsa bu tenkid ve muhalefefi tabiî görmek. mıısamahalı olmaktır. Işte bu yazımda iisliıne parmak basmak istediğim şey bu hoş görmenin henüz iktidar çevrelcrinde göze çarpmaması, bilâkis muhalefete karşı sert bir tavır takınması ve bu esnada da mathuatta nrejimi koruma tedbirleri», odemokrasi>'i miıdafaa çareleri» nden bahsedilmcsidir. Türkiyede komünistlik, o kadar siııgin ve azdır ki; buna karşı fevkalnde tedbir almaya luzum yoktur. Mevcud mevzuatla zaten «kanun dışı» edilmiş olan bu hareketleri yeni tedbirlerle (bu tedbirlerin ne olabileceğini bilmiyoruz.) basırmaya kalkmayı ve bu arada muhaliflerin veya muhaliflere isnad olunan her sözıin bozgunculukla iefsirini iyi alâmet saymıyorum. I>üne kadar halkın sdzlerine ve hareketlerine baska başka manılar verilme korkıısile yasamış oldıışunu iddia ve bu korkuyu izale için mucadele etmiş olan «abık mnhalefet erkân veya organlaroiuı şim'li aynı yolu tutacaklanna inannıak istemiyorum. Böyle olursa bundan evvelki hükumetlerin en kuvvetll e şiddetli zamanmda tenkid ve muahazeden çekinmemiş olan kalemlerin tekrar harekete geçeceklerinden hiç şuphe edilmemclidir. Bu arada gene endişe ile gordıiumiiz ve giderilmesini ısrarla isledifimiz şey: siyasi ve adi cürümlcrin vasıflarının ve sıihut şekıllerinin gayet vazıh ve tatbikatta iltibas ve yanlışlığa mahal kalmıkatak şekilde çizilmemiş oluşudur. Adliye tarihimizde her zamsn elemle hatırladığımız bir v Kadın e Hanım>ı davası vardır. Bu dava çuya bir kısım vatanda^lann «Atatürk» aleyhine suikasd hazi'Samalan teşebbüsü idi. Bu yıızdeu bir takım masum ve bigünnh nam'isîu kimseler hapsedildi, tazyik cdii'ii. Dava aylarca siirdü. Hattâ hattâ sui kasdr hükumet erkânını da inandırdılardı. Nihayet Adliyemizde hamdolsıın eksik olmıyan namu^lu unsurlardan birinin cesaretli müdahalcsilr işin başmdan sonuna kadar düzme olduğu mevdana çıktı; ama aileler perişan oldu. Buna benzer siyasî, iktisadî davalar da vardır. Impeks ve Satie davalan gibi. Eskiden siyasî hâdiselerde vukua gelmiş olan bu hatalara mukahil bugün alelâde bir rüriim sebebile ayn bir hatayı adlie az kalsın diışüyorduk. Çocuklan öldıiriip yemek suçile şark kasabalarımızdan birinde bir kaç zavallı yakalandı, gazetelere yam>am dive resimleri basıldı. Takibata girişiidiip sırada hunlar tarafından öldüruliip yenildiği sanılan çocuğun Istanbulda bir lokantada cırakhk ettiği meydana çıktj ve adamlar salıverildi. Bu hâdise de gazetelere küçücuk bir haber olarak intikal etti. Lâkin ya çocuk Istanbulda olmavıp da daha hiıcra bir yerde bulUDSaydı, adamların akıbeti ne olurdu? Denecek ki sonunda beraet ederdi. Hep öyle umanz; ama Beynşıında bir ihtiyar kadmı paraima tamaan boçdu diye bir enılâk komisyoncusu mahkum olmuştu. Isu riııa>eti yapmış olan asıl katil'er hir dükkânda konuşurken işitenlcr haber verdiler de hakikî mürıitn ortaya çıktı. Masum adam da kurtuldu O da tesadufün bir cilvesile. Bu yanlışlıklar başka memlekeflerdt de olur: diye işi hafiften alamıyorum. Bizde ilk tahkikat unsurları toplanırken bir takım yanlışlıklar yapılıyor ki sonuna kadar dıizcltilemiyor. Buna da bir çare, Hele siyasî cüriımlerde! Onun icindir ki eğer gerçekten bovle «rejim müdafaası>>, «fdemokrasi müdafaası» gibi unvanlarla bir takım kanunlar çıkarılacaksa bu kanunun yasak ettiği hareketleri, hürriyeti ve tenkid hakkını asla tahdid etmiyecek. yani bir kötü niyetlinin veya gafilin elinde zulme vasıta olmıyacak şekilde gavet \azıh olarak çerçevelemek demokrasi ve hürriyet rejiminin en iyi rındafaa vasıtası olacaktır. Bu satırları bitirirken, eskiden arasııa işifip şikâyet ettiçimiz «bozgıınciM tabirinin tekrar phasaya çıkmış olduğunu görmekle de müteessir olduğumuzu yaznıadan geçemiyeceğiz. Bizim bildiğimiz bozguncu, frenklerin (defaitiste) dedikleri bir ordunun veya bir metnleketin harb sıralannda manevivatmı bozarak muharebeyi kaybetnıesine scbeb olan harekettir ki; yahinı bir vatan hiyanetidir. Böyle olduğuna göre bunu yapanları hemen mahkpmeye vermek lâzımdır. Yoksa rastgele her tenkide bozfunrıı demek iftira olur; ve bilhassa mııhalcfeti sindirmeye doğru bir hareket olur. Bununla da hürriyet ve demokrasi rejüni okka altına gider. B. FELEK