27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHUKIYET S Arahk 194T Hâdiseler Düşünceler iiiiiııııııiMimmmıııımııııııiMiııımıiıiımıiiM!!!! Türk folkloru ve Faruk Ivalelımn olumu Yazan: Frof. Fındıkoğlu ler Birliği, Kars Talebe Cemiyeti, Türk I Matbuaümızda hâlâ akislerine rasla Halk Bilgisi Derneği bir kaç gün zarinakta olduğumuz bir eserin usta bir fmda sanatkârdan ne kadar istifade etressam elile çizilmiş tablolara benzi mek mümkünse ettiler. Halkevindeki yen sahifelerinden birinde şunları oku <Erzurum folklor gecesi» nde «Yıldız», yoruz: «Erzurum tüıkülerinin bir kıs «Yayia», «Sarı Gelin» ve «Yemen» türmı Bingöl havalisinin malıdır. Buıgöl küleri etrafında kopan alkışlar hâlâ çobanlaruun koyun otlatırken çaldık kulaklarımda! Bu geceyi takib eden ları kaval nağmelerinden izler taşırlar. günlerden birinde Istanbul Muallimler Bunlardan bazılan, bu çobanların ıssız | Birliğinin yaptığı toplantıya şeref veren dağların birinden öbürüne ünleyişleri sanatkârı ve sesini, bakınız bir öğretlıe benziyen seslerle başlar. Bir kısmı, men gazetesi nasıl anlatıyor: «Güzel bir Istanbulda çıkmıs, kervan yolu ile Zi tesadüf eseri olarak, aramızda bulunan ganayı, Kop'u, yahud Samsundan Er Erzurumlu üstad Faruk Kalelinin Erzıncan yolu ile Sansayı geçerek, uğra zurum havaları söyliyeceği mikrofoneiığı yerlerden bir yığın hususilik ala dan haber verildi. Mikrofon başına gelen üstad: rak Erzuruma gelmiştir. Kiminin besYayla suyu yan gider, tesi yerli, sözü başka yerlerdendir. KiAçma yarem kan gider, minin de dışarıdan gelen beste, makaDuraanlı dağlar yaylalar hey! sunın biraz daha üstüne basmak, yaArkasından: hud karannı değijtirmek suretile yerErzurum çarşı pazar. lileşmiç, bu dağların ve yaylaların malı Leylim aman, sarı gelin! olmuftur. Fakat hepsi birden bize büSöyledikçe coşuyor, coştukça söylüyülü bir aynada geçmiş bir hayatın izinden gider gibi Erzurumu, gurbeti yor. Her türkünün sonunda takdir alvermektedirler... Erzurumda ötedenberi kışları salonu çınlatıyor. devam eden biri halka, ötekisi orta sıMesleğin kocattığı aksaçlarından belli lufa aid iki başlı musiki an'anelerinin olan üstadm yaşına göre sesi o kadar son variai olan dostum Faruk Kalelinin genc ki hepimizi hayretlere garketti. repertuvarı bir gün memlekete tanıtıl Türkülerile mestetti, sağ olsun, varoldığı zaman onlardaki gerçek güzellik sun (2J» Bereket versin ki biz fanilerin lere şaşacağız (1)» kulaklarında bir müddet çınladıktan Heyhat! Yalnız «beş şehir» i yaratan sonra kaybolan bu alkışlarm manasını, fiirin değil, son senelerde halk musiki hayatının en güzel ve manalı senelerini •inin Istanbulda bozulmamış bâkir eda Erzurumda geçiren şair ve sanatkâr nna tutkun her folklorcunun ve her Ahmed Hamdi ebedileştirdi: «Bu tür•es meraklısının hayal arkadaşı olan külerde insan sesi yıldız parütılarile, Faruk Kaleli, bir kaç gün evvel Ankara onların bu iklimde herşeye sindirdikleradyosundaki bir konuşmanın verdiği ri talih sezişile, bir nevi hurafeyi andımcı bir habere göre, ebediyete göçmüs ran bir korku ile dolup boşalır. Sonuna tür. Daha sonra gazetelerde okuduk: doğru çeşid çeşid renkler her yanımızı Meğerse şarki Anadolunun halk ve şe esıarlı bir şafak ışığı ile sararlar. Bir , hir musikisini güfte ve bestelerile ha billur prizmada ömrün rüyasını seyrefızasında yaşatan bu canlı folklor ha dersiniz.» Einesi, ıstırabh bir ameliyat neticesinde Faruk Beyin her hakikî sanatkâr giölmüs. Bir meraleket bölgesinin yerine bi çok mütevazı bir mazisi, kitablara göre hüzün ve gurbet, yerine göre ha geçmemiş bir hal teıcümesi, bilhassa yat ve sevgi ifade eden şiirinin ve rau son zamanlarda bütün memlekete yasikisinin bu yegâne üstadı, son seneler yılmış olan beste ve «maya» larının her de Ankara ve Istanbulda da hakikî birinin bulunuş, yayılış macerası vardır. halk şiirine ve musikisine vâkıf olanla Şark şehirlerinin kenar mahallelerinderın derin hayranhğını kazanmıştı. Onun ki her yaşlı, köyleıin ve hanlann şehirbiraz da tabii kabiliyet olan sesinin bı | le çok temas etmemiş her insanı onun : raktığı boşluğu doldursak bile o sesi ' için bulunmaz bir hazine idi. Bu gibi manalandıran kültüre ve zevke sahib ' insanlarla her teması, kendisine Ankabir halef yetiştirmek çok güçtür. ra radyosunun iki gün evvel dinlettiği parçalar nev'inden söz ve ses harikalan II Aslen Hasankaleli olan Faruk Bey, kazandırırdı. Faruk Bey, folklor usulüağabeysj Ali Rıza ile Erzuruma gelmiş, nü gayrimeşruunda yaşatan bir folklorist burada kardeşi Pervızoğlu camii iraamı, sayılabilir. En son keşfedip memlekete yaydığı Ye kendisi de Veysiefendi mektebi muallimi olmuştu. O zamandanberi dostları men türküsünü, nasıl ve kimden bulduarasmda Faruk Can diye tanınan sanat ğunu anlatışını tesbit etmediğim için çok kâf, böyle bir kardeşle aynı aile muht müteessirım. Maamafih bu gibi tesbittinde aldığı ses terbiyesini daha ziyade leri, onu bağrına basmış olan Erzukuvvetlendirdi, bir zamanlar Erzuru rum, Ankara ve Istanbul Halkevlerinin mun ıslah edilmiş medreselerinden bi mensubu genclerden beklemek hakkırinde dinî musiki hocası ve Lalapaşa mızdır. Böyle bir tesbit işi, gitükçe hatibi olan, şair Ahmed Hamdinin gü kaybolan bu gibi edebî hazineleri ele zel kitabında da adı geçen Hafız Hâ geçirmenin yolunu da göstereceği için mid yanında ses idmanları yaptı. Kur Faruk Kalelinin bıraktığı boşluğu biraz tuluş harbine kadar Faruk Can daha olsun doldurma imkânlarını da temin ziyade dini musiki ile meşgul oldu. Fa ! edecektir. kat bütün memlekette sosyal bir cererv yan haline gelen folklor hareketi, 1920 Bir kaç ay önce bir vazife ile gittiğim tarihlerinden sonra kendisini bir çokErzurumda sanatkân müzmin bir mide larııu esasen bildiği halk türkülerahatsızlığından mustarib bulmuş, fakat rini arayıp bulmağa ve muhitinkötü ihtimalin bu kadar çabuk hakikat de «okumağa» sevketti. Bugün bütün olacağını aklımdan geçirmemiştim. Hele Türkiyede tamnan Faruk Kaleli işte ayrılacağım günlerin birinde bir Erzuyalnız bu cephesile tanınan sanatkârdır. rum mesiresinde etraftan yükselen: Fakat ileride onu tanıtmağa çalışacak Varol Faruk Can! araştırıcılar, halk sesini yaşatan FaruSözleri arasında Palandökenin yeşil kun bir de dinî edebiyat ve musiki ile alâkalı cephesini ihmal etmemelidirler. tepelerine doğru halka halka yükselen Erzurumda kaldığım müddet zarfın güzel sesin sahibi için böyle bir ihtida Faruk Can bazı akşamlar liseye uğ malin akla gelmesi bile Tanrı ve tabiat için bir ihanet olurdu. Biz fanilere bir rayarak: kaç dakika sanatın hürriyet havasım Bu gece Albayraktayız! teneffüs ettiren bu sese nasıl kıyılabilirDiye haber bırakırdı. Albayrak, di? Bugün ise bu gibi sorgulara kendi 19191920 senelerinin ana baba günle hikmeti icabı lâkayd kalan Tanrı ve rinde inkılâbm Erzurumda intişar eden onun nizamını gerçekleştiren tabiî kailk gazetesinin ismidir. Bu isim aynı nunlşr önünde teselli bulmağa çalışıyozamanda Dursunoğlu Sıtkının başında ruz. Şehirler maddelerile değil, manebulunduğu bir ilkmektebin adı^ idi. Bir viyetlerini temsil eden sanatkârlarile tarafında semaverin birdüziye kaynadığı bir mana ifade ettiklerine göre Türklümekteb odasında Faruk Can, Erzuru ğün orta Asyadan küçük Asyaya gelimun ihtiyar erkek ve kadınlanndan şinde mühim bir duraklık ve konaklık raptettiği halk şiirlerile bestelerini rolünü ifa eden Erzurumda halk şiirinin toplanhda tanıtmağa çahşırdı. Mesud ve musikisinin yeni bir varisinin veya Cemilin ve arkadaşının birkaç gün evvel varislerinin yetişmesini aynı Tanrı hiksanatkârın hazin ölümü münasebetile metinden ve aynı tabiî kanunlardan tanıtükları parçalar, işte yirmi, yirmi beklivelim. be$ sene evvel ilk defa bizlerin dinlediği bedil keşiflerden bir kaçıdır. (1) Bk. Ahmed Hamdi: Beş şehir, Sf. 57. m (2) Bk. M. Ç. Temel gazetesi, 12 maSon bir iki sene zarfında Ankara ve Istanbul, Erzurumdaki bu canlı folklor yıs 1947. hazinesini çeşidli vesilelerle kendine Gureba Hastanesinin teşekkürü çekmeğe çalışü. Geçen sene Ankaraya Gureba Hastanesi Başhekimliginden aldlğldavet edilen sanatkâr, Istanbuldaki mjz bir mektubda, hastaneye giderek bir Halkbilgisi Derneğinin davetini de ka konser veren Beylerbeyi müzik kolu lanatbul etmişti. Eminönü Halkevi, Muallim kârlarına tfçekkür cdilmektedir. EDEBİYAT BAHİSLEKI Sehir haberleri Edebî hatıralar Belediyenin bu sene yapacağı işler Kapalı tiyatronun inşasına devam edilecek, yolların tamiri için 3 milyon lira ayrıldı Beledije Daimî Encümeni, spor sarayınm insasım 1.650.000 lira ilk keşiflc ayın yirmisine kadar açık eksiltmeye koymuştur. Bundan başka bu sene Taksimdeki kapalı tiyatronun ikinci kısmı ihale edilecektir. Bu kısım da ikmal edildikten sonra daha iki inşaat kısmı ihaleye konacaktır. Bu suretle yeni tiyatro, ancak 1950 senesinde ikmal edilebilecektir. Gene bu sene Açıkhava Tiyatrosunun ön duvarları, gişeleri ve umumî bir halâ inşa edilecektir. Sonra Açıkhava Tiyatrosunun sağ ve sol taraflarmda Dolmabahçeye ve Beşiktaşa inen yolların inşaatı da yapılacaktır. Şehir dahilinde halk dileklerinden olan sokakların tamir ve inşası için üç milyon liraya yakm bir tahsisat ayrılmış olup, bu sene bellibaşlı sokaklar tamir edilecektir. Merhum Tevfik Kutun mezan ziyaret edildi Dün. tstanbul MaariJ Müdürü merhum Tevfik Kutun, ölümünün besinci yıldönümü idi. Bu münasebetle orta ve ilkokul öğrencilerinöen bir grup, dün Merkezefendideki mezarı başında merhumu anmışlar ve bir çeienk koymuşlardır. Başöğretmen Arif Ülkü, Tevfik Kutun hayatı ve hizmetleri hakkmda, bir konuşma yapmıştır. Çay satışı arttı Çay satışlarının serbest bırakılması üzerlne diin çay bayilerine çay almak üzere müracaat edenlerin sayısı bir hayli artmıstır. Tekel İdaresi elde meTcud çay stoklarının uzun bir müddet için umumi ihtiyacı kar;ııyacak durumda olduğunu bildirmektedir. Istanbul tacirlerınden çay ithal etmek üzere şimdiye kadar hiçbiri İthalât Bürosuna ırıuracaat etmemiştir. Kadıköy Hâli açılacak Kadiköy Hâlinin açılması için gereklî tertibaf alınmaktadır. Bu Hâlde yer tutmak ıstıyen kabzımalların adedi gittikçe çoğaldı^ından bunları sıraya koymak mecburiyeti hasıl olmuştur. Kadıköy Hâlinin açılmasile Kadıköy. Haydarpaşa. Üsküdar ve Anadolu sahillerinde sebze satış fiatlarında bir hayli ucuzluk elde edileceği umulmaktadır. MaCım olduğu üzere Hâl Kadıköy iskelesindpki kırmızı binada açılacaktır. Mülkiyelilcrin yarın akşamki toplantısı Siyasal Bilgiler Okulunun kuruluşunun yıldönümü münasebetile perşembe günü saat 20 de Taksim Belediye Gazinosunda İstanbuld^.ki mülkiyeliler tarafından bir akşam yemeği tertib edilmiçtir. Üniversite talebclerine Denizyollarmda tcnzilât Oniversite son sınıf talebeleri Denizyolları İdaresine aid vapurlarda. yeni alınan bir Karara göre yüzde 80 nisbetind« tenzilâth Tlarak seyahat edebileceklerdir. Yalnız, yapı'acak seyahatin bir yurd gezisi olduğu rektöruk veya alâkaH dekanlıkça tasdik edilmesi âzım gelmektedir. Seyahat edecek grupu teşkil edenlerin sayısı da 20 den aşağı düşmiyecektir. İdare seyahatin münhasıran güvertede yapılmasını uygun görmüstür. Maç günlerinde Kabataş ve Beşiktaş iskelelerine vapur uğnyacak Dolmabahçe Stadmda yapılan maçların sona ermesini müteakıb oralarda hasıl olan büyük kalabalığı gözönünde bulunduran Üenizyolları İdaresi, Kadıköy ve Üsküdar volcularını taşımak üzere bundan böyle lik ve temsili maçlardan sonra Kabata; ve Besikta; iikelelerine hususi vapurlar tahsisine karar \ ermiştir. Bir anıele, çifte ile arkadaşuu vurdu Baltalimanında bir bostanda çalışan ve orada yatıp kalkan amelelerden Mehmedıe arkadası Abdullah evvelki gece aralannda kumar oynamışlar, bunlardan Mehmed kaybederek bütün paralarını arkadasına kaptırmıştır. Bu neticeden son derece müteessir olan Mehmed, evvelki gece sabaha kadar hiddetinden uyuyamamış, sabah olunca da duvarda asıh duran çiftesini kaptığı gibi ııykuda olan arkadaşı Abdullaha boşaltmıştır. Süâh sesine yetiçen zabıta mermırları agır yaralı olan Abdullshı hastaneye kaldırnrşlar, hâdiseyi müteakıb kaçan Mehmedi Sarıyerde yakahyarak Savcıhğa teslim etmijlerdir. 200 dilenci yakalandı ve kampa sevkedildi Şehrin asayisini bozanlarla Barhoşlar hakkında girlsilen mücadeleye muvazi olarak zabıta dilencilerle de savasmaktadır. Son bir hafta içinde şehrin muhtelif semtlerinde faaiyet gösteren dilencilerden 200 kadarı yakalarunış. bunlar Süleymaniyedekl dilenci kanıpına sevkedilmişlerdir. Bir aydanberi şehrimize diğer yerlerden biı dilenci akını başlamıştır. Bunların içinde sağlamları, çalısabilecek bir durumda olanları bulunduğu gibi sakatları da vardır. Zabıta tarafından yakalanan ve Süle>maniyedeki kampa sevkedılen bu adamlar, memleketlerine iade olunacak, Eakatlan da Dü;künlerevine gönderileceklerdir. Yakalanan ve kampta toplanan bu dilencrlere şimdilik Belediyeden ekmek, Kızılay Aşocaklarından rta yemek verilmektedir. Dilencilerin içinde dilenciligi itiyad edinenler mahkemeye verileceklerdir. NALINA M1HINA Allah razı olsun! ünkü gazetelerde şu haberleri okudum: ,^^ Istanbulun polis kadrosuııa 300 polis ilâve edilmıştir. Üeride poliiie jandarmanın birleştirilmesi hakkındaki kanun tasarısı kabul edildikten sonra, kadroya 1300 polis daha ilâve edilecektir. O Yakub Kadri Karaosmanoğlu hakkmda < • • • • • • » Y a z a n : «•••••••••^«••^^ı* m Yakub Kadri gibi hayatta olan bir muharrir hakkında hatıralar nakktmek biraz garib görünebilir. Fakat onun kat'i surette belirtgibi, edebî simasını i . ' » t ı n m Tirvosin» vâsıl vâsıl olmuş nlmuK ve m n9 zirvesine v miş imkânlarmı Isbat etmiş bir muharrir artık tarihin malı sayılır. Allah kendisine uzun ömürler ihsan eylesin! ... Kıyme'tli romancıya zannedersem 1929 senesinde Ankara Halkevinde, daha doğrusu Türk Ocağında bir konferans sonunda takdim edilmi|tim. Sonraları kendisine bir çok defalar tesadüf ettimse de, bu tesadüfler el sıkma veya selâmlasmadan, konuşmalarımız beylik sözlerden ibaret kaldı... .., 1934 yazını Büyükadada geçiriyorduk. Yakub Kadri Beyle refikası da bulunduğumuz otelde idileT. Salonda, yemek salonunda, ve bahçede kendilerine tesadüf ediyor, selâmlaşıyor, konuşuyorduk. Bir gün bir masanın etrafında dört beş kişilik bir grupun içind« gene beraberdik. Fakat romancı, konuşmalara iştirak etmiyordu. Sandalyesini biraz geri çekmiş, ayak ayak üstüne koymuş, başını hafifçe arkaya atmış; etrafa, başka masalara bakıyordu. Bej keten elbisesinin içine kravatsız olarak koyu lâciverd bir gömlek giymisti. Biraz renksiz ve oldukça hareketsiz olan yüzünde yegâne canlı iki nokta kocaman ve simsiyah gözleriydi. Kendisile konusmak için can atıyordurru Bizim tarafa baktığı bir saniyeden istifade ederek hemen atıldım: Yazdığınız yeni bir eser var mı> efendim? Hayretle yüzüme baktı v« damdan düşer gibi sorduğum bu suali biraz yersiz bulmuş gibi: Tabiî hazırladığım bazı şeyler var, diye kısa bir cevabla iktifa ederek tekrar biraz evvelki temaşasına daldı. Dikkat ettim. Hiç bir muajyen şey« ve ya şahsa bakmıyordu. Sanki daha 6telerde, uzaklarda olan bir şeyi seyrediyordu. Belki de her meşhur muharriri okuyucularına bağlıyan milyonlarca görünmez ince bağlan hayalile takib ederek uzaklarda o meçhul dostlarile buluşuyor, «burada, bu salonda beni kim anhyabi!ir?> diye düşündüğü için etrafına bu kadar yabancı nazarlarla bakıyordu. Bir akşam otelin, yani Yat Kulübün büyük salonunda yan taraftaki kanapelerden birinde annemle beTaber oturuyorduk. Dünyanın her tarafında ken dilerini memleketin en yüksek veya en zcngin tabakası addeden insanlar arasındaki hava, burada da vardı: Kibar bir lâkaydiye bürünen mütekabil te cessüs, herkeste biraz sahne üzerinde imiş gibi, tabiî olmakla beraber itinalı pozlar ve hareketler... Annemin yanımdan biraz ayrıldığı bir sırada salona telâşlı bir tavırla Yakub Kadri Beyin refikaları Leman Hanımefendi girdi. Boş yer olduğunu göıünce yanıma geip oturdu ve h«nen hemen ciddi bir tavırla: Kızım, sakın bir romancı ile evlenme! dedi. Edebiyat meraklısı bir genc kızın duyabileceği bütün teessür ve meyusiye'tle âdeta feryad ettim: Keden hanımefendi? Çünkü, dedi, onlar bütün inoeliklerini; bütün zarafetlerini okuyucularına harcayıp bitiriyorlar; yakınlarına bir şey kalmıyor, Kendilerini eserlerinin içine döküp âdeta boşalıyorlar. .. Ve bir portmanto hikâyesi anlatmağa başladı. Fakat ben dinlemiyor dum. Zîhnim bu zeki kadınm daha evvelki sözlerine, mühim bir hakikati ifade etmek için bulduğu orijinal formüle takıhp kalmıştı. Sanatın, daha doğrusu sanatkârın harikulâde bir tarifi karşısında idim. Ruhundaki en güzel şeyleri sanat eseri içine döken insan! Sanatkârın şahsî hayatındaki zâflara göre eserine paha biçmek istiyen basit insanlara, sanatkârı eserinde değilj her günkü hayatında arayan dar görüşlü münakkidlere cevab olarak bundan ne güzel neticeler çıkanlabilirdi. Sonra sanatkârların hırçınlığı; asabiyeti meselesile zihnim meşgul olmağa başladı. Elbette eser ancak bir takım buhranlar. manevî sancılarla meydana gelebilir. Acaba Yakub Kadri Bey nasıl bir eser yazıyor?» Ben bunları düsünürken romancı çıkageldi. Fakat kendisini görünce hayretten donakaldtm. Zira ben halinde asabiyet göreceğimi tahmin ederken, o son derece neşeli idi. Hattâ sebebsiz yere gülüyordu. Yarab! Bu sanatkârlar ne acayib insanlardır! „ 1937 yılında Milletler Cemiyetine müzaheret cemiyetlerinin kongTesi Ç>koslovakyanm Bratislâva şehrinde toplandı. Yedi Türk murahhasından biri babamdı ve kongreye beni de beraberinde götürmüştü. Kongre dağıldıktan sonra otelde mide bozukluğuna uğrı yarak rahatsızlanmış olan rahmetli Besim Omer Paşa ile rahmetli matbaacı Ahmed Ihsan Bey müstesna olmak üzere, bütün heyet azası birer ikişer gün ara ile memleketin başsehrine hareket ettiler. Bratislâvadaki bir sergiyi gö ıebilmek için gecikmiş olan bizler, yani babamla ben Prag'a en geç vardık. Diğer murahhaslar için olduğu gibi bi zim şerefimize de Türk sefarethanesinde bir öğle y€Tneği verildi. Sefarette Türkiye Prag elçisi bulunan Yakub Kadri Bey tarafından karşılandık. Sefir beyin refikaları yazı geçirraek üzere Türkiyeye gitmiş bulunduğu için sofrada ancak üç kişi idik. Yernek esnasmda muhtelif mevzular üzerinde konuşuluyor, babam muhavereyi siyasî tarafa doğru sürüklemeğe çalışıyor; ben de alabildiğine edebî sahaya doğru çe'kiyordum. Fakat bu defa ben babamı yendim. Zira yemeğin sonuna doğru ev sahibinin daha ziyade bana hitaben konuşmağa bnçladığmı hissediyor, yemeğin basmdaki Jürkiye Prag eİ£iiiaia, jeıiai ADILE AYDA Güldü. Bir, iki sene evve' romancınm refika larınuı söylediği söz Sıkıyönetim Komutanlığile Emniyet leri hatırlıyordum Müdürlüğünün aldıkları müşteıek teti«Döküyorlar... Boşa birler neticesinde, 12 gün içinde 1104 lıyorlar..> Belki de sarhoş, 84 uygunsuz kadın yakalanm.ş, I romancı Yakub Kadri Beye terkettiğini bu boşalmak keyfiyeti, boşalmak ihti 57 bıçak ve 4 tabanca musadere edüegörüyordum. Sefir bey ertesi gün için yacı büyük sanat problemiriin en mü rek bunları taşıyanlar da tevkif edilgoru> Prag civarındaki tarihî bir satoyu bize him sırn idi. miştir. 2 bar, 12 meyhane kapatjlmış, Romancıya eserini ne zaman bastıra ayrıca ahlâk zabıtası pazar günü 17 gezdirmek hususunda babama teklifte bulunurken, ben de romancıdan yaz cağını sordum: uygunsuz kadın daha yakalamıştır. Daha bir hafta e\vel Falih Rıfkımakta olduğu yeni romanını bana okudan mektub aldım. Bir, bir buçuk ay ması hususunda vaid ahyordum. Istanbul, 12 gün içinde, birdenbire Kıymetli romancı ertesi gün vadini "sonra «Ulus» ta tefrikasına başhyabilene kadar değişti. Cumhuriyet bayıaıtıı yerine getirmekte kusur etmedl. Sefa ceklerini yazıyor. , gecelerinde son haddine varan sarhoşretin bahçesinde, bir kaç basamakla çıRomandan biraz daha okumalarını ri luk, sarkıntılık, dövuşme, bıçaklaşma kılan yüksekçe ve çardaklı bir yerde, ca etmem üzerine masaya koymuş olhadiscleri birdenbire azaldı. Halk da küçük bir masanın önünde çaylarımızı duğu müsveddeleri tekrar eline aldı ve rahat nefes nldı. Seydi o hal? Zabıta içerken, bir yandan da romancı se okumağa başladı. Fakat çok devam edekuvvetlerinin bu gevşekliği biraz daha fir, bize, bitirmek üzere bulunduğu medi. Çünkü sefir beye otomobiün hadevam etseydi, artık yalnız kadıniar «Bir Sürgün. romanından parçalar o zır olduğunu haber vermeğe geldi'er. değil, erkekler de, karanlık çökünce kuyordu. Bahçenin bulunduğumuz kö Yerlerimizden kalktık ve Ondördüıcü sokağa çıkamaz olacaklardı. Böyle büşesini göstererek: aîra aid bilmem kaçıncı Şarlın şatosu yük bir gehirde hürriyet mefhumu Yazın vaktim burada geçiyor, bu na doğru yola çıktık. nu, körkütük sarhoş olup ne yaptığını köşeyi çok seviyorum. Burada dinleni... Beş gün sonra Viyanaya gitmek bilmez hale gelmek, kadınlara sarkınyor ve burada çalışıyorum. Bu son ro üz*re Prag'dan ayrıldığımız zaman, İ5tılık etmek, halka saldırmak sananlaıın manımın büyük bir kısmını burada tasyona şehirde birkaç gün daha kalişi böyle azıtması neticesinde, Istanbuyazdım.» demişti. mağa karar vermis olan yol arkadaşla lun adı çıkmak tehlikesi vardı. Bir kere Romancı okuyor, biz dinliyorduk. runızla birlikte Türkiye sefiri de gelmiş yabancı memleketlerde .asayişi bozuk Romanın Paristeki Türk kolonisini tasbulunuyordu. Peron oldukça kaîabalıktı. şehir» diye şöhret kazandı mıydı, Isvir eden kısmma gelince babamın alâRomancıyı teşyicilerimizin grupundan tanbula yıllarca ne kafile halinde seykası birdenbire arttı. Gencliğini Pariste biraz ayrılmış gördüğüm bir sırada fır yah, ne de münferid ecnebi ziyaretci ve geçirmiş olduğu için romandaki birçok sattan istifade ederek şu suali nordum: misafir jelirdi. şahısların hakikî hüviyetlerini teşhis e Geçen gün bütün eserlerinizi sırf debiliyordu. Bu suretle babamla romanHarbden evvel, bir zamanlar vapurcı arasmda canlı bir konuşma başladı. hatıralarınızla yazdığınızı söylüyordunuz lar dolusu rurist geldigi zaman, IstanAhmed Rıza Beyden Pariste yaşıyan bir Halbuki romanlarmızda bu kadar hayal bulda tifo salgını var diye yapılan düşTürk ressamından, Türklerin rağbet perest tipler vardır. Bunları da sadece man propagandalan neticesinde, tuettikleri kahvelerden, bu kahvelerin hatıralarınızla mı yarattlnız? riîtler, sehirde bir damla su içmeden, Biraz düşündü ve: müdavimlerinden bahsediyorlardı. bir lokma birşey yemeden şöyle bir Hatıralarımla ve hayallerimln ha dolaş.ır, gemilerine dönerlerdi. Yakub Kadri Bey dedi ki: Bu romanı uzun senelerdenberi tırasile. Gene aynı sebeble iki Japon mekteb Hah, dedim, öyleyse buna muhayyazmağı tasarhyordum. Nedense Türkikruvazörü Istanbula geldikleri zaman, yüe ismi verilemez mi? yede iken yapamadım. Burada yabancı bütün nıürettebat boyunlannda birer Güldü ve «Belki!> dedi. bir memlekette başka bir yabancı meromatara asılı olarak günlerce şehirde fcinci düdükte trene bindik. Trenin lekete aid hatvralarıma daha iyi dalabidolaşmışlar ve yalnız kendi sularını kalkacağı sırada tarihi Prag şehrini arliyorum. içmişlerdi. kamızda bırakacağımıa aklımdan bile Bu romanda hep hatıralannm mı Tifo gözle görülmiyen bir hasUüktu geçirmiyordum. Ne Almanyanın en eski anlattınız? diye sordum. Evet. fakat tabiî değiştirerek, tr.ev üniversitesini, ne gezdiğimiz tarihî hıv ve aşısı da vardır. Asayişsizük ise gözle zua uydurarak. Maamafih bazılan da rayı, ne eski belediye binası üzerindeki jörünür, elle tutulur ve aşısı da yokvardır ki aynen olmuştur. Meseiâ baş meşhur antika saati, ne de Alman İm tur. Asayişi bozulan şehirlere yerli, taki o karınca sahnesi. Bu aynen böyle paratorluğunun ve protestanhğm tari abancı misafir gelmek $öyle dursun, oldu. Izmirde intihar edecek kadar roe hinde o kadar mühim olan ve vuku ıranın halkı bile kaçar veya rahatsız yus bir halde bir kahvede otururken bulduğu yeri teCtik ettiğimlz «pence ılur. bir karınca bana enerji dersi verdi. reden aşağı atma» hâdisesini düşünüIstanbul böyle bir şehir olmağa doğVe daha ziyade bana bakarak devam yordum. Türk edebiyatının en kıymetli ru gidiyordu. Bereket versin ki Sıkıyörükünlerinden, Türk romanmın en sa netim Komutanı Korgeneral Asun Tıetti: Zaten ben bütün romanlarımı ha lâhiyetli mümessillerinden birini arka naztepe ile yeni Emniyet Müdürü Istıralarımla yazdım. Gördüklerimin ve mızda bırakacaktık. Yakından tanımağa roail Hakkı Baykal buna meydan verduyduklarımm hatırası. Ben muhayvi fırsat bulmuş olduğum bu sanatkâr mediler. Allah razı olsun; Istanbul hallesi zayıf bir insamm. Öyle zannediyo hakkında en gerçek bir intıba ile ayrılı, her iki zata da mütesekkirdir. rum ki bende en kuvvetli olan taraf mağa çahşıyordum. Eserini bitirebilmek Istanbulda sarhojluğu, silâh taşunayı, duygu hafızasıdır. Duymuş, yaşamış için kendisini yaz tatilinden mahrum sarkıntılık ve tecavüzii önlemek meğer olduğum hisleri çok iyi hatırlarım ve eden ve yazmı Prag'da geçirmeğe karar ne kadar kolaymış; keşki bu iş, daha veren bu sanatkârın elbetteki ganat işte eserlerimde onları anlatıyorum. vVel japılmış olsaydı diye üzülüyohayatı birinci plânda, şahsl hayatı ikinci Fakat kadın kahramanlarınızın hzsuın. krini tahlil ederken de sadece çahsî \a plânda geliyordu. İpek böceği ipek, arı Bir kaç gün evvel, bu sütunda bal yapar gibi eser yaratmağa ihtiyac tıralarınızdan mı istifade edersiniz? polis kadrosunun takviyesi lâzım geldiduyan bu insan, ruhundaki hatıra ve Biraz düşündü: ğini yazmıştım. Her dileğimin bu ka Tabiî tanıdığım kimseîerin, ruhuna hulya âleminin en kıymetli unsurlarını dar kısa zamanda, kabul edilip gerçcknüfuz ettiğimi zannettiğim şahısların güzel şekillere sokarak eserine dökü leşeceğini bilsem, bu sütunu, heıgün hutırası burada daha büyük rol oynu yordu. Adeta şahsiyetinin özünü, oku bu çeşid dileklerle doldururdum. Arayor... Maamafih hayır. şahsî duyguları yucularına sunuyordu... Her gerçek sa da bir, duam böyle müstecab olursa, mın rolü de vardır. Meseiâ «Kiralık ko natkârın yaptığı gibi.. buna da şükür! Tren kalkınca romancı samimî bir r.ak» taki Seniha biraz benim. B. İbrahim Kemal Bayboraya Flaubert'in «Madame Bovary. c'est tebessümle, el sallıyarak bizi uğurladı. Saat 13 ile 14 arasmda ring otobüsleÂdile AYDA moi> dediği gibi, öyle mi? ri korkunc bir inüzamsızlıkla işlemektedir. Pazartesi günü Taksimde, 20 daHer Müslümanın evinde bulunacak Mukaddes Kitab :ika bekledim. Tarifedeki üç otobüsten hiç biri görünmedi. Nihayet 13,30 da kalkması lâzım gelen otobüs, 13,35 te Taksime geldi. Evvelâ üç dakika müddetle meydanda içerisi süpürüldü. Sonra, gitti benzin aldı. Dönüp geldiği zaman 13.42 otobüsünün yerine 13,44 te kalktı. Benzin alırken içerisinin süpürülebileceğini akledecek kimse yok muydu? Dün de Gazi Köpriisü yolile gidecek otobüsü Tepebaşında 25 dakika bekledim. Maç varmış da, geç kalmış imiş! Maç saatinde iki otobüs daha fazla işÜstad Ömer Rıza Doğrulun en yüksek eseridir. Islâm âleminde bugületmeyi akledecek kimse yok muydu? ne kadar bu derece açık ve taassubdan uzak yazılmış bir tercüme ve tefYeni büyük otobüsler garajda dururken sir yoktur. İçerisinde ayrıca hakikî Hafız Osman yazısı ile yani Arab ring seferlerine en küçük otobüsleri harflerile bir Kur"anı Kerim de vardu. Her âyet numaralarla gösterilditahsis etmenin hikmeti neydi? ğinden istediğiniz âyetin mânasmı bu numaralarla kolayca bulursunuz. Bu otobüs işletmelerindeki idaresiz1208 büyük sahife, nefls cildli 15; çift cild üzerine 17.5 liradır. Taşradan liği idarenizin şerefi adma sizin bizzat peşin para yollıyanlaröan posta ücreti alınmaz. Ödemelilerden alınır. düzeltmenizi rica ederim. \ (Kur'anı Kerimin Tercüme ve Tefsiri) TAN RI BUYRUĞU AHMET HALlT KİTABEVİ Her Zaman Bulunmaz Se'lâmiçeşme mevkü malum clduğu gibi havasımn letafeti itibarile yaz kış oturulan zengin bahçeli köşklerle süslenerek teşekkül etmiş yüksek seviyedc iyi bir ikimet muhitidir. Bu mamureler arasında Selâmiçeşmenin tam karşısındaki müfrez satılık arsalar, Bağdad caddesinin deniz cihetinde bulunmsk vasfile Marmara denizinin ve Adaların güzel görünüşlerine de maliktir. Selâmiçeşme, Bağdad caddesi No. 206 Avukat îrfan Gürkana veya Galata, Billur sokak; Büyük Tünel han 8 mımaraya. İsfsnbul köylerindeki mekteb inşaatı durumu Köy okulları inşaatı bakkında Müli Eğitim Bakanı Reşad Şemseddin Sirer tarafındsn köylülere bir mesaj gönderildiği malumdur. İstanbul Milli Eğiüm Müdürü Murad Uraz, dün bir arkadajımıza bu hususta demiştir ki: . Köy okulları insaatının köylüye ytiklediği yükün ağırlığını gidermek için, Bakanhkça alınan tedbirleri ilimlzin köyü olan ilçe ve bucaklarmda köylü vatandaslara anlatmak üzere bir haftadanberi on bir toplantl yapılmıştır. Bu toplantılarda Millî Eğitlm Bakanı Reşad Şemseddin Sirerin mektubu okunmuş ve köylüye izah edilmiştir. isUnbul lllnde ötedenberi okul inçaatı büyük bir ilgi ve hızla devam etmektedir. Fsasen bugün okulu olmıyan köy de mevcud degildir. Ancak eski binalardan bazılan bug>jnün ihtiyaclarına cevab verecek durumda o!madığından yeni plânlara göre ve on yıllık program dahilinde derslik, işlik ve ev yapımına devam edilmektedir. Istanbul köylerinde on yılda «skilerin yerine veya yeni be'lren lhtiyaclar» göre 103 okul, 17 ilâve derslik, 66 işlik, 183 öğretmen evi yapılması gerekmekte olduğu anlaşılmıştır. Bu programjn 948 yılına düşen kısmı 5 okul. 17 İşlik ve 16 öğretmen evi olduğuna göre, yuvarlak hesab maliyet fiatl iki yüz kırk bin lira tutrraktadır. Bunun yüz bin lirası devlet veva vilâyet yardımı olarak temln edilecektir. Geriye kalan yüz kırk bin liralık imece veya köylü yardımı bu inşaatın yapılacağı otuz beş köye bölünürse. her köye takriben beş bin küsur liraya yakm bir nakdi veya bede.ıl vardım hissesi diisecektir.» AMBER cMi çJZti! UK CilOI 8IRKAÇ SÜHOE UPl$llAN,İKjNCl CİLPİ TÜKENMEK ÛIERİ OLAN AnıUi'İN SON CİLDİ OÖKT RENKÜ NİPİS 8İR KAPAK İÇİNDİ Ç(KTt. 4 W M OÇÛNCÖ CİLDİ kf. BÛTÛN HEYECANLARl BİRARAYA rOPiAYAN Z&İZ BİR ŞAHESER OLDUĞUNU İSPAT SDİYOk.'.. ("KÜÇÜK HABERLER~^) • DENİZYOLLARI İdaresi Haydarpaşa iskelesindeki bilet gişelerini beşe çıkarmaya karar vermiştir. İnşaata yskmda başlanacaktır. Ayrıca Kad»köy iskelesindeki gişeler de üç misline çıkarılacaktır. * TÜBERKÜLOZ Cemiyeti mutad ayl.k toplantısını bugün eaat 18.30 da Cağaloğlundaki Etıbba Odasında yapacaktır. * HÜR Fikirleri Yayma Cemiyeti tarafıridan tertiblenen konferanslardan ikincisi Avnerikanın tanınmıs likir adamlarır.dan tarih proiesörü Dr. A.F. Newell tarafından, dün Eminönü Halkevinde »Devrimiz, geniş düşüııme devridir» mevzuunda verilmiştir. • TEK tip ekmek imali için henüz İstanbul Vilâyetine tebligat yapılmış değildir. Toprak Ofisin kendi teşkilâtile denemeler yaptıktan «onra bunu tatbik edecegi zannoluruyor. • TRAMVAY Idaresinin 6 otobüaü daha Isveçten bir vapurla gelmiştir. Bununla, gelen otobüs adedi 12 olmuştur. Her ay altışar otobüs gelecektir. Bu yeni otobüsler de diğerleri gibi Taksim ile Istanbul arasındakl sahada işliyeceklerdir. • * • DÜN bir Lübnan uçagı ile yeniden dokuz hacı gelmiştir. Hacılar, portör muayenesine tâbi tutulmak üzere. Akıl Hastanesındeki paviyonlara sevkedilmişlerdir. Diğer taraftan, Aksu vapuru tam teşkilli bir sağhk ekipile cuma günü Ciddeye hareket edecek ve son hacı kafilesini yurda getirecektir. * ISTANBUL Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz filolojisi öğrencilerinden Naci Limasollu tarafından dün fakültenin lokalimie bir fotograf sergisi açılmıştır. Edebiyat Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Hâmid oiigursunun bir hitfbesile açılan «ergiyi güzide bir davetli gruDu alâka ile KONAK OTELI Avrupadan yeni getirtmeğe muvaffak olduğu Şantör ROSANNA SASSO ile A. D' A M B R 0 S I 0 Orkesfrasının 5 Aralık 947 günü saat 20 den itibaren yeniden dekore edilen RESTORAN de D A N S PAVİYONUNDA fevkîlâde repertuarlarile başlıyacaklarını sayın müşterilerine bildirir. Masaların evvelden tutulması rica olunur. HER PAZAR MATİNE DANSAN Tel: 44778 ÇEMBERLİTAŞ Bugün matinelerden 1 Şarkın güzide yıldızı SİNEMASIND ( SARIYERDE itibaren mÜ5tesna bir p r o g r a m M A R İ K U İ N ' i n yarattığı CANLI BALIK KIŞ BAHÇESİ Lokant», ve Gazino HER GÜN saat 13 ten itibaren KLASİK MÜZİK, saat 17 den itibaren DANSLI M A T İ N E , Korjomasyon 100 kuruş. RIüıiiili Öğle ve Akşam Yemekleıi KÖY GÜZELİ ™K VARLIK Ara.iK sayısı en kuvvetiı ımzaların, en güzel yaza ve şiirlerile çıktı. Sayısı 30, yıllık abone 360 kuruş. Ankara caddosi. 80/1. Istanbul. Acıklı sahnelerle dolu büyük aile dramı 2 ÇAMAŞIRCILAR Baştan başa kahkaha tufaru büyük komedi film. Programa üâyeten ı RENKLİ MİKİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle