30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYE1 3 İkinciteşrin 1938 ( Kitablar arasında Galatasaray Rumenleri dün 31 mağlub etti Dünkü maç, futbol tekniği bakımından vasattan da aşağı bir oyun oldu Belleten Türk Tarih Kurumu ıız Duymadıklarımız ve rniz bilmediklerimiz I I Avrupanın bayat, kurtlu çocuk gıdalarmdan sakmmız! Yavrularınızın midesini abur lezzetli cuburla doldurmayınız! Tabiî, saf, Gaîatasaray Trikolur maçından bir enstantane Romanyanın Trikolur takımı dün Taksim stadyomunda Galatasaraya karşı ikinci maçını yaptı. Sarı kırmızılıların takımlannda yeni e'.emanlar tecrübe edecekleri rivayeti, Taksim stadyomunun iki kapalı tribününü de dolduracak kadar bir kalabalığın toplanmasına sebeb olmuştu. Halbuki dün Galatasaray takımı herkesin tanıdığı oyunculardan mürekkeb olarak şu şekilde tertib edilmişti: Fuad (Sacid) Adnan, Lutfi Ekrem (Celâl), Bedii, Musa (Ekrem) Bülend, Eşfak, Salim (Sabri), Süleyman, Necdet. Parantez içinde yazdıklarımız ikinci devrede oynıyanlardır. Ahmed Ademin idare ettiği dünkü maç teknik bakımından çok zayıftı. Birinci devre 2 1 Galatasarayın lehine bitti. Birinci golü Romanyahlar yaptılar. Misafir takımın kısa boylu solaçığı Galatasaray kalesi önlerinde hâsıl olan bir kargaşalık sırasmda bir burun vuruşile opu sol alt köşeden kaleye soktu. ları dün çok görülen manzaralardandı. Genc merkez muavini Bedii ise o mevkiin şimdiki futbol icablarına göre tercilıi lâzımgelen ya çok ileride veya çok geriIerde üçüncü bir müdafi gibi yer almak şıklarından birini tercih etmeden bir buçuk saat müddetle didindi durdu. Hücum hattmda en mühim noksan oyuncuların birbirlerile anlaşamamalarıydı. Sağ taraf, top benden gitsin de ne olursa olsun zihniyetile oynadı. Necdet, kör değneğini bellemiş gibi, topu her ne şekilde alırsa alsın avut çizgisine kadar inerek düzgün ortalayışlardan başka birşeye teşebbüs etmedi. Süleyman ya marke edilen arkadaşma pas verdi, yahud da vücudünün zayıf, nahif oluşuna bakrradan kuvvet esasme istinad eden çahmlarla rakiblerini geçmiye çalıştı, ve pek tabiî olarak muvaffak olamadı. Muhacim hattınm sol tarafı ise başka bir âlemdeydi. Eşfak göze çok hos görünen, fakat hakikatte takımı için çok zararlı olan çahmlarla vakit geçirdi. Bülend ise, o da kör değneğini bellemiş gibi, ayağına top geçtikçe karşısmdaki muavini açıktan asmak fikrisabitinden bir türlü vazgeçemedi. Galatasaraylıların bu gole birinci muka beleleri penaltıdan oldu. Eşfak aldığı topla kaleye giderken sol bek arkadan yetişti ve yapılabilecek, yahud yapılmıyacak Bütün bunlardan başka Galatasarayh tek hareketi yaptı; müdhiş bir tırpanla Eşoyuncuların, futbolün en iptidaî bir kaifakı yere yıktı. Necdet verilen peııaltıyı desi haline gelen, topu ayakta tjıtmamak gole çevirdi. düsturuna hiç riayet etmemeleri hasımlaîkinci gol de şu suretle oldu: Necdetin rınm işini çok kolaylaştırdı. ortalayışına Süleyman bir kafa vurarak Teker teker ele alındıkları zaman vatopu kaleye tevcih etti. Romanyah kalesattan daha yüksek futbol kıymetleri olan ci bu lopu karşılamak üzere vaziyet albu oyuncuların bir araya geldikleri zaman mışken sağ bekin bir dokunuşu topun seybu kadar bozuluşlarını futbolün bir (tarini değiştirdi ve kaleci kontrpiyeye yakakım oyunu) olduğuna ehemmiyet vermelanmış iken top kendi kendine içeri gireden ve kafayı yani zekâyı yormadan rek gol oldu. gelişigüzel oynamasında buluyoruz. Son kısımları alaca karanlıkta oynanan Rumen takımına gelince, o da, Galataikinci devre sırasında Galatasarayhlar bir saraym dünkü kötü oyununda yenilmekgol daha yaparak maçı 3 1 kazandılar. Bu gol de şu şekilde oldu: Bülend top le kuvvet ve teknik derecesini göstermiştır. Ia karşısmdaki hafbeki harmanlıyarak geç Bununla beraber daha atılgan ve sür'atli ti, içeri kaçarak avut çizgisine yakm yer oynadılar ve ayaklarında top tutmamakla den yaptığı kısa ortalamaya Süleyman ye bu cihetten rakiblerinden yüksek olduklatişerek bir kafa vurdu ve top üçüncü defa rını ispat ettiler Sol bekleri çok iyi bir oolarak Trikolur kalesinin ağlarına takıldı. yuncudur. Kalecileri de iyi idi. Dünkü maçta Galatasarayhlar hetn takım halinde, hem ferd itibarile taraftarlarını tatmin ve memnun edecek bir oyun çıkaramadılar. Gerek müdafaa ve gerekse muhacim hatları, hiç bir sisteme istinad etmiyen tamamile başıboş, gelişi güzel bir oyun gösterdiler. Müdafaanm en büyük kusunı tehlikeyi kalenin önünde karşılamak için ekseriyetle kapalı kalışı ve beklerle yan muavinlerin rakiblerini marke etmek hususunda evvelce anlaşmamış buîunmalariydi. Takımın bir cenahmı teşkil eden muavinle müdafiin tek bir rakib oyuncuyu tutmaya veva önlemeye çalışma Orta siklet boks şampiyonluğu Seattle 2 (a.a.) Brooklyn'li Solly Kreger, rakibi Seattle'li Al Hostak ıle yaptığı maç neticesinde 15 ravundda sayı hesabile orta siklet dünya şampiyonu unvanını kazanmıştır. Bir yüzme rökoru Kopenhag 2 (a.a.) Holandalı yüzücü kadın Mis Kor Kint, 100 metre sırtüstü yüzme Kravl dünya rekorunu bu mesafeyi 1 dakika 13, 5/10 saniyede katetmek suretile kırmıştır. Cild: 2 Sayı: 5/6 Kanada sahilleri İkincikânun Nisan 1938 çıklarmda, Golf Türk Tarıh Kurumunun geçen yıl Strım'ın nıhayetle danberi üç ayda bır çıkartmağa başla rinde, balık pek bol dığı Belleten, şimdiye kadar neşredil bulunur. Geçenlermiş olan birinci cildıle memleketin cidde, bir balıkçı ge dî bir ilım mecmuası olduğunu hem tamisi, bu civarda *nü rıh mütehassıslarma, hem kültür âlemıhim bir balık avı ne ispat etmişti. Bu kere gene bır ara yapmış, en azılı ve da ve evvelkı nüshalanndan daha mü en iri cmsinden bir kemmel bir şekilde çıkan 5/6 numara köpek balığı tutmuştur. ları, memleketin entelektüel hayatı içinKöpek balığı, büyük balıkçı gemile de nekadar mühim bir boşluğu doldur rinin pek ehemmiyet verdikleri bir avduğunu bir defa daha göstermistir. dır. Küçük balık sürülerine ıllâllah deGeçen yıl kurumun tertib ettiği Tarih dirten bu yaman mahlukun vücudün kongresine kısmen hasredilmiş olan bu den çıkarılan yağ, balıkçıların yüzünü nüshalar, kongrede yapılan tebliğlerin güldürür. Köpek balığı yağı doktorluken ehemmiyetlilerinden birkaçını ihti ta pek müstamel olduğuna göre, yüzü va etmektedir: gülenler sırasına eczacıları da ko\rabi Kurumun Genel Sekreteri Profesör liriz. Muzaffer Göker, Belleten icin kaleme Bunlar malum cihetler, duvulmadık aldığı bır yazıda İkinci Türk Tarih seyler değil. Garib olan, Kanada sahıl kongresinin bütün safhalarmı anlat lerinde tutulan bu seferki köpek balığımaktadır nın karnından vağ yerine, yahud yağla Bayan Afet, Asbaşkanı bulunduğu birlıkte. hic umulmadık bir nesne çık Tür Tarıh Kurumunun arkeoloji saha mış olmasıdır. sında ne gibi hayırlı ve ehemmiyetli işNekadar düsünseniz bulamazsımz; ler gördüğünü salâhiyetli bir dille bil cünkü bu nesne. kolav kolav akla ge dirmektedir. Bavan Afetin bu tebliği savesinde, kurumun Alaca, Trakya hövuk lecek bir şev değil. Balığın karnı yarılleri, Ankara kalesi, Çankırı kapı, Eti vo dığı zaman, icinden bir insan kolu çık kuşu. Pazarlı ilâh... gibi yerlerde 1935 mış. Evet. d'rse^inden itibaren parmakten gecen yıla kadar yaptırdığı hafri larına kadar bütün bir kol. Kol, midede henüz erimeğe başladıgı vat işlerinin ne gibi kıymetli malzeme için, köpek balığınm, bu kolun sahibiverdiğini ve bu malzemenin yardımile yurdumuz ve cihan tarihi hakkmda ne ni, zokayı yutmadan pek az zaman evgibi mühim bilgıler elde ettiğimizi öğ vel gövdeve indirdiği anlaşılıyor. renivoruz.. Bu korkunc kesif derhal polise haber Profesör Muzaffer Göker, Türk Tarih verilmiş, zabıta memurları ;se el koy Kurumunun ilim ve idare sahalarındaki muşlar. Eğer, kesik kolun bileğinde bir faalivetine dair yaptığı tebliğde mek sicim parcası bağlı bulunduğu görül teb kitabları, Türk Tarihi Ana Hatları mese, isin bir kazadan ibaret olduğuna adlı eserin hazırlanması, neşrivat, yurd hükmedilecek; lâkin bu sicim, cinavet dısmda ilim faaliveti ve kütübhane iş fikri uvandırıyor. Zabıta, büyük bir lerinde kurumun elde ettiği verimler muamma karşısmda, kesik kolun sahi den haberdar etmektedir. bini aramakla meşgul. Jönev Üniversitesi Profesörü Öien Denize düşen yılana sanlır, derler Pitar, neolitik devirde Anadolu ıle Av amma, bazan böyle yılandan beterine rupa arasındaki münasebetleri araştı vutulmak da hesaba dahildir. rırken. bu münasebetlerin teessüs ve inkisafmda bugünkü Türklerin cedleri oan Brakisefallerin ne derecede büvük bir rol ovnamıs olduklannı kanaat ve rici bir seküde anlatmaktadır. Profe^ör Dr. Fuad Köprülünün orta zaman Türk hukuk müesseseleri hak kındak, travavı. dokümantansvonunun ve plânmın mükemmelliğile ilmî etüd294, İstıklâl Cad. ere nümune olacak derecede güzel bir Beyoğlu vazıdır. Fuad Köprülü burada islâm Fransızca âmme hukukundan avrı bir Türk hu ingilizce kukunun mevcud olduğunu bizi simdi Almanca ve kadar alıştırdığı intizam ve ciddiyetKurları açılıyor. e ispat ediyor. Profesör Semseddn Günaltavın teb Haftada 3 ders iği bize açıkca gösteriyor ki, Selçuk isAyda 4 Lıra ;ilâsı, islâm âleminin inhitatma değil, bu yanlış iddiaların tamamen aksine oarak, sağlamlaşmasma sebeb olmuştur. halarında çıkmak üzere kaleme aldığı Maruf Neo Pozitivist filozof Fon azıda, bize Tarsustan gelen ve bugün Aster. Farabî ve İbni Sinâ gibi Türk de Varşovada bulunan bir boğa heykelci halarının tefekkür tarihinin sevri üze ğını tanıtıyor. Yazının sonuna heykel •indeki ehemmiyetli tesirlerini İstanbul ciğin ve buna benzer başka parçaların Edebivat Fakültesmdeki dinleyicilerin resimleri konmuştur. :e malum olan vukufile anlatmaktadır. Profesör İsmail Hakkı Uzunçarşıh, 14 üncü ve 15 inci asırlarda Anadolu Üçüncü Selimin Veliahd iken Fransa bevliklerinde toprak ve halk idaresine Kralı 16 ncı Lüi ile yaptığı muharebe dair, Profesör İsmail Hakkı Uzunçar er hakkmda bir yazı vermiştir. Daima ıılıdan kıymetli bilgiler alıyoruz: vesikava dayanan bu kıymetli yazının Profesör Rasonyi, Erdel de orta za onunda vesikalann suretleri ve fak manda, Türklüğün izlerini kuvvetli dc simileleri bulunmaktadır. illerle takib ediyor. Fevzi Kurtoğlu, son Altınordu hü Bayan Afetin «Türk Osmanlı tari kümdarmın Fatih Mehmede yazdığı bir hinin karakteristik noktalarına bir ba mektubu, fak similesile birlikte çı kış» adlı sentetik tebliği, Osmanlı İm carmıştır. paratorluğunun yükselmesi ve inhitatı Yazılar serisi, Bayan Afetin resim gahakkında yazılmış makalelerin en top erisi hakkmdaki kıymetli makalesile usu ve en açığıdır. kapanmaktadır. Makalenin sonunda gaProfesör Hikmet Bayur, bize Hindin erinin iki manzarasile ihtiva ettiği tabmeşhur Türk hükümdarı Ekber Gür olardan dört tanesinin kopyası çıkmışkanın cazib şahsiyetini ve yapmağa te :ır. iebbüs ettiği inkılâblan etraflı bir su Sona konmuş olan ilim haberleri, re•ette anlatmaktadır. simler, mecmua ve kitab bibhyoğraf Varşova Üniversitesi doçentlerinden yası, Belletenin ilmî kıymetini bir kat Stefan Prseworski, Belletenin bu nüs daha arttırmaktadır. Balığın karnında na çocuklar bayılıyor. Çok istahlı ve severek büyürler. Bu saf özlü unların vitamini bol, gıdası çok ve kalorisi yüksektir. Bütün çocuk doktorları buna şahadet eder. Avrupada daima diplomalarla musaddak birinciliğı kazanmıştır. Bu kadar yüksek evsafa malik tabiî gıda ancak HASAN ÖZLÜ UNLARIDIR. Pirinc, Patates, Yulaf, Mercimek, Mısır, Türlü, Buğday, İrmik, Bezelya, Badem, Çavdar Ozü Unlarını Çocuklarınıza Yediriniz. BERLiTZ LiSAN Mektebi RADYOLİN ile Sabah9 öğle ve akşam Her yemekten sonra muntazaman dişlerinizi fırçalayınız. f NEVRALJI GRİP BAŞ ve DİŞ AĞRILARI SOGUK AL GINLIKLARI NEOKALMINA Geçirir. ni duyup tanıdıktan sonra kapıyı açtım: run içinde Adnan diye başlı başına bir a Şu birkaç dakika içinde buralarda dam olmadığma göre, içimizden birisinin hiç kimse dolaşıyor muydu, hiç kimseyi kıhğını, kıyafetini değiştirip bu işleri yapgördünüz mü? diye sordum. Şimdi kamar tığını ilkönce ben düşündüm, ben buldum!, ranın kapısını kanştırdılar da onu merak Şimdi de yeniden yeniye karşımıza dizilen hâdiseleri birbirine ekleyince bu herifi ettim. bulmak biraz daha kolaylaşacak, demekKamarot : Deminden beri, burada idim, dedi, tir. Adnan, benim bir defter yazdığımı biliyor; hem içinde ne olduğunu da öğrenhiç kimseyi görmedkn!... miş. Bunu böyle bilen kaç kişi var?.., Gene kamarama çekildim; düşünmeye Bedriye Satvet, Haşmet, bir de Şükrü başladım : Paşa... Demek ki Adnan bunlardan biBu Adnan, eni kunu, gözü pek bir adam olacak!... Şimdi de önüne gelene risi... Yahud da bunlann biri, Adnanın mektub gönderiyor. İşte, bu, üçüncüsü. ortağı... Bedriye ile Haşmet olamaz ! . . , İlk önce Nermine yazdı; sonra Ferihaya, Geriye Şükrü Paşa kalıyor... O mu acadaha sonra da bana... Bütün bunlar hep ba?... Şükrü Paşayı şüphe altında bıraonun işi... Hele benimki hiç birine benze kacak. buna benzer birçok ufak tefek zamiyor: Açıktan açığa gözümü korkutmak ten eksik değil!... öyle olmakla beraber için yazılmış!.. Demek ki o da benden çe nedense ben ondan böyle bir kötülük umkiniyor!... Adnan gibi, hiç eli titremeden, muyorum. üstüste iki kişinin canına kıyan bir adamın Bir de, benim defteri salonda bırabenden korkması tuhaf değil mi?... Ba kıp Bedriye Satvetin yanına gittiğim zaşımda dolaşan felâketi unuttum da için iman birisi açmış, okumuştu ya, kim ise işçin bir sevinc duyuyorum. Böylelikle bu tc, bir de o var!... korkunc maceraya ben de karışmış oluyorum!... Hele şu dakikada belki herkes(Arkası var) ten çok heyecan duyan benim!... Vapu Tefrika No 3 2 Bir tarafmda vapurun damgası... Ne de çarpuk, çurpuk bir yazı... Hiç kimse bu kadar çirkin yazı yazamaz!.. Tanınmasın, diye değiştirilmiş, belki de sol elle yazılmış olacak!.. O kadar ki güçlükle okudum. Okurken tüylerim ürperdi: «Eğer Ferıhanın âkıbetine uğramak istemezseniz, sizinle hiçbir ilişiği olmıyan işlere kanşmaymız. Yazdığınız o defteri de hemen yırtıp, ortadan kaldırınız!.. Yoksa uğrıyacağınız felâket, ötekilerin başına gelenlerden daha korkunc olacaktır!.. İyi biliniz!» İmza da var: Adnan... Gözlerim karardı. Ne olduğumu anlı • Nakleden: "•• KEMAL RAG1B yamadım. Rüya görüyorum, sandım. Okuduklarıma inanamıyorum!... Bir daha okudum. Sakın bu, tatsız bir şaka olmasm?... Akl'ma Şükrü Paşa geldi. Benim bu işle uğraştığıma kızıp duruyor. Vazgeçirmek için bu mektubu acaba o mu yazdı?... Fakat defteri de ortadan kaldır, dediğine bakıhrsa Adnanın kendisi olacak!. Kimdir bu adam?... Yazdığım defterin içinde onu korkutacak ne var?... 01sa bile nereden biliyor?... Demek ki Adnan, benim böyle bir defter tuttuğumu bilen birisi olacak!. Yahud da, haniya dün Bedriye Satvetin kamarasına giderken telâşla salonda bırakmıştım ya, demek ki o zaman okumus!... Mademki öyle idi, defter eline geçmişken niçin ortadan kaldırıp atmadı?... Isteseydi, içindekileri bir başka kâğıda yazacak verde defteri alıp götürebilirdü. Ne olduğunu bir türlü anlıyamıyorum. Durup dururken, hiç yoktan, başımı bir gürültüye sokmuş olmıyayım?. Hâlâ titriyorum. Mektub elimde, gözlerimi kapıdan ayıramıyorum. Bir arahk açıp bakmayı düşündüm. Korktum: Açar açmaz, birisi boğazıma sarılacak, beni de buracıkta boğuverecek gibi geliyor... Adnan, Hacı Hüsameddini zehirledikten sonra, kardeşinin kızını da durup dururken denize atmadı ya... Anlaşılan kızcağız, Adnanın kim olduğunu sezdi; daha başka bildikleri de vardı; onun için zavalh Ferihayı ortadan kaldırdı. Şimdi de benim bu işle uğraştığımı görüyor. Ne görürsem, ne duyarsam hepsini bir deftere yazıyorum. Herkesin gözünden kaçabilecek, yahud da ağızdan kulağa dolaştıkan sonra unutulup gidecek birçok ufak tefek bile onun içinde yazılı... Bunlara baka baka, günün birinde bir ipucu bulunursa diye korkuyor!... Üstelik ben de boş dur muyorum. Onüme gelene soruyorum. Okuduğumuz birçok romanlardaki gibi, gördüğümüz sinema filmleri gibi, ben de Feriha ile dayısını öldüren adamı bulmıya üzeniyorum!... Bir bakıma da hakkı var!. Nene lâzım dese birisi!... Vapurun süvarisi var, kaptanları var, komiseri var. Onlar arasınlar, bulsunlar Ben mi kaldım, elin canavarlarile uğraşacak?... Fakat, ne yalan söyliyeyim, bir yandan da hoşuma gitmiyor, değildü... Hele elime bir fırsat geçse de, şu Adnan denilen herifin kim olduğunu ortaya çıkarabilseydim, ne kadar sevinecektim. İki gündür, bir iz bulacağım, diye arayıp soruşturmak benim için bir eğlence yerine geçiyordu. Şimdi bile bu herifin benden çekinmesi eni kunu hoşuma gidiyor!... Yazdığım yazılardan korktuğuna bakıhrsa onların arasında, kendisinin yakalanmasına yardım edecek bir ipucu var!... İşte buna sevindim. Oturayım da, şu yazdıklarımı bir kere daha baştan aşağıya okuyayım!... Bu kadar korkunun arasında bile işte bunu düşünüyorum!... Ben de deli miyim, neyim?... Zili çaldım. Kamarot geldi. Onun sesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle