Katalog

CÜMHURİYET 24 ŞuEaf 1936 Z TAŞ ÜZERİNDİ? Yazan: Çevlren: •^ 6 » [ Şehir ve Memleket Haberleri ) 48 saat kar altında kalan cobanlar Siyasî icmal Milletler Cemiyetinin ıslahı meselesi illetler Cemiyetinin ıslahı meselesi bir daha canlandı. Umumî Harbden mağlub çıkan devletler, bu müessesenin ve misakınm sulh muahedelerinin ve bilhassa Versay sulh muahedesinin muhafaza ve tatbikile sıkı sıkı alâkadar edilmesine muanz bulunduklanndan bu noktadan Milletler Cemiyetinin ıslahını defaatle ileri sürmüşlerdi. Hatta Almanya, bu maksadına nail olamadığından Milletler Cemiyetini terketmişti. Habeş ihtilâfından çok zaman evvel, îtalya dahi, Milletler Cemiyetinin ıslahına taraftardı. Fakat diğer işler çıkması üzerine Îtalya bu işte önayak ola mamıştı. Milletler Cemiyetinin ıslahı meselesinin bu defa tazelenmesinin sebebi, Milletler Cemiyetinin, îtalyan Habeş harbinin önüne geçemediği gibi, başladıktan sonra da durdurmasında ve zecrî tedbirlerin sıddetlendirilmesinde gösterilen te reddüdlerden dolayı duyulan memnuni yetsizliktir. Bu memnuniyetsizlik bilhassa îngilterede iyice yer etmiştir. Zecrî tebirler ve askerî hazırlıklar îngiliz vergi mükellefleri üzerine ağır bir yük oldu. Ayni zamanda beklenen tesir ve faydalar da görülmedi. îngiltere hü kumeti, îtalyanın Akdenizdeki îngiliz üslerine ve topraklanna taarruz etmesi ihtimaline karşı yaptığı askerî hazırlıklar çin, mütemadi bütçe haricinde parlamentodan yedi buçuk milyon îngiliz üralık munzam tahsisat istedi. Yugoslavya gibi memleketlerin zecrî tedbirler yüzünden eksilen ihracatını telâfi için îngiltere, bu gibi memleketlerin ihracat mallarma karşı kontenjan miktannı çoğaltrjjak suretile büyük zararlara girmiştir. îngiliz vergi mükelleflerinin kese sine dokunan bu fazla masraflar ve büyük siyasî ve askerî tehlikeler ve mahzurlar Milletler Cemiyeti mekanizmasının yolunda gitmediği ve ıslaha muhtac olduğu fikrini doğurdu. Anatol France Servet Yesarioğlu Galyon her üçünü de iltifatla kabul etti. Sabahm pembelikleri artık soldu, giineş sivri oklannı fırlatmağa başladı, dedi. Gelin dostlar! Şu gölgeliklerin serinliğine sığınalım. Onları, çağılbsı inanı, sakin düşüncelere teşvik eden bir ınnağın kenarından, yeşil fidanlarla çevrili bir köşeye götürdü. Ortada berrak bir su ile dolu mermer bir havuz vardı. Suyun üstünde, havuzdan henüz yıkanıp çıkan ve eninlerinı, şimdı yapraklar arasında bestelıyen, bir güvercinin bıraktığı tüy yüzüyordu. Aslan başlı direklere yaslanan yarım daire seklindeki bir mermer peykeye oturdular. Defnelerın ve mersinlerin gölgeleri orada, biribirine karışıyor, bu yuvarlak köşenin etrafını süslüyordu. Yaralı bir Amazon, basını bükük kolile hafıfçe kusatmıştL Güzel yüzündeki keder de püze] görünüyordu. Bir (Satyre) Satir, bır keçi ile oynıyordu. Bir Venüs henüz sudan çıkmış ve nemli vücudünü kuruluyor, teninde sanki bir zevk raşesi dolaşıyordu. Venüsün yakınında, bir gece (Faune) Fon, gülümsiyerek tfudaklarına bir kaval yaklaştırıyordu. Alnı dallarla yarı örtülü, fakat mücellâ kamı yapraklar ara^ında parıldıyordu. Marküs Loliyüs dedi ki: Bu Fon âdeta nefes alıyor gibi; sanki hafif bir nefes göğsünü şişiriyor. Galyon: Evet, Marküs dedi, doğru söylüyorsun. Insan âdeta kavaldan kaba saba sesler çıkarmasını bekliyor. Bunu, Yunanlı bir esir, eski bir modelden aldı ve ona bakarak mermeri yonttu. Yunanlılar eskiden bu saçma şeyleri yapmakta çok tekemmül etmişlerdi. Bu cins eserlerinden birçoğu hakkile meşhurdur. Bunu inkâı edemeyiz: îlâhlara kutsî bir çehre vermeği, âlemin sahibi olan büyüklerin haşmetini mermer veya tunç üzerinde anlatmağı hakkile biliyorlardı. Fidyasın Olempiyalı Jüpiterini kim takdir ermez? Maahaza kim Fidyas olmayı ister? Atalarından miras kalan büyük serr eti Yunanistandan ve Asyadan, Fidyas e Mirronun eserlerini getirtmek ve Poilipteki köşkünü onlarla süslemek için arfeden Loliyüs: Tabiî hiçbir Romalı Pıdyas olmak stemez, dedi. Luçiyüs Kasiyüs bu fikre iştirak ediordu. Hür bir adamın ellerinin heykelraş mili ve ressam kalemile oynamak için varatılmamış olduğunu ve hiçbir Roma'ının kalıb dökmeğe, mermer yontmağa ve duvarlar üzerine resimler çizmeğe teıczzül edemiyeceğini iddia etti. Luçiyüs, 'ski zaman âdetlerini takdir ediyor ve ıer fırsat düstükçe ataların faziletlerini öîüyordu. Küryiisler ve Fabriçiyüsler yeşil sa'ata ekerler ve samanla örtülmüş kulübelerde yatarlardı, dedi. Simşir göbeğine lyulmuş Priape (bağ ve bahçeler ilâhı) ndan başka heykel bilmezlerdi. Bu sert 'cazığı bahçelere korkuluk diye diker ve iırsızları gülünç ve korkunç bir azabla »hdid ederlerdi. Romaya aid tarihî vak'aları çok okuius olan Mela bu sözlere karşı eski bir 'atrisiyeni nümune göstererek dedi ki: Silsilesi Erkül ve Evandra kadar ızanan meşhur Kayüs Fabyüs, cumhurıvet devrinde (Salus) mabedine kendi elile öyle kıymetli resimler yapmıştı ki, mabedın son defaki yangınında» bunların zıvaı umumî bir felâket telâkki edildi. Resim yaparken, harmaniyesini çıkarmadığını ve böylece çalışmanm, bir Romalıya gayri lâyık olmadığını anlatmak istediğini söylerler. Piktor lâkabmı aldı ve onun Konya (Hususî) Konyanın şimal istikametinden geçen bir tipi fırtınası Cihanbeyli kazasının Zıvarık nahiyesinde epeyce tahribat ve zayiata sebeb olmuştur. Tipi o kadar şiddetli olmuştur ki Zıvarık köyü ahalisi 48 saat evlerinden dışanya çıkamamışlar, 48 saatin sonunda da tipinin yığdığı kann evlerinin pencere ve kapılarını kapattığını görmüşlerdir. Tipi dindikten sonra dışarıya çıkmak istiyen halk evvelâ ev içinden dışına doğru mütemadi bir tazyik ve uğraşma ile sokak kapılarını açmışlar, yaptıklan aralıkApollodore bir baş işaretile bu nutku tan dısanya geçebilenler küreklerle karı tasvib etti ve filozof sakalını elile okşı temizliyerek kapıların tamamen açılmasını temin etmıslerdır. yarak: Tipi sırasında bu köyün üç sürü koyu Yül oğulları dünyayı idare için doğmuşlardır. Başka iş onlara lâyık de nu cobanlarile beraber kaybolmuştur. ğildir. Köyce yapılan arama ile cobanlar ve sürüler ayn ayrı yerlerde bulunmuştur. Dedikten sonra, Romalılan, hararetli hararetlı methetti. Methediyordu, zira Cobanlar, sırtlarındaki koyun postundan korkuyordu. Lâkin bu mahdud ve ince yapılma kürklere güvenerek olduklan likten mahrum zekâlar hakkında nefret yerlerde kalmağı tercih etmislerdir. Çünten baska bir şey duymuyordu. Galyo kü saran tipi ortalığı ve gözlerini karar tarak adım atmalarına mâni olmuştur. na, medihler, senalar bezletti. Bu hal karşısında kürklerine bürünen co Bu beldeyi muhteşem abidelerle ziynetlendirdin, dedi. Senatonun ve aha banlar oldukları yerlere yattıklannı 48 linin hürriyetini temin, ettin. Ticaret ve saatlik tipinin üzerlerinden geçtiğüıi, adeniz seferleri için güzel usuller koydun. cıktıkça bellerinde sarılı bulunan azıklaHüsnü niyetle dolu bir adalet tevzi edi nndan yemek suretile idare ettiklerini ve yorsun. Foromda heykelin dikilecek. Sa bu müddet içinde hiçbir şey düşüneme na, Korentin ikinci bânisi ünvanı tevcih dikleri gibi akıllarına korku da gelmemiş edilecek, daha doğrusu Korent senden olduğunu söylemektedirler. (Annaea) Anea ünvanını alacak. Bütün bu şeyler bir Romalıya ve Galyona lâyıktır. Amma sakın Yunanlıların, elişlerine lüzumundan fazla hürmet ettiklerini zannetme. Onlardan birçoklannın vazolara nakış yapmak, kumaşlar boyamak gibi işlerle uğraşmaları ihtiyaçlarından dolayıdır. (Ulysse) Ülis, yatağını ve gemisini kendi elile yaptı. Maahaza, Yunanlılar, değersiz, ehemmiyetsiz ve kaba işler yapmanın bir hakîme yakış mıyacağını da itiraf ve tasdik ederler. Sokrat gencliğinde heykeltraşlık yaptı ve hatta Atina Akropolünün üzerinde hâlâ görülen Karitler tasviri onundur. Onun bu husustaki mehareti alelâde değildi ve isteseydi, disk atan veya alnına sargı saran bir atleti temsilde en şöhretli san'atkârlar kadar meharet gösterirdi. Lâkin, hâtifin emri mucibince kendini hakikat, hikmet araştırmağa hasr için bu işleri bıraktı. Artık ondan sonra, endamlarının tenasübünü ölçmek için değil, kendilerine namus ve edeb telkin etmek için delikanlılarla meşgul olmağa başladı. Heykeltraşların, ressamların ve sefihlerin yaptıklarının hilâfına olarak, şekil ve endamı güzel olanlara ruhu güzel olanları tercih etti. Otekiler, haricî güzelliği beğenir, derunî güzelliği tezyif ederler. BiIirsiniz ki Fidyas, Jüpiterinin ayak parmağı üzerine, bir atletin adını, onun afif olup olmadığını düşünmeksizin, sırf, güzel olduğundan dolayı, hâkketmiştir. Galyon bundan netice çıkararak şu mütaleayı îîeri sürdü: İşte bunun içindir ki heykeltraşların eserlerini methetsek te kendilerini methetmeyiz. ahfadı, bu lâkabı taşımakla iftihar dttiler. Luçiyüs Kasiyüs şiddetle cevab vererek dedi ki: Kayüs Fabyüs, bir mabede zafer resimleri yaparken o zaferleri istihdaf ediyordu, resmi değil. O vakit Romada ressam yoktu. Ecdadın gördükleri büyük işler Romalılarin gözleri önünde daima kalsın diye san'atkârlara misal oldu. Lâkin bir reisi ruhanî veya Roma inşaat müfettisi bir büyük binanın ilk taşmı vazetmekle nasıl duvarcı veya mimar olmazsa, Kayüs Fabyüs de duvar üzerine resimler yaparak hayatını kazanan amele sırasına girmeksizin Romanın ilk ressamı olmustur. Darüşşafakanın 63 iincii yıldöiıiimii dün kutlulandı Cihanbeylide kar tipisi Memlekete güzide simalar yetiştiren bu irfan büyük zarar yaptı yurdundaki merasim çok parlak oldu Oarüşşafakahların dünkü toplantısında bulunanlardan bir grup Darüşşafaka Mezunları Kurumu dün [ * mektebin salonlarında Darüşşafakanın 63 üncü yıldönümünü parlak bir surette kutlulamışlardır. Mektebin konferans salonu bu irfan yurdundan mezun olan bir çok güzide zevat ve davetlilerle dolu idi. Törene Istiklâl marşile başlandı. îdare heyetinden avukat Hüsameddin söz alarak Darüşşafakanın tarihinden ve memlekete yaptığı hizmetlerden bahsetti. Bundan sonra mekteb Müdürü Ali Kâmi merhum şair îsmail Safanın Darüşşafaka hakkında yazdığı şiiri okudu. Küçük Azizin gülünçlü komedisinden sonra, Edebiyat Fakültesinden îbrahim yeni meTipi, sürüleri de dağıtmıştır. Dağılan zunlardan Vasfi Mahirin, îsmail Safabu koyunlardan kar yığıntılarına tesadüf nın şiirine nazire olarak yazdığı (Darüşedenler kar, boylarını geçtiği için ve gözşafaka) şiirini okudu. leri görmediğinden dolayı başlarını yığınMemleketin en büyük irfan ocaklanntının içerisine sokmuşlar ve bunlar ölmüşdan biri olan bu müesseseyi çok güzel talerdir. Bu suretle bası karda olarak üç sürüden ölen koyunun sayısı 70 tir. Koyun rif eden bu şiirden birkaç mısra alıyolardan böyle tipi yığıntısına raslamıyarak ruz: başı kara gömülmemis olanlar kurtulmuş Koynunda yetişmlş nice ktymetli zekâlar: lar ve perakende bir halde toplanmışlar Salih Zekiler, Mehmed Eminler ve Safalar.. Darüşşafaka bahçesinin gülleridir hep. Darüşsafakalı dır. Darüşşafaka nur ocağı sevgüi mekteb Ölmüş babalar cephede, öksüzdü çocuklar, Hergün vatanın derdini söylerdi ufuklar.. Hicranla yanan kalbime son çareyi sordum Mekteb! diye mecnun, mütehassir geziyor. dum. «Darüşşafaka* tam o zaman karşıma çtktı, Her derdl saran kullan tefkatle açtldı. İlmim, şerefim, her nemi andtmsa onundur Nem varsa onun, her ne kazandımsa onundur. Bazan diyorum kendime ruhiîe Safantn: «Ben sayei sakfında yetiştim bu bfnantn.» genclerden bir grup Sürü ve cobanlar arasında bu tipinin zararını görmiyenler köpeklerdir. Köpekler tipi baslayıp ta sürüler dağıldıktan sonra kendi başlannm caresine bakmışlar, ve kendilerini o civardaki köylere atmışIardır. Kurtlar, kendileri için çok iyi olan bu mühim avdan istifade edememişlerdir. Anlasılıyor ki onlar da tipiden göz açamamıslar. CEMtYETLERDE: Eminönü Çocuk Esirgeme kurumunun yıllık toplantısı Bundan sonra davetliler yemeğe davet edildiler. Bu ziyafette mektebin an'anevî ve meşhur yemeği olan fasulye, pilâv ve hoşaf yenildi. Şarkılar söylendi ve Çocuk Esirgeme kurumu Eminönü kazası dün aksam yıllık toplantısmı yapmıştır. Kongreyi başkan îhsan Sami açmış ve divan riyasetine de diştabibi Hüsameddin seçilmiştir. Floryanm imarı 99 senelik bir dava O sırada Lolyüs söze girişti: Erkül namına yemin ederim ki, şu Fonu mu yoksa Venüsü mü takdir Beynelmilel Çocuk Esirgeme Kuru edeceğimi kestiremiyorum. Ilâhede, içinden çıktığı suyun serinliği var. Hakika muna gidecek Türk murahhasları Nisanda , Atinada toplanacak olan ten, insanların da, ilâhların da, zevk ve şehvetlerinin ta kendisi... Ey Galyon. Beynelmilel Çocuk Esirgeme kurumuna Türkiyeyi temsil etmek üzere bakteriyo(Arkatt var) log îhsan Sami, doktor Salim Ahmed ve Mehmed Ali gideceklerdir. Yıllık faaliyet raporu okunduktan sonra birçok münakaşalar olmuş veneticede rapor aynen kabul edilmiştir. Bundan başka çocuk kütübhanesinin açılması umumiyetle kararlaştınldıktan sonra yeni idare heyetine doktor Orhan, Ibrahinı Sabir, bökteriyolog İhsan Sami, Selım Nezahet ve Evliyazade Nureddin setji!mislerdir. Merkeze gönderilecek mümessillikle re de Münif Sezai ile Hasan Sadık se çilmişlerdir. İnşaat için 11 milyon lira harcanacak Floryanm imarına aid mimar Seyfi tarafından bir plân hazırlandığını yazmıştık. Belediye mimarî şubesi müdürü Vagnerin de bu iş için bir proje hazırlamakta olduğu söylenmektedir. Gerek Vagnerin gerekse mimar Seyfinin projesi îstanbulun plânmı yapmak üzere davet edilmiş olan mütehassıs M. Prost tarafından tetkik edildikten sonra bunlardan biri intihab edilecek ve yahud büsbütün başka bir plân yapılacaktır. Maamafih mimar Seyfinin projesi Pariste mühendis Prost tarafm dan tetkik edilerek beğenilmiştir. Tasavvur edilen program tamamile tatbik edildiği takdirde Florya dünyadaki deniz banyolarınm en mühimlerjnden biri olacaktır. Florya ve Küçükçekmece köyü tamamile ağaclık bir hale konula cak ve bilhassa Küçükçekmece gölünden av için istifade edilecektir. Burada müteaddid oteller ve bir sanatoryom inşa edilecektir. Floryanm ayrıca Yeşilköyle temasını temin için güzel bir şose yapılacak, bu suretle Yeşilköy de Floryanm bir cüz'ü olacaktır. Bu inşaatın kâmilen yapılabilmesi için 7 ilâ 11 milyon liraya ihtiyac vardır. Maamafih bunun muhtelif senelere taksimile yapılabilmesi kabildir. Floryaya seyyah akını temin edildiği takdirde bu para cok kısa bir zamanda amorti edilebilecektir. saat 15 te de Münir Nureddin ve Necib Celâlin istirak ettikleri parlak bir konser verildi. Evvelâ Ömer ve arkadaşlan çok beğenilen bir mandolin ve gitara çaldılar. Necib Celâl akordiyonla bir solo yaptı. Tahir Olgunun şiirinden ve küçük Azizin monoloğundan sonra san'atkâr Münir Nureddin tanburî refikle birlikte (Halk türküleri) ni okudular. Gene Münir Nureddin bestekâr Necib Celâl ile birlikte Suna, Özleyiş ve Ayrılık parçalarını okudular ve memlekete kıymetli evlâdlar yetiştirmiş ve yetiştirmekte olan bu biricik nurlu ocağın 63 üncü yıldoItiraz edilen en mühim noktalardan binümü töreni son buldu. ri de Milletler Cemiyeti haricinde müsterek emnıyet sıstemi namı altında yapılan misaklann devletleri birbirine hasım gruplara ayırmasıdır. Hükumet namına cevab veren zat, dünyanın en büyük dört devletinin Milletler Cemiyeti haricinde kalmasından bu müessesenin cihanşümul mevkii zaten zâfa uğradığını ehemmiyetle kaydettikten sonra Milletler Cemiyeti miDeniz idareleri memurlannın tekaüd sakınm teşdidi yahud tahfifi yolunda ıslükleri hakkmdaki kanun lâyihası îktı lahı için serdedilen noktaları gözden gesad encümeninden tadilâtla çıkmıştır. Lâçirmiş, fakat ıslahatın yapılması için Milyihanın, Meclis encümenlerinde uğradığı letler Cemiyeti meclisini teşkil eden on tadilâtın ana hatları şunlardır: Evvelce tekaüdlük maası nisbetleri dört devletin ittifakını ve büyük meclisini yüzde otuzdan başlıyordu. îktısad encü teşkil eden elli altı devletin muvafakatini meni bunu memurlar lehine olarak yüzdc istihsal mümkün olamıyacağmı söylemişotuz beşe çıkarmıştır. Tadilâta nazaratı tir. Bunun için îngiliz parlamentosunda Milletler Cemiyetini ıslah meselesi etrafında büyük münakaşa yapıldı. Lordlar Kamarasında muvafık ve muhalif partiler namına ıslahın lehinde bitçok sözler söylendi. Milletler Cemiyetinin en hararttli taraftarı Amele partisi bile bu müessesenin umumî prensiplerinin ıslahına taraftar olduğunu biliyordu. Ileri sürülen ıslah esaslarının en mühimleri devletler arasındaki müsavatın ilgasına ve devletleri medeniyet seviyeleri itibarile derecelere ve bulunduklan kıt'alara göre zümrelere ayırmak ve bunlara mahsus meclisler yapmaktır. Deniz memurları Tekaüdlük lâvihası tadil edildi Galatasaraylılar kongresi toplandı Geçenlerde toplanan Galatasaray'ılar cemiyeti kongresi vaktin gecikmesinden dolayı başka zamana bırakılmıştı. Yeni idare heyeti şu zevattan teşekkül etmiş tir: Mühendis Ahmed Halid, mühendis Hayri, eczacı Arif, Sermed, Adil, îhsan Assel, Nuri îzzet, Adil, Suad Süleyman, Selim Ragıb. Yedek azalıklara da şunlar aynlmıştır: Bedri, Vacid, Sadi, Hüseyin Feyzi, Muzaffer. Hesab müfettişÜğine de Müfid aynlmıştır. Kongredcn sonra samimî konuşmalar olmuş ve ce miyetin bayramın üçüncü cuma günü saat 5 te Tokatliyanda bir aile çayı ver mesine karar verilmiştir. Yeni idare he yetine muvaffakiyetler dileriz. Davaya mevzu olan bugünkü Ticareti Bahriye müdiriyeti Hükumet, hazineye aid bütün dava an tasfiye etmektedir. Bu arada gayet =nteresan bir davanın yenilenerek taibine başlanılmıştır. Bu dava tarihine azaran mahkemeye vaki olan müracaıtten şimdıye kadar tam 99 sene geç jıiştir. Bu sene 99 yaşına basan bu da binası vanın ne zaman neticeleneceğî malum değildir. Dava mevzuu şimdiki Ticaretı Bahriye müdürlüğü arsasile etrafında ki yerin kime aid olduğudur. Bu mesele Hazme, Evkaf ve müteaddid verese arasında nizalı bir şekilde devam edip gitmektedir. Selçuk nahiyesinin kaza olması isteniyor İzmir (Hususî) Şimdiye kadar nahiye şeklinde idare edılmekte olan Selçukun, kaymakamhğa tahvili hakkın da Vilâ3'ete bir müracaat olmuştur. Bunda, talebin istinad ettıği sebebler uzun uzadıya izah edilmektedir. Btırsa Müddeiumumî Başmuavini Bursa (Hususî) Yedi senedenberi Bursa Müddeiumumî muavinliğinde bulunan Başmuavin Fahri, j^eni teşkil olunan Tunceli Vılâyeti Müddeiumumî mu avinliğine tayin olunmuştur. otuz seneden daha fazla çalışanlann her senesi icin tekaüdlük hak ve nisbeti ar tınlacaktır. Halbuki evvelce bu nisbe* 30 seneye kadar tesbit edilmiş. 30 seneden sonraki hizmetler nazan itibara alınmamıştı. Gemi adamlannın bir senelik hizmetleri 14 ay sayılacakhr. Peşin verilen tekaüd aylığı ölüm ha linde geri alınmıyacaktır. Vazife yüzünden olmayıp baska b'i sebeble malul olanlara on beş seneye kadar beher hizmet senesi için bir maaş ve sandığa bıraktığı para verilecek, vazife yüzünden malul olanlar ise hizmet müd detine bakılmaksızm otuz sene hizmet etmiş gibi tekaüd edilecek, ayrıca bir iknmiye de verilecektir. Altmış yaşını doldurduktan veya te kaüd edildikten sonra evlenenlerin dul kalan karılarına veya muhtac çocukla nna tekaüd maaşı verilmiyecektir. Maluller bu kayidden müstesnadır. Dul kalan kadm kocasından yirmî yaş daha gencse dul aylığının yansı verilecektir. Şu kadar ki evlilik hayatı on seneyi te • cavüz etmiş olanlar bu kayidden müstesnadır. Mumaileyh mmtakavî anlaşma ve misaklann Milletler Cemiyeti misakınm ıslahı haricine cıktığını kaydettikten sonra devletlerin bulunduklan kıt'alara göre gruplara ve meclislere aynlmasının bazı faydaları olsa da Milletler Cemiyetinin bilhassa siyasî olmıyan cihanşümul mesaisine zarar getireceğini kaydetmiştir. HuIâsa, îngiltere ıslah lüzumuna taraftar görünmekle beraber, tatbikı hususunda devletler arasında anlasma olacağına kani bulunmadığından ve bundan gelecek faydalara mukabil bircok zarar ve mahzurlar doğacağını düşündüğünden ıslaha taraftar olmamıştır. Fakat bu beyanatla mesele kapanmış değildir. Avam Kamarasında munzam tahsı'sata aid yapılacak münakaşalar esnasında iş, bir daha canlanacaktır. Amerika kıt'asına mahsus ayn bir Milletler Cemiyetinin kurulması için şimalî Amerika müttehid hükumetleri tarafından ahiren yapılan teşebbüsle Japonyanın Asya devletleri ve milletleri için yapmağa çalıştıgı ayn cemiyet tasavvuru, Cenevredeki müessesenin bugünkü vaziyette kalmasına müsad değildir. Milletler Cemiyeti ıslah edilmediği takdirde Avrupaya mahsus o da natamam beynelmilel bir müessese haline gelecektir. Binaenaleyh ıslah meselesi artık bir daha hasıraltı edilmektea çok uzaktır. Torbalı yolunda bir kaza Torbah (Hususî) Çapak köyünde yol işlerinde çalışan Mustafa oğlu Ö mer, kayaların patlatılmasında kulla nılan dınamitle yaralanmış, elleri par çalanmıştır. MVHARREM FEYZİ TOGAYı