17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 İkincikânun 1936 CUMHURİYET Ras Guksanın yarattığı "Çamaltı,, muazzam bir Ilk alfabe Türklerden kahramanlık destanı servet kaynağı oldu! alınıp yayılmıştır Habeş Imparatorunun Italyanlar tarafından Fevkalâde asrileşen Tuzla çok geniş istihsal En eski Çin mehazlarına göre yapıyor. Bugün dağ yığmları halinde 300,000,000 kilo tuz stoku var! Giridde bulunan harflerin aslı Çinlilerin ilk yazısınm ne olduğu şimdiye kadar şüpheli kalıyordu. Fakat son zamarılarda keşfedilen Lolos ya zısı ve bu yazının da cuneiforneden evvelki ilk Türk yazısile olan tam münasebet ve müşabeheti, bize bu hususu lâyıkile tetkik edebilmek imkânını verdi. Çin rivayet ve menkulâtma göre, Çin İmparatorluğu Mılâddan önce 3461 senesinde şimali garbiden gelen Türkler tarafından vücude getirilmiş ve bunun ilk müessisi Fou Hı namındaki şimali garbî Türklerinden birisi olmuştur. Gene rivayete göre bu zat ayni zamanda Çinlilerin bir medeniyet mürebbisi, bir idarecisidir. Fakat asıl tarih, Mılâddan önce 2697 senesinde tahta çıkan Hoang Ti ile başlar. Çinlilerde de ilk defa figuratifs işaretler vardı. Rahib Amiotnun tetkiki ne göre bir eşyanm ifade edılebilmesi için o eşyanın ismi ve yahut ta sym bolesi yapıhyor, aşağı yukarı Mısır hiyeroğlıfi şeklinde oluyordu. Fakat FouHiye atfedilen Trigrammesler de mevcuddu. Denildiği gibi Konfoçyüs alfabeyi icad ve ihtira etmemişti. Rahıb Gibotnun da pek iyi tetkik ettiği gibi Konfoçyüs bir elıfba vücude getirdiğini hiçbir zamanda iddia etmemiş, ve buna dair küçük bir şey bile yazmamıştır. Yukanda bahsettiğimiz Trigrammeslere ise, (Kova) tabir ediliyor. Tchang Tchinin dediğine göre de polis talimatnameleri idare ve daha doğrusu inzıbat işlerini halka tedris için kullanılıyordu. Hatta Fou Hiden daha evvelki zamanlara aid bulunu yordu (1). Çine aid en eski Lolos elifbası da bunu bize göstermektedir. Bu en eski Çin Trigrammeslerini ve bunun ayni olan Lolos yazısını tetkik ettiğimiz zaman Cuneiformedan evvelki ilk Türk yazısile karşılaşmış oluyo ruz. Madenciliğin ilk mucidi ve işleyicisi olan Türkler, bugün kat'î olarak ta hakkuk ettiğine göre yazının da ilk mucidi ve onu ilk kullanandır. Bunu yal nız icad ve ihtira ile kalmamışlar, te kâmül ettirdikleri elifbayı en uzak ülkelere götürerek en medenî halklann elifbalarına esas yapmışlardır. Meselâ Finikeliler, Yunanlılar ve ilâh. gibi. Türk halklan arasmda elifba meselesi, on bin senelik veya daha eski bir meseledir. Bir sehvi ilmî olmak üzere Donnerin, Radloffun, E'thomsenin yedinci ve sekizinci asra aid olduğunu zan ve iddia ettıkleri ve gene bir ilmî hata neticesi, Yenisey, Orhon yazılan namile tevsim ettikleri, Türk yazısı da, bugünkü bizim hesabımıza göre, eldeki müspet delillerle beş bin senelik ve yahut ta daha eski bir hayata maliktir. Profesör Saryce, derin bir tetkikle bize kaybolan Eti İmparatorluğunun muazzam bir tarihini çıkardı. Eti tesmiye edilen Türk halklan, Tevratm menkulâtına göre, Kudüs şehrini kuran bir halktı ki, bunlarm tam ve mükemmel bir dıl ve yazılan vardı. Eti tmparatorluğunun inkiraz bulmasına rağmen bu yazı bu topraklar üzerinde daha birçok asırlar devam ederek, di ğer halklann yazı sistemlerine bir nümune oldu. Daha Ibrahim Peygamber zamanmda Hebronda büyük bir Eti halkı yaşıyordu. İşte bu elifba, bu Türk halkmın öz beşiği olan Asyadan buraya getirdiği bu elifba, Finikelilerin ve onlardan iktibas eden Yunanlılarm en hakikî bir elifbası oldu. Açık bir tetkik, Finike elifbasile Eti elifbası arasındaki muka yese, bunu pek vâzih bir surette gösterir. Antakya körfezinin şimalinde yapılan hafriyatla meydana çıkan Eti şehri ve sarayı, asari ve kıtabeleri Finike eserleri zannedilmişken, duvar taşla rında görülen şekillerin ve elbiselerjn, naklettikleri mitolojinin baştan başa Etilere aid olduğu kat'iyyen tebeyyün etmiştir (2). Giridde Cnossus veya Kinorsusta yapılan hafriyat, orta Minos medeniyetinden zannedilen Milâddan önce 1600 1750, ki Finikehlerden evveldir bir toprak tablet çıkarılmasına yardım et miştir. Fakat bu tabletin ihtiva ettiği yazılar, zannedildiği gibi Mınos medeniyetine aid olmadıktan başka bildiği miz ve tanıdığımız hiyeroğliflerle, cuneiformelerle de hiçbir alâka ve rabıtada bulunmamaktadır. Asıl hayreti mucib olan cihet bazı âlimlerin dünkü bir eser gibi telâkki ettikleri, ve menşeini Yunan yazılarmda aradıklan, ve gene hata ile Yenisey, Orhon yazısı dedikleri, eski Türk yazısile olan tam ve doğru müşabehet ve münasebetidir. Hurufat arasındaki müşabehet ve münasebetleri göstermeden evvel, bu yazının 3,600 r senelik bir ha} ata sahib olması ve tekemmül etmiş bu yazının bu zamandan daha bin beş yüz sene evvelki zamana aid bulunması neticesini vermektedir ki aşağı yukarı beş bin sene evvelki bir zamana kadar yükselmektedir. Biz bu yazıda şu harflere rasgeliyo ruz: 1 B, tıpkı eski Türk elifbasındaki B, ku ve ko okunan harfi gibL 2 Bir daire ve içinde birçok nok talar ki tıpkı eski Türk elifbasındaki ud, ut gibi. Orhon yazılarmda bunun üç noktalı şakli vardır. Eti yazısında da bunun altı noktah şekline tesadüf ediyoruz. 3 > < bu elifbada gördüğümüz bu harflerde eski Türk elifbasındaki o ve yahut u harfleridir. 4 I, gene Türk elifbasındaki I n harfidir. ve ilâhi ve ilâhi... Bu yazı doğrudan doğruya Etilere aid bir yazıdır ki, Asyadan, tabiî Sü merlerden sonra, Etiler vasıtasile buraya getirilmiş, ve bu elifba Finikelilerin olduğu gibi kabul ettiği bir elifba olmuştur ki hayatı itibarile en asgarî bir hesabla beş bin sene evvelki zamana aiddir. Ayni şekildeki yazılara Sahrayikebirin Tevariklerle meskun olan aksammda bulunmuş tabletlerde de tesadüf et mekteyiz ki bu Kırtacalıların kendile rini (Medı) lilerin evlâdları olarak göstermelerl menkibesi adeta tâhakkuk "ediyor gıbidır. Bütün bunlan gördükten sonra, garbde ilk elifba sisteminin Türk halklarıle ve Türkler vasıtasile vücude getirildi ğini ve bu tesirin Milâddan önce 3000 sene evvelki zamanlara kadar yükseldiğini kabul etmek zarureti kst'idir, ki bu sırada Türklerden başka hiçbir halk elifba sistemine geçememişti Garbde bu tesiri yapan Türk elifbası, şarkta ve Çinde de ayni tesiri yapmadı mı? Buna cevab vermeden evvel şunu söy lemelidir ki, Türk halklan medenî tesirlerini evvelâ şu veya bu millet üzerinde yapmadılar, belki bütün halklar üzerinde ayni zamanda, tesir yaptılar. Daha tarihin kaydedemediği bir zamanda Asya on beş asır, (Sit) lerin istılâsı altında kalmıştı (3). Burada (Sit) dediğimiz zaman bu kelımeden bir Turk manası çıkarmak lâzımdır (4). Anado luya, Avruapya, Arabistana ve hatta Mısıra kadar uzanan Türk muhacirlerinin kardeşlcri de ayni zamanda Çine, Hinde, ve hatta Behrenk Boğazı vasıtasile Amerikaya geçmişlerdi. Biz bugün Amerlka toprakları üzredinde de, adım, adım Türk medeniyetinin, Türk halk larmın izlerine tesadüf etmekteyiz. Çine gelince; Çin asarmdan biz bu işi daha doğru ve daha kat'î olarak öğrenebılmek bahtiyarlığma nail olabılirdik. Fakat biraz aşağıda bahsettiğimiz sebebler hasebıle buna imkân bulamıyor ve bilvasıta bu hususun halli çaresine gidiyoruz. R. S. ÇAVDARLI (1) Gibot : Memoires des missionnaires de Peking, t IX. p. 287 et suivant. (2) Tho Hıttites,... A. H. Sayce. Bu tetkikler müverrih üstadımız Ali Rıza Seyfinin kıymetli tetkiklerile daha kuv vetli bir şekle girmektedir. (3) Justin. II. (2) Lenorment; Manuel dTıistoire ancienne de l'orient. II. kurşuna dizilmesi beklenen damadı, düşman askerlerini ayaklandırmak üzere dehalet etmiş 1 Ras Guksanın Italyanlar a dehalet etmeden evvel ve sonra alınmış iki resmi Imparatorun «blmekten korkar mısın?» nıaline damad «hayır! Baba!» cevabım vermiştir. « Bizim düşmanla harbedecek ne tayyare, ne de tanklarımız vardır. Şu halde düşmanı cesaretimizle ve zekâ mızla mağlub etmek mecburiyetindeyiz. Sen şimdi maiyetine askerlerini alarak Aksuma git ve ufak tefek müsademelerden sonra onlara teslim ol. Aralannda onl'ann emniyetini, itimadını kazanacak kadar kaldıktan sonra yerli askerleri onlar aleyhüıe isyana teşvik et. Sen içten, ben de cepheden hücum edelim, ve düşmanı böylece imha eyliyelim.» Ras Guksa ile Imparator arasında bu harb hilesi en ufak teferrüahna kadar rr.üzakere edilmiş ve herşey kararlaştıktan sonra hepimizin malumu olan şekilde tatbik olunmuştur. Gün geçtikçe İtalyanlann itimadını kazanan Ras Guksa Italyanlan can evinden vurmak üzere her türlü faaliyetler den geri durmamış ve bütün Habeşistan kendisine lânet ederken yalnız o ve împarator memnun ve müsterih gülmüş lerdir. Birbirini takib eden isyanlar nihayet bu kahramanm memleketi için çalıştığından Italyanlan şüphelendirmiş ve mu maileyh tevkif olunmuştur. Ras Guksa belki kurşuna dizilecektir. Fakat o artık vatan borcunu öedemiş bir kahramandır. Isyan başlamış ve devam etmektedir. Belki bu vazifeyi o kanile ödeyecektir. Fakat bu hareketile Musohninin tabutuna son çiviyi de mıhlamıştır. Ras Guksa memleketini kurtarmıştır. Imparator ölen kızının kocasile bihak kin iftihar edebilir.» Tuz incimad havuzlarına bir bdktf lzmîr (özel) Çamalü tuzlası oldukça bozuk bir yolun uğrayıp geçtiği körfez sahilinde, dıkkate şayan bir yerdir. Uzaktan bakınca, bir yaz ortasında sahillere kar yağdığını ve denizin dibinde küçük küçük karh dağlann yükseldiğini sanırsınız. Bunlar kâmilen, luz yığınlandır. Amele, dekovil arabalan, vînçler, ırrakineler, mütemadiyen işler, durur. Sanki bir kar harmanı sağdan sola aktarılıp duruluyor. Etrafta amele evleri, memurların ve burada yerleşmiş diğer ailelerin oturduklan mahalleler, üç dersbaneli mekteb, bol güneş altında oynıyan ço cuklar ve saire.. Tuzlanm çok eski bir tarihi vardır: Burası evvelce beş on Rum ve Ermeniye aid bulunuyormuş.. (1888) istihsal edilen tuzlar Foçaya getiriliyor ve orada sahlıyormuş. Bu suretle Çamaltı ruzlan, «Foça tuzu» namı altında satılıyormuş.. Bilâhare Düyunu umumiye, bir ka pitülâsyon dalaveresi yaparak buraya el uzatıyor ve uğraşa uğraşa, tuzlayı ele geçirmeğe muvaffak oluyor. Tuzlanm 45 yıllık emektan Tahir çavuş ömrünü yakf ettiği bu yer hakkmda: Tuzla diyor benim yırtınıp yıp randıgım bir yerdir. Hayatımda bu yerden başka hicbir yeri düşünüp sevmedim. Rumlar ve Ermeniler devrinde düyunu umumiye ile malum ihtilâf çıkınca, işçi ler grev ilân ettiler. Hiç tuz alınmaz ol du. Bana: Tahir Çavuş dediler ne yapacak«an yap, tuz çıkar! Birkaç arkadaşımla beraber işe sanlclım ve günde 25 ton kadar tuz istihsal ettim. Şimdiye kadar 19 müdür, 28 mü hendis gördiim, geçirdim. Vaktile burası, böyle intizamlı ve işlek değildi. Şimdi bakıp bakıp ben de hayran kalıyorum. Tahir Çavuşun söylediği doğrudur: Tuzla şimdi küçük bir şehir gibidir. Uç dershanelik mektebi beşe çıkanlacak ve yakındaki Sasallı köyü de bundan istifade edecektir. Yeniden 12 aile evi, büyük bir çuval amban, amele için 12 yataklı bir revir, geceleri memurlann toplandığı küçük bir kulüb açılmıştır. Izmire, oto matik telefonla bağlıdır. Gündelik ihtiyaclan karşılıyacak baktal, ahçı, tuhafiyeci gibi esnafa aid magazalar vardır. Tuzlanm yirmi senedenberi muatta duran değirmeni işletilmekle beraber yanmda bir de sorfa uzu değirmeni yaptınlmaktadır ve bu sayede 15 marttan itibaren artık ince tuz çıkarılmağa başlanacaktır. Tuzlada yeni bir rıhtım inşasına başlanmıştır. Uzunluğu dört kilometro ola caktır. Tuzlada taş bulunmadığı için, inşaatta kullanılan taşlar, Ciyliden deko vıl arabalarıle taşınmaktadır. Tuzlanm methalinden girince göze carpan, muazzam tuz stoklan oluyor. Fazla istihsal yüzünden 300 milyon kilo tuz birikmiş, satışa amadedir. Japonya bunun 75 bin tonu için inhisar idaresile mutabık kalmıştır. Bu tuz yığınlannın arkasmda kalan sahilde elektrikli arabalar, mütemadiyen işler, durur ve nakliyat yaparlar. Ayhk varidat 200 300 bin liradır. istihsal mevsiminde 1,500 2,000 amele çalışır. Sağlık işine önem verilmiş, bir revir, bir etüv dairesi açılmış, bir de doktor getirilmiştir. Istihsalâtın fennileştirildiği son üç yıldan itibaren her yıl 100 160 bin ton alınmağa başlanmıştır. Bu yıl belki de 200 bini bulacaktır. Tesisatı işleten elektrik fabrikası da gene inhisar müessesine aiddir. Rıhtım ve yeni iskele inşaatı bitince, vapurlar doğrudan doğruya sahile yanaşarak hamu lelerini alacaklardır. Evvelce tuzu şatlara amele taşırdı. Şimdi bu işi fennî tesisat yapmakta ve şatlar dolu olarak açıkta duran vapura sevkedilmektedir. Rıhtımm bitmeîile beraber mutavas sıt roldeki şatlar da kalkacaktır. Şimdiki şekilde günde 1,500 ton yükletilebilmektedir. Çamaltı tuzu, gerek guneşin, gerekse tabiî şartlann tesinle, diğer yerler tuzundah daha lezzetlidir. Ileride tuzlada sud kostik istihsali için bir fabrika yapılması da muhtemeldir. Japonyanın mubayaatını artıracagı söylenmektedir. Yugoslavya ve Belçika da yeni müşterilerimiz arasmdadır. Istihsalâtın mümkün olduğu kadar ucuz yapılmasına çalışılmaktadır. Müessesenin başında ihtısasını Avrupa ve Amerikada yapmış Sezai nammda degerli bir eleman vardır. Görülen vaziyet, Tuzlanm birkaç yıl içindeki inkişaftan başka daha iyi, daha modern ve teknik bir şekle gireceğidir. Londrada çıkan Sunday Refree ga zetesi yazryor: «Dün îtalya ve Habeşisandan gelen havadisler Imparatorun damadı Ras Guksanın düşmana iltihakmın, hnparator Haile Selâsienin bir hilesi olduğunu haber vermektedirler. Bu kahramanlık hikâyesinin destanı nesilden nesle intikal edecektir. Musolini Habeşistan topraklanna asker çıkararak memleketi istilâya başla dığı zaman, Negüs her zamanki gibi bizzat cepheye koşmamış, müstevliyi memleketten defetmek çarelerini düşünmek, ve bir plân dahilinde hareket etmek üzere Adisababada kalmıştır. Oğullannı ve damadmı harb mey danlannda can vermeğe ve düşmanı kıhçtan geçirmeğe gönderen Musolininin tehdidlerine rağmen Negüs susmuş, fa kat gizliden gizliye damadı Ras Guk sayı çağırtmışnr. Kızile bir aşk macerası neticesinde evlenen Ras Guksa kayınbabasınm önünde iğilmiş ve emirlerini beklediğini söyle miştir. Kızmın ölümile biribirlerine daha fazla yaklaşan kayınbaba ve damad uzun uzun biribirinin yüzlerine bakmışlar ve Gazete sahifelerini tahdid eden kanun (Baştarafı 1 inci aahifede) sına binaen serdolunan sebeblerle mat buat sahasında tahdidat vücude getiril mesi caiz görülmediğinden reddetmişti.» Iktısad Encümeni reisi Şakir, bu kanun lâyihasınm taalluku itibarile Iktısad Encümenine de havalesini istedi. Ahmed Ihsan, Iktısad Encümenine gaz,ete kâğıdının taalluku nedir? dedi. Neticede reye konarak lâyihanın bir kere de Iktısad Encümeninden geçmesine karar verildi. Belediye teşkilâtı olan yerlerde ihtiyar heyetlerinin kaldınlması hakkındaki lâyiha da encümene geri verildi. Bundan sonra Burdur vilâyeti dahiline aid olan af lâyihasınm ikinci müzakeresi yapıldı ve cuma günü toplanmak üzere celseye nihayet verildi. Kâğıd ve cam gumrugu (Baştarafı 1 inci aahifede) senelik sanayi programımızla kurulmuş olan cam ve kâğıd fabrikalanmız işe başlamıştır. Şişe ve cam fabrikalan 492, 493, 494, ve 495 ve 502 nci maddelere göre cam mamulâtmı tamamen ve iki üç ay içinde satışa çıkarabilecek vaziyettedir. Kâğır fabrikası da 324 ve 328 inci maddelerdeki kâğıd cinslerinin yarısını temin edebilecek halde bulunuyor. Bu sene bu vaziyet nazan itibara almarak evvelce sırf memleket dahilinden temin edilemediği için indirilmiş olan tarifenin yüksek haddine çıkanlmasma karar verilmiştir. Kâğıd ve şişe tarifelerindeki ih tarlann kaldınldığma ve yüksek tarife nin tatbik olunacağına dair olan bu lâyiha Meclise verildi. Meclisin cuma günkü ruznamesî Ankara 8 (Telefonla) Cuma günü toplanacak olan Kamutayda şunlar görüşülecektir: 1 Hudud sahiller, sıhhat umum müdürlüğü 1935 yılı bütçe kanununun beşinci maddesile sarfına mezuniyet ve rilmiş olan 300 bin liranm 450 bin liraya iblâğma dair kanun lâyihası. 4 Askerî ve mülkî tekaüd kanu nunun 25 inci maddesi mucibince tekaüd edilen veya tekaüd edilme hakkını haiz bulunanların geçimlerine ve ayni kanu nun 49 uncu maddesinin bir ve ikinci fıkraları hükmüne göre yetim maaşı tahsis edilip edilmiyeceği hakkmda Divanı Muhasebat encümeni mazbatasına dair Maliye ve Bütçe encümenleri mazbatalan. KAR1LERİMİZE KOLAYLIK Aylık abone Husnsîle vilâyetlerdeki bir çok kapilerîmiz gazetelermi tnunta • zaman kendi adreslerine alabîl • mek için bizden bazı kolaylıklar h temektedirler. Bu azis karilerin arzulannı yerine petirmek uzere Cumhuriyet için aylık abone usulü ıttihaz etmeğe karar verdik. Ay • lık abone bedeli yalnız Tuzla $ahillerindeki tetisat Bafra 8 (A.A.) Halkevimizin temsil kolu üç gecedir temsillerini ver mekte, halkm takdirini kazanmaktadır. (Baştarafı 1 inci aahifede) Genclerimizin muvaffakiyetleri çok de tabakasının refahile mütenasibdir. Fakat bu mücadele her halde memleketin ğerlidir. Kış eğlenceleri devam etmek en acil ihtiyaclanndan biridir.> tedir. Tüberkülöz vefiyatı noktasından Ustaşilerin avukatı mahkemeye diğer memleketler arasında mevkiimiz alınmıyor nedir? < Esefle söyliyeyim ki tüberkülözParis 8 (A.A.) Temyiz mahke den en fazla kurban veren memleket mesi, Ustaşilerin muhakemesi esnasında ler arasında bulunmaktayız. Şımal mem Aixenprovence mahkemesi tarafmdan leketleri İskandinavya, Almanya ve İn barodan çıkarılan avukat Desbonsun mügilterede tüberkülözden ölüm çok azal racaatini reddetmiştir. tılmıştır. Desbons, Paris barosuna yeniden kayBuna gen esefle şunu ilâve edeyim: dedilmek üzere müracaat niyetindedir. Tüberkülöz mücadelesi noktasından da en geri kalan memleketlerden birisi Bu suretle Paris barosu meseleyi tetkik ederek bu hususta bir karar verilecektir. yiz.» Yıllardır önlenemiyen feci bir vaziyet Bafra Halkevi çalışıyor 150 kuruş... tan ibarettir ve tabiî peyin olarak gönderilmek iâzımdır. Bu usul idarece fazla mesaiyi icap eden külfetli bir tnetgale olduğu için aboneierinîn inkıtaa oğramamasmi îstiyen karîlerimizİD paralarmı idareve vaktinde yeri • şecek veçhile göndermekte devam etme'eri iktiza edecektir. Hauptmana aym 17 sinde idam edileceği bildirildi Trenton 8 (A.A.) Ayın on yedisinde idam edileceği Hauptmana bildirilmiştir. Buna rağmen, Hauptman, cu martesi günü toplanacak olan af divanının kendi cezasını hapse tahvil edece ğini ümid etmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle