Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 îldnrîkârran 1936 CUMHURÎYET Joan Krawfordun Kokteyl partisinde.. Süslü birçok kadınlar uzun tüylü halının üzerine teklifsîzce oturmuşlardı. Sevimli artist te onlarm arasmda idi Nevyork, birincikânun (C. M.) Joan Kravford yanında yeni kocası Franchot Tonla birhkte buraya gclir gelmez bir Kokteyl partisi tertib etti. Bu partide diğer gazetecilerle birlikte tabiî ben de bulundum. Son senelerde gerek beyaz perde üzcrinde gösterdiği meha reti, gerekse eski kocası Douglasm oğlundan avnlması ve yeni kocası Franchot Ton ile evlenmesi neticesi gazetelerde ismi sık sık geçen genc artistle görüşmiyeli üç sene kadar olmuştu. Bu üç sene zat fında ]oan Kravfordun şahsiyetinde büyük bir değişikhk oldu. Mütevazi bir çamaşırhane sahibinin kızı Joan ilk defa sessiz olarak çevirdiği «Asrî Genc Kızlar» filminde gözü çekmişti. Fakat o zamandanberi öyle bir tekâmül safhası geçirdi ki bunun bütün sinema seyircileri \ v e meraklılan da benim kadar farkındadır. Salondan içeri girer girmez fotograf çıların sıra sıra dızmiş oldukları lâmba lar gözlerimi kamaştırdı. Biran aradı ğımı bulamamak tehlıkesine düştüm. Süslü giyinmiş birçok kadınlar yere çöküp oturmuşlardı. Joan Kravford onlann arasmda idi. Beni de uzun tüylü yumuşak halının üzerine davet ettiler. Teklifsizce bağdaş, kurduktan sonra sevimli artiste kanapelere, koltuklara ve iskemlelere rağbet etmemelerinin sebebini sordum. Beş altı sene evvelki halimi hatır lamak için.., diye cevab verdi, o zamanlar param yoktu ki iskemle, koltuk, ka nape alayım! Bu cevab o kadar ciddî değildi. Joa nun dudaklarındaki tebessümler de bunu pekâlâ belli ediyordu. Yalnız genc ar tist, eski fakır ve zaruretini başkalan hatıra getirmezden evvel onlara ihtar etmiş olmak için daima böyle davranırdı. Hoş böyle davranmasa da öyle tatlı bir ses le konusuyor, o kadar nazikâne davranıyordu ki insanın ona karşı bu gibi şeyler düşünmesi kabil değildi. Bu nezaket ve bu tatlılıkla mütecessislerin gözlerine bir Çin duvan çekmiş oluyor, büyük ağzı, beyaz yüzü benliğindeki bütün duygulann her an uyanık durduğunu anlahyor Ruzveltîn nutkunu Avrupa müsaid karsıladı (Baştaraft 1 ind sahifede) Bövle bir vaziyet, her türlü taarruzî . ı tedafüî harbin şartlannı esaslı surette ve değistirecek mahiyettedir. Bütün mılletler, ahval ve şeraitin sevkile, icabında Amerika istıhsalâtından almakta oldukla rından kendilerıni müstağni kılacak şe kilde sanayileşmek yoluna sapacaklar dır. Bu hal ise, otarşiyi teşvikten başka birşey olamaz. UMUMÎ HARB ÇIKARSA?!.. Amerika bitaraf kalmak için bütün devletlerle harbetmeğe mecburdur! Âyan azası C. Klarka göre Artık sulhu ancak Necaşi veya Cenevre yapabilir! Roma 5 (A.A.) Regim Fascista gazetesi, simdiden sonra îngilterenin ltalyan Habeş ihtilâfını uzlaştırma yolile hal için herhangi bir teşebbüste bulunmasınm imkânı olmadığmdan, çünkü Ingiltere tarafından yapılacak bütün teşeb büslerin ltalyan düşmanlığile bulaşık farzedebileceğinden bahseden bir Ingi lız gazetesinin bu sözleri hakkında mü talealar yürütmekte ve ezcümle şöyle demektedir: « Herhangi bir sulh teklifini doğ rudan doğruya Necaşi ve yahud Mılletler Cemiyeti yapabilir. Hem de bu teklif, bizi mütearrız sayan telâkkiyi geri almak suretıle yapılabilir.» Uco del Mondo gazetesi, bir sulh teşebbüsünün muvaffakiyetle neticelen mesinin yalnız îtalyanın Mılletler Cemi yeti misakı hükümlerini bozmuş olma dığını kabul etmekle değil, belki ayni zamanda Habeşistanın takınmış olduğu haltı hareketle îtalyan aksülâmeline se bebiyet vermiş olduğunu te'lim etmekle kabul olabileceğini yazmaktadır. ,'* Avrupa harbi çıkttğı ve Amerika da kartftığı takdirde en büyük rolü oyntyacak olan Amerikanm Büyü k Okyanus donanman manevrada [Son Umumi Harbde kat'î rolü Amerika oynamıştır. Buna bakarak yeni bir cihan harbine karşı Amerikanm ne vaziyet takınacağı son derece merak edilecek bir meseledır. Harpers mecmuasına A merikan âyan azasından Chanep Clarkın «Harb etrafından bir düşünce» başlığile yazdığı bir tahlil çok mühimdir. Aynen ıktıbas ediyoruz.] «Dünya bugünlerde o halde bulunuyor ki, bir diktatörün tehevvürü, bir diplomatın dirayetsizliği yahud da bir meczubun işliyeceği bir cinayet insanlığı gene tamiri kabil olmıyan felâketlere sürükliyebilir. îtalyan Habeş harbinin nelere kadar sirayet edeceğini kestirmek müm kün olmamakla beraber, şayed bu alev Avrupaya kol salarsa Amerikayı da içine almak için olanca kudretlerile birçok müessirlerin faaliyete geçecekleri şüphesizdir. Şimdıki halde bir harbe sürüklenme mek hususunda Amerika halkı arasmda bir fikir birleşikliğinin mevcudiyetinden şüphe caiz olmamakla beraber, vaziyetin son harbde de bövle olduğunu hahrdan çıkarmamahdır. 1916 yılı sonlarına doğru Cumhur Reisliğine Amerikayı harbe girmekten kurtarraak gayesile seçilen Vüsonun beş ay sonra ilânı harb kararını tasdik etmiş olduğunu unutmamalıyız. Eğer tecrübeden bir ders almış bulunuyorsak son harbe nasıl iştirak ettiğimizi hatırlıyarak muharib devletlerle olacak müstakbel bitarafhk münasebatımızı kat'î ve sarih surette tayin ve tesbit etmemiz icab edıyor. Bu münasebatm birinci safhasını muharib devletlere esliha ve mühimmat satısı meselesi teşkil etmektedir. Bunun için de alınan birinci tedbir harbeden devletlere esliha ve mühimmat satışını 29 subat 1936 tarihine kadar menetmek olmustur. Diğer iki tedbir, yani; harbeden devletlere kredi ve istikrazlar yapılmaması ve esliha ve mühimmattan ı?ayri malzeme ve esya üzerine de am bargo vaz'ı tekliflerini yakında tekrar mevkii müzakereye koymak şimdılik reddolunmuştur. de eşya listesi vardır ki bunlar esliha, mühimmat ve harbi temdide yanyacak bir takjm eşyadan ibarettir. Son harbde bu kaçak eşya listesi o ka dar tevsi edildi, o kadar tejmil edildi ki, îngilizlere nazaran devekuşu tüyündeı maada her esyanın harbi temdide yanyacağı suretinde tefsir edildi ve nihaye 1916 sonlanna doğru gerek Almanya, gerekse îngiltere nezdindeki mütemad protestolara rağmen umumî hiçbir fayd* sı kalmaz bir hale girerek, beynelmilel ka nunlar bilfiil mer'iyetten düştüler, Bitarafhk haklan muallâkta, yani, fi len silâhla müdafaa edılmedikçe kabil infaz şekilden çıktığı andan itibaren d< bitarafhk lâfzımurad bir hale girmiş ol du. 1914 . 1918 felâketi modern harl malzemesi itibarile bugünkünden çok da ha fakir bir seviyede sona erdi. Mevad dı gıdaiyeden tutun da sivil halkm kuvveı maneviyesini yerinde tutacak lüks eşyanın bile harbi tahdide yarar eşyadan addedılmemesi için ortada hiçbir sebeb, hele hiçbir kanun yoktur. Binaenaleyh düşman tarafından tutulan Amerika bandı rah her vapurun kaçak eşya taşyor addedilerek harbeden devletler tamfından batınlmaması için elde mevzuat namına hiçbir şev bulunmadığını gözönüne ge tirerek filen mümkün olmıyan birşeyi bir hak diye taleb etmekteki beyhudeliği Amerikanın simdiden takdir ederek ona göre tedbirler alması birinci safta millî meselelerdendir. Bitarafhk haklannı müdafaa ve muhafaza için Amerika bütün cihana ilânı harbetmek mecburiyetinde kalacaktır. Hasıl olacak hukukî ve filî vaziyeti şu suretle izah ettikten sonra şimdi de mühimmat ve esliha satışlarının memlekete getirdiği kârlan tetkik edelim. Muhak kak ki harb satışlan büyük kâr temin ederler. Muhakkak ki memlekette normal zamanlarm fevkinde alışverişler olur. Fakat Umumî Harbde Amerikanm kazancı olan (5) milyar dolara mukabil (20) milyar dolar borc ve bunun üzerine hasıl olan ekonomik buhranı hesaba katacak olursak, Amerikanm harbden kârlı de ğil, çok zararlı çıktığını kabul etmemiz lâzımdır. Amerika için müstakbel savaşta bitaraf kalmanın bir tek yolu vardır. Eğer harbden birçok insanların ölümü, birçok ailelerin mahvi pahasına hâlâ kazanc temin etmek istiyenler varsa bunlar kendi mesuliyetleri altında varsm ticaretlerile meşgul olsunlar. Fakat devlet bu ticarete müsaade değil, bilâkis menederek harb bitincive kadar beynelmilel kanunlann sözde kalan müsaadesini de bir tarafa bırakarak kendi yağile kavrulmak siyasetîni tervic etsin. Aksi takdirde Amerika. icin harbe sürüklenmek muhakkaktıf.» > M. Ruzvelte verilen salâhiyet Joan Kraıvf ordun çok manalı yüzü Borjiya ailesinin hayatı filme çekiliyor Lukres Borjiya rolünü cazibesi ve güzelliğile meşhur Fransız artisti Edwige Feuillere oynıyacak du. Zavallı Joan arristliğinin ilk zamanlannda, pek çabuk yükselmiş olması, fazla para kazanması ve Douglasm oğlile bir müddet mes'ud yaşaması itibarile iyi günler geçirmişti. Fakat sonraları «anki bunun kefaretini veriyormuş gibi çok ıs tırab çekti. Holivudda her ay, hatta her hafta yüzlerce evlenme ve boşanma olup hiç kimsenin nazan dikkatini celbetmez ken Joanun Doglasın oğlundan aynlması âdeta bir iskandal şeklini aldı. Halk arasmda filimlerini rağbetten düşürecek derecede bir hoşnudsuzluk uyandırdı. Bu, herhalde, vaktile Holivudun en mes'ud çifti diye gösterilen kankocanın böyle anî şekilde meydana çıkan uyuşamamazlıklannın vücude getirdiği bir aksülâmelden neş'et ediyordu. Amerika kadınlan pek sevdikleri Douglas ailesinin, kendisini gelin olarak evlerine kabul etmeleri şerefinin bu genc kadın tarafından lâyıkile takdir edilme mesini bir türlü affedemiyorlardı. Fakat Amerika kadınlan bu kanı kaynıyan yıldızın sinema meraklılan üzerinde eski tesirini yapmakta devam etmesine bir türlü mâni olamadılar. Joan pek az zaman sonra her zamankinden daha kuv vetli olarak eski mevkiine yükseldi. Yanımda oturan genc artiste şöyle alıcı gözile bir baktım. Yüzü ve çenesi nekadar ilâhî ise bacaklan da o derece dünya erkeklerini çileden çıkaracak bir güzellikle oradaki bütün kadmlara meydan okuyordu. Elleri saf ve sıhhatli bir irka mensub olduğunu pek iyi anlatıyordu. Vücudü perhiz neticesi tek bir damla yağ ve et tutmamış olmakla beraber zayıflığa ve sıskalığa değil, kuvvet ve kudrete bir nümune gibi görünüyordu. Elbisesinin kıvnmlarının bozulmasına ve buruşmasına hiç ehemmiyet vermeden yere serilmiş olan bu kadınm kendi zev kine ve giyiniş tarzına nekadar itimadı vardı. Onların birer paçavra haline gelse de üzerinde gene iyi duracağına ka nidi. Bütün mevcudiyetinde patlamağa hazırlanmış bir volkanm dehşeti sezili yordu. Ona hududsuz san'atkârlık isti dadını veren bu gizli kuvvet değil miydi? Yedik, içtik, dansettik, eğlendik. Bu hoş meclisten ayrılıp ta Ioş ve sessiz koridora çıktığımız vakit içimde bütün bu düsüncelerimi kendisine sövliyememiş olmaktan doğan bir ezginlik, bir teessür Vasington 5 (A.A.) Sıyasal mü şahidlere göre, M. Ruzveltin arsıulusal vaziyet hakkmdaki beyanatı Amerika Cumur Başkanınm M. Mac Reynolds tarafından kongreye tevdi edilmiş olan bitarafhk projesini icabında ne suretle atbık edeceği hususunu aydınlatmakta dır. Bu münasebetle M. Mac Reynoldsun projesinin halihazırda mer'iyet mevkiinde bulunan bitarafhk kararnamesinden Cumur Baskanına hududsuz salâhiyet vermek noktasından farklı olduğu ve simdiki kararnamenin daha ziyade bu hususta ısrar edici mahiyette bulunduğu tasrih edılmektedir. Yeni bitarafhk ka rarnamesi sayesinde Cumur Başkanı, muharib devletlere karşı harbde kulla nılabilecek olan ve ancak petrol, bakır, pamuk ve saire gibi esasen harb malze mesi olmıyan maddeler üzerine ambargo koymak veya koymamak salâhiyetine malik olacaktır. Cumur Baskanı, Amerikanm emniyetini ve bitarafhğını temin etmek ve yahud çıkmış bir harbin uzamasına ve yayılmasına mâni olmak maksadile bu salâhiyet lerini kullanacaktır. Arsıulusal bir ihtilâf zuhurunda Cumur Başkanınm bu hududsuz salâhiyetleri büyük bir ehemmi yet alacaktır. Gene bu münasebetle M. Ruzveltin otokratik ve mütearrız milletlere karşı siddetli bir lisan kullanmış ve onlan harbin yegâne mes'ulleri addetmiş olduğu hatırlatılmaktadır. Yunanistamn bir dileği Edvoige Feuillere Lukes Borjiya ve Gabriyel Aleksandr Borjiya rolünde Edvvige Feuillere Fransız sahnesinin ve Fransız filimcihğinin çok tanınmış bir simasıdır. Daima cazib ve güzel kadın rollerini oynar. Babasından Italyan ve annesinden Fransız kanını aldığı için bu cazibe ve güzellik kendisine hilkat ve tabiatin bir vergisidir. Kendisine son defa Lucrece Borgia rolünün verilmesinde hiç süphesiz san'tında şimdiye kadar gösterdiği meharetle birlikte damarlarmda dö nen îtalyan kanı da büyük bir^ sebeb olmuştur. Çünkü Lucrece Borgia biliyorsunuz ki kardeşi Papa Aleksandre Borgianın teşvikile çok sefihane hayat yaşamış olan bir kadındır. Onu temsil etmek hiç süphesiz Lucrecein şahsiyetini tamami le anlıyabilecek Edvvige gibi bir artiste vergiydi. Genc kız Dijonda lise tahsilini bitir dikten sonra artist olmıya karar vermiş., bu teşebbüsü ailesi tarafından çok fena bu şekilde karşılanmıştır. O iradesi kuvvetli insanlara mahsus bir metanetle önüne çıkan manileri yıkarak Parise gitmiş ve Konservatuara girmiştir. Konserva tuardan çıkınca bir müddet Parisin Bulvar tiyatrolarında oynadıktan sonra sine Gabriye ma artistliğine intisab etti. Sesli filmin ilk parlak zamanlanydı. Ahçı Güzeli, Trendeki Genc Kadın, Seni Seviyorum, Mösyö Albert kordelâlannda kendini gösterdi. Son senelerde Golgota, Barkarol, ve «Kemanlar Çalarken» in fransızca kopyasmda oynadı. Edvvigeden Fransız filimciliğinin is tikbali daha pek çok şeyler bekliyor. Buna rağmen o, çok mütevazi, beyaz perdede göründüğünün aksine pek fazla kalabalığı sevmiyen bir kadındır. Büyük lokantalarda, kazinolarda, kabarelerde görünmez. Tiyatroların, sınemaların gala müsamerelerine gidemez. Şapka, mayyo müsabakalarına giremez. Çünkü öğleden sonraları filim çevirmekle, gece leri de »ahnede oynamakla meşguldür. Öğleden evvelleri de biraz dinlenmesin mi? Lâkin buna bakıp ta onun büsbütün vahşi ve insandan kaçan bir şahsiyet olduğuna hükmetmeyiniz. Her zaman şu cümleyi iftihar ve gururla tekrar eder: Seyahati, kitablan, sıhhati, aşkı bütük iyi şeyleri, hulâsa hayatı severim! Atina 5 (A.A.) Yunan hüku metinin îtalyaya karşı tatbik edilmekte olan zecrî tedbirlerden müteessir olmuş olan bazı Yunan ihracatı hakkında ko Amerikayı umumî bir harbe sürüklenlayhklar elde etmek maksadile Fransa mekten menedecek şimdiki bitarafhk siyave Ingiltere hükumetleri nezdinde teşebbüslerde bulunmuş olduğu söylenmekte seti acaba bu gayeyi temin icin kâfi midir?, Bu suale geçen harbi hatırlıyarak dir. hayır! seklinde cevab verilebilir. Cenevrede ne diyorlar? 1914 felâketi başladığı zaman AmeCenevre 5 (A A.) Beynelmilel rika ricali siyasiyesi sadece beynelmilel marfiller, M. Ruzveltin kongreye olan kanunlara riayetle harbden haric kalmak beyannamesini gayet mühim bir vesika mümkün olduğu kanaatini besledıklerinolarak telâkki etmektedirler. dendır ki bizde lüzumsuz yere bu faciaBu mahfiller, Ruzvelt tezinin paktın ya girmis olduk. Amenka devlet adamlatavsiye ettiği teşriki mesai siyasasından rı, bevnelmilel kanunlann, harbeden devhiç değilse nazarî olarak ne derece uzak letlerden hangisine olursa losun mal satolduğunu inkâr etmemekle beraber, A mak hakkını; Amerikaya bahşettiği kamerikanm Mılletler Cemiyeti azasının naatini beslediklerinden Umumî Harbde kollektif emniyet eserine hiçbir suretle biz de herkesle ticarete başladık. Halbukarşı gelmemesi için yaptığı büyük gay ki bu bevnelmilel kanunlann (kaçak) bir reti takdir ediyorlar. Cumur Başkanı Ruzveltin bu hattı hareketinin, inanıldığı gibi kongre tarafından tasvib edildiği sözler harb tehlikesi yuvası haline gelen takdirde, îtalyan Habeş anlaşmazhğı ve yahud harb etmiş olan memleket nın önümüzdeki istihalesi üzerinde mües lerde şiddetle çınlıyacaktır.» sir olacağı zannedilmektedir. ttalya tngilterenin yapacağt *ulh İzmirde lik maçlan îzmir 5 (A.A.) Lik maçlanna bu gün de devam edildi. İlk maç Demir spor Bornuva arasında idi. Demirspoi lular bu maçta güzel bir oyunla bire kai şı üç sayile galib geldiler. Ikinci karşılaşma îzmirsporla Şark spor arasmda idi. Izmirsporlular kolay lıkla Şarksporu 3 0 yendıler. Son ma Altay ile Altınordu arasında idi. İlk d> rede Altay, Altmordunun on kişi ve z yıf olmasmdan istifade ederek üç gol ati lkinci devrede Altınordulular cidden zel bir oyunla Altayı çember içine al lar. Şanssızlık yüzünden iki muhakt sayı ve birçok fırsatlan kaçırdılar. An iki gol atmağa muvaffak olan Altınord lular 2 3 le mağlub oldular. Sovyet matbuatımn mütaleaları tekliflerini kabul etmemeli imif Roma 5 (A.A.) Rejime Fasista gazetesi, Laval Hoar tekliflerinden sonra îtalyanların, însnlizlerin her hangi bir yeni banş tarzı halline önayak olacaklannı düşünmek gülünc olacağını yazarak diyor ki: «Îngilterenin ortaya çıkaracağı her proje daima siddetli îtalyan düşman lığı kokacaktır ve bundan dolayı daha evvel reddedilmelidir. Bize her hangi bir bans teklifi ancak Habeş împaratoru ve yahud Milletler Cemiyeti tarafından yapılabilir. Bunun için de Milletler Cemi yeti evvel emirde hakkımızdaki mutaarnz hükmünü iptal etmelidir.» hâkimdi. /. H. L. Moskova 5 (A.A.) îzvestia ga zetesi, M. Ruzveltin kongreye olan be yannamesile bitarafhk hakkındaki yeni Amerıkan kanunundan bahsederek di yor ki: «Bu iki vesika, harb tehlikesini hakikaten müdrik ve Amerika için nisbeten de mahdud bir dairede de olsa, cihan hâdiselerinin seyrindeki manevî ve maddî nüfuzun muhafazası arzusundan mül hemdir. M. Ruzveltin gittikçe büyüyen harb tehlıkesine karşı uyanık bulunulması lüzumuna dair olan sözleri barışı mu hafaza etmek istiyen bütün memleket lerde akissiz kalamaz. Buna mukabil, bu