17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 tkincikânun 1936 CUMHURİYET M Ü S A B A K A M I Z Tarihte Türkler içln Orkinos akını Dün 800 kiloluk bir balık . azmanı yakalandı Balıkçılar son günlerdeki orkinos akınmdan çok memnundurlar. Orkinos trpkı Balina avlanır gibi zıpkmla avlanmaktadır. Bu balıklara en çok Saraybumu civannda rasgelinmektedir. Memleketl mizde maalesef bunlardan istifade edi lemediğinden Italyan balıkçı gemilerine satılmaktadır. Dün gene balıkçılardan biri açık denizde avlanırken 800 kilo ağırlığında bir orkinos azmamna raslamış ve 2 saat uğraştıktan sonra dev balığı yakalamağa muvaffak olmuş ve denizde çeke çeke canlı bir halde Bahkhaneye getirmiştir. Orkinos burada kilosu 3,5 kuruştan Italyanlara satılmıştır. Bu büyük balık geldiği zaman birçok merakh Bahkhaneye üşüşerek orkinosu hayretle seyretmişlerdir. Dün Balıkhande 50 taneye yakm orkinos muamele görmüştür. Mis Makdonaldın yeni mesleki! Söylenen büyük sözler Köy otelciliğine başlıyan Başvekilin kızı memnun! Müşterilere kendi hizmet eden Mis Ishbel: «Şu aletten kadehe bira koymağı öğrenmek için iki ders almağa mecbur oldum!» diyor Etrafı kasvetîi fabrika binalarila çevrili kilometro larca uzun yollar dan geçtikten son • ra, kırlar, gözümüV" zün önüne serili « yor. Buckingham • shirein Akdenizin dalgalan gibi kıs»," küçük tepeleri, ge cenin alaca karan lığında dalgalanı yor. Mis Ishbelin oteli? Şu yamaa \ nince yan yolda. Birkaç dakikı< sonra evi buluyo ruz. Sessiz ve ıssiî bir yolun kenann • da, gecenin ürpert» veren sessizliği orta» sında bir ev. Eski Ingiliz Baş vekilinin kızı, pa < zar günündenbetl yeşilliklerden yapılmış bir çerçeve ortasında, yeni mes leği olan otelciliği icraya başlamıştır. Henüz yakmlara gelinciye kadar, Downing Street (Başvekâlet) teki 10 numaralı dairede babasının kâtibliği vazifesini gören ve şimdi Londradan ve vilâyetten koşuşan ziyaretçi kalabalığı nın ortasında itilip kakılan bu genc kız, yeni mesleğine o kadar alışmış görünü yordu ki, işin aslını bilmiyen aldanır. Otel, ilk bakışta, insanın üzerinde büyük bir tesir yapmıyor. Yola yan ver miş bir kattan ibaret, alçak, eski bir ev. Binaya, kışın soyup çıplak bıraktığı küçük bir bahçeden geçilerek giriliyor. Fakat bu bahçe, yazın, oteli herhalde çok şirin gösterecektir. Dar bir kapıdan geçiliyor, öyle dat bir kapı ki iki kişi yanyana sığmaz. Bu kapıdan geçince, kendinizi, hemen barda buluyorsunuz. Burası, alçak tavanlı köyümsü bir yer. Tavanda yıllann ve pipo dumanlarının kararttığı eski kirişler gö rünüyor. Tahta sıralara, içki bardaklarınm karşısına oturmuş gedikli müşteriler var. Bunlar, civardan gelen ihtiyar köylüler. Büyük şöminede yanan kütüklerin alevleri görülüyor. Yan taraftaki iki odanm manzarası büsbütün başka. Orada işitilen, köylü lerin kulağa acayib gelen şiveleri, görülen, kavruk yüzlü ihtiyar köylüler değil. O odalarda, Londralılar, merak saika sile gelen ve Mis tshbelin kendi elile doldurduğu bardakla bira içmek hevesini yenemiyen vilâyet halkıdır. Mis Mac Donald en çok o tarafta çalışıyor. İlk günler ortaya çıkmakta biraz tereddüd ettikten sonra bu tereddüdünü yenecek kadar işine alışmıştır, hatta pek müsterih görünmektedir. Almanya sefarethanesi kâtiblerinden birinin ve bir lskoçyalmın oturduğu kö şede bana da yer gösterdikten sonra, çok alışık bir tavırla, ne istediğimi sordu. Arkasında çok sade bir rob var. Biraz sonra ısmarlanan bira ile viskiyi bir tepsi içinde getirdi. Duvarlara aile resimleri asılmış. Son zamanlarda hayaletlerden bahsediliyordu. Bu periler nedir? Duvarda asılı tablolan, bir ihtiyar kadınla bir ihtiyar erkek resmini göstererek, bu suali kendisine sorduğum hizmetçi kız, düz, cadde ortasında yankesicilik azbuz adamın harcı değildir ve harikulâde cesur olmağa mütevakkıftır. Ve o zamandanberidir de, gazetelerin, bu makule hırsızlan ehemmiyetsiz suçlu gibi telâk ki ederek, marifetlerinden iki, üç satırla bahsetmelerini gerçekten hakkaniyete muğayir bulmaktayım. Bunu yapmakla, gazeteler, böyle bir enerji tezahürünü haksız yere ve daha doğrusu muhayyele darhğından ötürü kıymetten düşüveriyorlar; çünkü, caddenin ortasmda bir saatin veya bir para cüzdanmm çarpılması, umumun merakını tahrik eden bir stratosfer balonunun uçurulması kadar ve belki ondan da ziyade gayret ve dikkat sar fını; ve herhangi bir siyasal veya süel teşebbüsün istilzam eylediği şahsî cesaretin aynini icab ettirir. Ve şayed halk, fiiller hakkındaki hükmünü o fiillerin neticelerine göre vermeyip te, bunlara sarfedilen hakikî e nerji yekununu nazarı itibara alarak verseydi, sokağın bu gönüllü mücahidlerire karşı bu derece manasız bir istihkarla davranmazdı. Tetkiki Hüviyet Makinası Moltke'nin fikirleri «Türkün ruhu yeniden parlıyacak ve silâh kullanmak için doğan bu kahraman milletin tarihi, eski ışığını bulacaktır» «Müsellâh milletin en canlı orneği Türklerdir. Bu diyar köylti • sünün orak, kâtibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silâha sarılmış bir pençe kw • rakltğt vardır. Türk, ata biner gl bi oturur ve keşfe yollanan nefer gibi uyanık yürür. Silâhın ruha verdiği emniyeti her Türkün ba kıştnda görmek mümkündür. O, doğduğu gündenberi miisellâhtır, bundan dolayı da hayata ve hâditelere Jmniyetle bakmayı öğren mistir. «Türkiyeye adım atar atmaz bu kanaati edindim. Müsellâh bir milletin içinde yaşadtğıma inan • 'dım. Nizip, bu kanaati ne sarsh, ne giderdi. Çünkü orada yenilen Türk değildi, kumandandt. Ye nen de öbür taraf olmaytp hırafelerdi. Harb plâmm müneccimler vasttasile çizen* hücum emrini yıl'dızlardan bekliyen kumandanlara karşı cesur Türk ne yapabilirdi? «.Müneccimin Türkiyeden kovul'duğu ve yddızların harb işlerine karışmalarının yasak edildiği gün Türkün ruhu yeniden parlıyacak ve silâh kullanmak için doğan bu kahraman milletin tarihi, eski tsı1 çını bulacaktır. » Conle de Mollke 15 ADLtYEDE Bir katil mahkum oldu Galatada Kredi Liyone Bankası önünde iki yüz kuruşluk bir alacak meselesi yüzünden çıkan kavga sonunda şafbr Rüştüyü öldürmekle suçlu Ahmedle bu kavgaya Ahmedi teşvik etmekle suçlu Hasanın Ağırceza mahkemesinde devam etmekte bulunan muhakemesi dün bit miştir. Ahmedin on beş sene ve Hasanın da bir sene dört ay hapislerine ve her ikisinden beş yüz lira tazminat alınarak Rüştünün veresesine verilmesine karar verilmiştir. Mareşal Moltke Türkiye hesabına çalıştı ve 1839 da vuku bulan Nizib muharebesinde de bizzat bulundu. iki ordu bir cuma günü karşılaşmışlardı ve Osmanlılar, Mısırlılara nazaran çok iyi bir vaziyet almışlardı. Moltke, hemen harbe girişilmesini kumandan Hafız Paşaya ihtar etti. Müneccimler, cuma ve çarşamba günleri uğursuzdur, dedikleri için Hafız Paşa bu ihtarı dinlemedi. Halbuki Mısırlılar fırsatı kaçırmamışlar, Osmanlı ordusunun hareketsizliğinden istifade ederek o gün vaziyetlerini düzeltmişlerdi. Bir gece baskını yapılması hakkındaki teklifi de «karanlıkta haydudlar gibi baskın yapmak şanımıza yakışmaz» denilerek reddolundu ve neticede Çerkes Hafız Paşa ordusu bozuldu. Moltke dört yıl Türkiyede oturduktan sonra Alamanyaya döndü, 1828 1829 daki Osmanlı Rus seferi hakkında mühim bir eser neşretti, sonra Meklenburg daki dördüncü ordu erkânıharbiye riyasetine geçti, 1857 de Prusya büyük erklnıharbiyçsinin temelini k^urdu., Bismark, Alaman birlıçtn! kurmak Için siyasi fater Kasden dükkânını yakanın akibeti Marpuççularda Alacahamam cadde sinde on beş bin liraya sigortalı bulunan dükkânını tahta aralanna gaz ve benzinli çuval parçalan koymak suretile sigortası parasına tamaan yakmakla suçlu Panayotun Ağırceza mahkemesinde bakıl makta olan muhakemesi dün bitmiştir. Suçlunun ticarî vaziyeti bozuk gittiğmden kendisini iflâstan kurtarmak mak sadıle dükkânını kasden yaktığı sabit görülerek üç sene altı ay hapsine ve fakat suç affı umumiden evvel işlenildiği için cezanın üç senesi indirilerek altı ay hapse konmasına karar veril Moltke kimdir? Vaktile Alamanyada Fiefs de l'Empire Imparatorluk dirlikleri tabir olunan ve her birinin başında kral, dük, kont, prens, Margrav, Landgrav gibi adidna annır bırer naxnu Uuiuuc, b;.* ^k; c yüz hükumet vardı. Bunlardan ancak üç yüz ellisinin arazisi ölçülebilirdi, öbürleri birer şato içinde hüküm sürerlerdi. Fakat hepsi müstakildi!.. Birinci Napolyon, Rayn müttefık heyeti adını vererek bu bin sekiz yüz hükumetten (32) devlet çıkardı. Bu üc düzineye yakın devletler serisi içinde dört kral, beş grandük, yirmi üç dük ve prens bulunuyordu. Viyana kongresi (32). Alaman hükumetini 38 e yükseltti, Rayn heyeti adını da Confederation Cermanique'e çevirdi. Moltke, işte bu garibelerden garib siyaset ucubesinden büyük Alaman imparatorluğunu çıkaran üç dahi sahsiyetten biridir, Birinci Vilhelmle Prens Bismarkın arkadaşı ve yoldaşıdır. Moltke Meklenburgludur, o kıt'anın Parşim adlı kasabasında doğdu (1800). Kopenhagdaki Ekol Kadette okudu, ilk askerî hayatı Danimarkada geçirdi, 1835 te Türkiyeye geldi, yeniçerilerin lâğvile teşkil edilmiş olan yeni orduda çalışmaga koyuldu. O sırada Mısır meselesi kanlı bir istikamet almış ve Mehmed Alinin ordulan Kütahyaya kadar gelmiş bulunuyordu. Bir aralık akdolunan musaleha, Ikinci Sultan Mahmudla Meh med Aliyi uyuşturmuş gibi görünmekle beraber her iki rakıb, gizli gizli hazırlanıyorlardı. Sultan Mahmud, kendine silâh çeken asi valiyi ezmek, öbürü de tahayyÜl ettiği saltanatı gerçekten kurmak emelini güdüyordu. Moltke bu hazırlık devresinde diğer iki Alaman ve birkaç ta Fransız zabitile . .KURUMLARDA Farmakologlarm tedansanı Türk Farmakolog Talebe Birliği dün Eminönü Halkevinde, üyelerini tanıştır mak maksadile bir tedansan vermiştir. Toplantıya bütün aza iştirak etmiş ve geç vakte kadar eğlenilmiştir. hakkukunu mümkün kılmak üzere Alaman ordusunu bir harb makinesi haline koymaya çahşıyordu. Avusturya ile birlikte Danimarka aleyhine açılan harbde ve onu takib eden Avusturya Prusya savaşında Moltkenin kurduğu makine, mükemmel surette işledi, 1870 muharebesinde ise o makine, Fransayı ezdi, Alaman birliğine engel olan bütün pürüzleri silip süpürdü ve herkesin bildiği muhteşem Alamanyayı vücude getirdi. Moltke, Fransanın kımıldanamlyacak bir hale gelmesini ve bu vaziyet üzerinde Avrupa hekemonyasını Alamanyanın kazanmasmı istiyordu. Bu emelle (1875) te yeni bir harb açılmasına çalıştı, fakat lngiltere Kraliçesile Rus Çarmm iki yan dan yaptıklan tazyik üzerine împarator Birinci Vılhelm, haris kumandanının dileğini yerine getirmedi ve onu iş başından uzaklaştırdı. Moltke 1891 de ve Berlinde öldü, hatıralarile Correspondance Militaire adlı eserleri vardır. Hatıralarında Türkiye ve Türkler hakkında çok mühim fıkirler ve hükümler görülür. M. T. T. Talebelere yardım için Kızılay Kurumunun yeni teşkil ettiği himaye heyeti dün bütün kaza başkan larınm iştirakile saat 16 da mümessillik binasında ilk toplantısını yapmıştır. Toplantıda yoksul talebelere yardım maksadile verilecek balo, tedansan ve sair eğlencelerin tertîbile uğraşılmı? ve birçok kararlar verilmiştir. Istanbula gelen Çorum saylavı ve Kızılayın genel müfettişi Mustafa Kızıla yın yeniden teşkil edilecek kaza, nahiye ve mahalle teşkilâtile alâkadar olacaktır. Evvelki gün bu maksadla bütün kaza başkanlarmın iştirakile bir hasbihal yapılmıştır. nkarada, Memduh Osman adm* da bir yurddaş otomatik telefondan ilham alarak bir tetkiki hüviyet makinası icad etmiş. Bunun sayesinde, nerede olursak olaIun, sizin ve benim ne yapüğrmızı, ne i | , gördüğümüzü, nerede oturup kalktığınuzı, kimlerle görüştüğümüzü, hasıh gündelik hayatımızın bütün safahatını en ince teferruatına vannaya kadar tayâı ye teıbit etmek mümkün olacakmıj. Rahmetli Con Ahmed Beyin keşfm« yakın akrabalığı oîduğu anlaşılan bu icadın hakikat olduğunu biran için faızediye*um: Saçlanm diken diken oluyor, vücudiim ürperiyor, gözlerim evleririden fırlryor, dizlerim kesiliyor, deh?rt içinde kalıvorum. öyle ya: Bu makfnanm iki paralıfc faydaîanna mukabil, sosyete içerisinds yapacağı yaman inkılâbı, saçacağı deh|eti, hasıl edecegi altüstlüğü düşünün! Herhangi bir masrafmızı kısarak artîrdıgmız meblâğla satın alacağınız bu makbayı jöyle, yazı masanızın bir köşesine c«urtmuşsunuz. Bir merak: Çeviriyorsuroz.. Ve biraderinizin Tekirdağmda ÇaI ruşun kahvesinde tavla oynadığmı ve sıhı hatta olduğunu görüp, memnun oluyorsuJnuz. Derken, bir daha çeviriyorsunuz.. 1 Evde, bayanmız kaynananızla karşı kari şıya geçmişler, sizi çekiştiriyorlar. Söyledikleri şeyler pek te yalan değil ama, olsun! Bunları işitmek herhalde hoş değil. köylüsüne ihtiyar bl Derken, aklınıza mektebdeki oğlunuzu hizmet ederken kontrol etmek geliyor.. Çeviriyorsunuz: Çapkın, dershanede oturmuş, mualliml bu resimlerin, otelin eski sahibinin büyük babasile büyük anası olduğunu söyledik dinliyecek yerde, pencereden serçeleri seyrediyor.. Daha aklıma neler geliyor ten sonra: ama yazmıyacağım.. Sadece şunu söyli Evet, dedi, hayalini bir akşam gördüm. Şu koltukta oturdu. Derhal tanı yeyim ki bu makina taammüm etti miydi, dım. Büyük annemin atkısma benziyen boşaılma davalanna bakan hukuk maheski bir atkısı vardı. Dikkatle yüzüme kemeleri iş çokluğundan mutlaka buna bakb, sonra birdenbire kayboldu. Yap lacaklar, kan koca kavgalan, kıskanclıK sahneleri arttıkça artacak, alacakhnm yalnız kaldım. borclu ile buluşması mümkün olmıyacak; Mis Mac Donald bu garib hayalet ve hele insanlann «harim» adını verdiklehikâyesinin sonunu işitmişti. Gülerek deri o paha biçilmez, kutsî şeyden yeryüdi ki: ' zünde bir iz bile kalmıyacaktır. Evimdeki hortlaklarla meşgul olGarbin Television (uzaktan görme) mağa nasıl olsa vakit bulurum!... icadmdan sonra, bir de tetkiki hüviyet Mis, şimdilik dirilerle meşgul. Mis tshbelin, çok güzel kadmlar me makinası da çıkacak oldu muydu, hayatta yanmda bulunduğu iddia edilemez, fa rahat, huzur, ve ağız tadı denilen şey kat, renginin taraveti, ve tebessümünün lerin çekiverin kuyruğunu! Dünyanın binbir derdi arasında bunalgüzelliği ona, belki de tuvaletile elde e dık mı, yerliyerimize çekilip bir başımızı demiyeceği bir cazibe veriyor. Mis Mac Donald, hafta tatilini dinliyorduk, şimdiden sonra bunu başkaburada geçirmek istiyen müşterileri ka ları da dinliyecek. Fakat görürsünüz: Bu icadlar öylelebul ediyor musunuz? rinin keyfini kaçıracaktır ki, ergeç bir kul Şimdilik hayır. Evim üç odadan ibaret, bu odalan da ben, ahçım ve hiz punu bulup güme getireceklerdir. Ercümend Ekrem TALU metçim işgal ediyoruz. Fakat yazm, erkek kardeşlerimden biri, evde tadilât yapacak. Mis Ishbel, bana mutfağmı gezdirmemiş olsaydı, ziyaretim muhakkak yarun kalmış olacaktı. Bu mutfak, otelin diğer kısımlarile hemahenk değil, frijideri, fabrikadan henüz çıkmış sobasile bu mutfak hortlaklan korkutup kaçırtacak birşey! Rafta, viski, cin, vermut, konyak; içilebilecek ne varsa hepsi mevcud. Mis Ishbel, bira doldururken: Şu aletin nasıl kullanılacağını öğ renmek için, iki ders almağa mecbur oldum diyordu! MUZELERDE Ayasofya bahçesi tanzim ediliyor Müzeler idaresi Ayasofyanın müzeye tahviline karar verdiği sırada bahçenın de tanzimini düşünmüş ve bu işe ayrı bir tahsisat koymuştu. Sonra Alman âsan atika enstitüsünün teklifi üzerine bazı kıymetli eserlerin bulunması ümidile ge çen yaz burada hafriyat yapılmıştı. Müzeler idaresinin yaptığı son tet kikler neticesinde yeni hafriyattan vazgeçilmiş ve önümüzdeki aydan itibarea bahçenin tanzimine karar verilmiştir. peşisıra kapıya kadar gidiyor, sonra geri dönüp bu sefer başka müşterileri teşyi ediyor. Motörler homurdanıyor, rutubetli so " ğukta daldıkları rehavetten uyanıp ısını* yor ve uyuyan kırlan uyandırıyorlar. Mis îshbel elile veda işareti yapıyor. Birazdan, bu köhne otelde, sükut tek, rar etrafı kaplıyacak ve hortlaklar ateşin başmdaki yerlerini tekrar işgal edecek Ier. ZEGONZAC de bütün gelip geçenleri, kolayca çarpılıp çarpılmamak hassalarma göre tasnif etmeğe başlamıştım. Herbirinin caketi, ilikli olup olmadığını, dalgm mı, uyanık mı olduklannı, cüzdanlannm şişkin o .\ lup olmamak ihtimallerini, hulâsa,, yeni dostumun hesabına, alâkaya değipi değmedıklerini tetkik ediyordum. Biraz sonra müşahede etmek zarure • tinde kaldım ki ben bu mücadelede bitaj raf değildim ve dostum yankesicinin mu| vaffakiyeti için gizli, fakat candan te mennilerde bulunuyordum. Hatta, onun] yardımına koşmamak için nefsimi bile| zora koydum. Bir iskambil oyununu yakmdan seyirj ve takib edenler, nasıl ki bazan, oynana1 cak kâğıdı, oyuncuyu dürtüp te ihtar etj mek arzusunu şiddetle duyarlarsa, bea| de, dostum müsaid bir fırsat kaçırdıkça, 3 kendisine göz etmek isteğine kapıhyorJ dum. Haydü. Nah!. Koltuğunun altın1 da su kocaman bir çiçek demeti tutan] şişko yok mu?. tşte o!. Yakala!. Diyesim geliyordu. (Arkası var)} Burada siyaset yok Otel, başvekillerin oturduğu Chequ erse yakın mesafede. Bu münasebetle, siyasî zevat, geçerken, otele uğramaktan geri kalmıyorlar. Fakat burada siyaset ten bahsetmek yasak. Saat ondan sonra alkol vermiyorlar. tngilizler, kadehlerini alelâcele bitiriyorlar. Kanunlara karşı hürmetkâr iki hiz metçi kadın: Kadehlerinizi bitiriniz! diye hay kınyor. Küçük bir köpek, birkaç müşterinin Sosyetemizin meşru ve gayrimeşru bütün meslekleri arasında, yankesicilik en güç ve en tehlikelilerinden biridir. O bir meslektir ki, olanca inceliğile icra edil dikte hemen hemen yüksek san'at sıfatına istihkak kesbedebilir. Ben bunu söyliyebilir, hatta tasdik te ederim; zira o nisan gününde bir yan kesicinin çalışmasına şahid oldum ve kendisine yardaklık ettim. Yardakhk ettiğimi söylemekle muba Iâğa etmiyorum: Filhakika, ben o ada mın iş görmesini, ancak başlangıcda, ilk dakikalar zarfında, soğukkanlılıkla ta kib edebildim; ancak, herbir müheyyiç temaşa, sonunda bizi oyuncunun oyununa iştirak etmeğe sevkeden, içimizde bir heves uyandırdığı cihetle, ben de yavaş yavaş, gayrişuurî ve gayrihtiyarî olarak, bu hırsızla temessül ettim, onun kalbine girdim ve nevumma onun ellerini kullanmağa ben de başladım. Alelâde bir se yircilıkten, onun manevî suç ortaklığma gecmıştım. Bu inkılâbın ilk neticesi şu oldu ki, bir çeyrek saatlik mümareseden sonra, ben SOSYETELERDE Aero Espresso mümessilleri Ankaraya gittiler Aero Espresso tayyare postalan direktörü Sinyor Katelli ile şirketin depo di rektörü ve mümessili Hilmi Ankaraya gitmişlerdir. Orada şirket tesisahmn hükumet tarafından sahn alınmasına aid işleri konuşacaklardır. Yeniden müzakerelerde bulunmalan da muhtemeldir. malumata, son derece teyakkuza, ve fevkalâde soğukkanlılığa bağlıdır. Düşününüz ki bu yankesici, mütemadiyen gergin bir şuurla, mağdurlannı seçecek, onlann yanlarına sokulacak ve ayni zamanda, işlerken, bir taraftan görülmemeğe dik kat edecektir. Acaba kendisini, köşeba şında gözetliyen bir polis, bir sival me mur yok mudur? Kaldınmın üzerinden, durmayıp sel gibi akan bu kalabalığm içinde harekâtını tecessüs eden hiç kimse bulunmuyor mu? tşte, mütemadiyen bunlan kollıyacak ve üstelik, farkmda olmadan elinin, camekânlardan birine vuracak aksinin de herşeyi meydana çı karmamasına ehemmiyet verecektir. îh timal oradaki bir dükkânın içinden ve yahud ki etrafta bulunan evlerden biri nin penceresinden, onu gözetliyen biri de vardır. Yankesicinin sarfına mecbur ol duğu gayret, onu tehdid eden tehlikenin yanında hiç kalır. Fazla seri, fazla asabî bir hareket onun hürriyetine malolacak, ufak bir hata, bir sürçme, onun birkaç yıl hapiste yatmasını intac edecektir. Şimdi yakinen öğrendim ki, güpegün Mısır konsolosluğunun bir ricası Istanbuldaki Mısır konsolosluğundan gönderilen bir tebliğde, nüfus kayıdları nı karşılaştırmak maksadile, Türkiye a razisinde oturan bütün Mısır tebaasın dan, 15 şubat 936 tarihine kadar adreslerini bildirmeleri rica edilmektedir. Yazan : Stefan Zweig 6 Çeviren : E. Ekrem Talu loğdur. Filhakika, onun nazarında, yalnız dalgınlarla enayiler itibara şayandır ve bunlann da içinde ancak ceketleri iliklenmemiş olanlarla, hızlı yürümedikleri için, yanlarına, nazan dikkati uyandırmadan yaklaşabilmek imkânı bulunanlar kayde değer. Bir saat müddetle tetkik ettim ve gördüm ki, yüz, beş yüz yolcudan ancak, iki üç tanesinin üzerinde muvaffak olmak ıhtımali vardır. San'atının ehli olan bir yankesici an cak mahdud kimselere musallat olur ve ekseriyetle de, onun tesebbüsleri, muvaf fakiyetinin bağlı bulunduğu tesadüflenn çokluğu yüzünden akim kalır. Icabmda şehadet te ederim: Bu zenaati yapmak, hadsiz hesabsız psikolojik Yankesici, zenaati icra eylediği sırada, bir şimşek süratile elini uzattığı bu hepsinden daha heyecanlı anda âsabma ve çehresinin adalâtına hâkim olmalıdır; o esnada lâkayd bir tavır takmacaktır. Heyecanını asla belli etmege gelmez; o, bıçağını saplarken gözlerinde vahşetini aksettiren katil gibi değildir. Yankesici, elini uzatmakla beraber, mağdurunun üzerine sakin, teveccühkâr bir nazar atfedecek ve çarptıktan sonra da, en tabiî sesile ondan özür diliyecek tir. Tam iş görürken, dikkatli, açıkgöz, becerikli olması kâfi değildir. Bundan evvel zekâsmı, insanlar hakkındaki tecrübesini de ispat etmelidir: O, elde edecegi muvaffakiyete göre kurbanlannı tasnif eden bir ruhiyat mütehassısı ve bir fiziyo
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle