27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Jürklerle Süngu Süngüye No. 41 Nakili: A. DAVER Çanakkalede { Şehir ve Memleket Haberleri Hamid veresesinin Yunandaki malı Dava çok çetin biı devreve girdi Tiirk • Yunan muhtelit hakem mahkemesi son celsesinde Abdül hamid verecesinin Yunan hükumeti aleyhine Yunaniftanda bulunan mallannın geri verilmesi îçin açtığı davaya devam etmiştir. Evvelâ vereseden e»ki Sultan Naimenin dahili dava olmak için gönderdiği telgraf okunmuş ve Yunan ajanı M. Stav ropulos buna iriraz etmiş ve bunun mahkeme tarafından tayin edilen mühletten sonra verilmiş bir istida olduğundan nazaeı dikkate ahtı • maması lâzım geldîğini söylemîştîr. Türk ajanı Süleyman Ali de Tiirk tahîiyetini muhafaza eden verese tarafından serdedilen bir taleb olduğundan kabul edilebileceğini söylemistir. Bundan sonra verese avukatı Gad Franko Lozan muahedesinin akdi zamanında Abdülhamid veresesinin Türk tabiiyetinde bulunduklannı ve hatta bütün veresenin 24 eylul 1914 te TUrk tabiiyetinde bulundukları . nın hiçbir zanjan inkir edilemiye ceğini, bu sebeble Türk mahkemeIeri nezdinde haklannın mubafazasını istiyebileceklerini söylemis ve bu vesile ile Türk Yunan muhtelit hakem mahkemesmin de TUrk mahkemelerinin muhafaza ile mükellef oldukları haklardan mUtevellid davalara bakması icab etti&ini anlat • miftır. "Cumhariyti ;8fiiıincikâDun '34 • j Siyasîicmal Hindistan Kanunu EsasUi indistana geniş rruhtariyet verilmesi meselesi lngiliz imparatorluğunun en büyük gailesini teşkil ediyor. Bu rnesele yakın vakte kadar yalnı* Hindlilerle îngilizlerin ârasmı aç • mağa yardım ediyordu. Son za manlarda bu mesele yüzünden Ingilterenin hâkim fırkası ınuhafa zakârların da arasını açarak millî hükumetin bakasım bile tehlikeye düşürdü. Bunun için Hindistan meselesi bütün dünyaya yayılan In^iliz imparatorluğunun ve siya setinin atisile sıkı alâkadar oldu&u için cihan siyaseti üzerinde de derin tesirler yapıyor. Hindistana geniş muhtarfyet verilmesi fikir ve hareketi ilk defa Harbi Umuminin sonlanna doğru do^mustur. Almanlar tarafından bütün Avrupa ve bilhassa deniz den ve havadan ve hatta Hindis tanın kapısı civarında İngiliz cihan hâkimiyeti fena halde tel'did edil* diği zaman Ingiltere o zamana ka' dar yalnız beyaz ırka lâyık gördüğü asrî oarlâmento hükumeti tarzında Hindlilere de muhtariyet vermeği vadederek Hindistan halkının sadakat ve yardımını takviye ve temin etmişti. Lâkin Harpten »onra Ingiltere Hindistana pek mahdud tes.riî salâhiyet vermiş ve teşriî meclislere halkın intihab eyledıği azalann yanina hükumetin tayin ettiği azalar da koyarak bu meclislerin sa • lâhiyetini son derecede daraltmıştı. Verilen vadin temamile ıfa edil memesi Hindistan halkları üzerinde fena akisler yaptığından Hindu olsun, müslüman olsun umum halkı ve bilhassa münevvrtrleri bu memleket için tam istiklâl istemeğe sevketmişti. Bu ruhî haletten istifade eden Gandi halkı ve mü nevverleri hükumete karşı muntazam bir surette itaatsizlik göster meğe ve lngiliz memurlarile teş riki mesaide bulunmamağa sev ketmisti. İngiltereden büsbütün ayrılma ğı istjhdaf eden bu istiklâl hare ketinin onüne geçmek. için Ingil ter», .hükumeti Harbi Umumideki vadini hatırlamış ve memlekete bir Kanunu Elsasî vermek için tetkikal ta bulunmak üzere imDaratorluk parlâmentosunun üç mühim siyasî fırkasının mümessilerinden bir heyeti çimdiki Hariciye nazın Sir Con Simonun riyaseti altında Hindistana gcyıdermişti. Senelerce tetkikatta bulunan bu heyetin ha?ırladığı rapor o zaman amele fırkası hükumeti başında bulunan Mister Makdonald tarafından beğe nilmemişti. Mumaileyh Kanunu Esasî projesinin Hindistanın muhtelif ırk ve mezheb ve «ınıf men suplarının anasırile birlikte hazırlamak üzere Londrada malum o lan yuvarlak masa konferanslannı hazırlatmıştı. Lâkin bu esnada (Hindu) politikacıları ve bilhassa Ganöi Hin distandaki seksen milyon nüfuslu müslüman unsurunu Hindulann siyasetine bağlamak gibi emperyalist bir siyaset takib eylemesi mü«< îüman unsurile 70 milyon nüfus lu (Parya) lann Makdonaldm hakem olmasını istemeğe sevketmişti. Yuvarlak masa konferanslannda bulunan esaslar üzere hükumet Hind Kanunu Esasisi hakkında bir proje hazırlamış ve bunu beyaz bir kitab şeklinde parlâmentonun muhtelit bir komisyonuna havale etmişti. Esas proje, Hindistanın doğrudan doğruya lngiliz idaresinde bulunan eyaletlerile yerli hii kumetlerden mürekkeb olacaktı. Kanun Hind müttehid hükumet • lerine vâsi salâhiyetler veriyordu. Komisyon ise bu salâhiyeti Ingilterenin siyasî ve askcrî ve îktısa dî menafiini sıyanet maksadile bir derece takyid etmişti. Lâkin Çurçilin önayak clduğıı muhafazakârlardan kuvvetli bir hizib Hindistanı bir müstemleke halinde bırakacak yeni kayitlerin konulması için harekete gelmiş ve millî hükumeti tehlikede bırakı mıştı. Lâkin fırkanın son toplan tısında lider Baldvin Hindistanın büsbütün elden gideceğıne isaret ettiğinden Çurçilin tadil talebi 290 reye karsı 1,102 reyle redde dilmiş ve millî hükumet büyük bir tehlikeden kurtulmuştur. MUHARREM FEYZÎ et! Çocuk Esirgeme Kurumu neler yaptı İstanbulda 35911 cocuğa yardım edildi 16,846 çocuğa 661 lira 95 kurus kıymetinde 6.153 kilo süt, 16,846 çoeuğa 295 lîra 10 kuruş kıyme tinde 913 kilo şeker, 23 mektebden 295 çoeuğa 645 lira 85 kuruş kıy metinde elbise, 23 m«ktebden 250 çoeuğa 634 lira 31 kuruş kıymetinde ayakkabı, 250 çoeuğa 123 lira 66 kuruş kıvmetinde çorab, 4 çoeuğa 10 lira 83 kurus kıymetinde mek • teb kitabı verilmistir, 1173 çocuk muayene ve tedavi edilmistir, 15 çoeuğa 29 lira 20 kurus para yardımı yapılmıştır. FakV çocuklara ilâç parası olarak 53 lira verilmistir. Bakırköy kazasında sıtmalı köy çocuklarına 31 liralık kinin veril miştir. ölüm halinde bir çocuğun süt annesine 12 lira 90 kurus ve rilmistir. 81 çoeuğa kundak takımı verilmistir. 150 takım bebek ceket, patik, baslık verilmistir. Bu auretle yekun olarak 35,911 çoeuğa 2,496 lira 20 kurus yardım edilmistir. Bu koruyucu kurumu takdir ve tebrik ederiz. Bugüne kadar mıntakaya gelen yegâne kuvvet, 15 inci fırka da bir atımlık banıt gibi harcanmıstı Hâlâ hiçbir haber yoktu ve esasen karargâhı burada haberciler nasıl bulabilirlerdi. Herkes karargâhı olsa olsa, Alçıtepede sanıyordu. Nihayet fecir başladı. Gündüzün gemi ateşi altında kalmağa karşı karargâhta mevcud ihtiraz hissine binaen atlara binilerek dörtnala geri gidildi. Yolda 7 nci fırka karargâhına uğranılarak Küçükmehmed tepesine varıldı. Geceleyin olub bitenlerden kimsenin haberi olmadığı anlaşıldı. Bundan sonra gelen bir iki rivayete göre taarruz ta Seddilbahre kadar dayanmış, I 5 inci fırkanın iki alayı ile 7 inci fırkadan bazı kıtaat buna muvaffak olmuşlar, fakat sabahleyin gemi ateşi altında gene geri dönmüşlerdi. 7 nci fırka, 15 inci fırkadan yardım görmediğini iddia ediyor, 9 uncu fırka ise kendisinden başka taarruz eden olmadığını söylüyordu. Nihayet anlaşıldı ki dost ta yerindedif, düşman da!!....» Merhum kaymakam Nihat mütalealanna devamla diyor ki: «Hissiyatıma gelince, 3 mayısta, saat 14 e doğru, emir zabitlerine yazdırılan taarruz emrinin gece saat 10 a kadar taburlardan bir haylisine ve ilk hatlara vardığından cidden şüphedeyim. Binaenaleyh 12 mayıs akşamı taarruzu için arzettiğim mülâhazata ittibaen bu taarruzun da hiç olmazsa amelî bir surette yapılmamış ve mevzii hareketlere münhasır kalmış olduğu kanaatindeyim. Bu taarruzda ve teati olunan "namütenahi mermi yüzünden tarafeyn külliyetli telef ve mecruh vermiştir. İşte, o kadar. 4 mayısta zevalden evv"el muvaffak olunamadığı kanaati mevcudken zevalde mevkii müstahkem vasıtasile 3 üncü fırkanın İntepedeki tarassud zabitinden alınan raporda «düşmanın akın akın Seddilbahre inmekte olduğu» bildirildiğinden derhal tebdili fikir edildi ve düşmanın ricate başladığına hükmolundu. Fakat biraz sonra gelen malumat bunlann yaralı kafileleri olduğunu ve bilâkis karaya yeniden düşman çıkmakta bulunduğunu gösterdiğinden 45 mayi8 gecesi için keşif taarruzu yapılması emredildi. Sabaha kadar gürültü patırdı devam ettiysede birşey anlaşılamadı. 4 ve 5 mayıs günlerinde 15 inci fırkadan hiçbir haber alınamadı. 7 nci ve 9 uncu fırka kumandanlan, bu fırkaya mensub taburlann diğer kıtaata kanşmış ve toplu cüzütam halinde bulunmaktan çıkmış olduklannı söylüyorlardı. Hele fırka karargâhı hiç ortada yoktu. Nihayet 6 mayıs sabahı 1 5 inci fırka kumandanı grup karargâhına geldi ve fırkasınm tekmil cephede dağınık olduğunu söyledi. Bunun üzerine 15 inci fırkanın Soğanhderede tekrar toplanması emredildi ve diğer kıtaatın saflan arasından, ötedenberiden çıkan fırka efradı Soğanhdereye gönderildi. 8000 den fazla mevcudla Alçıtepe hizasından ilerilemis olan 15 inci fırkadan Soğanhderede 3500 kadar inszn toplandı. Üst tarafı, 5000 e yakın insan ne olmuştu? Şehit ve mecruh, Ne iş yaparak? Pek az! Hatta bilâkis rivayete nazaran bir hayli fena şeyler de yapmıştı. Birçok zabitandan işıttiğime göre bu fırka kıtaatı geceleyin hattı harbe ilerilerken önlerindeki efradı düşman zannederek ateş açmış, hayli karışılıklık ve telefatı mucib olmuştu. 3 mayıs taarruzile' cenub gru pu muharebelerinin ilk devresi hi« tam bulmuştu. 1 2 mayıs ve 34 mayıs geceleri düşmanı denize dökmek maksadile yapılan gece taarruzları muvaffak olemamıştı. Halbuki bu taarruzlar, o günlerde cenub grupuna toplanan birçok bataryalar ve bunlann henüz sarfedilmemış cephane mevcudile birkaç saatlik şedid bir bambardı manla ihzar edilse ve hücum ay dınlıktan, güzel güzel görerek müttehiden icra edilseydi, hiç ol mazsa verilen zagiat körükörüne verilmemiş olurdu; hatta beiki kat'î bir muvaffakiyet bile kaza nılabilirdi. Gemi ateşlerinin mad dî olmaktan ziyade manevf oldu ğu tahakkuk etmesine rağmen bilhassa bu ateşlerden ihtirazen geceleri yapılan hücumlar, iyi bir ne tice hasıl edememiş, kıta»t pekcok zayiat vermis, taburlar, birkaç yüz mevcudüne düşmüş, ikmal efra dı kafileleri henüz gelmeğe baş lamış ve bugüne kadar mıntaka ya gelen yegâne kuvvet (15 inci fırka) da bir aümlık barut gibl boşuna sarfedilmişti. . * Buna rağmen ^şimdi anlryoruz ki gerek 1 2 mayıs ve gerek 3 • 4 mayıs geceleri yapılan taarruzlar düşmanı fena halde sıkıştırmış, Siddilbahir istikametinde yararak denize kadar ileriliyen kıtnat ol muş, Siddilbahirdeki Franjuz ka rargâhı baskına uğrıyarak karargâh efradı tabanca ve sairc ile müdafaaya mecbur kalmış velhas:! umumî maksadın istihsaline ramak kalmıştır. 0 n u n içindir ki bu taarruzlar biraz daha tertible ve intizamla, iyi bir sevk ve idare ve hazırlıkla yapılmış olsalardı kuvvetimizin azlığına rağmen mayıs bidayetin de yüzde 90 muvaffak olabilecekti, diyoruz. IMatoit varl Büyük eczaneler de böyle hareket ederlerse! Kadıköyünde Kurballderede 3 üncü sokakta 4 numaralı evde otu • ran okuyucularlmlzdan Kemalden aldiğimiz bir mektubda deniliyor ki: « Bevoğlunda Parmakkaplda bir eczaneden recete ile hazlr satllan küçük sişe koluval almak istedim. 175 kuruş istediler. Belki başka eczaneden daha ucuz allrlm diye rek Galatasaraydaki eczanelerden birine gittim. Ayni ilâd 1 1 8 kuruja aldlm. İki eczane araslnda iki yüz metfo bile mesafe farkl olmadlğl halde fiatlerinde bu kadar fahiş faık olmaslnl bir türlü anllyamadlm.» Sağlık Bakanllğlnln eczaneler mümessillerüe beraber, ilâç fiatle . rinde birlik ve ucuzluk teminine ça w llşlrken merkezde ve itimada lâ |f ylk sanllan «czanelerin yaptiklari bu tutturabildiğine satlş benzetmek g;bi olmasln! ihtikâr ifin tuhî âmillerini ortaya koymuş oluyor. Sağlık Bakanllğlnln kararlarl ve koyaca ğl hükümler, eczane sahib veya i darecilerinde alabildiğim kâr, zih • niyeti yasadlktan sonra, hiçbir fay da temin edecek değildir. Her müsterinin yanina bir de polis katllamaz ya! Nihayet büyük ve maruf ecza • neler de bu i»i böyle telakki eder lerse alt taraflnl artlk, Var kıyas et! MAARIFTE Dilsizler kurumu Dün beşinci yıl kongresini akdetti Ankarada Tarih ve Cojrafya Fakültesi Maarif Bakanlığı, Ankarada açılacak yeni tarih ve coğrafya fa ktiltesi için bir kanun lâyihası hazırl^maktadır. MUstakil birer şube olacak olan bu fakUlteler bu s«ne içinde açılacaktır. Bundan sonra Türkiye ajanı Süleyman Ali tekrar söz almıs, Tür • kiye hükumetinin 1924 kanununa rağmen el'an Türk tabiiyetinde kalDilsizler cemiyeti dün besinci mış olan verese ile alikadar oldusenesini doldurmuş oluyordu. Be • İunu ve bu noktai nazarı TUrk a • «inci kongresini dün saat 2 de reis janı aıfatile değil, bir hukukçu sıSeîman Gökün riyaseti altında yaptı. fatile dermeyan ettiğini söylemif * Reîs simdiye kadar jraptıklannı tir. Süleyman Ali bu mütalealanmn isaretler ve yazılarla birer bîrer anlattıktan sonra yapılacakları anzapta geçmesini istemis ve bu söz ikinci bir itiraz kapısı açmıslır. Yu lattı ve söyle dedi: nan ajanı M. Stavropulos mahkeme « Anadoluda birçok kardes esnasında söylenen her sözUn zapta lerrmiz himayesîzlik yüzünden 7e • feçmemesi lâzım geldiği iddiatında risan, sefil bir haldedirler. Hilkatin mağdurlan olan alil kardeslerimisi bulunmus, bunun üzerine mahkeme bu çatı altında toplamak için «kimesas meseleye tealluk olmıyan sözlerin zapta geçmesine lüzum ol sesiz aliller) yurdu nami altında bir paasiyon açmak tasavvurundamadığına karar vermiştir. yız. Onlar için kunduracüıkr ter' • • Bundan sonra Yunan ajanı bü • ' lik, mara^tgozluk gibi üç tnt' < • tün Abdülhamid veresesinin bu da^ »an'atte atelyeler yapacağrz. • "• veda vaziyeti, mukadderatı 24 temCemiyete varidat temin etm«k muz 1923 tarihli ve 9 numaralı beiçin yeni sene duvar ve ceb tak yanname ile tayin edilen malları vimleri çıkararak bunlardan alınaelde etmek olduğu, fakat bu kabil cak para ile mühitn ve faydalı is • mallar hakkmda ft) haziran 1930 ler görülecektir. tarihli Ankara mukavelenanıesinin Bu hususta Cumhuriyet hüku • 5 inci maddesinde »arahat bulun • metimizin gösterdiği alâka çok büduğu ve bu sebeble mahkemenin yüktür. Daha baska tasavvurları bu davaya bakmaya salâhiyeti olmız var. Fakat bunlarla istikbalde madığını söylemi^tir. meşgul olacağız. Arkadaslar, usanmadan çalısaMahkeme salâhiyet meselesî rak altın anahtar sahib olacağımıza hakkında bir karar vermek üzere başka bir güne kalmıstır. emin olunuz.» MVTEFERRIK Nafıa Bakanlığı tramvay şirketi davası Nafı* Bakanlığile Tramvay SHN keti arasında Devlet Şurasına açı • lan dava ilerlemektedir. Şirketin verdiği layihaya, Nafıa Vekâleti cevab vermisse d« bu cevaba firketin yeniden cevab v«r mesi lâzımdır. Şirket son cevabım bu hafta içinde verecek ve derhal iki taraf vekilleri, Devlet Şurasında karsıla sacaklardır. Dava sonuna kadar iki taraf arasında yeni anlasma t«maslan oimıyacaktır. Davanın önümüzdeki ay içinde bir neticeye bağlanacağı umulmaktadır. Sıvasta açılacak şimendifer tamir fabrıkası ŞEHIR ÎSLERl Telefon şırketi mUdUrU geldi Telefon sirketinin satifi mese • lesi hakkında «irket hiu«darlarila görüşmek Uzere Avrupaya girmi? olan sirket direktörü M. Andersen tstanbula dönmüstür. M. Andersea bu hafta Ankaraya giderek şirketin satın altna meselesi hakkmda Nafıa Bakanlığile temasa girişectklir. Söylendiğine göre telefon şirketi önümüzdeki temmuz ayında hüku • metimize gecmi| bulunacaktir. Tekirdağında yol ve mekteb insaatı Tekirdağ (Hususi) Bu sene a • ğustostan itibaren vilâyet dahilinde başliyan ( 1 6 ) yeni mektebin insaatı devam etmektedir. Bunlann çoğu çatiya alinmiş, bir kismı da ahnmak üzeredir. Saray kazaginda yirmi sene evvel yapilmağa başlanan ve yarida ka lan mektebin inşaatı devam ctmekte • dir. Bu mekteb (500) talebelik bir yatı mektebi oiacak ve civar köy çocuk • ları burada Ieylî olarak okuyacaklar dir. Mekteb insaatı önümüzdeki mart ayinda bhecktir. Nafıa Bakanhğmm Sıvasta aça cağı şimendifer tamir fabrikasınm yerini tayin için Sıvasa brr heyet gitmistîr. Eskisehirdeki tamir atelyesi büyüklüğünde olacak olan bu fabri kaya üç milyon lira sarfolunacaktir. Hetn bu fabrika islerini hem de Sıvasa aid diğer bazı isleri görüsmek üzere Sıvas Valisi Süley • man Sami Ankarada bulunmakta v« temaslar yapmaktadır. Ruhanî giyinmeleri kanunu ve Rum papazları [Başmakaleden mabait] karmplı? Kanun alanda, herkssin gözü önünde değil mi? Orada nı hanî kılıkla sokaklarda dolaşılmasının yasak edilmesinde genel bir kural konularak bu işte hiçbir din hiçbir mezheb ayırd edilmernekte, yerli yabancı, kadın erkek herkes bu kanunun buyrugu ailına ko nulmuş bulunmaktadır. Biz vic danların inanına dokunmamağı Temel Yasa (Teşkilâtı Esasiye) ile açık bir and altına almış iâik bir cumhurluk rejimindeyiz. Dini herkesin kendi öziçine, evine ve en son tapıncaklara bağladık. Taşıdığı inandan dolayı hiç kimseye yan gözle bakılamaz. Herkes başkalannm gözlerini, başkalarınm duygularını tırmalamamak üzere di'ediği gibi inanır ve tapınır. Ruhaniler sokaklarda, budun (halk) arasında ne için sarıkla, cübbe ile, kaftanla, zünnarla gez sinler? Haham havrada, hoca camide, papaz kilisede istediği kılı ğı alşın. Ayni adamlar neden do îayı ruhanî kıyafetlerini sokaklarda gezdirerek başkalannın vic danlan üstünde göze batan bir diken görünüşü göstersinler? Evet ruhanilerin yalnız tapıncaklarda taşınabilecek urbalarla budun alanmda gezmeleri başkalarınm vicdanî aldırışlarına a.ğırhk veren bir istir. Bu kıyafette bir türlü din üstünlüğü iddiası vardır. Lâik ba kımdan işin fena yanı işte b'uradaçlır. Çeşit ruhanî kıyafetler budun arasında göze görünmeyen bir din savaşı yaaatır. Lâik idare bu tür lü iddialann, kavgalann açıklan na olduğu gibi gizlilerin» de yer verememek borcundadır. Eğer dinlerde saygıya değer bir kutluluk varsa ruhanî kıyafetlerin sokaklara kadar götürülmesi bu değeri de tekmeliyen bir snygısız hk sayılmahdır. Ruhanî kıyafeti hoş gören adamlar olacağı gibi ona hor bakan kimseler de buluna bilir. Dinlerî ne için türlü kıyafet lerle velevki ağlzla söyler.ip açığa vurulmamış hakaretlere amaç (hedef) bırakmah? Görülür ki son kanunda lâik liğin bütün gerekliği yerine geti rilmekle beraber bir p*rça ince elenip sık dokunulsa dinlere, on ları az çok düşürebilecek bir far faralığı ortadan kaldırarak. az çok sa y g ! gösteren bir erdemlik (fa zilet) bile vardır. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Yaptığımızdan dolayı hiç kimse nin kıymık (zerre) hakkına el atmış değiliz. Gördüğümüz iş bütün anlamlarında insancadır, ileridir. Bundan dolayı vicdanlarımız bü tün dinçtir, dinlenctir (rahat). Işin bu özünü görerek herkesin doğruyu seçmece gecikmemesi, dostluklara eksiklik vcrebilecek ileri geri yersiz sözlerden vaz geçmesi en doğru olur. Umarız ki öy.le yapılacaktır. Bulgaristanda bir Türk daha öldürdüler Bulgaristanm Volçidof kazasının tstiplar köyünden yumurtacı mehmed Hasan isminde zavallı bir TUrk Pravadi kasabasına giderken yol da bes Bulgar çetecisi tarafından parcalanarak öldürültnüstür. Meh • med Hasanı öldürmekle suçlu bir kaç Bulgar tutulup osrguya çekil dikten sonra salıverilmişlerdir. ECNEBÎ MEHAFtLDE Alman elçisi Alman elçisi M Rosenberg, je » neral konsolosu M. Toepke ile birlikte dün Ankaraya gitmîstir. Yol faaliyeti Tekirdağ içinde ve Malkara Hay • rebolu yolları üzerinde yapilmakta o lan parketaşı döşenmesi bitmek üze • redir. Bu yola döşenen park? taşlari ErIu yolunda betonarme korkuluklu bir menfez yapilmutir. Bu yol üzerinde üç silindir tarafından si'indiraja de • vam edilmektedir. Tamiri bitmek ü • zrre olan bir silindir daha bu yola sevkedüecek ve dört silindir is randımanlarmı artiracaktir. Gedikli küçük zabit mektebleri marşt Askerliğini Zeytinburnundaki gedikli küçük zabit hazırlıyan mek • tebde bitiren genc an'atkâr Yet vart Margosyan «gedikli marsı» t dile bir mars bestelemiştir. Mekteb kumandanlığı tarafından Mıllî MU dafaa askerî 1 ise ler müfettisliğine gönderilen bu marş beğeniltnis t\duğundan bu marsın bundan sonra İstanbul, Ankara ve Sıvas gelîk i zabit hazırlıyan mekteblerinde çalınmasına müsaade edilmistir. Memleketlerine giden Yunanlılar Küçük san'atleri yalnız Türk vatandaslarıma hasreten kanunun tatbiki üzerine islerini terketmek mecburiyetinde kalan 150 kadar Yunanlı evvelkî gün Romanya ve Viyana vapurlarile Yunanîstana döntnüflerdir. Bu hafta 50 kadar Yunanlırun daha memleketlerine gidecekleri haber ahnmıstır. LÎMAMJÂ Safranbo!unun çengelfer köyünde on ev yandı Karaya otııran Yunan vapuru kurtarıldı On gün evvel Geliboluda sisten karaya oturan Yunan bandırah Aeolos vapuru dün TUrk Gemi Kurtarma sirketinin Alemdar vapuru tarafından kurtanlmıstır. Ankara iiselilerinin içtimaı Ankara lîseleri mezunları cemiyeti dün Halkevinde saat ikide te'rrar toplanmışlardır. tçtima, cemiyeti kaldıralım rrı, kaldınnıyalım mı mevzuunu karara bağlamak için yapılmıstı. Dünkü toplanbya geçen haftadan daha çok aza istirak etmijti. Hararetli mü nakasalardan sonra cemiyetin "a samasına ve gelecek içtimada Idare heyeti seçilmesîne karar verîlmistir. YUNUS NADİ Safranbolu «Hususî» Safranbolunun Eflani nahiyesine bağh Çengel ler köyünde bir kaza nericesinde on ev yandı. Zarar ve ziyan sekiz bin lira f ^ raddesindedir. Evleri yananlar komşu Yurddaş köylere yerlestirilmiflerse de köylüleriBfr milyon Türk ayda bırcr lira birîicmizin ancak kfndilerini barindiracak tirseler, yılda 12 milvon lira birikir. işte kadar evleri bulundugundan kişin bu Millet servetlcri böyle toplanır ve böyzavallılar soğuktan çok müteessir o le çogalır. lacaklar ve yiyecek içecek hususunda En değerlf ve tn roanalı hediyeı tamüşkülât çekeceklerdir. Bu gibi felâ • saruf Kumbarasıdır. ketzedelerden muavenet ve yardım • Her Türk, yerli malı kullanmak savalarini rsirgemiyen Hilâliabmer Cemi | şında gönüllü bir propagandaa olmalıdr. yeti bunlara da elini uzatsa yerinde o • MIIU Iktuat •• taaarrnf cemiyeti lur. Edirne lisesinden yetişenler cemiyetinin toplantısı Edirne LJaetinden Yetiş*nler Ce • miyeti 14 kânunuevvel cuma günü sa • at on dörtte Halkevinde yillık umumî toplantismı yapacaktir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle