Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 Akademi 5 Nisan 2017 Çarşamba Ahlak: En büyük sayıda insanın en büyük mutluluğu Şermin Külahoğlu Ahlak genellikle, içinde yaşanan topluma (kurallarına, değerlerine, geleneklerine...) uyma yükümlülüğünü yerine getirmek olarak anlaşılmaktadır. Ahlak gelişim kuramcıları ise ahlak olgusunu, toplumun tüm değerlerine edilgin biçimde uymak değil, topluma etkin uyumu sağlayan değerler sistemine sahip olmak olarak ele alırlar.1 Kişilik gelişimi en önemli yönlerinden olan ahlak gelişimi, bireyin özgür iradesiyle kurallara uyma bilincinin oluşması sürecidir.2 Ahlak gelişimi, bireyin sosyalleşme süreci içinde, toplumca belirlenen bazı kuralları içselleştirmesiyle birlikte, geçerliliğini yitirmiş kuralların atılmasına, gerekli olanların yeniden geliştirilmesine katkısını da kapsamaktadır. Kohlberg’e göre ahlak, hak, haksızlık, doğruyanlış, iyikötü konularında bilinçli yargılama ve karar vermeyi ve bunlar doğrultusunda davranışta bulunmayı kapsayan, insan türüne özgü bilişsel bir yeterliktir.3 Kohlberg, bilişsel gelişime paralel bir seyirle birbirini izleyen ahlak gelişim aşamalarını en kapsamlı biçimde incelemiş, çocukluktaki en somut ve yüzeysel ahlak anlayışından, en soyut ve derin ahlak anlayışına doğru giderek yükselen gelişimini gösteren altı aşamalı bir tablo oluşturmuştur. Kohlberg’in üç düzey ve bunların her birindeki iki evre ile belirlediği ahlak gelişim süreci, aşağıda özet biçimde açıklanmaya çalışıla lcaktır. Gelenek öncesi düzey ahlakı: Kuralsızlık dönemi 1. evre: Ceza ve itaat eğilimi 2 yaş çocuğunun gelişim düzeyine uygun olan bu ahlak yapısında, kurallara ve otoriteye körü körüne bağlılık vardır. Davranış bütünüyle dışarıdan denetlenir. Çocuk, cezadan kaçınmak için otorite nasıl istiyorsa ona uymak gerektiğini düşünür. Bir davranış cezalandırılıyorsa kötü, cezalandırılmıyorsa iyidir. Çocuk için büyüklerin sözünden çıkmamak önemlidir çünkü onlar büyük ve güçlüdür. Otorite yok ise veya fırsat bulunduğunda yasak davranışı yapılır. Başın derde girmemesi önemlidir. 23 yaş çocuğunun, içinde bulun Herbert Spencer (18201903) İngiliz felsefeci ve sosyolog. Evrim kuramının gelişiminde büyük rol oynamıştır. 19. yüzyılın sonunda iki cilt olarak yayımlanan Ahlak İlkeleri kitabını en mükemmel eseri olarak görür. Kişinin ahlaklı olması yeterli değildir. Tüm toplumsal alanlarda ahlaka uygun ilkelerin yürürlükte olması gerekir. duğu zekâ ve ahlak gelişim aşamasına uygun olarak, cezaitaat anlayışıyla davranması normaldir ama bazı yetişkinlerin de bu ilk çocukluk ahlakı düzeyinde davranışlarını gözlemlemek, oldukça rahatsızlık vermektedir. Lüks arabaları içine kurulmuş yetişkinlerin, arabalarından yerlere çöp fırlatmaları, çevrede polis olmadığı sürece trafik kurallarına hiç aldırmamaları, Meclis’te anayasa görüşmeleri sırasında yaşınıbaşını almış milletvekillerinin, otoritenin istek ve emirlerine uygun oy kullandığını gösterme yarışı içinde, kapalı oylama kurallarını hiçe saymaları4 gibi davranışlar, otorite bağımlı, en alt evre ahlak davranışlarıdır. Ne yazık ki sevgili yurdum insanları bu listeyi uzatabilecek daha birçok ör 2nek yaratmaktadır. . evre: Bireysellik, karşılıklı çıkar Pazaryeri ahlakı Okulöncesi döneme denk düşen bu evrede, çocuk kendi çıkarlarıyla başkalarının çıkarlarının farklı olabileceğinin bilincine ulaşmıştır. Bu ahlak anlayışında “benmerkezci” düşünme biçimi en temel özelliktir. Bireycilik ve çıkara dayalı alışveriş ön plandadır. İnsanlar sadece birer nesnedir. Vatandaşa, karşılığında oy vermesi için kömür dağıtılması5, devletin en başındaki yöneticilerin, kendi koydukları “yurtdışında yurtdışı temsilciliklerde ve gümrük kapılarında her türlü propaganda yasaktır” yasal düzenlemesini (22 Ocak 2017) çıkarlarına uygun görmedikleri anda yok sayabilmeleri ve çıkar odaklı mağduriyet politikalarını işe koşmaları6 bu ahlak evresinden manzaralara örnektir. Eğitim ve sosyokültürel açıdan geri kalmış ülke insanlarının ço lğunluğu bu ahlak düzeyindedir. Geleneksel düzey değerleri ahlakı: Dışsal kurallara bağlılık dönemi 3. evre: Bizlikİyi çocuk eğilimi İlkokul düzeyinde ulaştığı bu ahlak evresinde çocuk, çevrenin düşüncelerine önem verir, çevresinden onay almak ve takdir edilmek ister. İyi olmayı, beklentiler ve kurallar doğrultusunda davranmak, yakın çevreyi memnun etmek, onlar tarafından takdir edilmek olarak görür. Uslu çocuk, çalışkan öğrenci, iyi vatandaş... olmaya çalışır. Dışlanmak ve ayıplanmaktan korkar. Bu ahlak dönemindeki çocuk, “herkes yapıyorsa, doğrudur” anlayışıyla davranır. Bu açıdan, şu tehlikeye dikkat çekmekte yarar vardır: İçinde bulunduğumuz bu referandum döneminde, iktidar politikacılarının, muhalefete karşı, çoğu zaman hesapsız, asılsız, kanıtsız, ölçüsüz ve çokça bel altı vuruşlar içeren, vatandaşın aklını yok sayan, yalnızca duygularını kışkırtmaya çalışan, çirkin sataşmaları, toplumda bir “laf ebeliği” kültürü yaratmaktadır. Çocuk ve gençlerimizin, TV’de, radyoda, mitinglerde giderek artan biçimde, yani her an her ?KİMDİR Şermin Külahoğlu, Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı’nda kıdemli öğretim üyesi. Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Lisansüstü öğrenimini Fransa’da (SorbonneParis V) tamamladı. Mesleki yönlendirme, rehberlik programları, etkili öğretmenlik, anababaçocuk iletişimi konularında çalışmaktadır. 16 Şubat 2017’de rektörlüğün “devlet aleyhine sürekli propaganda” yaptığı gerekçesiyle ihraç talep ederek gönderdiği YÖK disiplin kurulundan ihraç edilmeden dönmeyi başardı. Öğrencilerinden kopmama çabası sürüyor. yerde tanık olmaya başladığı bu “arkadan konuşma” becerilerini örnek alma tehlikesi artmaktadır. (Bu yazıyı en çok bu nedenle yazma ihtiyacı duyduğumu belirtmeliyim. Politikacıların bu çirkin sataşmalarından gerçekten bıktık, usandık! Politik liderlerin, TV programlarında, bir araya gelerek uygarca tartıştıklarını görmek istiyoruz. Konuşurken doğrudan birbirlerine hitap ettikleri, birbirlerinin gözlerine bakarak doğruyu konuştukları, yüz yüze kozlarını paylaştıkları akılcı, düzeyli, ufuk açıcı ve çocuklarımızın model alabilecek 4leri tartışmalar izlemek istiyoruz.) . evre: Kanun ve düzen eğilimi Bu ahlak aşamasında, artık yalnızca, başkalarını memnun edecek davranışlarda bulunmak değil, yerleşmiş kurallar ve sosyal düzeni korumak ve desteklenmek önemlidir. Kurulu sosyal düzen eleştirilmeden kabul edilir. Kurallar değişmez ve herkes için geçerlidir. Doğru davranış, görevini yapmak, otoriteye saygı göstermek, kural ve yasalara uymaktır. Bu evredeki kişi için ailesinin, gurubunun ve ulusunun beklentileri her şeyden daha önemlidir. Ne kadar tanıdık geliyor değil mi? “Yasak, kardeşim, kesinlikle yasak!”, “Burası Türkiye, yok öyle!..”7 >>