Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 Nisan 2017 Çarşamba Akademi 9 Sokağa çıkmakta zorlanıyor, kalabalıklar içinde tedirginlik duyuyor, kaygılarınızla baş edemiyorsanız, bir uzmandan yardım almanız faydalı olabilir. >> istemiyor, eskiden zevk aldığımız şeyleri artık yapmak istemiyor, sadece olanları düşünüp evden dışarıya çıkmak istemiyor ve çıkmıyor/çıkamıyorsak o zaman kaygımızın tehlikeli boyutlara ulaştığını söyleyebilirim. Böyle bir durum aslında yardıma ihtiyacımız olduğuna dair bir işarettir. Eğer kişide bu gibi belirtiler varsa mutlaka bir uzmandan yardım alması gerekir. Bu belirtiler yok. Günlük işlerimize devam ediyoruz. Ancak yine de yoğun kaygı ve öfke taşıyorsak, bu durum da bir süre sonra yukarıda işaret ettiğim hale girmemize sebep olabilir. Çünkü kişi kendini zorlayarak hayata bir biçimde tutunmaya devam ediyordur ancak araçlardaki gibi bizim de yakıt ışığımız çoktan yanmış olabilir. Bu noktada kişi kendisini en iyi kendisi değerlendirebilir. Eğer depodan yediğinizi hissediyorsanız, düşünüyorsanız bir uzmana danışma lnızda fayda var. ‘Depresyon hırkaları’ndan uzak durun Her kalabalıktan kaçınmak, es kiden yaptığımız her şeyden vazgeçmek, sadece evlerde toplanmak, her şeye sırtımızı dönmek de bir süre sonra bizleri “depresyon hırkalarımız”ı giymeye yöneltebilir. Bu dönemde sevdiklerimizle daha çok bir araya gelmek, vakit geçirmek, sevdiğimiz etkinliklerde bulunmak, kendimizi ve çevremizi bu yönde motive etmek kendimizi daha iyi hissettirecektir. Denemekten zarar gelmez, deneyin. Travmatik bir olay yaşadığımızda önce güvenlik algımız bozulur. Bu kadar güvensiz hissederken tüm bunları nasıl yapacağız diye içinizden geçiriyor olabilirsiniz. O zaman tüm bunları bir anda yapmaya çalışmayın. Ben de her gün metroya biniyorum, çeşitli kalabalıkların içinden geçiyorum. Bir ruh sağlığı çalışanı olarak hiç kaygılanmıyorum sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ben de “bir miktar kaygımı” yanıma alıyorum, onu yok saymıyorum ama sadece ona kulak vermiyorum da. Tehlikeli olduğunu düşündüğüm durumlardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum. Tabii bu birinden şüphelenince bir sonraki vagona binmek gibi değil ama dış dünyayla iletişimimi tamamen kesmiyorum. Günlük haberleri takip ediyorum. Herhangi bir sıkıntılı durum varsa başka yollardan ulaşmaya çalışıyorum nereye gideceksem. Uzun lafın kısası, her şeyi kontrol etmemiz mümkün değil. Olabildiğince “güvende hissettiğim biçimde” hareket ediyorum. Sonrası için çok fazla düşünmemeye çalışıyorum çünkü yaşadığımız, düşünerek içinden çıkılabilecek bir durum değil. Sadece bazı konularda kontrol sahibi olduğumuzu göz önünde bulunduralım. Kontrol edemeyeceğimiz konuları da kontrol etmeye niyetlendiğimizde çoğunlukla hayal kırıklığı ve ardından mutsuzlukla karşıla şıyoruz. Bu nedenle kendi ruh sağlığımız için neler üzerinde kontrolümüz var, neler üzerinde yok iyi değerlendirip ona göre yola çıkmak faydalı olacaktır. lTerapiden korkmayın Eğer bu dönemde ya da geçtiğimiz dönemlerde travmatik bir olaya maruz kaldıysanız, sürekli o olayı düşünüyor, olaya ilişkin görüntüler aklınıza geliyor ve bir türlü gitmiyorsa, günlük yaşamınıza uyum sağlamakta zorluk çekiyorsanız, denenebilecek tedavi yöntemlerinden biri EMDR, Türkçesi ile Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme Terapisi. EMDR Terapisi, 1987 yılında ABD’li psikolog ve eğitimci Francine Shapiro tarafından geliştirilen, her türlü psikolojik rahatsızlık ve migren, fibromiyalji gibi sebebi tıbbi olarak açıklanamayan rahatsızlıklar üzerinde de etkili olan bir tedavi şekli. EMDR Terapisi’nin temelindeki düşünce, beynin beş duyu organıyla aldığı her yeni bilgiyi işlediğini ve kendisi için işlevsel, kullanışlı bir hale getirdiğini söylüyor. İşlevsel hale gelen yeni bilgiler, anılar beyinde halihazırda var olan anı ağı ile bütünleşiyor. Öğrenme böylelikle gerçekleşir ve öğrendiğimiz bilgiler ile gelecekte yaşayacağımız durumlara karşı verebileceğimiz tepkiler beyinde depolanmış olur. Ancak duygusal yükü ağır ve olumsuz yani travmatik bir olay yaşadığımızda beynin bu siste minde bozulma olur ve beyin bu bilgiyi normalde olduğu gibi işleyemez. İşlenmeyen ve sağlıklı biçimde depolanmayan bilgiler, onu anımsatacak, tetikleyecek durumlarla karşılaştığında bize sanki o travmatik anı yeniden yaşıyor gibi hissettirebilir ve sürekli travmatik meseleyi düşünmemize sebep olabilir. EMDR Terapisi ile kişi bu travmatik anılara karşı duyarsızlaştırılır ve yaşamına yeniden “normal” bir şekilde devam edebilir. Bu terapi yöntemi ile çoğumuzun bildiği o filmdeki gibi anılarımız beynimizden silinmiyor. Aksine onu hatırlayabiliyoruz ancak hatırladığımızda bizi önceki gibi rahatsız etmiyor. Ona karşı yeni bir bakış açısı geliştirmiş oluyoruz. Çoğumuzun güvenlik algısının çok derinden sarsıldığı bugünlerde duyduğumuz bir miktar kaygının “normal” olduğunu tekrar etmek isterim. Ancak kaygının tüm benliğimize nüfuz ettiğini düşünüyorsak mutlaka destek almak gerektiğini de yeniden belirtmeliyim. Bizler çoğunlukla fiziksel bir belirti görmedikçe psikolojimizi çok da fazla önemsemeyebiliyoruz ya da gözle görülmediği için sıkıntılarımızı büyüttüğümüzü düşünebiliyoruz. Ancak en büyük hazinemiz aklımız. Beden sağlığımızı korumaya ancak akıl sağlığımızı koruduktan sonra güç bulabileceğimizi unutmayın. En büyük hazinenize sahip çıkın! n * Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar, 4. baskı (İstanbul: İletişim Yayınları, 1992), 383.