Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Akademi 8 Mart 2017 Çarşamba İslamcı popüler kültürde kültürel iktidar söylemi Emre Tansu Keten Mehmet Fatih Traş’a... Gezi İsyanı’nın ardından kültürel alanda iki olguyla karşı karşıya kaldık. Birincisi, Gezi’den yana saf tutan ve Gezi’nin ortaya çıkardığı şenlikli dille birlikte kendisini dönüştüren muhalif yayınlarda yaşanan patlama. İkincisi ise bu alanda kendi yetersizliğinin farkına varan iktidarın kültüre özel bir önem vermeye başlaması. Gençliğin sokağa çıkmasında kültürel alanın etkisinin farkına varan AKP, yandaş oyuncu, şarkıcı, yazar ve entelektüelleri daha fazla öne çıkarma, kendi ideolojik bagajına uygun dizi ve filmler yaptırma, belediyeleri daha fazla kültürel etkinlik yapma konusunda işe koşma gibi yöntemler izledi. Bu yönelişin önemli bir ayağını dergicilik oluşturdu. Hacamat, Misvak gibi mizah, Cins ve İzdiham gibi popüler kültür dergileri bu dönemde yayın hayatına başladı. İktidarın kültür cephesinin bu süreç boyunca en çok işlediği konu kültürel iktidardı. Bu cenaha göre, kültürün her alanında “seçilmemiş iktidar sahipleri”nin hegemonyası hâkimdi ve bu tahakküm nedeniyle milletin gerçek kültürü bir türlü görünür olamıyor, hatta bu kültürel iktidar AKP’ye karşı bir vesayet aracı olarak kullanılıyordu.1 Cins’ten İsmail Kılıçarslan amaçlarını şöyle özetledi: “Bizim en büyük kavga alanımız ve derginin başat fikirlerinden biri [...] Kemalist beyazların oluşturduğu bu kültürel iktidarla mücadele etmek.” lTürkiye’de ‘kültürel mücadele’ Kültürel iktidarla mücadeleye giri şen İslamcılar, bunu siyasal alandakine benzer bir tarih yazımına dayandırmaktadır. Bu anlayışa göre, Cumhuriyet, Osmanlı’nın köklü ve halka dayalı kültüründen büyük bir kopuşu temsil etmektedir. Otantik kültürü devlet zoruyla baskılayan yeni rejim, bunun yerine Batı’dan ithal, yapay ve yabancı bir kültürü dayatmıştır. Ancak millet bu kültürü kabul etmemiş, nihayet AKP iktidarı ile kendi özüne dönme mücadelesinde yeniden doğmuştur. Peyami Safa’nın 1931’de yazdığı gibi, Türkiye büyük bir kültürel yarığın üzerinde (FatihHarbiye) yükselmektedir.2 Osmanlı’nın son döneminde ortaya çıkan Batıcı/laik kesimle, İslamcı çevrenin arasındaki kültürel farkın, bugünkü kamplaşmaların tohumlarını taşıdığı doğrudur. Ancak İslamcıların inşa ettiği ve sol liberal tezlerden İdris Küçükömer’e ve Kemal Tahir’e kadar birçok kaynağı referans gösterdiği bu tarihsel anlatı eklektik ve araçsaldır. Söz gelimi, kültürel mücadeleyi, pejoratif anlamda, sınıf mücadelesini örten bir ideolojik araç olarak yorumlayan Küçükömer’in tezleri, İslamcılar tarafından tam da sınıf mücadelesini örtmek için kullanılmaktadır. Aynı şekilde, Osmanlı’da ortaya çıkan İslamcı hareketin Batılılaşma ve modernleşme taraftarı ya pısı gözden kaçırılmakta, İslamcılık ezeli olarak “Batı karşısında yerli” ilan edilmektedir.3 Türkiye’nin kültürel tarihi, bu indirgemeci yorumun aksine, geçmişle doğal bir süreklilik barındırmamaktadır. Örneğin Ayvazoğlu’nun belirttiği gibi, 1950’lerle başlayan taşradan şehre göç olgusu, sadece Batıcı seçkinleri değil, muhafazakâr seçkinleri de derin endişelere sevk etmiştir: “Gidenlerin yeri dolmuyor; 1950’den sonra açılan imkânlardan yararlanarak öğrenim gören ‘Anadolu çocukları’ kültürel altyapıları yetersiz olduğu için, sanat ve edebiyatta yaratıcılık gösteremiyorlardı”.4 Modern tedrisattan geçmiş muhafazakâr seçkinlerin yerini alan Anadolu çocukları, 1970’lerle birlikte hızlı bir politikleşme sürecine girmiş, bunu 1980’lerde yoğun ?KİMDİR Emre Tansu Keten, 7 Şubat 2017 tarihinde 686 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2013 yılından beri mezun olduğu Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışıyordu. Yüksek lisans derecesini “Muhafazakârlığın dönüşümü ve muhafazakâr medya” başlıklı teziyle aldı. Marmara Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını sürdürüyor. bir okuma seferberliği takip etmiş ve 1990’larda İslamcı edebi ürün ve dergilerde bir patlama yaşanmıştır. Sırasıyla, antikomünizm, İran Devrimi ve cihatçılık tarafından etkilenen bu dönemler ve nihayet radikal iddiaların bir kenara bırakıldığı AKP dönemi, yekpare bir İslamcı kültürden bahsedilmesini zorlaştırmaktadır.5 Bunun yanında İslamcı tarih anlatısında “kültürel iktidar sahipleri”nin konumu da tartışmalıdır. Bu anlatıya göre, kendilerinden olmayan herkes Batıcı kültüre dahildir. Örneğin İslamcılar için Cumhuriyet romancılığı ile 1950 sonrasının toplumcu/sol edebiyatı arasında bir fark yoktur.6 Oysa bu güçlü sol kültürel damar ne Kemalizmle ne de burjuva kültürüyle açıklanabilir. Bugün İslamcılar tarafından kültürel iktidar içinde konumlandırılan sol kültür, demokratik siyaset olanaklarının olmadığı koşullarda “kültürel alan içinde baskın eğilim olarak öne çıkmış demokratik bir kültürel muhalefet olarak özel bir önem kazanmıştır”.7 lCins ve kültürel hınç 2015 yılında yayın hayatına başlayan Cins, gerek teknik gerekse içerik olarak Ot, Kafa, Bavul tarzı dergiciliğin İslamcı bir kopyasıdır ve varlığını bu yayıncılığın tam karşısında konumlandırmaktadır: Korkun. “Senelerdir kendinizi sahibi, bekçisi, ustası, atası saydığınız alanlarda rahatça at koşturduğunuz yeter” demeye geldik çünkü. [...] Bilinsin ki bu derginin ana eylem alanı birilerinin bu memlekette özenle yaratmaya çalıştığı çakma kültürel iktidarla mücadele olacaktır. [...] Ve sevgili okur, >>