Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 Akademi 22 Mart 2017 Çarşamba Erdoğan’ın en önemli silahı: Kutuplaştırma Çağlar Ezikoğlu Türkiye 16 Nisan öncesinde zorlu bir kampanya dönemi yaşıyor. Evet kampanyasının baş aktörlerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklamasında “hayır” diyenlerin tutumunun 15 Temmuz’un desteklenmesi anlamına gelebileceğini iddia ederek, referandumun 15 Temmuz 2016 darbe girişimi için bir yanıt olarak görülmesi gerektiğini belirtmişti. “Hayır” destekçileri bu konuşmanın ardından Erdoğan’ı Türkiye’yi kutuplaştırmakla suçladı. Bu yazı, Erdoğan’ın kutuplaştırma stratejisinin nasıl şekil aldığı ve halk nezdinde nasıl karşılık bulduğunu ele almaktadır. l‘Onu bizden biri olarak görüyoruz’ Aşağıdaki haber 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası Erdoğan destekçileriyle görüşülerek hazırlanmıştı: Cumhurbaşkanının destekçileri sıkça Erdoğan ve AKP’nin popülaritesinin üç temel nedeni olduğunu söylüyor. Birincisi sosyal: Erdoğan, alt sınıf ve altorta sınıfların temsilcilerinden birisi ve selefleri tarafından görmezden gelinen bir halkın insanı olarak algılanıyor. İsmail adındaki bir destekçisi AKP bayrağını sallayarak “Mesela Erdoğan’dan önce cumhurbaşkanları değer vermedi fakat Erdoğan bizi önemsiyor. Önemli olan budur. Onu bizden biri olarak görüyoruz.”1 Alt sınıflar veya toplumun yoksul tabakalarından gelenler Erdoğan figürünün babaları, erkek kardeşleri veya yakın arkadaşları olabileceğine inandıkları için Erdoğan’ı desteklemişlerdi. Erdoğan, söylemini ve konuşmalarını toplumun gelir düzeyi düşük tabakalarının desteklerini almak üzere şekillendirmiş ve bu hedefi gerçekleştirmede çok başarılı olmuştu. l‘Beyaz Türk’/ ‘siyah Türk’ En önemli araçlarından biri “be yaz Türksiyah Türk” ikiliğidir. “Beyaz Türk” kentsel kozmopolit kimlik, modern feminizm ve laiklikle bağlantılı tanımlanıyor; “siyah Türk” geleneksel, muhafazakâr ve alt sınıfları temsil ediyordu. Burak Bekdil, Erdoğan’ın başarı hikâyesinin “beyaz Türkler”in karşısında “siyah Türkler”in zaferi olduğunu, “Tayyip’in” destekçilerinden birisi olan küçük bir çocuk ile yaşadıkları üzerinden aktarıyor: Motosikletler ve scooter’lar hakkında konuşma, dokuz yaşındaki yeni arkadaşımla hızlı bir şekilde “siyasi sohbet”e dönüştü. Ne kadar kazanıyorsun? Değişir. Bazen günde 5 lira, hatta bazen 25! İyi, ama hayat boyu kâğıt mendil satamazsın. Gelecek için herhangi bir planın var mı? Evet, abi; senin gibi kâfirlerle savaşacağım ve ‘Tayyip Amca’nın partisine katılacağım. Kâfirler benim gibi mi? Evet, abi, kafede şarap içtiğini gördüm ... Çocuk ileride bir milletvekili olacağını söyledi. Ona şans diledim ve sordum: Baban ne iş yapar? İşi yok, abi. Kardeşin var mı? 12 kardeşiz! Peki Tayyip Amca’nı bu kadar sevmeni sağlayan nedir? O iyi bir Müslüman ve bize yiyecek, oyuncak ve başka şeyler gönderdi. Neden bir milletvekili olmak istiyorsun? Zengin ve güçlü oldukları için, kâfirlerle daha iyi savaşabilirim. Kâfirler benim gibi mi? Senin gibi, abi.”2 Bekdil’in bu çocuğa ilişkin aktardıkları Erdoğan’ın kutuplaşma stratejisini ve alt sınıflar arasındaki popülaritesini anlamak için iyi bir örnek. Bazı araştırmacılara göre otoriter rejimlerde liderler, destekçilerini korumak için zenginliğin yeniden bölüşümünü sağlamalı ve takipçilerini kendilerine destek verecek kadar finanse etmelidir. Yukarıdaki anekdot bize farklı bir hikâye anlatıyor.Türkiye’de alt sınıflardan yoksul insanlar sayıca artmalarına rağmen Erdoğan’ın liderliğini desteklemeye devam ediyor. Bunun başlıca nedeni, Erdoğan’ın “siyah Türklerbeyaz Türkler” ikilemi üzerinden devam eden kutuplaştırma siyaseti. l Anadolu’nun zencileri Erdoğan konuşmalarının çoğunda “zenci” terimini kullanıyor ve alt sınıf vatandaşlar gibi zenci olmaktan gurur duyduğunu iddia ediyor. Bu kutbun karşısına yerleştirdiği “beyaz Türkler” Kemalist seçkinlerdir. Genellikle devlet bürokrasisi ve orduyla bağlantılıdırlar. Erdoğan’ın “beyaz Türk” olarak nitelendirdiği kesim tarafından örgütlendiğini düşündüğü Gezi Parkı protestolarından sonra bu ayrımı nasıl keskin çizgilerle çizip kendi taraftarlarını konsolide etmeye çalıştığını şu sözleriyle tespit etmek mümkün: Siyasi görüşleri, ideolojileri nedeniyle insanlarımız nice aşağılamalar yaşadı. Selamünaleyküm demenin aşağılama nedeni olduğu, başörtülü olduğu için aşağılanan insanlarımız oldu. Onlara göre biz sanattan anlamayız, mimariden, edebiyattan, estetikten anlamayız. Hani bidon kafalı diye bir söylem var ya... Biz bunlara göre zenciyiz... Biz Mamak zindanlarının da Metris’in de şahidiyiz. Azınlığın çoğunluğa tahakkümünün tanığıyız.3 Anadolu’nun alt tabakası Erdoğan’ın sınıflandırmasında “siyah Türk”tür çünkü bu insanlar Cumhuriyet döneminin başlarında Kemalist seçkinler tarafından baskı altına alınmıştır. Kemalist seçkinler, onlarla eğitimsiz/ muhafazakâr kimlikleri yüzünden her zaman alay etmiştir Erdoğan’a göre. Kendisi de bu alaylara maruz kalmıştır ve bu mağduriyetini her fırsatta dile getirir. Bu bağlamda verilebilecek en güzel örnek, Erdoğan’ın son dönemde bu kitlelere hitap etmek için organize ettiği muhtarlar toplantısıdır. Bu toplantılar Erdoğan için “beyaz Türkler”den şikâyet etmek ve karşısındaki kitleyi kendisine bağlamak için muazzam bir propaganda aracına dönüşmüştür. Bu toplantıların ilkinde Ocak 2015’te Erdoğan kendi mağduriyeti ile başlar ve şöyle devam eder: 1998’deki mahkumiyet kararımın ertesi günü birçok gazete “Artık muhtar bile olamaz” başlığı atmıştı. Muhtar bile olamaz diyerek hem şahsımla hem de muhtarlarla alay ediyorlardı. O başlığı atarak Türkiye’deki tüm muhtar kardeşlerimi seçilmek kötü bir şeymiş gibi tahkir ediyorlardı. Muhtar bile olamaz diye şahsım ve muhtarlarla alay ediyorlardı, bu millet bu kardeşinizi Cumhurbaşkanı yaptı.4 Erdoğan’ın bu popülist söylemleri, özellikle 2011’den sonra toplumu kutuplaştırmaya ve kendi seçmenlerini konsolide etmeye ciddi manada katkı sağlamıştır. Erdoğan özellikle Anadolu’daki alt tabakanın niceliğinin farkına varmış ve girdiği tüm seçimlerde buna göre hareket etmiştir. Toplumun alt tabakalarına hitap eden, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan gelenekselleştirdiği muhtarlar toplantılarından birinde. ?KİMDİR Çağlar Ezikoğlu, Mülkiye’den 2009’da mezun oldu. Mülkiye’de ve Sussex Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. Aberystwyth Üniversitesi, Uluslararası Siyaset Bölümü’nde Araştırma Görevlisi ve doktora adayı. Siyasal İslam ve İslamcılık, Türk Siyaseti, Türk Dış Politikası, Türkiye’de İslam, Türkiye’de Demokrasi ve İnsan Hakları ve Ortadoğu üzerine çalışıyor. EInternational Relations’da editör ve BISA Uluslararası Akdeniz, Ortadoğu ve Asya Uluslararası Çalışmaları Çalışma Grubu’nda iletişim koordinatörü. ABC gazetesinde belirli aralıklarla güncel yazılar yazıyor. muhafazakâr hem de geleneksel söylem bütünlüğü, bu seçmen kitlesinin AKP ve Erdoğan’a sadakatini sürdürecek şekilde kullanılmıştır. 16 Nisan referandumu kesinleştikten sonra Erdoğan’ın söylemlerinin birdenbire ayrıştırıcı/kutuplaştırıcı bir tarza bürünmesinin temel sebebi de budur. Zira referandum için de en önemli anahtarın “kutuplaştırma” üzerine izlenecek bir siyaset olduğunu düşünmektedir. Bu referandumun neticesinin Erdoğan’ın bu stratejisiyle belirleneceğini ve kararsız seçmenlerin kutuplaştırma siyasetinin yanı sıra 15 Temmuz darbe girişiminin etkisiyle pompalanan korku siyaseti “evet” demeye sevk edilebileceği söylenebilir. n 1 Patrick Kingsley, “‘We see him as one of us’: why many Turks still back authoritarian Erdoğan”, Guardian, 20 Temmuz 206, https://www.theguardian.com/world/2016/jul/20/weseehimasoneofuswhymanyturksstillbackauthoritarianerdogan, erişim tarihi 15 Mart 2017. 2 Burak Bekdil, “Everything comes up roses for ‘Uncle Tayyip’”, Hürriyet Daily News, 9 Ağustos 2007, http://www.hurriyetdailynews. com/everythingcomesuprosesforuncletayyip. aspx?pageID=438&n=everythingcomesuprosesforuncletayyip20070829, erişim tarihi 15 Mart 2017. 3 “Başbakan Erdoğan: İllegal paçavralar astılar”, Radikal, 11 Haziran 201, http://www.radikal.com. tr/politika/basbakanerdoganillegalpacavralarastilar1137142/, erişim tarihi 15 Mart 2017. 4 “President Erdoğan Addresses to Mukhtars”, 27 Ocak 2015, http://www.tccb.gov.tr/en/ news/52/3406/presidenterdoganaddressestomukhtarsthevisiontobecomeagreatstatebeginsatthelocallevel.html, erişim tarihi 15 Mart 2017.