Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 Akademi 15 Mart 2017 Çarşamba Geçmişle yüzleşme ve hakikat hakkı Hülya Dinçer Geçmişle yüzleşme politikalarının merkezinde bir yandan işlenen suçlar karşısında hesap verebilirliğin ve ceza adaletinin sağlanması bulunur. Öte yandan insan hakları ihlallerinin hangi tarihsel ve toplumsal koşullarda, hangi politik aktörler tarafından, hangi stratejilere başvurularak işlendiğinin, kısacası hakikatin açığa çıkarılması yer alır. Hakikatin açığa çıkarılması, baskıcı rejimlerin ardından ya da savaş ve çatışma dönemlerinin ertesinde yoğun şiddet ve baskı altında yaşanan ağır insan hakları ihlalleri ve insanlığa karşı suçlarla yüzleşme bağlamında yükselen güçlü toplumsal taleplerden biridir. Cezasızlıkla mücadele ağır hak ihlallerini soruşturmak ve cezalandırmak üzere devletlerin hukuki bir yükümlülük altında olduğunu söyler. Kamusal olarak yüksek sesle dile getirilmeye başlayan, geçmişte işlenen suçların aydınlatılmasına yönelik hakikat talebi de giderek siyasal bir talepten normatif güvencenin konusuna dönüşmüştür. Hakikat talebi bir hakkın içeriğine dönüşmeden önce de etik ve politik bir ağırlığa sahipti. Yıllar, nesiller süren inkâr ve karartma çabalarından sonra, toplumun yakın tarihinde gerçekten ne yaşandığını bilme talebi çok güçlü bir politik içerikle açığa vurulur. Bu talep sadece bilgiye ulaşmayı değil, devletin ve toplumun geçmişte reddettiği sorumluluğu nihayet tanımasını ve üstlenmesini de içerir. Hakikatin açığa çıkarılması talebi öte yandan insan hakları ihlallerini tanıma/kabullenme ve bunların yarattığı somut zararı giderme taahhüdünü de kapsar ve bu yönüyle etik bir içeriğe sahiptir. l Neye yarar hakikat? Hakikat, şiddet ve kıyım dönemlerinin ardından hayatta kalanlar için özel bir önem taşır. Hakikatin tanın “Bir daha asla!” 1983’te Arjantin’de Cumhurbaşkanı Raúl Alfonsín tarafından kurulan Kayıplar Hakkında Ulusal Komisyon’un hazırladığı rapora adını veren slogan. Rapor askeri cuntanın yargılanmasının yolunu açmıştır. ması, zulme maruz bırakılıp hayatta kalanlar için kendilerine yaşatılan şiddetin, kendi öznel hafızalarının toplum ve kamusal aktörler nezdinde kabul görmesi anlamına gelir. Susturuldukları, hikâyelerinin ancak dört duvar arasında, mahrem dünyalarında anlatılmasına izin verildiği uzun yılların ardından fiziksel ve ruhsal dünyalarında yaşadıkları tahribatın ve kaybın gerçekliğinin nihayet tanınmasıdır. Kendi insani varoluşlarının nasıl yaralandığının, inkâr edildiğinin, yok sayıldığının kabul edilmesidir. Hayatta kalanların hakikati ararken talep ettikleri kendi öznelliklerinin ne olduğunun bilinmesidir. Geçmiş üzerinde süregiden kurumsal inkârın kırılmasıyla birlikte hakikatin tanınmasının gerçek bir politik reformun hayata geçirilmesine katkı sunabileceği de tecrübe edilmiştir. Hakikat arayışı geçmiş üzerine yürütülen tartışmayı şekillendirme gücüyle, toplumsal hafızanın inşası ve geçmişin kolektif olarak anlamlandırılması mücadelesinin de odağında yer alır. Geçmiş suçların kamusal düzeyde ve resmi kanallarla tanınması, uzunca bir süre için konuşulması tehlikeli addedilen, basında nadiren yer bulan, okullarda öğretilen resmi tarihte yeri olmayan, önceden ancak fısıltıyla dile getirilebilen hakikatler üzerindeki suskunluğa son vermeyi sağlar. Resmi düzeyde tanıma, önceden normal ve meşru kabul edilen tahakkümün toplumsal bir sorun olarak algılanmasını mümkün kılar. Bu algı değişimi inkârı aşındıracak, yüzleşmeye alan açacak toplumsal kurumların, stratejilerin ve hatta yeni bir dilin dolaşıma girmesini sağlayabilir.1 Bu yeni dil, hakikatin toplumsallaşmasına imkân veren ve geçmişten ders çıkarılmasını mümkün kılan kültürel ve siyasal bir ortama zemin hazırlama potansiyeli taşır. Hakikatin toplumsallaşması ve resmi düzeyde tanınması, tüm bu yönleriyle hayatta kalanların dünyasında ve toplumsal anlamda dönüştürücü bir etkiye sahiptir. Hakikatin ne ölçüde açığa çıkarılabileceği, kimin ya da kimlerin hakikatlerinin kamusal düzeyde tanıma göreceği ise şüphesiz bir iktidar mücadelesidir ve toplumsal taleplerin siyaseti dönüştürücü gücüne bağlıdır. lHakikat mücadelesi: Kısa bir tarihçe Madunların ve bir bütün olarak toplumun hakikati bilme hakkının ?KİMDİR Hülya Dinçer, 7 Şubat 2017 tarihli 686 sayılı KHK ile ihraç edildi. Marmara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, İnsan Hakları Anabilim Dalı’nda çalışıyordu. Galatasaray Üniversitesi’nde insan hakları alanında doktora çalışmalarını sürdürüyor. insan haklarının kavramsal alanı içinde tartışmaya açılması ve nihayet normatif tanımaya ve yargısal güvenceye kavuşması görece yeni bir gelişmedir. Bu tanımanın ilk olarak Güney Amerika kıtasında gerçekleşmesi tesadüf değildir. Zira Latin Amerika ülkelerinde 1970 ve 1980’li yıllarda hüküm süren askeri diktatörlükler, muhaliflere yönelik olarak, resmi ve paramiliter yapılar eliyle, on binlerce kişinin kaybedilmesine ve bu kişilerin akıbetine dair hakikatin inkâr edilmesine dayalı bir imha stratejisi izlemiştir. Bu nedenle kayıpların bedenlerine ulaşma ve akıbetlerini açığa çıkarma mücadelesi kıta genelinde hakikat taleplerini insan hakları mücadelesinin merkezine yerleştirmiştir. lHakikat komisyonları Arjantin’de askeri cuntanın yıkı lışının ardından 1983’te kurulan Kayıplar Hakkında Ulusal Komisyon (Comisión Nacional sobre la Desaparición de Personas), Şili’de Pinochet rejimi suçlarını araştırmak için 1990 yılında kurulan Ulusal Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu (Comisión Nacional de Verdad y Reconciliatión), El Salvador’da 1992 yılında kurulan El Salvador Hakikat Komisyonu (Comisión de la Verdad para >> Akademi 15 MART 2017 ÇARŞAMBA SAYI: 3 Tek sayfa için boşluklu 6 bin 500, çift sayfa için boşluklu 13 bin karakterlik yazılarınız için adresimiz: akademi@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu l Yayın Yönetmeni: Özgür Gökmen l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: (0212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. Danışma kurulu l Ali Tayfun Atay, Antropoloji ve Sosyoloji l Ayşe Erzan, Fizik l Beliz Güçbilmez, Tiyatro l Gencay Gürsoy, Sağlık Bilimleri l Haldun Gülalp, Siyaset Bilimi l İbrahim Ö. Kaboğlu, Hukuk l İlhan Uzgel, Uluslararası İlişkiler ve Dış Politika l Korkut Boratav, İktisat l Necmiye Alpay, Dilbilim l Nilgün Toker Kılınç, Felsefe l Özdemir Aktan, Sağlık Bilimleri l Reşit Canbeyli, Psikoloji l Sefa Feza Arslan, Matematik l Uygur Kocabaşoğlu, Tarih ve İletişim l Zeliha Etöz, Sosyoloji ve Siyasal Antropoloji