23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

İpek Yolu Konuk evi YEMEİÇME İpek Yolu Kadın Kooperatifi tarafından Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ve Gelecek Turizmde (Anadolu Efes, Kültür Bakanlığı, UNDP ortaklığında) projesi desteği ile yürütülen tamamen Mardinli kadınların denetim ve gözetiminde gerçekleştirilen bir konaklama projesi. Veya bundan da ötesi; zira hem kadınlar yürütüyor, hem de sabun atölyesi ve mutfağı ile örnek bir sürdürülebilir projeye imza atıyorlar. Konuk evi, Mardin’in nevi şahsına münhasır konaklarından birine kurulmuş ve çok da güzel bir terası var. İnsanın kaldığı yere mana katıyor. Envai çeşit malumat için dunyalarsenin.com Tan Morgül Fotoğraflar: Müslüm Baybars Leziz bir tarih dersi: Mardin Sofrası Öncelikle gezme işini bitirdiğinizi tahayyül ediyoruz. Sonra temel el zanaatlarına dair bir fikir oluşturmak için mühim noktaları gördüğünüzü de düşünüyoruz. Nihayetinde de caddeye dalıp biraz yemeiçme hadisesine girelim. Hepimizin malumu, eski Mardin adeta bir açık hava müzesi. Birkaçını sayalım: Şehre 5 km uzaklıktaki Deyrulzafarân Manastırı, Gazi Paşa İlkokulu (1908 yılında, Mukeltef ailesi içim Ermeni mimarbaşı Lole tarafından konut olarak yapılmış. 1938’den beri okul), Kasımiye (Sultan Kasım) Medresesi (Temeli Artuklulara, ana yapı Akkoyunlulara ait), Şehidiye Camii, Ulucamii, Kırklar Kilisesi (13001400 yıllık bir kilise) ve daha nice yapının yanında yol boyu size eşlik eden Mardin’in geleneksel konakları ile Abbaralar (evlerin altında bulunan yapısal geçitler.) Sonra temel el zanaatlarına dair bir fikir oluşturmak için mühim noktaları gördüğünüzü de düşünüyoruz: telkari, kutsal bez, bakır, cam altı işçiliği ve tüm o evlere kıymet katan güzelim taş işçiliği. Ondan sonra kaldırımlarda park etmiş arabaların izin verdiği ölçüde, caddeye dalıp biraz yemeiçme hadisesine girelim. katkısı olduğu kesin. Önümüze gelen tabak adeta bir arkeoloji bülteni gibi: Sırasıyla Hurriler, HurriMitanni, Asur, Med, Babil, Pers, Bizans, Artukoğulları, Akkoyunlular, Osmanlı’ya ve daha yakın vakitlerde Keldani, Nasturi, Ermeni, Yahudi, Arap, Kürt ve Türklere ev sahipliği yapmış kentin kadim ahalisi de Süryaniler olmuş. Arada unuttuğumuz medeniyet olduysa kendilerinden tarih önünde özür dileriz. Mardin mutfağı tahıl, et (ağırlıklı kuzu eti), sebze ve envai çeşit baharattan oluşuyor. Mevsimine göre malzeme de işin renkliliği. Birkaç örnekle ne demek istediğimizi anlatalım. Halep menşeli ‘kaburga dolması’, irok (kızarmış içli köfte), ikbeybet (haşlanmış içli köfte), kibe (işkembe dolması), kitel raha (haşlama sini köfte ki Mardin’de üç çeşit yapılışı varken, Suriye ve Irak’ta altı çeşitmiş), lebenniye (çoban çorbası), sembusek (bir çeşit kapalı lahmacun), haşu ğaruf (kuzu içi), ıkbeys lb’lehme (etli ekmek), alluciye (erik aşı) kebabı, teşt (odun ateşinde pişirilmiş kuzu tandır), çiğ köfte, ve daha neler neler. Ez cümle; sofra Halil İbrahim Sofrası, bir yerde durmak ve insaflı şekilde yemekte fayda var. Mardin vejetaryenler için en iyi mekanlardan biri olmasa da, zengin meze çeşitleri iyi bir çözüm gibi duruyor. Misal, şöyle bir tabakla temas ettim; firik salatası, humus, muhammara, tahinli patlıcan salatası, küflü yoğurt, zeytin salatası, sebzeli patlıcan salatası, kurutulmuş domates salatası, biber yoğurtlama. Ziyadesiyle kafi herhalde. İranlı zahidden Mardin’e YEMEKTE EŞLİKÇİ SÜRYANİ ŞARABI TARİFE MİLLET YETİŞTİRMEK ZOR Konu Anadolu mutfağı olunca, tarife “Millet” yetiştirmek zor oluyor. Hadiseye İstanbul’dan da aşinayız, ama Mardin, biraz da bu örneğin sıkıştırılmış hali gibi. Önce kim yaptı, sonra kimler, nasıl bir katkı verdi bilinmez. Ama şu anda yediklerimizde her kültürün kendince bir 26 E tabii bir de tüm bu menü olmasa da, bir kısmını bulabileceğiniz yerler olmalı. Aslında şöyle iyi bir hane sofrası pek makbul olurdu, ama bunun için daha fazla Mardin mesaisi şart. Şimdilik, öğle yemeği için Kebapçı Rıdo, veya Yusuf Usta’yı sayalım. Akşam yemeğinde ise Mardinli bir başka kadının başarı hikayesi olarak Cercis Murat Konağı ve Bağdadi Restoran tavsiye edilir. Eğer şanslıysanız, Cercis’in işletmecisi Ebru hanımın önderliliğinde yemek sunumu ve hikayesine de rast gelebilirsiniz. Yemeklerin eşlikçisi de yerel Süryani şarabı; bölgede kabbodi ve karfoki olarak anılan boğazkere, öküzgözü kupajına biraz da mahlep katılarak yapılan şarap bakır çanakta servis ediliyor. İşin bir de tatlı boyutu var ki, ben şahsen az önce saydıklarımdan sonra, olabileceklerden korktuğum için harire ile sade bir kapanış yaptım. Yemek sonrası kahve menüsü de oldukça fiyakalı. Bunun için de önerimiz; Mezopotamya Otantik Cafe. Terasta, tüm bu muhabbeti harlayan coğrafyanın huzurunda, “koyu” bir sessizlik şart. Vakidi’den aktarılanlara göre, bugünkü Mardin kalesini mesken tutan, ünü tüm doğuya yayılmış Dîn adlı İranlı zahid, Heraklius’un gönderdiği bir komutan tarafından öldürülür. Bu komutan daha sonra buraya bir kale yapar. Zamanla da, Dîn öldü anlamına gelen ‘Mate Dîn’in Mardin’e dönüşüp, şehre ismini verdiği söylenir. Mardin de, tarih boyunca, kentin bütününe hakim olan kalesi ile adlandırılmış. Süryaniler, Süryanice kale veya kaleler anlamına gelen Merdin, Merdo, Mardo, Mardin, vb.; Bizanslılar Maride, Mardia; Ermeniler Merdin; Araplar Maridin; Osmanlılar ise Mardin olarak adlandırmıştır. Harire: Tatlı yiyelim tatlı konuşalım Bunca medeniyetin kilerinden mutfağa taşıdıklarımızdan sonra sohbeti tatlıyla kapamak şart oldu. Son tattığımız tatlının tarifini verelim: Un, su, üzüm pekmezi ve şekeri karıştırarak, kısık ateşte muhallebi kıvamına gelene kadar kaynatıyoruz. Kıvamı tutturduğumuzda tarçın, yeni bahar, zencefil ve karanfil ilave ediyoruz. Kapanışı ise cevizle yapıyoruz. Sonrasında bakır kâsede soğuk servis ediyoruz. Harire, hayvansal ürün içermediğinden, perhiz günlerinde de tüketilen bir tatlı. Ama siz istediğiniz gün tüketebilirsiniz, bizce mahsuru yok. 12 NİSAN 2015
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear