24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

6C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 22 AĞUSTOS 2008 CUMA BTC’den KerkükYumurtalık, BTE’den IrakTürkiye doğalgaz hattı saldırı tehdidine açık durumda Enerji hatları ateş altında ŞERİAT GÖSTERİSİ Hatların saldırı tehdidine açık durumda bulunması Ankara’nın terminal ülke olma politikasını da sıkıntıya sokuyor. Küreselleşme Sıkıntıları mez, bunun yol ve yöntemlerini arayan “demokratik sosyal hukuk devletçilerle” de dalga geçer. Büyük devletler, emperyal güçler dünyanın zenginliklerini paylaşırken kendi uluslarının çalışanlarına bile daha fazlasını vermeyi eşyanın tabiatına aykırı bulurlar. Öyledir de; eşyanın tabiatına aykırıdır. Örneği küreselleşmenin baş aktöründen verelim. ABD’de üst düzey şirket yöneticilerinin gelirleri ile bir işçinin aldığı ücret arasındaki fark yaklaşık 500’e 1 oranındadır. Daha “küresel” bir rakam verelim. Dünya nüfusunun en üst yüzde 20’lik dilimi, en alttaki yüzde 20’lik dilimden 150 misli daha fazla gelir elde ediyor. Son veriler, ideolojik propagandanın etkisine en fazla açık olan, rejimlerin bekçisi olarak tanınan kesimin, orta tabakaların da giderek zor duruma düştüklerini gösteriyor. ABD’den başlayarak tüm dünyaya yayılma eğilimi gösteren son krizin öncelikli hedefi orta kesimlerdir. Alt kesimlerin bu krizde kaybedecekleri fazla bir şeyleri yoktur. ??? Ama krizler tehlikelidir. Krizler saldırganlıklara davetiye çıkarır. Yalnızca siyasi değil, çevresel dengelerin de bozulduğu, kaynakların kıtlaştığı bir dünya, tehlikelerin arttığı bir dünyadır. Günümüzün egemen ideolojisi köhne liberalizm, başına “yeni” sıfatını ekleyerek kendini, yeni, çevreci, halkçı yapamıyor. Tıpkı kararların az sayıda kişi ile alındığı sistemi “demokratik”, gelir dağılımının gittikçe bozulduğu düzeni “sosyal”, insanların insafsızca öldürüldüğü, hapsedildiği devleti “hukuk devleti” yapamadığı gibi. Kavramlar üzerinde iyi düşünmek ve ısrarlı olmak gereklidir. Şimdilerde neoliberallerin siyasi literatürden söküp atmak istedikleri emperyalizm kavramına da, durumu anlamak ve anlatabilmek için her zamandan daha fazla ihtiyacımız var. Konu ile ilgili kitapları günümüzün kaçınılmaz ve kaçınılabilir gerçekleri ışığında yeniden okumalı. Hilferding’ten mi olur, Lenin’den mi bilmem... Dilerseniz çağımızın açık sözlü Cecil Rhodes’larına kulak verebilirsiniz. Daha da iyi olur aslında!. guray?cumhuriyet.com.tr Ahmedinejad namazla mesaj verdi Ahmedinejad’ın Şii olmasına karşın Sultanahmet’te cuma namazı kılması, “İslam dünyasına siyasal bir mesaj” olarak değerlendirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anıtkabir’e gitmemek için Türkiye ziyaretini İstanbul ile sınırlayan İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad burada kaldığı iki gün boyunca adeta şeriat gösterisi yaptı. Ahmedinejad’ın Şii olmasına ve din adamlarının devlet işlerine bire bir müdahalesine izin veren Velayeti Fakih ekolüne mensup bulunmasına karşın, Sultanahmet’te cuma namazı kılması, “İslam dünyasına siyasal bir mesaj” olarak değerlendirildi. Ahmedinejad’ın da “Acaba benim, bir cumhurbaşkanının orada olması büyük bir siyasi olay değil midir? Cuma namazı ibadet ve siyasetin yan yana geldiği bir şeydir. Benim bu namazda Türk halkıyla birlikte olduğumu göstermem çok büyük siyasi bir olaydır” açıklaması dikkat çekti. Ahmedinejad’ın verdiği bu siyasi mesajın yanı sıra Sultanahmet Camisi’ne gelişinde ve ayrılışında da tekbir getirenleri selamlaması, hatta aracını durdurup aşağıya inmesi, “şeriat gösterisi” olarak yorumlandı. Ahmedinejad camideyken tekbir getirenlere uyarının cami imamı tarafından yapılmış olması da dikkat çekti. Ahmedinejad’a İstanbul’da tanınan olanakların, Tahran’ı ziyaret eden bir Türk Cumhurbaşkanı’na tanınıp tanınmayacağı sorusu ise yanıtsız kaldı. § Bahadır Selim DİLEK ANKARA Kafkasya’da hiç beklenmedik bir zamanda patlak veren RusGürcü savaşı ile birlikte, BakuTiflisCeyhan’dan KerkükYumurtalık’a, BakuTiflisErzurum’dan IrakTürkiye doğalgaz hatlarına kadar, Türkiye geçişli bütün petrol ve doğalgaz hatları sıcak çatışmaların ortasında kalmış oldu. Hatların çıkış noktalarının ve Türkiye dışındaki bölümlerinin saldırı tehdidine açık durumda bulunması Ankara’nın terminal ülke olma politikasını da sıkıntıya sokuyor. Türkiye’nin doğalgaz alımında önemli bir hat olan Mavi Akım’ın vanasının, Kafkasya’daki savaşın taraflarından Rusya’nın elinde olması Türkiye için kritik bir konu olarak öne çıkmaya başladı. İran’dan Türkiye’ye uzanması planlanan doğalgaz hattına ilişkin belirsizlik ise sürüyor. Savaş ile birlikte tehdit altında kalan hatlar ve önemleri şöyle: BakuTiflisCeyhan (BTC): Hattın faaliyete geçmesine başından beri karşı olan Rusya, Gürcistan’ı ağır bir yenilgiye uğrattığı savaş ile birlikte, “BTC’yi istediğim zaman devre dışı bırakabilirim” mesajını da vermiş oldu. BTC, Hazar bölgesi petrolünün dünya pazarlarına gönderilmesinde Rusya’yı bypass eden ilk petrol boru hattı olma özelliği taşıyor. Yıllık 50 milyon ton taşıma kapasitesine sahip ve 1774 km. uzunluğunda olan ve 440 kilometresi Azerbaycan’dan, 1074 kilometresi Türkiye’den geçen BTC petrol boru hattının 260 kilometresi Gürcistan toprakları üzerinde bulunuyor. BakuTiflisErzurum (BTE): Hazar’da Şahdeniz yataklarından çıkarılan doğalgazı Erzurum’a taşıyor. Bu hattan 2007’de Türkiye’ye doğalgaz ihracatı başladı. Sonuç olarak bu hatla 20 milyar metreküp doğalgaz taşınması hedefleniyor. Mavi Akım: Mavi Akım projesi, Ankara ile Moskova arasında 1997 yılında imzalanan anlaşmaya göre, 25 yıl süreyle, Türkiye’nin Rusya’dan yılda 16 milyar metreküp doğalgaz satın almasını öngörüyor. Yıllık 16 milyar metreküp kapasiteli boru hattından Türkiye, 2002 yılı sonundan bu yana gaz alıyor. KerkükYumurtalık: IrakTürkiye Ham Petrol Boru Hattı, 27 Ağustos 1973 tarihinde, iki ülke arasında imzalanan “Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması” çerçevesinde Irak’ın Kerkük ve diğer üretim sahalarında üretilen ham petrolün Ceyhan Deniz Terminali’ne ulaştırılması amacıyla inşa edildi. 2001 yılında hattan taşınan ham petrol miktarı 31 milyon 280 milyon 690 oldu. IrakTürkiye Doğalgaz Hattı: Irak’taki bölümü KerkükYumurtalık hattına paralel olarak inşa edilecek olan, DiyarbakırBismilŞırnakSilopi arasındaki bölümü de BOTAŞ tarafından yaptırılması planlanan ve Irak doğalgazını Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaştıracak hattan, yılda 10 milyar metreküp doğalgaz taşınması hedefleniyor. Irak’ın beş sahasında üretilecek yıllık 10 milyar metreküp gaz bir boru hattıyla Türkiye’ye taşınacak İranTürkiye Doğalgaz Hattı: Türkiye ile İran arasında 1996’da imzalanan, 25 yıl süreyle yılda 10 milyar metreküp doğalgaz alımını içeren anlaşmayla faaliyete geçen hattın yanı sıra geçen yıl yine doğalgaz konusunda iki ülke arasında bir anlaşmaya zemin niteliği taşıyan mutabakat zaptı imzalandı. Buna göre Türkiye Avrupa’ya gaz sağlayacak olan Nabucco hattı için gereken doğalgazı İran ve Türkmenistan’dan alabilecekti. SamsunCeyhan: Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan projenin temeli 2007 yılında atıldı. Projenin 2009’da faaliyete geçmesi bekleniyor. Samsun’dan Ceyhan’a ulaşacak petrol boru hattı, hem petrolün çabuk ve ucuz naklini, hem de İstanbul ve Çanakkale Boğazlarından yapılan petrol taşımacılığını azaltmayı hedefliyor. üreselleşmeciler iki büyük iddia ile insanlar üzerinde ideolojik egemenlik kurmaya çalışırlar. Bunlardan birincisi, küreselleşmenin kaçınılmazlığıdır. Gerçekten de serbest piyasa adı verilen ekonomik sistem, kendi içinde serbestliğe yer vermese de uluslar ötesi bir nitelik kazanmıştır. Sermayenin artık sınır tanımadığı ve sınırları aşarken kendi kurallarını öteki devletlere dayattığını söyleyebiliriz. Teknoloji ve iletişim alanındaki olağanüstü gelişim de büyük ölçüde ve şimdilik, sınır tanımayan doktorlara, gazetecilere, çevrecilere değil, ama sınır tanımayan sermayeye hizmet ediyor. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak ticarette küreselleşme hem gelişti hem de üretimi sınırlar ötesine taşıyarak yeni bir boyut kazandı. Bu gerçeğin ideolojik savı, ulus devletlerin ortadan kalktığı, kalkacağı, etkisizleşeceği yönündedir. Ama günümüzün gerçekleri bu savı doğrulamıyor. Büyük tekellerin, onların genel çıkarları için silahlarını kullanan devletlerin, kısaca emperyal faaliyetin sonuçlarının gösterdiği, ulus devletlerin sayısının hızla arttığıdır. Sovyetler Birliği’nin, Yugoslavya’nın parçalanması, Avrupa ve Asya’da yeni devletlerin kurulmasına yol açtı. Üstelik bu gelişme ulus devletin artık ortadan kalktığı yönündeki propagandanın sahipleri tarafından gerçekleştirildi. Ama şu da bir gerçektir; hem yeni ortaya çıkanlar, hem de ekonomik, politik alanlarda köşeye sıkışanlar, artık zayıf ulus devletlerdir. Bu nedenle de onlar, kendilerine “hayat verenlerin” emir ve kumandasına tabidirler. Egemenlik alanları kavgasında, paylaşım savaşlarında oradan oraya savrulmak, onların kaderidir. Bu kaderden kurtulabilirler mi? Bunun için maceraperestlere değil, akıllı yöneticilere ihtiyaçları var. ??? Küreselleşmenin ikinci iddiası, tüm insanlara refah götürdüğü, serbest piyasanın büyümeyi sürekli kıldığı, artan zenginliği, gelir dağılımındaki eşitsizliği ortadan kaldırma amacıyla dağıttığı yalanıdır. İnişli çıkışlı, bunalımlı bir büyüme çizgisine sahip olan serbest piyasacı küreselleşme, artan zenginliği dağıtmaya hiçbir şekilde yanaşmaz. Doğasına aykırı böyle bir işe giriş K CHP’li Okay, Yıldırım’ın yanıtlarının ‘F tipi örgütlenme’nin kabulü anlamına geldiğini söyledi ALMANYA’DA YENI BIR SEKTÖR DOĞUYOR ‘Dinlemeyi yapan Fethullahçı’ Türey KÖSE ANKARA CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’ın yasadışı dinlemelerle ilgili soru önergesini yanıtlayan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın özel durumu dolayısıyla başkan atama yetkisinin Başbakan’a verildiğini” söylerken, denetimler ve “AKP iktidarı döneminde kaç kamu görevlisi hakkında yasadışı dinlemeyle ilgili soruşturma başlatıldığı” sorularını yanıtsız bıraktı. Okay, “Verilen yanıtta, iletişimin dinlenmesi konusunda en yetkili birim olan Teknik Daire Başkanlığı’na 3. sınıf emniyet amiri Basri Aktepe’nin atandığının belirtilmesi, bu birimdeki ‘F Tipi örgütlenmenin’ kabulü anlamına gelmektedir. Basri Aktepe Ankara Emniyeti tarafından 1999 yılında hazırlanan Fethullahçı emniyetçiler listesine ilişkin raporun 15. sırasındaki emniyet mensubudur” dedi. CHP Grup Başkanvekili Okay’ın Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na yapılacak atamada neden Cumhurbaşkanı devre dışı bırakılarak Başbakan’ın onayı ile atama yapıldığı ve yasadışı dinlemelerle ilgili soru önergesine Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım yanıt verdi. Yıldırım, “Kanun koyucu, Telokomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın hem kurumsal yapılanmadaki yeri , hem de sahip olduğu yetkilerden kaynaklanan özel durumu dolayısıyla başkan atanması yetkisini Başbakan’a vermiştir” dedi. Kurumdaki daire başkanlarının daha önceki görevleri ile ilgili soruya da Yıldırım, “Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı emrine daire başkanı olarak atanan personelden Teknik Daire Başkanı Basri Aktepe, İçişleri Bakanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nda 3. sınıf emniyet müdürü, İnternet Daire Başkanı Osman Nihat Şen aynı kurumda emniyet amiri, İdari Daire Başkanı Dr. Abdülkadir Mahmutoğlu İçişleri Bakanlığı mülki idare amiri olarak Bolu ili Yeniçağa Kaykamamı, Hukuk Daire Başkanı Mustafa Akar ise Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı emrinde Adalet müfettişi olarak görev yapmışlardır” yanıtını verdi. Önergesine verilen yanıtın, “siyasi iktidarın bırakın iletişimin yasadışı dinlenmesini önlemeyi hedeflediğini, bu konudaki kamu birimine ilişkin bilgileri bile kamuoyundan saklamaya çalıştığını ortaya koyduğunu” vurgulayan Okay, şu görüşleri dile getirdi: “Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’nın onayı olmadan niçin Başbakan tarafından atandığı sorusuna verilen yanıt, bu birimde kadrolaşmanın itirafı niteliğindedir. İletişimin dinlenmesi konusunda en yetkili birim olan Teknik Daire Başkanlığı’na 3. sınıf emniyet amiri Basri Aktepe’nin atandığının belirtilmesi, bu birimdeki ‘F Tipi örgütlenmenin’ kabulü anlamına gelmektedir. Basri Aktepe Ankara Emniyeti tarafından 1999 yılında hazırlanan Fethullahçı emniyetçiler listesine ilişkin raporun 15. sırasındaki emniyet mensubudur. Yani bu cemaatle ilişkisi devlet belgelerine geçmiş bir kişidir. Emniyette yaşanan çatışmaların da tarafı olmuş bu kişinin en önemli birimin başına geçirilmesi AKP’nin kendi derin devletinin inşasının bir aşamasıdır. Soru önergesinde Başbakan’ın denetimle ilgili hangi kişileri ya da komisyon üyelerini görevlendirdiği sorulmuş, ancak yanıt alınamamıştır.” Türk yaşlılar için özel bakımevlerinin sayısı artacak BERLİN (Cumhuriyet) Yarım yüzyıla yakın Almanya’nın gündemini belirleyen “Türk göçü”, sağlık hizmetleri alanında yeni projelere de temel oluşturuyor. Ülkenin önde gelen bakımevi zinciri MarseilleKliniken AG, Türklere yönelik özel bir hizmet olarak bu sektörün yakın bir gelecekte daha da geliştirileceğine inanıyor. “Türk Huzurevi” adıyla Berlin’de hizmet vermeye başlayan ve bu yılın başında adını “Türk Bakımevi” olarak değiştiren kurum, Türklere özel bakım hizmeti sunan ilk kurum oldu. Türk Bakımevi’nin bağlı olduğu MarseilleKliniken AG Yönetim Kurulu Başkanı Axel Hölzer, projenin durumu ve geleceğiyle ilgili soruları yanıtladı. Hölzer, “Ağırlık noktamızı, yatalak yaşlıların bakımı ve tıbbi rehabilitasyon oluşturuyor. Almanya genelinde 58 bakımevimiz mevcut. Ayrıca 8 rehabilitasyon kliniği ve uzun süreli tedaviler konusunda uzman bir hastane de bünyemizdedir. Buralarda çalışanlarımızın sayısı 5 bin 400 civarındadır” dedi. Türk Bakımevi`nin ülkedeki alışılmış bakımevlerinden önemli farkları olduğunu kaydeden Axel Hölzer, şu açıklamalarda bulundu: “Kurumumuz Türk kökenli vatandaşların kültürel ihtiyaçlarına göre düzenlendi. Broşürler iki dilli, duvarlarda Türkiye’den gelen resimler yer alıyor. Ayrıca bakımevi sakinlerimizin dini ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için bir de mescit bulunuyor. Yemekler Türk aşçı tarafından hazırlanıyor. Bakım hizmeti veren personelimiz, hem Türkçe hem de Almanca konuşuyor. Erkek ve kadın yaşlılarımız hizmetlerinin isterlerse erkek, isterlerse kadın personel tarafından görülmesini sağlayabiliyor. Buna kendileri karar veriyor. Pek çok yaşlı insan, özellikle de hatırlama güçlüğü çekenler, kendilerini ifade edemez duruma düşüyor. Birdenbire Almancayı doğru konuşamaz oluyorlar. İşte bu noktada anadillerini konuşan, ihtiyaçlarına karşılık verebilen, kaliteli bakım hizmeti sunan kişilerle buluşmaları özellikle önem kazanıyor. Kurumumuz bu ve benzeri ihtiyaçları göz önüne alarak hizmet planlaması yapıyor.” ÜRK YAŞLILARIN SAYISI ARTIYOR Almanya’da yaşayan 60 yaşın üzerindeki Türklerin sayısının, son 10 yılda 52 bin 200’den 192 bin 500`e yükseldiğini, dolayısıyla dört kat bir artışla karşı karşıya olduğumuzu kaydeden Axel Hölzer, bu yaş grubundaki yabancılar arasında Türklerin, yüzde 26 ile en büyük topluluğu oluşturduğunu vurguladı. Hölzer, “Tipik Türk geniş aile yapısı da değişiyor. Günümüzde çoğu aile ferdi çalıştıkları için büyüklerinin bakımını üstlenemez hale geliyor. Biz uygun bakım yeri ihtiyacına karşılık veriyoruz. Bana göre göçmen kökenli vatandaşların ihtiyaçlarına verdiğimiz önemi arttırmalıyız. Alman yatırımcılar şimdiye kadar farklı kültürlerin ihtiyaçlarına yönelik yok denecek kadar az hizmet sundular. Bu açığı kapatmak gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. Türklere hizmet vermek üzere kurulan bu yeni huzurevinde, Türk kökenli, bakıma muhtaç her yaşlıya, kendisini güvende duyabileceği bir ortam yaratılmaya çalışılıyor. Aylık giderler, kişisel istekler ve ihtiyaçlara göre, genel olarak 1200 ile 1650 avro arasında değişiyor. Bu masrafları ödeme olanağı bulunmayanlar için sosyal yardım kurumları devreye giriyor. Bu sayede bakıma ihtiyaç duyan her Türk kökenli yaşlı, ödemiş olduğu resmi emeklilik aidatlarına göre bakım hizmetlerinden yararlanabiliyor. T akistan’da on yıl süren Pervez Müşerref dönemi bitti. Bir darbeyle iktidara gelen Müşerref, güçlenen ve ittifak yapan muhalefetin baskılarına daha fazla karşı koyamadı ve istifa kararı aldı. Müşerref yönetiminin hayatı zehir ettiği iki muhalif parti, zaten onu azletmek için harekete geçmişlerdi. Medyada Pakistanlıların sevinç gösterileri vardı. Sokaklarda dans edenler, göbek atanlar, havaya ateş açanlar, helva dağıtanlar, Müşerref’in gidişini kutluyorlardı. Kutlayanlar arasında 1999 darbesinde Müşerref’i alkışlayanlar ya da 2002 referandumunda onu cumhurbaşkanı seçenler de var mıydı, bilmiyoruz, ama Pakistan halkının çok da bir şeyleri kutlayacak durumda olmadığını söyleyebiliriz. Koskoca Pakistan. Yoksulluk ve acıdan başka bir şey bilmeyen 170 milyonluk bir ülke. Bir de darbeler ve göstermelik seçimler. P GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Cinayetler, suikastlar... Havaya uçurulan siyasal liderler, uçtuğu uçakla havada parçalanan devlet başkanları, din ve mezhep çatışmalarında ölen yüzlerce, binlerce insan. İşte Pakistan... ??? Amerika Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Müşerref’e, ‘El Kaide’ye karşı savaşta yardımlarından ötürü teşekkür’ etmiş. Başkan Bush da, ‘Pakistan’ın teröre karşı savaş ve demokrasi mücadelesinde taahhüdümüz tam’ demiş. Beyaz Saray’ın ‘demokrasi’ dediği herhalde, iki büyük partinin, Halk Partisi ve Müslümanlar Birliği’nin, Zavallı Pakistan Müşerref’e rağmen seçimleri kazanıp iktidara gelişi olsa gerek. Zülfikar Ali Butto da bir ‘demokrasi’ zaferiyle iktidara gelmişti 1970’lerde. 1980’leri görmeden bir darbeyle iktidardan indirildi ve asılarak öldürüldü. Butto’yu deviren darbenin lideri Ziya ülHak da ‘bir uçak kazasında’ öldü. Butto’nun kızı Benazir de demokrasi zaferiyle iktidara gelmişti. O da geçen aralık ayında bombayla havaya uçurularak öldürüldü. Şimdi Pakistanlılar bayram ediyor. Müşerref gitti diye. Bakalım nereye kadar? ??? Seçimler... Darbeler... Bir daha seçimler... Bir darbeler... Yeni liderler, yeni suikastlar, yeni cinayetler, yeni mezhep katliamları... Bu kan ve ölüm siyasetinde Pakistan, kendine biçilen yeni görevi bekliyor. Belki de görevi belli. Belki de Afganistan görevi bitti de ‘İran sefer görev emri’ geldi. Kim bilir? Müşerref’siz Pakistan yeni görevlerini başarıyla yerine getirebilecek mi? Yoksa yeni Müşerrref’ler, yeni Ziya ülHak’lar mı yeşerecek bu yeşil ülkede? Pakistan gibi bir ülkede böyle soruların cevap bulması için çok uzun yıllar beklemek gerekmiyor. Bekleyip göreceğiz. Ve bir süre önce ‘Laiklik mi ılımlı İslam’ mı tartışması yapılan Pakistan’da şimdi ‘Ilımlı İslammı radikal İslam mı’ tartışması yapılıyor. Hangisi? Müşerref’in gidişini kutlayan Pakistanlılar, seçip beğenecekler. hikmet.bila?ntv.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear