28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

18 C GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK haberlerin devamı 1 AĞUSTOS 2008 CUMA Güvenlik önlemleri arttırılmıştı Güngörenliler, polisin son bir haftadır sürekli kontrol ve arama yaptığını belirtirken bu durum ‘ihbar mı vardı’ sorusunu akla getirdi İstanbul Haber Servisi Güngören’deki bombalı saldırı, beraberinde çok sayıda soruyu da akıllara getirdi. Olayda kullanılan patlayıcının türünün ise laboratuvar incelemelerinin ardından ortaya çıkacağı kaydedilmesine karşın, bombanın, PKK’nin kullandığı bomba türü olarak bilinen RDX olduğu ileri sürüldü. Polisin bir süredir Güngören’de güvenlik önlemlerini arttırmış olması da dikkat çekiyor. Güngören sakinlerine göre ilçede son 1 haftadır güvenlik önlemleri olağanüstü arttırılmıştı; sokaklarda kontrol yapan polis “şüpheli” arıyordu. Güngören sakinleri, polisin son 1 haftadır, günün her saatinde polislerin arama yaptığını, kimlik kontrollerini yoğunlaştırdığını söylediler. Bu bilgi, polisin bombalı saldırılara yönelik bir duyum almış olabileceğini gündeme getirdi. Ancak bu konuda resmi bir açıklama yapılmadı. bir ilgisinin bulunmadığını söyledi. Olayda kullanılan patlayıcının türünün ise laboratuvar incelemelerinin ardından ortaya çıkacağı kaydedilmesine karşın, patlamaya neden olan bombanın, PKK’nin kullandığı bomba türü olarak bilinen RDX olduğu ileri sürüldü. İddialara göre, olayın tipik bir PKK eylemi olduğu ihtimali üzerinde duruluyor. Eylemin son günlerde PKK’ye karşı ağır kayıplar verdiren TSK’nin operasyonlarına karşı bir misilleme eylemi olabileceği değerlendirmeleri yapılıyor. PKK’nin saldırıları üstlenmediği ileri sürüldü. İddiaya göre, örgüte yakın bir kaynağın, PKK’nin Kandil Dağı‘ndaki üst düzey bir yöneticisinden aktardığı bilgiye göre; örgüt saldırıyı “Bizimle ilgisi yok” diyerek reddetti. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Gizli Görüşmelerden Kaynaklanan Olasılıklar erör vuruyor, her kafadan ayrı bir ses. Hürriyet’in manşetindeki iddianame kaynaklı “Ergenekon dedikoduları” sayfalar dolusu yayımlanıyor. Dedikoduların aslı faslı nedir arayan yok. Anayasa Mahkemesi kapatma davasını görüşmeye başlıyor. Haşim Kılıç krallar gibi sessiz ve mağrur, mahkeme kapısı önünde sabahtan gecelere kadar bekleyen gazeteciler kalabalığını makam arabasıyla yararak evinin yolunu tutuyor. RTE’nin pazar günü Başbakanlık Kupası için at yarışlarını izleyeceği açıklanıyor. Pat! Birden Ankara’ya dönüyor. Olayı sorulaştıran gazeteci aracığıyla, çok önemli “bir işi” olduğu için acele başkente döndüğünü söylüyor. Apar topar neden Ankara’ya döndüğü gazetelerdeki manşetlerde yer alıyor. Meğer Çankaya’daki AKP’li ile Başbakanlık’taki AKP’li, pazartesi gecesi “eniştenin” evinde buluşmuşlar, baş başa beş saat konuşmuşlar. Gizemli ve günlerce içeriği ne olduğu araştırılacak yeni bir olay! “Kardeşler” derin bir sohbete neden daldılar acaba? Resmi plakalı arabalarla gelmemeleri devlet araçlarını özel yaşamlarında kullanmamaya özen gösterdiklerine işaret mi? RTE, seçim sırasında yasağa karşın devlet uçaklarını, kırmızı plakalı araçları kullanmadı mı? Öyleyse? Devlet araçlarını kullanmamaya özen gösteren gerekçeye “Hadi canım sende” demek gerekiyor. ??? Öyleyse? Baş başa gizli görüşmeye neden gerek gördü Çankaya’daki ile Bakanlıklardaki AKP’li? Bu, sonuncu değil; RTE son günlerde gizli görüşmeler yapıyor. Geçen cuma günü de yanına hukuk defteri Çiçek Cemil’i alarak konvoydan ayrılarak “bir yerlere” gitmiş. Nereye gitmiş, kiminle buluşmuş, meçhul! Örneğin Anayasa Mahkemesi “çevreleri” ile mi veya Askeri Şura geliyor, kimileriyle terfiler, atamalar üzerinde mi çalıştı? Ne ki bu gizli, gizemli buluşmalar akıllara çeşitli sorular gelmesine engel olmuyor. Öyle günlerden geçiyoruz ki; RTE Ergenekon davasıyla rahatlamış, ama Anayasa Mahkemesi önünde dikenli fıçıda. Anayasa Mahkemesi’nin kapatma davasını görüşmeye başlamadan önce kamuoyundan gizlenen, ama medyanın ortaya çıkardığı gizli buluşmalara bir anlam vermek gerekmiyor mu? Örneğin, AKP’ye yakınlığı bilinen kimi Yüksek Mahkeme üyeleri ile gizlice buluşmuş olması bir olasılık değil mi? AKP’nin iki büyüğü Yüksek Mahkeme’nin kapatma kararı vermesi olasılığını yüksek görüp geleceklerini aralarında tartışıyor da olabilirler. İki AKP’linin; enflasyon yükseliyor. Ne kadar yutturmaya çalışılsa da halk homurdanıyor. İş mideye dayandı mı din sömürüsü yetmiyor. Ne olacak Kıbrıs sorunu. Güneydoğu terörü vs.. gibi ülke sorunlarını tartıştıklarını, sorunlara çözüm olanakları aradıklarını sanmak gaflet ile yoğrulmak anlamına geliyor. Ya da öğrendiler, anladılar ki; parti kapatılmayacak; o halde partisel açıdan önlerindeki iktidar yıllarını nasıl değerlendireceklerini konuşuyorlar. ??? Ana muhalefet lideri Baykal, 17 cana kıyan son terör olayını yerinde inceledikten sonra, “Milli lanet kampanyası başlatılmalı. Teröre karşı toplumun her kesiminden insanlar İspanya’daki gibi sessiz bir yürüyüşle tepki vermeli” diyor. Aynı yerde konuşan RTE ise Baykal’ın önerisine soğuk bakıyor. “Bunu kendileriyle de oturur konuşuruz, değerlendiririz” diye karşılık veriyor. Yani? Ulusal sorunların çözümünü başkalarıyla paylaşmak istemeyen siyaset anlayışıyla olası sonuç: Sıfır kere sıfır, elde var sıfır! RTE, muhalefetle ulusal sorunları paylaşmak yerine, medyaya görevler veriyor. Terör resimlerinin, TV’lerde kanlı sahnelerin yayımlanmamasını istiyor. Oysa halkın yapması gereken “bir şeyler” yok mu? Teröristler herhalde İstanbul’a damdan düşmüyorlar. Bir yerlerde yatıyor, kalkıyor, hazırlanıyorlar. Civardaki uyanık insanlar sokaklarında oturanlardan acaba hiç kuşkulanmadılar, kuşkulanmıyorlar mı? Teröristler kendilerini gizlemekte bu denli mahirler de terörü hemen her cenazede lanetleyen halkımız burnunun dibinde olup bitenlerin acaba farkına varmıyor mu? Bir zamanlar teröristi ihbar eden “sayın muhbir vatandaşıma” ne oldu? Terör ve Siyasal Sorumluluk... nayasa Mahkemesi’ndeki AKP davası, Ergenekon iddianamesi, Yüksek Askeri Şura toplantısı ile dolu bir haftaya başlamak üzereyken pazar gecesi İstanbul Güngören’de meydana gelen patlama gündemi de dağıttı... Önce ilgi çekme bombası, sonra asıl etkili bomba... 17 yurttaşın ölümüne 200’e yakın kişinin yaralanmasına neden olan terör saldırısının vahşice planlandığı anlaşılıyor. Olayın değişik boyutlarını sütuna yatıralım... Önce zamanlaması... Akla ister istemez girişte sıraladığımız gündem geliyor. Ancak şunu da vurgulamadan geçemeyeceğiz: Böyle bir saldırı ne zaman yapılırsa yapılsın, mutlaka önemli bir konuya karşılık gelirdi. Türkiye öyle bir ülke haline geldi. Bütün bunların yanında iç gelişmeler nedeniyle gündemin birinci sırasına çıkmayan bir başka haber daha vardı: Kandil’e hava operasyonu... Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak’ın kuzeyinde Kandil Dağı ve çevresindeki pek çok hedefi havadan vurduğunu açıkladı. Güngören saldırısının operasyon günü yapılmış olması da zamana ilişkin senaryolara yeni halka ekliyor. ??? Yukarıdaki gündem konuları arasında özellikle son şık, saldırının PKK tarafından gerçekleştirilmiş olma olasılığını güçlendiriyor. DTP’liler bu yorumu hemen yapmamak gerektiğini söylediler, “Başka seçenekleri de dikkatte tutun“ dediler ama, görünen o ki güvenlik güçlerinin öngörüsü de bu yönde. PKK, kısa bir süre önce Ağrı‘da 3 Alman dağcının kaçırılmasını da üstlenmiş, bu eylem örgüt içinde de değişik tartışmalara neden olmuştu. Terör örgütünün kimi unsurları, Almanya’yı karşılarına almanın ne kadar çıkarlarına olduğunu sorguluyordu. Daha sonra anlaşıldı ki, örgütün Kandil’deki unsurları başka, İmralı’ya bakanları başka düşünüyordu. Son eylem de aynı dağınıklığın ürünü olabilir. Böyle bir örgütün her türlü uluslararası gücün Türkiye’ye dönük provokatif eyleminin taşeronu olabileceğini öngörmek için terör uzmanı olmaya gerek yok. PKK, uzunca bir süredir kitleleri peşinden sürükleyecek hareketler yapamıyor. Irak’ın kuzeyinde aldığı darbelerle birlikte bu durumun örgütü yeniden radikal eylemlere sürüklemiş olma olasılığı yüksek... ??? Temmuz ayının başında ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu’na yönelik saldırı yaşandı, sonunda da Güngören’de araç trafiğine kapalı bir caddede katliam yapıldı. Birincisinde El Kaide izi öne çıktı, ikincisinde PKK... Bu durum, yeri geldikçe altını çizdiğimiz şu gerçeği bir kez daha öne çıkarıyor: Türkiye, pek çok nedenle terörün hedefi! Başbakan’ın, “Terörün kanlı yüzünü gazete sayfalarına, ekrana taşımayın. Taşırsanız terörün ekmeğine yağ sürersiniz“ sözü özünde doğru ama, bu doğru Türkiye’nin hedef olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Ne yapmalı? Bizim de elimizde bir reçete yok. Ancak terör örgütünün dağda yenildikçe şehirde dehşet saçıp varlığını ispatlama telaşına girdiği tezinden yola çıkarsak terörle mücadelede en önemli unsurun şu olduğunu söyleyebiliriz: Bütün güçlerin koordinasyonu! Koordinasyon görevi temelde kime düşer? Siyasi iradeye... Siyasi iradenin yeni terör örgütleri icat etmek yerine mevcut tehlikelere karşı sorumlu davranması gerekiyor! İKİ BOMBA İLK DEĞİL İki yıl önce Adana’nın en işlek noktalarından 5 Ocak Meydanı’nda bir bankaya ait ATM’nin önünde meydana gelen patlamada, çevredeki bazı işyeri ve araçlarda maddi hasar oluşmuştu. İlk patlamanın ardından yurttaşlar ve çok sayıda polis ekibi olay yerine gelmiş, birkaç dakika sonra ise 30 metre ileride ikinci bir patlama daha olmuştu. Patlamalarda, 8’i polis, 17 kişi yaralanmıştı. Polis, ilk patlamaya ses bombasının, ikincisinin ise parça tesirli bombanın neden olduğunu bildirmişti. Bu tür saldırılar daha önce, Filistinli örgütler tarafından İsrail’de gerçekleştirilmişti. T PKK ÜSTLENMEDİ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Zeytinburnu Veliefendi Hipodromu’nda saat 20.00’de katılacağı 57. Başbakanlık Kupası Koşusu at yarışına katılacaktı. Ancak Erdoğan’ın programı son dakikada iptal edildi. Erdoğan’ın, koşuya katılması planlanan saatten 1 saat 45 dakika sonra 2 kilometre uzakta, Güngören’de patlama gerçekleşti. Erdoğan’ın programının iptal edilmesinin, güvenlik gerekçesiyle olduğu öne sürüldü. Ancak Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, programın iptal edilmesinin olayla A YAŞAMLARINI YİTİREN YURTTAŞLAR Aleyna Çelik (3) Taha Yıldızlı (5) Şeyma Özkan (12) Murat Ağca (14) Filiz İkiz (31) ve bebeği Dursun Ali Aydemir (42) Hayrettin Güler (47) Yunus Öztürk (26) Abdullah Güler (63) Servet Asan (49) Halit Öğe (51) Alim Mantarcı (51) Macide Aydın (52) Fadime Beşkan Mehmet Fikri Kuş Sabahat Kuş Furkan Şentürk Patlamalarda yaşamlarını yitiren yurttaşların yakınları, Adli Tıp’ın önünde büyük bir üzüntü içinde beklediler. Annesinin karnında öldü İstanbul Haber Servisi Güngören’deki bombalı terör saldırısında biri henüz anne karnında 7.5 aylık bebek olmak üzere toplam 18 kişi yaşamını yitirdi. Yaralanan 115 kişiden 60’a yakınının tedavisine devam edildiği, 7 yaralının durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi. Güngören Menderes Çıkmazı Sokak’ta meydana gelen patlamada yaşamını yitiren yurttaşların aileleri büyük üzüntü yaşıyor. Patlamada 7.5 aylık hamile olan Filiz İkiz de yaşamını yitirdi. İkinci patlamada ağır yaralı olarak Bahçelievler Medical Park Hastanesi’ne kaldırılan Filiz İkiz hemen ameliyata alındı. Hem bebeğin hem de annenin yaşamını kurtarmak için yoğun çaba harcandı. Ancak tüm müdahalelere karşın Filiz İkiz ve karnındaki bebeği yaşamını yitirdi. Futbolcu Emre Belözoğlu ile Arif Erdem’ in Zeytinburnuspor’dan hocası olan Bağcılar Galatasaray Futbol Okulu Teknik Sorumlusu Hayrettin Güler‘in (47) patlamalarda öldüğü belirtildi. Güller’in akrabası Ahmet Kelebekler, eniştesinin kızının kuşlarına yem almak için dışarı çıktığını ve eve girerken meydana gelen ikinci patlamada hayatını kaybettiğini söyledi. Kelebekler, Güller’in dışarı çıkarken 3 yaşındaki kızını da yanına almak istediğini, ancak ablasının buna izin vermediğini, tek tesellilerinin küçük kızın ölmemesi olduğunu anlattı. Patlamanın olduğu sokakta oturan 12 yaşındaki Şeyma Özkan’ın ilk patlamadan sonra anne ve babasıyla 4. kattaki evininin balkonuna çıktığı, ikinci patlama sırasında ise kalbinden yaralanarak yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Hayatını kaybedenlerden Servet Asan’ın arkadaşı Emin İlkbahar ise Asan ile patlamadan önce olay yerine yakın bir kahvehanede oturduklarını, ilk patlamadan sonra arkadaşlarının Asan’ı evine götürmek istediğini fakat Asan’ın bunu kabul etmeyerek yaralılara yardım etmeye çalıştığını söyledi. Saldırıda yaşamını yitiren Taha Yıldızlı’nın babası Hüseyin Yıldızlı, oğlunun aynı olayda hayatını kaybeden ve doğum günü olan 3 yaşındaki kuzeni Aleyna Çelik’in anneannesi ile alışveriş yapmak, dondurma yemek için dışarı çıktığını, bu sıradaki patlamada yaşamlarını kaybettiklerini dile getirdi. Fotoğraflar: VEDAT ARIK / DENİZ TATARER / AA Türkiye’ye destek ABD, AB ve NATO kınadı Dış Haberler Servisi İstanbul Güngören’de 17 kişinin ölümüne, 100’ün üzerinde kişinin de yaralanmasına neden olan saldırıya ABD, NATO ve Avrupa’dan tepki geldi. BM Genel Sekreteri Ban Kimun da saldırıyı kınayarak başsağlığı dileğinde bulundu. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği yaptığı yazılı açıklamayla saldırıyı kınadı. Açıklamada, “ABD pazar gecesi İstanbul’da meydana gelen bombalı saldırıyı kınar. Bu vahşi ve hain eylemin kurbanı olan insanların ailelerine ve yakınlarına en derin başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Masum insanları öldürmenin hiçbir gerekçesi olamaz. Teröre karşı mücadelede müttefikimiz Türkiye’yi desteklemeyi sürdürüyoruz” denildi. NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer de saldırının masum sivilleri bilinçli bir şekilde hedef aldığını belirterek, NATO’nun terörle mücadele çabalarında Türk halkı ile dayanışma içinde olmaya devam edeceğini bildirdi. Avrupa Birliği Komisyonu ve AB Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Güngören’deki patlamaları şiddetle kınadığını belirterek “Bu zor günlerinde Türkiye AB’nin desteğine güvenebilir. Umarım bu canavarca eylemin failleri en kısa zamanda adalete teslim edilir” dedi. AB Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, “İstanbul’da düzenlenen iğrenç bombalı saldırının mümkün olduğunca çok insanı öldürmek amacıyla tasarlandığının açık olduğuna” dikkat çekildi. Almanya Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier “bu korkak saldırının ardındaki kişilerin emellerine ulaşmamaları gerektiğini” kaydetti. Alman Yeşiller Partisi’nin Meclis Grubu Başkanvekili Jürgen Trittin de, yaptığı yazılı açıklamada, “Bu saldırı, Türkiye’yi Avrupa yolunda durdurma çabalarından biridir” dedi. Almanya Dışişleri Bakanlığı, Güngören’deki patlamalardan sonra Türkiye’ye yapılacak seyahatlerle ilgili güvenlik uyarısını yeniledi. İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini de yaptığı yazılı açıklamada, saldırıyı kınayarak “istikrar, reform ve demokratik katılım eşliğinde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecini desteklediklerini” ifade etti. Açıklama yapan İran Dışişleri Bakanlığı da saldırıyı kınadı. Açıklamada, “İran halkı ve devleti, Türk halkı ve devletinin yanındadır” denildi. ‘AKP’yi istememek suç oldu’ Baykal, Ergenekon iddianamesinin polemik yönü ağır basan bir siyasi belge olduğunu söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon iddianamesini “hukuki bir belge değil, polemik yönü ağır basan bir siyasi belge” olarak nitelendirirken “Bu iddianame Biri Bizi Gözetliyor (BBG) evinin tutanak belgesi gibi. Özel, şahsi dedikodu, çekiştirme, telefon konuşması, hiçbiri suç teşkil etmeyen konuşmalar...” dedi. “AKP’yi istememenin örgüt üyesi sayılmak için yeterli görüldüğünü” vurguladı. Baykal’ın grup konuşmasında Ergenekon iddianamesi ve diğer siyasal olaylarla ilgili olarak yaptığı değerledirmeler şöyle: BBG tutanağı: Önümüzdeki belge hukuki, adli belge olmanın ötesinde siyasal bir belgedir. Ciddi, hukuki, adli alıştığımız bir iddianame tanımlarına uyan bir belge değil. Birbirinden kopuk, bağlantıları konulmamış, deliller irdelenmemiş, sorgulamalarda en ileri noktalarda bile sorulması gereken sorular sorulmamış, çoğu telefon dinlemeye dayalı… Bu iddianame BBG evinin tutanak belgesi niteliğindedir. O dedi, bu dedi.. Lafların tamamına yakını, normal beklenen laflar. Bir kısmı, özel, şahsi, dedikodu, çekiştirme niteliğinde...Çoğu suç teşkil etmeyen laflar... 86 sanıklı dava, Ergenekon terör örgütü diye tumturaklı bir adı var. Tutuklu ve sanıkların bazıları yönetici, bazıları da üye, ama bunların çoğu birbirini tanımıyor. Hepsinin ortak noktası var: AKP gitsin, devlete, laik Cumhuriyete zarar veriyor, diyorlar. AKP’yi istememek böyle bir örgütün üyesi sayılmak için yeterli sayılırsa bu sanık sayısı az! Bu örgütü bulacağız diye bin bir dereden su getirilmiş, bulduğunu koymuş. Bunun ciddi, inandırıcı tarafı yok. Şener Eruygur örgütün hem kurucusu, hem de suikast listesinde yer alıyor, hedefte. İddianame muamma ve çelişkilerle dolu. Güney sanık mı, tanık mı?: Bu terör örgütünü ortaya çıkaran Kanada’daki haham. Her boyaya girmiş çıkmış, gazetecilik yapmış, Fethullah Hoca’nın çevresinde dolaşmış, televizyonculuk yapmış, Musevi papazı olmuş, elhamdülillah Museviyim, diyor. İddianame temel olarak bu kişinin belgelerine dayanıyor. Bu arkadaşın konumuyla ilgili iddianamenin tavrı ne? Bu kişinin ifadesinin alınmasını talep ediyor mu, kırmızı bültenle aranıyor mu, tutuklanma talebi var mı? Sanık mıdır, tanık mıdır, ifadesi alınmak için bir girişim var mı? Hiçbir girişim yok. İddianamenin özünü sağlayan insan meçhul. TSK’nin, MİT’in haberi yok: İddianameye göre, Ergenekon’un çok köklü bir geçmişi var. Bu tip tehditleri yakalamakla görevli güvenlik güçlerinin, istihbarat örgütlerinin ise bundan haberi yok! Böyle Türkiye’yi allak bullak edecek bir örgütle TSK’nin, MİT’in ilişkisi yok! Peki kimin var? Anayasa Mahkemesi’nde yürütülmekte olan dava Ergenekon örgütünün baskısı, talebi, zorlamasıyla açılmıştır, diye bir ifade yer almıştır iddianamede.. Bir yargı kurumu, bir başka anayasal kurumla ilgili bu hükmü verebiliyor... Arslan’ın babasına sordun mu?: İddianamenin kriminal olarak en önemli boyutu Danıştay cinayetini kim işledi? Cinayeti işlediği bilinen kişinin babasının hesaplarında son dönemde ciddi artışlar olmuştur, deniyor. İma açık; işlettiler, şimdi de onu besliyorlar... Sen savcılık makamı olarak bunu tespit ettiremiyor musun? Sen ankcum@cumhuriyet.com.tr çağırıp da babasına sordun mu nereden buldun bu paraları, diye. Adam açıkladı, artışların hesabı tamamen doğal kaynaklar. 5 milyon dolar savı: Bu iddia zırva. Ama asıl sorulması gereken, niçin böyle bir zırva önemli bir iddianamede yer tutuyor? O bekledikleri iş olmuş mu? Teşvik belgesi almamışlarsa benden parayı istemişler mi? Ben bir resmi daireye bir devlet yetkilisine gitmiş miyim, bu konuda herhangi birine telefon açmış mıyım? Ne zaman oluyor bunlar? 12 Eylül’de tutuklanmışım, siyasi yasaklıyım. Ama başı derde girenler benden medet umacak! Olcay’a telefon açtım, “Nerede bu paralar” dedim. İddianamede bunu söyleyip bırakamazsın. Ben dokunulmazlıklar için Başbakan’a hep çağrıda bulunuyordum. Şimdi benim hakkımda da bir iddia var. Ergenekon mesaisi PKK’ye harcansaydı: Yeni bir terör örgütü imal etmeye çalışılıyor. Susurluk’un içyüzüne girilmiyor, Hrant Dink, papaz, misyoner cinayetlerinin kimlerin himayesinde şekillendiğine girilmiyor. Darbe günlükleri yok... Ergenekon terör örgütüne harcanan mesai, PKK’nin girişimlerine yönelik harcansaydı belki de Güngören’deki bu olay yaşanmazdı. Güngören’deki saldırı: Kim olursa olsun, lanetliyoruz!.. Tamam da, kim? Karşımızdakinin adını koymaktan çekinmeyelim. Terör örgütünün propagandası olur, söylemeyelim, deniyor. Propagandasını yapmak için değil, lanetlemek için adını koyalım. Türkiye’ye bunu yaşatanların PKK terör örgütünün uzantısı olduğu söylendi... Terör tecrit edilmelidir. Kimse bunu yapanlardan korkmamalıdır, adını söylemeyin, dememelidir...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear