24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

1AĞUSTOS 2008 CUMA bilim/vaziyet C Yağmur Deniz 17 Phoenix (Anka Kuşu) Mars’a kondu! Prof. Dr. Orhan GÖLBAŞI Birçok kurumun katıldığı program, NASA’nın Jet Motorları Laboratuarı (JPL) yönetiminde, Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegen Laboratuvarının başkanlığında yürütüldü. Program ABD, Kanada, İsviçre, Danimarka, Almanya ve İngiltere’deki birçok üniversite ile NASA, Kanada Uzay Ajansı, Finlandiya Meteoroloji Enstitüsü, Lockheed Martin Uzay Sistemleri ve diğer bazı uzay kuruluşlarının işbirliğiyle gerçekleştirildi. YÖK bildiğini okuyormuş. İmam başka ne okur ki! Phoenix Mars Lander, uzay araştırmalarında önemli yer tutan Mars’ın Keşfi Programı çerçevesinde incelemeler yapmak üzere tasarlanmış robotik bir uzay aracıdır. Uzay aracında, Mars’ta yaşam için uygun koşulların varlığını ve buradaki suyun jeolojik geçmişini araştırmaya yarayan aletler bulunmaktadır. nılan araçların daha geliştirilmiş modelleriydi. gezegene indiğini doğrulayan radyo sinyalleri TSİ 02:53:44 de Dünya’ya ulaştı. Anka Kuşu, yaklaşık 10 ay kadar süren yolculuğu sırasında yaklaşık olarak 700 milyon km uçmuştu. Anka Kuşu’nun hız kesmesini sağlayan paraşüt, beklenenden 7 saniye sonra açıldı, bu da planlanan iniş yerinden % 1 lik (2528 km daha doğuda) bir sapmaya yol açtı. İniş düz bir alanda gerçekleşti ve araç yalnızca 0.3 derecelik bir eğimle yere kondu. Bundan sonra, aracın enerjisini sağlayacak olan güneş panellerinin, maksimum gücü sağlayacak biçimde, doğubatı doğrultusunda yönlendirilmeleri sağlandı. Anka’dan ilk görüntüler TSİ ile 05:00 de geldi. İnilen yer, koordinatları (68.2o N, 234.3o W) olan ve su bakımından zengin Vastitas Borealis bölgesiydi. Mars’a yumuşak iniş yapmayı başaran 6. uzay aracı olan Phoenix, aynı zamanda 1976 da Mars’a inen Viking 1 ve Viking 2’den bu yana, Mars’a ilk motorlu inişi de gerçekleştirmiş oldu. Projenin iki ana amacı vardı. İlki, gezegende bulunan suyun jeolojik tarihini inceleyerek, geçmişteki iklim değişikliğinin nedenini açıklamaya çalışmak. İkincisi de, buz halinde su içeren “biyolojik olarak değerli” bölgede yaşamaya elverişli koşulların varlığını araştırmak. Bu görevler için planlanan çalışma süresi yaklaşık 92 gündür. BAŞARILI İNİŞ Phoenix, NASA, birçok ülkeden üniversiteler ve uzay endüstrisi kurumlarının ortak bir projesidir. Bilimsel aletler ve işletim Arizona Üniversitesi’nin sorumluluğu altındadır. Pasadena’daki Jet Motorları Laboratuvarı (JPL), projenin yürütülmesi, görevin koordinasyonu ve kontrolünden sorumludur. Lockheed Martin Uzay Sistemleri, uzay aracını üreten ve test eden firma olarak önemli görev üstlenmiştir. Kanada Uzay Ajansı, aracın meteoroloji istasyonunun yapımını gerçekleştirmiştir. 2 Haziran 2005’te yapılan proje yürütücüleri toplantısında, çalışmalar en ince ayrıntısına kadar incelenmiş ve projenin planı onaylanmıştır. Gezegene inişin ise, aynen Viking programındaki gibi gerçekleştirilmesi kabul edilmiştir. Phoenix, 4 Ağustos 2007 tarihinde, TSİ ile 12.26.34 de Delta roketiyle Cape Canaveral Hava Kuvvetleri Üssü’nden fırlatıldı. Fırlatmada kayda değer bir sapma olmadı. Phoenix, Mars atmosferine yaklaşık 21.000 km/saat hızla girdi ve yüzeye konmadan önce, 7 dakika içinde hızını 2.3 m/s ye kadar indirdi ve 26 Mayıs 2007 sabahı, TSİ 02:46 da gezegene indi. Anka Kuşu’nun PROGRAMIN TARİHÇESİ Ağustos 2003’te NASA, Mars’ın keşfi konusunda araştırma yapan kurumlar arasından Arizona Üniversitesi’ni, Phoenix projesinin yürütülmesi için seçti. Bu seçim, diğer aday enstitülerce de sunulan projelerin 2 yıl süren çok titiz değerlendirilmesi sonunda yapıldı. Proje için NASA tarafından verilen 325 milyon $, Arizona Üniversitesi tarihinde tek bir proje için ayrılan meblağın 6 katıydı. Projede görevli 24 ortak araştırmacı arasından, Arizona Üniversitesi Ay ve Gezegen Laboratuvarı araştırıcısı Peter H. Smith, projenin yürütücüsü seçildi. Projeye Phoenix (Anka Kuşu) adı verilmesi de anlamlıydı. Böylece, mitolojide Anka Kuşu’nun küllerinden yeniden doğuşunda olduğu gibi, aynı amaç için daha önce yola çıkan fakat Mars atmosferine girişte parçalanan iki başarısız denemeden ders alındığı ve projenin daha da geliştirildiği vurgulanıyordu. Zaten Phoenix uzay aracında kullanılan donanımların çoğu, iptal edilen ya da başarısız olan Mars projelerinde kulla ÜNGÖREN katliamı üzerine kaçınılmaz olarak “polis neredeydi” sorusunu yönelten Bülent Esinoğlu, bazı çarpıcı saptamalar yapıyor: “Amerika’nın ve Avrupa’nın AKP iktidarını neden desteklediğini bilmeyenler ya olanları takip etmiyorlar, ya çok cahiller, ya da vurdumduymazdırlar. Batı’nın Türkiye’den 150 yıllık talebi, güneydoğuda bir Kürt devleti kurulmasıdır. Bu cümleye ‘hayır böyle bir şey yok, bu belli kesimlerin uydurmasıdır, paranoyasıdır’ diyenler haindir. Efendim falan Avrupa devleti terör örgütünün televizyonunu kapatmış, bakın Avrupalılar PKK’yi terör örgütü olarak ilan ediyorlarmış, bize anında istihbarat veriyorlarmış gibi laflar Türk halkını kandırmak ve kukla Kürt devletinin kuruluş hazırlıklarını tamamlaması için zaman kazanmak amaçlıdır. G Güngören PKK’nin elindeki silahların tamamı Amerikan menşelidir. Türk insanın yaşayarak öğrendiği bir gerçektir. Siyasi iktidarın başı ‘deliğe süpürülmemek’ için ABD’nin Ortadoğu’daki projesinde eşbaşkanlık görevini yürütmektedir. Yargıtay Başsavcısı’nın en önemli tespiti budur. Ülkemizin güneydoğusunda bir Kürt devleti kurmaya çalışan bir devletin bölge ile ilgili projesinde görevli olan bir kimsenin PKK sorunu ile uğraşması beklenebilir mi? PKK sorunu tamamen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin üzerine yıkılmıştır. Ordumuz, şehirlerde sivil iktidardan yeterince istihbarat alabiliyor mu? Ergenekon iddianamesinde 1500 sayfaya yakın telefon dinlemesi yapan, karı koca arasındaki konuşmaları dinleyen İstanbul Emniyeti acaba Güngören katliamını neden önceden dinlememiştir? Ergenekon’da içi boş bombaları bile delil olarak toplayanlar Güngören’de nerede idiler? Gece yarısı rektörleri, siyasileri, bilim insanlarını toplamak için harcadıkları enerjiyi neden Güngören katilleri için harcamadılar? Dertleri PKK değil, Ergenekon’dur. Ulusalcılığı terör kapsamına alanlar PKK ile savaşamazlar. PKK ile mücadele edenleri hapse, PKK’lileri Meclis’e taşıyanlar PKK ile savaşmazlar. Güngören, bu hükümetin büyük başarısızlığıdır. Başı, başka bir devletin projesinde görev alan bir hükümetten Güngören katliamını önlemesini zaten bekleyemezdiniz!” Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com İlhan Selçuk’un 5 asır hapsi istendi... Ülkeyi 5 asır geriye götürmenin en kestirme yolu! bizatihi kendisi. Sanırım, manşetine kafiye arıyordur. Neyse ki biraderi Mehmet dolaşıyor ekranlarda; kurduğu cümleleri daha da uzatıyor ki ne demek istediğini daha da anlamsız hale getirmenin tatlı telaşı içinde kıvranıyor. Babasını düşünüyorum Ahmet’le Mehmet’in ve kulaklarını çınlatıyorum Çetin ustanın, viski şişesinden kim bilir kaçıncı bardağı devirmiştir diye düşünüyorum çamurlu göl kıyısında! Günlükçü Alper’i de arıyor gözlerim; ama günlüklerin eklenmesini beklediğini anımsıyorum hemen. Her derde maydanoz Kezban hanımın toz kondurmadığı gizli tanıklarla şeffaf yargılamaya sığınması da ayrı bir alem yaratıyor doğrusu! Bir de Nazlı hanım, nazlı cümleleri yine çok güldürüyor beni. Ama en komiği Alilerden her şeye bulaşan Ali’nin televizyondaki “Benim Annem Dans Edemez” programındaki yarışmacılara pabucunu ters giydiren yaklaşımı oluyor. Sonuçta görüyorum ki hem akılları kuyudaki taşta hem de eteklerindeki taşları döküyorlar. Derken bir mesaj düşüyor elektronik postadan; Kemal Öncü göndermiş; patlatıyorum kahkahayı: “Sanığı İlhan Abi tanığı Nuriş olan bir dava; Karagöz’üm sen beni biraz oyala!” Sirayla Muzaffer Tanrıkul: “ODTÜ’yü yıkabilirse sırada Anıtkabir var!” Kuyu ELEVİZYON seyrediyorum. Türkiye’de televizyon yayıncılığı başladığından beri hiç bu kadar güzel programlar izlememiştim. Şu sıra seyrettiğim her programın içeriği aynı; kuyuya bir taş atılmış, kendini akıllı sananlar taşı çıkarmaya çalışıyor. Neler yapıyorlar neler! Örneğin Ali, Etyen, Oral’ın yanlarında bir hatunla ama adı Yasemin olmayan bir kadınla yaptığı varyete. İnanılmaz komik. Hele Oral; profilden ekrana geldiğinde ve suratına dikkatli bakınca açıkça görülüyor burnunun Pinokyo gibi uzadığını. Bu görüntüye İpek ne diyordur kim bilir! Uzman sıfatı takınan Ergun çıkıyor ekrana. Söylediğine kendisi de inanamadığı için, yutkunurken tükürüğünü yutamıyordu. Kameraman görüntüyü yakalamış, Ergun’un gırtlağı düğümleniyor; boğum, boğum. Amerika’daki stajı sırasında gereksiz yere “ııı” dememesini anlatmışlar ama dersini yeterince çalışmamış belli oluyor. Gözlerim Cengiz’i arıyor. Bulamıyorum şu ara. Ahmet de yok ortalarda; oysa demokrasiye taraf değil miydi T Nu¨kleer Necati Cebe: “Ali Babacan, ‘Bölgemizde nükleer silahlara karşıyız’ demiş. İsrail ve İncirlik’tekiler hariç, demeyi unutmuş!” Alaturka T. Münür Ormancıoğlu: “Her yere kon; Türk usulü Mc Carthy’cilik bu olsa gerek.” Yassah Attila Aşut: “Darbe yapmak serbesttir. Yasak olan, darbe tasarımıdır!” Anka Kuşu’nun donanımı Robot Kolu ve Kamera Robot Kolu (RA) iniş aracından 2.35 m. uzayacak ve yüzeyden 50 cm derinliğe girebilecek biçimde tasarlanmıştır. Robot kolu, yüzeyden aldığı toprak ve buz halindeki suyun araç içindeki aletlere taşınması ve analiz edilmesini sağlamaktadır. RA Kamerası (RAC) Robot kolu kepçesinin hemen üstüne monte edilmiştir ve yüzeyin renkli fotoğraflarını çekmektedir. Bunun yanında kepçeyle taşınan örneklerin ve robot kolunun kazdığı bölgedeki parçaların incelenmesini sağlamaktadır. Yüzey Stereo Görüntüleyicisi (SSI) Uzay aracının ana kamerasıdır. Bu bir stereo kameradır. Mars Polar Lander ve Mars Pathfinder için kullanılan kameraların çok daha yüksek çözünürlüklü ve güncelleştirilmiş halidir. Kamerayla Mars Kutup bölgesinin bir çok stereo fotoğrafının alınması beklenmektedir. Kamerayla keza, Güneş referans alınarak, Mars atmosferindeki toz, hava ve diğer bazı fiziksel özelliklerinin karşılaştırılması mümkün olacaktır. Termal ve Gelişmiş Gaz Analiz Cihazı (TEGA) Bu alet, yüksek sıcaklıklı bir fırın ile kütle spektrometresinin birleşimidir. TEGA, Mars’tan alınan toz örneklerinin fırında pişirilmesi ve bileşimlerinin tayini için kullanılacaktır. Bunun için, her biri tükenmez kalem büyüklüğünde olan sekiz farklı pişirme kabı vardır. Böylelikle her seferinde 8 farklı örneğin analizi yapılabilmektedir. TEGA ile, örneklerden ne kadar su buharı ve karbon dioksit gazın salındığı, örneklerin ne kadar su buzu içerdiği ölçülebilmekte ve hangi minerallerden oluştuğu belirlenebilmektedir. Alet aynı zamanda buharlaşmış herhangi bir organik maddeyi de belirleyecek kapasitededir. Mars İniş Görüntüleyicisi (MARDI) İniş sırasında Mars yüzeyinin görüntülenmesi için düşünülmüştür. Başlangıçta, MARDI’nin Mars yüzeyinden 8 km. yüksekteyken kapağının açılarak fotoğraf çekmeye başlaması planlanmıştı. Fakat kalkıştan hemen önce gerçekleşen bir arıza nedeniyle, başka aletlerin çalışmasını riske etmemek için, kamerayı çalıştıracak donanımın kullanılmasından vazgeçildi. Hata çok geç fark edildiği için tamir etmeye zaman da yoktu. Bu nedenle MARDI kamerası Phoenix’e takılı kaldı ama fotoğraf çekilemedi. Oysa, MARDI’nin görüntülerinin tam hedeflenen bölgeye inişte ve potansiyel bilimsel hedeflerin seçilmesinde yardımcı olacağı düşünülüyordu. Mikroskop, Elektrokimyasal ve İletkenlik Analiz Seti (MECA) MECA, kimya laboratuvarı (WCL), optik ve atomik güç mikroskobu, ısısal ve elektriksel iletkenlik sondasını içeren bir çoklu alet kutusudur. Bu aletlerle, 16 mikrometre boyutlu yüzey parçaları incelenebilmektedir. Robot Kolu kepçesi yardımıyla, yüzey parçaları dört kimyasal laboratuvar hücresinden birine yerleştirecek, burada su eklenecek ve malzeme karıştırılırken bir dizi algılayıcı ile, sodyum, magnezyum, kalsiyum ve sülfat gibi, suda eriyerek ayrışan maddelerin ölçümünü yapacaktır. Bu incelemeyle, gezegende hem mikrobiyolojik yaşam hem de Dünya’dan gelecek ziyaretçiler!!! için uygun ortamın varlığı araştırılacaktır. Algılayıcılarla ayrıca topraksu karışımının pH derecesi ve iletkenliğini de ölçecektir. Meteoroloji İstasyonu (MET) Anka Kuşu’nun görevi süresince meteorolojik kayıtları kaydedecektir. MET, bir rüzgar ölçer ile basınç ve sıcaklık algılayıcısı içermektedir. MET keza atmosferdeki toz parçacıklarının miktarını belirleyebilecek donanıma sahiptir. (yazı devam edecek). Pasta İbrahim Ormancı: “Ekmek bulamayan pasta yesin. Pasta bulamayanlar ayvayı yiyebilirler!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ “Tahammülsüz” Demokrasi ütün zamanların en acımasız çevre, kültür ve kent katliamına yol açan “Karadeniz Kıyı Yolu”, aynı zamanda en ilkel kalkınma projesi olarak gerçekleşti. Çünkü yok edilen sadece kıyı kuşağı değildi; güzelim Karadeniz vadileri de dinamitlerle parçalanarak, yüzlerce km’lik deniz dolgusuna malzeme yapıldı... “Son Kumsal” adlı film, işte bu büyük aymazlığın belgeseli... Filmin Batı Karadeniz gösterimleri için 15 Temmuz’da Şile‘den başlanarak Kefken, Akçakoca, Zonguldak, Ereğli, Bartın, Amasra ve Cide’nin ardından İnebolu‘ya ulaşılmıştı. 22 Temmuz’daki İnebolu gösterisinde, Belediye Başkanı AKP’li İdris Güleç, aniden sinirlenerek filmi yarıda kestirip etkinliği iptal etti. Yapımcı Aydın Kudu‘ya “ağzını burnunu kırarım, tasınızı tarağınızı toplayıp burayı terk edin” demesinin nedeni ise şuydu: Filmde Başbakan Erdoğan’ ın 2007’deki açılış töreni konuşmasının ardından “doğayı kürüyen” grayder görüntüleri vardı. Başkan’a göre bu politika yapmaktı ve Erdoğan kötü adam olarak gösterilmişti... (Akşam28 Temmuz 2008) Nitekim ertesi gün aynı tutum Abana’da da gözlendi ve filmin gösterimi hiçbir açıklama yapılmadan iptal edildl. Oysa, kıyı yolu ta Mesut Yılmaz döneminde başlanan bir “ucube”dir... Kaç başbakan geride kaldı. Dahası, il B Şişmanlık ve sigara önlemleri etkisizleştiriyor KANSER RAPORU: AZALIYOR, AMA Rotterdam’daki Erasmus Tıp Enstitüsü bilim insanları, 21 Avrupa ülkesinde 17 kanser türünün gelişimini araştırdı. Sonuç: Genel olarak bakıldığında kansere yakalanma ve kansere bağlı ölümlerde düşüş söz konusu. Ancak şişmanlıkla birlikte ortaya çıkan kalınbağırsak kanseri, menopoz sonrası meme kanseri ve akciğer kanseri gibi sigaraya bağlı kanser türlerinde artış var. Kuzey ve Batı Avrupa’nın zengin ülkelerinde görülen kanser sıklığı birbirine yakın olsa da şişmanlığa bağlı kanserlerde farklılıklar yaşanmakta. Kuzey, Batı ve Güney Avrupa’da erkeklerde özellikle de sigara içimine bağlı kanser hastalıklarında bir gerileme görülürken, Orta Avrupa’da artış saptanmış. Kadınlarda sigara içimine bağlı kanserde tüm Avrupa’da artış söz konusu, diyor Jan Willem W.Coebergh, European Journal of Canser dergisinin özel sayısında. Kansere bağlı ölümlerde de benzer sonuçlar ortaya çıkmış. Kanser hastalıklarını yenme oranı genel olarak yükselmiş. Bu gelişme daha iyi tanı ve tedavilere ulaşma olanağına bağlı. Bu durum özellikle de zengin ülkelerde meme ve prostat karsinomlarının veya melanomun planlı veya rastlantısal olarak taranmasıyla ortaya çıkıyor. Sigara içimine bağlı kanserler dışında hayatta kalma şansı arttı diyor uzmanlar. Yağlı yiyecekler ve aşırı beslenmenin kalınbağırsak kanserine yol açtığı uzun süredir bilinmekte. Bu karsinomlar iki cinste de en sık görülen kanser türüdür. Düzenli kolonoskopi ile karsinomların birçoğu erken evrede tespit edilebilse de bu hâlâ pek de sık görülen bir durum değil diyen bilim insanları, bu alandaki gelişmelerin hala olumsuz olmasından yakınıyorlar. Araştırma sonucu Avrupa’da kanserden korunma önlemlerinin ve hastalık tanılarıyla ilgili çalışmaların genel olarak doğru yönde geliştiğini gösterse de özellikle de kadınlarda sigara içimine bağlı kanser hastalıklarında ve şişmanlıkla ortaya çıkan kanser türlerinde memnun edici bir tablo elde edilememiş henüz. gili bakanlar ülkenin yaşam değerlerini yok ettikleri için değil, “ihalelerdeki usulsüzlük” savlarından yargılandılar; yıllar sonra yolun tamamlanarak açılış törenini yapmak da Erdoğan’a nasip oldu... Ama AKP’li başkana göre yolu irdeleyen bir film, partisinin liderini asla eleştiremez... Kurtuluş Savaşımızda İstanbul’dan Anadolu’ya silah ve malzeme kaçırılmasının kahraman limanı olan İnebolu’daki densizliği “hüzün”le okurken, yazarımız Latife Tekin’e karşı da Karabük‘teki benzer tutumu anımsadım. Hükümetin doğa düşmanı termik santralları Batı Karadeniz’e de dayatmasını eleştirmesi üzerine AKP’li başkan Hüseyin Erer‘in hışmına uğramış; mikrofonu kesilerek konuşması engellenmişti. Bu örnekte de Başkan’ın gerekçesi; “benim paramla gelip liderimi eleştiremezsin...” şeklindeydi... (01 Temmuz 2008gazeteler) Oysa termik santrallar yıllardır hemen tüm hükümetlerin çevreye değer vermeyen politikalarıyla ülkeyi sarmalamadılar mı? Erdoğan’ın yaptığı da aynı “geleneksel aymazlık”tan başka bir şey değil... Ama, AKP’li başkana göre, panelist konuk partisinin liderini asla eleştiremez! Erdoğan’ın termik santral düşkünlüğüne karşı çıkılamaz! Başta 12 Eylül dönemi olmak üzere en karanlık yıllarda bile pek yaşamadığımız bu “eleştirisiz demokrasi” an layışının bir örneği de geçenlerde İstanbul’daki bir CHP toplantısında başıma gelmesin mi? Partinin Kadıköy ilçesince düzenlenen “Kentsel Dönüşüm” konulu panel için Fikirtepe semtindeki bir düğün salonundayız. Bu semtin de kentsel dönüşüm programına alınmış olması panele ilgiyi arttırmış; CHP’li olmayan mahalle sakinleri de salondalar... Belediye temsilcilerinin imar planlarıyla ilgili teknik açıklamalarının ardından söz bana gelip de “kentsel dönüşüm rant amaçlı bir oyundur” dememle birlikte beşaltı kişi ayağa kalkıp “siyaset yapma” diye bağırmaya başlamasınlar mı? Onları sakinleştirerek, neden “rant amaçlı” olduğunu ve neden “oyun” dediğimi anlatmaya başlayıp da “hükümetin kentsel dönüşüm politikası”nı eleştirince yeniden ayağa kalktılar. “Biz buraya öğrenmek için geldik; iktidara çatan konuşmalar dinlemeye gelmedik. Buna hakkınız yok...” diyerek salonu terk ettiler... Evet... İnebolu’daki belgesel film gösterisi, Başbakan kötü gösteriliyor gerekçesiyle yarıda kesiliyor... Karabük’deki panel konuşması hükümet eleştirildiği gerekçesiyle engelleniyor... İstanbul’da da iktidarın kentsel dönüşüm politikasını sorgulamaya tepki gösteriliyor... Böylesine “tahammülsüz demokrasi” galiba hiç yaşanmamıştı... ekinci?cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear