Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Ekrandaki Mustafa Kemaller yapımcılar, oyuncular sindirilir. Bir Atatürk filmi çekmek adına Hollywood’da ve Avrupa’da en çok çaba gösterenlerin başında Yabancı ekranlara baktığımızda ne kadar da sık kuşkusuz sinema tarihinin efsane görürüz dünya liderlerini. Deyim yerindeyse oyuncularından, büyük bir Atatürk “Sinema ta ezelden beri ne kadar büyük, güçlü hayranı olduğu bilinen, Sir ve dahi liderlere sahip olduklarını öyle bir keşiftir ki, bir gün Lawrence Olivier geliyor. anlatır yabancı sinemacılar, gelecek, barutun, elektriğin ve Öyle ki tüm çabalarına televizyoncular kıtaların keşfinden çok, dünya karşın Atatürk’ü kendisi yapımlarında bıkmadan medeniyetinin veçhesini değiştireceği canlandıramasa ve tekrar tekrar. Sinemanın projesini yaşama endüstri anlamında görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak geçiremese de, rakipsiz olduğu köşelerinde oturan insanların birbirlerini Lawrence Olivier bu Hollywood kendi sevmelerini, tanımalarını temin edecektir. tutkusunu oğlu liderlerinin yanı sıra Sinema, insanlar arasındaki görüş, düşünüş Tarquin Olivier’e miras dünya liderlerini de ne bırakmış, oğlu da babası kadar çok filmin farklarını silecek, insanlık idealinin gibi uzun yıllar yapımı merkezine yerleştirmiş, tahakkukuna en büyük yardımı gerçekleştirmeye çalışmış ünlü oyuncularına yapacaktır. Sinemaya layık olduğu fakat başarılı olamamıştı. unutulmaz portreler ehemmiyeti vermeliyiz.” Bu arada Sir Lawrence çizdirmiştir. Bunları izlediğimde Olivier’den öncesinde 1951’de ilk her Türk gibi aklıma “Neden bunca teklif Douglas Fairbanks Jr.’a liderin resmedildiği yapım arasında bir götürülmüş ancak bu sefer de senaryo tane bile Atatürk olmasın, neden yok?” Celal Bayar tarafından reddedilmiş. sorusu düşer. Yüreğim burulur, her 1962’de aynı teklif Yul Brynner ve kuşaktan kitlelerin, halkların imkansızı Anthony Quinn’e yapılmış ama yine gerçekleşememiş. başaran efsane liderimizin ve ulusumuzun muhteşem Kirk Douglas, Charlton Heston, John Wayne, mücadelesine tanık olmasını arzularım. Marlon Brando, Burt Lancaster ise sonraki yıllarda Hiç denenmemiş midir? Hayır denenmiştir hem de teklif götürülen isimler arasında. Son olarak Atatürk defalarca. Atatürk filminin çekilmesi için rolü Antonio Banderas’a teklif edilmiş fakat ünlü Hollywood’da devreye girilmiştir. Ama ister ambargo oyuncu önce kabul ettiği rolü daha sonra aldığı deyin ister haris lobiler, ne zaman Hollywood bir tehditler sonucunda geri çevirmişti. Atatürk projesine başlamaya niyetlense derin ilişkiler devreye girer, kulaklar bükülür, yönetmenler, LTIOKLAR’IN PROJESİ HAZIR Gamze AKDEMİR C söyleşi ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? 23 MART 2007 CUMA Gün farkında olma zamanı ALİCAN YÜCESOY (Son OsmanlıYandım Ali) ? Nedenini anlamakta saygı duymakla birlikte zorlansam da filmin ardından yapılan eleştirilerden biri de makyajdı. Yapılması bir saate yakın süren o makyajın rolümü yansıtmam da olumlu payı olduğunu düşünüyorum. Daha çok dokümanlardan faydalandım. Görüntülerden faydalandım, müthiş bir arşivi olan Bali Yazıcı çok yardımcı oldu. Birçok kitap okudum ama en çok etkilendiğim, bana en çok yol gösteren Atatürk’ün Nutuk’u oldu kuşkusuz. ? Yönetmen ve oyuncularla çok güzel bir iletişim içindeydim. Şakayla karışık arada bana gerçekten Atatürk muamelesi yapıyorlardı. Kimisi yanıma gelince şaşırdıklarını söyledi. Atatürkçü bir aileden geliyorum, ailem galada çok duygulandı. ? Televizyondan teklifler geldi kabul etmedim. Nedeni de gördüğüm işlerden hoşnut olmamam. Milli değerlerin böyle 77 bölüm sömürülmesi filan böyle biri değilim. Atatürk reytinge alet edilemez, edilirse de ben içinde yer almam. ? Türk insanının Atatürk’ü çok da tanıdığını sanmıyorum. Şu anda Türkiye’nin en iyi üniversitesinde bir araştırma yapan öğrencilerin yüzde 80’inin Nutuk’u okumadığını, okusa da hiçbir şey anlamadığını göreceksiniz. Çünkü böyle milli değerlere sahip çıkacak bilinçte değiliz, akıllar dağınık, öncelikler değiştirilmiş. O nedenle Atatürk’ü aslında çok da tanımıyoruz diyorum. Bildiğimiz bir ikon ondan ötesini de bilmeliyiz. Cumhuriyet Gazetesi’nin “Tehlikenin farkında mısınız?” kampanyası tam bu anlamda çok doğru bir iç muhasebe yapmayı gerektiriyor. Ben farkındayım ama aslında kaçımız farkındayız. Gün farkında olma zamanı. A Sinemayı çok sevmişti Sinemayı çok sevmişti Atatürk. Hem sanatsal, hem kitlesel gücünün farkındaydı. Belleksiz bir toplum olmamak gereğini herkesten önce kavrayanlardan biriydi. Sinema gelecek kuşaklara çok şeyler verecekti, hem tarih hem de sanatla buluşturacaktı. Sinemaya layık olduğu önemi veriyordu. O kadar ki kendisi rol almayı bile düşündü ve sonunda rol aldı da. İşte size Atatürk’ün sinemayı ne kadar sevdiği ve önem verdiğini anlatan bir anekdot: Yıl 1932... Kurtuluş Savaşı yıllarının belgeseli hazırlanıyor. Mustafa Kemal, Trakya manevralarında bu belgesel çalışmalarını yürütmekle de görevlendirdiği Baransel Paşa’ya “Bitti mi?” diye sorar. Baransel, “Paşam size ait sahnelerin çoğunun hareketsiz fotoğraflardan oluşması nedeniyle film henüz tamamlanamadı” yanıtını verir. Bunun üzerine Atatürk şöyle der: “Ben hayattayım. Milli Mücadele’ye ait bütün evrakım, kılıcım, çizmem, hali hazırda mevcut olduğuna göre, çağırdığınız anda bana düşen vazifeyi yapmadım mı? Böyle bir teklif karşısında kalsam memnuniyetle kabul eder, bir aktör gibi filmde rol alır, hatıraları canlandırırdım. Bu milli vazifedir. Çünkü Türk gençliğine bu mücadelenin nasıl kazanıldığını canlı olarak ispat etmek, hatıra bırakmak, ancak bu filmle mümkün olacaktır.” Ancak 1937 yılına gelindiğinde Ata’nın bozulan sağlığı bu projenin gerçekleşmesini önler. Fakat bu arada Atatürk yine de bir aktörlük denemesi yapar. Yine 1932’de çevrilen ve İstiklal Savaşı üstüne en iyi filmler arasında yer alan Bir Millet Uyanıyor filminde çok kısa da olsa kendini canlandırır. Yurtiçine dönersek, belirtmeden geçmeyelim, Mustafa Altıoklar yazıp yöneteceği ve 20 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilmesini planladığı son projesinde Atatürk’ü anlatacak. Atatürk rolü için düşündüğü isimler arasında Arda Kural’ın yanı sıra, Leonardo Di Caprio ve Jude Law da var. Filminde Hintli bir casusu Benicio Dell Toro’nun, İngiliz bir generali William Hurt’un, Fransız bir generali de Gerard Depardieu’nun oynamasını planlıyor Altıoklar. Dedik ya burukluğumuz uluslararası alanda, yoksa özellikle son 10 yılda televizyon ve sinemaya çekilen kimi film ve dizilerde Atatürk’ü çeşitli oyuncuların canlandırdıklarını ve halktan olumlu tepkiler aldıklarını biliyoruz. Atatürk’ü son dönemlerde canlandıran bazı oyuncularla kısa söyleşilerimizi biraz sonra okuyacaksınız ama bu noktada yönetmen, yapımcı ve özellikle Atatürk’ü canlandıran sanatçıların ‘tedirginliklerinden’, evet tedirginliklerinden bahsetmek istiyoruz. Büyük bir önderi, bir kahramanı, bir askeri dehayı canlandırmak kolay değil. Hele ki söz konusu Atatürk ise. Her hareketi, kararı, devrimi ve adımıyla ulusuna çağ atlatmış bir lider nasıl canlandırılabilir? Öyle kasım kasım kasılarak olmaz… Öyle vara yoğa kahkahalar atan bir kişi desen dönemin tanıkları ve çekilen belgesellerden bu portrenin Atatürk ile uzaktan yakından alakasının olmadığı ortada. Peki nasıl canlandırmalı? Yapay olmamalı, candan olmalı, kararlı, vakur olmalı ama bir yurttaşın karşısında saygıyla eğilebilmeli, gereğinde espriyi patlatabilmeli, yurttaşların sofrasında ekmeği bölüşebilmeli. Tanıkların bizlere söyledikleri, yazdıkları ve belgesellerde gözlemlediğimiz Atatürk böyle bir portre çiziyor. Başka bir sorumluluk ORKUN GÜLŞEN (Kırık Kanatlar) ? Atatürk’ü ilk olarak 2003 yılında Cumhuriyet’in 80. yıl kutlamaları çerçevesinde Devlet Tiyatroları’nın yaşama geçirdiği bir proje kapsamında sahnede canlandırdım. Özdemir Nutku’nun yazdığı “Söylev” adlı oyunla Kayseri, Malatya, Tokat, Amasya, Çanakkale, Balıkesir’de seyircinin karşısına çıktık. Rolü büyük heyecanla canlandırmıştım. Öyle ki Balıkesir’de oyundan sonra Askeri Okul Komutanı bir plaket vermişti, camdan bir plaketti. O alkışın coşkusu ve enerjisiyle heyecandan ödülü elimde zaptetmekte zorlandığımı anımsıyorum. ? Kırık Kanatlar’daki performansıma gelince, o rol hiç beklemediğim bir anda geldi. Atatürk’ü canlandırmak büyük bir sorumluluk, oyuncu ne kadar profesyonel olursa olsun o maneviyat bambaşka bir sorumluluk. Her ne kadar çocukluğumuzdan beri bize sunulan Atatürk’ü bilsek de bu yeterli mi? Hayır. Oyuncu olarak daha başka açılardan da araştırmak gerekiyor. Oturuşu, kalkışı, tavırları, hareketleri, kişisel detaylar. Onun bu ulusa olan inancından, bir Osmanlı’nın son dönemlerde almış olduğu eğitimde kendi gördüğü aksaklıklara karşı duruşuna, bu arada evrensel dünyayı ve bunun değerlerini çok yakından takip eden vizyonu geniş bir liderin ufkundan, vakarına, cesaretine, yüreğine kadar ve elbette ki bunu ifade edişine kadar Atatürk’ü özümsemek gerekliydi. Ben de bunu yaptım. DANİEL CRAİG’E TEKLİF EDİLDİ O nedenledir ki kamu vicdanı Ata’sı konusunda çok titiz ve haklı olarak daha bir eleştirel. Dolayısıyla da özellikle Atatürk’ü canlandıran oyuncular ve elbette yönetmenler biraz diken üstünde ilk zamanlar… İlk endişeleri kestirmek zor değil; kısa mı oldu, uzun mu, olduğundan yaşlı mı göründü genç mi? Makyaj abartılı mı oldu? Şişman mı durdu, zayıf mı? Benzedi mi benzemedi mi? Fazla mı ciddi, fazla mı esprili. İkon gibi mi oldu? Yok yok içimizden biri Atatürk bizim gibi olmalı, bizi yansıtmalı… Sonuçta ne olursa olsun tatlı telaşlar bunlar. Ve kitlelerin Atatürk’ü ekranda görmek istediği bir gerçek… Mustafa Kemal Atatürk’ü ekranda canlandıran isimlere örnek verirsek, Rutkay Aziz, Kurtuluş adlı yapımda Mustafa Kemal’i canlandırmıştı. Kanal D’nin dizisi Kırık Kanatlar’da Ali Ulvi Hünkar ve Orkun Gülşen canlandırdı. Show TV’deki Emret Komutanım’ın son bölümünde Arda Kural. Gösterimdeki Son OsmanlıYandım Ali filminde ise Atatürk rolünü Alican Yücesoy üstleniyor. Ayrıca İpek Çalışlar’ın aynı adlı kitabından uyarlanarak, DVD şeklinde piyasaya sürülen Latife Hanım filminde ise Yavuz Hekim, Atatürk rolüyle kamera karşısına geçti. Ünlü yönetmen Ömer Kavur’un da amcasının oğlu olan ve İngiltere’de yaşayan Türk yönetmen Fuad Kavur’un da bir Atatürk filmi projesi bulunuyor. Hatta zaman yitirmeden kolları sıvayan Fuad Kavur, Atatürk’ü oynaması için son James Bond Daniel Craig’e teklif götürdüğünü açıkladı bile. Yönetmenin Craig’den sonraki olası tercihi ise Jude Law. Kavur’un yaptığı açıklamalara göre senaryosunu da yazdığı filmin bütçesi 75 milyon dolar olarak belirlendi. Önceliğim anlamak ARDA KURAL (Emret Komutanım) ? Atatürk belgeselleri izledim bolca, birtakım kitaplar okudum. Tüm bu araştırmaları yaparken en dikkat ettiğim dışına yansıyan zaferlerin yanında özellikle içindeki zaferleri anlamak, hissetmekti. Mustafa Kemal Atatürk’ten önce Kemal’i anlamak benim için öncelikli oldu. ? Emret Komutanım’daki Atatürk performansım Mustafa Altıoklar’ın çekmeyi planladığı projesinde Atatürk’ü canlandırıp canlandırmayacağıma ilişkin vereceği karar konusunda beni denemesi ve görmesi olarak yorumlanabilir. Yani filmi için halkın ön görüşlerini almak anlamında yorumlanabilir Emret Komutanım’daki o bölüm. ? Altıoklar’ın filminde rol alıp almayacağım bir kesinlik kazanmadı. Ama Altıoklar’dan olumlu tepkiler aldım. Arda Kural Yeniden keşif SERDAR ORÇİN (Abdülhamit Düşerken) ? Abdülhamid Düşerken’de çok kısa bir süreliğine, üç dakikalığına Atatürk’ü canlandıran Serdar Orçin ise şöyle ifade ediyor duygularını: “Herkesin Mustafa Kemal’i ayrı. Canlandırırken Atatürk’ün bir dahi olduğunu yeniden keşfettim; çok iyi bir siyaset adamı, asker, entelektüel ve ileri görüşlü. Ayrıca çok ‘insan’ olduğunu düşünüyorum. Buradan hareket edip yani bir belgesel havasından çıkarıp yaşayan birisi olması için gayret gösterdim. Üçüncü kez Mustafa Kemal’i oynama teklifi gelse, kişisel hayatıyla ilgili bir filmde oynamak isterim. Asıl işte o zaman bir oyuncunun Mustafa Kemal’i yorumlaması daha fazla söz konusu olabilir... Kurtuluş Savaşı, devrim dönemleri; hayatının her dönemi bir film konusu.”