22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 ABD’li bakan yardımcıları Edelman ve Fried, Ankara’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 19 EKİM 2007 CUMA Rice: Zor bir zamandayız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Savunma Bakan Yardımcısı Eric Edelman ile Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried Ankara’ya sürpiz bir ziyaret gerçekleştirdi. Bakan Yardımcıları, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan ile bir araya gelirken, Edelman, içinden geçilen süreci ikili ilişkiler bakımından “zor” olarak niteledi. Edelman, “Bu zor dönemi geçirip, öncelikle uzun vadeli ve her iki tarafın da paylaştığı çıkarlara odaklanılması gerekiyor” dedi. Görüşmelerde Washington yine kendini PKK ile mücadeleden uzak tuttu. Ankara’nın taleplerini Irak’a iletme sözü verdi. ABD Dışişleri Bakanı Condeleezza Rice ve Savunma Bakanı Robert Gates ile birlikte Rusya’ya giden ABD’li bakan yardımcıları, ani bir kararla günübirlik ziyaret için Ankara’ya geldi. Edelman, Esenboğa Havaalanı’nda yaptığı açıklamada, “Keşke koşullar biraz daha iyi olsaydı” dedi. ABD’li yetkililer ziyaretleri çerçevesinde Dışişleri Bakanlığı’nda temaslarda bulunduktan sonra açıklama yaparak soruları yanıtladı. Görüşmelerin yapıcı geçtiğini söyleyen Edelman, bayram sonrası yeni bir görüşmenin daha olabileceğini ifade etti. Edelman, söz konusu tasarının genel kurulda kabul edilmesi durumunda Türkiye’nin tepkilerine yönelik görüşlerinin sorulması üzerine, Türkiye’nin sarı kabul edilirse sorumlu sizsiniz” mesajı verdiği öğrenildi. EHDİTVARİ BİR HAVADA GEÇMEDİ’ Akşam saatlerinde NTV’de soruları yanıtlayan Savunma Bakan Yardımcısı Fried de Türk yetkililerin açık muhalefet yapmalarına karşın görüşmelerin tehditvari bir havada geçmediğini belirtti. ABD’li bakan yardımcıları daha sonra Türkiye’den ayrıldı. Moskova’da temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Rice ise olası sınır ötesi operasyon ile Ermeni tasarısına ilişkin soruları yanıtladı. Rice,Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile yaptığı telefon görüşmesini anımsatarak, telefon görüşmesinde “itidal” çağrısında bulunduğunu açıkladı. Rice, Türk yetkililere, “İstikrarlı bir Irak hepimizin yararına” dediğini söyledi. Ermeni tasarısının ardından Türkiye’nin tepkilerini de değerlendiren Rice, tasarının TürkiyeABD ilişkileri üzerindeki etkisini “en aza” indirmek için Fried ve Edelman’ı Türkiye’ye gönderdiğini söyledi. Rice, “Zor bir zamandayız. İlişkilerimiz açısından kolay bir dönem değil ve böyle olacağı belliydi. İki Amerikalı üst düzey yetkiliyi Türkiye’ye göndermenin çok iyi bir fikir olacağını düşündük” dedi. Kan Akarken Düşünmek... müttefik”! Görevimiz, “Ilımlı İslam”ı uygulayıp hayata geçirmek! Bu kirli giysiyi bize giydirmek isteyen de ABD! Gelip durduğunuz noktada yapabileceklerimiz pek etkileyici olmalıdır. Uzmanlar, en başta iki konuda ısrarlılar: Irak sınırımızı kapatmak ve İncirlik’in kullanımına sınırlama getirmek! Özellikle, İncirlik’i ABD’ye kapatmak, ona vurulacak en büyük darbedir. Bekliyoruz... ? Bir de şu var: ABD, kapitalizmin kalesi, dünyaya ferman okuyan bir güç olarak ayaktadır. O fermanda, küreselleşme ve liberalizm yazılıdır. Ona uymayanlara baskı ve zorbalık vardır, yani emperyalisttir. Tek buyuran ABD’dir. Peki Avrupa? Gazetemizin 1 Eylül sayısında, ünlü Rus siyasalbilimci, filozof ve strateji uzmanı Aleksandır Dugin’le yapılmış bir konuşma vardı. Dugin, “Avrupa’ya artık bütünüyle Amerikan yanlısı, Atlantikçi çizgi hâkim” deyip “Avrupa intihar etti” diye ilan ediyordu. Bunun üstünde durunuz! Türkiye’de 1950’lerden başlayarak, bütün iktidarlar “sağcı” olmuştur. 2001’de iktidara geçen AKP de, sağcı bir parti idi. Ancak, öncekilerden farklı bir niteliği vardı: İslamcı, yani bir dinci parti idi; sağcı olarak sömürecekti, ama dinci tarafı ile laik sistemi yıkmaya çalışacaktı. Her şey bu çizgide gelişti. AKP, ABD’nin kucağında doğdu ve havariliği bugün de sürüyor. AKP’nin liberal bir ekonomi, yani bir yağma düzeni yolunda çabaları da, ABD ve Avrupa’ca övülüyor. Onun, eskiye dönüş olmasın diye, özelleştirici, yani devletçi temelleri ne olursa olsun yıkması, kâr etse bile satıp savurması, tipik bir ihanet örneğidir ve sürüyor. ABD, Avrupa ve AKP, anlattıklarımızla yerli yerine oturuyor mu? Acısız bayramlarda buluşmak dileğiyle... ‘T Edelman ve Fried’i ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson karşıladı. (Fotoğraf:AA) bir şekilde tepkisini göstereceğinin anlaşıldığını ifade etti. Irak’ın kuzeyine sınır ötesi operasyonla ilgili soru üzerine Edelman, görüşmede Türk yetkililerin Şırnak’taki olayları ve terörle ilgili endişelerini anlattıklarını, ABD’nin de bu endişeyi paylaştığını söyledi. Edelman, özellikle Türk tarafının artık sabrının taşmak üzere olduğunu ve taleplerini Irak merkezi yönetimine ileteceklerini sözlerine ekledi. ABD’li yetkililer tek taraflı bir operasyonun yarar sağlamayacağı görüşünü Ankara’ya ilettiği bildirildi. Görüşmelerde Ankara’nın, “ta Büyükelçi geri çağrıldı. Oramiral Ataç’ın ardından Tüzmen de Amerika gezisini iptal etti ABD Türkiye arasında ipler geriliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin tasarının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilmesinin ardından Türkiye’ye çağrılan Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy, çağrılmasının “diplomatik kullanımda protestoyu ifade ettiğini” açıkladı. Tasarıya tepki olarak, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Muzaffer Ataç’ın ABD programını iptal etmesinin ardından, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen de, New York’ta düzenlenecek Türk Amerikan İş Konseyi toplantısına katılmama kararı aldı. Ankara’nın Ermeni soykırımı iddialarına ilişkin tasarısının Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilmesinin ardından ABD’ye yönelik tepkileri sürüyor. KONFERANS ERTELENDİ Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesinde faaliyet gösteren TürkAmerikan İş Konseyi’nce, 16 Ekimde New York’ta gerçekleştirilmesi planlanan “2008 ve Ötesinde Türkiye’’ (TurkeyBeyond 2008) konferansının ertelendiği açıkladı. DEİK’ten yapılan açıklamada, “Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen karar tasarısı, Türkiye’de büyük üzüntüyle karşılanmış ve haklı tepkilere yol açmıştır. Bu itibarla, ‘TurkeyBeyond 2008’ konulu konferans, ileri bir tarihte gerçekleştirilmek üzere ertelenmiştir.’’ denildi. Bu konferansa katılması planlanan Tüzmen de gezisini iptal etti. Ankara ABD’nin ardından başka ülkelerin de tasarıyı meclislerinden geçirmelerini önlemek için de harekete geçti. Bu kapsamda 24 Nisan’da açılan Nusaybin’deki toplu mezarların Ermenilere değil Roma dönemine ait olduğu belgeleriyle birlikte tüm dünyaya duyurulacak. Belgeler ABD Temsilciler Meclisi’ne de gönderilecek. ERİ ÇEKME BİR PROTESTO’ Tasarının kabulünün ardından Türkiye’ye çağrılan Washington Büyükelçisi Şensoy da THY uçağıyla İstanbul’a gel ‘G di. Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şensoy, Türkiye’ye “istişare amaçlı geçici bir süre için davet” edildiğini belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Nereden inceyse oradan kopsun’’ sözlerinin anımsatılması üzerine Şensoy, “Başbakanımız tabii halkımızın nabzını tutarak konuşuyor. Onun söylediklerine ilave edecek bir şeyim yok’’ karşılığını verdi. Şensoy, “Türkiye’ye dönmeniz geri çekildiniz şeklinde basına yansıdı’’ sözleri üzerine Şensoy, “Bizim diplomatik kullanımda istişareler için geri çekme tabiri de kullanılır. Bunun kendine has bir anlamı vardır. Daha çok bir protesto ifade eder.’’ diye konuştu. irkaç yıl öncesine kadar, Doğu ve Güneydoğu’da terör susmuştu. Bir süredir de, PKK terörü kan döküyor, acı çektiriyor ve gözyaşı akıtıyor. Şu haftaya girerken, on beş çınarın devrilmesi de acılarımıza acı ekledi. Türkiye ayakta ve isyan halinde... Vahşetin kaynağında bulunan ne?.. ? Gazetelerde ilginç yazılar okuyoruz: Ekonomik, sosyal, siyasal ve diplomatik nedenlere cesurca değinen sorumlu kalemler, karmaşık bir bütüne aydınlık getiriyorlar. Önümüzde bir bütün var, ona bakmalı! Doğu ve Güneydoğu, en başta iktisadi ve sosyal yoksulluk ve yoksunların diyarı. Niçin? Cumhuriyet, yurdun dört bucağına fabrika dikerken; Doğu’ya gidip Malatya’ya ünlü bez fabrikasını, Kayseri’ye uçak fabrikasını, Kars’a süttozu fabrikasını açarken, doğu insanının ihtiyaçlarında başta bir yeri olan hayvancılığa devlet yardımını örgütlemişti. Onlardan bugün sadece Malatya Bez Fabrikası ayaktadır. Hangi hergele bu hain tırpanı vurdu? Nerede “Doğu’nun kaplanları” mucizesi? Özel eller yapacaklarını yapsın, yasak yok, ama devlet, elindeki olanaklarla gidip bizzat diksin fabrikaları! Hain değilseniz, anlayın artık: Doğu kalkınacaksa, devlet eliyle kalkınabilir! Şu terör konusunda da gelip özetle anlatalım: ABD, Irak’ı işgal ettikten bir gün sonra, tiynetini daha da açıklayarak, Ortadoğu üstüne bir harita açıkladı. Bölüp parçalıyordu Ortadoğu’yu! Ne uğruna? Petrol adına! Irak’ın kuzeyi de gözdesi, has adamı! ABD’nin açtığı yolda, işin içinde onlar da olarak, PKK yeniden derlendi toparlandı, Türkiye’yi terörle tıknefes tutmaya başladı. Olan bitenin içinde ABD yoktur, diyebilir misiniz? Sıfatımız ne? “Stratejik B Cumhuriyet’li anıtmezar Divriği’nin simgesi oldu Sıvas’ın Divriği ilçesine bağlı Göndüren köyünün ileri gelenlerinden Sadık Kılıç için yaptırılan ve 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde açılan anıtmezar büyük ilgi görüyor. Yaşamı boyunca köyünün gelişmesi için çalışan ve bir cumhuriyet âşığı olan Kılıç için yaptırılan anıt mezar, Kılıç’ın yaşam felsefesi bağlamında hazırlandı. Anıtta sağ elde barış, dostluk ve kardeşliği simgeleyen kadeh, sol elde aydınlanmayı simgeleyen Cumhuriyet gazetesi ve ortada bu ilkeler etrafında gelişip kökleşmeyi ifade eden ağaç figürü yer alıyor. Kılıç’ın mezarı köyün de simgesi haline geldi. 1936 yılında doğan Kılıç, ortaöğreniminden sonra başladığı Cumhuriyet gazetesi okuma alışkanlığını yaşamını yitirdiği 2005 yılına dek sürdürdü. Köyünde ceviz ağacı dikilmesine öncülük ederek köy halkına yeni gelir kapıları açılmasını sağladı. Köyün okuryazar nüfusunun artırılması için de mücadele eden Kılıç, 18 Temmuz 2005 tarihinde yaşamını yitirdi. MEB ile ABD Büyükelçiliği’nin hazırlattığı eğitim CD’leri Meclis gündemine taşındı Türbanlı İngilizce kursu Zorunlu “Pratik İngilizce Konuşma ve Yöntemleri” kursunda “türbanlı öğrenci ve öğretmen” görüntülerinin yer aldığı CD’lerin gösterildiği ortaya çıktı. Ayşe SAYIN CD’lerdeki görüntülerde yer alan öğrenciöğretmen kıyafetlerinin, Türkiye veya herhangi bir Batı ülkesine özgü olmadığına işaret etti. Baratalı, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in yanıtlaması istemiyle verdiği önergede “MEB, böyle bir kursu kendi olanaklarıyla gerçekleştirme yeteneğinden yoksun mudur? Böyle bir kurs için ABD’nin tercih edilmesinin gerekçeleri nelerdir” sorularını yöneltti. ABD Büyükelçiliği işbirliği ile yürütülen kursun bugüne kadar hangi ülkelerde düzenlendiği konusunda da bilgi isteyen Baratalı, ayrıca şu sorulara yanıt istedi: “ABD’li eğitmenler, hangi kurum ve misyon adına bu hizmeti vermektedir? Kurs verilen ülkeler arasında AB üyesi ülkeler var mıdır? Kurs sırasında gösterilen CD’lerdeki görüntülerde yer alan türbanlı öğretmen ve öğrenciler tamamen tesadüf müdür? Bu CD’lerin dışında örnek olabilecek başka eğitim CD’leri yok mudur? CD’lerde yer alan görüntüler, türbanlı eğitime yönelik toplumu hazırlamaya ve ABD’nin ülkemize dayatmaya kalktığı ‘ılımlı İslam’ modeline kamuoyu yaratmaya yönelik bir çaba değil midir?” cülerinden birisi haline dönüştü. ??? Türkiye, son dönemde iki temel sorun konusunda iyice zorlanıyor. “Kürt sorunu” ve “Ermeni sorunu”. Geleneksel siyaset bu noktada artık donmuş durumda. ABD’de “Ermeni Soykırımı Tasarısı”nın uzun bir tarihi sürecin sonunda kanuna dönüşmesi olasılığı çok arttı. ABD Temsilciler Meclisi’nin alacağı karar, bu aşamada bir dönüm noktası haline gelebilir. Zaten dünyanın birçok ülkesinde kabul edilen “soykırım yasaları” bir anda Türkiye’nin üstüne bir fırtına gibi gelebilir. Aynı şekilde “Kürt sorunu” da giderek ciddi bir evrensel sorun haline dönüştü. “Sınır ötesi operasyon”un tartışıldığı şu günlerde Türkiye’nin bu sorunda da zorlandığı bir gerçek. ??? AKP, geleneksel statükonun bu konuda oluşturduğu çizgiye teslim olmuş gibi gözüküyor. Eski söylemle bu sorunlara çözüm üretmek mümkün değil. AKP geleneksel söylemin dışına çıkamayınca, hırçınlaşıyor ve otoriter söylemlere yelken açıyor. Aslında bir anlamda kapana giriyor. Bu kapandan çıkabilmek yeni siyasetler üretme cesaretini göstermekle mümkün... AKP’yi yöneten ekip, böyle bir kapanı aşmak yerine “içeriye” oynamaya zorlanıyor. oralcalislar?cumhuriyet.com.tr askeri darbelerle şekillenen otoriter sisteme karşı olduğu söylemiyle toplumun desteğini aldı. “Türban” bu söylemin dışa açık yüzünü oluştururken, “sivilleşme” ve “Avrupa Birliği” vurguları da bu çizginin ana temalarıydı. AKP, “mağdurlar”ın partisiydi ve mağduriyetleri ortadan kaldırmak amacıyla siyaset sahnesine çıktığını söylüyordu. Adnan Menderes ve Turgut Özal’ın temsil ettiği çizginin günümüzdeki devamı AKP’ydi. İki yüz yıldır süren otoriter modernleşme çizgisiyle, çevrenin halkçı çizgisi arasındaki mücadelede AKP “merkez”e karşı “çevre”nin sözcüsü olarak siyasi destek kazanmıştı. Bu nedenle son seçimlerde Türkiye’nin demokratikleşmesini isteyen, militarizme tepki gösteren geniş kesimler AKP’ye oy verdiler. AKP, “statüko”yla hesaplaşmanın, hesaplaşıyor gibi görünmemin rantından yararlanmıştı. Zaman zaman da bu görüntüsüne uygun çıkışlar yapıyor, uygun mesajlar verebiliyordu. AB’ye uyum yasalarının çıkarılması amacıyla yasaların sivilleştirilmesinde ciddi adımlar attığı bile söylenebilirdi. ??? 200 yıllık süreç içinde şekillenen Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu gelişme içinde bazı “kırmızı çizgileri” de oluşmuştu. Bu çizgiler bazı değişimlere uğramış, bazı yeni renkler de edinmişti. Türkiye’de ciddi bir değişime ve demokratikleşme AKP, SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR Statüko Egemen Oluyor mu? re kadar gidiyorsunuz ve oradan öteye geçmek mümkün olmuyor. “Cısss” sesleri siyasetçileri korkutuyor. AKP de bu kaderi yaşıyor. Son bir aydır olanlar, AKP’nin geleneksel statükonun sınırlarını aşmaya mecalinin yetmeyeceğini gösteriyor. Daha önceki siyasilerin yaşadığı süreçleri AKP yönetimi de yaşıyor. Bir anlamda süreç AKP’yi devletleştiriyor. Unutmayalım, Süleyman Demirel, 27 Mayıs askeri müdahalesinin “mağdur”u olan kesimlerin sözcüsü olarak siyasete başlamıştı. İki askeri darbenin “mağdur”u olarak sonunda devletleştirildi ve sistemin önemli bir parçası haline dönüştü. Aynı süreci Bülent Ecevit de yaşadı. Ecevit, 12 Mart 1971 askeri müdahalesine meydan okuyarak siyasi yükselişine başladı. O rüzgâr içinde partinin geleneksel lideri İsmet İnönü’yü yendi. 12 Eylül 1980 askeri darbesine karşı çıktı, “mağdur”u oldu. Ecevit de bir aşamadan sonra devletleştirildi. Sistemin, düzenin önemli söz ye cesaret edebilmek, “kırmızı çizgileri” de sorgulamayı, yeri geldiğinde onları aşabilmeyi gerektiriyor. “Kürt sorunu” bunlardan birisi. Çok köklü bir sorun olarak ülkemizin gündeminden hiç düşmedi. Onlarca isyanın da nedeni olan bir sorunu şimdiye kadar hiçbir iktidar köklü bir çözüme ulaştırmayı başaramadı. Her iktidara gelen, bu konuda bir hevese kapıldı. Bu hevesler kısa sürede karşılaştığı “kırmızı çizgiler”i görünce kırıldı. Geleneksel çizgiye geri dönüldü. Bir başka konu da “Ermeni sorunu”. Türkiye’ye egemen olan siyasetin ne dediği belli. Bundan farklı konuşmak, farklı bir söylem geliştirmek kolay değil. Şimdiye kadar hiçbir iktidar bu konuda da “kırmızı çizgiler”i aşmak konusunda başarılı adımlar atamadı. ??? Bu sorunlar çoğaltılabilir. Sonuç olarak özürlü demokrasimizin kendisine göre bazı sınır çizgileri oluşmuş durumda. Bu sınırlar, aynı zamanda “sınırlı” demokrasinin zaaflarını da oluşturuyor. Bir ye ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), İngilizce öğretmenlerine yönelik “ABD Büyükelçiliği işbirliği” ile düzenlediği bir haftalık zorunlu “Pratik İngilizce Konuşma ve Yöntemleri” kursunda “türbanlı öğrenci ve öğretmen” görüntülerinin yer aldığı CD’lerin gösterildiği ortaya çıktı. Konuyu Meclis gündemine taşıyan CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, bu eğitim CD’lerinin Mısır, Filipinler gibi ülkelerde kullanıldığına dikkat çekti. Baratalı, görüntülerde yer alan türbanlı öğrencilerin “tesadüfi” olamayacağını belirterek, bu tercihi “türbanlı eğitime yönelik kamuoyunu hazırlama ve ılımlı islam modeline kamuoyu yaratma çabası” olarak nitelendirdi. CHP’li Baratalı, ABD Büyükelçiliği ile MEB işbirliğinde yürütülen ve tüm Türkiye’de zorunlu olan bir haftalık “Pratik İngilizce Konuşma ve Yöntemleri” kursunu Meclis gündemine taşıdı. Kurs sırasında gösterilen CD’lerde türbanlı öğrenci ve öğretmenlerin yer aldığına dikkat çeken Baratalı, türbanlı öğrenci ve öğretmen görüntülerinin “bilinçli bir seçim” olduğuna dikkat çekti. Baratalı,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear