Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 GÜNCEL C haberlerin devamı Hükümet Sözcüsü Çiçek, tek hedefin PKK terör örgütü olduğunu vurguladı 19 EKİM 2007 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Tezkere TBMM’ye sunuldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyon düzenlemesine olanak sağlayan tezkere TBMM’ye sunuldu. Tezkerenin TBMM Genel Kurulu’nda ele alınması bekleniyor. AKP iktidarı ise tezkerenin gizli oturumda görüşülmesi seçeneği üzerinde duruyor. Bakanlar Kurulu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yaklaşık 6 saat süren bir toplantı yaptı. Toplantının ardından açıklamalarda bulunan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, tezkerenin kurulda ele alındığını söyledi. İmzaları tamamlanan tezkere TBMM Başkanlığı’na sunuldu. “Evvela temennimiz bu tezkerenin kullanılmasına hiç imkân olmamasıdır. İnşallah buna gerek kalmaz’’ diyen Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birçok uluslararası sözleşmeler bulunmasına rağmen, maalesef terör konusunda samimi, yapıcı bir uluslararası işbirliği söz konusu değildir. Suçluların İadesine Dair Sözleşme maalesef işlemiyor.’’ K. Irak ‘Kapalı Kutu’ ıllardır duraksadılar; toplum baskısı karşısında nihayet “sabrımız kalmadı” sözünü gerçeğe dönüştürmek zorunda kaldılar. Kuzey Irak’a operasyon yapılmasını sağlayacak izin tezkeresini TBMM’ye gönderebildiler. Neden duraksadılar, ne beklediler? Askerin ısrarına karşı yıllarca direndiler. Zira, bu hükümet ABD’yi askerin gerçeği savunan görüşlerine, isteklerine yeğledi. ABD’nin yıllardır izlediği Irak politikası nedeniyle Türkiye’yi sürekli oyalayan, Kuzey Irak Kürtlerini kollayan davranışlarını sineye çekti, görmezlikten geldi bu hükümet. Ana muhalefetin uyarılarına iç siyaset gözüyle baktılar, kulak asmadılar. Nihayet bugünlere dek Türkiye’nin elini kolunu bağlayan vaatlerin, söylemlerin artık geçersizliğini anlayan ABD bile Türkiye’de sabırların taştığını kabul etmek zorunda kaldı. Buraya alelacele gönderdiği Savunma Bakan Yardımcısı Eric Edelman, gerçeği kabul eden bir demeç verdi. Kuzey Irak’a operasyona bir türlü aklı yatmayan RTE hükümeti de kaçamak yapma olanağı kalmadığını herhalde görüyor. ??? CHP ve MHP, tezkereye destek vereceklerini açıklamalarına karşın; RTE hâlâ muhalefeti suçlamayı sürdürüyor. RTE; neredeyse Kuzey Irak’a operasyon yapılmasını ve bir tezkere ile askere hareket olanağı sağlanmasını muhalefetin engellediğini söyleyecek kadar ulusal çıkarları göz ardı eden konuşmalar yaptı. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin “Kandil dağlarında ne yapılacaksa Türkiye’nin her yerinde de o yapılacaktır” diyecek kadar ileri giden demeçlerine... CHP lideri Baykal’ın tezkereyi destekleyeceğini açıklamasına karşın; RTE, muhalefeti suçlamayı marifet sayıyor. Ana muhalefet öngördüğü gerekleri derhal yerine getirmenin, getirilmezse tezkerenin bir anlam ifade etmeyeceği üzerinde duruyor. Demokratik Toplum Partisi’ne gelince… Tezkereye karşı. Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, “Kendi sınırlarına saygı duyan bir devlet.. başka ülkelerin sınırlarına da saygı duymalı” diye veciz bir gerekçe buluyor ama… DTP için asıl sorun PKK’nin at koşturduğu Kuzey Irak topraklarında tepelenmesini önlemek! PKK’ye terörist diyemeyen bir siyaset anlayışı… Türk topraklarında yaşayacak ama Türkiye’yi vuracak silahlı eşkıya sürüsünü korumak için TBMM’de. Gerekçeleri, gerçeklerle taban tabana zıt olduğu için hayli gülünç: Sorunu diyalog yoluyla çözebilirmişiz! Diyaloğun başladığı ilk gün silahların bırakılmasını isteyecekler. Silah bırakılsın demek, PKK adına TSK’nin silahları bırakmasını istemek demektir. Geçmişteki tezkerenin Meclis’te gizli bir oturumda görüşüldüğü ve bu kez de aynı yöntemle hareket edileceği öne sürüldü. Gizli oturuma Meclis’te temsil edilen DTP dahil bütün partiler katılacak... O halde? Gizli oturum açık oturumdan farksız. Neler konuşuldu, hükümet gizli ne bilgiler verdi ise, saati saatine Kandil dağlarına ulaşacağına göre gizli oturuma ne gerek var? ??? Hükümet sözcüsü Çiçek Cemil’in üç kez tezkerenin temel hedefinin PKK olduğunu yinelemesi acaba hangi anlama geliyor? Hükümet sınır ötesi operasyonun PKK ile sınırlı kalamayacağını… Barzani’nin peşmergeleri ve hatta ABD askerleri ile çatışma olasılığını dile getiren görüşleri karşılamak için mi böyle açıklamalar yapılıyor? Fanatik Türk düşmanlığı ile sıtma görmüş gibi sürekli titreyen Barzani’nin operasyona peşmergelerle karşı çıkması istenilir bir durum değildir. Ne ki; böyle bir oluşumla karşılaşılması göz ardı edilecek bir olasılık da değildir. Asker, PKK’yi temizlemeye giderken peşmerge saldırıları ile karşılaşırsa, tezkere nasıl davranacağını göstermiyor. Tezkerenin sadece PKK’yi hedef aldığını göz önünde tutarak asker, saldırgana karşı eli kolu bağlı mı duracak? Hükümet tezkerede bu konuya açıklık getirmiyor. Fakattt, hükümetin tezkereyi rüyasında görmeye bile tahammül edemediği günlerde asker; Kuzey Irak’a operasyon sırasında karşısına Barzani veya Amerikalılar çıkarsa, nasıl hareket edeceğinin yazılı direktifte vurgulanmasının zorunlu olduğunu açıklamıştı. Askere göre yazılı direktifte sadece karşısına çıkması olası hedeflerin saptanması da yeterli değil. Bugüne kadar yaptığı açıklamalara göre, hükümetin askeri operasyonun siyasal zeminini hazırlamasını gerekli görüyor. Ne olacak, neler olabilir. Kuzey Irak sorunu hâlâ kapalı kutu. TEZKERE METNİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan ve bakanların imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan tezkere metninde şöyle denildi: “Türkiye, Irak’ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yöneltilmiş ciddi bir terörist saldırı ve açık bir tehditle karşı karşıyadır. Dost ve kardeş Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve faaliyetlerine son verilmesini sağlamak amacıyla uzunca bir süredir yoğun siyasi ve diplomatik girişimlerde ve uyarılarda bulunmuştur. Bu çabalarımızdan istenilen sonuçların alınması bugüne kadar mümkün olmamıştır. Türkiye’ye yönelik terörist saldırılar ve tehdide karşı terorizmle mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Irak’ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırıların bertaraf edilmesi amacıyla sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere, Irak’ın PKK teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesine ve görevlendirilmesine anayasanın 92. maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesini arz ederim.” TBMM’ye gönderilen “Bakanlar Kurulu prensip kararı”nda da aynı ifadeler yinelenirken “anayasanın 92. maddesi uyarınca TBMM’den bir yıl süreyle izin istenilmesinin Bakanlar Kurulu’nca 15 Ekim 2007 tarihinde kararlaştırıldığı” bildirildi. Y Referanduma En Ciddi Tavır: Ciddiye Almamak! azen bir konuya ilişkin en ciddi eleştiri, onu ciddiye almamaktır. Böylesi bir haftaya girdik. Milli iradeye cebe konup her şeye dönüştürülebilir bir meta gözüyle bakan hükümet, cumhurbaşkanını sözde halkın seçmesi için kararlı bir çalışma içinde! AKP’nin Türkiye’yi bu noktaya getirişini kısaca özetleyelim: Her ne pahasına olursa olsun, cumhurbaşkanını ben tek başıma seçeceğim, dedi. Yürürlükteki anayasa kuralları buna izin vermeyince, yasal mı değil mi dinlemeden elindeki her türlü yetkiyi kullanıp erken genel seçime gitti. Seçim öncesi anayasayı değiştirip, cumhurbaşkanını halkın seçmesi için referandum sürecini başlattı. İşi sağlama almayı da ihmal etmedi; özellikle 11. Cumhurbaşkanını halkın seçeceğini maddelere ekledi. 22 Temmuz seçimlerinin ardından hemen 11. Cumhurbaşkanını Meclis’e seçtirdi. Referandum süreci de işlemeye devam ediyordu. Gümrük kapılarında oy kullanılmaya başlandı. Referandum kapıya dayanınca 11.’nin seçildiği akıllarına geldi. Bu maddeyi değiştirip halkın seçimini 12.’ye bırakma girişimi başladı. ??? Bugün anayasa değişikliğinde değişiklik yapılması değişikliği Meclis’te oylanacak! Oylamaya, AKP’nin bölge ortağı DTP ile çözüm ortağı MHP’nin katılması halinde sorun yok. 400’ü aşkın oyla, değişiklik değişikliği Meclis’ten geçecek, Gül’ün önüne gelecek. Gül, 11. seçildiği için 12.’yi halkın seçmesini öngören değişikliğe bakıp, düşünecek: “Seçildiğime karar versem mi vermesem mi?” Zaman kaybetmeden şu kararı verecek: “Seçilmiş olmayı seçmeliyim... Halkı, 12.’ye bırakalım...” Gül, “AKP işleri son onay makamı” olarak imzayı çakacak. Referandumun 19. maddesi yürürlükten kalkmış olacak. İlk akla gelen soru şu: Gümrük kapılarında oy kullananlar ne olacak? Belki de bu değişiklik sonrasında görüşünü değiştirecek seçmen vardı! Gül’ün hızla onaylayıp Resmi Gazete’ye göndereceği değişikliğin yayımlanmasından sonra düşünme sırası Yüksek Seçim Kurulu’na gelecek. Kararı önüne koyup bakacak: “Referandum sakatlanmıştır deyip iptal etmeli mi, yoksa hiç etliyesütlüye, 11.’ye 12. ye bakmayıp, baş sallayıp geçmeli mi?” ??? Erdoğan bayramlık ve iftarlık ağzını hiç kapatmadı! Her fırsatı değerlendirip konuştu. Bayram öncesi bir iftarda din ve devlet işlerini hiç birbirine karıştırmadan çıkıştı: “Türkiye referandumlara hazır olsun. Bundan sonra çok referandum yaşayacağız...” Görünen o ki; Erdoğan, rejimin temelleriyle AKP’nin emelleri çatıştığında hemen bir referandum üretecek. Toplum o hale geldi ki; her şeyi söyletmek kolay! İşte size bir AKP çalışması: 10 maddelik bir referandum hazırlanır... Bunun 8 maddesi yapılması planlanan değişiklikle ilgilidir. Kalan 2 madde, halkın neredeyse tümünün evet diyeceği başka şeyler olur. Toplu halde referanduma gidilir. Halk, ilk 8’e değil, son 2’ye bakıp eveti yapıştırır... AKP milli iradeyi olmayacak biçimlerde kullanıyor. Artık demokrasi, kurum ve kurallar rejimi değil, halk dalkavukluğuna dayalı referandumlar sepeti... Bu mantık; dinamit lokumunu alıp, bayram şekeri yapmaya kalkar... Yat simidini masaya koyup, ona uygun çay bardağı arar... Acil servise gidip, hızlı yemek servisi ister! ankcum?cumhuriyet.com.tr B PEŞMERGELERE MESAJ Tezkerenin hedefinin “sadece ve yalnızca” PKK terör örgütü olduğunu vurgulayan Çiçek, “Terör örgütü bu tezkereyi çarpıtmak isteyecektir. Ama bilinmesi gereken iş, hükümet olarak aldığımız bu tezkerenin hedefi sadece ve sadece bu terör örgütüdür. Onun kan dökmesini önlemektir’’ dedi. Çiçek bu açıklamasıyla Kuzey Irak’taki peşmergelere hedefin kendileri olmadığı mesajını verdi. Terör örgütünün en büyük zararı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan yurttaşlara verdiğini söyleyen Çiçek, zararın ekonomik boyutunun 300 milyar doları bulduğunu söyledi. GAP projesinin maliyetinin 3334 milyar dolar seviyesinde olduğunu anlatan Çiçek, terör nedeniyle Türkiye’nin bu büyüklükte 89 projeyi yaşama geçirme olanağından mahrum bırakıldığını ifade etti. “Bizim arzumuz, isteğimiz bu terör belasından hem Türkiyemizin hem de komşu ülkelerin bir an evvel kurtulmasıdır’’ diyen Çiçek, bununla ilgili yapılan antlaşmalar olduğunu ancak bunların kâğıt üzerinde kaldığını söyledi. Çiçek, bu ifaderlerle geçen günlerde Irak’la yapılan anlaşmanın sonuçsuz kalacağını da kabul etmiş oldu. Irak’ta yaşayan herkesin “Türkiye’nin kardeşi” olduğunu savunan Çiçek, “Oradaki halk bizim dostumuzdur. Tarihin bir cilvesi olarak sınırın öbür tarafında yaşayanlara Irak halkı diyoruz, bu tarafta yaşayanlara da Türk halkı diyoruz. Ama, biraz geriye gittiğinizde bunların hepsi Osmanlı’nın vatandaşıdır. Zaman içinde aradan geçen sınır, iki ayrı halkın, iki ayrı devlet tarzında ortaya çıkması sonucunu doğurmuştur” dedi. Çiçek, buna karşın Iraklı yetkililerle bugüne kadar yapılan tüm görüşmelerin ve antlaşmaların sonuçsuz kaldığını söyledi. PERASYON KARARI HÜKÜMETIN Tezkerede operasyon bölgesi olarak “PKK’li teröristlerin yuvalandıkları Kuzey bölgesi ile mücavir alanlara” işaret ediliyor. Mücavir alanlar ifadesinin ise Kuzey Irak’ta PKK’nin bulunduğu tüm bölgeleri kapsadığı belirtiliyor. Tezkerede, operasyon düzenlenmesi tamamen hükümetin kararına bırakılıyor. Operasyonun hudut, şümul (kapsam), miktar ve zamanının hükümetçe belirleneceği vurgulanıyor. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çiçek, Kuzey Irak’a ilişkin konularda siyasi ve diplomatik ilişkilerin devam edip etmediğiyle ilgili bir soru üzerine, “Biz siyasi ve diplomatik yoldan bu konuyu konuştuk. Konuşmaya da devam ederiz, faydası olacaksa...’’ diye konuştu. “Beklenti nedir? Ne olursa tezkerenin gerekleri yerine getirilmez’’ sorusuna da Çiçek, “Bu sorunuzun cevabını biliyorum ama her şeyi söylememeye çalışıyorum. PKK, bugün önemli devletlerin istihbarat güçleri ile iç içedir, onların maşasıdır. Karşılığı olarak da birçok yerde barınıyorlar, para topluyorlar, oralarda icrai faaliyette bulunuyorlar” yanıtını verdi. O BÜYÜKANIT: GÜCÜMÜZÜN FARKINDA OLALIM ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Habertürk televizyonunun başlattığı şehit ailesi ve gazilere yardım kampanyasının ikinci gününde toplanan para 35 bin YTL’yi aştı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, kampanya ile ilgili olarak Türkiye’nin kendine güvenmesi gerektiğini belirterek “Gücümüzün farkında olalım” diye konuştu. Kampanyaya canlı yayına katılarak destek veren Orgeneral Büyükanıt şöyle konuştu: “Üzerinde yaşadığımız bir toprak parçası değil vatandır. Bu vatan üzerinde yaşayanlar ise millettir. Türk Silahlı Kuvvetleri bu vatan için vardır. Geriye kalan bizlere iki görev düşmektedir. Onların bize bıraktığı görevi devam ettirmek, ikincisi gazilerimize ve şehit yakınlarımıza sahip çıkmaktır. Eminim bu kampanya amacına ulaşacaktır.” Irak Devlet Başkan Yardımcısı Haşimi ‘tezkere’ TBMM’ye gönderilince Ankara’ya geldi Irak acil çözüm arıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sınır ötesi operasyon için hükümete yetki veren tezkerenin Meclis’e gönderilmesinin ardından Irak “acil diplomatik çözüm” arayışına girdi. Irak Devlet Başkan Yardımcısı Tarık el Haşimi ani bir kararla dün Ankara’ya geldi. Haşimi hem Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. “İşbirliğine hazırız” mesajı veren El Haşimi, Ankara’dan somut adım atılmadığı sürece Türkiye’nin güvenliği için gereken önlemleri almakta tereddüt etmeyeceği mesajıyla ayrıldı. Haşimi “Irak hükümetinin PKK terörüyle mücadelde sorumluluklarını yerine getirmemesi halinde Türkiye’nin ulusal güvenliğini sağlamak için gereken tedbirleri alması meşru hale gelir. Bize zaman tanıyın” dedi. Haşimi’nin Ankara’ya gelmesinde Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin ve bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani de etkili oldu. Gerek Talabani, gerekse Barzani, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon konusunda ne kadar ciddi olduğunu yerinde öğrenmesini istedikleri El Haşimi’yi “Diplomatik yolları sonuna kadar zorla” diyerek Ankara’ya gönderdiler. El Haşimi de “Türkiye’nin isteklerini ve karşılanıp karşılanamayacağını görüşmek üzere” Ankara’ya geldi. Eşzamanlı olarak Irak Başbakanı Nuri el Maliki de, konuyu Türk yetkililerle görüşmeye hazır olduğunu açıkladı. El Haşimi’nin, Ankara ziyaretinden önce, bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesud Barzani’yle telefonda görüştüğü de öğrenildi. El Haşimi’nin partisinden bir yetkili, “Tarık Haşimi, Türk yetkililerin taleplerinin ne olduğunu ve bunların karşılanıp karşılanamayacağını görüşmek üzere, Mesud Barzani tarafından görevlendirildi” dedi. Önce Gül ile görüşen El Haşimi, daha sonra Er Bıçak Sırtında.. Diplomasiye fırsat verilsin Ankara’ya gelişinde Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan El Haşimi, Türkiye’nin olası sınır ötesi operasyonunu durdurmaya yönelik önerileri olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine, “Temel konu diplomasiye fırsat vermek, diplomasinin bu kritik durumda rolünü oynamasını sağlamaktır” dedi. Meselenin siyasi yolla çözümünden yana olduklarını belirten El Haşimi, sınır ötesi operasyona da karşı doğan ile bir araya geldi. El Haşimi, Gül’e olası bir sınır ötesi operasyonda Irak’ın bütünün etkileneceğini ve güvenliğin sağlanmasının zora gireceğini söyledi. Başbakanlık’taki görüşmede de El Haşimi, PKK terör örgütüne karşı verdiği haklı mücadelede Türkiye ile dayanışma içerisinde olacaklarını beçıktı. Türk insanının ve Türk hükümetinin sınırdaki terör eylemlerinden duyduğu kızgınlığı anladıklarını ifade eden El Haşimi, terör örgütü PKK’nin saldırılarında hayatını kaybedenlerin acılarını paylaştıklarını söyledi ve başsağlığı diledi. Irak ve Türk hükümetlerinin meseleyi ortak anlayışla çözebileceğini ifade eden El Haşimi, “Türkiye’yi bu konuda ikna edebileceğimizi umuyoruz” dedi. lirterek “Irak yönetimi olarak işbirliğine hazırız” mesajını iletti. Erdoğan’ın, ABD ve Irak yönetimine, terör örgütü PKK’nin Irak topraklarındaki faaliyetlerine son vermeleri için somut adımlar atmalarına yönelik beklentiyi güçlü bir şekilde tekrar vurguladığı kaydedildi. Baştarafı 1.sayfada Sonuçta ortaya çıkan soru şudur: Bush yönetiminin tasarımları Irak’tan sonra Anadolu’da da başarısızlığa mı uğrayacaktır? Başarısızlık, Amerika’yı çoğu zaman, Irak’taki gibi, daha acımasız ve yıkımlı yeni tasarımlara sürüklemektedir. Bu bakımdan Türkiye’nin çok dikkatli olmasında saymakla bitmez yararlar bulunmaktadır. ? Türkiye AKP yönetiminde, bir dış gücün desteğiyle, laik düzenini sarsan iç çelişkinin kavgasına sürüklenmiştir. Önce bu kavganın bitirilmesi gerekiyor. Çünkü var oluşu tehdit altına giren çağdaş ve laik Atatürk Cumhuriyeti kendi içindeki çelişki, çatışma ve düşmanlıkları gidermeden sürekli yetersizliklerle malul olacaktır. Ancak tüm ulusal güçlerin bir araya gelmesiyle var oluşumuzu koruyabilecek noktaya sürüklenmiş bulunuyoruz. C