25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 Batı’da postmodern ordu dönemi ’nci yüzyıla giren dünyamızda hızlı değişimler bugüne kadar olan tüm dengeleri altüst etmiştir. Sınırların değiştiği, düzenleyici ve belirleyici güçlerin arttığı, çeşitli grupların klasik devlet yapılarını zorladığı bölgelerde istikrarsızlık ve çatışmaların hâkim olduğu bir ortam meydana gelmiştir. Bu ortam içinde ülkelerin silahlı kuvvetlerinin bağımlılık dereceleri, ulusal sanayilerin gelişmişlik düzeyleri, ileri teknoloji ürünü ve kitlesel imha gücüne sahip silahların varlığı, ulusal güvenlik politikalarının belirlenmesinde etkin rol oynamaktadır. C dizi 19 OCAK 2007 CUMA 21 Klasik anlamdaki savunma, ordu denklemi yerine, savunma sanayii, bilişim, stratejik analiz kapasitesine sahip özel ve kamu kuruluşları ile sivil yöneticilerin ordu ile üretken ve verimli işbirliğine olan ihtiyaç artmıştır. ABD ve Batı ülkeleri gibi gelişmiş demokratik ülkelerin silahlı kuvvetleri, modern askeri organizasyon olarak adlandırılabilecek bir yapıdan, postmodern bir yapıya doğru yönelmiş bulunmaktadır. BİLGİ SAVAŞI DÖNEMİ Klasik anlamdaki savunma, ordu denklemi yerine, savunma sanayii, bilişim, stratejik analiz kapasitesine sahip özel ve kamu kuruluşla rı ile sivil yöneticilerin ordu ile üretken ve verimli işbirliğine olan ihtiyaç artmıştır. “Bilgisayar, elektronik ve uzayhavacılık alanlarındaki teknolojik gelişmelerin vizyonu daha geniş ufuklara taşıdığını, stratejik ve taktik seviyede konsept değişikliğine neden olduğunu görüyoruz. Bilginin korunması ve bilgi yoğun işlerin sistematize edilmesi olarak tanımlanabilecek bilgi savaşı, önümüzdeki yılların temel harp şekillerinden biri olacak ve barış dönemini de tamamen kapsayacaktır. Genellikle harp ve çatışmaların muhtemelen düşük yoğunlukta ve bölgesel olarak devam edeceği değerlendirilmektedir.” Saldırılmadan saldıran, tehditleri anayurtlarının dışında karşılayan anlayış asimetrik tehdidi önlemeye, teroriz mi bulunduğu yerde imha etmeye ve kitle imha silahlarına karşı caydırıcı görev icra etmeye yöneliktir. Unutulmamalıdır ki, Körfez Savaşı’ndan sonra dünyada meydana gelen ve büyük çoğunluğu iç savaş niteliği taşıyan 116 çatışmanın önemli bir bölümü küreselleşme sonucu meydana gelmiştir. Bu genel açıklamadan ve söz (‘The Postmodern Military’ kitabından özetlenmiştir.) konusu tehdit algılamalarından sonra güvenlik kuvvetlerinin yapısal değişiklikleri gündeme gelmiştir. Klasik tehdidi, terör tehdidini anayurtları dışında gören siyasi ve ekonomik istikrarı yakalamış ülkeler ile Türkiye gibi anavatanı içinde terör ile uğraşan, terör üreten ülkeler ile çevrilmiş, siyasi, ekonomik istikrarı yakalayamamış ülkelerin güvenlik güçlerini yapılandırma anlayışında ciddi farklar olması kaçınılmazdır. BATI’DA GÜVENLİK YAPILANMASI Öncelikle, Batı dünyasının yeni güvenlik yapılandırılmasını somut bir şekilde anlatan bir kitaptan söz etmenin uygun olacağını düşünüyorum. “The Postmodern Military” (Armed Forces After Cold War) Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal’ın yazdığı “PostModern Ordu”, isimli kitaptan bazı alıntılar ile konuya açıklık getirmek istiyorum. ABD ve Batı ülkeleri gibi gelişmiş demokratik ülkelerin silahlı kuvvetleri, modern askeri organizasyon olarak adlandırılabilecek bir yapıdan, postmodern bir yapıya doğru yönelmiş bulunmaktadır. Modern ordunun, ulusdevlet ile ilişkilendirilebileceğini, postmodern ordunun ise ulusdevleti ile olan bağlarının giderek zayıfladığını görüyoruz. Postmodern orduda temel yapı sivil halk ile daha geçirgen bir ilişkiye dayanan gönüllü kuvvete doğru değişmektedir. Bu genel yaklaşımla ele aldığımız postmodern ordu kapsamında, silahlı kuvvetlerin incelenmesine esas olacak şekilde konuyu açarsak, “Modern Dönem”in 19’uncu yüzyılda başladığı, İkinci Dünya Savaşı’nın bitimi ile sona erdiğini, “GeçModern Dönem”in 20’nci yüzyılın ortalarından başlayıp 1990’ların başlarına kadar gelinerek, Soğuk Savaş ile aynı dönemde bittiği, “Postmodern dönem”in ise bugün geçerli olduğunu görmekteyiz. ‘KAYNAK AYRILMASI GEREKİR’ ‘Bilgi teknolojisi silahlı kuvvetlerin etkinliğini artırır’ Yine aynı dokümana göre, söz ostmodern Ordu’ isimli konusu değişimden sonra ordu, kitaba göre, postulusal ve uluslararası modern silahlı faktörlerden en fazla etkilenen kuvvetler, beş temel ve değişime uğrayan kurum organizasyona ihtiyaç olmuştur. Uluslararası durumun duymaktadır. Bunlar; ortaya çıkardığı tehdit c Sivillerin ve askerlerin hem algılamasının ve fırsatlarının kültürel, hem de yapısal olarak orduların kuvvet yapısını, birbirlerine daha fazla ordunun görevini ve orduyaklaşması, toplum ilişkilerini c Silahlı kuvvetlerde sınıf, şekillendirdiğini görüyoruz. rütbe, muharip, muharebe Kuşkusuz benzer şekilde bir desteği gibi konulardan ulusun politik kültürü ve kaynaklanan farklılıkların hafızası hem ordunun kendisini azalması, hem de ordunun toplumla olan c Geleneksel olarak muharebe ilişkisini etkilemektedir. görevi olmayan işlerin (insani Ülke içinde oluşan kültürel ve yardım, barış görevi, koruma politik düşünceler sivilasker görevleri gibi) ağırlık ilişkilerini belirlemektedir. kazanması, Ayrıca ülkelerin kendi c Silahlı kuvvetlerin daha fazla tarihlerinden etkilendiği, bir uluslararası görevlerde vakıadır. Bu nedenlerle kullanılması, ülkelerin olaylardan c Postmodern anlayışa göre etkilenmelerinin de farklı silahlı kuvvetlerin daha fazla olacağı kaçınılmazdır. uluslararası bir özellik Yüksek maliyetli ileri teknoloji kazanması olarak ürünü silah ve teçhizatın satın sıralanmaktadır. alınması konusunda orduların Bugün ülkeler arasındaki maddi sıkıntılarının olduğu, savaşlar azalmakla birlikte, yeni ortaya çıkan konjonktürde ülkelerin içerisindeki savaşların tehditlerin belirsiz olduğu, arttığını, ülke içerisindeki belirgin bir tehdit ortaya savaşların bazen ülkelerin konulamaması nedeniyle çökmesi ile sona erdiğini, bu orduların harcamalarının nedenle barışı koruma ve insani kamuoyu tarafından yardım görevlerinin ağırlık benimsenmesinde kazandığını problemler olduğu görüyoruz. görülmektedir. Değişimin yalnızca Postmodern (Postmodern ordular silahlı kuvvetlerde çağda tipinde.) değil toplumlarda alınacak Görev tanımı olarak da olduğunu, bu görevlere İsrail hariç, bütün Batı kapsamda ordularının “Endüstri sonrası” uygun postmodern olduğu, oluşan bir toplum personelin kapsamda ordulara yapısının ortaya yetiştirilmesi bu geleneksel anlamda çıktığını, postiçin iyi eğitim askeri olmayan modern dönemde veren sivil görevler verildiği ise ulusdevlete olan bağlılığın kurumlardan bilinmektedir. Postmodern çağda giderek azaldığı, da istifade alınacak görevlere anılan doküman edilmesi uygun personelin tarafından ifade gerekmekte yetiştirilmesi için iyi edilmektedir. eğitim veren sivil Bilgi teknolojisi ve dir. kurumlardan da bu teknolojinin istifade edilmesi silahlı kuvvetler gerekmektedir. Postmodern üzerindeki etkisinin devrim ordulara sahip ülkelerde, halkın olarak nitelendirildiği, bu kısmen de olsa ordularını teknolojinin silahlı kuvvetlerin desteklediği görülmektedir. etkinliğini artırdığı, ancak bu Postmodern orduya sahip yeni teknolojiye kaynak birçok ülkede, ordunun ayrılabilmesi maksadıyla asker medyayı yönlendirdiği, sayısının azaltılması gerektiği medyanın da bunun farkında vurgulanmaktadır. olduğu bilinmektedir. Postmodern orduya sahip birçok İDER ÖZELLİĞİ ülke, sivil personel kullanımını artırmıştır. Postmodern Postmodern anlayışa göre, ordularda kadınlar tam silahlı kuvvetlerdeki değişim, entegrasyon yolunda somut olarak söz konusu ilerlemektedir. Ayrıca, zorunlu kitapta, çeşitli değişken konular askerlik yerine profesyonelliğe üzerinde incelenmiştir. geçişin olması nedeni ile Değişken konular, algılanan “vicdani ret” konusunun tehdit, kuvvet yapısı, görev önemini kaybettiği tanımı, hâkim askeri lider tipi, görülmektedir. “Güvenlik halkın silahlı kuvvetlere karşı ortamındaki bu gelişmeler tavrı, medya ile ilişkiler, silahlı şüphesiz güvenlik kuvvetlerde sivillerin yeri, stratejilerinde de büyük kadınların durumu şeklinde değişimlere yol açmaktadır. özetlenmiştir. Yeni konsepte Gelinen noktada özellikle göre, muharip lider özelliği uluslararası terorizm, coğrafi yanında “askerdevlet adamı”, sınırlara göre şekillenen “askerbilim adamı” ve “askersavunmayı öngören stratejik diplomat” lider özelliğinin de düşünceden, genel veya kıtasal aranmakta olduğunu stratejik düşünceye dönüşümü görüyoruz. zorunlu kılmıştır. Bu Ayrıca zorunlu askerliğin dönüşüm, konvansiyonel gerekliliği tartışılmakla birlikte, savaştan asimetrik savaşa geçiş ordunun milli bir karakter anlamına gelmektedir.” taşıması da desteklenmektedir. ‘P Silahlı kuvvetlerimiz ulusdevletini korumak için bazı zorunlu teknik görevler hariç mükellefiyet sistemini sürdürmelidir Uluslararası görevlere hazır yapı korunmalı ostmodern orduya geçiş sürecini yaşayan, güvenlik problemi olmayan veya çok az olan ülkelerin paradigmaları ile ilgili bazı konulara değindikten sonra ulusdevlet yapımız için vazgeçilmez bir teminat olan güvenlik kuvvetlerimizin (ağırlıklı olarak silahlı kuvvetlerimizin) durumuna değinmek istiyorum. İç bünyemizde terörle mücadele eden, dolayısıyla demokratik, sosyal ve özellikle laik yapımızı koruyan, dış tehdit itibarıyla ülkemizin güneydoğusunu da içine alacak bir Kürt devletinin kurulmasına karşı mücadele veren, Kıbrıs ve Ege’deki menfaatlarımızı savunmak durumunda bulunan silahlı kuvvetlerimizin, yukarıda izaha çalıştığım ölçüde postmodern anlayışa uygun bir yapı içinde olması bugün için düşünülemez. Modern ve milli bir ordu olma özelliğini idame ettirmek mecburiyetinde olan silahlı kuvvetlerimizin, yukarıda izah edilen özelliklere sahip ordulardan farklı olması kuşkusuz tehdit algılamalarından kaynaklanmaktadır. Silahlı kuvvetlerimizi söz konusu faktör P İç bünyemizde terörle mücadele eden, dolayısıyla demokratik, sosyal ve özellikle laik yapımızı koruyan, dış tehdit itibarıyla ülkemizin güneydoğusunu da içine alacak bir Kürt devletinin kurulmasına karşı mücadele veren, Kıbrıs ve Ege’deki menfaatlarımızı savunmak durumunda bulunan silahlı kuvvetlerimizin, yukarıda izaha çalıştığım ölçüde postmodern anlayışa uygun bir yapı içinde olması bugün için düşünülemez. lerin ışığında tahlil edersek şu sonuçlara varırız: Silahlı kuvvetlerimiz ulusdevletini korumak için, bazı zorunlu teknik görevler hariç mükellefiyet sistemine devam etmelidir. Bu sistem silahlı kuvvetlere milletinin bir parçası olma, dolayısıyla ordumillet olma özelliği kazandırır. makta, ordutoplum ilişkileri bu perspektif içinde ele alınmaktadır. Bu yönü ile de paralı veya gönüllü askerlikten ayrılmaktadır. Esasen Batı dünyasının silahlı kuvvetlerimiz ile ilgili anlayamadığı husus da budur. Klasik silahlı gücümüzün yanı sıra terörle mücadelede ve uluslararası görevlerde etkili bir yapının muhafazası, gelecekte de dikkate alınması gereken bir konu olacaktır. Ordumuz görev tanımı ve temel felsefesi itibarıyla savaş merkezli olmalı, ancak çok amaçlı uluslararası görevleri de yerine getirecek olan yapıyı içerir bir halde bulunmalıdır. Çünkü bulunduğumuz coğrafya ve bu bölgedeki tehdit algılamaları, böyle bir yapının muhafazasını zorunlu kılmaktadır. Yüksek maliyetli, ileri teknoloji ürünü silah ve teçhizatın temininde parasal olduğu kadar, idari ve siyasi sorunların da yaşandığı bir gerçektir. Bu nedenle bir taraftan ileri teknolojiyi transfer etmeye çalışırken (ki çok zor olmaktadır) diğer taraftan, milli imkânlar ile temin etmek esas hedef olmalıdır. İleri teknolojiyi yerleştirmeden orduda sayısal bir azalmaya gitmenin çok riskli sonuçlar doğuracağı kuşkusuz yetkililerin bilgisi dahilindedir. Batı’da güvenlik harcama ORDUTOPLUM İLİŞKİSİ Ulusal ve uluslararası değişimden etkilenmekle birlikte silahlı kuvvetlerimizin ulusal niteliği ona yurtsever bir özellik kazandır Dünya barışı için adaletli gelir dağılımı şart üreselleşme sonucu yaşanan olaylardan örnek vererek incelememi tamamlamak istiyorum. 1995 yılında bir sonbahar günü Financial Times’ın ön sayfasında bir resim. “Resimde Microsoft Başkanı Bill Gates, Çin Devlet Başkanı Jiang Zemin’le konuşurken görülüyordu.”Anlaşılan o günlerde Çinliler, Bill Gates’e ABD Başkanı Bill Clinton’dan daha fazla ihtiyaçları olduğuna inanıyordu. Onları kim suçlayabilir ki? Çinliler Windows 3.1’i Çinceye çevirme işinin Tayvanlı bilgisayar dilbilimcileri tarafından (Tayvan usulü Çince karakterler ve bilgisayar kodları kullanılarak) yapılmasına kızmışlardı. Küreselleşme ile Filipinler’de yaşayan ve Amerika’yı hiç görmemiş bir liseli genç FBI’ın sitesini “hack”leyebilmektedir. Rusya’dan başka bir genç, Londra’daki büyük birkaç bankanın saygın müşterilerinin hesabından para aktarabilmekte veya en basit haliyle, sizler internette Brezilya’daki bir gençle sohbet edip satranç oynaya K bilmektesiniz. İlginç olan nokta ise bunları yaparken tek ihtiyacınız olan şey bir bilgisayar ve internet bağlantısıdır. TERÖRE KARŞI GLOBAL ÖNLEM GELİŞTİRİLMELİ Dünya barışı ve insanlık âleminin mutluluğu, ancak refahın hakkaniyetli paylaşımı ile sağlanabilir. Bu kapsamda, gelişmiş ülkelerin küreselleşme politikaları bencil olmayan sosyoekonomik metotlarla, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, yerinde çözüm modellerinin uygulanması ile sorunlara büyük oranda çözüm bulunacağı anlaşılmalıdır. Ülkeler arasındaki kalkınmışlık düzeyi farklılıklarının makul seviyelerde olması, BM, NATO ve diğer uluslararası ekonomik, siyasal kuruluşların her alanda işbirliği sağlanmalıdır. Terörün ortak tanımının tüm ülkeler tarafından kabulü ve teröre karşı global (mali, haberleşme, insan kaynağı denetimi) tedbirlerin ge L (Fotoğraf: REUTERS) larının kamuoyu tarafından çok yönlü sorgulanmasına karşılık ulusumuzun silahlı kuvvetlerine olan güveninin bir sonucu olarak böyle bir sorgulama ihtiyacı duyulmamakta, mevcut yasaların öngördüğü hudutlar içinde bu sistem en iyi şekilde çalışmaktadır. İçinde bulunduğumuz çağın koşullarına uygun olarak, her göreve uygun personelin yetiştirilmesi için iyi eğitim veren sivil kuruluşlardan da istifade edilmesi kanaatimce çok önemlidir. Esasen silahlı kuvvetlerimiz bu konuda çok ciddi mesafeler almıştır. Ancak bu konuda alınacak tedbirler olduğunu, sivil ve askeri eğitim kurumlarının yakın işbirliği içinde olması lazım geldiğini düşünüyorum. liştirmesi ile çözümün kolayDiğer modern ordularda ollaşacağı değerlendirilmekteduğu gibi kadınlara da ordudir. Sonuç olarak, 20’nci yüzmuzda yer verilmektedir. Anyılın son çeyreği ile 21’inci cak bu konu postmodern oryüzyılda dünyada meydana dularda olduğu gibi abartılı gelen değişimler, statükocu boyutlarda olmamaktadır. olarak tanımlanan devletleEsasen, milli ordu statüsünde rin sistematiğini altüst etmişolan ordumuz için bu husus tir. Bu yeni düzen, bölgesel makul bir seviyededir. Teknik çatışmaları artırmış, toplumve özellik arz eden konularda ları kendi içinde radikalleşsivil personelden istifade ettirmiştir. Tüm bu karışıklıkmek, postmodern ordular gibi lar, zayıf ülkelerin güçlü ülbizim için de hayati önemi hakelere yanaşması veya ittifak iz bir konudur. Zaman içinde kurması ihtiyacını duymaladaha da gelişmesi arzuya şarına neden olurken, kitle imyandır. ha silahlarına ulaşan yeni devletlerin bölgesel güç olAVAŞÇI LİDER TİPİ ma gayretleri ortaya çıkmıştır. Son olarak, bir kez daha vurDetaylı olarak anlattığımız gulamak istediğim husus, ornedenlerden dolayı, bölgesel dumuzun yönetiminde söz sakrizler ve etnik çatışmalar, hibi olacak personelin yetiştimikro milliyetçilik, siyasi ve rilmesinde makul ve belirli saekonomik istikrarsızlıklar, yıda “Askerdevlet adamı”, kitle imha silahları, uzun “askerbilim adamı, askerdipmenzilli füzelerin yayılması, lomat yetiştirmek” ne kadar köktendincilik, uyuşturucu, önemli ise “savaşçı lider tipiher türlü silah ve insan kanin yetiştirilmesi de bir o kaçakçılığı ile göç sorunu ve dar önemlidir”. Bu husus çok uluslararası terorizmin daha hassas bir dönemden geçen üluzun bir süre devam edecekemizin bekasında önemli rolği değerlendirilmektedir. ler üstlenecek ordumuzun savaşçı ruhunun muhafazası açıB İ T T İ sından fevkalade önemlidir. S
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear