Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HAZİRAN CUMA haberler YORUMLAR BAYKAL SOLDA BİRLİK ARAYIŞLARINI VE CHP’NİN YAPTIĞI ÇAĞRIYI DEĞERLENDİRDİ C Uşak Karanlığında sayılmayacak bir yazar (örneğin Handke), Miloşeviç ve Yugoslavya’nın hiç de öyle medya bombardımanındaki iddiaları doğrulamadığını savunup bu görüşünde ısrar edince, ödüllerden olabilmektedir. Böyle şeyler, eskiden ‘‘1984’’ tipi antikomünist kitaplara yakışırdı, şimdi gerçek olmuş görünüyor. Adolf Eichmann ve yol arkadaşı kasapların Nazi Almanyası’ndan sonra, yeni ve demokratik cumhuriyetin en üst düzey kadrolarınca korunması, bu korumanın şimdi en yetkili ağızlardan belgelenmesi, ‘‘her demokratik toplumda’’ emsalsiz bir skandal olarak tanımlanmak zorunda değil midir? Peki, şu andaki suskunluğa ne ad vereceğiz? ??? Türkiye’de üstü örtülen skandallar, bu tür tarihsel skandalların yanında (eğer 60 milyona yakın II. Dünya Savaşı ölüleri göz önünde tutulursa) neredeyse hiç kalıyor. Oysa Türkiye Cumhuriyeti, hani şu beğenmeyip küçülterek Batı’ya yamamanın moda olduğu AB adayı ülke, en antiƒ demokratik yanlarıyla bile, Batı’nın bir izdüşümüdür. Bir başka açıdan da pek masumdur: En azından yakın geçmişinde 60 milyon ölü ve 100 milyonlarca sakat bırakmadığını biliyoruz. Belki de bu göreli masumiyet, 90 yıl önce emperyalizmin doğrudan marifeti bir insanlık acısının, bir ‘‘büyük felaketin’’, birdenbire ‘‘soykırım’’ adıyla sahne almasını tetiklemiştir. Bize ders vermeseler iyi olur: Türk siyasetinde elinizi sallasanız bir Peer Steinbrück’e ve şimdilerde isyancı realist (‘‘The Rebel Realist’’) diye yazarlık kariyerini derinleştirmeye soyunan Joseph Fischer’e çarpar. Miloşeviç’le ilgili bombardımanın etkisi de Türkiye’de hiç farklı olmamıştı. Elinde silahla Sırp avına, oradan da manşetlere çıkan ‘‘gazetecileri’’ bile biliyoruz. Bu arada, Türk edebiyatından bir Handke’nin çıkmadığını da kabul etmek zorundayız. Yaşar Kemal veya Orhan Pamuk’ta benzer bir cüret ve derinlik gören oldu mu? Yugoslavya’da Türkiye’nin, Sırplarda da Türklerin hikayesinin anlatıldığını görebilen bir ünlü edebiyatçımız çıktı mı? Ancak, Eichmann ve arkasında gizlediği skandalı, doğrusu ‘‘antidemokratik’’ Türkiye’de bulmak mümkün değildir. Demek ki, bazen ‘‘tencere dibin kara, seninki benden kara’’ derken de düşünmemiz gerekiyor. Çünkü ‘‘onların’’ tencerelerinin dibi, ‘‘bizim’’ tenceremizin dibiyle karşılaştırılamayacak kadar kara. Kanlı. Bu, bizim tertemiz ve sorunsuz olduğumuzu göstermiyor; sadece Batı’nın kirde de rakipsiz bir şampiyon olduğunu gösteriyor. Peki, bizdeki nihai temizliğin ancak ilericisol bir iktidarla gündeme gelebileceğini söylerken, Batı demokrasileriyle ilgili saptamalarımızın, içimizdeki uşakların asla kabullenmeyeceği bir gerçek halini aldığını bildiğimizi eklemek gerekiyor mu? cutsay?gmx.net 7 ‘İlkeli birliğe evet’ MUSTAFA BALBAY ANKARA CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partinin açılımlarına ve soldaki ortak arayışlara ilişkin olarak ‘‘İlkeli birliğe evet’’ dedi. Baykal, bunun zeytin dalıyla değil, Türkiye gerçekleriyle olabileceğini, bugün Türkiye’nin en önemli sorununun AKP’yi aşmak olduğunu, bunun için de çağdaş, geniş yelpazeli bir toparlanmaya gereksinim duyulduğunu vurguladı. Baykal, AKP’yi demokrasi içinde tutmaya çalıştıklarını, önümüzdeki dönemin bir numaralı gündem maddesinin 11. cumhurbaşkanının seçimi olduğunu belirtti. Baykal’ın Cumhuriyet’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle: CHP’NİN SAĞA AÇILIMA İHTİYACI YOK... CHP’nin yeni döneme ilişkin arayışı ‘‘sağa açılım’’ olarak öne çıktı. Bu açılımın özü nedir, açar mısınız? DENİZ BAYKAL O sağa açılma değil. CHP’nin böyle bir ihtiyacı yok. Biz, yeni ve etkin bir dayanışma arayışı içindeyiz. Bugün toplumun pek çok kesiminin ve kurumunun bu arayışta olduğunu görüyoruz. Türkİş’ten TOBB’ye, TÜSİAD’dan medyaya kadar her kesimde adı tam konmamış bir kaygı var. Bunu, onlar kendi ölçüleri içinde dile getirir, getirmez ayrı konu. Ama biz görüyoruz. Bu anlamda CHP’ye sorumluluk düştüğünü düşünüyoruz. Bizim sol çizgimizden, sosyal demokrat çizgimizden en ufak bir endişemiz yok. Ama, AKP iktidarının değiştirilmesi en güncel konu ise bununla ilgili en geniş ittifakı aramak da aklın yoludur. Benim söylediğim bu. Bunu yapabilecek en büyük ve etkili parti CHP’dir. OSMAN ÇUTSAY ürkiye’nin en önemli sorununun AKP’yi aşmak olduğunu, bunun için de çağdaş, geniş yelpazeli bir toparlanmaya gereksinim duyulduğunu vurgulayan Baykal, “Artan tehlike karşısında en etkili beraberliği nasıl kurabiliriz, onu arıyorum’’ dedi. Baykal solda birlik arayışlarına ilişkin olarak da “Ben ilkeli bir beraberliğe evet diyorum. Solu saygınlaştıracak, ortak kaygıları taşıyacak bir birlik olmalı bu” diye konuştu. T söyleyeyim; biz AKP’yi demokrasi içinde tutmaya çalışıyoruz. İşte 23 Nisan’da başlayan süreçte gerçek niyetlerini açıkça ortaya koydular. Bizim amacımız şu; Cumhuriyeti sandıktan çıkarmak. Biz Cumhuriyeti savaş meydanında kurduk. Cumhuriyet, demokrasiyi kurdu, geliştirdi. Şimdi, demokrasi Cumhuriyeti sandıktan çıkarıp perçinlemelidir. Ben Türkiye’de büyük bir çoğunluğun bu düşünceye evet diyeceği kanısındayım. Laiklik artık temel bir konu olmuştur. Sadece cumhuriyet kavramıyla yetinirseniz, İran’dakine de Irak’takine de cumhuriyet diyorlar. Biz hem Cumhuriyeti hem demokrasiyi korumak birinin ötekini güçlendirmesini sağlamak istiyoruz. Biri ötekinin seçeneği değil, tamamlayıcısı ve güçlendiricisidir. İLKELER ÇOK ÖNEMLİ CHP’nin sol kimliğinden şüphemiz yok dediniz ama, sizin dışınızda da sol partiler var. Arayışınızı onlarla da paylaşmak istemez misiniz? BAYKAL Biz bir söylem geliştiriyoruz. Politik tercihler ortaya koyuyoruz. Soldaki tüm partiler kendilerine göre çalışma içindeler. Geçmişte takılıp kalmış değilim ama, bir zamanlar İmralı’da oluşturulmuş listeyi benim listem diye seçim kuruluna verenler, en azından onun yanlış olduğunu bugün söylemek durumundalar. Bunu geçmişin muhasebesi diye söylemiyorum, geleceğe bakmak için söylüyorum. Birlikte yürünecekse, hangi ilkeler etrafında olacak, temel konulara nasıl bakıyoruz, bunları netleştirmemiz gerekiyor. Benim terör konusundaki görüşlerim 14 yıldır değişmedi. Bu konularda döneme göre yeni söylem geliştiriyor değilim. G Biri çıksın, o CHP değildir, şudur desin, göstersinler... Bir bakıma her kesimden oy mu istiyorsunuz? BAYKAL Bunu sadece oyumuz şu kadar artsın duygusuyla istemiyoruz. Artan tehlike karşısında en etkili beraberliği nasıl kurabiliriz, onu arıyorum. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, klasik bir sağsol dengesiyle anlatılacak bir durum değildir. Onun ötesinde bir yaklaşıma gereksinim var. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda yer alan CHP, kuruluş ilkeleriyle barışık olan hiç kimseyi karşısına almaz, alamaz. Eğer Cumhuriyetin temelleri tartışma konusu yapılıyorsa, işte orada CHP’nin tüm toplumu kucaklayıp ‘‘Bunu yapamazsın’’ demesi gerekir. AKP’Yİ DEMOKRASİ İÇİNDE TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ AKP’ye karşı ortak bir arayışın zemini olarak Cumhuriyetin değerlerini mi görüyorsunuz? BAYKAL Şu kadarını eçtiğimiz günlerde üç önemli haber, bir biçimde hasır altı edildi. Medyada elbette yer aldı, almadı değil, ama buna rağmen hasır altı edilebildi. Heinrich Heine Ödülü’nü çıkan sevimsiz tartışmalar nedeniyle reddeden Peter Handke’ye medyada verilen yer, onun gerekçelerinden çok Miloşeviç’in canavarlığına yönelik propagandanın devamıydı. Sonra, Almanya’dan aldığı borçları vadesinden önce ödeyip temizlemek isteyen Rusya’yı reddeden Peer Steinbrück geldi. Almanya’nın ‘‘parasızlık bahanesiyle’’ adeta çalışan sınıfların boğazına çöken bu sosyal demokrat Maliye Bakanı da, reddiyle birlikte medyada ‘‘yasak savma kabilinden’’ görüldü. Hadi onu anladık. Ya, modern zamanlar tarihindeki benzersiz ve tek soykırımın yaratıcılarından Adolf Eichmann’ın, sadece Amerikan istihbaratı ve hükümeti tarafından değil, demokrasiye kavuşturulmuş Batı Almanya’nın da hem istihbaratı hem de hükümeti tarafından korunmaya alınmış olması? Bu olaylardaki büyük yalanlar, haber olsa bile kamuoyunun gündemine giremedi. Kamuoyunun böyle bir arayış içinde olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla herhangi bir tepki de doğmadı. ??? Çağdaş Alman edebiyatının ustalarından ve Nobel’in sürekli adaylarından biri, kitapları Türkçeye de çevrilmiş Peter Handke, üzerindeki baskı artınca değil, herhalde kendisini koruyabilecek bir okur ve halk desteğinden yoksun olduğu için, Heine Ödülü’nden vazgeçti. ‘‘Miloşeviç kana susamış bir canavar, yeni bir Hitler’dir!’’ diyerek ülkeleri bombalayan ve paramparça eden çevrelere inanamadığı için aforoz edilen Handke, derdini çok güzel dile getirebiliyor aslında. Ama medya bombardımanı da, Mussolini İtalyası, Franco İspanyası, Nazi Almanyası’nda bile başarılamamış bir manipülasyonun çoktan ve özellikle ‘‘demokratik Batı’’da hayatı belirlediğini kanıtlarcasına devam ediyor. Bir savaşın içindeyiz. İnsan denilen mucizeyi sıfırlayıp bir ‘‘tüketen maymuna’’ dönüştürmek isteyenlerle az sayıdaki ‘‘beyin’’ arasında süren ve güçlerin dengesiz dağıldığı bir savaş bu. Sovyetler Birliği’ne dost olmadığı çok iyi bilinen ve Frankfurt Okulu çevresinin çalışkan isimlerinden Erich Fromm, çok uzun yıllar önce yazmıştı. İyimser Fromm, yakınlarda İngiliz istihbaratı için ajanlık hizmeti de verdiği açıklığa kavuşturulan George Orwell’in ‘‘1984’’ romanını incelerken, burada ‘‘Stalinist diktatörlük’’ten çok Batı’nın konu edilmiş olabileceğine dikkat çekmişti. Yeni ortaçağımıza bakınca, çok haklı olduğunu söylememiz gerekiyor. Bush dünyası, bir tür ‘‘1984’’tür ve burada ‘‘özgürlükçüdemokrat’’ maliye bakanları (örneğin Steinbrück), borcunu kapatmak isteyen ülkelerin (örneğin Rusya) bu talebini geri çevirirken, halktan hiçbir tepki görmeyeceğini bilmektedir. Medya oligarşisine direnmeye çalışan, pek öyle politik de ‘Biz AKP’yi uyarıyoruz’ Bu sözleriniz, en azından solda birlikle ilgili soru yöneltme ortamı yaratıyor. Öteki sol partilere çağrınız nedir? BAYKAL Bugün solun başarı kazanan partisi CHP’dir. Bizi bu başarıya ne götürdü, önümüzdeki dönem başarıyı arttırmak için neler yapmak gerekir, bunda ortak bakış sağlamak gerekiyor. Sol, Türkiye için neyin tehdit olduğunu çok iyi algılamalı ve gereğini yapmalı. Bugün bizim dışımızda temel duyarlılıkları bizim gibi olan kişi ve kurumlar var, biliyorum. Bu duyarlılıkların etrafında bir dayanışma oluşmalı. Sayın Baykal, Deniz Bey birlik çağrısı yaptı manşeti atıp, altı boş bir zemin oluşsun istemiyoruz. Nasıl birlikte hareket edilecek, biraz daha açar mısınız? Biz bu alanda ciddi bir arayış, bekleyiş ve kaygılanış hissediyoruz. BAYKAL Tamamen haklısınız. Daha net açalım; sol partilerle birlikte hareket edildi. Bugün barajı aşması olanaksız partilerden kişileri biz Meclis’e taşıdık. Sonra ne olacak? Herkes yine kendi yerine gidecekse, çözüm mü? Bizim onları Meclis’e taşıma gibi bir yükümlülüğümüz yok ki. Bu soruya birlikte cevap verebileceğimiz insanlar ve kurumlar var. Benim onlarla sorunum yok. Ben ilkeli bir beraberliğe evet diyorum. Solu saygınlaştıracak, ortak kaygıları taşıyacak bir birlik olmalı bu... Sayın Baykal, ilkeli birliğe evet, sözünüzün altını çizmek istiyorum... Bu konuda arayışı olanlar var. Zeytin dalı önerileri var... BAYKAL Bu zeytin dalıyla olmaz. Türkiye gerçekleriyle olur. O önerilerin içinde de temiz, inandırıcı insanlar var. Ama önümüzü net görmeliyiz. Önümüzdeki dönem yüzde yarım oyun bile çok önemli olduğununun ayırdındayım. Ama o yüzde yarımı almak için yüzde 20’yi tartışmalı hale getiremem, feda edemem. Bu büyük açılımı öne çıkarmak ve kişisel hırslarımızı törpülemek durumundayız. CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ SIKINTI KONUSU Ana konumuz CHP’nin açılımıydı ama, 11. cumhurbaşkanının seçimiyle ilgili değişik görüşleriniz oldu. Seçimin bir yıl öncesinden başlayan tartışma nasıl devam edecek? BAYKAL Biz cumhurbaşkanı seçimini çok önemsiyoruz. O, devletin teminatıdır. Cumhurbaşkanı seçimi konusu yeni bir sıkıntılı dönemdir. Biz bu seçimin bir mutabakatla yapılmasını istiyoruz. Bunun dünyada değişik örnekleri var. Örneğin Yunanistan’da iktidardaki sağ parti, geçmişi sol bir kişiyi önerdi. Doğal olarak sol parti de evet dedi ve büyük çoğunlukla cumhurbaşkanı seçildi. Bizde niye olmasın! CHP olarak öneriniz var mı? BAYKAL Biz süreci izliyoruz. Yeri geldiğinde AKP’yi uyarıyoruz. Gereğini yaparlar yapmazlar, kendilerinin bileceği iş. Şimdiden diyoruz ki; cumhurbaşkanını uzlaşma arayışıyla değil de, dayatma havasıyla seçmeye kalkarsanız, sıkıntı çıkar. SHP LİDERI KARAYALÇIN: İTTİFAKTAN KAÇANLAR İKTİDARDAN KAÇMIŞ OLURLAR Baykal’ın tavrı olumlu Karayalçın, CHP Genel Başkanı Baykal’ın solda “ilkeli birliktelik” açıklamasını ‘olumlu’ buldu. Bir ittifakın elbette ki ‘‘ilkeli’’ olacağını kaydeden Karayalçın, ‘‘Bu zaten bir zorunluluktur, bir zorunluluğun koşul haline getirilmesi düşünülemez’’ dedi. sı noktasına gelmesini olumlu bulduğunu belirten Karayalçın, ‘‘Çünkü, son anketler, bir ittifak durumunda solun iktidar olacağını gösteriyor. O nedenle ittifaktan kaçanlar, iktidardan da kaçmış olurlar’’ diye konuştu. Karayalçın, Baykal’ın son ‘‘solla ittifak’’ açıklamasını ‘‘CHP üst yönetiminin yaklaşık 3 haftadır sağla ittifak arayışının olumsuz sonuçlandığı’’ anlamına geldiğini söyledi. SOLDA BİRLİK ÇAĞRISI olumlu karşılanmalıdır. Ben de bu anlamda olumlu karşılıyorum’’ dedi. DSP’nin onursal Genel Başkanı Bülent Ecevit’in hastalanmadan önce yaptığı ‘‘Yılmaz Büyükerşen başkanlığında solda birlik’’ çağrısının hâlâ önemini koruduğunu belirden Karayalçın, ‘‘Bülent Bey hastalanmasına rağmen bu sürecin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Ecevit süreci hâlâ masadadır. Tabii son açıklamayı, CHP üst yönetiminin de böyle bir noktaya gelmesi şeklinde mi yorumlamak gerekir bilemiyorum, ama umarım öyledir’’ görüşünü dile getirdi. SONAR’ın yaptığı anketin sonuçlarının, bir ittifak durumunda solun kesin iktidar olacağını gösterdiğini kaydeden Karayalçın, o nedenle ittifaktan kaçınanların solun iktidarından da kaçmış olacağını ifade etti. Baykal’ın böyle bir ittifakın ‘‘zeytin dalı’’ yöntemiyle olmayacağı yönündeki açıklamasını da değerlendiren Karayalçın, ‘‘Biz burada çevirisini yaptığımız İtalyanların zeytin dalı programını önermiyoruz. ‘ZEYTİN DALI OLMAZ’ Bizim önerdiğimiz mekanizma, tüm sosyal demokrat partilerin bir araya gelip, ortak iktidar programı hazırlayıp, ortak bir başbakan adayı üzerinde uzlaşmasıdır. ‘Zeytin dalı olmaz’ denirken acaba, ortak hükümet programını ve ortak başbakan adayını benimsemeyiz mi denmek isteniyor?’’ görüşünü dile getiridi. ‘‘Ağıttan Umuda’’ Köln’de KÖLN (Cumhuriyet) Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu, ‘‘katliamsız, gözyaşsız, kavgasız, ağıtsız bir gelecek için’’ 17 Haziran 2006 günü saat 16.00’da binlerce ‘‘can’’ ile Kölnarena’da buluşuyor. Federasyon’dan yapılan açıklamada, ‘‘17 Haziran’da, sadece Alevilerin değil dünyanın dört bir tarafında yaşanan acıları, katliamları hatırlatan ağıtlarımızı son kez söylemek ve artık ağıt kültüründen geleceğe pozitif bakan bir iyimserlik kültürüne geçişin umudu olmak istiyoruz’’ denildi. a NKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın solda ‘‘İlkeli birlikteliğe evet’’ açıklamasına SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’dan destek geldi. CHP üst yönetiminin ‘‘ittifak’’ açıklama Bir ittifakın elbette ki ‘‘ilkeli’’ olacağını kaydeden Karayalçın, ‘‘Bu zaten bir zorunluluktur, bir zorunluluğun koşul haline getirilmesi düşünülemez. Ama insanların hangi aşamada olursa olsun, gerçekçi ve doğru siyasete gelmeleri,