Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HAZİRAN CUMA spor GÖRÜŞ ULUSAL TAKIMLAR TEKNİK DİREKTÖRÜ TERİM ‘DÜNYA KUPASI’DA SES GETİRİRDİK’ DEDİ C 19 Almanya’da olmak vardı ‘ hazırlık maçında forma verdiğimiz oyuncular 2008’de oynayacak 11 değil. Bizim zaten bir çekirdek kadromuz var. HALİT DERİNGÖR Kupanın Düşündür dükleri 6 ARİF KIZILYALIN NEVZAT DİNDAR Beylerbeyi ‘Milli Takımlar Evi’ndeki odasında tek başına oturmuş, masasındaki gazetelerin Dünya Kupası eklerine göz gezdiriyordu. F Grubu takımlarının daha doğrusu İsviçre’nin bulunduğu sayfayı açtığında yüzü asıldı, kaşları çatıldı. ‘‘Şimdi orada olmak vardı’’ diye mırıldandı. soruya yanıt verdi. Yeni sona eren Almanya kampını değerlendirirken, hem bugüne, hem yarına yatırım yaptıklarına dikkat çekmekten geri kalmadı. Can, Murat, Volkan, Uğur, Burak gibi gençlere şans tanıyıp bir iki yeni ismi futbol vitrinine çıkardığı için de gurur duyduğunu söyledi. Almanya’daki hazırlık kampına sakatlık, formsuzluk ve yorgunluk gibi gerekçeler ne gelmemize karşın son anda katılamadık. Dolayısıyla onun bir burukluğu var. Bir de Almanya’dan gidince, oradaki Dünya Kupası’na hazırlanan takımlarla oynayıp, atmosferi görünce, insan çok üzülüyor. Ancak geçmişe değil geleceğe bakmak gerekiyor. Yeni bir şeylerin yapılması gerekir. Hazırlık maçlarında şans verdiğiniz isimlerle mi yola çıkacaksınız? TERİM: Bazı oyuncularımıza şans verdik. Zaten birtakım oyuncularımızı hem sakatlık, hem ameliyat hem de cezadan dolayı götüremedik. Görmek istediklerimizi gördük. Birtakım oyuncularımız öne çıktı. ‘BAZI OYUNCULARIN ZAMANA İHTİYACI VAR Birtakım oyuncularımızın da daha zamana ihtiyacı olduğunu gördük. Sahanın içiyle dışıyla kamp süresince her şey çok güzel geçti. Güzel bir aile ortamı oldu. Zaman zaman keyif verdiler çok genç olmalarına karşın. Bunlar sevindirici şeyler. Bir kısmı uzun yıllar Türk futboluna hizmet edecek. Bizim zaten bir çekirdek kadromuz var. Yapılan eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz? TERİM: Bu olayı biraz daha dikkatli incelemek lazım. Bu neyin eleştirisi bunu da anlamış değilim. Önemli olan birtakım denemeler yapmaktı. Bizim kadromuzda düşün Fatih Terim, Beylerbeyi Tesisleri’n de gelecekle ilgili soruları yanıtladı. (FATİH ERDOĞDU) Evet, Ulusal Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim, şu sıralar üzgün, keyifsiz. Son 4 maçta devralıp baraj maçlarına taşıdığı AyYıldızlı ekibin 2006 Almanya Dünya Kupası’nı TV’den izleyecek olması belli ki onu etkilemiş. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlarken de, bu ruh hali apaçık belli oluyordu. Yine de her deniyle birçok ismi davet edemediğine değinen Terim, 2008 Avrupa Şampiyonası elemelerinde sahaya süreceği takımın da ‘üç aşağı, beş yukarı’ kafasında belirlediğini söyledi. Dünyanın en büyük futbol organizasyonunda yokuz. Neler hissediyorsunuz? FATİH TERİM: Üzgünüz tabii. Çok ümitsiz bir ortamda düğümüz oyuncuları görme fırsatı buldum. Zaten şans da verdim. Açıkçası verilen pozisyonun daha da azaldığını görüyoruz. Ama hataların şahsi hatalar olduğunu da görüyoruz. Ben bunu hazırlık maçlarında denemesem başka maçlarda deneyemem, bilemem ve göremem de. Burada netice kaygısı taşımadan yüreklice herkesi oynatmayı düşündüm. Ama herkes bir şans aldı. Az da olsa çok da olsa aldı. Dolayısıyla takım defansına daha fazla ağırlık vereceğiz. Yani kolektif defansın bize çok daha fazla faydalı olacağını düşünüyorum. Sadece defans olarak bakmıyorum. Tüm dünyada defans oyuncuları çok büyük hata yapıyor. Olayı da sadece o tarafa kanalize edersek oranın da güvenini sarsarız. Kendi takımlarında forma şansı bulamayan oyuncular için kulüplerin teknik direktörleriyle görüşecek misiniz? TERİM: Ben olaya öyle bakmadım. O kendi tasarruflarında olan bir şey. Yani ben kimseye onu oynatma onu oynat diyemem. Nasıl ben oynamayan bir oyuncuyu koyduğum zaman, başkasının hesap sormasını istemezsem aynı şey onlar için de geçerli. Kararlarına saygı duyarım. Ama ben herhangi bir sıkıntı yaşayacağımızı zannetmiyorum Avrupa Şampiyonası’nda. Y arışma, insanların vazgeçilmez bir tutkusu. Bir anlamda, hayat, bir yarışmadır. Hayvanlarda bu var mıdır bilemiyoruz. Ama geçtiğimiz günlerde bizim gazetedeki haber ilgimi çok çekti. Güney Kore’de bir hayvanat bahçesinde papağanlar arası futbol maçı düzenlenmiş, çok da heyecanlı olmuş. Aron ismindeki bir papağan, attığı iki gol ile günün papağanı seçilmiş. Ne kadar ilginç değil mi? Bizim kuşaktan olanlar iyi bilirler. Molnar isimli bir Macar antrenömüz vardı. Asrın Fenerbahçe’sini yaratmıştı. Temcit pilav gibi takım futbolcularının isimlerini saymayı istemiyorum. Molnar ailesiyle Moda’da, Mano Palas’ta kalırdı. Bu nedenle biz de büyük maçlar öncesi kampımızı bu şirin otelde yapardık. Bir maç sonrasıydı. Takım iyi oynamıştı. Otele dönünce Molnar, yemek sonrası salonda toplanmamızı istedi. Bu isteğe uyduk. Ama bir de baktık ki salonda projeksiyon teşkilatı kurulmuş. Herkes salondaki yerini aldı ve Molnar, ilginç bir futbol karşılaşması izlettirdi. Ama bu, insanlar arasında değil de bir sirkteki köpekler arasındaydı. Hayvanlar iç güdüleri ile o kadar güzel futbol tekniği gösteriyorladı ki hepimiz hayretler içinde kalmıştık. Maçın sonunda Molnar, ‘‘İşte siz bu hayvanlar kadar futbol oynayamıyorsunuz, bunlardan bir şeyler öğrenin’’ diyordu. Dünyamız kararmıştı adeta. Psikolog bir teknik adamdı Molnar, bizim üzüldüğümüzü görünce yön değiştirdi ve ‘‘İngilizler de böyle maçları izliyor ve de hayvanların iç güdüleriyle yapılan güzel hareketlerinden örnek alırlar’’ diyordu. Bu sözler bizleri bir parça olsun rahatlatmıştı. Dünya Kupası’nın bu renkli günlerinde acaip düşünceler içine girdim. Acaba ileride, hayvanlar arasında bir Dünya Kupası yapılabilir mi? Yapılırsa bizimkiler nasıl derece alırlar? Ne yalan söyleyeyim, bizim papağanlarımızdan çok umutluyum. Bir parça az konuşmalılar. Yoksa, kırmızı kart görüp saha dışı kalırlar. Develerimizden, ineklerimizden, horozlarımızdan da umutluyum. Belki de böylelikle bir dünya kupasına sahip olabiliriz ve bugün olduğu gibi 32 ülke içinde yokuz diye üzülmeyiz. Bir ticari müessese, inekler ile futboldaki teknik kontrolleri yaptırmak suretiyle reklam yayınlıyor. Benim diyen futbolcu bunları yapamaz. Hele rövaşataları futbol oynamışlarda adeta küçüklük duygusu yaratıyor. Bu hayaller ileride gerçek olabilir mi bilemiyoruz. İnsanlar orijinalite yaratmaya çok meraklılar. Bu çocukları kazanmamız gerek Kafanızda bir 11 var mı? TERİM: Muhakkak var. Bizim zaten bir çekirdek kadromuz var. Hazırlık maçlarında kendilerini gösteren arkadaşlar zaman zaman bu karışıma dahil olacaklar. Dinamizm getirecekler. Herhangi bir sıkıntı anında da hazır olan arkadaşlarımız olacaklar. Sakatlıklar dolasıyla belki şimdi açıklayamam. Kafamda muhakkak ki bir şeyler var. Avrupa Şampiyonaları ve Dünya Şampiyonaları yüksek düzeyde oynanan maçlardır. Tecrübeye de ihtiyacımız var. Elimizdeki sporcuların mesela birçoğu tecrübesiz. Dolayısıyla tecrübeli arkadaşlarımızdan kimse vazgeçmez. Geçtiğmiz kadroya baktığımızda sanki bir G. Saray orjinliydi. Şimdi ise gurbetçiler ağırlıklı. TERİM: Zaten çok az bir oyuncu sayımız dışarıda oynuyor. Dışarıda oynamak önemli bir tecrübe. Bu oyunculardan da mümkün mertebe faydalanmaya çalışıyoruz. Alman liginde, İngiltere liginde oynamak, bunlar kolay şeyler değil. O tecrübeler bizim için önemli. 6 hazırlık maçında çok da iyi sonuçlar alınmadı. Karamsarlığa kapıldınız mı? TERİM: Benim hazırlık maçlarında netice kaygım yoktur. Muhakkak puan maçlarında böyle olmayacak. Ama biz mevcut yarışmayı en şekilde tamamlarken Ulusal Takım’a uzun yıllar hizmet edecek oyuncularımızı bir araya getirmek zorundayız. Bundan dolayı benim hiç bir kaygım olmadı. Yüreklice oynatıyorum gençleri. Ve çıkıp şakır şakır da top oynuyorlar.. Ligin yorgunluğu, transfer düşünceleri, yaz tatili düşüncesi, dinlenme düşüncesi ve hedefi olmayan bir takımın bu şekilde oynaması muhteşem bir şey. Mükemmel bir şey. Ben ondan hiç çekinmiyorum, hiç korkmuyorum. Yeni bir jenerasyon yolda mı? TERİM: Ufak ufak gelecek tabii ki. Şimdi bir jenerasyonu yavaş yavaş Türk futboluna sunacağız. Aklımda olmayan oyuncular çıktı ortaya. Olaya bu gözle bakarsak doğru olur. Yoksa puan maçında zaten öyle şeyler düşünmüyoruz. Puan maçında zaten eleştiriye açığız kaybettik, kazandık. Doğaldır. Ama burada çocukların en büyük yardımcıları sizler olmalısınız. Eli ayağı titreyen oyuncular heyecan içindeydi. Buna karşın çok da ciddi maçlar oynadılar. Bu beni çok memnun etti. Makedonya maçından sonra sizinle ilgili bir haber yer aldı. Hakeme yaptığınız itiraz nedeniyle eleştirildiniz. TERİM: Hazırlık maçlarına bütün hakemlerle kol kolaydım. Bu, bakış açısına bağlı. Nasıl görmek isterseniz öyle görürsünüz. Bunu da umursamıyorum açıkçası. 40 senelik futbol hayatımda bunlar çok oldu ama ben hâlâ burdayım. İyimser bakma imkânım olabilir mi? İyiyi görmeyeceksin, kötüyü göreceksin. Kasıtlı davranmanın, kötüyü göstermek istemenin altında başka şeyler arıyorum. Nerdeyse kafa kafaya geliyorlar Avrupa’daki hakemlerle teknik direktörler. Ama sonunda öpüşüp çıkıyorlar. ESKİ SPORDAN SORUMLU DEVLET BAKANI: KADROLAŞMA TEHLİKE VERİCİ Ünlü: Spor iyiye gitmiyor göründü. Kafileye başkanlık eden Serhan Poçan’la görüşüldü. Bu vesile Dünya’ya ANKARA Spordan sorumlu Türk ismini Dünya’nın damından duyuran eski Devlet Bakanlarından Fikret 4’ü bayan 11 kişilik dağcılarımızın ismini de Ünlü, Türk sporunun güç kaybetvermek şart oldu. tiğini ve kadrolaşma çalışmalaÇoğunluğu ODTÜ’lü hepsi de yüksek öğrından dolayı da fırsatlardan yarenim görmüş Bora Maviş, Burçak Özoğlu rarlanılmadığını ileri sürdü. Poçan, Eylem Elif Maviş, Hakan KocakuFikret Ünlü’nün Türkiye Büyük lak, Haldun Ülkenli, Meltem Çolak Özmine, Millet Meclisi’nde çalışma odaMustafa Cihan, Sahran Girgin , Soner Büsında sohbete başlamadan önyükatalay, Suna Yılmaz ve Serhan Poçan’ı ce, sekreteri Fatma Bingöl telaşyürekten kutluyoruz. Everest dağının zirve la içeri girdi, ofisteki televizyonu dönüşünde, dağcıların konuşması tamamaçtı, ‘‘Vakit geldi, Sayın Bakanım’’ landı. Ünlü’nün gözleri dolmuştu: ‘‘İşte bededi. Bir süre sonra ekranda Evenim hayatım ve yaşam tarzım budur. Onrest’e tırmanan ve dönüş yolunlarla beraber olmaya çalışırım, golf oynarım da olan 11 kişilik Türk dağcıları ve kayak yaparım, zaman zaman birçok sporcularımızı arar, ilgilenirim. Onları yoklarım ve istekleri olup olmadığını sorarım. Bir sporcunun istediği budur, motivasyondur’’ dedi ve sözlerine şöyle nlü Yeni Teşkilat Kanunu’nun çıka içimde ukte olarak kalan husus, işte bu devam etti: ‘‘Türk sporılması halinde spor yönetiminin spor yüksek konseyini kuramamaktır. runda düşüş var, kaygı Koalisyon şartları bana bu imkanı verözel idarelere ve belediyelere verileceduyuyorum. ğini kaydederek, ‘‘Belediyeler bu işi ya medi. Ayrıca G.Saray’ın UEFA Kupası Çünkü gerçekten pamaz. Diyelim ki tesisler devredildi, on birinciliğini ve diğer şampiyonlukları tam çok kötü kadrolaşıyoranlamıyla değerlendiremedik. Şunu lara baksınlar, ayakta tutsunlar Ama lar. Yönetim yeteneksiz spora ne kadar önem verirler, bu işten unutmayalım; başarı hep halkla bütünkişilerle dolduruldu. Elanlarlar mı? Gelişmeleri takip edebilirler leşince gelir. Bir diğer üzüntü kaynağım bette bazı atamalar yami? Beğenilmeyen Gençlik ve Spor’un da Avrupa da golf sahası olmayan tek pacaklar, İster okuldan, eski adıyla Beden Terbiyesi Genel Mü başkentiz. Bir saha kazandıramadık. isterse başka yerden Ankara’daki bütün büyükelçilik mendürlüğü’nün bir ruhu var, spora yatkınlıadam alsınlar, spor ğı var, toplum üzerinde bir ağırlığı var. supları hafta sonraları İstanbul veya Annosyonu olanlar olsa Bugün Türk sporun öncelikli ihtiyacı bir talya’ya golf oynamaya gidiyorlar. Eski gam yemem. Ama bizbir spor bakanı olarak utanıyoruz’’ dedi. üst kuruldur. Bakan olarak ayrılırken den olsun da kim olursa olsun diyorlar. Ben ALİ ABALI de benim zamanımda teşkilata 500 yeni eleman almıştım, ama hepsi Spor Akademisinden mezundu. Genel Müdürlük’e gelen Mehmet Atalay saygılı, efendi bir kişi, ama o ne yapsın? Ayrıca Bakan Mehmet Ali Şahin’in çok işi var. Bunu Mecliste kendilerine söyledim. Keşke yalnız spor işlerine bakan birisi olsaydı. Bana en üst düzeyde yetki daha etkili kullanılır cevabını verdiler. Emirle spor olur mu hiç ? Para yönünden de sıkıntı yok. Ödülleri de arttırdılar, iyi bir şey ama denge korunmadı.’’ Bir sporcu toplum tarafından ne kadar fazla tanınırsa o spora bağlanır. Bir Bülent Ulusoy’umuz vardı, olimpiyatlardan madalyayla döndü, hani şimdi nerede?.. Kayboldu... Bugün medyada sayfa sayıları arttı TV’lerde spor programlarının süresi uzadı, ama amatör spor dallarına yine yer yok, varsa futbol, yoksa futbol bu bizim için en büyük üzüntü kaynağımızdır. Evet, futbol bütün dünyanın ilgisi çeken , seyirci toplayan bir spor dalı.Ama diğer spor dallarını ihmal etmeye hakkımız yok sanırım.’’ PROJELERİ YOK Fikret Ünlü teşkilatın elinde belirli bir projenin olmadığını da belirterek, ‘‘Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bizim bıraktığımız projeler arasında gençlik kampları vardı, başlamıştı. İptal edilmiş, gençler arasında yaklaşım ve kaynaşma başlamıştı. Üniversiteler arasında bilgi paylaşımı projesi tartışılıyordu, yok. Keşke bir şeyler ortaya konsa ve yapılabilse, memnun oluruz.Çünkü Türk genci arayışta’’ ifadesini kullandı. Y E N İ YA S A S O R U N YA R AT I R Ü ‘ BAYANLAR VOLEYBOL LİGİ Mucizenin adı: Eczacıbaşı GÖRKEM ÇÖTELİOĞLU Eczacıbaşı Bayan Voleybol Takımı’nın şampiyonluğu aslında ‘olağan’, ‘beklenen’ bir gelişme gibi değerlendirilse de, bu yıl kazanılan zaferin Turuncu Beyazlı aile için farklı bir anlamı var. Çünkü Eczacılı oyuncular, yöneticiler, hatta teknik adamlar bu sezon mutlu sona ulaşacaklarını ‘tahmin’ etmiyorlardı. Rakipleri Vakıfbank Güneş Sigorta’nın oturmuş kadrosuna karşın, onlar takımlarını yenilemiş, gelecek için yatırım yapmışlardı. Ancak top file üstünde gitti, geldi, TOKİ ve Beşiktaş devreye girdi, Eczacıbaşı da şampiyon oldu. Takımınızın yaş ortalaması 22. Bu kadar genç bir kadroyla şampiyon olmayı nasıl başardınız? MOTTA: Brezilya ve İtalya’daki kariyerim boyunca da genç oyuncularla çalıştım. Buradaki oyuncular da iyi ve yetenekli. Motivasyonumuz, perspektifimiz ve ortaya koyduğumuz mücadale de iyiydi. Zor da olsa şampiyonluğu elde ettik. Ama tabii ki bu sadece benim sayemde olmadı. Ben sisteme inanırım, kişilerin başarısına değil. Bu bizim başarımız. Önümüzdeki sezon bu kadroyu koruyacak mısınız? Tekrar şampiyon olabileceğinizi düşünüyor musunuz? MOTTA: Kadromuzu korumayı amaçlıyoruz. Ancak yeni transferler de gerekiyor. Gelecek sezon sonundaki konumumuz iyi organize olmamıza ve diğer takımların durumlarına bağlı. Yine şampiyon olabiliriz. Transfer çalışmalarına da başladınız. Yeni oyuncunuz Ivana Djerisilio hakkında neler söyleyebilirsiniz? MOTTA: Ivana 23 yaşında. Sırp milli takımının da formasını giyiyor. 2 yıl İtalya’da voleybol oynadı. Uluslararası tecrübesi olan, iyi bir oyuncu. Takıma alınmasını ben istedim. Faydalı bir transfer olduğuna inanıyorum. Voleybolun, Türkiye’de futbolun gölgesinde kalmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? MOTTA: Türkiye’de voleybolun ikinci planda kaldığı bir gerçek. Brezilya’da da aynı durum söz konusu. Orada da ilk sıra futbolun, ama voleybolda da çok başarılı bir ülke. Yani diğer sporların voleyboldan daha popüler olması sorun değil. Ben Türkiye’de bayan voleybolunun iyi bir konumda olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde voleybolun gelişmesi için neler yapılmalı? MOTTA: Türkiye çok yetenekli oyunculara sahip. Ama genç oyunculara daha fazla imkan tanınmalı. Zaman ve organizasyon açısından daha çok yatırım yapılmalı. Ancak bu kısa zamanda halledilebilecek bir konu değil. Geniş kapsamlı bir planlama ve çalışma yapılması gerekiyor. Ayrıca A takım seviyesindeki oyuncuların da daha fazla uluslararası tecrübeye ihtiyacı var. İstanbul’da geçirdiğiniz zamanla ilgili neler düşünüyorsunuz? MOTTA: İstanbul, Rio de Janerio’ya benziyor. Güzel ve kültürel bir şehir. Burayı çok sevdim. Tek sorunum lisan farklılığı, gerisi gayet iyi. Fakat Eczacıbaşı’daki görev sürem bitince Brezilya’ya dönmeyi düşünüyorum çünkü eşim ve çocuklarım oradalar. M OTTA: Motivasyonumuz , perspektifimiz ve ortaya koyduğumuz mücadele de iyiydi. Zor da olsa şampiyonluğu elde ettik. Ama tabii ki bu sadece benim sayemde olmadı. Ben sisteme inanırım, kişilerin başarısına değil. Bu bizim başarımız. Bu şampiyonluğun altında da Brezilyalı antrenör Marco Aurelio Motta’nın imzası var. İşte Motta’nın bu başarıyla ilgili düşünceleri: Bu sezona baktığınızda, genel değerlendirmeleriniz nelerdir? MOTTA: Buraya geldiğimde 3 yıllık bir plan yapmıştık. 9 oyuncu değiştirdik ve genç oyuncularla yeni bir kadro kurduk. Takımımız 2 yılda önemli gelişme kaydetti. Bu sezon hedefimiz şampiyonluk olmadığı halde, kapasitemiz ve giderek artan performansımız bizi şampiyonluğa götürdü.