Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 91–1995... Tarih bile olmadı bu yıllar. Yaşadık. İki milyondan fazla insan evlerinden, yurtlarından oldu. 40.000’e yakını çocuk olmak üzere 300.000 Bosnalı Müslümanın katledildi. 50.000 kadının ırzına geçildi. Elleri bağlı, sıra sıra götürülen sivillerin nasıl kurşuna dizildiklerinin görüntüleri yeni yeni ortaya çıkıyor. Pazar yerlerini kana bulayan bombaları, keskin nişancıların hedefi olan masum insanları dünya izledi. Sarsıla sarsıla ağlayan küçücük, yalnız ne tarafa bakacağını bilemeyen, evrenin ortasında kalakalmış çocuk gözlerini, dövünen, çırpınan, kimini kaybettiğini bile bilemeyen insanları, ölmekten beter utançlarıyla yaşama bırakılan anneleri hatırlayın. Toplama kamplarını, işkenceleri, yokluğu, hastalıkları, çaresizliği... 21 Mayıs 1993'te Zvornik Hastanesi’nde yatan 36 yetişkin ve 27 çocuğu kendi yaralılarına yer açmak için öldüren Sırp milislerin hangi vahşetini sayabilir, yüzbinlerce dramı insanın yüreğini kanatmadan nasıl kısaca hatırlayabiliriz ki? Hala, kimlikleri tespit edilmesin diye uzuvları farklı yerlere dağıtılan cesetlerin çıkarıldığı toplu mezarlarda yakınlarını arayan dağlanmış yürekler, daha mütevekkil, ama unutmamış yüzlerle bekleşiyorlar. 19 Av. Vefa TOKLU AB’nin ‘genişleyen’ vicdanı Bosna katliamı ve Sırbistan’ın AB üyeliği için yapılan pazarlık çerçevesinde... ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 29 Eylül 2008/222 NATO’NUN İLKİ... Hatırlanacaktır, bu sancılı süreç; AGİK ve BM Güvenlik Konseyinin çağrısı üzerine, NATO 12 Nisan 1993’ten itibaren, başlangıçta 50, daha sonra 200’ü aşan savaş ve keşif uçağıyla tarihinde ilk kez bir operasyon olarak icra ettiği, 'barışı uygulama' görevi ile dinginleşmiş, arkasından 1995'te imzalanan Dayton Barış Antlaşması ile nispeten durulmuştur. Ancak Sırplar'ın 1998’in sonlarından itibaren yoğunlaştırdıkları vahşet, NATO’yu yeni bir müdahaleye zorunlu kılmış, NATO 50 yıllık tarihinde yine ilk kez, hem de üye ülkelerin sınırları dışında silahlı bir müdahalede bulunmuştur. Avrupa ya da AB 1915'leri hatırladığına göre, izlediği, hatta ihmallerini itiraf ettiği bu yılları da unutmamıştır: Şundan belli ki; Sırbistan'ın AB'ye girişi açısından önemli olduğu AB yetkililerince defalarca hatırlatılan, Karaciç bu trajedinin görünen üç önemli sorumlusundan biri; Sırp lider Radovan Karaciç nihayet yakalandı ve Mahkeme önüne çıkarıldı. Masum insanların kendi dünyalarına attıkları çığlıklar mı duyuldu? Hayır! Bir pazarlığın kozu olarak, 13 yıl sonra ve tam da zamanında. Üç açıdan önemli: Nasıl bir teselli olur bilinmez ama mahkeme sürecini izleyecek acılı yürekler için bir adalet ışıltısı olarak iz bırakabilir. AB, Sırbistan için böyle bir koşulu ileri sürmüş olmakla; gözlerinin önünde gerçekleşen vahşetin sorumlusunu cezalandırmanın avuntusu ile vicdanını rahatlatır. Sırbistan'ın AB yolu açılır. Sonuçlara bakar mısınız? En az yaşananlar kadar acımasız, 1915’te yaşanan olayları Türkiye’nin önüne getirip uluslararası alanda baskı unsuru olarak kullanmaktan geri durmayan Avrupa, Bosna’da SOYKIRIM KARARI 1990’ların başındaki katliam Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza nedeniyle ruhunu temizlemeye Mahkemesi, uluslararası ceza hukuku alanında prototip olarak özel bir önem çalışıyor. Katliamla ilgili Hollanda ve taşımakta, BM Güvenlik Konseyinin bir kararıyla kurulması nedeniyle galiplerin Fransa hakkındaki iddialara gelen kurduğu Nürnberg ve Tokyo mahkemelerinden ayrılmaktadır. yalanlamalar kimseyi Uluslararası Mahkemenin yer bakımından yargı yetkisi, eski Yugoslavya Sosyalist tatmin etmiyor. Federal Cumhuriyeti’nin topraklarını, hava ürkütücü! Hukuki süreç zaten 1993'ten bu yana işliyor: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 25 Haziran 1993’te aldığı 827 Sayılı Kararla, ‘Eski Yugoslavya Ülkesinde 1991’den İtibaren İşlenen Uluslararası İnsancıl Hukukun Ağır İhlallerinden Sorumlu Suç Faillerinin Yargılanması İçin Uluslararası Mahkeme’ adıyla bir savaş suçları mahkemesi kurarak kanıt toplamaya başlamıştı. Mahkemede ilk açılan dava, Radovan Karaciç ile General Ratko Mladiç davasıdır. Dava, 'soykırım' ve 'insanlık suçu' gerekçesiyle açılmıştır. Mahkemenin baktığı ilk Mladiç dava ise 7 Mayıs 1996’da başlayan ‘Dusko Tadiç davası’dır. Mahkeme Tadiç’i, 7 Mayıs 1997 tarihli duruşmada, insanlığa karşı suç nedeniyle ömür boyu hapse mahkum etmiştir. Ayrıca; Sırp General Radislav Krstiç’e, 1995’te Srebrenica’da 8 bin Bosnalı Müslüman erkeği öldürtmesi ve tüm kadın, çocuk ve yaşlıları kentten sürmesi, toplu katliam ve sürgün etme fiillerinin de Müslüman halkı toptan ortadan kaldırmaya yönelik soykırım oluşturması gerekçesiyle 46 yıl hapis cezası verilmesi, Bosna Hırvat Cumhuriyeti’nin Başkan yardımcılığını yapan Dario Kordiç’in, 19911994 yılları arasında insanlığa karşı işlediği suçlardan ötürü 25 yıl, Hırvat komutan Mario Cerkez’in aynı nedenle 15 yıl hapis cezasına çarptırılması, Eski Bosna Sırp Cumhuriyeti Devlet Başkanı Bilyana Plavsiç’in, 19921995 yılları arasında Bosna Savaşı’nda insanlığa karşı işlediği suçlardan ötürü 11 yıl hapse mahkum edilmesi mahkemenin bazı önemli kararları olarak hatırlanabilir. Yine bilindiği gibi felaketin en önemli sorumlularından Eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç 2001 yılında başlayan yargılaması sürerken 2006'da ölmüştür. sahasını ve kara sularını içeren ülkesini kapsamaktadır. Diğer bir deyişle Mahkeme, eski Yugoslavya topraklarında kurulan bütün devletlerin kara, deniz ya da hava ülkesinde işlenen veya işlenecek olan suçları yargılama yetkisine sahiptir. Görev süresinin 2010’da bitmesi öngörülmesine karşın, kuruluşuna paralel olarak, BM Güvenlik Konseyinin alacağı bir kararla sürenin uzatılmasına engel bir durum yoktur. Bununla birlikte bölgedeki etkisini yitirmek istemeyen Rusya’nın tavrı, Gürcistan'daki gelişmeler ve İran’ın nükleer programı ile ilgili olarak ABD, Rusya, Çin denklemi belirsizliklerinin kararı etkileyebileceği de göz ardı edilmemelidir. Hukuk bu süreçte iki önemli şeyi de gerçekleştirmiştir: İlk kez, bir devlet Uluslararası Adalet Divanında 'soykırım' suçundan yargılanmış ve Yugoslavya Ceza Mahkemesinin yargılamaları sırasında 'soykırım' suçunun manevi unsuru ortaya konulmuştur. Uluslararası Adalet Divanının 26 Şubat 2007 tarihinde verdiği karar insancıl hukuk adına, soykırımla suçlanan devletler adına tabii ki geniş biçimde tartışılacaktır, ancak konumuz açısandan bakıldığında Divanın söylediği şudur: Evet, Bosna'da soykırım yapılmıştır, ama bundan Sırbistan sorumlu tutulamaz. Kapsamlı karardan, devletin sorumluluğu için devlet organlarının, uygulayıcıların,