Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Suriye, hedeften çıkmaya çalışıyor… C S TRATEJİ açık iken, yine 2007 Eylül ayında Suriye’nin kuzeyinde, Deir elSoir’deki bir tesisin İsrail uçaklarınca bombalanması da İranSuriyeKuzey Kore üçlüsünün burada inşa edilmekte olan tesiste nükleer bomba imaline yönelik plütonyum üretimini gerçekleştirme amacını güttüklerini söz konusu ediyordu. Yani Suriye’nin bir bakıma, zenginleştirilmiş uranyum imali konusunda önemli adımlar attığı bilinen İran’a, bir başka yoldan, plütonyum ile de bomba imalini gerçekleştirebilmesi için yardımcı olduğu da bu şekilde ortaya çıkıyordu. Yani bir anlamda Suriye İran’ın taşeronu olarak ona gerekli stratejik maddeleri sağlama konusunda ciddi çalışmalar içindeydi. Ama bu olan bitene karşı Suriye’nin, hele İsrail uçaklarının ülke sınırları içindeki önemli bir tesise yaptığı saldırıyı uluslararası camiada söz konusu bile etmemesi ilginçtir. Bu noktada akıllara söz konusu tesislerin ortadan kalkmasıyla, Suriye’nin ABD’nin İran’a karşı düzenleyeceği olası bir saldırıda eş zamanlı olarak hedef olmaktan kurtulmuş olduğu anlamına mı geldiği sorusu takılıyor. Yine Beşşar Esad’ın son zamanlarda BM kontrolörlerine karşı daha ılımlı bir yaklaşım içerisine girmesi, Hamas içindeki uzantılarıyla Hamas’ı İsrail ile 6 aylık bir ateş kese ikna etmesi, Suriye’nin İran ekseninden uzaklaşma isteğini ortaya koyarken, İran’ı da hem bölgesel hem de küresel anlamda daha da izole bir konuma itmiştir. Bütün bunlar İran’ın politik arenada yalnızlığını ortaya koyarken öte yandan İran üzerindeki yaptırımların ve hatta silahlı baskıların arttığı gerçeğini de giderek gün ışığına çıkmaktadır. rtadoğu’daki sıcak gündem ile ABD seçimlerini birleştirip, "Başkan Bush gitmeden İsrail’e son bir destek için İran’a saldıracak" diyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Doğal olarak bu tip maniple içerikli öngörüler özellikle petrol üzerine iş yapan spekülatörlerin işine herkesten çok yarıyor olmalı. Nitekim dünya petrol tüketimi, son yıllarda yüzde 100 artmadığı halde petrol fiyatları bu oranda arttı. İronik olarak fiyat artışının en çok ABD’ye muhalif olan ülkelerin işine yaradığı gerçeği de ortada. İran, Venezüella ve Rusya Federasyonu, ihraç edecekleri bu denli değerli başka kaynakları olmadan petrolden ciddi ölçüde gelir kazanıp, temelde sıkıntı içinde çeşitli sorunlarla boğuşan ekonomilerini ayakta tutuyor ve hatta Batılılara karşı seslerini yükseltebiliyorlar. Müslüman ülkelerin nükleer güç olmasını engelleme konusunda bugüne kadar başarılı olan ABD’nin bir yandan Batılı ülkelerce İran’a uygulanmakta olan yaptırımları arttırmaya çalışırken bir yandan da İsrail ile birlikte İran’a vurulabilecek olası bir darbenin hazırlığını yaptığı konusunda işaretler mevcut. İsrail’in, İran’ın atom bombası yapma hususunda kararlı olduğu ve yaptırımların İran’ı yolundan döndüremeyeceği konusunda ABD’yi ikna ve hatta baskı altına aldığından kuşku yok. Kaldı ki İsrail’in ABD olmadan da İran’a saldıracağını açıklaması ABD’yi de ister istemez işe belli ölçülerde girişmeye mecbur edecek. O İran’ı yalnızlaştırma arayışı Suriye ile İsrail’in görüşerek sorunlarını çözme arayışı, Şam’ın daha önce bazı tesislerinin bombalanmasını gündeme getirmemesi Ortadoğu’da yeni kartların dağıtıldığının bir göstergesi. Suriye, bu yaklaşımıyla İsrail ve ABD’nin iyice hedefine giren İran’ın yanından ayrıldığı izlenimi vermeye çalışıyor. Suriye’nin her zamankinin tersine politik arenadaki sessizliği dikkat çekici. Hatta geçen yıl, Kitle İmha Silahları (KİS) ürettiği yolunda iddialar olan tesislerin bir şekilde tahrip edilmesine hiç ses çıkarmayışı da bunun bir kanıtı. Suriye’nin hızla en azından görünürde İran ile ilişkilerini azalttığı veya buna mecbur edildiğini söylemek, söz konusu gelişmelere bakarak olasılıklar dahilinde görünüyor. Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında Halep yakınlarındaki bir tesiste meydana gelen patlamada onlarca Suriyeli ve İranlı teknisyen ve üç Koreli mühendisin öldüğü biliniyor. Bu patlamanın ardından tesisten Sarin ve Hardal gazlarının açığa çıktığının tespiti buranın kimyasal silah üreten bir tesis olduğu hususunda yorumlar yapılmasına neden olmuştu. Bu patlamanın nedeni ile ilgili iddialar spekülasyonlara Olmert İRAN’A GÜÇ KULLANIMI Haziran ayının son haftasında yaklaşık 210 kadar İsrail savaş uçağının 1400 km. kat ederek Akdeniz’in ortasında, Yunan hava sahasına, bombardıman, av önleme, elektronik savaş ve tanker uçaklarla girerek bir tatbikat gerçekleştirmesi üzerinde önemle durulması gereken bir husus. Bu kadar büyük bir savaş gücünün gidip geldiği yol İran’ın nükleer Bush SURİYE VE İRAN İLİŞKİLERİ ABDİsrailİran üçgeninde bu gelişmeler yaşanırken, ABD’nin hem kendi Ortadoğu politikaları hem de İsrail’in çıkarları çizgisinde son dönemde Suriye’yi pasifize etmeye başladığına dair işaretler de mevcut. ABD açısından "hedef" olduğunu bilen Ahmedinecad