Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Strateji 20 Ekim 2008/225 ST R A T E J İ c 7 vardır, karşılaştığımız bu süreçteki tehditler yeni değildir. PKK terör örgütünün cinayetleri 1978’de başlamış olup yıl şimdi 2008’dir ve hala bu cinayetler süre gelmektedir. Bu durumda demokratik özgürlüğümüzü kullanarak şu soruları Türkiye’yi yönetenlere soramaz mıyız; “Mevcut anayasal sistemde mi bir aksaklık var yoksa Türkiye’nin sahip olduğu dinamikler mi yeterince güçlü değil?”, “Tehdit belli ve açıktır, tehdidi yok etmek için demokratik sistem içerisinde görev ve sorumlular da belli ve açıktır, öyleyse neden hala Türk milleti bu tehditlerin ortasındadır? Bu sorulara, elbette ki hükümetin yani Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nun cevap vermesi gerekmektedir. Terörü protesto eden yurttaşlar... HÜKÜMETİN İŞLEVİ İrtica kaynaklı tehditleri bir kenara bırakalım, terör kaynaklı tehditlere ve karşı mücadeleye yakından bakalım. Terörle mücadele etmek, Türkiye’nin bugünkü anayasal rejimi ve ulusal güvenlik mekanizmasının işleyişi çerçevesinde kimin görevdir? Elbette ki bizi yönetenlerin yani siyasi iradenin yani hükümetin, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nun, TBMM’nin. MGK’dan tehdit değerlendirmesini alan siyasi irade Bakanlar Kurulu’nu toplayarak alınması gereken tedbirleri görüşecek ve kararlaştırılan hususları bir yasa teklifine dönüştürerek TBMM’ye sunacak, milletin vekilleri de karar verecektir, demokrasi budur. Peki, tehdide karşı mücadele eden ulusal güçlerin bu zorlu mücadelesinde hükümet nasıl destek sağlayacak ve hangi alanlarda önlem alacaktır? Terörle mücadele bir bütündür, artık herkes öğrendi bunu. Terörle mücadele ulusal bir davadır ve ulusal bir mücadele stratejisinin ortaya konulması gerekmektedir. Bu mücadele stratejisini ortaya koyacak olan da hükümettir. Hükümet bu stratejiyi belirleyebilmek için karşımızda duran tehdidi iç ve dış boyutlarıyla masaya yatıracak ve mücadele edilmesi gerekli alanları öncelikle belirleyerek stratejisini ortaya Terör örgütü eylemlerini artırıyor. Dışarıdan gelen lojistik ve insan desteği kesilmiyor. Hükümet teröre karşı etkin önlem almak yerine örgüte yataklık yapan Barzani’ye ucuz elektrik veriyor. koyacaktır, görevi de budur zaten. HÜKÜMET NE YAPIYOR? Tehdidin iç boyutu nedir? Durdurulamayan bir dağa çıkış süreci; her yıl yüzlerce insan dağa çıkıyor ve her yıl yüzlerce terörist robot etkisiz hale getiriliyor ama dağa çıkış bir türlü durmuyor. Neden? Dağa çıkışı durdurmak için bugünkü hükümetin doğu illerimizde sosyal hukuk nizamını kuracağını, terörün ve kaçağın ağalarına beylerine yaptırım uygulayacağını, cehaletin, yoksulluğun, işsizliğin ve aşırı nüfüsun önleyeceğini duydunuz mu hiç? Var mı bunu önlemek için plandan programdan tedbirlerden bahseden? Yok. Aksine en az üç çocuk yapın deniyor. Terörle mücadelede bu ne demektir Güvenlik güçleri, aralıksız operasyon yapıyor... biliyor musunuz? Doğudaki teröre zemin hazırlayan olumsuz etkenleri yok etmek yerine, nüfüs artışını desteklemek demek; dağa çıkışı sürecini hızlandırmak, dağa çıkışa yol açmak demektir. Bizi yönetenler bu trajedinin farkında değil mi? Öte yandan anayasal rejime aykırı yapılan siyasi faaliyetler meselesi var; terör örgütünü desteklemek ve terörün amaçladığı siyasi hedefi gerçekleştirmek için DTP adında bir parti demokratik sistem içerisinde kuruluyor ve yaptığı etnik ayrımcılığa dayalı, ulus devletin yıkılmasını öngören siyaset önlenemiyor, neden? Parti kapatmak yetiyor mu? Önemli olan bölücü eylem ve faaliyetlerini durdurmaktır. Peki ya İmralı? Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış bir mahkumun dört duvar arasında sessiz, sedasız cezasını çekmesi gerekirken, yattığı yerden PKK terör örgütünü idare ediyor ve bu önlenmiyor, bu nasıl iş? İmralı’da yatan mahkumun örgüte gönderdiği talimatları alanlarailetenlere ve yayınlara karşı bir yasal işlem yapıldığını hiç duydunuz mu? Ara sıra suç duyurusundan bahsediliyor ama İmralı hala konuştuğuna göre demek ki etkili olamamış. Gelelim psikolojik harekata; devletin güçlü dinamiklerini harekete geçirerek toplumda ulus devlet bilincini yaratması ve yaygınlaştırması gereken hükümet, devlet kurumlarına sızmış örgüt yandaşlarının halkımız üzerinde yaptığı örgüt propagandasına dahi engel olamıyor, bu nasıl bir terörle mücadele trajedisidir! Yıllardır mücadeleyi sürdürdüğümüz dağdaki teröristleri geçelim ve neyle mücadele etmediğimize bakalım. Hükümet bu sayılan alanlarda neden mücadele edilmediğini Türk milletine açıklamak ve şehitlerimizin hesabını vermek zorunda değil midir? HÜKÜMET SESSİZ Peki tehdidin dış boyutu nedir? ? Irak’taki terör kampları; Barzani’nin bölgesi Irak kuzeyindeki alanlarda örgütün hareket serbestisi ortadan kaldırılamıyor, bu bir. ? Sözde lider kadro; Irak’ta yaşamını sürdüren örgüt elemanları Türkiye’ye getirilip yargılanamıyor, bu iki. ? Avrupa’daki PKK’nın siyasi cephesi; örgütün AB ülkelerinde yıllara bağlı olarak geliştirdiği kurumsal yapı çökertilemiyor ve sözde liderleri alınamıyor, bu üç. ? Para kaynakları ve trafiği; örgütün finansmanına BM’ler ve uluslararası terörle mücadele mevzuatı izin vermesine karşın finansman kaynakları kesilemiyor, bu dört. İşte terör tehdidinin iç ve dış boyutları en yalın anlatımla budur. Peki alınması gerekli önlemleri kim hayata geçirecektir? Siyasi irade yani hükümet. Sözde lider kadronun Avrupa ve Irak’tan getirilmesine ilişkin Dışişleri Bakanlığı’nın çabalarına şahit oldunuz mu hiç ya da verilen uğraşa karşın bizim teröristleri teslim etmeyen ülkelere karşı diplomatik atak yapıldığını duydunuz mu? Hayır. Peki, AB ülkelerinde hatta İtalya’nın dönercilerinde dolaşan PKK finansmanının elde edilmesi dondurulması ya da kesilmesi için bir diplomatik atak gördünüz mü? Hayır. Irak’taki terör örgütü kamplarına ve üyelerine destek veren Barzani’ye karşı bir yaptırım uygulandığını gördünüz mü? Hayır, elektriği bile bizden ucuz kullanıyor bu peşmerge. Peki, bunun hesabını soracak demokratik mekanizma yok mudur bizim anayasal rejimimizde? Yani Türk milletinin varlığını ve bekasını tehlikeye düşüren bir hükümete dur diyecek hiç bir yasal mekanizma yok mudur? Daha da açıkçası Türk milletini yok etmeye çalışmak bu kadar kolay mıdır bizim ülkemizde?