23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 Aybike KOCA TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası akoca@tusam.net C S TRATEJİ oluşturuyor. Pascal Lamy’nin liderliğindeki örgüte Türkiye, 26 Mart 1995 yılında resmen üye olmuştur. Küresel ticaretin sonucu… B üyüme oranını artırdığı genel kabul gören ülkeler arasında ticaretin serbestleştirilmesi adına başlatılan çok taraflı ticari çalışmalar 1947’deki görüşmelerle başlasa da asıl olarak anlaşmaların temeli 1960’lardaki Kennedy Görüşmeleri’ne dayanıyor. Bunu 1980’lerde Tokyo, 1990’larda Uruguay ve son olarak 2001 yılında başlayan Doha Görüşmeleri takip ediyor. Küreselleşmeyi tabana yaymak ve çok taraflı ticaret anlaşmaları sayesinde zenginleşmek isteyen ülkeler kısıtlamaları bir engel olarak görüp bunları kaldırmaya yönelik pek çok girişimde bulunuyor. Ekonomik olduğu kadar siyasi, sosyal ve kültürel yönleri de olan küreselleşme özellikle 1980’lerden sonra yaygın olarak kullanılmaya başlayan bir kavram. Çok taraflı ticaret anlaşmaları ise 1986 yılında Uruguay Görüşmeleri başlayana kadar sadece sanayileşmiş ülkelerce telaffuz edilmiş. Bu dönemde ticaret bir anlamda "Yeni Dünya Düzeni"nin amacına hizmet eden bir enstrüman halini almaya başlamış. Çok taraflı ticaret anlaşmaları ticari küreselleşmenin başladığı 1947 yılında imzalanan GATT (General Agreement on Tariffs and Trade) çerçevesinde gümrük tarifeleri ve kotaların kaldırılması suretiyle uluslararası ticaretin küresel anlamda serbestleştirilmesi ile başlamış. GATT görüşmelerinin en kapsamlısı olarak tarihe geçen Uruguay Görüşmeleri, tarife ve tarifedışı engellerin kaldırılmasının amaçlanması bakımından büyük önem arz ediyor. (Tarife, çeşitli malmal gruplarına uygulanacak vergi oranlarını gösteren liste anlamına geliyor. Gümrük vergileri gibi tarife uygulamalarında amaç devletin hazinesine gelir sağlamak ve yerli sanayiyi dış rekabetten korumaktır. Tarifedışı araçlar ise ithalatın kısıtlanmasına yönelik olup gümrük vergilerinden ayrı olarak uluslararası mal ve hizmet akımlarının gelişme seyrini etkileyen her türlü politika ve uygulamaları ifade ediyor. (Prof. Dr. Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, İstanbul, 2003, s. 160) 1929 yılında yaşanan ekonomik buhranın ardından ticaretin küreselleştirilmesi için sanayileşmiş ülkelerin girişimleri arttı. Burada amaç, Batı sermayesinin uluslararası alanda karşılaştığı sorunları bir matbu standart çerçevesinde çözmekti. Hedef gerçekleşti, Batı sermayesi küresel ticarete egemen oldu. URUGUAY SÜRECİ VE DTÖ GATT çerçevesinde yapılan çok taraflı ticaret görüşmelerinin sekizincisi olan Uruguay Görüşmeleri (Uruguay Raund) 1986 yılı Eylül ayında Uruguay’ın Punta del Este kentinde başlamıştır. Mal ve hizmet DTÖ’ye yönelik protestolar... Sanayileşmiş ülkelerin dünya ticaretini serbestleştirme çabaları ile oluşturulan GATT ve ardından gelen DTÖ ile amaç ticari küreselleşmenin içine gelişmekte olan ülkelerin de dahil edilmesiydi. 1929 Ekonomik Buhranı’nın ardından uygulanan koruyucu ekonomik programlarla daralan dünya ticaret hacminin artırılması birincil amaç olmuştu. O dönem için Prof. Dr. Halil Seyidoğlu şu değerlendirmeyi yapıyor: "Ülkeler, içinde bulundukları dış ödemeler açığı ve işsizlik sorunlarını çözümlemek için bireysel hareket etmekte, bu da rekabetçi devalüasyonlara ve karşılıklı tarife yükseltmelerine yol açmaktaydı. Böylece dış ticaret, ikili anlaşmalar kanalıyla yürütülmekte ve uluslararası ticaret de en düşük düzeylere inmiş bulunmaktaydı." Görüldüğü gibi uluslararası ticaretin yaygınlaştırılması ve uygulanan gümrük tarifelerindeki farklılığın ortaya çıkardığı eşitsizliğin giderilmesi için çok taraflı ticaret anlaşmaları kaçınılmazdı. Bu amaçla oluşturulan GATT’tan DTÖ’ye devrolan iki kural ise DTÖ’nün en çok tartışılan özelliği oldu: "En çok kayrılan ülke" ve "ulusal işlem" kuralları. Serbest ticaret bölgeleri ile gümrük birliklerinin haricinde uygulanan "en çok kayrılan ülke kuralı", üye ülkeler tarafından diğer DTÖ üyesi ülkelere karşı ayırımcılık yapılmamasını, bir ülke hizmet sunucusuna tanınan haklardan diğer üye ülke hizmet sunucusunun da yararlandırılmasının gerekliliğini ifade eder. "Ulusal işlem kuralı" ise yurt içinde uygulanan vergi gibi müdahalelerde fark gözetmeksizin yerli mallar ile yabancı malları bir tutma anlamına gelir. Bu kurallar çerçevesinde, ticarette engellerin kaldırılması ve dış pazara ticaretinde serbestleşmenin yanında özellikle dünya ihtiyaç duyan sanayileşmiş ülkelerin pazar ihtiyacını tarım ürünleri ticaretinin artırılması için tarım kesimine ortadan kaldırmak adına ticari küreselleşmenin ortaya verilen sübvansiyonların azaltılması ve dış rekabetin çıkardığı DTÖ, önem kazanıyor. Küreselleşmenin artırılmasına yönelik kararlar tartışıldı. Bunun yanında ticarileşmeye başladığı 1980’lerden sonra net özel uluslararası hizmet ticaretinin artırılması için de ulusal sermaye akımlarındaki bölge değişikliği de zaten bu kısıtlamaların kaldırılmasının istendiği görüşmeler durumu özetliyor. 1980 sonrasında bilhassa Asya 1994 yılında Fas’ın Marakeş kentinde imzalanan pazarlarına doğru gerçekleşen sermaye akımı, anlaşma ile sona ermiştir. Tarımsal sübvansiyonlar ve sanayileşmiş ülkelerin her kıtada aktif olmak istediğini hizmet ticaretinin serbestleştirilmesinin yanında 1 Ocak gösteriyor. 1995 yılında faaliyete geçen Dünya Ticaret Örgütü GATT’tan devralınan anlaşmaların işleyişinden (DTÖ) bu görüşmelerde alınan kararlar sonucunda sorumlu olan DTÖ, ticareti serbestleştirme bağlamında kurulmuştur. yeni anlaşmalar yapma, üyeler arasındaki GATT’ın geliştirilen ve örgütsel bir yapıya anlaşmazlıkları giderme, eşitsizlikleri ortadan kaldırma, kavuşturulan halini temsil eden DTÖ, 27 Temmuz 2007 üye ülkelerin uyguladığı dış ticaret politikalarını tarihi itibariyle 151 üyeye değerlendirme ile IMF ve Dünya Bankası gibi çok sahip oldukça geniş bir uluslu şirketlerle işbirliği halinde olma gibi yapıya sahip. Yine 2007 yılı sorumluluklara sahip. Zaten ticari küreselleşmenin itibariyle DTÖ’nün bütçesi parçası olan DTÖ’nün ekonomik küreselleşmenin 182 milyon İsviçre Frankı. maşalarından IMF ve Dünya Bankası ile koordinasyon Bütçe içindeki en büyük payı içinde olmaması düşünülemez. Nitekim bu 82 milyon 528 bin 400 kuruluşlardaki ABD egemenliğini göz önünde İsviçre Frankı ile yıllık bulundurarak DTÖ üzerindeki hakimiyet baskısını da çalışmalar kaleminde yer hissetmemek mümkün değil. Bu görüşmeler ve alan maaş ödemeleri anlaşmaların ortaya çıkardığı bir gerçek var ki, o rı la s n ra da ABD’nin küresel liderlik fe n o GATT (DTO) K ya da egemenlik isteğiyle Cenevre (İsviçre) ortaya çıkan Amerika ile 1947 Avrupa arasındaki küresel Annecy (Fransa) 1949 ) re rekabet şüphesiz. Öyle ki lte gi (İn y ua Torq bu iki tarafın uluslararası 19501951 e) çr Cenevre (İsvi ticarete müdahalesi 19551956 (İsviçre) re ev en C çıkarları doğrultusunda 19611962/ Dillon e) çr vi (İs büyüyor. Dünya ticareti re ev en C dy 19641967/ Kene büyük güçlerin rekabetine e) çr vi Cenevre (İs o sahne oluyor, gelişmekte ) ay 19741979/ Toky gu ru Punta del Este (U ay gu olan ülkeler de bu ru U 4/ 99 19861 a (Katar) oh D rekabetten paylarına a oh 2001……/ D düşeni almaya çalışıyor. Dünya Batı’nın pazarı GATT’TAN DTÖ’YE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear