23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

dünya sermayesi çevriminin birer halkası oldular. güneyinde de nüfuzunu azaltmak için 1996’da Doğu Avrupa ülkelerinin çoğuna Bush döneminde Gürcistan, Ukrayna ve Azerbaycan’ın katılımıyla ilk şok terapi uygulanmış, birden bire dış ticaret ve adımı atılan, 1997’de Moldova’nın ve 1999’da sermaye hareketlerine açılmışlardır, demokratikleşme Özbekistan’ın da katılımıyla GUUAM adlı ittifakı projesi ise daha da hızlı devreye sokulmuştur. oluşturmaya yöneldi. Çok çeşitli etnik ve kültürel Dolayısıyla ABD, ilk iş olarak hegemonya için unsurlar taşıyan Kafkaslar ve Orta Asya’da bulunan gerekli adım olan neoliberalizmi sabitleme yoluna radikal dinci eğilimler, Müslüman öğeler bulunduran gitmiştir ve bu uğurda sisteme entegre Rusya ve Çin açısından hayati öneme sahiptir. olmak istemeyen Yugoslavya savaşa Bu durumu ABD ve İsrail, Çeçenleri sürüklenmiş ve bu savaş kışkırtarak kendi lehlerine Yugoslavya’nın sisteme kullanmışlardır. Radikal İslama entegrasyonu ve ABD’nin karşı duyulan endişe, ABD’nin Balkanlar’da üs Afganistan’a müdahalesine kurmasıyla gönülsüzce de olsa bu sonuçlanmıştır. Bunun devletlerin desteğine sebep sonucunda, olmuştur. Bu noktalarda Balkanlarda Rusya aşırı İslam, ABD’nin işine gibi etkinlik yaramıştır. ABD’nin arttırabilecek diğer ekonomik çıkarlarının devletlerin de önü zedelendiği noktalarda ise kesilmiş oldu ve terörizm söylemi altında Balkanlarda ABD ABD’nin bölgeye askeri nüfuzu arttı. müdahalesini Soğuk Savaş kolaylaştırmıştır. sonrası ABD, Orta Orta Asya ve Kafkaslarda Doğu’da da etkinlik ve bulunan enerji kaynakları, nüfuz arttırmak istedi; Ortadoğu kaynaklı arz fiyat Rice bunun petrole ilişkin iki krizlerinin yaşanmamasının boyutu vardı: AB ve teminatı olacaktır. Ayrıca bu Japonya, Ortadoğu bölge dünyanın en büyük iki petrolüne büyük ölçüde ülkesinin, askeri bağımlıydı ve ABD’nin petrol bakımdan gerilemekle ithalatı da giderek artıyordu. Bunlara beraber en büyük ikinci SSCB’nin de dağılması eklenince, nükleer gücünün, dünyanın ABD’nin Ortadoğu bölgesindeki tutumu sertleşti. en gelişmiş batı ekonomileri ile ABD’nin Ortadoğu’ya ilişkin tutumunu etkileyen en hızlı büyüyen doğu diğer iki sebep ise, SSCB’nin ABD karşısında ekonomileri arasında köprü oluşturduğu ağırlıktan yararlanarak nefes alma ve oluşturacak bir yerdir. manevra olanağı elde etmiş olan az gelişmiş ülkeleri Dolayısıyla hegemon kesin bir disiplin altına alıp hegemonyasını statüsünün devamı için bu güçlendirmek isteği ile İran Devrimi’yle sarsılmış ekonomiler arasında olan hakimiyetini pekiştirmek isteğidir. İkincisi aynı oluşacak ticaretin zamanda İsrail’in bölgedeki çıkarlarını korumak için kontrolünün sağlanması bir de gerekliydi. gerekliliktir. Bu bağlamda Bu doğrultuda ilk olarak Irak, İran’a karşı ABD, 1999’da İpek Yolu güçlendirildi ve daha fazla güçlenmesi istenmeyen Strateji Yasasını yürürlüğe Irak’ın Kuveyt’e müdahalesine göz yumularak Irak’a koydu . Bölgenin sahip ABD müdahalesi için uygun fırsat yaratıldı. olduğu enerji rezervleri, Körfez Savaşı sonucunda ABD, Çin’in hızlı büyüyen Yuşçenko Saddam’ı başta tutarak bölge ekonomisinin yanında ülkelerini kendisine bağlamak askeri gelişimi ile Saakaşvili istedi ki, bu da Soğuk Savaş birlikte sonrası belirginleşen iki değerlendirildiğinde, boru politikasına paraleldi: hatlarının çoğunluğunun Komünizm tehdidinin SSCB tarafından inşa edilmiş yerini alacak "haydut olmasının sonucu olarak, devletler" ve İslami Rusya’nın sağlamış olduğu terörizm. Bu iki olgu, enerji tekeli de dikkate alınınca ABD’nin Rusya ve Çin ABD’nin Soğuk Savaş sonrası ile rekabette çeşitli enerji arzını kontrol etme bölgeleri boyunduruk politikasını çok daha hayati altına almasını ve hale getirdi. Dolayısıyla Avrasya’nın stratejik bazıları Rusya’dan ve İran’dan olarak önem teşkil geçmeyen boru hatları eden noktalarına projelerini desteklemek de yerleşiminde kendisine ABD’nin enerji arzını destek olacak çeşitlendirmek ve bu konuda devletlerin sayısını rakiplerinin manevra alanını arttıracaktı. Bu kısıtlamak açısından önem teşkil kapsamda, Soğuk Savaş eder. Maliyetinin yüksekliğine sonrası ABD’nin enerji karşın ABD, Rusya ve İran’ın kaynaklarını güvence altına gücüne karşı denge oluşturabilmek alabilmesi için taşeron olarak için BaküCeyhan ve TransHazar NATO’ya ihtiyacı vardı. Bu Boru hatlarına destek vermiştir. ABD dönemde NATO’nun sadece bölgede sivil toplum kuruluşlarına önemli misyonu genişlemedi, coğrafi olarak miktarlarda harcamalar yapmıştır. ABD bölge da doğuya doğru genişledi. Böylece Rusya devletleriyle iyi ilişkiler geliştirmeye çalışmıştır. Bu batısından yalıtılmış olacaktı. ülkelere ekonomik yardımın yanı sıra askeri ABD, BDT’yi dengelemek ve Rusya’nın yardımlar da yapılmıştır. Bölge devletlerinin C S TRATEJİ 19 Sovyetlerin birer parçası olması nedeniyle, bu devletlerin liderlerinin Rus Devleti’ne yakın bağlantılarının olması, ABD’nin bu ülkelerle Orta Doğu’ya kıyasla daha temkinli ve yumuşak araçlarla sürdürdüğü bir ilişki içinde olmasına sebep olmuştur. Bu bağlamda Clinton döneminde yumuşak politika araçlarıyla ülkelerin serbest pazara entegrasyonunun sağlanmasına çalışılmıştır. Bölge yönetimlerinin ABD devleti ve çok uluslu şirketleriyle anlaşmazlığı durumunda sivil toplum kuruluşları ve turuncu devrimler devreye girer. Rusya’nın da ekonomik dönüşümünü tamamlayabilmesi için Çeçenistan’la ilişkilerine müdahale edilmemiştir. Ekonomik çıkarların korunması sürecinde Taliban yönetiminin istikrar sağlayacağı düşünülerek bu yönetime 1998’e kadar yeşil ışık yakılmıştır. Ancak istikrarsızlığın devam ettiği ve bunun bölgedeki Amerikan şirketlerinin çıkarlarına ters düşeceği görülmüş ve 1998’den itibaren bu politika sona erdirilmiştir. Bunu izleyen süreçte ABD yönetimi değişmişti ve sertlik politikası da iki gelişmenin etkisiyle netleşmişti: ? Rusya ve Çin, 90’lı yılların ikinci yarısında Asya’nın başka güçleriyle ABD karşısında bir ağırlık oluşturacak ilişki tarzına yönelmişlerdi. Hatta Rusya, Çin, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan arasında Şanghay İşbirliği Örgütü kurulmuştu. ? Bölgede beslenen İslami terör 11 Eylül’de ABD’ye saldırı düzenlemişti. 11 Eylül sonrasında ABD, Soğuk Savaş dönemi sırasında geliştirdiği küresel sistemin çalışma ilkelerini terk ederken, Bush’un Ulusal Güvenlik Doktrin’i de uluslararası hukuku geçersiz kıldı. ABD hegemonyasının devamı için ABD şirketlerinin, finans kuruluşlarının, ABD önderliğinde kurulmuş ticaret örgütlerinin ve ABD liderliğinde kurulmuş askeri oluşumların eşliğinde dünya sistemi oluşturulmalıydı. Bu sistemde ABD’ye rakip olabilecek ülkeleri kontrol altına almak için enerji arzının kontrol edilmesi bir zorunluluk olmuş ve bu bağlamda ideolojik düşman yaratılması, bu kontrolü sağlamak yolunda yapılacak askeri müdahaleler için uygulanan bir politika olmuştur. ABD Savunma Stratejisi’nin ‘saldırı olmadan müdahale’ye dönüştürülmesi, enerji kaynaklarının bu yeni dönemde ne kadar hayati hale geldiğini gösterir. Bu açıdan Soğuk Savaş sonrası ABD’nin Avrasya Politikası’nda, rakipleri Çin ve Rusya arasında köprü oluşturan ve enerji rezervleri açısından zengin olan Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu’nun önemi artmıştır. Ekonomik çıkarları dış politikasında çok önemli yer teşkil eden ABD, hâkim olduğu sisteme diğer devletlerin entegrasyonunu sağlamak için insan hakları ve demokrasi gibi söylemlerle sivil toplum kuruluşlarını desteklemiş, bunları ekonomik çıkarlarının korunması paralelinde hareket etmeyen liderlere karşı kullanmış; yumuşak politika araçlarının ekonomik çıkarlarını korumada yetersiz kaldığı yerlerde ise ABD, ordusunu kullanarak insan hakları yerine terörizme işaret etmiştir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear