Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 Gürbüz EVREN Siyaset Bilimci gurbuzevren@kanalb.com.tr C S TRATEJİ Türkiye’yi daha sıkı bir izlemeye alacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Avrupa Birliği, Sendikalar Kanunu, Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu gibi kanunların yanı sıra, posta hizmetlerinin düzenlenmesi ve sektörün serbestleştirilmesi, reçetesiz tıbbi ürünlerin reklâmına izin verilmesi, özelleştirmelerde altın hisse uygulamasının ve süre sınırlandırılmasının sona erdirilmesi, elektrik piyasasında yabancılara yönelik sınırlamaların kalkması, doğal gaz dağıtımının yabancılar açılması gibi konularda da yasal değişikliklerin 2007–2008 döneminde yapılmasını bekliyor. TRT’nin yeniden yapılandırılması AKP İktidarı’nın yeni dönemdeki çalışmaları arasında yer alıyor. Bu çalışmaların sona ermesinden hemen sonra, Avrupa Birliği’nin beklentilerinden biri olan, Radyo ve Televizyonlardaki yabancı payı sınırlamalarının kaldırılmasına yönelik bir yasa değişikliğine gidilmesi gerekiyor. Avrupa Birliği, yabancılara yönelik sınırlamalar olduğunu tespit ettiği karayolu taşımacılığı, sivil havacılık, deniz taşımacılığı, yatçılık, finansal şirketler, özel istihdam ofisleri, yayıncılık, turizm, eğitim ve savunma gibi alanlarda da yasa değişikliklerin yapılmasını isteyecek. Avrupa Birliği sürecinde daha da küçülen ve yoksullaşan tarım sektörü, Brüksel’in eleştirilerinden nasibini alacak sektörler arasında olacak. Buğday ihracat politikası nedeniyle dikkati çekilecek olan Türkiye, canlı hayvan ve sığır eti ticaretine ilişkin anlaşmalara aykırı davrandığı, engeller yarattığı, Dünya Ticaret Örgütü'ne verdiği sözleri tutmadığı öne sürülerek, emir kipli cümlelerle uyarılacak. Brüksel’in beklentileri arasında, Ulaştırma Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gibi bakanlıkların teşkilat yapılarında önemli değişikliklere gidilmesi de var. Avrupa Birliği’nden alınacak yardımların daha iyi izlenmesi ve kontrol edilmesi amacıyla başlatılacak olan yeniden yapılandırma süreci için de yasal düzenlemelere gidilecek. Avrupa Birliği, yeniden yapılandırılacak kurumlar arasından yer alan Türk Standartlar Enstitüsü için 2008 – 2009 döneminde bir yasa yapılmasını bekliyor. Ayrıca, Ombudsmanlık Yasası ve Sayıştay Yasası gibi konular da, gerekli yasal düzenleme ve değişikliklerin beklendiği alanların arasında yer alıyor. Son olarak, sermaye hareketleri önündeki engellerin kaldırılması amacıyla yeni yasama döneminde "Menkul Kıymet Borsaları Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname"de değişiklik yapılacağını da hatırlatalım. Buraya kadar sıraladığım konulara ilişkin yasa değişiklikleri için, "Bunlar, ülkemizin gelişmesi ve ilerlemesi için gerekli" diyebilirsiniz. Doğrudur, son dönemde çok sık duyulan, "AB istediği için değil, ülkemizin ihtiyacı olduğu için bu değişiklikleri yapılmalıyız" ifadesini yukarıdaki konular için kısmen kullanabiliriz. Ama yavaş yavaş AKP AB’nin, AB AKP’nin işine geliyor A vrupa BirliğiTürkiye ilişkilerinde uzunca bir süredir yaşanan durgunluğun gerçek nedenini anlamak için, "Her iki taraf da bilinçli olarak bir süre sessiz kalmayı mı tercih etti", "Yaşanan sessizlik bir çeşit danışıklı dövüş müdür?" sorularını yanıtlamak gerekiyor. Gerek Brüksel’in gerekse AKP İktidarı’nın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği konusundaki karşılıklı samimiyetlerine yönelik ciddi kuşkular var. Bir yanda Ilımlı İslam düzenini yerleştirmek için Avrupa Birliği uyum sürecini kullanan, "Brüksel böyle istiyor" bahanesiyle kafasındaki değişiklikleri yapan AKP, diğer yanda ise, "Siyasal İslamcılar’ın yönetimde bulunduğu, Ilımlı İslami düzenin egemen olduğu bir ülke Birliğe katılamaz" bahanesine kavuşacak olan Avrupa Birliği. Böyle bir tablonun, Avrupa BirliğiTürkiye ilişkilerini yansıttığını söylemenin abartılı olup olmadığını da size bırakıyorum. 22 Temmuz seçimi öncesinde Brüksel’in politikası, Türkiye’yi, Birliğin üyesi olamayacak özellikler taşıyan bir ülkeye dönüştürecek AKP İktidarı’nı zor duruma düşürecek açıklama ve taleplerde bulunmamak yönündeydi. Her fırsatta AKP’yi desteklediğini açıkça ortaya koyan Avrupa Birliği’nin, Türkiye’ye hayır diyebilmenin ve farklı ortaklık formülleri önermenin yolunun, AKP’nin iktidarda kalmasından geçtiği bilinciyle hareket ettiğini kanıtlayan bulgulara da hemen her gün rastlamaktayız. Samimi olmadığı anlaşılan bu ilişkileri sürdürebilmek için, Türkiye’de ve Avrupa’da, sürecin tam üyelik yönünde işlediğini, hedefin Türkiye’nin Birliğe katılımı olduğunu anlatan, yazan, söyleyen çevrelere gereksinim duyulduğu biliniyor. Ülkemizdeki bazı çevreler, Avrupa Birliği’nin ve AKP’nin samimiyetlerinin sorgulanmasına şiddetle karşı çıkarken, "ama" ile başlayan cümleler kuranları, ne diyeceklerini sonuna kadar dinlemeden Avrupa Birliği düşmanı, hatta daha da ileri giderek Türkiye’nin çağdaşlaşma projesinin düşmanı ilan ediyorlar. "Avrupa’da Türkiye’nin tam üyeliğini destekleyen dostlarımız var, herkesi düşman olarak görme huyundan vazgeçelim" diyen bu çevrelere, Türkiye’yi desteklediği söylenen Avrupalılar’ın bile, Uydurma Ermeni soykırımı, Kıbrıs sorunu, PKK, Kürtçülük başta olmak üzere birçok konuda Türkiye karşıtlarıyla aynı paralelde olduklarını, "Türkiye ancak istenilenleri yaparsa tam üye olur" dediklerini hatırlatmak gerekiyor. 22 Temmuz seçiminin ardından, AKP’nin ikinci kez iktidara gelmesiyle ikili ilişkilerin hızlanacağı biliniyordu. Özellikle Kasım’da yayımlanacak 2007 Türkiye İlerleme Raporu öncesi ve sonrası Türk kamuoyunun gündemine bir kez daha gelecek olan Avrupa Birliği’nin tespit ve talepleri, konuşulacak, tartışılacak, tepkilere neden olacaktır. Seçim sürecinde ötelenen konular, Avrupa’daki birçok çevre tarafından çok daha rahatsız edici söylemlerle dillendirilecektir. İşte bu nedenledir ki, önümüzdeki aylarda ve yıllarda AKP İktidarı’nın yumuşak karnını, Avrupa Birliği’nden gelecek olan rahatsız edici açıklama, eleştiri ve talepler oluşturacaktır. ABTürkiye ilişkilerinde "Görünen Köy Kılavuz İstemez" Gerek Brüksel’in gerekse AKP İktidarı’nın, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği konusundaki karşılıklı samimiyetlerine yönelik ciddi kuşkular bulunuyor. Bir yanda Ilımlı İslam düzenini yerleştirmek için AB uyum sürecini kullanan ve kafasındaki değişiklikleri yapan AKP, diğer yanda ise, "Siyasal İslamcılar’ın yönetimde bulunduğu, Ilımlı İslam düzenin egemen olduğu bir ülke Birliğe katılamaz" bahanesine kavuşacak olan Avrupa Birliği yer alıyor. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 2007 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU’NA YÖNELİK ÖNGÖRÜLER Önümüzdeki beş yıllık dönemde 200 yasa üzerinde çalışması gereken AKP İktidarı’nın, Avrupa Birliği’nin önceliklerine özel bir önem vermesini bekleyen Brüksel’in, Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde çıkartılması gereken yasalar için