Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 Dr. Sıddık ARSLAN drsiddikarslan@hotmail.com smanlı’nın sadık tebaası Ermeniler, nasıl oldu da, küçük hesaplar uğruna hem kendilerini harcadılar, hem Osmanlı’yı zora soktular ve hem de "büyük insanlık suçu işleyerek" yüzyıllarca birlikte yaşadıkları komşularını hunharca katlettiler. Üstüne üstlük, "hem kel, hem de fodul" misali; hiç yüzleri bile kızarmadan, ihanet ettikleri Osmanlı’ya "soykırım" iftirası, katlettikleri komşularına ise "katil" damgasını vurma girişimlerini yaklaşık bir asırdan beri sürdürüyorlar. Açıkçası, hiç gereği yokken ve kendilerini "göçebe ve yurtsuz" millet konumuna mahkum etme bahasına; soykırım yalanını "saz çalıp söyleme" üslubuyla dillendirerek, kendilerini bu tuzağın içerisi çeken güç odaklarının sinsi emellerine hizmet etmeyi sürdürüyorlar. Üzülerek ve Batılılara sitem ederek belirtmek isterim ki; iki dost ve sadık ortak arasına girerek onları birbirine düşman etmek gerçek anlamda aşağılanacak derecede kötü bir davranış ve özelliktir. Öyle ki; neredeyse bütün inanç, gelenek, kültür ve yasal metinlerde bu gibi kötü hesap peşinde koşanlar "suçlu ve ayıplı" olarak değerlendirilirler. Kendi değerlerimizde ise, "birbirine sadakatle bağlı kişi, aile ve devletlerarasına girerek" onları birbirine düşman eden kişi veya otoriteler fitnekâr, hilekâr, düşman, kaypak, sahtekâr, vs gibi kötü sıfatlarla tanımlanırlar. İşte, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, devlet otoritesine sadakatle bağlı ve neredeyse en güvenilir kesimlerden birini oluşturan Ermeni halkı, ne yazık ki, bizzat Batılı mihraklar tarafından "hayali vaatlerle" Osmanlı’ya karşı kışkırtılmış ve gelecekleri tamamen karartılmıştır. Uluslararası ilişkilerin tabiatında var olan bu tarz girişim, bağlantı ve hamleler karşısında fazla şaşırmamak lazım. Hatta, reel politik yönünden bakarsak, gerçek mağdur konumundaki Osmanlı’nın tarih sahnesinden silinmesinden sonra bile peşinin bırakılmaması ve mirasından bile bir şeyler koparılmaya çalışılmasını da anlayışla karşılamak lazım. Bu bağlamda, dış politikanın incelikleri ve gerekleri bağlamında "soykırım iddialarının bütünü" analiz edildiğinde; sürece ayak uyduramama ve elindeki kozları kullanma becerisi gösterememe yönünden asıl Soykırımı İddiaları ve TürkiyeErmenistan İlişkileri: C S TRATEJİ suçlu olan Türkiye’dir. Dolayısıyla, beceriksizliğimizin faturası yanında, haksız iddiaların bedelini de ödemeye mecbur ve mahkum oluşumuzun belli ölçüdeki sorumluluğu bize aittir. Diğer yandan; Türkler ile Ermenileri, dünya uluslarının diline düşürecek derecede birbirlerine hasım eden güçleri "hesaba çekerek sorgulama" cesaret ve cüretini göstermememiz nedeniyle de "millet ve devlet" olarak ayrı bir sorumluluğumuzun olduğunu belirtmek gerekir. Ayrıca; bu sorumluluğumuzun başlıca sebeplerinden biri de içinde yaşamakta olduğumuz "bilgi ve iletişim çağı" denen sanayi ötesi dönemin gereklerine uygun hareket edemeyişimizdir. Bu yeni dönemde; küresel düzeydeki her türlü açılım, etkileşim, iletişim ve yönetişimde devletlerin etkisiyle boy ölçüşebilecek derecede etkin, yetkin ve etkili güçler vardır. Bu güçleri koordineli, eşgüdümlü, planlı, programlı ve bilinçli bir şekilde harekete geçirme başarısını gösteren devletler, yeni küreselleşmeci dönemin belirleyici güçleri olmaya adaydırlar. O nedenle, küresel dünya sistemi içerisinde doğrudan veya dolaylı olarak atılacak her adımda "devlet, sivil toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, her nevi iş âlemi ve diğer etkili çevrelerin" kendi üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri gerekmektedir. Vatan ve millet adına vazife icra etme anlamında, bu kesimlerden herhangi birinde belirgin bir zafiyet hâsıl olursa, ilgili devletin küresel sistemle O Soykırım Yalanı ve Batı’nın sorumluluğu Ermeniler ile Müslüman halklar arasında yaşanmış olan "kanlı kavgaları" araştırmak üzere, 1920’lerde Anadolu’ya gönderilen ABD heyetinin hazırladığı raporlara bakıldığında, aynı şekilde Rusya ve Avrupa ülkelerinin arşivleri incelendiğinde, suçlu tarafın kesinlikle Ermeniler olduğu net bir biçimde görülmektedir. ABD Ermenileri her yıl lobiler aracılığıyla onlarca protesto düzenliyor...