Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 Çağdaş ÜNGÖR New York Eyalet Ünv. D. Asya Tarihi Doktora Öğr. cagdas13@hotmail.com inliler birkaç yıldır 2008 yazında ev sahipliği yapacakları Pekin Olimpiyat Oyunları’na hazırlanıyor. Anımsanacağı gibi Pekin daha önce 2000 Olimpiyatları için adaylığını koymuş ve ret cevabı aldığında Çin yönetimi ABD’yi aleyhinde kulis yapmakla suçlamıştı. Gerçekten de o yıl Pekin’in elenmesinde, Tiananmen Olayları’nın anısının henüz taze olması ve ülkenin genel insan hakları karnesi gibi faktörler etkili olmuştu. 1990’lar boyunca dünyayı Tiananmen’in bir "karşı devrim teşebbüsü" olduğuna inandırmaya çalışan Çin yönetimi, 2008’de yapacağı organizasyonla bu trajik olayı dünyanın belleğinden tamamen silmeyi deneyecek. Her yıl dünyanın en büyük dış yatırımını çeken ülke için Olimpiyat Oyunları’ndan sağlanacak maddi gelir ikinci planda. Esas önemli olan bu organizasyonun altından başarıyla kalkıp ülkede ekonomik kalkınmaya bağlı olarak filizlenen özgüveni ve ulusal onur duygusunu pekiştirmek. Aslında bu tip organizasyonlara manevi anlamlar yükleyerek milli seferberliğe dönüştürme eğilimi gelişmekte olan ülkelerde sıkça görülüyor. İstanbullular, Olimpiyatlardan çok daha mütevazı bir organizasyon olan Habitat için sokak çocuklarına yapılanları; Bush geldiğinde birkaç gün kendi kentlerinde ancak sıkı nişancıların gölgesinde yürüyebildiklerini hemen anımsayacaklardır. Benzer şekilde Çinli yetkililer de Olimpiyat inşaatları için Pekin’de tarihsel değeri olan geleneksel konutları yıkıp binlerce aileyi evlerini terk etmek durumunda bıraktı. Aynı esnada birçok gönüllü üniversite öğrencisi, Olimpiyat katılımcılarına kenti gezdirirken ülkelerini en iyi şekilde temsil edebilmek için özel kurslara katılıyordu. Ç 2008 Olimpiyatlarını halkla ilişkiler açısından değerlendiriyor C S TRATEJİ istikrar unsuru haline geldiğini bile söylemek mümkün. Öyle ki bugün ÇKP kendini lağvetmeye kalksa bundan en çok Çin’e yatırım yapmış olan Batılılar ürkecek. Peki, bu denli yatırım çeken, dünyada giderek daha çok ilgi ve merak uyandıran bir ülke 2008 Olimpiyatları’ndan ne bekliyor? Bu sorunun yanıtını Çin’in bu organizasyonda kullanacağı sloganlardan yola çıkarak sezmek mümkün. Pekin Olimpiyatları’nın esas sloganı "Tek Dünya, Tek Rüya" küreselleşme sürecini ve Çin’in bu sürece gönüllü katılımını ifade etmek için seçilmiş gibi. Bilindiği üzere, Çin küreselleşmenin nimetlerinden en çok faydalanan ülkelerden biri olarak görülüyor. Çinli yetkililer bunu uluslararası arenada (mevcut tehdit algısını güçlendirmemek için) vurgulamaktan kaçınsa da ülkenin küresel üretim ve ticaretteki payı her geçen gün büyüyor. Elbette Çin’in büyümesi toz pembe bir süreç değil ve ciddi toplumsal sonuçları var. Sözgelimi, geçmişte kamu işletmelerinde çalışan milyonlarca insan dışa açılma reformlarıyla sosyal haklarını ve iş güvencesini yitirerek mağdur oldu. Hukuki ve idari düzenlemeler çoğu zaman reformların gerisinden geldiği için sorunların bugünden yarına çözülmesi de mümkün değil. Ancak gerek köyden şehre göç etme özgürlüğü kazanan köylü çoğunluğun, gerekse şehirli nüfusun yaşam standardında gözle görülür bir iyileşme olduğu da yadsınamaz. Dolayısıyla Çinliler "Tek Dünya, Tek Rüya" sloganının potansiyel alıcısı konumunda. Çin’in tanıtım atağı Uluslararası alanda hakkındaki olumsuz izlenimi silmek isteyen Pekin yönetimi, ülkesinde düzenlenecek 2008 olimpiyatlarını bu amaç doğrultusunda kullanmak istiyor. Hazırlıklar ve olimpiyatların sloganları dahi bu yönde düzenleniyor. SLOGANLAR OLİMPİYATI ‘TEK DÜNYA, TEK RÜYA’ Pekin Belediyesi Olimpiyat hazırlıklarında yer yer aşırıya kaçsa da, esasen Çin yönetiminin ülkenin imajıyla ilgili kaygısı pek de yersiz değil. Batı’daki olumsuz Çin algısının –kısmen ırkçılıktan da liberalizm" ve "para biriminin serbest dalgalanması" beslenen uzunca bir tarihi var. 19. yüzyılda Batılı konusunda kulağı bükülse de eskisi kadar gözlemciler, Çin’i "Asya’nın hasta adamı" olarak eleştirilmiyor. Bir avuç samimi insan hakları anıyorlardı. Yüzyıl başındaki "geri kalmış, durgun, savunucusunu saymazsak, Batı’daki hakim Çin köhne, geleneksel" Çin algısının yerini 1949’daki Komünist Partisi (ÇKP) algısının "hiç yoktan iyi" bir sosyalist devrimden sonra tuhaf ve korkunç "Kızıl Çin" imgesi Çin, olimpiyata hazırlanıyor... aldı. Bu olumsuz algıya Soğuk Savaş’ın bitişi bile tam etki edememiş olsa gerek ki Samuel Huntington "Medeniyetler Çatışması"nda Batı değerleriyle uyuşmaz gördüğü kültürlerin içinde Konfüçyüs medeniyetini de sayıyor. Diğer yandan, Çin’in son yirmi yıldaki iktisadi gelişmesi bu ülkeye olan bakışı da kaçınılmaz olarak değiştiriyor. Örneğin, geçmişte Çin’in geri kalmasının temel nedeni olarak görülen geleneksel Asya değerlerini bugün büyümenin arkasındaki motor güç olarak sunan gözlemciler var. Aynı şekilde, nüfusu, tarihsel olarak Çin’in en temel sıkıntısı olarak görülürken bugün kimi çevrelerce ülkenin en büyük kozu addediliyor. Geleneksel Çin mimarisi, tıbbı, kaligrafi ve savaş sanatları Batı’da yeni hayran kitleleri yaratıyor. Komünist Parti bile, zaman zaman "siyasi Pekin Olimpiyatları’nda kullanılacak diğer kavramlar ise "Yeşil Olimpiyat", "İleri teknoloji Olimpiyatı" ve "Halkın Olimpiyatı". Esasen bu kavramlar da Çin’in gerçeğinden çok, geride bıraktıklarını ve hayal ettiği geleceği anlatıyor. Örneğin "yeşil" son yirmi yılda gerçekleştirdiği kalkınma atılımıyla çevre sorunları çığ gibi büyüyen Çin’in gerçekliğini dile getirecek son sözcük. Dünyanın en kirli nehirlerine ve havasına sahip olan ülkede Sarı Nehir’in artık siyah aktığı bile söyleniyor. "İleri teknoloji" de uzaya ABD’den neredeyse yarım asır sonra giden Çin’i betimlemek için kullanabileceğimiz bir kavram sayılmaz. Çin’in ileri teknolojisi şu anda daha çok Ortadoğu ülkelerine yaptığı silah satışlarında, fason ilaç ve korsan film üretiminde öne çıkıyor. Ancak 1960’lardan beri nükleer bir güç olan Çin’in her yıl binlerce mühendislik öğrencisini ABD’ye gönderdiğini de belirtmek gerek. Bugün Batı’ya giden Çinli öğrenciler hem milliyetçi duygular besledikleri, hem de ana yurtlarını bir "fırsatlar ülkesi" olarak gördükleri için ülkelerine geri dönüyorlar. Mao’nun doğru ideolojik tutumu bilgiye ve uzmanlığa üstün tuttuğu dönem çok gerilerde kaldı. Bu anlamda "Halkın Olimpiyatları" kavramı da ülkenin sosyalist mirasına gönderme yapması açısından sadece nostaljik bir değere sahip. Mao’nun 1976’daki ölümünden bu yana, Çin’i diğer ülkelerden ayırt eden özellik kesinlikle ideoloji değil. Dolayısıyla Olimpiyat sloganları Çin’in bugününü değil ama geçmişini ve hayal ettiği geleceği yansıtması açısından önemli. Ne de olsa bugünün Çin’i yeşil, sosyalist, kırsal bir geçmişten teknolojik üstünlüğünün ağır basacağı, kentli nüfusun artacağı, planlı bir kapitalist modele doğru yürüyor. 2008 yazı, bu gelecek projesi sembolik olarak o tarihte yaşama geçirileceği için önemli. Uzun lafın kısası, Pekin sadece Olimpiyatlar’a değil hayal ettiği bu iyimser gelecek tablosuna hazırlanıyor…