Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
bu kuruluşlara örnek olarak verilebilir. Bu kuruluşlarla bizler ortaklaşa çalışma yapmaktayız. Bu işbirliği bize çok değerli tecrübeler kazandırmaktadır. Bizler uzun bir yola çıktık. Yapacağımız daha bir çok iş var. Uluslararası alanda çalışmalara büyük önem veriyoruz. MRCI’yla iyi ilişkilerimiz var. Cenevre’de yapılan Birleşmiş Milletler Azınlık Grubu toplantılarına katıldık. FUEN’in çalışma grubu bu sene Polonya’da yapılan toplantılarına katıldık. Arıca bu kuruluşlara üye olmamız yönünde onlardan davet aldık. Yine bu sene Varşova’da yapılan Avrupa Güvenliği ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) toplantılarına katıldık. Ve ilk kez Batı Trakya Türk Belediyelerinin alt yapı sorunları dile getirildi. Çünkü siyasi ve insan hakları sorunları dışında azınlığımızın belediyelerinin alt yapı sorunları da acil çözüm beklemektedir. Bizce çok önemli olan bu sorunlar da ihmal edilmemelidir. Batı Trakya Türk azınlığı refahı için bu alanda kalıcı çözümler geliştirilmektedir. Uzun yıllar bizi meşgul eden Yunanistan vatandaşlık yasasının 19. maddesi kaldırılmıştır. Zor durumda bulunan Batı Trakya Türklerinin sorunlarının çözümü için çalışmalar yapmaktayız. Bu konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götüreceğiz. Ve bu sorunun çözümü için mücadele vereceğiz. Bunun için bu konuda uzman avukatlarla görüşmeler yapmaktayız. Bu karar aralık ayında kesinlik kazanacaktır. 1960’larda başlayan bu adım kısa bir zamanda sona ermiş olacaktır. Uzun yılardır süregelen engellemelere rağmen bu karar aşılacaktır. AB’nin itici gücü olan Almanya ve Fransa lider konumundaki Türkiye’nin önemini anlamış ve Türkiye’yle birlikte ne kadar güçleneceğini görmüştür. Ülkemiz Yunanistan’ın da desteklediği bu karar bizler için çok önemlidir ve bizleri çok mutlu etmektedir." Müftülük kurumunun ulusal kimlik olarak Türklüğü değil dini öngördüğünü belirtmiştik. Batı Trakya Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif ’se şu görüşlere sahiptir: "..600 yıldan beri yaşadığımız topraklarda AB’nin bir parçası olarak bulunmaktayız. Ama ne yazık ki, Türkiye, anavatanımız, olmadığı için bu topluluğun içinde AB’nin nimetlerinden Batı Trakya Türkleri yararlanamamaktadır. Bugün Batı Trakya Türküne bir din adamı olarak kürsüden şunu sesleniyorum: Biz AB’ye girmiş sadece Yunan vatandaşı değiliz Avrupa Birliği vatandaşıyız. Bunun için gelecek nesillerin, mutlaka ayakta dimdik ve Avrupa treninin birinci sınıf vagonunda yer alabilmesi için Türklüğünü, İslamlığını, Yunan dilini ve Avrupa dillerinden bir tanesini mutlaka öğrenmesi lazım. Biz bugün bunun mücadelesini yapıyoruz. Biz anavatanımız Türkiye’nin de biran önce AB’ye girmesini ve anavatanımızla birlikte ancak AB nimetlerinden tam anlamıyla yararlanacağımıza inanıyoruz. Aksi taktirde Türkiye’nin olmadığı bir yerde Batı Trakya Türklerine de hayatın olmayacağını ve olamayacağını bütün Türk dünyasının bilmesini isterim." C S TRATEJİ 9 Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa İsen’di. Mustafa İsen konuşmasında şunları söyledi: "Karşı karşıya kaldığımız sorunlarda bu sorunların çözümü noktasında biraz kendimize güvenmemiz lazım. "Başımıza bu çorabı kim ördü" diye sormak yerine; "benim bu duruma düşmemde benim kusurum nedir?" gibi bir yaklaşımla sorunların üstesinden gelebilecek çabalar içinde olmamız lazım. Artık AB’nin gerçekten bize sağladığı büyük imkanlar ve haklar var. Bunları biz kullanabilirsek ancak bunlar işe yarar yoksa onlar kağıt üzerinde kalmaya devam edecektir." YUNANİSTAN’IN Batı Trakya mahallelerinde Türk gelenekleri yaşatılıyor. BASKICI POLİTİKALARI Batı Trakya Türkleri için eğitim programları, Yunanistan lehine dönüştürülmüş durumda. Lozan Antlaşmasını hiçe sayarak sözde sivil toplum kuruluşları tarafından geliştirilen AB söylemi ise sadece olumsuz koşulların dana da zorlaşmasına neden oluyor. Bursa Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’nde 3 dönem başkanlık yapmış olan ve AKP’den Bursa Milletvekili seçilen Mustafa Dündar’sa siyasetçi kimliğiyle bakış açısı şöyleydi: "..Batı Trakya’daki azınlık hakları sadece Yunanistan’ın meselesi değildir. AB’nin meselesidir. Ve bir çok konuda AB Türkiye’yle insan haklarından söz ediyorsa; bizler de 17 Aralıktan sonra bunlardan söz edeceğiz. Ve bundan sonra sivil toplum örgütlerimize, federasyonlarımıza birlik içerisinde öncelikle bu konularda Türkiye Cumhuriyeti’ne yardımcı olmalarını; çünkü sivil toplum günümüzde, dünyada en önemli yerdedir. Bütün insan hakları kuruluşları sivil toplum örgütlerinin seslerine çok daha dikkat etmektedirler. İnşallah müzakere tarihi alınacak ve bu müzakere sürecinde adım adım çözeceğiz. Şunu da biliyoruz, AB Türkiye için olmazsa olmaz bir koşul değildir. AB Türk insanı için bir amaç değil; Türk insanının mutluluğunun, huzurunun daha iyi seviyeye ulaşması için bir araçtır. Çünkü AB’yi bize hedef gösteren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Muasır medeniyet demiştir bizim seviyemiz. Ve 1963 yılında da rahmetli İnönü bu adımı atmıştır. AB projesi Türkiye Cumhuriyeti’nin projesidir. Buna bu şekilde bakmanızı istiyorum." Demek ki bu bir devlet projesi değil bakış açısıdır ya da AB’yi tahterevalli olarak gören siyasal islamın hedefine ulaşma noktasında kullanacağı haklılık politikası ve aracıdır. Toplantıya konuşmacı olarak katılan başka bir isim AKP Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut’tu. Konuşması şöyleydi: "Dış Türkler sorunu uzun yıllardan beri ülkemizin önemli sorunları başında olmaya devam ediyor. Eskiye göre iyi durumdayız. Son iki yıldan bu yana daha da iyi durumdayız. AB’ye Türkiye’nin de ileriki yıllarda girmesinden sonra bu kardeşlerimizin de özellikle Balkanlardaki Türk kardeşlerimiz de sorunları önemli ölçüde azalacaktır. Ve her yönüyle Müslüman Türk’ün her yerde sesi duyulmaya devam edecektir." Bir başka konuşmacı da Kültür ve Turizm Konuşmalar, Batı Trakya Türklerinin yaşadıkları ve tarih göstermektedir ki, Batı Trakya Türkleri kendilerini Anadolu Türklüğünden soyutlamışlardır. Bakış açıları Anadolu Türklüğünden kopuş gerçeğine koşut bir anlam taşımaktadır. Bunda kuşkusuz Türkiye’nin destek olma konusundaki yetersizliği, uygulanan eğitim politikasının etkililiğinin düşük ve dinci bir nitelikte olması belirleyici rol oynamıştır. Batı Trakya Türklüğünün geçirdiği evreler sonucu geldiği nokta AB’den medet uman bir anlayışa evrilmesidir. Türk kimliği geri planda kalmış ve dinin ulusal kimlik olarak anılması sürmektedir. Ayrıca Türk kimliği "azınlık" vurgusuyla alt kimliğe dönüşmüş ve Yunan kültürü üst kimlik olarak yerleşmiştir. Siyasiler bu sonuçları bir onur olarak niteler konumdadırlar. Yanlış politikalar yeni Arif Zade Arif efendilerin ve sömürge olmayı isteyen ve halka bunu benimsetmeyi kendine görev biçen yeni Müslüman Gençlik Birliği gibi örgütleri doğurmuştur. Batı Trakya’yı dün Avrupa sömürmek istiyordu, bugün yine Avrupa’nın çıkarları ve eli Batı Trakya’nın üzerinde. Ancak bu kez Avrupa çok güçlük çekmeyecektir. Batı Trakya Türkleri ve Batı Trakya Türk yöneticileri dün olduğu gibi bugün de gözlerini Avrupa’ya dikmiş ve Avrupa’dan beklentilerini karşılamasını beklemektedir. 1997 yılında başlayan Atina Üniversitesi eğitim kadroları tarafından yürütülen program sonucu da Türklük kimliği Batı Trakya’da eğitimin ulusal olmasının yitişi olarak sürmekteydi. "siz Türklere bunu mu yaptınız, biz de Rumlara bunu yaparız!" Batı Trakya’daki programda bunun dışına çıkıldı. Ne karşılıklık, ne de Lozan bu programa engel oldu. Açık söylemek gerekir, bunu da Yorgo Papandreu yaptı. Sadece hükümet olsaydı, bu program da bu kadar başarılı sonuç vermeyebilirdi. Yine milliyetçi bir program olabilirdi. Ne Lozan, ne Kozan diyoruz buna biz" diyebilenlerin eline bırakılan Batı Trakya Türkleri için eğitim programları, Yunanistan lehine dönüştürülmüş görünmektedir. Lozan Antlaşmasını hiçe sayarak söylem geliştiren, AB çıkarlarını önceleyen kimseler Batı Trakya Türklerinin gereksinimlerini ve içinde bulundukları cenderenin gerçekliğini sorgulamaktan öte, bu olumsuz koşulları daha da zorlaştırma yolunda katkı sağladıkları dikkat çekmektedir.