Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Turgut A. KARABEKİR turgutk@gmail.com ir hastaneyi ziyaret etmek sağlığımızın değerini bize anımsatır. Bulutsuz bir havada uçakla uzun bir yolculuk yapmak; dünya üzerinde ne kadar boş alanlar olduğunu, ve insanların karıncalar gibi bir yerlere tıkışmak çabasında, hemcinsine karşı ne kadar densizlik yapmakta olduklarını düşündürür. Dünyadaki toprakların onda birinin bile kullanılmadığını varsayarsak, küçük ölçüde; kişilerin maddi çıkarlar peşinde, can alacak boyutlarda, hemcinslerine zararlı olmaları, büyük ölçüde; ulusların asırlardır bitip tükenmeyen bir hırs içerisinde birbirini yemesi, inanılmayacak bir gerçek olarak belirir. ‘Büyük ulus’ ölçütlerinin kıyaslamalı değerlendirmesi… C S TRATEJİ ÇİN’İN YAKLAŞIMI Çin bir zamanlar en eski büyük ulusu idi. Bugün tekrar güçlü olmak yoluna girdi. En çok nüfuslu ülke olarak geniş bir iç ve dış pazar, büyük bir üretim gücüne sahip. Mao’nun radikal sosyalizminden, ılımlı kapitalizme kaymaya başladığı 1015 yıl içerisinde, dünyanın üçüncü büyük ekonomik gücü oldu. Son birkaç yılda ortalama büyüme hızı yüzde dokuzu geçti. Geniş döviz rezervinin yüzde yetmişini ABD bonoları ve nakdi oluşturuyor. Bu nedenle bir bakıma ABD ekonomisinin anahtarını elinde tutuyor. İhracatında ABD pazarının payı düştükçe, Çin’in ABD’ye olan ihtiyacı azaldıkça, rezervlerini elinden çıkararak ABD’yi yıpratma olasılığı gün geçtikçe artıyor. Bütün yeni ilişki kurduğu ülkelerle, yardımcı ve barışçı politika güderek işlerini kolaylıkla, savaş masrafı olmadan çözmeyi başarabiliyor. Her geçen gün ABD karşısında en etkin güç olarak beliriyor. Büyük ulus olarak tarihteki eski yerini tekrar alıp alamayacağını zaman gösterecek. B Türkiye boyunduruktan silkinmeli 20. YÜZYILIN RÖNESANSI Türkiye büyük bir ulustur. Türkiye, demokrasinin bilinmediği çağlarda bile, Orta Asya’daki öğrenimlerinden, adil ve barışsever, insani bir tutumla imparatorluk idare etmiş olan büyük Osmanlı ulusundan geldi. başından beri birbirlerini boğazlamak olu. Bugün Atatürk ilkelerinin üzerinde en çağdaş değerlerle Avrupa’nın ilerlemiş olmasının nedeni; Rönesans’ı kuruldu. En zor koşullar içinde, kan dökülmeden, en doğurmuş ve yaşamış olması, sanayileşmedeki uygar yöntemlerle, eşine rastlanmamış bir maharetle, başarısıdır. emperyalist ülkelerin kıskacına düşmüş bir Kaydedilen ilerleme, insanlıklarından ve insan imparatorluk kalıntısından, Türkiye Cumhuriyeti haklarına saygılarından değildir. yaratıldı. Rönesans’ı doğuran devrim de, kanlı bir İlk on yılda yapılan devrimler, 20. yüzyılın başlangıca dayanır. Bunların hiçbirinin büyük ulus Rönesansı sayılacak niteliktedir. Bugüne kadar da olmakla bir bağlantısı yoktur. Her zaman çifte Yurtta barış, dünyada barış ilkesinde devam edildi. standart kullanmışlardır, hala da kullanmaktadırlar. Günümüzün sorunlarının temelinde demokrasinin ve Rusya Çarlar devrinde halkı sefalete terk etti. sosyalizmin, sanayileşme tamamlanmadan evvel Komünizm devrinde sosyalist ilkelere sadık uygulanmış olması yatar. Dış baskılar, ve Batı’lıların kalacaklarına, sadece devlet erkanına, halka Lozan antlaşması nedeniyle hedeflerine ulaşamamış verilmeyen imtiyazlar sağladılar. Çarlar gitmiş olduğu olmaları, bizim onların amaçlarına erişmek için öne halde Sosyalizmi de yozlaştırarak, demokratik sürdükleri isteklerine karşı zayıf davranmamız, hala anlayıştan milletçe uzak olduklarını bir kere daha içinde olduğumuz geçiş süresinin uzamasına neden kanıtladılar. Rusya hiçbir zaman büyük ulus olmadı, oluyor. bundan sonra da olacağa benzemiyor. İngiltere ise zaten daima sömürgeci bir imparatorluk oldu. Fakat çağdaş koşulları Çocuğunu yitirmiş bir Iraklı anne... değerlendirmesini zamanında bilerek, fazla kan dökülmesine neden olmadan, sömürgelerinin çoğundan, adasına çekilmek dirayetini gösterdi. 20. asırda yapmış olduğu en büyük hata, Osmanlı İmparatorluğu’nu yanlış bilgi ve gerçekleşemeyecek arzularla, parçalamayı planlayıp, dünyanın başına bugünkü Ortadoğu problemini yaratmasıdır.(1) Son hatası ise, Irak savaşında ABD’nin peşine takılması oldu. Geçmişindeki bu hatalara karşın büyük ulus olmak potansiyelini yitirmiş denemez. Tarihsel geçmişleri, uygulamaları, yarattıkları değerler, ulusların ‘büyük’ olabilme yetilerini de gözler önüne seriyor. İngilizler, Çinliler ve Türkler, buna örnek olarak gösterilebilirler… ABD’YE BAKIŞ bir ulus olabildiler. En büyük marifetleri tarihin KIYASLAMALI DEĞERLENDİRME Avrupa ülkeleri ise, ne büyük bir ulus, ne de Roma ve Bizans’tan sonra, devamlılık sağlamış güçlü ABD günümüzde süper güç olarak sivrilmiş en güçlü ulus devlet olmasına rağmen, büyük bir ulus olamadığını eylemleriyle kanıtlıyor. ABD’nin büyük gücü, şefkatli bir elden mahrum. İki yüz yıllık kısa tarihinin ilk yarısı, işgal ettikleri topraklardaki, hayvandan aşağı değerlendirdikleri yerlileri, yüzkarası soykırımla yok etmekle geçti. Diğer yarısında sanayileşme başarısından sonra, gasp ettikleri yurt içinde, savunmakta oldukları demokrasi kurallarını, yurt dışarıda unutarak, emperyalist hedefler peşinde koşmaya başladılar. ABD artık emperyalist hedefler güden, çağdaş anlamda bir imparatorluk, bir sömürgeci haline geldi. Watergate skandalından sonra, halkın devlete olan güvenci yıkıldı ve inişe geçti. Son yıllarda sergilemekte olduğu tutumlar devam ederse bu inişten kurtulması da mümkün görülmüyor. Halkın karakterine aykırı olan, yıllardır yapılan hataların birikimi, kendilerine olan güven ve inançlarına şüpheyle bakmalarına neden oluyor. Bu iç hesaplaşmaların etkilerini yakında göreceğiz. Amerikan demokrasisi başlangıçta en iyi uygulamalara şahit olmuşken, 20. yüzyılın ikinci yarısında, demokrasisi mega şirketlerin çıkarlarını sağlayacak şekilde yönetilmeye başladı. Yazar Robert Kagan yeni kitabında(2) Amerikanın tarihinin yabancı ülkelere karşı politikasını incelerken; kuruluşundan beri ne kadar işgalci bir ülke olduğunu, bir taraftan barış ve demokrasi uygularken, diğer taraftan yeni topraklara karşı olan iştahının hiçbir zaman bitmediğini anlatıyor. Amerikan halkının bunun bilincinde olmayarak, kendilerini dünyanın en barış ve yardımsever toplumu olarak gördüklerini söylüyor. Hatta halkın dışarıdan gelen yankıları da