Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C S kaya İzlojeniya) başlıklı bir manifestoda yoğun olarak ifade edilmiştir. Merkezden uzaklaştıkça Rus kültürü Asya ve Avrupa kültürüne yakınlaşmakta ama onlarla ne özdeşleşmekte ne de kaynaşmaktadır. Bunu fenbilimci Avrasyacılar, laboratuvar ortamında ortaya konan bir deney’de ‘kimyasal bir reaksiyon’ olarak nitelendirmişlerdir. Avrasyacılar, Avrupa uygarlığından onları ayıran ve Rusya’nın politik temellerinin Moğollar tarafından atıldığına inanmaktalar. Avrasyacılık, Rusya için 1921 yılında bir çalışma disiplini olarak ‘İshod k Vastoku’ dergisiyle ile ortaya çıkmıştır. Ders kitaplarına girdi . dünya savaşı sonrasında SSCB’de Hruşçov döneminde ders kitaplarında da Avrasya tanımı bulunmaktaydı. Burada ideolojik açılımlar yerine sosyokültürel değerine yer verilmiştir. Çocuk ve gençler için hazırlanan serbest okuma kitapları ve/veya dergilerde ise ‘hümanizma’ya paralel olarak aynı coğrafyada yaşayan farklı kültür, din, dil, etnisite’nin bir ‘Avrasya doğası’ olarak idealize edilmiştir. Bu dönemde Avrasyacılık, sosyokültürel gelişime küçük adımlarla devam etmiştir. Avrasya’dan Rusya İmparatorluğunun sınırları içinde bir kültürelpolitik kontinium olarak (bilim dilinde) bahsedilmeye başlandı. Bu akımın ideologları arasında filolog ve linguist N. Trubetskoy, müzik bilimci ve yayıncı P. Suvçinski, coğrafyacı ve ekonomist P. Savitski, hukukçular V. İlin ve N. Alekseyev, filozof G. Florovski, tarihçiler M. Şahmatov, G. Vernadski ve L. Karsavin yer almaktaydı. 1920 yılından başlayarak Sofya’da, sonra Prag’da, Paris’te ve Berlin’de bu kişiler tarafından hazırlanmış kitaplar, derlemeler ve almanaklar çıkmaya başlamıştır. Bu ekolün temel görüşleri 1926 yılında Paris’te N. Trubetskoy’un redaksiyonu altında yayımlanmış olan "Avrasyacılık. Sistematik tanımlama denemesi Yevrazistva. Opıt sistematiçeskava izlojeniya" başlıklı manifestoda en yoğun şekliyle ifade edilmiştir. Bilim adamlarının ilgilerinin merkezinde, "ayrı, özgün, bütünsel ve organik bir dünya oluşturan ve "ilahi bir irade" ile tarihte kendi özel yolundan gitmesi kararlaştırılmış olan RusyaAvrasya" yer almaktaydı. N. Trubetskoy şöyle yazıyordu: "Düşüncelerimizin tüm anlamı ve esprisi şurada ki, biz özel bir AvrasyaRus kültürünün ve onun özel öznesinin senfonik kişilik olarak varlığını kabul ve ilan ediyoruz". Bu kişilik ne Slav ne de Turanlı (aslında biyolojik ataları arasında her ikisi de mevcuttur) değil, kültüründe Slav, Türk ve Bizans ögeleri taşıyan Rus’tur. Merkezden uzaklaştıkça Rus kültürü Asya ve Avrupa kültürüne yakınlaşmakta ama onlarla özdeşleşmemektedir. TRATEJİ 23 Rusya'ya sızan şeytani vahhabistliğe karşı uygun bir karşılık oluşturduğunu vurgulayarak takdir etmektedir. DoğubilimciAvrasyacı Rus Prof. V . Maksimenko diğer çoğu Rus jeopolitikleri gibi temelde dominant ve antagonistik Avrasyacı gücünü Rus emperyal misyonunu taşıyarak ABD’nin Avrasyada önce ekonomik sonra askeriveya bunun tersi olarak önce askeri sonra ekonomik gücünü karşıhareket gibi kullanması durumunda ‘Rusya’nın çıkarları’ açısından bir tehlike oluşturmayacağından emin olmak istediğini belirterek, ABD emperyalizmine karşı direnç gösterecek bir oluşumu desteklediğini vurgulamaktadır. Bundan dolayı, Rus jeopolitikleristratejistleri ‘NATO’nun Genişleme Süreci’ni, ’İslam tehdidi’ni,’Rusya’nın Güvenliği’ gibi konuları bugünkü Rusya için değil; gelecekteki ‘Büyük RusyaVelikaya Rassiya’ için tartışmaktadırlar. Bu da bir ‘ Rus ideali ’ dir. Tek güç Rusya iğer yandan ise ‘Avrasya’da tek güç olmak bir Rus idealidir’ ve ‘Rusya’nın etki alanı Avrasya’dır’yaklaşımından hareketle Polonez kökenli ABD’li jeostratejist Z. Brzezinski’nin ‘The Premature PartnershipPrematuralnaya Saturudniçestva’ çalışmasında Rusya’nın Avrasya’da hegemon bir güç olmasıyla AvrupaAtlantik ittifakını zedeleyebileceğinden bu ve benzer uluslararası gelişmelerin engellenmesi gereğini vurgulamaktadır. Z. Brzezinski’nin ABD üst yönetimine stratejik bir yardım olarak ‘SSCB sonrasında jeopolitik çoğulculuğun konsolidasyonu’önerisinde bulunan ilk stratejisttir; amaç, dağılan imparatorluğun ‘jeopolitik pluralism’ temelinde Rus çıkarlarının korkunç tehdidine karşı bir karşıplan uygulanmak istenmektedir. Buna karşı Rus jeopolitikler ‘multipolarism’i bir dünya düzeni olarak tartışmaktadırlar. Multipolarism, ABD ve Batı’nın tek yanlı hakimiyetine karşı, engel olunmak için bir geliştirilen bir Rus ideası’dır. Brzezinski’nin Pluralism teklifi ise Rusya’nın coğrafik üstünlüklerine karşı oluşturulan ve AvrupaAtlantik ittifakının Asya’daki hedefinin dünyanın en geniş kıtasal alanında ideolojik hedefleri gerçekleştirmekten çok, mutlak jeopolitik kontrolü sağlamak hedefli olduğudur. Ayrıca Rus ve Fin siyaset bilimi ve jeostrateji uzmanları ‘jeopolitik pluralism’’in anlamının ‘Kafkasya,Orta Asya ve komşu alanların Balkanlaştırılması’ mantığıyla açıklanamayacağı belirtilerek Brzezinski’nin jeopolitika konusunda paranoyak olduğunu iddia etmektedirler. Putin'in antiamerikancı Dugin'i takdir ettiği ve desteklediği görülmektedir. Dugin'in hareketini RF içerisinde yer alan Şeyh’ül İslam, Patriark sekreteryası, Budist lider ve Musevi haham da desteklemektedir. Bu durumda Avrasyacılık yeniden tanımlanarak NeoYevrazistva kavram ve ideolojisi altında yeniden şekillenmektedir. SCB’nin yıkılması ile bir kenara atılan Avrasyacılık düşüncesi, Viladimir Putin’in başkanlık koltuğuna geçmesinin ardından yeniden egemen ideoloji haline geldi. Avrasyacılığın en önemli özelliği ise AB içindeki tüm gruplar tarafından da destekleniyor olması. S 2 Putin,8 Eylül günü Berlin’de, merkez sağ ve merkez sol parti liderleriyle seçimleri gün kala görüşmede Bozkır ruhunun doğuşu ültürel ve coğrafi bir bütün olarak Avrasya’nın tarihinin belkemiğini, ana karayı Pasifik Okyanusu’ndan Karpatlar’a kadar kat eden Büyük Bozkır oluşturmaktadır. "Bozkıra hükmeden, Avrasya’nın politik ve kültürel birleştiricisi olmuştur". İlk defa Avrasya kültür dünyası bir bütün olarak Cengizhan’ın İmparatorluğu altında birleşti (daha sonra onun yerini Moskova Rus devleti aldı); üstelik "sancısız, yumuşak bir süreç içinde Rus devletinin sınırları Moğolistan İmparatorluğu’nun sınırlarıyla çakıştı". Avrasyacılar, Avrupa medeniyetinden onları ayıran pek çok farkı belirleyen politik temelin Moğollar tarafından atıldığına inanmaktadırlar. Ortodoksluğa sadık kalan ve Bizans Hıristiyanlığının ülkelerinin sistemini oluşturan faktörlerden biri olarak kabul eden Avrasyacılar, Ekim devrimini arınma ve Rus kültürünün "bozkır ruhunun" doğuşu olarak, yenilenmiş ve güçlü Avrasya’nın oluşum sürecinin başlangıç noktası olarak kabul ettiler. Ve Avrupa kültürüne karşı katı muhalefet içinde kaldılar. ". . . RomenGermen dünyası bizim en büyük düşmanımızdır. . . RomenGermenler sadece kendilerinin insan olduklarından o kadar emindiler ki, kendilerini ‘insanlık’, kendi kültürlerini ‘insanlık medeniyeti’ ve nihayet şovenizmlerini de ‘kozmopolitizm’ diye ad K landırdılar. " . SSCB dönemindeki ders kitaplarında Avrasya tanımı ile, sosyokültürel değerlere değinilmiştir. SSCB sonrasında Rusya Federasyon’unda bağımsızlığın doğal bir tepki olarak ortaya çıkan milliyetçilik dalgaları , Avrasyacılık'a büyük ilgi gösterdi. Yeni bir oluşum olan Novaya Yevrazya, güçlü tarihçileri,etnologları kendine çekmeyi başardı. Rus ve Sovyet sonrasında Avrasyacıların felsefi mirasları Rusya’da, Kazakistan’da, Türkiye’de ve yöneticilerinin kendi ideolojik görüş ve jeopolitik çıkarlarıyla "bağdaştırmak" istediği diğer bazı kıta ülkelerinde incelenmeye başlandı. Bugün "Avrasya" fikri henüz gerçekleşmemiş bir tezdir. Avrasyacılık yeniden devlet ideolojisi . Putin’in Rusya Devlet Başkanlığından itibaren tekrar ‘resmi’ olarak canlanan Avrasyacılık gelişimi için, yükselen Rus imparatorluk hedefine yeni ve çağdaş bir ideolojik dayanak arayarak A. Soljenistin’in fikirlerinden faydalanmak istenmektedir. Rus sosyologu ve jeopolitikacısı A. Dugin , ‘Yeni Avrasya Hareketi’adı altında bir parti kurmuştur. Hedefi, tüm Asya’yı içine alan tüm toplumları, etnik grupları, farklı din ve dillerin yaşatılması gerektiğini savunan, antiamerikancı bir oluşumdur. İlginç olan ise Dugin, Avrupa Birliği içindeki hem sosyalist, hem komünist hem de aşırı sağcı gruplardan da destek almaktadır. Moskova Müftüsü Farid Salman, bu hareketin 'AvrupaAsya hareketinin D V