01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Gıdaların sağlık bildirimlerine mutlaka bakın! TMMOB Gıda Mühendisleri Odası S on zamanlarda artan tüketici bilinci ve hassasiyeti ile birlikte gıda maddelerinin yalnızca güvenliği değil, insan sağlığı üzerine etkileri de sıklıkla gündeme gelmeye başlamıştır. Daha uzun, sağlıklı ve kaliteli yaşam arayışları; insanoğlunun kendi yarattığı çevre sorunları ve kirliliğinin olumsuz etkilerini mümkün olduğunca minimize etme çabası gıda maddelerinin sağlık üzerine etkilerini de ilgi odağı haline getirmiştir. Bu aşamada "fonksiyonel gıda", "sağlık beyanı", "zenginleştirilmiş gıda" veya "gıda takviyesi" gibi birçok terim hayatımıza girmiştir. Öncelikle tüm bu ifadelerden ne anlamamız gerektiğini biliyor muyuz? Daha sağlıklı olmak üzere çıktığımız yolda yanılmamak ve yanlış yollara sapmamak için, temel kavramlarda birleşmek en önemli noktalardan biridir. Fonksiyonel/özel beyanlı gıdalar; besleyici etkilerinin yanı sıra bir ya da daha fazla etkili bileşene bağlı olarak sağlığı koruyucu, düzeltici ve/veya hastalık riskini azaltıcı etkiye sahip olan ve bu etkileri bilimsel ve klinik olarak ispatlanmış gıdaları ifade etmektedir. Tanıma baktığımızda et, süt, yumurta, bakliyat gibi tüm temel gıda maddelerinin fonksiyonel olduğunu ifade etmek yanlış olmayacaktır. Antioksidanların bunca tanıtıldığı ve vurgulandığı günümüzde; en önemli antioksidan kaynaklarının taze sebze meyveler olduğunu vurgulamak gerekir. Takviye edici gıdalar; vitamin/mineral, protein, amino asitler gibi besin öğelerinin bir veya daha fazlasını bir arada bulunduran ve günlük alım dozu belirlenmiş olan ürünlerdir. Bu ürünleri tablet, şurup gibi çok çeşitli biçimlerde görebiliriz. Zenginleştirilmiş gıdalar; gıda maddelerine (örneğin; süt, ekmek vb.) çeşitli besin öğelerinin katılmasıyla zenginleştirilmiş halidir. Bu ürünlerde zenginleştirme amacıyla ilave edilen besin öğesinin miktarı, tüketiciyi yanıltmamak açısından çok önemlidir. Sağlık beyanı; herhangi bir gıda grubunun, gıdanın veya gıda bileşeninin sağlığı korumaya yardımcı etkisini belirten ifadedir. Temel tanımlardan sonra bir noktayı daha kesin olarak ifade etmek gerekir ki; ilaç olmayan hiçbir ürün tedavi amaçlı değildir. Bu tür ürünlerden faydalanırken, ilaç tedavisini kesmek, bu ürünlerle tedavi olmayı beklemek kesinlikle izlenmemesi gereken bir yoldur. Sağlık beyanı yapılarak piyasaya sunulan ürünlerin çoğu, aslında yüzyıllardır tüketilmekte olan gıda maddelerinin etken bileşenlerinin daha bilinçli şekilde gıdalara katılması ile oluşmuştur. Yasalarımıza göre, sağlık beyanları sadece gıda maddeleri ile gıda takviyelerinde yapılabilmektedir. Bileşimindeki alkol miktarı hacmen % 1,2’yi geçen gıdalarda sağlık beyanı yapılamaz. Sağlık beyanı yapılan gıdanın etiketinde; porsiyonunun miktarı, beyana konu olan bileşenin bu porsiyondaki miktarı ve sağlık beyanının gerçekleşmesi için tüketilmesi önerilen gıda miktarı ve gerektiğinde tüketim süresi açık olarak belirtilmelidir. Gıda maddelerinin sağlık beyanına konu olabilmesi için sadece bu kriterlerin yeterli olmadığını vurgulamak gerekir. Sağlıklı bir tüketim anlayışında; mümkün olduğunca uzak durulması gereken gıda maddeleri vardır. Bunlara örnek olarak; doymuş yağ oranı yüksek olan, belirli bir miktarın üzerinde şeker veya tuz (sodyum) içeren gıdalar verilebilir. Sağlık beyanı yapılan ürünlerin tüketiminin daha cazip hale geldiği düşünülürse, tüketiciye bu ürünle birlikte doymuş yağ veya şeker tükettirmemenin temel politika olması gerektiği inancındayız. Ancak ülkemizde yasal olarak böylesi bir kısıtlama bulunmamaktadır. Bu genel yaklaşımı takiben etiket ve tanıtımlarda kullanılabilecek kimi sağlık beyanları ve beyanlara konu olan ürünlere baktığımızda; Probiyotik ürünler; belirli bir sayıda canlı probiyotik mikroorganizma içeren ürünlerdir. Bu mikroorganizmalar barsak florasının dengelenmesinde olumlu etkisi olan ve barsak sistemine aktif halde ulaşabilen mikroorganizmalardır. Yasalarda öngörülen miktarda porbiyotik mikroorganizma içeren ürünlerin etiketinde ve tanıtımında "Probiyotik bakteriler sindirim sistemini düzenlemeye ve bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olur " ifadesi yer alabilir. Prebiyotik ürünler; bağırsakta sindirilemeyen ancak bağırsakların çalışmasında yardımcı olan lif v.b. bileşenleri içeren ürünlerdir. Yine yasalarla belirlenen miktarlarda prebiyotik içeren gıda maddesinin etiketinde ve tanıtımında "Prebiyotikler sindirim ve bağışıklık sistemini düzenleyen ve destekleyen probiyotik bakterilerin bağırsakta gelişimini ve yaşamını destekler" ifadesi yer alabilir. Bitkisel sterol/stanoller; isimlerinden de anlaşılacağı gibi bitkisel kaynaklı bileşenlerdir. Yapılan bilimsel çalışmalar bu bileşenlerin kandaki kolesterol seviyesini düşürmeye ve bu nedenle kalp ve damar sağlığının korumaya yardımcı olduğunu göstermiştir. Ancak bu ürünlerin etiketinde bulunması gereken birçok uyarı da mevcuttur. Etikette ve tanıtımlarda; hamile ve emzikli kadınlar ile 5 yaşın altındaki çocuklar gibi özel beslenme ihtiyaçları olan kişiler için uygun olmayabileceğinin mutlaka beyan edilmesi gerekmektedir. Sterol/stanol miktarının en az 0,75 g/porsiyon olması gerektiği; günde 1 gramdan az, 3 gramdan fazla tüketilmemesi gerektiği açıkça yazılmalıdır. Bu ürünler kolesterol düşürücü etkilerini gösterirken, aynı zamanda vücuda karetenoid gibi gerekli kimi maddelerin alımına da engel olmaktadır. Bu nedenle; bitkisel sterol/stanol içeren ürünle birlikte günlük beslenmedeki meyve sebze tüketimini de arttırmak gerekmektedir. Kolesterol düşürücü ilaç kullanan hastaların tüketimi için mutlaka doktora başvurmalarının önerilmesi gerekmektedir. Odamız, bütün bu yasal hükümlerin çok iyi denetlenmesi gerektiğine ve ayrıca doymuş yağ içeriği yüksek margarinlerin sterol/stanol ilavesi ile kolesterolü düşürmek amacıyla piyasaya sürülmesinin yanlış bir sağlık politikası olduğuna inanmaktadır. Bitkisel sterol/stanol ilavesi için yoğurt ve benzeri ürünler tercih edilmelidir. Omega 3 yağ asidi, DHA (Dokosahekzaenoik asit): Omega 3 yağ asitlerinden biri olan DHA, ağırlıklı olarak somon balığı, tuna gibi soğuk su balıkları başta olmak üzere balıklarda; grup olarak Omega 3 yağ asitleri ise bu kaynakların yanı sıra ceviz, ayçiçeği, aspir gibi yağlı tohumlarda ve yumurtada bulunmaktadır. Her iki bileşenin de beyin fonksiyonlarında ve sinir sisteminin gelişiminde önemli işlevleri vardır. DHA’nın vücuttaki trigliseridlerin miktarını düşürdüğü belirlenmiştir. Bu bileşenin yasal koşullara uygun biçimde gıda maddelerinin içerisinde bulunması durumunda, "DHA beynin normal gelişimi ile göz ve sinir sisteminin gelişimine yardımcı olur." ve "DHA kalp ve damar sağlığının korunmasına yardımcı olur." Diğer yandan, sinir sistemi gelişimi bebeklik döneminde olduğundan, çocuklar ve yetişkin bireyler için bu bileşenlerce zenginleştirilmiş ürünlerin tüketilmesi ile böyle bir etki beklenmemelidir. Bu bileşenler, beyin fonksiyonlarının daha sağlıklı işlemesinde yardımcı olabilecektir. Son söz olarak; bu ve buna benzer ürünlere yönelik sağlık beyanları; bilinçle incelenip doğru beklentilerle tüketilmeleri halinde hedefine ulaşacaktır. Ancak, hepsinin yıllardır zaten tüketilmekte olduğunu; yeni bulunmuş mucizeler olmadığını akıldan çıkartmamak gerekir. 24
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear